Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

davanın açılmamış sayılması kararı öncesinde ödenen bedelin iadesini talep hakkı doğurur mu?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-11-2012, 13:02   #1
cinequanon

 
Varsayılan davanın açılmamış sayılması kararı öncesinde ödenen bedelin iadesini talep hakkı doğurur mu?

işçi alacaklarının ve manevi tazminat isteminin konu edildiği bir alacak davasında müvekkil tazminata mahkum edildi. Çıkan karar ile ilgili tehiri icra kararı alma prosedürünü işletmek istemeyen müvekkil firma ilamda yazılı bedeli karşı yana ödeyerek ve karşı yandan ibraname alarak kararı temyiz etti. Yargıtay usule yönelik işçi alacağı ile manevi tazminat aynı dava içinde görülemez; esasa yönelik olarak bilirkişi raporları yetersiz diyerek kararı bozdu.
Yargıtay bozması üzerine yeniden başlayan yargılama sonucu yerel mahkeme Yargıtay bozma ilamına aynen uyma kararı verdi. Fakat....
Bu duruşmaya davacı taraf gelmedi. Biz verilen bedelin belki de iadesi ortaya çıkabilir düşüncesi ile davayı takip ediyoruz dedik. (Zira ödenen yüklü miktarda bir bedel olup Yargıtayın esasa ilişkin bozması bizim iddialarımızı teyit eder nitelikte idi.) Bu ilk duruşmada Davalar tefrik edildi ve tahkikat başladı ve tarafımıza gider avansı yatırmak için ihtarlı süre verildi.

1-Davayı takip etmeseydik ve dava takipsizlik sebebiyle de yenilenmeseydi sonuçta davanın açılmamış sayılmasına karar verilecekti. Bildiğim ve araştırdığım kadarıyla bu karar usule ilişkin bir karar olup maddi hukuka yönelik sonuç doğurmayacak dolayısıyla kişi tekrar dava açabilecekti. Bu karar usuli bir karar olduğu için ödediğimizin iadesini geri isteme hakkını bize vermezdi diye düşünmüştüm. Fakat HMK 150 son da talep hiç vaki olmamış gibi sayılır dendiği için bu kez davanın açılmamış sayılması kararı ile önceki karar tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalkacağından ödediğimizin iadesini isteyebileceğimizi düşünmekteyim. Bu durumda davayı takip etmek mi etmemek mi doğrudur?

2-Duruşmada davayı takip etmenin ödenenin iadesini talep hakkı doğuracağını düşünerek davayı takip etmişsek de yaptığım araştırma sonunda iade istemek için bunun gerekli olmadığını düşündüğümden celse arasında davayı takip etmiyoruz diye dilekçe vermeyi düşüyorum. Bu dilekçe önceki beyanım karşısında nasıl sonuç doğurur acaba?
Old 29-11-2012, 14:07   #2
sebepsiz zenginleşme

 
Varsayılan

Celse arasında vereceğiniz dilekçe ile davayı usulden açılmamış sayılmasına karar veremez dosyadan da duruşma gününe kadar el çekmeyecektir bence hakim yeni duruşma günü gidilir davacı gene gelmezse dava düşürülür bence

Sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğinden siz ödediğiiz paranın iadesi için icra takibi yaparsınız o itiraz eder yargılama gene başlar yani başa dönülmüş olur alacak likid midir değil midir ama bu sırada işçi gider yeniden manevi tazminat ve diğer alacak davasını açar ben böyle varsayımlarla karşılaşacağınız kanaatindeyim ve hak ettiği miktarın daha az olduğuna hükmedilir akabinde sebepsiz zenginleştiği miktar iade etmek zorunda bırakılır
Old 30-11-2012, 00:27   #3
Rebellawyer

