Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Gerekçede Maddi Hata?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-08-2010, 13:22   #1
Mahatma Gandhi

 
Varsayılan Gerekçede Maddi Hata?

Hakkımda bakaya kalma sucundan dolayı 2008'de dava acıldı. 27.07.2010'da gerekçeli karar verildi(beraat). Gerekçede savunmam da belirttiğim gibi dicle ünv. hukuk fakültesinde okuduğumu yazmamışlar Bunun yerine Anadolu ünv. işletme fakültesi yazmışlar
Bunu nasıl düzelttirebilirim, süresi var mı veya düzelttirmeye gerek var mı?? tşkr edrim
Old 26-08-2010, 13:39   #2
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Merhabalar;

Gerek duyarsanız;

Alıntı:
1086 sayılı HUMK md. 459

Madde 459 - İki tarafın isim ve sıfat ve neticei iddialarına mütaallik hatalar ve esas hükümdeki hesap hataları kendilerinin istimaından sonra mahkeme tarafından tashih olunur. Tashih olunan cihet hüküm zirine yazılır.

Düzeltme talebi her zaman mahkemeye sunulabilir...

Saygılarımla...
Old 26-08-2010, 13:46   #3
Mahatma Gandhi

 
Varsayılan

Teşekkür ederi ama ortada bir suc var: Bakaya Kalma Sucu. Sulh Cezada muhakeme edilen bir suc bu
Muhakemesi sulh cezada yapılıyorsa maddi yanlışlıkların CMUK'a göre düzeltilmesi gerekmez mi?
Old 26-08-2010, 14:01   #4
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

şu an için bunu bulabildim. az da olsa yardımcı olur sanrım. bu karara göre; itiraz merciine maddi hata dilekçesi vererek düzeltme talebinde buluna bilirsiniz


T.C.
AYDIN
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO:2009/57
KARAR NO: 2009/74 HAKKINDA ÖN İNCELEME YAPILAN :

İSNAT : Adana kapalı cezaevinden hükümlü nakli yapan aracın komutanı olarak görev yapan suçlanan'ın, Kahramanmaraş cezaevinden, Adıyaman'a bir başka hükümlüyü de götürmesi istenildiği halde, üç bakanlıkça oluşturulan protokol hilafına bu görevi yerine getirmediği iddiası.

MÜŞTEKİ :K.H.

İTİRAZ KONUSU KARAR : Suçlanan hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin Muğla Valiliğinin 26/02/2008 gün ve 17 sayılı kararı.

