Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Tarihi,antika ve kutsal zannedilen metin bulundu!...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-07-2009, 13:50   #1
duyurucu1

 
Neşeli Tarihi,antika ve kutsal zannedilen metin bulundu!...

TARİHİ,ANTİKA ve KUTSAL ZANNEDİLEN METİN BULUNDU!..

Duyurucu1’in bir özelliği de antikacılık.Zaman zaman kendisi gibi çatlak birkaç arkadaşı ile ellerine kazma kürek alır,antika aramaya çıkarlar.Amaçları kısa yoldan zengin olmak.

Son zamanlarda nerden geldiği belli olmayan bir antika izleme haritasının peşine takıldılar.Harita onları Ankara dağlarına kadar götürdü.Birkaç gün orada dağlarda kamp kurdular.Sonra haritada belirtilen yeri buldular.Başladılar kazmaya.Bir gün,üç gün beş gün kazdılar.Ortada antika falan yok.Tam 45 gün kazdılar.Umutla kazdılar.Kırk altıncı gün artık iyice umutlarının kırıldığı ve dönmeyi planladıkları gün,arkadaşlarından biri kazdıkları çukura,gider ayak bir iki kazma darbesi daha yaptı.Birden kazma “Tık” diye bir şeye takıldı.Bunun üzerine heyecanlandılar hep beraber ,umutla yeniden kazdılar ve toprakları elleri ile araladılar.Sonunda karşılarına bir küp çıktı.Küçük iki kulplu kilden yapılma antika bir küp.”İçi altın doludur” diye hayallerle ve küpe azami saygıyı göstererek itinayla topraktan çıkardılar.Bir tarafı ilk kazma darbesiyle az yaralanmıştı.Üflediler ,püflediler tozunu aldılar ve küpün ağzını açtılar.Aaa…Ne görsünler küpün içinde çil çil altınlar yok!Küpün içinden çıka çıka eski püskü bir kağıt parçası çıktı.Sararmış,üzerinde garip bir yazı vardı.

Duyurucu1 baktı ,evirdi çevirdi bir şeye benzetemedi.Yazıları okumaya çalıştı okuyamadı.Kendisi eski Türkçe bilirdi.Latin harflerini bilirdi.hatta bu antikacılık merakı dolayısıyla İbraniceyi dahi az bilirdi.Ama bu yazı hiç birine uymuyordu.Ama yıpranmış parşömen kesin antikaydı.”Olsun “dediler””Belki altın bulamadık ama çok önemli bir tarihi vesikayı ele geçirmiş olabiliriz.”hemen toparlanıp gizlice Mersine geldiler.Malum devlet bu antikayı bulduklarını öğrenirse kendilerine ceza verir.Bu işi el altından ve kaçak yapmalıydılar.

Sararmış kağıdı antikacılara göstermeğe başladılar.Mersin’dekiler bir şey anlamadı. Doğuya,güneydoğuya götürdüler. Onlarda bir şey anlamadı Bir tanesi “Bu olsa olsa Kumran yazılarının bir devamı olabilir.Belki de Kumran’ın Anadolu şubesi olabilir”dedi Bunun üzerine Duyurucu1 araştırmayı Türkiyede yoğunlaştırdı.Ama kime sorduysa bulunan bu antika kağıt hakkında bir yorum elde edemedi.

Duyurucu1 sonunda Sümeroloğ Muazzez İlmiye Çığ’a gitmeğe karar verdi.Bilse bilse o bilirdi.Bu kağıtların sırrını o çözebilirdi.Randevu aldı ve mekanına gitti.

Hoca yattığı yerden doğruldu.Daha önce telefonla kendisine bilgi verilmişti. “Ver bakim şu kağıtları bana dedi.”

Duyurucu1 ,edepli bir şekilde uzattı.

Muazzez İlmiye Çığ;”Hımm.”dedi.”Ver bakim oradan bana merceğimi.”Duyurucu1 masanın üzerinde duran merceği koşturdu.Yine ”Hımm”dedi.

“Sana bu kağıt için ne dediler?”

Duyurucu1”Hocam kimse bir şey diyemedi.Dünyada göstermedik yer bırakmadık.Bu kağıdı bilse bilse Türkiyeden Muazzez İlmiye Çığ” bilir dediler.

Muazzez İlmiye Çığ”Hımm.”dedi.”Demek kimse bu kağıdım sırrını çözmedi öyle mi?”

Duyurucu1”Evet Hocam çözemedi” dedi.Bir taraftan da kağıdın sırrının çözülmesini ve karşılığında gelecek dolarları, euroları hayalliyordu.

Muazzez İlmiye Çığ”A benim salak çocuğum.A benim çatlak Duyuruc1 avukatım.Sen davalarını da böyle götürüyorsan Allah yardımcısı olsun senin müvekkillerine .Sen kesin hiçbir davayı kazanamazsın!”

