Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Baro pulu olmaması nedeniyle avukatlıktan el çektirme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-07-2012, 14:22   #1
Necropsie

 
Varsayılan Baro pulu olmaması nedeniyle avukatlıktan el çektirme

Başlık biraz tuhaf oldu, farkındayım. İzah edeyim.
Küçük bir ilçedeki kamulaştırma davalarına çıkıyorum. Daha doğrusu, çıkıyordum! Yaklaşık 60 civarı dosyam var. Bu dosyaların yaklaşık 10 tanesinde, avukat olarak duruşmalara kabulüme karar verildi. (Bu husus vurguluyorum, anlam kazanacak ileride.) Vekaletnamem dosyalarda zaten mevcut. Ancak baro pulları yok. Duruşma sırasında (avukat olarak duruşmalara kabul edilmemden sonra) bu eksiklik bana hatırlatıldı, gidereceğimi söyledim. O ilçe adliye binasında pul satılmıyordu.

Bir sonraki celse, halen bu eksikliğimi gidermemiştim. Benim hatamdır, kabul ediyorum. Hakim bu kez nedense oldukça sinirliydi. Dosyada herşey bitmiş de tek eksik benim baro pulum kalmış gibi bir durum da yoktu, sinirinin sebebini anlamak pek mümkün değildi.

Diğer celsenin tarihi gelmeden, elime bir tebligat ulaştı.

Bu tebligata göre, baro pullarını 15 günlük kesin süre içerisinde vekaletnamelere yapıştırmazsam, avukatlıktan el çekmiş sayılacağım bana Mahkeme tarafından ihtar ediliyordu!

Hakimle telefonla görüşmem mümkün olmadı. Kalem personeline, böyle bir şeyin saçma olduğunu, belki eksiklik giderilmeden duruşmalara kabul edilmemem gibi bir durumun sözkonusu olabileceğini, ancak bunun dahi abartı olduğunu, vekil-müvekkil arasında kurulan vekaletname ilişkisini hakimin tek taraflı olarak bitiremeyeceğini izah ettim.

Sonraki celseye mazeret gönderdim.

Bugün, Adliyeye gidip dosyalara baktığımda, yargılamanın bitirildiğini ve gerekçeli kararların yazılmış olduğunu gördüm. Gerekçeli kararlarda, davalar kazanılmış olmasına rağmen, avukatlıktan el çektirildiğim için bana herhangi bir vekalet ücreti takdir edilmemişti.

İlginç, değil mi? Avukatlık Kanununun vekaletname ibraz etmekle hak kazandığımı kabul ettiği vekalet ücreti, hakim beni avukatlıktan el çekmiş saydığı için bana takdir edilmemişti.

İlginç..

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 27. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.” deniliyor.

Bunun dışında bir hüküm bulamadım bizim baro pulları için.
Ancak bu hüküm, "avukatlıktan el çekmiş sayılacağımı" nasıl izah ediyor, onu da anlayamadım!

C. Savcılığına görevini kötüye kullanma suçlaması ile suç duyurusunda bulunup HSYK'ya şikayet etmeyi planladığım bu hakimimizin uygulaması hakkında, sizin düşünceleriniz nedir? benzer bir uygulama ile karşılaşmış meslektaşımız var mıdır?
Old 24-07-2012, 14:36   #2
olgu

 
Varsayılan

usulüne uygun vekaletname dosyada olmadığı için, vekil olarak dosyadan çıkarılacaksınız, daha sonra pullu vekaletnameyi sunarak tekar vekil kaydınızın yapılacağını düşünüyorum.
Old 24-07-2012, 14:41   #3
Necropsie

 
Varsayılan

Açıkçası bende baro pulu yapıştırılana kadar duruşmalara kabul edilmeme-yapıştırdıktan sonra devam etme gibi birşeyi uygun görüyorum, ancak yargılama yokluğumda bitirilmiş ve avukatlık ücretine hükmedilmemiş.