KARARA İTİRAZ EDEN :
K A R A R
Adana valiliğinin 26.02.2009 gün ve 390-1565 sayılı üst yazısı ile gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü
4483 Sayılı memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun l. maddesinde, kanunun amacı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirlemek ve izlenecek usulü düzenlemek şeklinde belirlenmiştir. Anılan yasanın, 3. maddesinde izin vermeye yetkili merciler, 4. maddesinde olayın yetkili mercie iletilmesi ve işleme konulmayacak ihbar ve şikayetler 5. maddesinde, ön incelemeci görevlendirilme şekli 6. maddesinde ön inceleme yapanların yetkisi ve rapor tanzim şekli, 7. maddesinde ön inceleme süresi ve 8. maddede soruşturma izninin kapsamı düzenlenmiştir.
Yasanın 9. maddesinde, soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi kararlarına yapılacak itirazın şekli ve itiraz mercii düzenlenmiştir. Buna göre: soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet Başsavcılığı veya şikayetçi itiraz yoluna başvurulabilir. İtiraz süresi yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren 10 gün olup, itiraz, 3. maddenin (e) (g) (Cumhurbaşkanınca verilen izinler hariç) ve (h) bendlerinde sayılanlar için Danıştay ilgili dairesi diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu Bölge İdare Mahkemesine yapılır.
Anılan hükümlerin değerlendirilmesinden, ön incelemenin amacının, isnatla ilgili olarak lehe ve aleyhe delillerin toplanıp izin merciinin karar verebilmesi için durumun tespiti olduğu, gerek izin merciinin gerekse itiraz merciinin yetki ve görevinin ise; isnadın suç olup olmadığı, suçun subuta erip ermediği veya zaruret hali, hafifletici nedenler olup olmadığından hareketle karar vermek değil, isnatla ilgili soruşturma izni verilmesi için yeterli emare olup olmadığı ve izin verilmesi için kamu yararı olup olmadığından hareketle karar vermek olduğu sonucuna varılmaktadır.
Dosayının incelenmesinden; suçlananın Muğla Jandarma teşkilatında görevli olduğu, 11.12.2007 tarihinde Muğla'dan Adana, Kahramanmaraş, Adıyaman, Şanlıurfa ve Siirt illerini kapsayan sevk işlemi sırasında araç komutanı olarak görev yaptığı, Adana'dan Kahramanmaraş'a vardıklarında Kahramanmaraş cezaevinden proğramdışı bir hükümlünün daha Adıyaman'a götürülmesinin istenildiği, davacının bu talebe uymadan ayrıldığı gerekçesiyle tutanak tutularak savcılığa bildirildiği, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının Adana Valiliğinden soruşturma izni istediği, Adana Valiliğinin yetkili makam olarak dosyayı Muğla Valiliğine gönderdiği Muğla Valiliği'nce itiraz konusu kararın verildiği, savcılığın bu karara Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi'nde itiraz ettiği, mahkemenin 17.5.2008 gün ve E:2008/106 K:2008/139 sayılı kararıyla talebi yetki yönünden reddettiği ve dosyayı Mahkememize gönderdiği, Mahkememizin 9.7.2008 gün ve E:2008/138 K:2008/131 sayılı kararıyla, suçlanan'ın olay tarihinde Adanada görevli olduğu düşüncesiyle Muğla Valiliği kararının yetki yönünden iptal edildiği, bunun üzerine dosyanın Adana Valiliğine gönderildiği, Adana Valiliği'nce "suçlanan'ın olay tarihinde Muğla'da görevli olduğunun kesin olduğu 4483 sayılı yasa uyarın'ca kendilerince bir karar verilemeyeceği, mahkememizin kararının yeniden değerlendirilmesi" talebiyle dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.
İtiraz konusu karar hakkında daha önce mahkememizce yetki yönünden (usulden) bir iptal kararı verilmiş olup, bu kararda maddi hata yapıldığı anlaşılarak, anılan kararın; 4483 sayılı yasanın 9.maddesin de düzenlenen " itiraz üzerine verilen kararların kesinliği" hükmü karşısında yeniden ele alınıp alınmayacağının değerlendirilmesi gerekir.
Öncelikle şu tespiti yapmak gerekir ki; 4483 sayılı yasada kanun yolları (itiraz-temyiz- kanun yararına bozma , yargılamanın yenilenmesi) belirtilmediği gibi bu konuda genel Usul Yasalarına' da (CMK-HUMK-İYUK) atıfta bulunulmamıştır.Kararların kesinliği hükmünü bu bağlamda değerlendirince, kanun koyucunun 4483 uygulamasında, soruşturma izniyle kararların itiraz mercii (Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay) safhasında kesinleşmesini istediği sonucuna varılabilir. Bu hükmün üst kanun yollarını kapamak sonucunu içerdiği kuşkusuzdur. Aynı zamanda bu hüküm gereği, itiraz merciinin verdiği bir kararı geri alıp, esasla ilgili aksine yeni bir karar da veremeyeceği şeklinde de kabul etmek gerekir. Ancak, itiraz merciince verilen kararda yapılan maddi hataların hatta, usulle ilgili olarak verilen yanlış kararların düzeltilip düzeltilemeyeceği hususu tartışmalıdır. Yasa maddesinin lafzının mutlak olarak esas alınması halinde, mahkemenin