Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ayipli Gazoz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-07-2011, 10:14   #1
av.sgenc

 
Varsayılan Ayipli Gazoz

Sevgili meslektaşlar;
Bir müvekkil işletmesinde X marka gazozları satıyor. Ancak bir gün bir adet gazozun içinde gözle açıkça görülebilecek şekilde yabancı bir cisim görünüyor. (Gazoz hiç açılmamış vaziyette)Gazoz firması 3-4 kasa gazoz verelim konuyu kapatalım demiş.
Burada müvekkilin ne gibi hukuki hakları olabilir?
Saygılarımla...
Old 28-07-2011, 10:38   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Sevgili meslektaşlar;
Bir müvekkil işletmesinde X marka gazozları satıyor. Ancak bir gün bir adet gazozun içinde gözle açıkça görülebilecek şekilde yabancı bir cisim görünüyor. (Gazoz hiç açılmamış vaziyette)Gazoz firması 3-4 kasa gazoz verelim konuyu kapatalım demiş.
Burada müvekkilin ne gibi hukuki hakları olabilir?
Saygılarımla...
YHGK'nin bu konuda bir karari var. Sitede ararsaniz bulursunuz. Ozetle, siseyi acip icmedikce tiksinme olmaz ve manevi zarar dogmaz diyor.
Old 28-07-2011, 10:45   #3
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Sevgili meslektaşlar;
Bir müvekkil işletmesinde X marka gazozları satıyor. Ancak bir gün bir adet gazozun içinde gözle açıkça görülebilecek şekilde yabancı bir cisim görünüyor. (Gazoz hiç açılmamış vaziyette)Gazoz firması 3-4 kasa gazoz verelim konuyu kapatalım demiş.
Burada müvekkilin ne gibi hukuki hakları olabilir?
Saygılarımla...

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2009/4-234
Karar: 2009/260
Karar Tarihi: 17.06.2009
 
