Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

adli tatilde yenileme dilekçesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-08-2009, 14:24   #1
hukukav

 
Önemli adli tatilde yenileme dilekçesi

Sayın Meslektaşlarım,
Mazeretin reddi ile müracaata kalan dosyamda 3 aylık süre adli tatilde sona ermiş olup, dosyanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir. Ancak 3 aylık süre sonunun adli tatile denk geldiği düşünüldüğünde, sürenin kesilmiş olacağı kabul olunur mu? Adli tatilde görülecek işler arasında yenileme dilekçesinden bahsedilmişse de, süreye ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple değerli görüşlerinize başvurmaktayım.
Saygılarımla.
Old 01-09-2009, 09:58   #2
SPARTACUS

 
Varsayılan

HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU

ON İKİNCİ FASIL: TATİL
Madde 175 - (Değişik madde: 14/07/2004 - 5219 S.K./2.mad) *1* Her sene bilumum mahkemeler ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil olunur.
Madde 176 - (Değişik madde: 30/04/1973 - 1711/1 md.)
..........................................

(Değişik fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./12.mad) *1* *2* Adlî ara verme süresi içinde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilâm verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de yapılır.
Old 01-09-2009, 10:00   #3
SPARTACUS

 
Varsayılan

Yani adli tatilde yenileme dilekçesini vermeliydiniz.
Süreyi kaçırmışsanız davanın açılmamış sayılmasına karar verilir kanaatimce.
Old 01-09-2009, 11:44   #4
hukukav

 
Varsayılan

Belirtmiş olduğunuz kanun maddesini okumuştum ancak "işlem yapılması" tabiri sürenin kesilmeyeceği yönünde midir, değil midir onu net kavrayamadım. Aksine içtihat bulan olursa çok sevinirim.
Saygılarımla.
Old 01-09-2009, 12:30   #5
lawyerrr

 
Varsayılan

Sayın Spartacus,Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 175. ve 176. maddelerini alıntılamış olmasına rağmen sorunuzun cevabı 177. maddede bulunmaktadır.
MADDE 177 - Bu kanunun tâyin ettiği mühletlerin bitmesi tatil zamanına tesadüf ederse bu müddetler ayrıca bir karar vermeğe lüzum olmaksızın tatilin bittiği günden itibaren yedi gün evvel uzatılmış addolunur.

Ben müracaata kalan bir dosyamı adli tatilin bittiği tarihten itibaren 1 hafta içerisinde yenilemiştim.
İyi Çalışamalar.
Old 01-09-2009, 12:52   #6
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın hukukav,

Davanız adli tatilde bakılamayacak olan davalardan ise...

BİR... Yenileme dilekçesini adli tatil içinde verebilirsiniz. Adli tatilde verdiğiniz dilekçeye binaen işlem yapılması zorunludur. Yani kalem memuru "bugün git, tatilden sonra gel" diyemez.

İKİ... Dilekçeyi adli tatil içinde verebilme imkanı taraf ya da vekiline tanınmış bir haktır. Zorunluluk değildir.

ÜÇ... Yenileme dilekçesinin son günü adli tatile denk geliyorsa süre 12 Eylül mesai bitimine kadar uzar.
Old 01-09-2009, 13:45   #7
hukukav

 
Varsayılan

Sayın lawyerr ve Sayın Engin Özoğul,
Kalemle yaptığım görüşmede sürenin işleyeceğini, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar verileceğini belirttiler her türlü aksi iddiama rağmen, bu sebeple bir de burada açmak istedim konuyu. Sizin de aynı kanaatteki görüşleriniz çok sevindirici oldu zira aksi halde davanın akıbeti malum. Her mahkemenin uygulaması farklı olacaktır tabi ama şansımı deneyip yenileyeceğm, aleyhe olursa da temyiz edeceğim. bu hususta içtihat bulamadım henüz.
Çok teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
Saygılarımla.
Old 01-09-2009, 13:49   #8
hukukav

 
Varsayılan

Bir de eklemek lazım gelir ki davam miktar itibariyle sulh hukuk mahkemesinde görülmekte olan itirazın iptali davasıdır. Sulh hukuk mahkemeleri görevine giren işlerin adli tatilde görüleceği göz önüne alındığında az önceki sevincimin yerini üzüntü almış bulunmaktadır. Eksik bilgilendirme için affınıza sığınıyorum.
Saygılarımla.
Old 01-09-2009, 13:57   #9
hukukav

 
Varsayılan

HUMK 176. maddesine bakılacak olursa;
"Kanunların sulh mahkemesini veya hakimini görevlendirdiği dava ve işler" denilmektedir. Bu durumda, miktar itibariyle sulh hukuk mahkemesinin görev alanına giren itirazın iptali davalarından bahsedilmemekte olduğunu; Kira, manevi tazminat, vasi tayini vb. davalardan bahsetmekte olduğunu düşünmekteyim.
Sayın Engin Özuğul'un da belirttiği gibi, kanunun;
"Adlî ara verme süresi içinde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilâm verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de yapılır" lafzı,
"adli tatildeyiz, işlem yapamayız" ın önüne geçmek için olduğuna da katılıyorum.
Adli tatilde yenileme süresi işler/işlemez çelişkim halen devam etmekle, sonucu mahkeme'nin veya Yargıtay'ın kararında görülecek herhalde.
Yorum ve görüşleriniz için teşekkür ederim.
Old 01-09-2009, 14:14   #10
hukukav

 
Önemli Dava yenileme tarihinin kaçırılması ile ilgili Yargıtay kararı arıyorum

Sayın Meslektaşlarım,
Daha önce açmış bulunduğum "ADLİ TATİLDE YENİLEME DİLEKÇESİ" konusu ile ilgili yargıtay kararı arıyorum ancak içtihat programım bulunmadığından ancak yargitay esas numaralarını verebiliyorum, yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

Yarg. 11 HD 2002/1252 E. YENİLEME TALEBİ
11 HD 2003/13496 E. YENİLEME SÜRESİ
Yarg. 9 HD 2007/98 E. YENİLEME SÜRESİNİN KAÇIRILMASI


Saygılarımla.
Old 01-09-2009, 14:21   #11
v. Aynur

 
Varsayılan

(1086 S. K. m. 176, 177, 409) (YİBK 16.01.1946 T. 1944/26 E. 1946/2 K.)

Dava: Taraflar arasındaki <boşanma, nafaka ve tazminat> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kahramanmaraş Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.07.2005 gün ve 2003/279 E. 2005/730 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 02.05.2006 gün ve 2005/18990-2006/6659 sayılı ilamı ile,

(.....Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 176/3. maddesine göre, Adli ara verme süresi içinde .... dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, .........işlemleri de yapılır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 409/5. maddesine göre işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.

1.5.2003 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, dava üç aylık süre geçtikten sonra 25.8.2003 günü yenilenmiştir. Yenileme talebi geçersiz olup, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır......) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili ve davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, boşanma ve buna karşılık davalı tarafından istenilen nafaka ile tazminat talebine ilişkindir.

Davacı vekili, son yıllarda davalının ortada hiçbir neden yokken hırçınlaştığını, 3.şahısların yanında davacıya hakaret ederek küçük düşürdüğünü, davacının anahtarlığından evin anahtarını alarak ve kapıyı açmayarak davacıyı eve almadığını, barışma girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, evliliğin temelinden sarsıldığını ve taraflar yönünden çekilmez hal aldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu ve halen onunla birlikte yaşadığını, davalıya sürekli <birini bul defol git> dediğini, davalının evlatları nedeniyle evlilik birliğinin devam etmesini istediğini, iddiaların gerçeklerle bağdaşmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini aksi halde 500 milyar maddi, 500 milyar manevi tazminata, davalı için 500 milyon, her bir çocuk için 250'şer milyon lira nafakaya hükmedilmesini cevaben bildirmiş, ancak yargılama sırasında davalı boşanmayı kabul etmiş ve nafaka talebini artırmıştır.