maddi hata ve usulle ilgili hatalı kararlarını da düzeltememesi gerekir. Ancak bu sefer, ceza yargılamasının başlangıcıyla ilgili bir uygulamanın hatalı-eksik ve belki de haksız şekilde sonuçlanmasına yol açılır. Oysa yasanın ve yasa koyucunun amacı bu olmayıp, bu kararların artık başka üst mercilerce de değerlendirilip süre kaybına neden olunmamasıdır. Yoksa yasa koyucu yanlış-eksik ve hatalı da olsa kararın bu şekilde kalmasını amaçlamış değildir. Herşeyden önce böyle bir yorum anayasanın 36.mad.de düzenlenen hak arama hürriyeti (adil yargılanma hakkı) ve 40.mad.de düzenlenen etkili başvuru hakkıyla bağdaşmaz. Nitekim aynı haklar, İç hukukumuzun parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.md.ve 13.md.de de düzenlenmiştir.
Bunun yanında Anayasanın 90.md.uyarınca, temel hak ve özgürlüklerle illgili uluslararası sözleşme hükmü ile kanun hükmü çatışırsa sözleşme hükmüne öncelik verilir. Bu ihtilafta, 4483 sayılı yasanın 9.md.nin mutlak olarak her türlü düzeltmeyi yasakladığı kabul edilirse, bu yasa hükmünün AİHS.nin 6 ve 13.md.leriyle çelişmesi sonucu doğar ve AİHS.nin 6 ve 13.md.ne öncelik verilir. Bu durumda da; usulle ilgili hatalı bir karar veya maddi hatanın düzeltilmemesi adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Bu sebeble de, usulle ilgili hatalı kararların itiraz merciince düzeltilmesi olanağının olduğunu kabul etmek gerekir.(itiraz süre ret, yetki ret, görev ret,izin merciinin yetkisizliğinden iptal, zamanaşımından kaldırma gibi usule ilişkin kararlar ve tarafların kararlarda yazılış şekliyle ilgili maddi hatalar gibi.)
Nitekim, mahkememizin, 9.4.2008 gün ve E:2008/67 K:2008/39 sayılı kararında; önce itiraz eden olmadığı için incelenmeksizin ret kararı verilmiş olup, bilahare itiraz eden olduğu anlaşılınca bu karar kaldırılmış ve süre ret kararı verilmiştir.
Bunun yanında Anayasa'nın 69.md. ve 148.md. Uyarınca Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen parti kapatma ve yüce divan kararları kesindir. Ancak AYM bazı kararlarında bu kesinliğin, itiraz ve temyiz yolunun kapalılığı anlamına geldiği, kararı kendisinin yeniden ele almasına mani olmadığı gerekçesiyle yeniden yargılama incelemesi yapmıştır. (AYM.nin 9.12.1997 gün ve E:1996/1 K:1997/7-Fatin Rüştü Zorlu kararı- 8.1.2008 gün ve E:2003/1 K:2008/2, E:2003/2 K:2008/3, E:2003/6 K:2008/4 sayılı HEP,ÖZDEP ve TBKP. Kararları)
Nitekim doktrinde de, AYM.kararlarının kesin olması ifadesinin, Anayasa Mahkemesi kararının (temyiz, karar düzeltme gibi) başka bir merci önüne götürülmemesi şeklinde anlamak gerektiği ifade edilmiştir.(Arzu Durmuş-Siyasi Partilerin kapatılması ve Yüce divan kararlarını yeniden tartışmak-Beta-İstanbul 2002 S.52) Yine bir başka görüşte "Anayasa Mahkemesinin siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin kararlarının kesin olmasından, yüce divan kararları konusunda dile getirildiği gibi bu kararlar aleyhine yargılanmanın yenilenmesi yoluna başvurulmaması değil, iç hukukta başka mercie başvurulmaması anlaşılmalıdır. Nitekim bizzat Anayasa Mahkemesinin uygulaması da bu yöndedir." denilmektedir. (Mustafa Baysal-AYM Raportörü-Anayasa Yargısı İncelemeleri-Anayasa Yargısında Yargılamanın Yenilenmesi Kurumu-Ankara 2006-S.626)
Bütün bu açıklamalar ışığında, 4483 sayılı yasanın 9.md.de düzenlenen " kesinliğin" üst kanun yollarına başvurulmaması anlamında olup, maddi hataların ve usulle ilgili hatalı kararların düzeltilmesine engel olmadığı sonucu çıkmaktadır.
Bu bağlamada ihtilaf ele alınacak olursa; suçlananın, isnat edilen suç tarihinde Muğla'da görevli olduğu kesin olup, aksi yöndeki değerlendirmeye dayalı olarak Muğla Valiliğinin yetkisiz olduğu yönündeki Mahkememizin 9.7.2008 gün E:2008/138 K:2008/131 sayılı kararı kaldırılarak, işin esası hakkında incelemeye geçildi.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, Cezaevi nakil aracı kahramanmaraş cezaevinde iken, suçlanan'a Adıyaman'a proğram dışı bir mahkum nakli daha olduğunun söylenip suçlanan'ın bu görevi yerine getirmediği konusu ihtilaflı olup bu ihtilafın teknik bir soruşturma ile giderilebileceği sonuç ve kaatine varılmış olup, aksi yöndeki Muğla Valiliği kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, itirazın kabulüne, itiraz konusu Muğla Valiliğinin 26.02.2008 gün ve 17 sayılı kararının kaldırılmasına, İsrafil Temur hakkında soruşturma izni verilmesine, soruşturma izninin gereğinin yerine getirilmesi için dosyanın Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına, tüm taraflara ve Adana Valiliğine bilgi için tebliğ için karar örneklerinin Muğla Valiliği'ne gönderilmesine, 14.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.



