Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

çek-takipten sonraki zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-11-2006, 12:01   #1
damista

 
Varsayılan çek-takipten sonraki zamanaşımı

merhaba,
çeke dayalı icra takibinde dosya işlem görmediği için 1 sene önce düşmüş. 6 aylık zamanaşımına dayanarak icranın geri bırakılmasını talep etmek istiyorum. ancak geri bırakılmanın hükümleri nelerdir tam olarak anlayamadım. alacaklı yeniden takip yaptığında (ilamsızda olsa) bu geri bırakılma kararını ileri sürebilirmiyim.

teşekkür ederim...
Old 30-11-2006, 12:40   #2
Av.Elvan DEMİR

 
Varsayılan

Çekte takipten sonraki dönemde zamanaşımına dayalı icranın geri bırakılması kararı ile sadece o takip dosyası son bulur. Takipten sonraki dönemde zamanaşımı incelemesi icra hakimi tarafından icra dosyası üzerinden yapılacaktır. Fakat alacaklının alacağını başka yollarla belgelendirerek talep etmesi mümkündür. Tabiiki ispatlayabilirse.
Old 30-11-2006, 12:43   #3
av.m.a.g

 
Varsayılan

Sayın damista,

İcra takibi son işlem tarihinden itibaren 6 ayda zamanaşımına uğrar.
Dosya yenilendiğinde, yenileme dilekçesinin tebilğinden itibaren borçlu tarafından 7 gün içinde İcra Mahkemesine zamanaşımı nedeniyle takibin iptali talebinde bulunulabilir.Eğer bulunulmaz ise, zamanaşımı süresi yeniden başlar.
Old 30-11-2006, 16:16   #4
damista

 
Varsayılan

icranın geri bırakılması üzerine itiraz edilmezse ozman borç doğuran esas ilişki dayanak gösterilerek takip yada dava açılabilir öyleyse,çek de yazılı delil başlangıcı olur.
sesli düşündüm

teşekkür ediyorum....
Old 30-11-2006, 21:02   #6
ibreti

 
Varsayılan İspat yükü borçluda....

Alıntı:
Fakat alacaklının alacağını başka yollarla belgelendirerek talep etmesi mümkündür. Tabiiki ispatlayabilirse.
TTK.m.644 hükmü böyle söylemiyor.
Hamilin, çekin zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren bir yıl içerisinde sadece keşideciye karşı olmak üzere TTK.m.644 hükmünde belirtildiği üzer SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME KARİNESİNE dayalı olarak alacak davası açma hakkı var.
İspat yükü de hamilde değil, keşidecide..
----

Alıntı:
alacaklı yeniden takip yaptığında (ilamsızda olsa) bu geri bırakılma kararını ileri sürebilirmiyim.

Alacaklı yeniden takipte bulunduğunda DERDESTLİK itirazında bulunursunuz. Vekili marifeti ile bu işi yapıyor ise durumun bağlı bulunduğu Baro'ya bildirilmesi halinde sonucunun ne olacağı TBB Disiplin Kurulu Kararlarında yazılı. TBB inretnet sitesinde örnekleri var.
----

Alıntı:
Dosya yenilendiğinde, yenileme dilekçesinin tebilğinden itibaren borçlu tarafından 7 gün içinde İcra Mahkemesine zamanaşımı nedeniyle takibin iptali talebinde bulunulabilir.Eğer bulunulmaz ise, zamanaşımı süresi yeniden başlar.

Sn.Simali2, yedi günlük süreye ilişkin bir-iki içtihat ekleyebilirseniz çok makbule geçecek. Benzer olaylardan mesleki sorumluluğumun doğması muhtemel de
Selamlar..
Old 01-12-2006, 10:58   #7
av.m.a.g

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
Esas 2004 Karar
9367 14383
Y A R G I T A Y İ L A M I
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin Borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
T.T.K.'nun 690.maddesi göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gerekli aynı Kanunun 663.maddesine göre müruru zamanı kesen muamele her kim hakkında vaki olmuşsa ona karşı hüküm ifade eder. Özel hüküm bulunduğundan genel nitelikte bulunan 134/1.maddesi hükmü çeke dayalı takiplerde uygulanmaz. Somut olayda muteriz borçlu hakkında en son işlem 29.4.2003 tarihinde yapılmış olup, 29.1.2004 tarihine kadar bu borçlu hakkında başkaca işlem yapılmamıştır. Anılan süre içerisinde 6 aylık yasal zamanaşımı süresi dolduğundan borçlunun zamanaşımı itirazının kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 07.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi
Old 01-12-2006, 11:05   #8
av.m.a.g