MANEV
İ TAZMİNAT DAVASI - RAKI ŞİŞESİNDE BULUNAN SİNEĞİN FARK EDİLMESİ - İMALAT AŞAMASINDAN SONRA ŞİŞE İÇERİSİNE YABANCI CİSİM GİREMEYECEĞİ - İÇİLMİŞ OLAN RAKI NEDENİYLE DAVACININ VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜNÜN VE RUH SAĞLIĞININ BOZULDUĞU
ÖZET: Somut olay manevi tazminat davasına ilişkindir. Davacı tarafça satın alındığı, bir miktar tüketildikten sonra şişede bulunan yabancı maddenin (sinek) fark edildiği, şişenin orijinal olduğu, bilyalı kapak sistemi nedeniyle imalat aşamasından sonra şişe içerisine yabancı cisim girmesi veya konulmasının mümkün bulunmadığı, buna göre şişedeki yabancı maddenin depolama ve dolum sırasında girdiğini kabul etmek gerektiği, ürünün ayıplı olduğu, yabancı madde reaksiyonu nedeniyle içen şahsa zarar verebileceği, davacı tarafın bir miktar tükettikten sonra yabancı maddeyi fark ettiği, içilmiş olan rakı nedeniyle davacının vücut bütünlüğünün ve ruh sağlığının bozulduğu; bu nedenle de davacı yararına tazminat takdiri gerektiğine ilişkin kararı usul ve yasaya uygundur.
(4077 S. K. m. 4, 30) (4721 S. K. m. 24, 26, 121, 158, 174) (818 S. K. m. 41, 47, 49) (YHGK. 12.12.2001 T. 2001/11-1161 E. 2001/1152 K.) (YHGK. 13.06.2001 T. 2001/15-498 E. 2001/508 K.)
Dava: Taraflar aras
ındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Tüketici Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.01.2008 gün ve 2007/486-2008/29 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2008 gün ve 2008/5257-14847 sayılı ilamı ile;
<...Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davalı şirket tarafından imal edilen ....... Rakı markalı ürün içerisinde bulunan yabancı cisim (böcek ölüsü) nedeniyle tiksinti duygusunun oluştuğu ve ayrıca davacının sağlığının da tehlikeye düşürüldüğü ileri sürülerek manevi tazminat isteminde bulunulmuş; mahkemece, ayıplı ürün yüzünden davacının ruh sağlığı ile vücut bütünlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin butlanı (TMK 158/2), boşanma (TMK 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK'nun 24. maddesi ile BK'nun 49. maddesi daha kapsamlıdır. TMK'nun 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 121, 158/2, 174/2); bunların dışında BK'nun 49. maddesi uygulanır.
TMK'nun 24. ve BK'nun 49. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıkların, açıklananlarla çevrelenmesine, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteği reddedilmelidir. Yerel mahkemece, anılan yönler gözetilmeksizin davalı tarafın manevi tazminatla sorumlu tutulması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir...> gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, manevi tazminat istemine ilişkin olup; davacı tüketici gerçek kişi tarafından üretici firma hasım gösterilerek; 4077 Sayılı Kanun ve bu kanunda yapılan atıf nedeniyle ayrıca genel hükümlere dayanılarak, tüketici mahkemesinde açılmış ve bu mahkemece karara bağlanmıştır.
Davacı tüketici vekili, müvekkilinin 15.03.2007 tarihinde marketten aldığı rakının şişesini açıp bir miktar içtikten sonra, şişenin dibinde yabancı cisim (böcek ölüsü) görmesi üzerine mahkemeye müracaatla tespit yaptırdığını, bilirkişinin böceğin şişe içine imalat aşamasında girmiş olabileceği konusunda görüş bildirdiğini, bunun üzerine imalat sırasında hijyen koşullarına uymayan davalının bu eylemi nedeniyle, sağlığının tehlikeye düştüğünü, bunun ayıplı mal imalatı ve haksız fiil teşkil ettiği gibi sözleşmeye aykırılık unsurlarını da içerdiğini, manen acı çektiğini, tüm hazır içecekleri tüketirken tiksinti duyduğu, ayrıca aile bireyleri ve diğer tanıdıklarına karşı küçük düştüğünü ve alay konusu olduğunu, ifadeyle 20.000,00. YTL manevi tazminatın dava tarihi olan 21.06.2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı üreticiden tahsilini, istemiştir.
Davalı taraf, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olmadığını, davacının 30 gün içinde ayıp ihbarında bulunup, yasadan kaynaklanan haklarını kullanmadan eldeki davayı açtığını, ürünün kime ait olduğunun dahi bilinmediğini, davacının doğrudan doğruya cismani zarara uğramadığını, yaşam hakkı ve vücut bütünlüğünün ihlal edilmediğini, ifadeyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne 7.700,00. YTL manevi tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı tarafın temyizi üzerine özel dairece; yukarıda başlık bölümünde ayrıntısı yer aldığı üzere, yasal hükümler değerlendirilerek somut olayda manevi tazminat isteme koşulları bulunmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu belirgin olduğu gibi; davaya konu rakının davalı tarafça üretilmiş olduğu, şişedeki böceğin üretim sırasında girmiş olabileceği, üreticiye husumet yöneltilebileceği, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu hususlarında yerel mahkeme ile özel daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mevcut yasal düzenlemeler ve dosya kapsamına göre, içinde sinek ölüsü bulunan içkinin bir kısmını içtikten sonra bu durumu fark eden tüketicinin, üretici davalıdan manevi tazminat isteyebilme koşullarının bulunup-bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.
İlkin, yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
4822 Sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un başlıklı 4. maddesinde:
<Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.
İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve .., ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. Bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır> hükmü yer almaktadır.
Aynı kanunun 30. maddesinde de; denilmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. maddesinde:
<Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.>
Aynı kanunun, manevi tazminata ilişkin 47. maddesinde:
<Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara duçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.>
49. maddesinde ise <Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır. Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir> şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Yine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesi ise hükmünü amirdir.
Tüm bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki,
Satışa sunulan bir ürünün ambalajında etiketinde tanıtma ve kullanma kılavuzunda ürünle ilgili reklam ve ilanlarda, satıcı tarafından belirtilen hususların ve özelliklerin üründe bulunmaması veya tahsis ya da kullanım amacı bakımından malın değerinin veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler ayıp sayılır. Bu eksiklikleri taşıyan mal ve ürünler ise ayıplı maldır.
Üründe mevcut olan ayıp, açık veya gizli olabilir. Satılan üründe var olan ve gözle görülebilen, ilk bakışta fark edilebilen ayıplar açık ayıp sayılır ve bu tür ayıpların malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde satıcıya bildirilmesi zorunludur.
Ayıba karşı sorumlu tutulanlar ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına; ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan dolayı yapılacak talepler ise 3 yıllık zamanaşımına tabidir.
Bu süre içinde, önüne ayıplı maldan kaynaklanan ve diğer zararlar kapsamında açılmış bulunan bir dava gelen hakim, hem tüketici hukukunu ve hem de açıkça atıf yapılan diğer yasal düzenlemeleri gözeterek, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyleyecek; hususi zararı da nazara alarak cismani zarara uğrayan olan kimseye manevi zarar namiyle adalete uygun tazminat verilmesine karar verebilecektir.
Yine şahsi menfaatleri haleldar olan kimse, hata vukuunda zarar ve ziyan ve hatanın hususi ağırlığı icap ettiği surette manevi zararın namiyle nakdi bir meblağ itasını da dava edebilecektir.
Daha açık ifadeyle; manevi zarar, teknolojideki gelişmeler, ilişkilerde meydana gelen çeşitlilik, zarar türlerinin artması vs nedenlerle dar yorumlanmaması gereken, günün koşullarına ve olayın özelliğine göre hakimin serbestçe takdir edeceği, bir zarar çeşididir. Bunun dar yorumlanması yasanın lafzına da ruhuna da uygun düşmeyecektir. Nitekim, yargısal uygulamalarda ve öğretide de aynı yaklaşım benimsenmiştir.
Kabul edilen yeni yaklaşıma göre, aralarında sözleşme ilişkisi bulunan taraflardan birisinin eylemi sözleşmeye aykırı olması yanında karşıdakinin ruhsal veya bedensel bütünlüğü açısından zarara da yol açıyorsa, haksız eyleme benzer bir etkinin varlığının kabulü ile oluşan manevi zararın tazmini gerekmektedir.
Nitekim, bu yaklaşım Hukuk Genel Kurulu kararlarına da yansımış; bavulunu kaybeden yolcunun açtığı manevi tazminat davasının kabulünün gerektiğine ilişkin 12.12.2001 gün ve 2001/11-1161 Esas, 2001/1152 Karar sayılı; yine nikah resimlerinin yanması nedeniyle, istenen manevi tazminatın kabulüne işaret eden 13.06.2001 gün ve 2001/15-498 Esas, 2001/508 Karar sayılı; yurt dışı seyahati sırasında çekilen filmlerin tabedilmesi için verildiği, fotoğrafçı tarafından kaybedilmiş olması nedeniyle manevi zarar oluştuğunu kabul eden 11.04.2001 gün ve 2001/15-331 Esas ve 2001/331 Karar sayılı ilamlarda benzer kabul şekli benimsenmiş; manevi zarar kavramı geniş yorumlanmıştır.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme olup; duyulan acı ve çekilen ızdırap kişinin ruhsal bütünlüğünü bozucu etki yaratacağından bunun manevi zararı oluşturacağında da kuşku bulunmamaktadır.
Gerek yukarıda içerikleri açıklanan yasal düzenlemeler ve gerekse de yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davalı üretici firma üretimini sağlık koşullarına ve konusunda yasal düzenlemelerde yer alan standartlara uygun şekilde gerçekleştirmekle yükümlüdür. Tüketicide reklam vs. yollarla uyandırdığı güveni sarsacak ihmal ya da hatalar içinde de olmamalıdır.
Kanun koyucu bu nedenle tüketicinin ayıplı maldan kaynaklanan yasal başvuru yollarını düzenlerken, kavramına da yer verip, bu talepler için başvuru süresini daha da uzun tutarak, tüketici diğer haklarını kullansın kullanmasın, zararını bu yolla da giderebilmesi olanağı getirmiştir.
Somut olayda da; davalı yanca üretilerek satışa sunulan ürün (rakı); satın alan davacı tarafından, tüketilmeye başlanıp, bir miktar içildikten sonra şişe içerisinde bulunan yabancı cisim fark edilmiştir. Davacı bunun üzerine, hemen delil tespiti talebinde bulunarak, bu cismin ne olduğunun ve şişe içinde hangi aşamada girmiş olabileceğinin tespitini istemiştir. Yapılan inceleme sonucunda bu cismin sinek olduğu, imalat aşamasında şişeye girmiş olabileceği, şişenin bilyeli kapak yapısı nedeniyle sonradan girmesi ya da konulmasının olanaklı olmadığı bildirilmiş; bu rapor davalı firmaya da tebliğ edilmiştir.