bunun yanısıra, Avukatlık Kanunundaki dzüenlemin şöyle olması gerektiği düşüncesindeyim: Vekaletnameyi ibraz ettiniz (henüz vekilliğinize karar verilmedi), pulu eksik, Mahkemeden şöyle bir karar çıkabilir: "Pul eksikliğini gidermek üzere 10 günlük süre verilmesine, eksiklik giderildikten sonra duruşmalara vekil olarak kabulüne.." Ancak, burada vekil olarak kabul edildiğime ilişkin karar da var.
Old 24-07-2012, 15:00   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Necropsie
Başlık biraz tuhaf oldu, farkındayım. İzah edeyim.
Küçük bir ilçedeki kamulaştırma davalarına çıkıyorum. Daha doğrusu, çıkıyordum! Yaklaşık 60 civarı dosyam var. Bu dosyaların yaklaşık 10 tanesinde, avukat olarak duruşmalara kabulüme karar verildi. (Bu husus vurguluyorum, anlam kazanacak ileride.) Vekaletnamem dosyalarda zaten mevcut. Ancak baro pulları yok. Duruşma sırasında (avukat olarak duruşmalara kabul edilmemden sonra) bu eksiklik bana hatırlatıldı, gidereceğimi söyledim. O ilçe adliye binasında pul satılmıyordu.

Bir sonraki celse, halen bu eksikliğimi gidermemiştim. Benim hatamdır, kabul ediyorum. Hakim bu kez nedense oldukça sinirliydi. Dosyada herşey bitmiş de tek eksik benim baro pulum kalmış gibi bir durum da yoktu, sinirinin sebebini anlamak pek mümkün değildi.

Diğer celsenin tarihi gelmeden, elime bir tebligat ulaştı.

Bu tebligata göre, baro pullarını 15 günlük kesin süre içerisinde vekaletnamelere yapıştırmazsam, avukatlıktan el çekmiş sayılacağım bana Mahkeme tarafından ihtar ediliyordu!

Hakimle telefonla görüşmem mümkün olmadı. Kalem personeline, böyle bir şeyin saçma olduğunu, belki eksiklik giderilmeden duruşmalara kabul edilmemem gibi bir durumun sözkonusu olabileceğini, ancak bunun dahi abartı olduğunu, vekil-müvekkil arasında kurulan vekaletname ilişkisini hakimin tek taraflı olarak bitiremeyeceğini izah ettim.

Sonraki celseye mazeret gönderdim.

Bugün, Adliyeye gidip dosyalara baktığımda, yargılamanın bitirildiğini ve gerekçeli kararların yazılmış olduğunu gördüm. Gerekçeli kararlarda, davalar kazanılmış olmasına rağmen, avukatlıktan el çektirildiğim için bana herhangi bir vekalet ücreti takdir edilmemişti.

İlginç, değil mi? Avukatlık Kanununun vekaletname ibraz etmekle hak kazandığımı kabul ettiği vekalet ücreti, hakim beni avukatlıktan el çekmiş saydığı için bana takdir edilmemişti.

İlginç..

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 27. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.” deniliyor.

Bunun dışında bir hüküm bulamadım bizim baro pulları için.
Ancak bu hüküm, "avukatlıktan el çekmiş sayılacağımı" nasıl izah ediyor, onu da anlayamadım!

C. Savcılığına görevini kötüye kullanma suçlaması ile suç duyurusunda bulunup HSYK'ya şikayet etmeyi planladığım bu hakimimizin uygulaması hakkında, sizin düşünceleriniz nedir? benzer bir uygulama ile karşılaşmış meslektaşımız var mıdır?

Sizin de belirttiğiniz Avukatlık Kanunu'nun 27. maddesinin 3. fıkrasına göre "vekaletnameniz işleme konulmadığından" mahkemenin vekalet ücretine hükmetmemesi doğrudur.
Old 24-07-2012, 15:47   #5
Necropsie

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sizin de belirttiğiniz Avukatlık Kanunu'nun 27. maddesinin 3. fıkrasına göre "vekaletnameniz işleme konulmadığından" mahkemenin vekalet ücretine hükmetmemesi doğrudur.

Sayın meslektaşım,
Dediğinize katılıyorum. Vekaletim işleme konulmasa idi, elbette vekalet ücretine hak kazanamazdım. Şöyle örnekleyeyim, mahkeme ilk celse bana "pul eksikliğini gidermeden vekil olarak kabul edemem" gibi birşey demiş olsa idi, haklıydınız. Ancak burada önce vekil olarak kabul etme, bu sıfatla takip ettiğim duruşmalar (yani vekalet ücretine hak kazanmış olmam) ve en nihayetinde bence uygunsuz bir şekilde avukatlıktan el çektirilerek ücrete hak kazanamama durumum var.
Old 24-07-2012, 16:06   #6
Av.Can

 
Varsayılan

Mahkeme sizi vekil olarak kabul etme kararından zımnen dönmüş bu durumda. Dolayısıyla kararda bence de yanlışlık yok.