Mahkemenin <Davacının boşanma davasının, davalı tarafından kabul edilmesi ve davacının kusurlu davranışları nedeniyle kabulü gerekmiştir.> gerekçesi ile tarafların boşanmalarına, davalı ve reşit olmayan çocuklar için yoksulluk ve iştirak nafakası takdirine, davacının ağır kusurlu olması, davalının da hiç kusurunun olmaması nedeniyle 250.000 YTL. maddi 250.000 YTL. manevi tazminatın davacıdan tahsiline dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece <Adli tatil içinde yargılamaya yasal zorunluluk nedeniyle istisnai durumlar hariç olmak üzere HUMK. nun 176. maddesi gereğince devam olunamadığı, yasal yenileme süresinin son gününün adli tatil içerisine adadığı, HUMK.'nun 177. maddesi gereğince yasal hak düşürücü sürenin son günü adli tatil süresi içine rastlaması halinde, adli tatilin bitiminden itibaren hak düşürücü sürenin 7 gün uzayacağı> gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, yenileme talebinin süresinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır.

HUMK. nun 409/5. maddesine göre işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. HUMK. nun 177. maddesinde ise <Bu kanunun tayin ettiği mühletlerin bitmesi tatil zamanına tesadüf ederse bu müddetler ayrıca bir karar vermeğe lüzum olmaksızın tatilin bittiği günden itibaren yedi gün evvel uzatılmış addolunur.> hükmüne yer verilmiştir.

Üç aylık yenileme süresinin sonu adli tatile rastlarsa, süre ayrıca bir karar vermeye gerek olmadan yedi gün uzamış sayılır. Buna rağmen adli tatilde bakılabilecek işlerde bu hüküm uygulanmaz.

Hangi dava ve işlere adli tatilde bakılacağı HUMK 176. maddesinde düzenlenmiştir;"Adli ara vermede ancak aşağıdaki dava ve işler görülür:

1. İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti, deniz raporlarının alınması ve dispeççi tayini istekleri ve bunlara karşı yapılacak itirazlar hakkında karar verilmesi,

2. Ara vermede yapılmasına karar verilen keşifler,

3. Her çeşit nafaka davaları,

4. Velayet ve vesayet işlerine ait davalar,

5. Nüfus davaları,

6. Hizmet akdinden doğan davalar,

7. Kıymetli evrakın kaybından doğan iptal davaları,

8. Tahkim babındaki hükümlere göre mahkemenin görevine giren anlaşmazlık ve işler,

9. İflas ve konkordatoya ait davalar,

10. Kanunların sulh mahkemesini veya hakimini görevlendirdiği dava ve işler,

11. Kanunlarda ivedi olduğu veya adli ara vermede de bakılabileceği belirtilen veya basit yargılama usulüne bağlı tutulan başka dava ve işler,

12. Mahkemece taraflardan birinin isteği üzerine ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler,

Tarafların uyuşması halinde veya dava bir tarafın yokluğunda görülmekte ise hazır olan tarafın isteği üzerine yukarıdaki iş ve davalara bakılması adli ara vermeden sonraya bırakılabilir.>

Kanun metninde de açıkça görüleceği üzere boşanma, nafaka ve tazminata ilişkin dava adli tatilde bakılamayacak olan davalardandır.

Ancak 176/III. maddesi uyarınca, adlî ara verme süresi içinde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilâm verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay'a gönderilmesi işlemleri de yapılır.

Adli tatilde bakılamayan davalarda, m. 409. III'deki üç aylık yenileme süresinin bitmesi adli tatile rastlarsa, bu süre adli tatilin bittiği günden itibaren ayrıca bir karar vermeye gerek olmaksızın yedi gün daha (12 Eylül'e kadar) uzatılmış sayılır.( Prof. Dr. Baki Kuru. Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, IV. Cilt, s.4108)

Bitmesi adli tatil zamanına rastlayan sürelerin HUMK. nun 177. maddesi uyarınca tatilin bittiği günden itibaren 7 gün uzatılmasının gerekeceği 16.1.1946 gün 26/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen vurgulandığı üzere 12.04.1934 gün 2/19 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğidir.

Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir.

Somut olayda davanın 01.05.2003 tarihli oturumuna tarafların gelmemesi nedeniyle dava HUMK'nun 409.maddesi uyarınca işlemden kaldırılmış, davacı vekilinin 25.08.2003 tarihinde yenileme dilekçesi vermesi üzerine mahkemece davaya devam olunmuştur.

HUMK'nun 409.maddesinde yer alan 3 aylık sürenin son günü adli tatil süresine rastladığı için yenileme süresi 12 Eylül akşamına kadar uzamıştır. Yenileme dilekçesinin adli tatil içerisinde verilmesine de engel bir durum bulunmamaktadır (HUMK m.176/111).

Bu nedenle yenileme dilekçesi süresinde verilmiş olup direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

Ne var ki Özel Dairece sair hususlar incelenmemiştir.

O halde, sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2006/2-775 Esas , 2006/779 karar , 06.12.2006 tarih .
Old 01-09-2009, 15:13   #12
hukukav

 
Varsayılan

Sayın v. Aynur, içtihat alıntınız için çok teşekkür ederim. O halde, miktar itibarilye sulh hukuk mahkemesinde görülemekte olan itirazın iptali davası, adli tatilde görülemeyecek işlerden olması dolayısıyla yenileme dilekçesinin adli tatilin bitimi tarihinden itibaren 7 gün içerisinde verilebileceği kaanatine varılabilir.
Saygılarımla.
Old 01-09-2009, 21:06   #13
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Açıkçası Ben de aksini biliyordum.
Yargıtay Kararı aydınlatıcı, yararlı oldu
Old 02-09-2009, 10:36   #14
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı:
hukukav
Sayın v. Aynur, içtihat alıntınız için çok teşekkür ederim. O halde, miktar itibarilye sulh hukuk mahkemesinde görülemekte olan itirazın iptali davası, adli tatilde görülemeyecek işlerden olması dolayısıyla yenileme dilekçesinin adli tatilin bitimi tarihinden itibaren 7 gün içerisinde verilebileceği kaanatine varılabilir.
Saygılarımla.

Ümidinizi kırmak istemem ama HUMK daki düzenleme tüm Sulh Hukuk Mahkemesi davalarını kapsamaktadır. İtirazın iptali davasının farkı yoktur.
Old 02-09-2009, 12:04   #15
hukukav

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlar, "kanunun sulh hukuk mahkemesini görevlendirdiği işler" lafzı özel yetki düzenlemesi olarak algılanamaz mı? Ben böyle bir yorum yapıyorum ancak neticeyi göreceğiz tabii. Stajyerim bu iş için adliyede şu an, sonucu bildireceğim sizlere de. İyi çalışmalar dilerim.
Old 05-09-2009, 07:59   #16
hukukav

 
Varsayılan

Sulh hukuk mahkemelerinin basit yargılama usulüne tabi olduğu ve duruşmaların adli tatilde de görülmeye devam etmesi sebebiyle hakim yenileme talebimi reddetti.Temyiz yoluna gideceğim.Son gelişmelerden bunlardan ibarettir. İyi çalışmalar dilerim.
Saygılarımla.
Old 19-10-2011, 17:12   #17
Hemocrania

 
Varsayılan

miktar itibarı ile Asliye hukuk mahkemesinde görülecek olan itirazın iptali davası için, dava açma süresi adli tatile denk gelmektedir.

burada adli tatili takip eden 7 gün içerisinde açılan dava sürenin hak düşürücü olması nedeniyle reddedildi.

ilgili maddede ".... işlemleri yapılır" tabiri zorunluluk mudur?
Old 19-10-2011, 21:58   #18
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hemocrania
miktar itibarı ile Asliye hukuk mahkemesinde görülecek olan itirazın iptali davası için, dava açma süresi adli tatile denk gelmektedir.

burada adli tatili takip eden 7 gün içerisinde açılan dava sürenin hak düşürücü olması nedeniyle reddedildi.

ilgili maddede ".... işlemleri yapılır" tabiri zorunluluk mudur?