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
Esas 2003 Karar
19179 22103
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi : İNEGÖL İCRA TETKİK MERCİİ
Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Takibin dayanağı olan 25.07.2001 keşide tarihli çek hakkında ibraz süresinin bitiminden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi dolmadan 18.01.2002 tarihinde icra takibine başlanılmıştır. TTK' nun 663/2. maddesi gereğince 18.01.2002 takip tarihinde zamanaşımı kesildikten sonra, müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar. TTK' nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık süre ile borçlu Metin yönünden takip işlemsiz bırakıldıktan sonra 16.09.2002 tarihinde işlem yapıldığı için bu tarihe göre zamanaşımı süresi dolmuştur.
Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımının oluşması halinde, İİK' nun 71. maddesinin olayda uygulanamayacağına değinen mercii gerekçesi yasaya uygun ise de, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde zamanaşımı def'inde bulunulduğundan olayda uygulanması gereken İİK' un 168/5. maddesi hükmü de gözetilerek takibin iptaline karar verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-12-2006, 13:19   #9
damista

 
Varsayılan

dosya yenilenmeden benim zamanaşımı nedeniyle icra hukuk mahkemesine başvurmam mümkünmü?
Old 02-12-2006, 13:45   #10
HEATHER

 
Varsayılan

dosya yenilenmeden zamanaşımı nedeniyle icra mahkemesine başvurmanda bir hukki yararının olmadığı kanaatindeyim şu durumda dosyanın düşmüş olması ile zaten söz konusu alacağa ilişkin bir işlem yapılamaz yapılabilmesi için dosyanın yenilenmesi gerekir dosya eğer yenilenirse ozaman zamanaşımı nedeniyle icra mahkemesine başvurmanı tavsiye ederim.
Old 13-05-2008, 16:54   #12
avcıyalçın

 
Varsayılan

çekte karşılıksız çek davası ve taahütü ihlal davası zamanaşımını kesermi
Old 13-05-2008, 16:58   #13
HEATHER

 
Varsayılan

icra takibi açısından kesmez bu konu sitemizde daha önce pek çok kez tartışıldı bir göz atmanızı tavsiye ederim
Old 31-08-2008, 01:24   #14
lawmantr

 
Varsayılan

peki icra dosyasında haciz varsa (menkul ve/veya gayrimenkul) o zaman zaman aşımı bakımından bir uzama söz konusu mu?
Old 21-07-2009, 08:44   #15
Av.İlhan Akdağ

 
Varsayılan

Örnek problem :
Takip sırasında 6 aydan fazla dosya işlem görmedi. 6 aydan sonra yeni bir işlem yapıldı. Hacze gidildi. Borçlu daha sonraki bir tarihte talimat icra dairesi aracılığıyla borcu 2 taksitle ödeme taahhüdünde bulundu. Ayrıca borcu kabul ettiğini ve herhangi bir itirazı olmadığını da ekledi. Bu kabul beyanından 1 ay sonra da avukatı aracılığıyla geçmiş dönemde arada işlemsiz geçen 6 ay için zamanaşımı itirazında bulundu. İcra Mahkemesi de kabul etti. Halbuki; borçlu herhangi bir itirazda bulunmadan önce tarafımızdan dosyaya yeni bir işlem yapılmıştı. Bence dosyada yeni zamanaşımı süresi her yeni işlemle beraber tekrar başlamalıydı. Hatta zaten bir itirazı olmadığını kendi beyanıyla icra müdürlüğü makamında dosyaya borçlu bildirmişti.
Soru şu: 1- Geçmişe dönük zamanaşımı itirazı olur mu?- (Kabu edilmesi hukuka uygun mu?) 2- Borçlunun herhangi bir itirazım yok, borcu kabul ediyorum beyanından sonra bu itirazın anlamı kalır mı? - ( Mahkeme bunu nasıl kabul eder?)
Old 21-07-2009, 09:13   #16
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın İlhan Akdağ,öncelikle ilk sorunuz bakımından geçmişe dönelik zamanaşımı itirazı(takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olmak kaydıyla)mümkündür ve incelenerek takibin geri bırakılmasına karar verilebilir.Zira zamanaşımı bir kez gerçekleşmiş yani dosya 6 ay işlemsiz kalmışsa daha sonra o dosyada işlem yapılması gerçekleşen zamanaşımının sonuçlarını ortadan kaldırmaz.Borçlu takip sona erene kadar icra mahkemesine İİK 71/2 ve 33/a hükümlerine göre başvurabilir ve bu itiraz süreye de bağlı değildir.Ancak ikinci sorunuz daha ilginç.Borçlunun borcu haciz esnasında kabulü ve herhangi bir itirazının olmadığını belirtip daha sonra da zamanaşımı ileri sürmesi MK 2'de dürüstlük kuralına aykırıdır denebilir.Yargıtay ve mahkemelerin, borçlu ile alacaklının haricen yaptığı ödemeye ilişkin anlaşmalarda borçlunun bir süre ödeme planına sadık kalıp bu arada alacaklının icra dosyasında 6 ayı işlemsiz geçirmesi sonucu yaptığı zamanaşımı başvurularını, haricen yapılan ödemeye ilişkin anlaşmalar kambiyo senedinde zamanaşımını kesen veya durduran nedenlerden olmadığı gerekçesiyle kabul ettiğini biliyoruz.Ancak sizde durum farklı zamanaşımı doğuyor ve borçlu bir yerde haciz esnasındaki beyanıyla zamanaşımını ileri sürme hakkından feragat ediyor denebilir ve dava reddedilebilir.
Old 21-07-2009, 09:14   #17
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Dava reddedilebilirdi demeliydim.En azından temyiz aşamasında karar bozulabilir.
Old 21-07-2009, 09:33   #18
damista