Davacı eldeki davayı, tüketici hukukundan kaynaklanan yasal başvuru haklarını kullanmaksızın, cümlesinden açmış ve üründen bir miktar içtiğini ve bu durumun vücut bütünlüğü, beden ve ruh sağlığını ihlal ettiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı üretici firma vekili, yazılı savunmalarında ve özellikle 31.01.2008 tarihli duruşmadaki beyanında açıkça; dava konusu rakı şişesinin orijinalliği ile ilgili bir sorun bulunmadığını, ayrıca imalat aşamasında sineğin şişe içerisine girmesinin mümkün bulunduğunu, imalattan sonra bilyalı kapak sisteminin takılmasını müteakip, şişe içerisine sinek veya başka bir yabancı maddenin girmesinin mümkün olamayacağını bildirmiş olmakla, üretimden kaynaklanan ayıbın varlığı konusunda taraflar; mahkeme ve özel daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda da aynı olgulara işaret edilmiş; ürünün ayıplı olduğu, ayrıca bu şekildeki bir rakının içilmesi halinde insan sağlığına zarar verebileceği, içende tiksinti veya isteksizlik meydana gelebileceği, görüşü bildirilmiştir.
Raporda yer alan bu görüş, hayatın olağan akışına uygun olup; içtiği sıvının içinde sağlığa zararlı olabilecek ve mide bulantısı ve tiksinti uyandırabilecek bir cismin, daha açık ifadeyle sinek ölüsünün bulunması, normal her insanda aynı duyguyu yaratacak; aynı veya benzer bir ürünü içerken, eskiden olduğu gibi keyifli ve istekli olamayacak; tiksinti ve isteksizlik duyabilecek; sonuçta ruhsal bütünlüğü ve buna bağlı olarak da sosyal yaşamı bu olaydan etkilenecek; üstelik bilirkişinin açıkça ifade ettiği gibi sağlığa da zararlı bu durum nedeniyle bedensel sağlığı da tehlikeye girebilecektir.
Yukarıda yer alan açıklamalar karşısında; satın aldığı ayıplı üründen (rakı) bir miktar tüketen davacının, ruh ve vücut bütünlüğünün bozulduğunun ve bu yolla uğradığı zararın, zarara neden olan davalı yanca tazmin edilmesi gerektiği, belirgindir.
Sonuç itibariyle; toplanan tüm deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, yerel mahkemenin dava konusu ürünün (rakı) davacı tarafça satın alındığı, bir miktar tüketildikten sonra şişede bulunan yabancı maddenin (sinek) fark edildiği, şişenin orijinal olduğu, bilyalı kapak sistemi nedeniyle imalat aşamasından sonra şişe içerisine yabancı cisim girmesi veya konulmasının mümkün bulunmadığı, buna göre şişedeki yabancı maddenin depolama ve dolum sırasında girdiğini kabul etmek gerektiği, ürünün ayıplı olduğu, yabancı madde reaksiyonu nedeniyle içen şahsa zarar verebileceği, davacı tarafın bir miktar tükettikten sonra yabancı maddeyi fark ettiği, içilmiş olan rakı nedeniyle davacının vücut bütünlüğünün ve ruh sağlığının bozulduğu; bu nedenle de davacı yararına tazminat takdiri gerektiğine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup; yerindedir.

