Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yargı kararını yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine manevi tazminat davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-09-2011, 10:45   #1
akrd61

 
Varsayılan yargı kararını yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine manevi tazminat davası

Değerli meslektaşlar , müvekkil bir belediyede fen işleri müdürlüğü teknik hizmetler sınıfında sözleşmeli memur statüsünde inşaat teknikeri olarak çalışmaktayken 2010 sonunda sözleşmesi yasaya aykırı olarak (5393 sayılı kanun 49/3)yenilenmeyeceği bildiriliyor.Bunun üzerine üzerine müvekkil idare mahkemesine yapılan işlemin iptali ve yoksun kaldığı mali hakların iadesi için dava açıyor ve müvekkil lehine karar veriliyor(04.03.2011),karar taraflara tebliğ ediliyor(05.05.2011) bu tebliğe rağmen idare yasal süresi içinde kararın gereğini yerine getirmiyor, müvekkil kararın gereğiinin yerine getirilmesi için tekrar idareye başvurmasına (02.06.2011)belediye yine kakarın gereğini yerine getirmiyor.Bunun üzerine müvekkil savcılığa suç duyurusunda bulunuyor(13.06.2011),müvekkilin hukuksal mücadelesini gören belediye bu kez meclis kararı ile müvekkilin sözleşmesini yeniliyor(05.07.2011) ancak bu kezde kararı eksik uygulayarak müvekkilin yoksun kaldığı mali haklarını henüz vermiş değil.

SORU:idari yargının vermiş olduğu karar geç uygulaması ve eksik uygulaması nedeniyle dolayısyla uygulanmaması ile belediye tüzel kişiliği temsilcisi olan belediye başkanına husumet yönelterek manevi tazminat davası açabilirmiyiz?

SORU:Hukusal mücadelesini kazanarak işine dönen müvekkil Fen işleri müdürlüğü - büyük bir ihtaimalle belediye başkanının talimatıyla -müvekkili görevi dışındaki yerlerde görevlendiriyor(örneğin:temizlik hizmetleri sınıfında çöp arabası şoförü olarak).Yapılan bu görevlendirmelerin yargının kararını etkisizleştirmek dolayısıyla idari yargının kararının uygulnamaması sonucu doğurduğunu düşünerek görevlendirmeleri yapan fen işleri müdürünede aynı dilekçede husumet yöneltebilirmiyiz?
Old 18-09-2011, 11:55   #2
AV. İLKER VURAL

 
Varsayılan

ANAYASA
MAHKEMELERİN BAĞIMSIZLIĞI
Madde 138 - 4 - Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

İYUK
KARARLARIN SONUÇLARI:
Madde 28 – 4 - Mahkeme kararlarının (otuz) gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.

Yasal düzenlemelerden anlaşıldığı üzere, idare etmek ile hüküm vermek kavramlarının içerikleri ve doğurdukları sonuçları birbirlerinden farklıdır. Dolayısıyla yargı yerleri yerindelik denetimi yapamayacağı gibi idare de yargı kararları üzerinde değişiklik yapmak ve bunları istedikleri gibi uygulamak serbestisine sahip değildir. İdare, işlem ve eylemlerinin yargı kararıyla ortadan kaldırılması durumunda yeniden hukuka uygun olan idari işlem ve eylemlere ilişkin düzenleme yapmak ve bunları yerine getirmek zorundadır.

İdare bu olayda hiçbir eylem ve işlemde bulunmamaktan ziyade, karar doğrultusunda işlem tesis etmeyip amaçlanan hukuki koruma ve menfaate aykırı olarak hareket etmiştir. Dolayısıyla idarenin yeni işleminin de hukuka aykırı olduğunu söyleyebiliriz.

Hukuka aykırı bu yeni işlem sebebiyle, yargı kararını gereği gibi yerine getirmeyen kamu görevlisinden ‘Borçlar Hukuku’ ilkeleri doğrultusunda, adli yargı huzurunda, maddi tazminat talep edilebileceği gibi, istemde bulunmaya hakkı olanın yaşantısında ve manevi dünyasında oluşan olumsuzluklar sebebiyle manevi tazminat talebinde de bulunulabilir.