Sayın Hemocrania,

Benzer mahiyetteki sorunuza verdiğim yanıt: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=31038

Saygılar.
Old 19-10-2011, 22:00   #19
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hemocrania
miktar itibarı ile Asliye hukuk mahkemesinde görülecek olan itirazın iptali davası için, dava açma süresi adli tatile denk gelmektedir.

burada adli tatili takip eden 7 gün içerisinde açılan dava sürenin hak düşürücü olması nedeniyle reddedildi.

ilgili maddede ".... işlemleri yapılır" tabiri zorunluluk mudur?

T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
Esas: 1944/26
Karar: 1946/2
Karar Tarihi: 16.01.1946

KANUNİ TATİL VAKİTLERİ - TEBLİĞ VE BİLDİRİMLER - ADLİ TATİL - MAHKEMELERİN TATİLİ SÜRESİNCE YAPILABİLECEK VE YAPILAMAYACAK OLAN İŞLERİ

ÖZET: Yargılıklarca dinlence günlerinde yapılan bildirimler geçerli olup dinlence günleri sürenin içindedir. Bitmesi dinlence zamanına rastlayan önellerin, dinlencenin bittiği günden başlayarak yedi gün uzatılması gerekir. Yukarıda özeti bulunan 14.02.1934 gün E. 1934/49 K. 1934/2 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı, 1086 sayılı HUMK.nun 2606 sayılı yasa ile değiştirilen 176. maddesinin yeni kuralları karşısında da yürürlüktedir.

(1086 S. K. m. 81, 162, 176, 177, 392) (YİBK 14.02.1934 T. ve 1934/49 E. 1934/2 K.)

23.5.1934 tarihli resmi gazete ile yayımlanan 14.2.1934 tarih ve 49/2 sayılı tevhidi içtihat kararının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun tadiline dair olan 2606 sayılı kanun ile 176. maddenin değiştirilmesinden sonra dahi cari ve tatbiki lazım olup olmadığı hususunda Yargıtay Ticaret Dairesinin 23.3.1942 tarih ve 41-2451/861sayılı ilamına aykırı bir çoğunluk meydana gelmiş olduğundan aykırılığın tevhidi içtihat yoluyla halli Ticaret Dairesi Başkanlığının 17.7.1944 gün ve 95 sayılı tezkereleriyle istenilmesine mebni aykırılığın konusu olan ilam çoğaltılarak Genel Kurul Üyelerine dağıtılmıştı.

Müzakere için kararlaştırılan 16.1.1946 tarihine rastlayan Çarşamba günü saat 9:30 da toplanan Genel Kurul Birinci Başkan Halil Özyörük'ün Başkanlığı altında müzakereye başlıyarak ihtilafın esasını teşkil eden noktalar hulasaten Birinci Başkan tarafından anlatıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra söz alan:

Ticaret Dairesi Başkanı F.H.Demirelli: 934 senesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seksen birinci maddesine nüstenit bir tevhidi içtihat kararı çıktı. Bundan sonra aynı kanunun 176. maddesi değiştirildi. Bu değiştirmenin sebebi herhalde şifahi muhakeme usulüne tabi işler tatilde görülemiyecekmidir meselesi üzerindeki ihtilaftır. Şifahi muhakeme usulüne tabi davalar tatilde görülebilir. Bu hakikat yeni tadille bir kat da açıklanma oldu. Bakanlık tarafından 176. maddeye ait neşredilen talimatta tebligattan bahis olmadığı için dairemizin eski ekseriyeti bu noktaya bakıp onu esas almış. Halbuki 176. madde hakkındaki bu genelgede tebligattan bahsedilmemiş olması yerindedir. Çünkü bu noktayı seksen birinci madde halletmiş bulunmaktadır. Tebligatın tatilde başka tarzda olacağı hakkında bir kayıt ve esas da vazedilemez; halbuki daire bunu esas alarak eski tevhidi içtihadın hükmü kalmamıştır sonucuna varmıştır. Bu istidlal isabetli değildir. Tevhidi içtihadın hükmü bakidir. O tevhidi içtihat seksen birinci maddeye dayanıyordu; dairemizin şimdiki içtihadı da ve ekseriyetimiz de tatilde yapılan tebligatın muteber olduğunu kabul merkezindedir.

Y.K.Aslansan: Malıkemelerin tatili sırasında yapılmış olan tebligatın muteber olup olmadığı hakkında Temyiz Ticareti Dairesinde çıkan içtihat ayrılığından dolayı mukaddema yüksek kurulumuza intikal eden ihtilaf konusu mesele incelenerek Hukuk Ulusu Muhakemeleri Kanununun seksen birinci maddesi sarahatına göre 176. maddenin manası tayin ve tefsir olunmak suretiyle mahkemelerin tatili esnasında yapılmış olan tebligatın muteber olduğu ancak müddetin bitmesi tatil zamanına tesadüf ettiği surette 177. madde gereğince yedi gün uzatılması lazım geleceği esası 14.2.1934 tarihinde içtihadın birleştirilmesi yoluyla kararlaştırılmıştı.

Halbuki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seksen bir, 176. maddelerinde bahis olan tatil birbirinden tamamen ayrı ve gaiptir. Seksenbirinci madde pazar ve bayram günlerinden "Jours feries" ve 176. made ise 20 Temmuz dan 5 eylüle kadar süren mahkemelerin tatilinden bahistir. Kaldı ki seksen birinci maddenin iktibas olunduğu İsviçre'nin Nevşatel Kantonu Usul Kanununun yetmiş beş ve Alman Usul Kanununun 188. maddelerinde pazar ve yortu günlerinde hiç bir adli muamele yapılmaz denildiği ve hatta Alman Usul Kanunun 188. maddesinde tatil günlerinde ve gece tabligat yapılmıyacağı da açıkça gösterildiği halde Adliye Encümeninde kanun tasarısı üzerinde incelemeler yapıldığı sırada aslından ayrılarak seksen birinci maddede tebligat işleri istisna edilmiş ve maddeye "tebligat işleri müstesna olmak üzere tatil günlerinde aleyhine muamele yapılacak kimsenin muvafakatı olmaksızın bir muamele yapılamıyacağı" kaydı konmuştur. 177. maddemize tekabül Nevşatel Usul Kanununun 150. maddesinde "kanuni yollara müracaat ve eski hale getirme talebi müddetleri müstesnadır" fıkrası da alınmamıştır. Bu yüzden 176 ve 177. maddeleri hükmünün aslında istisna edilen bu fıkraya da uygulanması zaruretinde kalınmıştır. Taknin usullerine göre bir kanunun bir maddesine bir fıkra eklenmesi veya müstakil bir fıkranın o maddeden kaldırılması halleri dışında olarak bir madde tekrar kaleme alınmış olursa o madde tamamen değişmiş sayılır. Bu takdirde değişiklikten evvel ittihaz olunan tevhidi içtihat kararının yeni maddeye şumulü olamıyacağı aşikardır. Olayda 2606 sayılı kanun ile diğer maddeler arasında 176. madde yeniden kaleme alınmak suretiyle tamamen değiştirilmiştir. Binaenaleyh tevhidi içtihat kararından sonra yürürlüğe girmiş olan yeni 176. maddeye tevhidi içtihat kararlarının şumulü olamıyacağı düşüncesiyle ve yeni 176. maddede "görülmesi kararlaştırılan davalarla yapılacak başka işlerin tatil zamanında nasıl görüleceği Adliye Vekilliğince bir talimatname ile tayin olunur" diye gösterilen talimatnamede henüz yapılmamış olduğu gözönünde tutularak mahkemelerin tatili sırasında yapılmış olan tebligatın tekrar muteber olmadığı sonucuna varılmıştı.