Ne var ki, tazminat miktarının usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususu, özel dairesince incelenmediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı uygun olup, tazminat miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 17.06.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-07-2011, 13:00   #4
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Sevgili meslektaşlar;
Bir müvekkil işletmesinde X marka gazozları satıyor. Ancak bir gün bir adet gazozun içinde gözle açıkça görülebilecek şekilde yabancı bir cisim görünüyor. (Gazoz hiç açılmamış vaziyette)Gazoz firması 3-4 kasa gazoz verelim konuyu kapatalım demiş.
Burada müvekkilin ne gibi hukuki hakları olabilir?
Saygılarımla...

Emsal kararlara bakarken müvekkilinizin "tüketici" olmadığını da unutmamanızı öneririm.

Saygılar,
Old 28-07-2011, 14:41   #5
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Bir de olayın farklı boyutu var.
Şişe açılıp içildikten sonra yabancı cismin farkına ozaman varılsa idi, ispat olayı çooooookkkkk zor olurdu.

Maddi tazminat davası açın. Aldığınız içeceğin değeri kadar.

Manevi tazminat için ise şartlar oluşmamış.

Kısaca "attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değer mi?" Karar sizin.
Old 28-07-2011, 15:38   #6
av.sgenc

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Bir de olayın farklı boyutu var.
Şişe açılıp içildikten sonra yabancı cismin farkına ozaman varılsa idi, ispat olayı çooooookkkkk zor olurdu.

Maddi tazminat davası açın. Aldığınız içeceğin değeri kadar.

Manevi tazminat için ise şartlar oluşmamış.

Kısaca "attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değer mi?" Karar sizin.

Değerli meslektaşım;
Şöyle düşünebilirmiyiz peki?
"Gazozu müşteriye götürdüğümde müşteri fark etti ve artık eskisi gibi müşterim gelmiyor. Müşteri çevrem azaldığı için maddi zarara uğradım ve bundan dolayı da manevi zarara uğradım".
Saygılarımla...
Old 28-07-2011, 16:02   #7
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Değerli meslektaşım;
Şöyle düşünebilirmiyiz peki?
"Gazozu müşteriye götürdüğümde müşteri fark etti ve artık eskisi gibi müşterim gelmiyor. Müşteri çevrem azaldığı için maddi zarara uğradım ve bundan dolayı da manevi zarara uğradım".
Saygılarımla...

Eğer öyle olmadıysa, öyle olduğunu düşünmek bizim işimiz olmamalı diye düşünüyorum.

Birçok "tüketici" böyle ürünlerle karşılaştığı zaman, değil manevi zarara uğramak, piyango tutturmuş gibi mutlu oluyor.

Zira o davaları kazananlar haber oluyor ama, kazanmayanlardan kimsenin haberi olmuyor.

Müvekkiliniz tacir.... Bu bir.

İkincisi; ürünün tüketiciye aypsız bir şekilde ulaşmasındansorumlu olanlardan birisi. İthalatçı, üretici, kredi sağlayanı vs gibi, sizin müvekkiliniz de tüketiciye karşı sorumlu. Tüketici size karşı bir dava açarsa, sizin üreticiye ya da diğerlerine rücu hakkınız olabilir.

Onun dışında, bir şişe gazozdan, bir şişe gazoz parası kadar zarar doğar. Onu da üretici firma fazlasıyla karşılamaya hazır olduğunu söylemiş. Daha da fazlasını almak için, ilk sorunuzdan, "peki böyle oldu dersek" noktasına gelmeniz karşısında verilecek cevapların, mesleki dayanışma çerçevesinde olacağını düşünmüyorum.

Saygılarımla,
Old 28-07-2011, 16:20   #8
av.sgenc

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Eğer öyle olmadıysa, öyle olduğunu düşünmek bizim işimiz olmamalı diye düşünüyorum...

...Onun dışında, bir şişe gazozdan, bir şişe gazoz parası kadar zarar doğar. Onu da üretici firma fazlasıyla karşılamaya hazır olduğunu söylemiş. Daha da fazlasını almak için, ilk sorunuzdan, "peki böyle oldu dersek" noktasına gelmeniz karşısında verilecek cevapların, mesleki dayanışma çerçevesinde olacağını düşünmüyorum.