Burada emredici bir kuraldan bahsedilebileceği için, kamu görevlisinin işlemi gereği gibi tesis etmemesi hususunda kasıtlı olduğu, kamu görevlisinin kişisel ihtiras veya düşmanlık duyguları ile hareket ettiği ileri sürülebilir.

Yargı kararının uygulanması için yapılacak işlemi gösteren belgeye imza atmayanlar veya yargı kararını uygulamaya yetkili ve görevli olanlar aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

Tazminat davasında hasım olarak gösterilebilecek kamu görevlisinin tespitinde ise, öncelikle, idari işlemin tesisi için açıklanan irade sayısı ve iradenin açıklanma yöntemine göre, işlemin basit, kolektif veya karma gibi ne tür işlem olduğunun tespiti ile yargı kararının uygulanması için yapılacak işlemi gösteren belgeye imza atmayanlar veya bu belgeye imza atıp da yargı kararını gereği gibi uygulamayan yetkili ve görevliler aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabileceğini, sorumluluktan kurtulmak için hiyerarşi zinciri içinde emirle hareket ettiğini ileri sürenlere karşı ise Anayasada düzenlenen ‘Kanunsuz Emir’ hükmüne dayanılabileceğini düşünüyorum.
AV. İLKER VURAL
Old 20-09-2011, 10:52   #3
akrd61

 
Varsayılan

5393 Say. Kanun 49/2 ye göre:Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır. Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda belediye meclisinin bilgisine sunulur.

Sözleşmenin geç yenilenmesi (07.05.2011 tarihinde yenilene sözleşme kanaatimce verilen yargı kararına uygun bir idari işlem değil,çünkü iptal kararı yapılan idari işlemi tüm sonuçlarıyla ortan kaldırması gerektiğini ve sözleşmenin 01.01.2011 tarihli olarak yenilenmesi gerektiği düşüncesindeyim)dolayısıyla mahkeme kararının geç uygulanması nedeniyle,Belediye personelini atayacak kurum yetkilisi olarak sözleşmeli personelin sözleşmesini yenileyecek olan Belediye başkanı olduğundan bu yönden husumeti Belediye başkanına yöneltebiliriz kanaatindeyim.

Ayrıca 05.05.2011 tarihinde belediyeye tebliğ edilen "mahkeme kararının yoksun kalınan mali hakların iadesine ilişkin " kısmı müvekkilin 02.06.2011 tarihli dilekçe ile talebine rağmen bu gün itibari ile hala yerine getirilmemiştir.Bu durum içinde belediye başkanına yada belediyede hangi birim kamu görevlisine husumet yöneltebileceğim hususunda teretdüdlerimi gideremedim, bu hususta siz değerli meslektaşlarımın görüşlerini bekliyorum.
Old 20-09-2011, 16:55   #4
Av.Barış Kılıç

 
Varsayılan

Afyonkarahisar İdare mahkemesinin konu ile ilgili 2010/79 esas ve 2011/233 Karar sayılı ilamında benzer bir durum için 10000TL manevi tazminata hükmedilmiş. Karar işinize yarayabilir. Karar memurlar netten indirdim. Pdf formatında olduğu için buraya kopyalayamadım ama isterseniz gönderebilirim.
Old 21-09-2011, 14:07   #5
akrd61

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım bahsetmiş olduğun karar bende mevcut ancak orada dava idare aleyhine açılmış ve husumet idareye yöneltilmiş.Bizim olayımızda müvekkil ile ilgili belediye arasında,ilgili belediyenin iptal kararına istinaden ancak geç olarak yerine getirdiği idari işlem gereği imzaladığı "Tam zamanlı olarak çalıştırılabilecek sözleşmeli personele ilişkin hizmet sözleşmesinde" kurum yetkilisi olarak sadece Belediye Başkanının imzası var.