Yukarıda belirttiğim gibi aslından ayrılarak pazar ve bayram günlerinde yapılan tebligatı muteber tutmuş olan seksen birinci madde hükmü adli tatile teşmil olunamaz. Mahkemelerin tatili sırasında görülecek adli işler 176. maddede bahis konusu olan talimatname ile tespit olunmak gereklidir.

177. maddemize tekabül eden Nevşatel Kantonu Usul Kanununun 150. maddesinin son fıkrası olan "kanuni yollara müracaat ve eski hale getirme talebi müddetleri" müstesnadır fıkrasının alınmaması da tatbikatta ittiratsızlık tevdilet etmektedir. 177. maddeye mezkur fıkranın alınmaması yüzünden 176, 177. maddeleri hükmünün aslında derpiş olunmıyan bu fıkraya da uygulanması gerekmektedir. Bu suretle, mahkemelerin tatilinden on dört gün evvel yapılmış olan tebliğlerde temyiz müddeti altmış altı güne baliğ oluyor ki yazın kanuni yollara müracaatta uzun bir müddet ve kışın kısa bir müddet kabul edilmiş oluyor. Usul kanunlarında hedef tutulan sade ve çabukluk esaslarıyla telifi mümkün olmayan bu ıttıratsızlığa artık son vermek zamanı çoktan gelmiş ve hatta geçmiştir. Arzeylediğim sebeplerden ötürü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seksen bir ve 177. maddeleri asıllarına göre düzeltilmek ve 176. maddede işaret olunan talimatname biran evvel çıkarılmak lazımdır. Bu iki maddede bi değişiklikler yapılıncaya ve talimatname çıkarılıncaya kadar mahkemelerin tatili sırasında yapılmış olan tebligatı muteber tutmamak veyahut hiç olmassa 177. maddedeki yedi günlük munzam müddetin tebligat işlerinde tatil müddetlerine dahil olduğu suretinde tefsir olunmak süretiyle mahkemelerin tatilinden on dört gün evvel yapılmış tebligatta olduğu gibi tatil müddetinin bitmesinden on dört gün evvel yapılan ve son günü altı Eylüle tesadüf eden işlerde de yedi günlük munzam müddetten bu alakalıların da istifade ettirilmesi hakkaniyet esaslarına daha uygun düşer kanaatindeyim.

Birinci Başkan: İcra ve İflas Kanunundaki tebligata ait tevhidi içtihat kararı sebebiyle bahsolunan bu maddeler ve asılları burada bir hayli münakaşa edilmişti. Buyurduğunuz tarzıhal kanunun meddulünü değiştirmeyecek ise kabul olunabilir.

Y.K.Aslansan: Amme intizamı esaslarına müstenit olan usul hükümleri mutlak surette ve geniş bir tarzda tefsir edilemez. Ancak arzettiğim husus hakkında tefsir caiz ve mahalli tafsirdir. Nitekim vaktiyle gaye manayada dahildir denilerek beş Eylül gününün tatile dahil olduğu yüksek kurulunuzca kararlaştırılmıştır. Bu kere de tebligat işlerinde 177. maddedeki yedi günlük munzam müddetin tatil müddetine dahil olduğunu kabul etmek ihtiyaca ve hakkaniyete daha uygun düşer.

Ş.Özkutlu : Bendenize eski tevhidi içtihat kararlarında bir zuhul var gibi geliyor. Seksen birinci madde açıktır ve şöyle diyor (okudular). Burada tatil olan bir mahkemede müstacel olmayan bir işin tebliği mevzubahis değildir. Kanun 162 ve 167. maddelerinde cuma, pazar meselesini de halletmiştir. (okudular). Burada yedi gün uzatılacağı kaydına rastlamıyoruz. Binaenaleyh kanunda bir insicamsızlık yoktur ve yazın müddetin uzaması, kışın kısalması gibi bir mantıksızlıkla da karşı karşıya bulunmuyoruz.

Evvelki tevhidi içtihatta biz tatillerin nevi üzerinde pek durmamışsız olsa gerektir İstinat ettiği madde tamamen değişmiş olduğu için artık eski tevhidi içtihat kararı bunu tefsir edemeyeceği için o kendiliğinden yürürlükten kalkmıştır.

Ticaret Dairesi Başkanı H.Demirelli: Efendim bendeniz tevhidi içtihat Genel Kuruluna hangi mesele için müracaat edildiğini arzettim; bunu dışına çıkmaya mahal yoktur. Bendeniz ki evvelki tevhidi içtihadın çıkmasında ekalliyette idim -mezkur tevhidi içtihat kararının meri olduğuna kailim. Çünkü seksen birinci madde değiştirilmemiştir. Bendeniz o zamanlar tatilde tebligat yapılamaz demiştim; Genel Kurul aksini kabul etti ve tevhidi içtihat kararı çıktı. Hakikaten bizde tatil günlerinde tebligat icrası daha kolaydır. Binaenaleyh bayram, pazar günleri tebligat icrası caiz olunca adliye tatilinde de icrası evleviyetle caiz olur. 177. maddede seksen birinci maddeye kıyas yapılmıştır ve seksen birinci madde elan bakidir. Tatil yapan tebligat memurları değil, mahkemelerdir.

Asıl mesele 176. maddenin tadili sebebiyle tevhidi içtihat kararı ortadan kalkmış mıdır meselesidir. Bendenizce, yukarıda da söylediğim gibi, kalkmamıştır; zira seksen birinci madde değiştirilmemiştir. O zaman bir kıyas yapılmıştı ve bu kıyas memleket ihtiyacına uygundu. Tevhidi içtihat kararının zuhule müstenit olup olmaması meselesi bizi ilgilendirmez.

Bakanlığın yapacağı talimatın lüzumu tebligatın tatildeki usulüne taalluk etmez; zira tebligatın bir kaç türlüsü yoktur. Talimatta tebligattan bahsedilmediği için tatilde tebligat yapılamıyacaktır sonucuna varılamaz. Talimat tatilde görülecek işlerin merci ve usulünü tanzim eder; tebligatın ise ne usulü ne de mercii değişmiş değildir.

Ş.Özkutlu: Üzerinde durduğumuz madde 177. maddedir. İlk tevhidi içtihatta da esas bu madde idi; seksen birinci madde 177, maddenin tefsirinde esbabı mucibe olarak ele alınmıştı. Esbabı mucibesini teşkil eden madde değiştirilmemiştir diye tevhidi içtihat kararı da meri ve muteberdir diyebilirmiyiz?

Tatilde tebligat caiz olunca müddet de işler; o halde neden son günden itibaren yedi günlük bir uzatma kabul edelim?
Mahkeme tatilde faaliyet halinde değildir ki mübaşire icap eden o kağıdı versin. İhtimallerle hareket olunamaz. 177. maddeyi ve binnetice eski tevhidi içtihat kararını kaldıran kanun tadilini nazara almak gerektir.

V.Yekebaş: Bendenizce kanunda tercüme zuhulü vardır. Kanunun 162. maddesinde müddetlerin mebdei mutlak olarak tefhim veya tebliğ tarihi diye gösterilmiştir. Bu mutlaktır; seksen birinci maddenin delaletiyle bu tefhim veya tebliğler tatil günlerinde dahi yapılabilir. Şayet müddet tatil içinde biterse bu takdirde iki hüküm mevcuttur:

1- 162. madde : Buna göre tatil müddette dahildir; şayet müddetin son günü tatile rastlarsa ertesi gün sona erer.

2- 177. madde : Tatilde yapılan tebligatlarda müddet son günden itibaren yedi gün uzatılır.