Duyurucu1,bozuldu.Cümle alemin tek otorite gösterdikleri koskoca sümeroloğ,tek ilim insanının dediklerine bak.

Duyurucu1;”Ama Hocam..”filan diyecek oldu.

Muazzez İlmiye Çığ;”Çocuğum.Bu antika falan değil.Bu.. Dur bakim.Hımm.1967 senesine ait Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı.Hani şu hakimlerin, avukatları karşılarında terbiyeli maymun gibi oturtup kaldırdıkları davranışları için dayandıkları tek metin.Esasında hakimlerin ve avukatların çoğunun bu metinden haberi yoktur.Ve böyle bir metin olduğu dilden dile rivayet olarak dolaşır durur.Hakimler inançları gereği avukatları hop oturtur hop kaldırırlar.Eğer duruşmalarda avukatların oturmalarına izin verirlerse çarpılacaklarına inanırlar.kendilerine böyle öğretilmiştir.Bu nedenle hakimlik mesleğinin kutsal bir dayanağı olan metin olduğuna inanırlar.Ancak bu metni şimdiye değin kimse görmemiştir.Bu metnin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1967 yılındaki kararı olduğunu da bilmezler.Kendilerine hakimlik mesleğine girerken şeyhleri ,duruşmalarda avukatları oturtup kalkmaları gerektiği öğretilmiştir.Aksi halde büyük günaha girecekleri ve hatta eğer aksine hareket eder kurulu düzene aykırı iş yaparlarsa yani avukatların duruşmalarda ve hele G.D denildiğinde oturmalarına izin verirlerse tayin ve terfi aşamalarında çarpılacaklarına inandırılmışlardır. “Eğer hakimlerle avukatın aralarında tartışma çıkarsa, sorun ,Hukuk Genel Kurulunda işte bu tarihi ve antika ve kutsal metin gereği her zaman hakim lehine çözülür”varsayımına inandırılmışlardır.Hakim bunun böyle olduğunu yaşayarak somut olarak da gördüğü için,her zaman avukatı duruşmada hoplatmaktadır”

Duyurucu1;”Ama çağdaş dünya hukuk camiası buna ne der?”

Muazze İlmiye Çığ;”Çocuğum zaten çağdaş hukuk camiası Türkiyedeki bu garabete bir türlü akıl erdiremiştir.Hakimler ,gariban avukatları neden hop oturtup hop kaldırıyorlar?Oysa çağdaş hukuk görüşünde hop oturup hop kalkma yoktur.Hakim-savcı ve avukatın yetki görev ve sorumlulukları belirlenmiştir.Birbirlerinin karşısında hop oturup hop kalkmaları gerekmez.Birbirlerinden korkmaları da gerekmez.Ama Türkiye’deki hakimlere ve bilhassa avukatlara akıl erdiremedik.Hadi diyelim hakimler kendi inançları gereği ve bu gün senin bulduğun bu metni kutsal metin zannettiklerinden avukatları ayağa kaldırıyorlar.Avukatlar neden ayağa kalkıyorlar?”Yabancı,çağdaş hukuk camiası böyle düşünüyor.

Duyurucu1;”Hocam avukatlar da, korkuyorlar.Korkularından ayağa kalkıyorlar.Eğer ayağa kalkmazlarsa hakim ellerindeki uzun çubukla onlara dokunuyor.Böylece davaları tepe taklak oluyor”

Muzzez İlmiye Çığ”Neyse benim ona buna aklım ermez.Senin şimdi bu kağıtların bende kalsın.Ben onları okunaklı bir hale çevireyim.Yarın gel al.Onları yayımla.Yayımla da,şimdiye kadar bu metinleri kutsal zanneden hakimler ve avukatlar okusun.Okusun da esasında bu metinlerin kutsal filan değil,düpedüz tarihi ve antika olduğunu görsün.Belki dünya hukukçular müzesine koyarlar.Koyarlarda ilerde çağdaş hukuk sistemleri kurulup hayata geçirildiğinde “Vay be bir zamanlar avukatlar nasılda duruşmalarda hop oturup hop kalkıyorlarmış.Hakimlerden de ammada çok korkarlarmış “desinler.

Duyurucu1;”Olur Hacam”dedi ve müsaade istedi tam kalkacağı zaman.

Muazzez İlmiye Çığ;”Hele dur senin şimdi yol paran da yoktur.Dur da sana bir yol parası vereyim.Bu sıcakta onca yolu yürüme “dedi.Ve ufacık para cüzdanından delikli yüz para çıkardı.”Al!..al.al.Bunu yol parası yap “dedi.