Pul bu çağda gerçekten çok saçma bir şey. Ancak Avukatlık Kanunu uyarınca pulsuz vekaletname ile vekillik sıfatı kazanmak da mümkün gözükmüyor.
Old 24-07-2012, 16:23   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Necropsie
Sayın meslektaşım,
Dediğinize katılıyorum. Vekaletim işleme konulmasa idi, elbette vekalet ücretine hak kazanamazdım. Şöyle örnekleyeyim, mahkeme ilk celse bana "pul eksikliğini gidermeden vekil olarak kabul edemem" gibi birşey demiş olsa idi, haklıydınız. Ancak burada önce vekil olarak kabul etme, bu sıfatla takip ettiğim duruşmalar (yani vekalet ücretine hak kazanmış olmam) ve en nihayetinde bence uygunsuz bir şekilde avukatlıktan el çektirilerek ücrete hak kazanamama durumum var.

Daha önceki vekilliğe kabul etme hatalı bir ara kararıdır ve bildiğiniz gibi hakim ara kararlarından hüküm verinceye kadar dönebilir. Bu nedenle kararın (bu yönden) doğru olduğunu düşünüyorum.
Old 24-07-2012, 16:45   #8
Admin

 
Varsayılan

Şu ana kadar görüş beyan eden meslektaşlarımızın görüşlerine ben de aynen katılıyorum. Özellikle Sayın Av.Can Lafcı'nın mesajındaki 4 cümlenin 4'üne de katılıyorum.

Bence "ifadeye" fazla takılmamak gerek. "Avukatlıktan el çektirme" kullanılması gereken doğru terim olmayabilir. Kastedilen sunulan vekaletin Mahkemece geçersiz kabul edilmesidir ki, terim ne olursa olsun, netice itibariyle varılan/varılacak sonuç aynıdır ve bu yönüyle de Mahkeme kararı doğrudur.

Ortada sizin de isabetle altını çizdiğiniz 27. madde üçüncü fıkrası varken, Mahkemenin başka bir karar alması da mümkün değildir diye düşünüyorum. Neticeyi anlatırken daha isabetli bir ifade kullanmayı tercih edebilirsiniz, ancak siz Hakim olsaydınız sizin de farklı bir karara varmayacağınızı düşünüyorum.
Old 24-07-2012, 20:07   #9
carlito

 
Varsayılan

Bu konuda İzmir Barosu'nun Ocak 2012 tarihli dergisindeki Yargıtay Karari'ni görmeden önce ben de sizin gibi saçma olduğunu düşünüyordum ama o karari gordukten sonra maalesef Mahkeme'nin yaklaşımının doğru olduğunu düşünüyorum
Old 25-07-2012, 00:02   #10
hukukkuşu

 
Varsayılan

Sayın Necropsie, "avukatlıktan el çektirme" terimini özellikle vurguluyorsunuz ancak durum şöyle de olabilir; hakim hmk 77'ye göre vekalet ibrazını sonraki celseye bırakıp sizin sunmadığınızı görünce usulune uygun vekaletname olmadığından anılan kararı vermiş olabilir.Yine de vekaletnamenizi pulla beraber dosyaya koyup vekalet ücreti yönünden temyiz edebilirsiniz.
Old 25-07-2012, 08:51   #11
Necropsie

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan carlito
Bu konuda İzmir Barosu'nun Ocak 2012 tarihli dergisindeki Yargıtay Karari'ni görmeden önce ben de sizin gibi saçma olduğunu düşünüyordum ama o karari gordukten sonra maalesef Mahkeme'nin yaklaşımının doğru olduğunu düşünüyorum

Merhabalar,
Adıgeçen kararı eklemeniz veya numaralarını vermeniz mümkün müdür?
Old 25-07-2012, 09:14   #12
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Yargıtay 3.H.D. 2004/2385 E. 2004/2082 K. 15.03.2004 Tarih

...
Davacı vekilinin duruşmaya ibraz ettiği vekaletnamedeki baro pulu eksikliğini verilen süre içerisinde tamamladığı, ancak icra takibine başladığı (K. 3. İcra Müd. 20../... Es.)dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesinde baro pulunun mevcut olmadığı çekişmesizdir.

Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı Yasa ile değişik 27.maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin ilk fıkrasında, avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrada, ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliği'nce bastırılacağı açaklanmıştır.Üçüncü fıkra ise, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örnekleri kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." Hükmünü taşımaktadır.

Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Önemle belirtilmelidir ki; söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.

Bu noktada, açıklamak gerekirki vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır (Borçlar Kanunu 386 ve d. md.) Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnamelerde bu kapsamdadır. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyleki vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur. (HUMK. md. 67)

O halde, bir vekaletnamede Baro pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.

Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasanın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.

Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

HUMK'nun 67. maddesine değinmekte yarar görülmüştür; Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, geçikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verildiği veya müvekkil tarafından vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını öngörmektedir.

Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.

Somut olayda, vekile dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesine baro pulu yapıştırılması için 10 günlük süre verildiği halde icra takibine başlanırken ibraz edilen vekaletnamede ki bu eksikliğin gidirilmesi için süre verilmemiştir.

Yukarıda anlatılanlar ışığında; avukatın anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun düşmez.

O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle vekile 10 günlük süre vermek, değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veya usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.

...
Old 25-07-2012, 09:33   #13
av_yaseminceylan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan carlito
Bu konuda İzmir Barosu'nun Ocak 2012 tarihli dergisindeki Yargıtay Karari'ni görmeden önce ben de sizin gibi saçma olduğunu düşünüyordum ama o karari gordukten sonra maalesef Mahkeme'nin yaklaşımının doğru olduğunu düşünüyorum

Bahsettiğiniz karar yakın tarihli mi? İzmir Barosu'nun sitesinde dergiler yüklenmiş durumda ancak ben Ocak 2012 sayısında böyle bir karara rastlamadım. Bulursanız, paylaşmanızı rica ederim.

Her ne kadar çok yakın tarihli olmasalarda aşağıdaki kararları paylaşmak istiyorum.


T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2004/2385 K. 2004/2082 T. 15.3.2004

ÖZET : Bir vekaletnamede Baro pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.

Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasa'nın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.

Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, kira borcunun ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine yürüttükleri icra takibinin itiraz ile durduğundan bahisle itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kira sözleşmesinden kaynaklanan bir borcunun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, "davacı vekilinin baro pulu yapıştırılmamış vekaletnamesi ile icra takibine başladığı, Baro pulu yapıştırılmış vekaletnamesini ibraz etmeyen vekil tarafından yapılmış geçerli bir takipten söz edilemeyeceği, İİK.67. maddesine göre itirazın iptali davaları borçlu hakkında yapılmış geçerli bir takibin bulunması ve takibe itiraz edilmiş olması halinde mümkün bulunduğu" gerekçesiyle davanın "reddine" karar verilmiştir.

Davacı vekilinin duruşmaya ibraz ettiği vekaletnamedeki baro pulu eksikliğini verilen süre içerisinde tamamladığı, ancak icra takibine başladığı ( Konya 3.İcra Müd.2002/5471 Es. ) dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesinde baro pulunun mevcut olmadığı çekişmesizdir.

Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı yasa ile değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin ilk fıkrasında, avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrada, ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliğince bastırılacağı açıklanmıştır. Üçüncü fıkra ise, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örnekleri kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." Hükmünü taşımaktadır.

Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Önemle belirtilmelidir ki; söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.

Bu noktada, açıklamak gerekir ki vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır ( Borçlar Kanunu 386 vd. ). Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnamelerde bu kapsamdadır. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyle ki, vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur ( HUMK.md.67 ).

O halde, bir vekaletnamede Baro pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.

Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasa'nın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.

Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

HUMK'nun 67. maddesine değinmekte yarar görülmüştür; Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, gecikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verildiği veya müvekkil tarafından vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını öngörmektedir.

Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması ( temsil yetkisi ) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.

Somut olayda, vekile dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesine baro pulu yapıştırılması için 10 günlük süre verildiği halde icra takibine başlanırken ibraz edilen vekaletnamede ki bu eksikliğin giderilmesi için süre verilmemiştir.