Şimdi farzedelim ki bir tebligat var; son günü dört eylüle, diğer birinin de beş Eylüle rastlıyor; bu takdirde dört Eylül'de sona erenin müddeti yedi gün uzatılmış olacaktır; Beş Eylül'de sona eren ise bir gün kazanmış olacaktır. Kanunda bu iki türlü bitiş farkı için sebep olarak ne alınmıştır bilmem belki de bir zuhul eseridir bu. Binaenaleyh biz bu tatilleri ayırmak ve manalarını tespit etmek zaruretinde bulunuyoruz. Bunun için elimizde bir karine vardır: Kanun da bir has var: 175. madde yirmi Temmuz ile beş Eylül arasındaki tarih adliye tatilidir. diyor: Binaenaleyh 177. maddedeki tatil ayrıdır ve birbuçuk aylık tatili içine alır. Şayet müddetin son günü bayram, yılbaşı gibi alelade tatillerden birine rastlarsa bittikden itibaren bir gün uzatılır; diğer büyük tatilde ise yedi gün uzatılır. Bunu ya bu arzettiğim şekilde anlamalı veya yetkili makam bu durumu düzeltmelidir; aksi halde hadisede sayın Bay Kemal Aslansan'ın bahsettikleri mantıksızlık sürüp gidecektir.

Birinci Başkan: Konumuz 2606 sayılı kanunla Hukuk Usulü Muhakemeleri kanununun 176. maddesinin değiştirilmesi evvelki tevhidi içtihat kararının meriyetten kalkmasına saik olmuş mudur meselesidir; yoksa tevhidi içtihat kararının musip olup olmadığı meselesi değil. Evvelki tevhidi içtihat kararı şöyle idi (okudular). 2606 sayılı kanunla seksen birinci madde değişmemiştir. 177. madde de değişmemiştir. Binaenaleyh o tevhidi içtihat kararının gerekçeleri ayaktadır; olduğu gibi durmaktadır.

(176. maddeyi okudular). Talimat Adalet Bakanlığına şu işi gör, şu işi görme diye verilen bir yetkiyi tanzim etmez, sadece işin nasıl görüleceğini tayin eder.

Bu konuda kanunun gözettiği esas şudur: Şayet müddetin son günü yortu, bayram, yılbaşı, pazar vs. gibi tatillere rastlarsa tatilin bitmesini takip eden günü akşamı sona erer. Diğer madde ise büyük adliye tatili hakkındadır. Tadil edilen madde bunu daraltmak şöyle dursun bilakis genişletmiştir. Biraz evvel de arzettiğim gibi ilk tevhidi içtihadın müstenidatı ayakta durmaktadır; binaenaleyh onu hükümden ıskat edebilmek için yeni bir sarahata dayanmamız gerektir. Bilakis maddenin tadil edilmiş yeni şekli daha genişletilmiş bir haldedir.

Y.K.Aslansan: 934 tarihli tevhidi içtihat kararıyla mevzuu pazar ve bayram günlerindeki tatillere mütedair ve münhasır olan seksen birinci maddeye dayanılarak mahkemelerin tatili sırasında yapılmış olan tebligatı muteber tutmak suretiyle 176. maddenin tefrisi cihetine gidilmesi doğru değildi.

Tevhidi içtihat kararından sonra yürürlüğe giren yeni 176. maddeye bu kararın bittabi şumulü olamaz. İsviçre Nevşatel Kontonu Usul Kanununda 177. maddeye alınmayan "kanuni yollara müracaat ve eski hale getirme talebi müddetleri müstesnadır" fıkrasından gayri hususlara mütedair olan 176 ve 177. madde hükümlerinin aslından her ne sebeple alınmayan bu istisnai fıkraya uygulanması zarureti tatbikatta yukarıda belirttiğim gibi iki türlü temyiz süresi cereyanına yol açmaktadır. Halbuki İsviçre'de, adliye harç tarifesi kanunumuzda olduğu gibi tecil edilmiş dörtte bir harç olmadığı cihetle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 392. maddesinde yazılı olduğu üzere karar tarihinden itibaren bir hafta içinde taraflara ilam tebliğ olunmaktadır. Halbuki bizde geri bırakılmış dörtte bir harç yüzünden ilam bir hafta içinde tebliğ olunamamaktadır. Tatbikatta bu hallerin tevlit ettiği ıttıratsızlıkları önlemek için yukarıda arzettiğim üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seksen bir, 177. maddeleri asıllarına göre düzeltilinceye ve harç tarifesi kanununa da usul kanununa göre gerekli hüküm konuluncaya ve 176. maddede bahis konusu talimatname çıkarılıncaya kadar mahkemelerin tatili sırasında yapılmış tebligatın muteber tutulmaması veyahut 177. maddedeki munzam yedi günlük müddetin tebligat işlerinde tatil müddetine dahil olduğunu kabul ve tefsir etmek suretiyle işin halli lazım ve zaruri olduğu kanaatindeyim.

Birinci Başkan: Evet ama tevhidi içtihat kararı ayaktadır.

N.Köni: Biz bu meselede kanunun aslından kasten ayrılmışız. Bizim için muta olan elimizdeki metindir. 2606 sayılı kanunla seksen birinci madde değiştirilmiştir;

Talimatnamede bundan bahsedilmemiş; çünkü bahsetmeye lüzum yoktur. Bakanlıkda kanunla bağlıdır. Tebligat kanun meselesidir, talimatname meselesi değil. Hem kanunla beraber bir de tevhidi içtihat -ki o da kanun hükmündedir- da mevcut olunca Bakanlık bunu elbette talimatnameye koymayacaktı.

V.Yekebaş: Biz eskidenberi tatbik etmekte olduğumuz Meceleyi, Fransız Kanunu Medenisini bir tarafa bırakıp da İsviçre, Alman, Nöşatel kanunlarını alıp dururken diğer taraftan bu kadar muhafazakarlık göstermemiz niçin? İslam hukuku Babı içtihat kapalıdır diye bizi bağlıyordu ve bundan şikayet ediliyordu. Şayet şimdi de tevhidi içtihat kaldırılamaz diye bir kaide konulacaksa bu eski hale avdet demektir ki biraz felaketlicedir.

Birinci Başkan: Bu kurulda böyle bir kaide konulmamıştnır ve hiç bir zaman bir tevhidi içtihattan dönülemiyeceği kararlaştırılmamıştır.

V.Yekebaş: Yalnış anlamışım efendim.

Birinci Hukuk Dairesi Başkanı Ş.Temizer:Bendenizce 176. maddenin tevsi edilmek suretiyle tadil edilmiş olması tevhidi içtihadın dahi tadil edilmiş olmasını tazammun eder. Zira tevhidi içtihat kanunda tebligatın tatilde yapılamıyacağı hakkında bir sarahat bulunmaması sebebiyle çıkarılmıştır. Tevhidi içtihat tebligat muamelatı adliyeden değildir zehabının yer etmesi üzerine ısdar olunmuştur. Madde değişince bu kanaat tezelzüle uğradı; binaenaleyh maddenin değişmesiyle tevhidi içtihat kararı da ortadan kalktı.

Bu kurulca bir mesele sebebiyle, tevhidi içtihat kararlarının tadili mümkün olduğu ekseriyetle kabul edilmiştir. Binaenaleyh madem ki, bu konu açılmış bulunuyor; o eski tevhidi içtihat kararının hükümsüz olduğunu kabul etmek şanınızdandır.