 
Varsayılan

Karşı yana ödemeyi haricen yaptığınız anlaşılıyor. İbranamenin içeriğinde ne yazıyor.bu önemli. Ayrıca davaya devam edip neticeye göre ödediğiniz paranın istirdadı gerekir. İşelemden kaldırılan dava maddi anlamda kesin hüküm içermez sizde takip etmezseniz ödediğiniz parayı geri almaktan vazgeçmişsiniz anlamına gelir. Davaya devam etmek daha doğru olur ..
Old 30-11-2012, 01:17   #4
BALDIRAN

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım. Benimde aynı şekilde işcilik alacağı ve manevi tazminatın birlikte görüldüğü bir davam var ve usule aykırı diye yırtınmamam rağmen sonuç alamıyorum. Yargıtay kararını (tabiki isimleri gizleyerek) paylaşabilirmisiniz acaba.Saygılar
Old 30-11-2012, 11:37   #5
cinequanon

 
Varsayılan

Yargıtay bozmasına sebep olan Hukuk Genel Kurulu Kararı

2007/21-69 ESAS 2007/55 KARAR

1086 S. K. m. 46, 77) (HGK. 15.10.2003 T. 2003/21-571 E. 2003/575 K.) (HGK. 14.04.2004 T. 2004/21-226 E. 2004/223 K.)

Taraflar arasındaki <İş Akdin*den Doğan Tazminat, İşçilik Ala*cakları> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.10.2005 gün ve 229-672 sayılı kararın ince*lenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 4.7.2006 gün ve 3234-7480 sayılı ilamı ile;

(...Uyuşmazlık zararlandırıcı si*gorta olayı sonucu ölen murislerin*den dolayı hak sahiplerinin açtığı manevi tazminat ve işçilik alacağı istemine ilişkindir.

Zararlandırıcı sigorta olayının gerçekleştiği tarihte SSK'da kayıtlı olmayan, işçilik alacağına esas olan hizmetleri de SSK'ya bildirilmemiş olan murisin geçirdiği zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunun tespiti davasını ve işçilik alacaklarının ilişkin olduğu dönemdeki hizmet tespiti davasını da dolaylı olarak içeren bu dava mahkemece tek dos*ya üzerinden sonuçlandırılmıştır.

HUMK' un 46. maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütül*mesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı yasanın 77. maddesinde mahkemenin yargı*lamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtil*miştir.

İş kazası olduğunun tespiti da*vasının sonucunu bekleyecek olan manevi tazminat davasında, olayın oluş şekli, müterrafik kusur oranla*rı, husule gelen elem ve ızdırabın derecesi, tarafların sosyal ve ekono*mik durumu, paranın satın alma gü*cü, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriği ve öngördüğü ko*şulların somut olayda gerçekleşme biçimi, hak ve nesafet kuraları esas alınır.

Sigortalılığa ilişkin, <hizmet tes*piti> davasının sonucunu bekleye*cek olan işçilik alacağı davasına ge*lince; bu tür davalar 4857 Sayılı Yasadan kaynaklanmaktadır. İşçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra talep edilen iş*çilik alacağının türüne göre manevi tazminat davasındaki kıstaslardan farklı kıstaslara dayanan ayrı bir hesap yapılması gerekir.

Bu durumda; her iki dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden tamamen fark*lıdır. Her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir.

Mahkemenin bu maddi ve hu*kuksal olguları gözetmeksizin, ayrı ayrı açılıp görülmeleri gereken birbi*rinden tamamen farklı iki davayı bir arada görmesi usul ve yasaya aykı*rı olup bozma nedenidir.

Yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yeri*ne geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkeme*ce önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacılar veki*li

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca ince*lenerek direnme kararının süresin*de temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, hizmet tespiti, işçilik ala*cakları, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.

Uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat ile hizmet tespiti ve işçilik alacakları davalarının birlikte görü*lüp, görülmeyeceği noktasında top*lanmaktadır.