Yukarıda anlatılanlar ışığında; avukatın anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun düşmez.

O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle vekile 10 günlük süre vermek, değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veya usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2003/19-265 K. 2003/267 T. 2.4.2003

ÖZET : Vekilin Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik yatırmış ve bunlan verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde; doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek, muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği uygun bir süre vermek, böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak ( tazminat )davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( İzmir Asliye Onuncu Hukuk Mahkemesi )nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 20.11.2001 gün ve 20011413-912 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesinin 30.4.2002 gün ve 2002/1215-2002/3261 sayılı ilamı ile ( ...Davacı vekili, 3.5.2001 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkiline ait araçta meydana gelen 1.250.000.000.-TL hasar bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kusuru kabul etmediklerini, istenilen tazminatın fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece davacı vekilinin dava dilekçesine eklediği vekaletname fotokopisine baro pulu yapıştırmamış olduğu bu eksikliğin yasada öngörülen ve verilen on günlük süre içerisinde de giderilmediği gerekçeleri ile davacıya ait vekaletnamenin işleme konulmamasına ve bunun sonucu olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Yasasının 4667/16 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesinin 3. fıkrası "...Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz..." hükmünü içermektedir.

Somut olayda davacı vekilinin vekaletname örneğinde baro pulunun bulunmadığı ve bu eksikliğin verilen on günlük sürede giderilmemiş olduğu ihtilafsızdır. Ancak, anılan yasa hükmünde "... pul tamamlanmadıkça vekaletnamenin işleme konulmayacağı..."nın belirtildiği gözetildiğinde davanın açılmamış sayılmasına değil dosyanın-işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekir. Açıklanan bu yön gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, alacak istemine ilişkindir.

Davacı vekili, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasardan dolayı tazminat isteminde bulunmuş; davalılar vekili davanın reddini istemiştir.

Yerel mahkemece verilen; davacı vekilinin vekaletnamesindeki baro pulu eksikliğinin süresi içerisinde tamamlanmadığı gerekçesine dayalı, davanın açılmamış sayılmasına dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunduğu 10.5.2001 günlü vekaletname örneğinde Türkiye Barolar Birliği pulunun mevcut olmadığı çekişmesizdir.

Mahkemece 24.9.2001 günlü ilk duruşmada, davacı vekiline bu eksikliği tamamlaması için 10 günlük süre verilmiş, davacı vekili verilen bu sürede ve 20.11.2001 günlü sonraki duruşmaya kadar eksikliği gidermemiş; anılan ikinci duruşmada, pul eksikliğini gidereceği yolunda beyanda bulunmuş, davalı vekili ise, buna muvafakati olmadığını bildirip, yasal gereğinin yapılmasını istemiş; mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, vekaletnamede bulunmayan Türkiye Barolar Birliği pulunun süresi içerisinde tamamlanmaması durumunda, davanın açılmamış sayılmasına mı, yoksa dosyanın işlemden kaldırılmasına mı karar verilmesi gerektiği noktasındadır.

Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin ilk fıkrasında, avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrada, ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliğince bastırılacağı açıklanmıştır. Üçüncü fıkra ise, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." hükmünü taşımaktadır.

Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ilişkin ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Eş söyleyişle, bu hüküm, Barolar Birliğinin stajyerlere vereceği kredinin kaynaklarının oluşturulması amacıyla yasaya konulmuş; verilecek 10 günlük sürede pul eksikliği giderilmeyen vekaletnamelerin işleme konulmamasına ilişkin yaptırım da, yine salt bu amaç öngörülmüştür. Önemle belirtilmelidir ki, söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.

Bu noktada, vekalet sözleşmesi yönünden şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:

Vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır ( Borçlar Kanunu' nun 386. ve ardından gelen maddeleri ). Bir davanın taraflarının, kendilerini o davada temsil edecek avukatlara geçerliliği herhangi bir şekle tabi değildir. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyle ki, vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur ( HUMK. Madde 67 ).

O halde, birvekaletnamede Baro Pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı çok açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.