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım, ZAMANAŞIMI ile ilgili aşağıdaki karar size yardımcı olacaktır. Saygılarımla...

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2000/15-71
Karar: 2000/116
Karar Tarihi: 23.02.2000
ÖZET: Zaman aşımını kesen nedenler Borçlar Kanunu 'nda düzenlenmiştir. Bu nedenlerden biri de borçlunun borcunu ikrar etmesidir. Borcun tanınması, tek taraflı bir irade olup; borçlunun, kendi borcunun devam etmekte olduğunu kabul anlamındadır. Borç ikrarı, ancak, işlemekte olan zaman aşımını keser. Zaman aşımı süresinin dolmasından sonraki borç ikrarı süreyi kesmez. Zaman aşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zaman aşımı definden zımni feragat anlamına geldiği öğretide ve yargı içtihatlarında kabul edilmektedir. Ayrıca, zaman aşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı borç ikrarında bulunan borçlunun da bu borç ikrarına dayalı açılan davada zaman aşımı definde bulunması çelişkili bir davranış olur ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil eder. Somut olayda, dayanılan belgenin yetkili kişilerce düzenlenip düzenlenmediği, alacaklıya yöneltilmiş borç ikrarını havi belge olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu nitelikte bir belge ise vaki ikrarın zaman aşımından feragat anlamına geldiğinin kabulü ile davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekir. Belge borç ikrarını göstermiyorsa, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve hukuki nitelendirmede yanılgıyla verilen karar hatalıdır.
(818 S. K. m. 133, 139)
Taraflar aras
ındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 20.ı0.1998-tarih ve 1997/521 E., 1998/430 K. sayılı kararın incelenmesi, taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 24.6.1999 tarih ve 1999/1595-2732 sayılı ilamı ile; (... BK'nin 133/1. maddesi hükmünce, borçlunun borcu tanıması halinde zaman aşımı kesilir ve kesilmeden itibaren yeni bir zaman aşımı süresi işlemeye başlar (BK. m.135).
Somut olayda, davacı yüklendiği işin kesin hesabının Federal Alman Cumhuriyeti Milli Emlak İdaresi'nce 1996 Eylül ayında çıkartıldığı, kesin hesap sonucu 1.700.000 DM alacaklı bulunduğunun saptandığını ileri sürerek,bu tutarın tahsilini istemiş, delilleri arasına Türkçe tercümesi yaptınImış "Nihai fatura işlemdedir. Düzenleme tarihi; Berlin, 24.9.1996" notu bulunan belgeyi de eklemiştir. Şayet bu belge, davalı yanı bağlayıcı kişilerce düzenlenmiş, delil özelliği olan ve alacaklıya yöneltilmiş, borç ikrarına havi bir belge ise, zaman aşımı kesilmiş sayılacağından, 22.7.1997 tarihinde açılan bu davanın esasının incelenmesi gerekecektir.
O halde mahkemece taraflardan sözü edilen belgenin niteliği hakkında açıklamaları sorulmalı, bildirirlerse delilleri toplanmalı, gerek duyulursa bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, bununla borçlunun, alacaklıya yönelttiği iradesi ile borcu tanıyıp tanımadığı açıklığa kavuşturulup, zaman aşımı savunması hakkında böylece bir sonuca ulaşılmalıdır. Değinilen yönler üzerinde durulmaksızın, eksik araştırma ve incelemeyle davanın yazılı şekilde reddi bozmayı gerektirir. Ne var ki, Dairemizce yapılan ilk incelemede hükmün onandığı anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebi kabul edilmelidir...) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı yüklenici şirket vekili; Federal Alman Cumhuriyeti'nin İstanbul'daki başkonsolosluk binasının restorasyonu işini üstlenen müvekkili şirketin, Alman Milli Emlak İdaresi'nce 24.9.1996 tarihinde düzenlenen kesin hesap belgesine göre, davalı devletten 1.700.000 mark alacaklı olduğunu ileri sürerek, anılan meblağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı devlet vekili ise; süresinde, hem zaman aşımı def'inde bulunmuş ve hem de esastan davanın reddini istemiştir.