Bendeniz de diğer rüfekanın kanaatlerine iltihaken tatilde bu maddede yazılı işler haricinde hiç bir işe bakılmaz diyorum. O işler nelerdir? (Maddeyi okudular). Başka işlerin ne olduğunu da madde tasrih ediyor ki, tebligat da bunlar arasındadır. Şayet mahkeme tebligatın -ki tebligat da bir iştir- yapılmasına karar verirse yapılır. Seksen birinci madde ister aslına uygun olsun, ister aslından ayrı bulunsun, bu tatilden maksat umumi tatillerdir ve bunların hükmü mahkeme tatillerinden ayrıdır. Tevhidi içtihatta biz bu ikisini karıştırmışız. Sayın Bay Kemal Aslansan ve Vehbi Yekebaş'ın izahları da bundan çıkan mantıksız sonuçları belirtti. Bu neticeler sehve müstenit içtihalramızdan doğmaktadır. Binaenaleyh bu içtihadı değiştirmeliyiz. Aksi takdirde meclisimiz meclisi ilmi değil meclisi hissi olur.

N.Köni: Burada mesukunleh, saik başkadır. Ticaret Dairesi eski tevhidi içtihat kararı 2606 sayılı kanunun 176. maddeyi tadilinden sonra da meri ve muteber midir sorusunun cevaplandırılmasını talep etmektedir. Mesele budur. Tevhidi içtihadı değiştirmek mümkündür, fakat o ayrı bir meseledir. Seksen birinci madde değişmeyip durduğuna göre tevhidi içtihat da durmaktadır.

Gelelim kanun meselesine: Bay Vehbi Yekebaş'a cevap vermek isterim: Biz kanunu tatbik ile mükellefiz; ona karşı ancak temennide, ricada bulunabiliriz. Mecellenin bahsolunan kaidesi karşısında bugün Medeni Kanunun birinci maddesi mevcuttur.

Ticaret Dairesi Başkanı F.H.Demirelli: Tevhidi içtihat kararı değişebilir. Fakat bunun için Temyiz Teşkilatı Kanununa göre yeni bir içtihat aykırılığı hasıl olması ve vaki müracaat üzerine Genel Kurul'un işi incelemesi gerekir. Biz dairemizin içtihat farklarını buraya getirmiş bulunuyoruz ki niteliğini, sebeplerini yukarıda izah etmiştim. Tebligatın pazar günü yapılması caiz olunca adliye tatilinde de caiz olması evleviyettedir. Tebligatın "ış" veya "muamele" olarak tavsif edilmesi netice üzerinde bir değişiklik yapmaz. Muamele yerine aynı manada olarak iş denilmekle yapılan kıyas zayıflamış değildir. Evvelki tevhidi memlekemizin ihtiyacına uygundur. Seksen birinci maddede sayılan tatilde yapılamıyacak muameleleri ele alarak aksi neticeye varmak pek isabetli olmaz kanaatinyedim; tebligat iş bayramda yapılabiliyor da adliye tatilinde neden yapılmasın?

Ş.Özkutlu: 176. madde tadil edilmiş değil yeniden yazılmıştır. Binaenaleyh vazııkanun 2606 sayılı kanunla yeni bir madde koymuştur. Tadil edilmiş bile saysak tatilde bir iş yapılamıyacağına dair olan fıkra yenidir ve evvelki tevhidi içtihadın bu sebeple kaldırılması gerekir.

Birinci Hukuk Dairesi Başkanı Ş.Temizer: Şayanı şükrandır ki tevhidi içtihat bir nassı ilah gibi değişmezliği kabul buyrulmuyor, pek ala fakat nasıl değişir? Bir tevhidi içtihat kararı ortada durdukça ne daireler ve Umumi Heyet buna aykırı karar veremiyeceği cihetle tevhidi içtihada muhalif bir içtihat çıkamaz. Fakat bu mümkün olmadığına göre bizim aramızda hatalı olduğuna kani bulunduğumuz bir tevhidi içtihadı neden değiştiremiyelim? Bunun nasıl değiştirilebileceğini kanun söylüyor. (Teşkilat Kanunun ilgili maddesini okudular). Görülüyor ki tevhidi içtihat meselesi böyle bir meseleye resen vaziyet etmeye yetkilidir. Binaenaleyh madem ki mesele açılmıştır ve arkadaşlar da hatalı olduğuna kani bulunuyorlar, reye koyup meseleyi aydınlatmak icap eder.

İcra ve İflas Dairesi Başkanı A.Aytemiz: Tatil içinde tebligat yapılabileceği ve ancak kanunun tayin ettiği müddetin bitmesi tatil zamanına tesadüf ederse tatilin bittiği günden itibaren yedi gün uzatılmış sayılacağı hakkında inan birleştirilmesi sretiyle verilen kararın HUMK.nun değişen 176. maddesinin aldığı şekle göre hükmü cari ve tatbiki lazım gelmediği hususu uyuşmazlığın konusunu teşkil etmektedir.

Bu kararın dayandığı Usulün seksen bir, 162, 176 ve 177. maddelerinden yalnız 176. maddesi tadil görmüş olup bu maddenin asliyle tadili arasında iki fark hasıl olmuştur. Bunlardan biri maddenin aslındaki (ihtiyari tedbirler ve şifahi veya basit usulü muhakemelere tabi bulunan ve müstacel addolunan hususat) cümlesi yerine (ihtiyati tedbirler ve kanunda şifahi veya basit muhakeme usulleriyle yürütülmesi yazılı olan veya mahkemece acele görülmesi kararlaştırılan) ibaresi kaim olmuş yani yalnız müstacel kelimesinin başındaki ve harfi yaya çevrilmiştir. Diğeri de yapılacak işler tabiri eklenmiştir. Tatil zamanında bu işlerin nasıl yapılacağının Adalet Bakanlığınca tanzim olunacak bir talimatname ile tayin olunacağında ve bu sürenin dışında bir davaya bakılamayacağında ve bir iş görülemiyeceğinde bir güna değişiklik yapılmamıştır.

Değişmeyen seksen birinci maddede tatil içinde de tebligat icrası caiz ve 162. maddede tatil günlerinin müddete dahil olduğu ve 177. maddede tatilin bitmesinden itibaren müddetin yedi gün uzatılmış sayılacağı yazılı olup sözü geçen 176. maddenin tadilinde tebligata dair hiç bir kayıt ve işaret bulunmamış ve tatil içinde tebligat yapılıp yapılamıyacağı hakkında talimatnamede bir kayıt ve beyan olmamakla beraber olsa bile seksen birinci maddenin açık hükmü karşısında bunun bir kıymeti olmayıp inan birleştirilmesi kurumunca verilen işbu karar tekrar incelenerek ortadan kalmadıkça benzeri işlerde uygulanması zaruri bulunmuş olduğundan yukarda gösterilen değişikliğin adı geçen kararın hüküm ve kuvvetini giderecek veya azaltacak bir tesir yapmamış olduğu düşüncesindeyim.

Birinci Başkan: Efendiler: 1221 sayılı Temyiz Teşkilatı Kanununun sekizinci maddesi şöyledir (okudular) Sayın Bay Şemsettin Temizer'in okudukları fıkra makabline şamil değildir. Bir mahkeme kendi verdiği kararı zuhul etmişim diyerek nasıl kaldırabilir? Tevhidi içtihat kararları mabihilimtisaldir; bu tabir bize ihtiyar hakkı bırakmıyor. Tevhidi içtihat, kanunun tefsiri demektir ki değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması ancak istinat ettiği maddelerde değişiklik olması ile mümkün ve kabildir. Yoksa tevhidi içtihat kararları layetegayyer değildir; fakat değiştirilebilmesi için anlayışta değil müstenidatında değişiklik olmalıdır. Evvelki tevhidi içtihat kararının dayandığı seksen bir ve 177. maddelerde değişiklik olmamıştır; 2606 sayılı kanunla 176. madde değiştirilmiştir ki bu da tevhidi içtihadın dayanağını teşkil eden madde değildir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri K.nun 176. maddesinin tadil edilmiş şekli: (İhtiyati tedbirler -ve kanunda şifahi veya basit muhakeme usulleriyle yürütülmesi yazılı olan- veya mahkemece acele görülmesi kararlaştırılan davalarla yapılacak başka işlerin tatil zamanında nasıl görüleceği Adliye Vekaletince bir talimatname ile tayin olunur. Bu müddet içinde bunların dışında bir davaya bakılmaz ve bir iş yapılmaz).