Maddi ve manevi tazminat, hiz*met tespiti ve işçilik alacağı istem*leri dava dilekçesinde birlikte isten*miş; mahkemece bu istekler değer*lendirilerek davanın kısmen kabu*lüne karar verilmiştir. Davacılar ve*kilinin temyizi üzerine hüküm yu*karıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine hüküm davacı*lar vekilince temyize getirilmiştir.

Sigortalı hizmetin tespiti dava*sı ile işçilik alacaklarından kaynak*lanan tazminat ve alacak davaları*nın birbirleriyle bağlantılı olduğu birlikte açılıp sonuçlandırabilecekleri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.10.2003 T, 2003/21-571 E, 2003/575 K; 28.05.2003 T. 2003/21-362 E, 2003/360 K; 14.04.2004, 2004/21-226 E, 2004/223 K. sayılı kararlarında açık*ça vurgulanmıştır.

İşçilik alacakları davasında, te*mel ilişki olan hizmet akdinin varlı*ğının kanıtlanması öncelikli soru*nu oluşturmaktadır. Bunun yanın*da, ücret ve diğer ödemeler ile çalışılan sürenin belirlenmesi gerek*mektedir.

Davacılar murisi ile davalı ara*sında varlığı iddia edilen hizmet ilişkisi konusunda yapılacak bu yöndeki bir araştırmanın Sosyal Si*gortalar Kurumunun hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle, davacı*lara, Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmeleri için önel ve*rilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılmalıdır.

Somut olayda ise davacılar tra*fik iş kazası sonucu öldüğünü iddia ettikleri murisleri İbrahim'in hak sahipleri olarak hizmet tespiti ve iş*çilik alacakları istekleri yanında maddi ve manevi tazminat isteğin*de de bulunmuşlardır. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Sosyal Sigor*talar Kurumu tarafından, hak sa*hiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenip, des*tekten yoksun kalma tazminatın*dan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasıyla benimsenmiştir. Bu yönden, davanın ni*teliği göz önünde tutularak öncelik*le hak sahiplerine Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından iş kazası nede*niyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın tazminattan düşülmesi zorunludur.

Hakim, HUMK 46. maddesi uyarınca, aralarında bağlantı bu*lunduğu iddiası ile birlikte açılmış davalarda, yargılamanın daha iyi bir şekilde yürümesini sağlamak için, birlikte açılmış olan davaların, davanın her safhasında, istek üze*rine veya kendiliğinden ayrılmasına karar verebilir.

Davaya konu istemlerin yasal dayanaklarının ve buna bağlı ola*rak yapılacak inceleme ve araştır*ma yöntemlerinin farklılığı, temel ilişkinin kanıtlanmasında izlenecek usul, Sosyal Sigortalar Kurumu*nun bağlaması muhtemel gelirler yönünden peşin değerlerin belirlenebilmesi gibi bir takım farklı olgu*lar nedeniyle, yargılamanın daha iyi ve süratli bir şekilde yürütüle*bilmesi için davaların ayrılmasında zorunluluk bulunmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece, davacıların diğer taleplerinden, maddi ve manevi tazminat istemle*ri tefrik edilmeli, hak sahipleri da*vacılara Sosyal Sigortalar Kurumu*nu davaya dahil etmeleri için önel verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir so*nuca varılmalıdır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma kararına uyul*mak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, di*renme kararının yukarıda açıkla*nan nedenlerden dolayı HUMK' un 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz pe*şin harcının geri verilmesine 07.02.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Davacılar 1.3.1997 tarihinde dava*lı işverene ait işyerinde çalışmaya baş*layan murislerinin 13.10.2000 tarihin*de erzak almak için bakkala giderken uğradığı trafik kazası sonucu vefat etti*ğini bu nedenle maddi ve manevi zara*ra uğradıklarını bazı işçilik alacakları*nın da bulunduğunu iddia ederek İa*dem tazminatı, fazla mesai, izin ücreti, ikramiye, ücret, maddi ve manevi taz*minat isteklerinin tahsilini talep ve da*va etmişlerdir.