BAŞKAN
ZEYNEL ILICA
(26762)
ÜYE
OSMAN ERMUMCU
(32699)
ÜYE
DR.MERİÇ ERDOĞAN
(38005)
Old 26-08-2010, 14:04   #5
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mahatma Gandhi
Teşekkür ederi ama ortada bir suc var: Bakaya Kalma Sucu. Sulh Cezada muhakeme edilen bir suc bu
Muhakemesi sulh cezada yapılıyorsa maddi yanlışlıkların CMUK'a göre düzeltilmesi gerekmez mi?
Evet, haklısınız. Gözümden kaçmış ama ceza usulü pek bilmem (CMK'yı karıştırdım ama HUMK'taki hükmün karşılığını bulamadım). Çok da farklı olmasa gerek diye düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 26-08-2010, 14:08   #6
Mahatma Gandhi

 
Varsayılan

Peki maddi hata dilekçesini her zaman verebilir miyim? Süresi yok mu?
Old 26-08-2010, 14:16   #7
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özgür KARABULUT
Çok da farklı olmasa gerek diye düşünüyorum.

Sanırım doğru düşünüyorum (Tabii ki bu konuda 5271 s. Kanun'da açıklık yok ise ):

Alıntı:
Prof.Dr. Faruk Erem de Ceza Usul Hukuku 1958 adlı eserinde; "Başka bir usul dalında mevcut bir kaide sarahat bulunmayan ahvalde, ceza usulüne intikal ettirilebilir, bu sebeble ceza usulünde hüküm bulunmayan bir konuda mesela Hukuk Usulü Kanununun Ceza Usulü Kanununa göre umumi kanun olduğundan değildir. Hukuk usulü kaideleri ceza usulünde sadece kıyas yolu ile tatbik olunur. Hukuk usulü kaidelerinin sarahat olmayan hallerde ceza usulünde de tatbiki, kıyaslamanın meşruiyeti her ikisinin umumi, usul hukukunun iki ayrı dalı olmalarıyla da kabili izahtır" demektedir.

Şu durumda, düzeltme için süre olmadığını düşünebiliriz.

Saygılarımla...
Old 26-08-2010, 14:28   #8
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

söyledikleriniz çok mantıklı ve doğru geliyor sayın karabulut. zira cmk'da hüküm yok bu konuda...

aslında en iyisi gidip kararı veren hakim ile konuşup konuyu çözmek.
Old 26-08-2010, 14:37   #9
Mahatma Gandhi

 
Varsayılan

Kararı veren hakim Türkiyenin bir ucunda bense türkiyenin diger ucundayım Dilekçeyi yazıp muhabere ile gönderebilirim diye düşünüyorum... inş.
Old 26-08-2010, 14:39   #10
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

inş siz önce bir hakime dilekçeyi gönderin de sonrasında gerekirse itiraz yoluna başvurursunuz
Old 26-08-2010, 15:30   #11
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Mahatma Gandhi
Hakkımda bakaya kalma sucundan dolayı 2008'de dava acıldı. 27.07.2010'da gerekçeli karar verildi(beraat). Gerekçede savunmam da belirttiğim gibi dicle ünv. hukuk fakültesinde okuduğumu yazmamışlar Bunun yerine Anadolu ünv. işletme fakültesi yazmışlar
Bunu nasıl düzelttirebilirim, süresi var mı veya düzelttirmeye gerek var mı?? tşkr edrim

Ben konuya daha farklı yaklaşayım: Bu hatayı düzeltmek neden gerekli olsun ki?
Old 26-08-2010, 16:56   #12
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Ben konuya daha farklı yaklaşayım: Bu hatayı düzeltmek neden gerekli olsun ki?
soruyu sormakta haklısınız; ama diğer yandan kararı okuyanlar da sormazlar mı : bre... dicle nere anadolu nere? hem hukuk ile işletmenin ne alakası var
öncelikle kararlar daha düzgün yazılmalı. ikincisi asıl önemli olan hüküm kısmıdır, gerekçe kısmında yapılan yazım/bilgi yanlışları hükme etki etmiyorsa bence düzeltilmesinde de kimsenin menfaatı yoktur.
Old 26-08-2010, 17:12   #13
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Ben konuya daha farklı yaklaşayım: Bu hatayı düzeltmek neden gerekli olsun ki?