Avukatlık Kanunu'nun yukarıda değinilen 27/3. maddesindeki "işleme konulmama" yaptırımı, maddi hukuk bakımından vekalet akdinin geçerliliği üzerinde değil, o eksikliği taşıyan bir vekaletname sunmuş olan vekilin, yargılamada vekil sıfatıyla görev yapabilmesi bakımından ( Usul hukukuna ilişkin olarak )sonuç doğurur. Eş söyleyişle, böyle hallerde, ortada, pulsuz veya pulu eksik vekaletnameyi sunan vekil ile müvekkili arasında geçerli bir vekalet akdi her halükarda mevcuttur. Sadece, anılan yasa hükmünün kendisine yüklediği, vekaletnameye pul yapıştırma yükümlülüğünün avukatça yerine getirilmediği ve bu nedenle de, yeni anılan yasa hükmü uyarınca sunduğu vekaletnamenin mahkemece işleme konulamayacağı bir durum söz konusudur.

Hemen belirtilmelidir ki, bir avukatın, Türkiye Barolar Birliği'nin kredi kaynaklarından birini oluşturmak üzere ihdas edilen ve yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilinin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasanın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.

Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilinin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi, durumun ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

Burada, benzer bir duruma ilişkin bulunması nedeniyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 67. maddesi hükmüne değinilmesine gerek görülmüştür: Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, gecikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verilmediği veya müvekkil tarafından, vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere, söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını düzenlemektedir. Vurgulanması gereken yön şudur: Vekilin, doğrudan kendisine ait bulunan, müvekkilinin kendisine vermiş olduğu vekaletname aslını veya örneğini mahkemeye sunma yükümlülüğünü verilen süreye rağmen yerine getirmemesi halinde, müvekkil, davanın açılmamış sayılması şeklindeki yasal sonuca mutlak surette maruz kalmamakta, vekiline mahkemece verilen süre içinde sunacağı bir dilekçeyle, bu sonuçları bertaraf edebilme hak ve yetkisine sahip kılınmaktadır.

Esasen bu düzenleme, vekalet sözleşmesinde şekil konusunda yukarıda yapılan açıklamalara uygun ve o açıklamaların ilişkin bulunduğu hukuksal ilkelerin doğal sonucudur.

Yine, uyuşmazlığın Türkiye Barolar Birliği pulu yapıştırılması yükümlülüğüne, eş söyleyişle, mali bir konuya ilişkin bulunması nedeniyle, benzer bir durumun düzenlendiği Harçlar Kanunu'nun 32. maddesine de değinilmesi uygun görülmüştür. Anılan hüküm, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemlerin yapılamayacağı, ancak diğer tarafın bu harcı ödeyebileceği, böyle bir durumda, işleme devam edileceği yolundadır. Açıktır ki, bu hükümde sözü edilen yargı harcı, alacaklısının doğrudan Devlet olduğu bir yükümlülüğe ilişkindir. Devletin, kendisi lehine ödenmesi gereken bir harca ilişkin olarak, ödememe hali için öngördüğü tek yaptırım, sonraki işlemlerin yapılmaması şeklindedir. Yasa koyucunun, Türkiye Barolar Birliği lehine bir sonuç doğuracak olan pul yapıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hali için, bundan daha ağır bir yaptırım öngörmüş olabileceği düşünülemez.

Dolayısıyla, salt, vekilin Türkîye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik yatırmış ve bunları verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde, ne davanın açılmamış sayılması, ne de dosyanın işlemden kaldırılması gündeme gelebilir. Esasen, dosyanın işlemden kaldırılması veya davanın açılmamış sayılması, HUMK. da sadece belirli koşullara özgü olarak öngörülen sonuçlardır ( Örneğin, 409,193. maddeler gibi ).

Yeri gelmişken şu hususun da belirtilmesi gerekir: Somut olayda, mahkeme, davacı vekiline pul eksikliğini gidermesi için 10 günlük süre vermiş, ilgili ara kararında bu sürenin kesin olup olmadığını belirtmemiştir. Ancak, anılan yasa hükmünde gösterilen 10 günlük süre, sırf yasada öngörülmüş olması nedeniyle kendiliğinden kesin nitelikte bir süredir. Dolayısıyla, mahkemece öyle olduğu belirtilmese de, somut olayda davacı vekiline 24.9.2001 günlü duruşmada verilen sürenin kesin olduğu ve davacı vekilinin kesin süre içerisinde anılan yükümlülüğünü yerine getirmediği kabul edilmelidir.