Davalı vekili davacıların murisleri*nin işyerlerinde çalışmadığını, şirket sahipleri ile iyi ilişkileri sebebi ile işye*rine sık sık geldiğini, hizmet akdi ilişki*si bulunmadığını, yardım ihtiyacı bu*lunması sebebiyle Bağ-Kur primlerinin şirketçe karşılandığını davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Davacıların murislerinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazası nedeniyle açı*lan ceza davasının Silivri Ceza Mahkemesindeki yargılaması sonucu verilen 19.6.2001 gün 2000/655 Esas 2001/745 Karar sayılı ilamda davacıların murisi olayda tam kusurlu bulunmuş ve sanığın beraatına karar verilmiştir.

İş kazası ile ilgili SSK Müfettişi ta*rafından düzenlenen 4.4.2005 / gün 1228 sayılı raporda olayın iş kazası ol*madığı belirlenmiş, kurumun bu sap*tamasına karşı ayrı bir dava yoluna gidildiği iddia edilmiştir.

Tanıklar dinlenmiş, mahkemece davacının murisi ile davalı arasında hizmet akdi ilişkisi bulunmadığı gerek*çesi ile dava ret edilmiştir.

Yargılama sırasında davaların bir*leştirilmesi veya ayrılması hususunda bir karar verilmemiş bu konuda taraf*larca bir istekte bulunulmamış, dava*nın ayrılması gerektiği hususunda temyiz yoluna da başvurulmamıştır.

21. Hukuk Dairesi davacıların yal*nız esasa ilişkin hizmet akdinin varlığı iddiasıyla yaptıkları temyiz başvurusu*na rağmen işin esasına girmeden, tem*yize konu yapılmayan bir husustan bozma yaparak isteklere göre davaların ayrılması için mahalli mahkeme kararı*nı bozmuştur.

Öncelikle belirtmek gerekir ki HUMK' un 48/C maddesine göre aynı mahkemede görülen davalar yönünden birleştirme ve ayrılma konusu tek başı*na bozma sebebi teşkil etmez. Yasanın açık düzenlemesi nazara alındığında Dairenin bozması yasaya aykırıdır.

Mahkemece aynı yasanın 46. mad*desi gereği verilmiş bir ayrılma veya birleştirme kararı yoktur. Bu yönde ih*tilaf yaratılmamış temyiz yoluna da başvurulmamıştır. Kamu düzeni de söz konusu olmadığından HUMK' un 74-75 maddelerine aykırı şekilde istekle bağ*lılık ilkesine aykırı şekilde Bozma kara*rı verilemez.

Dava konusu alacaklar aynı se*bepten (İş sözleşmesinden) neşet et*mektedir. HUMK' un 43. maddesi gere*ğince birlikte istenebilir. Bu konuda çe*kişmede yoktur.

Dava konusu isteklerle ilgili dava*yı görmeye görevli mahkeme iş mahke*mesidir. Yargılama aynı usule (Şifa-i Usul) tabidir. Aynı yasanın 77. mad*desi gereği Hakim mümkün olduğu derecede sürat, beyhude masrafa meydan vermeden davayı sonuçlandırmakla mükelleftir. Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenen Daire görüşü bu düzenlemeyi bertaraf eden nitelikte*dir. Hizmet tespiti, iş kazasından do*ğan maddi manevi tazminat, iş sözleşmesinden doğan alacak davalarının ay*rı ayrı açılması gerektiğini benimsemek aynı şekilde neşet eden itilaflarda, en az üç ayrı dava açma zorunluluğunu doğuracaktır ki bu sonuç tarafların, tanıkların masraf ve emeklerini arttıra*cak mahkemelerin şikayet edilen yükü*nü katlayacaktır. Bu davaların ayrı mahkemelerde görülmesi durumunda farklı sonuçlara varılabilecek davalar birbirlerinin sonucu bekleyecek sonuç*lanmaları da çok uzayacaktır. Bu so*nuç HUMK' un düzenlemesine ve yargı*lamanın amacına uygun düşmemekte*dir.