İdare mahkemesinin verdiği karar aynen şu:

"Dava konusu işlemin İPTALİNE, dava konusu işlem nedeniyle müvekkilin yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle ödenmesine "

1) Dava konusu işlemin İPTALİNE,kararın bu kısmının uygulanmaması nedeniyle husumeti Belediye Başkanına yönelte biliriz.Çünkü bu karar gereği sözleşmeyi yenilemelidir.
2)"parasal hakların yasal faiziyle ödenmesi " kararın tereddüt ettiğim kısmı burası bu kısmın uygulanmaması nedeniyle Yine Belediye Başkanına mı yoksa Belediyenin Mali hizmetler müdürüne mi husumet yöneltmemiz gerekir?
Old 22-09-2011, 16:15   #6
Av.Barış Kılıç

 
Varsayılan

Sorunuza net bir cevap veremiyorum ancak her iki durum içinde Belediye tüzel kişiliği aleyhine tazminat davası açılabileceğini düşünüyorum. Zaten ödeme gücü az olan memur yerine belediye tüzel kişiliğine tazminat davası açmanız daha uygun olur. Zaten Belediye ödemiş olduğu tazminatı memura rücu etmesi gerekir.
İYUK
Kararların sonuçları
Madde 28
3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

Tabi burada kanunda işlem ve eylem denildiği için parasal hakların ödenmesi bu kapsamda değerlendirilir mi bu hususta tartışılabilir. Benim kanaatim kanunun kapsamı içerisindedir. Ancak aksi görüşte olan hukukçularda mevcut.
Old 23-09-2011, 10:05   #7
akrd61

 
Varsayılan

Sayın Kılıç ilginiz için teşekkür ederim,belediye tüzel kişiliğine dava açma yolunu dava sonunda karar lehimize tazminata hükmedilse bile icra yoluyla tahsilde,kamu mallarının haciz edilemezliği,belediye üzerindeki diğer hacizleride göz önüne aldığımızda zorlanacağımızı düşündüğümüz için Kamu görevlisine karşı dava açmayı düşündük.
Müvekkil sözleşmesi yenilenmemesi nedeniyle 05.07.2011 tarihine kadar mali haklardan yoksun kalmış tahminen 6000 Tl kadar tutuyor.yargı kararını uygulamayan Kamu görevlisine karşı açacağımız davada manevi tazminatın yanında maddi tazminat olarak isteyebiliriz düşüncesindeyim,şayet kamu görevlisi kararı uygulasaydı müvekkil bu parasal kazançtan yoksun kalmayacaktı.Bu konuda da sizin ve diğer meslektaşlarımın görüşünü bekliyorum.
Old 24-09-2011, 11:05   #8
eser_29

 
Varsayılan

Ben şu hususu merak ediyorum. Genel hüküm mahiyetinde ve emsal dava teşkil eder şekilde Yargıtay bir karara itiraz ettiğinde ilgili kuruma bu kararı sunup aynı hükmün tarafımıza da uygulanmasını istediğimizde kurum müvekkilimiz içinde ayrıca bir dava açılması gerektiği bahsi ile talebimizi reddediyor. Sonra emsal karar üzeriden dava açıp lehe karar çıkartılıyor. Peki bu durum Kamu'nun zarara uğratılması değil midir ? Ben lehe karar aldığımda zaman kaybına uğruyor ve dolayısı ile tazminat hakkına sahip oluyorum. Bunun yanı sıra dava vekalet ücretine hak kazanıyorum.