Ben de aynı şekilde düşünüyorum, yapılan maddi hata esasa etkili bir hata olmadığı için düzeltilmesi çok da gerekli değil.
Ancak bu konu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 tarih ve 2006/227-228 esas-karar sayılı kararı ile açıklığa kavuşturulmuştur.Kararda özetle:''Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir.Bu yanılgılar,bizzat hatayı yapan merciler tarafından kendiliğinden yada bir yasa yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir'' denilmiştir.
Yine Yargıtay 4.Ceza Dairesi de, 24.01.2007 tarih,2006/4107 esas,2007/594 karar sayılı kararında aynı gerekçe ile ve 5560 sayılı yasa ile değişik CMK.nun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında (5320 sayılı) Kanunun 8/1.maddesi son cümlesine dayanarak kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermiştir.
Benim olanağım yok ama,HÇG.koordinatörü Av. Nevra Öksüz mesajı okursa içtihatları buraya aktarabilir düşüncesindeyim
Saygılarımla.
Old 27-08-2010, 11:23   #14
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan


Alıntı:
Yazan S.Orhan
...Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.11.2006 tarih ve 2006/227-228 esas-karar sayılı kararı...

"Yerel Mahkemece; etkili eylem suçu sanıklarından M____ C____'un beraatine, İ____ G____ nün ise 765 sayılı TCY'nın 456/2. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm sanık İ____ G____ müdafii tarafından temyiz edilmişse de, hükmü temyiz eden sanığın ismi Yargıtay C.Başsavcılığı tebliğnamesinde yanlışlıkla M____ C____ olarak belirtilmiş, dosyayı inceleyen Yargıtay Özel Dairesi de bu yanılgıyı sürdürüp, ilama, beraat eden ve esasen hükmü temyiz etmeyen diğer sanık M____ C____'un adını yazmak suretiyle, yeni yasal düzenlemeler karşısında sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle hükmü bozmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı, dosyanın daireden dönmesi ve Yerel Mahkemeye gönderilmesi evresinde hatayı saptayamamış, sonradan Yerel Mahkemenin yaptığı uyarı üzerine başvuruda bulunarak, sanık isminin ilamda düzeltilmesini istemiş ise de, Özel Daire, yeni yasal düzenlemeler kapsamında karar düzeltme yolunun kaldırıldığını ileri sürerek istemi reddetmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı bu kez olağanüstü itiraz yoluna başvurarak, Özel Dairenin, hükmü temyiz eden sanık İ____ G____ bakımından inceleme yapıp karar vermediğini, hükmü temyiz etmeyen sanık M_____ C____ yönünden inceleme yaparak bozma kararı verdiğini belirtip, Özel Dairenin M____ C____'la ilgili kararının kaldırılmasına, İ____ G____ yönünden Özel Dairece inceleme yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Esasen olağan bir dikkat ve özenin gösterilmesi halinde gerçekleşmeyecek olan isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında "maddi yanılgı" veya "yazım hatası" diye isimlendirilen beşeri hatalardır.
Yargılama araçlarının belirli biçimde takdir edilmelerinden kaynaklanan değerlendirme hataları ise hukuki yanılgılardır. Hukuki yanılgılar, ancak başka bir merci tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir tali muhakeme ile giderilebilir. Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan merci tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.
Somut olayda,
Hükmü temyiz eden ve hakkındaki hüküm Yargıtay'ca incelenip bozulmasına karar verilen kişi, sanık İ____ G____ olmasına karşın, Yargıtay ilamının başlık kısmı ile içeriğine M____ C____'un adı yazılmıştır. İlamın içeriğinden, incelenen hükmün mahkumiyet hükmü olduğu ve incelemenin isteme dayalı yapıldığı anlaşılmaktadır. M____ C____ hakkındaki hükmün beraate ilişkin bulunması ve temyiz isteğinin de olmaması karşısında, incelenen ve bozulan hükmün, sanık İ____ G____ hakkında etkili eylem suçundan kurulan mahkumiyet hükmü olduğu, ancak isimlerin karıştırılması nedeniyle ilamda sanığın adının yanlış yazıldığı, bu yanılgının bir değerlendirmeden kaynaklanan hukuki yanılgı niteliğinde bulunmadığı kuşku duyulmayacak derecede açık bir olgudur. Esasen Özel Daire de, yanlışlığın yazımdan kaynaklandığını kabul etmektedir. Bu itibarla, itirazın kabulüne, yazım hatasının Yargıtay 4.Ceza Dairesince giderilmesi bakımından dosyanın Yargıtay 4.Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir."

Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Maddi Hata Derya DEMİR Meslektaşların Soruları 12 11-01-2021 13:38
Maddi Hata Av.Günar Meslektaşların Soruları 4 23-06-2013 20:34
Kesinleşene maddi tazminat davasında maddi hata.. avsevilaldemir Meslektaşların Soruları 1 29-12-2009 17:42
maddi hata Av.nurhan Meslektaşların Soruları 1 07-12-2009 14:37
Takip talebinde borçlu şirket ünvanındaki hata maddi hata mıdır? felisfelidae Meslektaşların Soruları 5 11-02-2007 00:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05505204 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.