Somut olayda dava 8.4.2002 tari*hinde açılmış deliller toplanmış, dava tarihinden bu yana 5 yıla yakın zaman geçmiştir. Bunca uzun yıl sonra yasaya aykırı şekilde davaların ayrılması için kararın bozulması adalet duygularını zedeler niteliktedir.

Dairenin davanın esasını inceleye*rek sonuca gitmesi gerekirdi. Zira Mah*keme kararına göre çözümlenecek hu*sus davacıların murisi ile davalı arasın*da hizmet akdinin mevcut olup olmadı*ğıdır.

HGK' un bozma kararı Genel Ku*rulun 28.5.2003 gün ve 2003/21-362 E. 360 K, 15.12.2003 gün 21- 571 E. 575 K, 14.4.2004 gün 2004/ 21-226 E. - 223 K. sayılı kararları ile de çelişkili*dir.
Old 30-11-2012, 11:42   #6
cinequanon

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Rebellawyer
Karşı yana ödemeyi haricen yaptığınız anlaşılıyor. İbranamenin içeriğinde ne yazıyor.bu önemli. Ayrıca davaya devam edip neticeye göre ödediğiniz paranın istirdadı gerekir. İşelemden kaldırılan dava maddi anlamda kesin hüküm içermez sizde takip etmezseniz ödediğiniz parayı geri almaktan vazgeçmişsiniz anlamına gelir. Davaya devam etmek daha doğru olur ..
İbraname içeriğinde karşı yanın ilgili karar gereği bizden tüm hak ve alacağını aldığını, davaya konu olayla ilgili hiçbir hak ve alacağı kalmadığı yazılıdır.Yani sadece karşı yan bizi ibra etmiştir.
Davanın açılmamış sayılması kararı bence de maddi anlamda kesin hüküm içermiyor ama hmk 150 "TALEP HİÇ VAKİ OLMAMIŞ GİBİ" sonuç doğurur dediği için bu hususta netleşemiyorum.
Old 03-12-2012, 10:37   #7
cinequanon

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cinequanon
İbraname içeriğinde karşı yanın ilgili karar gereği bizden tüm hak ve alacağını aldığını, davaya konu olayla ilgili hiçbir hak ve alacağı kalmadığı yazılıdır.Yani sadece karşı yan bizi ibra etmiştir.
Davanın açılmamış sayılması kararı bence de maddi anlamda kesin hüküm içermiyor ama hmk 150 "TALEP HİÇ VAKİ OLMAMIŞ GİBİ" sonuç doğurur dediği için bu hususta netleşemiyorum.
Davanın açılmamış sayılması kararı usule ilişkin bir nihai karar olup, bu karar ile dava açılması ile doğan tüm sonuçlar ortadan kalkar, dava hiç açılmamış sayılır; ancak davacı dava konusu haktan feragat etmiş olmadığı için açılmamış sayılan davayı yeniden harç yatırmak suretiyle tekrar açabilir. Açılmamış sayılan davada her ne kadar davacının esasa ilişkin talepleri görülmüş olsa dahi bunun yeni davada bağlayıcılığı olmaz zira bu dava eski davanın devamı olmayıp eski davadan bağımsız yeni bir davadır. "davanın açılmamış sayılması ve sonuçları-Emel Şeyda Elgün, Ankara 2011"
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
davanın açılmamış sayılması av.ismailcelik Meslektaşların Soruları 6 02-06-2011 17:06
davanın açılmamış sayılması kapbana Meslektaşların Soruları 1 17-03-2010 14:56
davanın açılmamış sayılması kararı ve birden fazla vekile ayrı ayrı vekalet ücreti JULY_83 Meslektaşların Soruları 5 07-02-2008 17:08
Davanın Açılmamış Sayılması - Temyiz Edilmeyen ek davanın Bozul aeyesilkaya Hukuk Soruları Arşivi 1 08-09-2005 21:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06647205 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.