Bu gibi olaylarda zaman kaybını önlemek adına herhangi bir girişimde bulunulabiliyor mu ? Ve göz göre göre Kamu'yu zarara uğrattığı bahsi ile kamu görevlisi hakkında suç isnatında bulunulsa netice elde edilebiliyor mu?
Old 25-09-2011, 15:39   #9
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/6737
Karar: 1997/10023
Karar Tarihi: 20.10.1997


TAZMİNAT DAVASI - MAHKEME KARARINI KASTEN YERİNE GETİRMEYEN DAVALILAR - SORUMLULUKTA KUSURUN KAST NİTELİĞİNDE BULUNMASI GEREĞİ - SORUMLULARIN BELİRLENMESİ GEREĞİ - EKSİK İNCELEME

ÖZET: Her kademedeki memuru mahkeme kararının yerine getirilmemesinden sorumlu tutmak olanaksızdır. Zira yargı kararlarının yerine getirilmesinden sorumlu olabilmek öncelikle bu konuda yetki ve görevin bulunmasına bağlıdır. Öyle ise öncelikle sözü edilen kararı yerine getirmek yetki ve kuvvetini elinde bulunduran kişi veya kişilerle idare organ veya ajanı saptanmalıdır. Mahkemece bu yönde araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik incelemeyle hüküm kurulamaz.



(2577 S. K. m. 28)

Dava: Dava dilekçesinde fazla hak saklı tutularak mahkeme kararını kasten yerine getirmeyen davalılardan 35.895.611 TL. maddi 50.000.000 TL. manevi tazminatın 8.3.1996 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili istenilmiştir. Mahkemece, 29.987.000 TL. tazminatın 10.3.1996 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal % 30 faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline, şartları oluşmadığından manevi tazminat isteminin ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, 1984 yılından beri 657 sayılı Yasaya tabi olarak davalı ... Belediyesinde görev yaptığını, <3417 sayılı Çalışanın Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun> gereğince aylıklarından tasarruf kesintisinin Kurum katkısıyla birlikte yapıldığını, davalı Belediyece bu kesintilerin ilk dört ayının banka şubesine yatırıldığı halde, geri kalan miktarın para yokluğu gerekçe gösterilerek yatırılmadığını, işlemin iptali hususunda Ankara 9. İdare Mahkemesinde dava açtığını, mahkemenin 31.10.1995 tarih, 1995/506 E., K. 1995/1461 sayılı kararı ile idarenin yatırmama işleminin iptal edildiğini, kararın kuruma 8.2.1996 tarihinde tebliğ edilip, temyiz edilmeden kesinleştiğini, davalıların bu ödemeden sorumlu ita amiri ve saymanlar olup mahkeme kararını kasden yerine getirmediklerini ve böylece kendisini zarara uğrattıklarını beyanla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş davalılar davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, mahkeme kararının kasden yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarar hukuksal temeline dayandırılmış ve davalı olarak sayman ve ita amiri olarak kabul edilen Belediye Başkan yardımcısı, Muhasebe Müdürü ve Muhasebe Müdür Yardımcısı gösterilmiştir.

2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanununun 28/4. maddesine göre; mahkeme kararlarının belli süre içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir. Taraflar arasındaki maddi olgulara dayanan incelemeye konu uyuşmazlığın hukuksal dayanağı bu son cümleye dayanmaktadır.

Kural olarak mahkeme kararlarının, gerçek bir imkansızlık bulunmadığı sürece yerine getirilmesi gerekir. Zira <yasama, yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak> zorundadırlar.

2577 sayılı Yasanın 28. maddesinin açık hükmü karşısında yargı kararlarının yerine getirilmemesinden doğan sorumlulukta kusurun kast niteliğinde bulunması gerekir.

Bir yargı kararının yerine getirilmemesinde Kast’ın belirlenmesi bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Kast, hukuka aykırı eylemin sonuçlarıyla birlikte bilerek, istenerek işlenmesidir; hukuka aykırı sonuç, hukuka aykırılık bilinerek istenildiği zaman kastın varlığı kabul edilecektir. Yukarıda da belirtildiği üzere yasama, yürütme ve idare mahkeme kararlarına uymak zorundadırlar; bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştirmez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Öyle ise ilgili kamu görevlisinden yargı kararının yerine getirilmesi istenildiğinde, bundan kaçınılması halinde kural olarak kastın varlığı kabul edilmelidir. Çünkü yargı kararını yerine getirmeme hukuka aykırı bir eylemdir; bu hukuka aykırılık bilinerek ve yerine getirilmesi istendiği halde hukuka uygun bir gerekçe gösterilmeden bundan kaçınılması vatandaşların hak arama özgürlüğünün, bilinerek kısıtlandığını ortaya koyar.