Şimdi sıra, kesin nitelikteki yasal 10 günlük sürede, avukatın, vekaletnamesine veya örneğine Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmaması ya da eksik pulu tamamlamaması halinde, mahkemece yapılması gereken işlemin belirlenmesine gelmiştir.

Vekil aracılığı ile takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması ( temsil yetkisi )ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde Türkiye Barolar Birliği pulunun vekaletnameye yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanmaması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar göz önünde bulundurularak bulunması gerekir.

Yukarıda yapılan açıklamaların da ortaya koyduğu gibi, avukatının anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesi hükmüne uygun düşmez.

Öyleyse, bu tür hallerde mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veyahut da uygun göreceği başka bir yolla, tarafı olduğu davada usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.

Somut olayda, yerel mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve müvekkil durumdan haberdar edilmeksizin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bozma üzerine de aynı doğrultuda direnme hükmü kurulmuştur.

O halde, direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup, belirtilen bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının açıklanan değişik gerekçeyle HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 2.4.2003 gününde, oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2002/1215 K. 2002/3261 T. 30.4.2002

ÖZET : Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.

Somut olayda davacı vekilinin vekaletname örneğinde baro pulunun bulunmadığı ve bu eksikliğin verilen on günlük sürede giderilmemiş olduğu ihtilafsızdır. Ancak, anılan yasa hükmünde "... pul tamamlanmadıkça vekaletnamenin işleme konulmayacağı..." nın belirtildiği gözetildiğinde davanın açılmamış sayılmasına değil dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, 3.5.2001 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkiline ait araçta meydana gelen 1.250.000.000.TL hasar bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, kusuru kabul etmediklerini, istenilen tazminatın fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece davacı vekilinin dava dilekçesine eklediği vekaletname fotokopisine baro pulu yapıştırmamış olduğu bu eksikliğin yasada öngörülen ve verilen on günlük süre içerisinde de giderilmediği gerekçeleri ile davacıya ait vekaletnamenin işleme konulmamasına ve bunun sonucu olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 4667/16 sayılı yasa ile değişik 27 nci maddesinin 3.fıkrası "...Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz..." hükmünü içermektedir.

Somut olayda davacı vekilinin vekaletname örneğinde baro pulunun bulunmadığı ve bu eksikliğin verilen on günlük sürede giderilmemiş olduğu ihtilafsızdır. Ancak, anılan yasa hükmünde "... pul tamamlanmadıkça vekaletnamenin işleme konulmayacağı..." nın belirtildiği gözetildiğinde davanın açılmamış sayılmasına değil dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekir. Açıklanan bu yön gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.4.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi..

KARŞI OY YAZISI

1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 4667/16 Sayılı yasa ile değişik 27/3.maddesinde; "Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye 10 günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." hükmü yer almaktadır.

HUMK.nun 67.maddesinde ise, "vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar umulan hallerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekaletnamesini getirmek şartıyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir.Bu süre içinde vekaletname verilmez veya aynı süre içinde asil, yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmezse dava açılmamış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, vekaletnamesinde baro pulu bulunmayan davacı vekiline anılan yasa hükmü uyarınca 10 günlük kesin süre verilmiş, ancak bu süre içerisinde pul noksanlığı tamamlanmadığı gibi HUMK.nun 67.maddesi uyarınca davacı asıl tarafından mahkemeye bir dilekçe verilmediği de anlaşılmaktadır. Davalı vekili, 20.11.2001 tarihli oturumda, süre dolduktan sonra pul yapıştırılmasına muvafakat etmediğini bildirmiştir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen yasa hükümleri çerçevesinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmaması nedeniyle hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki düşüncesine katılamıyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Baro Pulu Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 3 30-07-2009 18:41
sahte baro pulu Av. Muzaffer ERDOĞAN Hukuk Haberleri 1 18-07-2007 17:39
Baro Pulu tiny lady Meslektaşların Soruları 1 15-07-2004 21:44
2004 Baro Pulu 1.800.00 Tl Av. Bülent Sabri Akpunar Hukuk Haberleri 0 02-01-2004 18:25
Vekaletnamede Baro Pulu Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 2 02-08-2002 07:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08465004 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.