Maddelerin eski şekli : (İhtiyati tedbirler ve şifahi veya basit usulü muhakemelere tabi bulunan ve müstacel addolunan hususat hakkındaki muamelatı adliyenin tatil zamamında ne suretle ifa edileceği Adliye Vekalati tarafından bir talimatname ile tayin olunur. Bu müddeti zarfında bunun haricinde bir muamele ifa olunamaz.).

Maddenin ilk şeklinde metin itibariyle ve hüküm bakımından zafı telif vardır. (Şifahi veya basit usulü muhakemelere tabi bulunan ve müstacel addolunan) bu ibare usulün koyduğu hükümler ve prensipler itibariyle doğru değildi. Çünkü, şifahi usulü muhakeme sulh mahkemelerinde caridir. Ve bittabi basit işlerde tatbik olunan bir usuldu. Filhakıka bunun da müstacel olanları vardır. Bu takdirde biliyorsunuz ki, yalnız davetiyenin tebliği müddeti kısaltılır.

Basit usulü muhakeme ise; Konkordato, mecrunun tahliyesi resmi senede müstenit davalarda ve kanunen hakimin iki tarafın izahatını dinlendikten sonra veya dinlenmeksizin muhakeme haricinde karar vermesi lazım gelen meselelerde tatbık olunur. Bunlarda hem müstaceliyet ve hem besatet vardır. Mesela, muhakeme haricinde karar verilmesi lazım gelen meseleler, esasa taalluk etmeyen veya muhakemeye muhtaç olmayan basit işlerdir, konkordato ve mecurun tahliyesi ise binefsihi acele sayılması gereken meselelerdir.

Bu sebepten şifahi veya basit muhakeme usullerine tabi olandan sonra ve müstacel sayılan sözü, ve işin şifahi veya basit usulü muhakemeye tabi olmakla beraber müstacel sayılması da lazım geleceği manasını ifade etmediği ve bu ibareden esasen böyle bir hüküm çıkarılması maksut olmadığı halde bazı mahkemelerce böyle telakki edilmesinden dolayı bu zehap ve talakkiyi önlemek maksadıyla tadil edilmiş şeklinde (veya mahkemece acele görülmesi kararlaştırılan davalar) tarzına ifrağ edilerek müstacel sayılan kaydının bundan evvelki cümleye raci olmadığı anlatılmak istenilmiş ve bunun için madde değiştirilmiştir.

Fakat değiştirilen bu defa da (yapılacak başka işlerin) kelimeleri ilave edilmiş ve bunun ne demek olduğu ve ne kastedildiği müphem bırakılmıştır. Belki gerekçesinde izahlar vardır. Fakat maddedeki müphemiyet açıktır. Bununla belki tebligat işleri kastedilmiştir.

Yalnız şurası muhakkaktır ki; Adliye Vekaletine maddede verilen salahiyet yalnız bu işlerin tatil zamanında nasıl görüleceği hakkında bir talimatname yapmaktan ibarettir. Yoksa yapılacak başka işlerin ne gibi işler olduğunu ve bundan vazııkanunun ne kasteylediğini bu talimatnamede belirtecek değildir. Bunun için Ticaret Dairesi Aliyesinin kararında Adliye Vekaletince yapılan talimatnamede tebligat işlerinin bulunmaması sebebine dayanmak kanaatımca doğru değildir. Bununla beraber seksen birinci madde hükmü ilga edilmiş olmadığı gibi 177. maddede ayakda bulunmaktadır.

177. maddede (Bu kanunun tayin ettiği mühletlerin bitmesi tatil zamanına tesadüf ederse bu müddetler ayrıca bir karar vermeye lüzum olmaksızın tatilin bittiği günden itibaren yedi gün uzatılmış addolunur). Bu madde ile seksen birinci madde arasındaki irtibat zahirdir.

Seksen birinci maddedeki hüküm de (Tatil günlerinde tebligat işleri müstesna olmak üzere hiç bir muamelei adliye yapılamaz) dan ibarettir. Tatil günlerinde tebligata vazııkanun esas itibariyle müsaade etmiş ve bunu seksen birinci maddede taknin etmiştir. Seksen birinci madde tadile uğramadığına göre 176. maddede (yapılacak başka işler) cümlesinden Adliye Vekaletinin tebligat işlerini istisna edip etmemek gibi bir salahiyet sahibi olduğunu ve talimatnamede buna dair bir kayıt olmadığına göre bu işlerin müstael sayılmadığını düşünmek bile bence musip olamaz.

Evvelce ittihaz olunmuş bulunan tevhidi içtihat kararı hükmü değişmemiştir. Kararı muhafaza etmek yerinde olur.

Sonuçta:

Tartışmaların sonunda oyların üçde ikisini geçen bir çoklukla aşağıdaki karara varıldı:

Mahkemelerin tatili süresince yapılabilecek ve yapılamayacak olan işlerin içtihadı birleştirme yolundaki Genel Kurul karariyle ilgili olan tebliğ işleri bahsinde 1086 Sayılı Kanunun 176. maddesiyle 2606 sayılı kanunun aynı maddesi arasında bir fark yoktur. Maddede yapılan değişiklik başka konulardadır. Onun için maddenin metni değiştirilmeden önce verilmiş olan karar bugün de yürürlükte bulunmaktadır. Kararın esası aynı kanunun hiç bir değişiklik geçirmeyen seksen birinci maddesinin tatil günlerinde aleyhine muamele yapılacak kimsenin muvafakatı olmaksızın yapılamıyacak olan işlerden tebliğ işlerinin müstesna tutulmuş olmasıdır. Kanuni tatil günlerinde yapılabileceği bu suretle anlaşılan tebliğ işleri mahkemelerin tatili zamanında da yapılabilmelidir. Usul kanunumuzun tebliğ işlerini diğer muamelelerden bu suretle ayırması, memleketimizin adet ve ihtiyaçlarını gözönünde tutmuş ilmasından ileri gelmiştir. Yasa koyanın bu düşüncesi 176. madde değişmeden önce de, değişdikten sonra da doğru ve memleketimizin adet ve ihtiyaçlarına uygundur; aksini düşünmek kanunun hiç bir resmi muameleye müsaade etmediği pazar ve diğer tatil günlerinde yapılmasını caiz gördüğü bir işin nöbetçi mahkemelerce bazı davaların bile görüldüğü bir zamanda yapılmasına müsaade etmediğini kabul etmek olur. Bu ise, kanunda prensip ve mantık bakımından bir aykırılık ve ahenksizlik bulunduğuna ihtimal vermek demektir. Prensip birliği bakımından da kanunun seksen birinci maddesinde kabul edilmiş olan istisra, tebliğ işlerini her türlü tatil günlerinde muteber saymayı icap ettirir. 176. maddede yapılmayacağı gösterilen muamele veya işler arasında tebliğ işlerinin yeri olmadığı, yani tebliğ muamelelerinin tatil zamanlarında da muteber olarak yapılabileceği bu suretle anlaşılmaktadır.

Sonuç: Yukarda yazılı sebeplerden dolayı 14.2.1934 Tarih ve 49/2 Sayılı tevhidi içtihat kararına Yargıtay dairelerince bugün de uyulmak gereklidir. 16.1.1946

KARŞI OY YAZISI

Kanunumuzda tebligat işleri müstesna olmak üzere hiç bir adli muamele yapılamıyacak olan tatil günlerinden maksat pazar ve bayram günleri << Les dimamches et les jours feries>> (Türk Hukuk Muhakeme Usulü Kanunu madde: Seksen bir, 162; Neuchatel Hukuk Muhakeme Usulü M: Yetmiş beş, 137) ve Adalet Bakanlığınca yapılacak talimatta ne suretle ifa edileceği gösterilenlerden başka muamele yapılamıyacak olan tatil zamanından maksat da << mahkemelerin tatili Des Vacances Judioiaires >> dir. (Türk Neuchatek Hukuk Muhakemeleri Usulü, birinci bap, on ikinci fasıl). Bunlardan birincisi müddette dahildir. Ancak müddetin son günü tatile tesadüf ederse tatilin ertesi günü hitam bulur. (Hukuk Muhakemeleri Usulü M:162).