Saygılarımla,

Sayın Adli Tıp;
Söylediğiniz gibi olmamış bir şeyi olmuş gibi göstererek davalar yaratmak hiç huyum değildir. Bunu da art niyetli olarak söylediğinizi düşünmüyorum.Öncelikle bunu belirteyim. Ancak müvekkilinizin başına gelen olay böyle olunca bu hususu da tartışmak (müvekkili yanlış yönlendirmemek ve boş yere karşı taraf vekalet ücreti ödememesi için), beyin fırtınası yapmak gerekli diye düşünüyorum.
Saygılarımla
Old 28-07-2011, 16:25   #9
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Değerli meslektaşım;
Şöyle düşünebilirmiyiz peki?
"Gazozu müşteriye götürdüğümde müşteri fark etti ve artık eskisi gibi müşterim gelmiyor. Müşteri çevrem azaldığı için maddi zarara uğradım ve bundan dolayı da manevi zarara uğradım".
Saygılarımla...

Bu yolun mümkün olduğunu ve zorlanması gerektiğini düşünüyorum, ben bir mekanda böyle bir şey olduğunu duysam o mekana gitmemeye çalışır, herkese bunu anlatırdım. Mekanın itibarı düşerdi...Ticari itibar zedelendi. Yalan değil bu.
Old 28-07-2011, 17:35   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Değerli meslektaşım;
Şöyle düşünebilirmiyiz peki?
"Gazozu müşteriye götürdüğümde müşteri fark etti ve artık eskisi gibi müşterim gelmiyor. Müşteri çevrem azaldığı için maddi zarara uğradım ve bundan dolayı da manevi zarara uğradım".
Saygılarımla...

Sayın meslektaşım,

Bu son belirttiğiniz husus farklı bir durumdur. Bu nedenle müvekkilinizin müşterilerini kaybettiğini ileri sürüp bayilik sözleşmesini feshedip, zarar ziyan ve hatta müşteri portföy tazminatı dahi koşulları varsa isteyebilirsiniz. O ayrı bir meseledir.
Old 29-07-2011, 08:48   #11
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sgenc
Değerli meslektaşım;
Şöyle düşünebilirmiyiz peki?
"Gazozu müşteriye götürdüğümde müşteri fark etti ve artık eskisi gibi müşterim gelmiyor. Müşteri çevrem azaldığı için maddi zarara uğradım ve bundan dolayı da manevi zarara uğradım".
Saygılarımla...

Değişen bir durumun varlığını kabul etmek, bu durumun varlığının ispatı ile olur. Müşteri sayım azaldı demek, bence işin muğlak kısmı.
Old 29-07-2011, 16:23   #12
av.sgenc

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Değişen bir durumun varlığını kabul etmek, bu durumun varlığının ispatı ile olur. Müşteri sayım azaldı demek, bence işin muğlak kısmı.
Peki o zaman müvekkil, işletmesine gazoz miktarındaki giriş-çıkışları incelettiğinde,
Önceki tarihlerde ayda 10 kasa gazoz satışı yapılmış, ancak olaydan sonra ayda 1 kasa gazoz satışı yapılmış.
Ya da önceden ayda 10 kasa gazoz alma ihtiyacı duyarken artık ayda 1 kasa bile alma ihtiyacı duymuyor.Çünkü gazoz satamıyor. Müşteri porftöyü azalmış.

Hatta muhasebe kayıtları incelendiğinde gazoz dışındaki elde ettiği gelirinde de azalmalar olduğu gözle görülür bir şekilde görülüyrosa, tespit ediliyorsa ben bu konuda tazminat davası açabileceği görüşündeyim. Bu konudaki görüşlerinizi de paylaşırsanız THS ailesi de sevinecektir
Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ayıplı İfa Erkan Uygun Meslektaşların Soruları 6 26-12-2022 10:36
Ayipli Malin İadesİ just-ice Meslektaşların Soruları 5 09-07-2014 22:41
Bayİlİk SÖzleŞmesİ, Ayipli Mal S.YÜCE Meslektaşların Soruları 2 01-09-2009 04:25
AYIPLI MAL ve izlenebilecek yol Pınar Meslektaşların Soruları 11 09-09-2008 22:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07156110 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.