Bu böyle olmakla birlikte acaba her kademedeki memur idare mahkemesinin kararını yerine getirmekle yükümlü müdür? Ya da idare mahkemesinin kararını kim yerine getirecektir? Hemen belirtilmelidir ki, her kademedeki memuru mahkeme kararının yerine getirilmemesinden sorumlu tutmak olanaksızdır. Zira yargı kararlarının yerine getirilmesinden sorumlu olabilmek öncelikle bu konuda yetki ve görevin bulunmasına bağlıdır. Öyle ise öncelikle sözü edilen kararı yerine getirmek yetki ve kuvvetini elinde bulunduran kişi veya kişilerle idare organ veya ajanı saptanmalıdır. Mahkemece bu yönde araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

Eksik incelemeyle hüküm kurulamaz.

Sonuç: Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.10.1997 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 25-09-2011, 19:14   #10
akrd61

 
Varsayılan

Yukarıdaki karara istinaden husumet ile ilgili sorunumuzu çözecek olan soru

İdare mahkemesinin kararını kim yerine getirecektir?
Benim bu soruya cevabım geç olarak yenilenmiş sözlemede müvekkil ile sözleşme yenileyen kurum yetkilisi BELEDİYE BAŞKANI'nın imzası var ise ,Belediye tüzel kişiliğinde tüm birimlerin ita amiri Belediye Başkanı ise husumeti belediye başkanına yöneltebiliriz sanırım.Değerli meslektaşlarımın bu soruya cevabı ne olurdu ?
Old 26-09-2011, 19:42   #11
akrd61

 
Varsayılan

İdare mahkemesinin yukarıda 5.nolu mesajda yazdığım kararınında,sözleşme yenileme yetkisi kurum yetkilisi olarak Belediye Başkanında bunda teretdütüm yok.Ancak bende soru işretleri yaratan ,yoksun kalınan mali hakların iadesinde Belediye mali hizmetler müdürü'de sorumlu mudur?Yoksa kararın bütününden Belediye Başkanımı sorumludur?
Old 26-02-2016, 10:01   #12
aermis

 
Varsayılan sayın Akrd61 aynı durum benim başımda benimde yoksun kalınan tutar farklı bir hesapla

Aynı duruma benzer bir dava bölge idare mahkemesi itirazı kabul etti ve mahkeme kararının bozulmasına yoksun kalınan fark tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verdi.
K.D. talebi de ret edildi. İdare yine kararı uygulamadı. Sonra ben son alıdğım ek ödeme ile 666 sayılı KHK. ye göre ödenen ek ödeme arasındaki farkı hesaplayıp ilamsız takip gibi icraya verdim. idare bu kez kendine göre farklı bir hesapla yapıp, kendi istediği gibi evrak hazırlanırsa ödeme yapılacak denildi. Aşan kısmı için itiraz etti. Bende bugün yarın itirazın iptalini. İsteyeceğim. Tek gerekçem, iptal kararı öncesi aldığım ek ödemenin aynen şimd de verilmesi. Bakalım ne olacak.
Hukuk devletinin yürütme organları farklı farklı bir uygulama içindeler.
Hak arama mücadelem ne yazık ki üst amirlerimle sorunlu olarak devam ediyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukat Yargı Görevi Yapan Kamu Görevlisi midir? Av.BS Hukuk Sohbetleri 8 12-11-2013 11:25
kamu görevlisinin yargı kararlarını yerine getirmemesi nedeni ile manevi tazminat aslihanalaca Meslektaşların Soruları 3 25-10-2011 14:23
Adli Yargı mı ? İdari Yargı mı ? Maddi Manevi Tazminat cesur_yürek Meslektaşların Soruları 7 14-09-2007 18:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05495405 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.