Duyurucu1,baktı gülmemek için kendini zor tuttu.Hiç bu paraya dolmuşa bindirirler miydi?.Ama olsun.Koskoca Muazzez İlmiye Çığ’ın delikli yüz parası..Duyurucu1 için bu yol parası hediyelerin en güzeli,en değerlisiydi.Alır onu yakasına rozet diye takar şerefle taşırdı.Aldı.Ellerinden öptü ve vedalaştı.
**
(İşte Muazzez İlmiye Çığ tarafından okunaklı ve anlaşılır hale getirilmiş ve dolayısıyla Duyurucu1’e de beş kuruş para kazandırmamış, TARİHİ,ANTİKA ve KUTSAL ZANNEDİLEN METİN )

HAKİMİN SORUMLULUĞU-MANEVİ TAZMİNAT

1-Mahkemede,taraflardan birinin vekili sıfatıyla bulunan Avukatın,ara kararının tefhiminde ayağa kalkmaması sebebiyle ,Hakimin H.Y.U.K.nun 70 inci maddesi uyarınca işlem yapması hukuki sorumluluğunu gerektirmez.

2-H.U.M.K.nun 576 ıncı maddesinin 2 inci fıkrasında,manevi tazminata,dava olunan hakimin talebi ile hükmedileceğine ilişkin bir kayıt yoktur.
(H.U.M.K.m.70,573,576/2)

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29/3/1967 gün ,E.6/184,K.162)

Taraflar arasındaki davadan dolayı Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesince verilen 29/3/1966 günlü ve 80/1494 sayılı kararın temyiz yoluyla incelenmesi davacı tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmesine mebni ilgili dosya anılan daire başkanlığının 4/3/1966 günlü ve 966/80 sayılı yazısına ekli olarak Birinci Başkanlık Dairesine gönderilmekle Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı Avukat, Mahkemede,bir şuf’a davasının görülmekte olduğu sırada,taraflardan birinin vekili sıfatiyle ara kararının tefhiminde ayağa kalkmaması sebebiyle davalı hakimin,bu hareketi münasip olmayan tavır şeklinde nitelendirerek kendisini duruşmadan çıkardığını ileri sürmüş,uğranılan maddi zarar karşılığı 1000lira tazminatın davalı hakimden alınmasını istemiştir.

Davalı hakim, H.Y.U.K.nun 70 inci maddesi uyarınca işlem yaptığını savunmuştur.Altıcı Hukuk Dairesi,istek 573 üncü maddeye uymadığından davanın reddine ,576 ncı madde uyarınca 125 lira para cezası ile ,davalı yararına taktir edilen 500lira tazminatın davacıdan alınmasına karar vermiştir.

Hakimlerin hukuki sorumluluklarını öngören H.Y.U.K.nun 573 üncü maddesinde hangi hallerde hakimlere karşı tazminat davası açılacağı belirtilmiştir.İstek anılan maddeye uymamaktadır.Davalı hakimin yaptığı işlem 70 inci madde ile ilgilidir.Tarafların ara kararlarını ayakta dinlemeleri,uyulması gerekli ve kökleşen bir usul,mahkemeye karşı gösterilmesi gereken saygı ve nezaket kuralı haline gelmiştir.Tarafların ve herkesin mahkemelere karşı saygılı davranması ve bu yolda meydana gelen kuralı koruması ödevidir. Türk an’anesine göre ayağa kalkmak saygı göstergesidir.Davacının davranışı sebebiyle 70 inci madde uyarınca işlem yapan hakimin hukuki sorumluluğunu gerektiren bir yön bulunmamaktadır.

Dava sabit olmadığı taktirde davacıdan para cezası ile birlikte dava olunan hakimin uğradığı maddi ve manevi zarar ve ziyan için taktir olunacak münasip bir tazminatın alınacağı 576 ıncı maddenin 2 inci fıkrası gereğidir. Sözü edilen maddede özellikle manevi tazminata ,dava olunan hakimin talebi ile hükmedileceğine ilişkin bir kayıt yoktur.Kanun hükümlerinin sadece Kanunun sözüne göre değil,fakat hem sözüne ve hem de ruhuna göre yorumlanması ve yalnız söze dayanarak hükümlerin konuluş amaçlarına aykırı sonuçlara varılmasına meydan verilmemesi uygulamanın ana kurallarındandır.O halde 576 ıncı maddenin 2 inci fıkrası gereğince davalı hakim yararına tazminata hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamıştır.Böylece, temyiz itirazlarının reddi ,daire kararının onanması gereklidir.

Sonuçavacının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına,1500 kuruş ilam harcının temyiz edene yükletilmesine 29/3/1967 günü oy çokluğu ile karar verildi.
**
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
fatura da temerrüd tarihi ihtarname tarihi ya da takip tarihi midir. avukat2007 Meslektaşların Soruları 23 01-02-2015 13:50
Antika toplamak bir tutkuymuş anladım... Av.Duygu Keleş Site Lokali 1 07-09-2008 03:58
Yetki Sözleşmesi İngilizce Metin kowalevski Hukuk Ingilizcesi Çalışma Grubu (Legal English TEAM) 1 19-11-2007 13:25
Kutsal Görev ... Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 6 14-05-2002 01:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06221199 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.