İkinci tatil zamanında biten müddetler bittiği günden itibaren yedi gün uzatılmış olur. (Kez. M: 177) birbirinden tamamen ayrı olan bu mefhumlardan birincisine kanunumuz <<tatil günleri>> ve ikincisine <<tatil zamanı>> demiş ve bu suretle hukuk edebiyatımıza mal etmiştir. Şu halde <<mahkemelerin tatili Des vacances Judiciaires>> zamanında yapılması kanunen tecviz olunan ve ifası sureti Adliye Vekaletince bir talimatname ile tayin kılınacak olan muameleler>> ihtiyati tedbirler, şifahi veya basit muhakeme usullerine tabi bulunan veya mahkemece acele görülmesi kararlaştırılan davalara>> maksur olmak gerektir. (Keza M: 176) öyle ise bu <<tatil zamanında>> yapılabilecek muameleler arasında tebligatın yeri olmamak icap eder. Ancak, evvelce yapılıp da <<tatil zamanında munkazi olan müddetler yedi gün uzatılır (keza M: 177). (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 19-10-2011, 22:08   #20
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Kanunun üzerinde İBK olmaz. Suyun olduğu yerde teyemmüm olmaz.

19 no.lu mesajdaki 1946 tarihli ve başka bir İBK ile kaldırılıp kaldırılmadığını da bilmediğim İBK.nın geçerliği yoktur. Zira bu İBK. 1086 sayılı yasa dönemine ilişkindir. Bu yasa ise 6100 sayılı yasa ile tümüyle mülgadır. O halde bu içtihat da metruk addedilmelidir.
Old 21-10-2011, 10:08   #21
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/1252
Karar: 2002/5067
Karar Tarihi: 21.05.2002


RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI - KASKO SİGORTASINDAN DOĞAN ALACAK - DOSYANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASI VE YENİLEME - YENİLEME SÜRESİNİN SON GÜNÜNÜN ADLİ TATİLE GELMESİ

ÖZET : Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 3 aylık sürenin sonu olan1.8.2001 tarihi adli tatile rastlamaktadır. Adli tatilde bakılamayacak olan bu işlerle ve davalarla ilgili olan HUMK.nun tayin ettiği sürelerin bitmesi adli tatile rastlarsa bu süreler ( ayrıca bir karar vermeye gerek kalmaksızın ) adli tatilin bittiği günden itibaren yedi gün daha uzatılmış sayılır.

(6762 S. K. m. 1301) (1086 S. K. m. 409/5, 177)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 2.8.2001 tarih ve 2000/148-2001/278 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalının işleteni olduğu aracın ehliyetsiz sürücü idaresindeyken müvekkili şirkete kasko sigortalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek TTK. 1301. maddesi gereğince sigortalıya ödenen 4.491.000.000 TL.nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, toplanan delillere göre, davacı tarafın haberdar olduğu halde mazeretsiz olarak 1.5.2001 tarihli celseye gelmediği ve davasını üç aylık süre geçmesine rağmen yenilemediği gerekçesiyle HUMK. 409/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava TTK.1301. maddesine dayalı rücuen alacak istemine ilişkindir. Mahkemece 1.5.2001 tarihli celsede taraflarca yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına, 2.8.2001' de de HUMK. 409/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 3 aylık sürenin sonu olan1.8.2001 tarihi adli tatile rastlamaktadır. HUMK.nun 177. maddesine göre adli tatilde bakılamayacak olan bu işlerle ve davalarla ilgili olan HUMK.nun tayin ettiği sürelerin bitmesi adli tatile rastlarsa bu süreler ( ayrıca bir karar vermeye gerek kalmaksızın ) adli tatilin bittiği günden itibaren yedi gün daha uzatılmış sayılır. Adli tatilde bakılamayacak olan işlere ve davalara ilişkin olup da adli tatilde biten süreler 12 Eylül günü tatil saatine kadar uzatılmış sayılır.

Davacı 5.9.2001 tarihinde harçlarını yatırarak davasını yenilediğinden süresinde yapılan yenileme talebi dikkate alınmadan yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına ilişkin hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.5.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 21-10-2011, 10:14   #22
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/13496
Karar: 2004/7431
Karar Tarihi: 05.07.2004


ADLİ TATİLDE BAKILAMAYACAK DAVALAR - YENİLEME SÜRESİ - YENİLEME SÜRENİN SON GÜNÜNÜN ADLİ TATİLE RASTLAMASI

ÖZET : Adli tatilde bakılamayacak olan davalarla ilgili yenileme süresinin son gününün adli tatile rastlaması halinde, bu süreler, ayrıca bir karar vermeye gerek kalmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren yedi gün daha uzamış sayılır.

(1086 S. K. m. 177, 409)

Dava : Davacı vekili, müvekkil şirket ile dava dışı Tekel Genel Müdürlüğü arasında mevcut sözleşme uyarınca taşımacılık yapan müvekkilinin, tekel mamullerinin İstanbul'dan Balıkesir'e taşınması için davalılarla anlaştığını, ancak davalı sürücü A.'ın sahte imza ile sevk irsaliyesi düzenleyerek bir kısım malları zimmetine geçirmesi nedeniyle Tekel Genel Müdürlüğü tarafından, müvekkilinin istihkakından toplam ( 9.490.922.000 ) TL kesinti yapıldığını ileri sürerek, anılan meblağın temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, 03.06.2003 tarihli oturumda taraflarca takip edilmeyen davanın HUMK.nun 409. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı ve üç ay içinde yenilenmediği gerekçesiyle, 09.09.2003 tarihli kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı vekilince sunulan 04.09.2003 tarihli yenileme dilekçesinin mahkemeye ulaşması üzerine bu kez 18.09.2003 tarihli karar ile, yenileme dilekçesinin üç aylık sürenin bitiminden sonra mahkemeye geldiği gerekçesiyle, yenileme talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Karar: Dava, taşıma sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece 03.06.2003 tarihli oturumda taraflarca yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına, 09.09.2003 tarihinde de HUMK.nun 409/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Oysa üç aylık sürenin son günü olan 03.09.2003 tarihi adli tatile rastlamaktadır. HUMK.nun 177. maddesi uyarınca, adli tatilde bakılamayacak olan bu davalarla ilgili olan sürelerin bitmesi adli tatile rastlarsa bu süreler, ayrıca bir karar vermeye gerek kalmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren yedi gün daha uzamış sayılır. Somut olayda da 12.09.2003 günü mesai saati sonuna kadar yenileme talebinde bulunulabilecektir. Davacı vekili de 04.09.2003 günü, harcını yatırarak davasını yenilediğinden, süresinde yapılan yenileme talebinin reddine ve davanın açılmamış sayılmasına ilişkin hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 05.07.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adli Tatilde Tatile gidememek:( av.heimatlos Konumuz : Hukukçular 12 12-08-2009 21:32
Haczin Düşmesi-yenileme Dilekçesi Tebliği-gayrımenkul Satış Aşaması madagaskar Meslektaşların Soruları 4 08-10-2008 09:29
adli tatilde kesin süreler hırs Meslektaşların Soruları 4 31-08-2008 13:37
Adli Tatilde Boşanma Davası açılabilir mi? avangardea Meslektaşların Soruları 14 03-08-2007 11:44
Adli Tatilde Boşanma ozkan Hukuk Soruları Arşivi 2 23-05-2002 15:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,15901399 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.