Mahkeme "Taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği 21.2.1986 tarihinden davanın açıldığı 21.7.1997 tarihine kadar olan süre içerisinde BK'nin 126/4. maddesinde öngörülen beş senelik zaman aşımının gerçekleşmiş olduğu" gerekçesiyle, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Karafın, Özel Daire'nin yukarıya metni aynen alınan ilamı ile bozulması üzerine yerel mahkeme "zaman aşımı süresi dolduktan sonra yapılan ikrarın bu süreyi kesmesinin söz konusu olamayacağını" vurgulamak suretiyle ve önceki gerekçeyle ilk kararında direnmiştir.
Kararı, davacı yüklenici şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava, istisna (eser) sözleşmesinden kaynaklanan "alacak" istemine ilişkindir.
6763 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Mer'iyet ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun'un 41. maddesiyle BK'nin 126. maddesine eklenen 4. bent uyarınca "... müteahhidin kasdı veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş, bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar" beş senelik zaman aşımına bağlanmış; ancak, ayrık tutulan hallerde, BK'nin 125. maddesindeki on senelik genel zaman aşımının uygulanması amaçlanmıştır.
BK'nin 133. maddesinde zaman aşımını kesen nedenler sınırlama getirilmeksizin gösterilmiştir. Bunlardan borçlunun borcunu ikrar etmesi (alacağı tanıması), bu nedenlerden biridir. Borcun tanınması, tek yanlı bir irade bildirimi olup; borçlunun, kendi borcunun devam etmekte olduğunu kabul anlamındadır. Borç ikrarının sonuç doğurabilmesi için, eylem yeteneğine ve malları üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan borçlunun veya yetkili kıldığı vekilinin, bu iradeyi alacaklıya yöneltmiş bulunması ve aynca zaman aşımı süresinin dolmamış olması gerekir. Gerçekte de borç ikrarı, ancak, işlemekte olan zaman aşımını keser; farklı anlatımla zaman aşımı süresinin tamamlanmasından sonraki borç ikrarının -kesme yönünden- bir sonuç doğurmayacağında kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Bu bağlamda BK 139 maddesinden de söz edilmesi zorunludur.
BK'nin 139. maddesi zaman aşımından feragatı düzenlemiştir. Anılan maddeye göre, borçlunun zaman aşımı def' ini ileri sürme hakkından önceden feragati geçersizdir. Önceden feragattan amaç, sözleşme yapılmadan önce veya yapılırken vaki feragattir. Oysa daha sonra vazgeçmenin geçersiz sayılacağına ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. O nedenle borç zaman aşımına uğradıktan sonra borçlu zaman aşımı def'ini ileri sürmekten feragat edebilir. Zira, burada doğmuş bir def'i hakkından feragat söz konusudur ve hukuken geçerlidir (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul, 1994, cilt, s.497). Bu feragat; borçlunun, ileride dava açılması halinde zaman aşımı def'inde bulunmayacağını karşılıklı olarak yapılan feragat anlaşmasıyla veya tek yanlı iradesini açıkça bildirmesiyle veyahut bu anlama gelecek iradeye delalet edecek bir işlem yapmasıyla mümkün olabileceği gibi, açılmış bir davada zaman aşımı def'inde bulunmamasıyla veya def'i geri almasıyla da mümkündür.
Zaman aşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zaman aşımı def'inden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiği, öğretideki baskın görüşlerle ve yargı inançlarıyla da doğrulanmaktadır (Andreas Von Tahr; Borçlar Hukuku, Cevad Edege çevirisi, Ankara, 1983, s.71O; Prof. Dr. Kenan Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümleri, İstanbul, 1976, s.1273, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19.11.1963 tarih, 5924-6419 sayılı kararı). Dahası, zaman aşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun da bu borç İkrarına dayanılarak açılan davada zaman aşımı def'ini ileri sürmesi çelişkili davranış yasağını oluşturur ve MK 2. maddeye aykırıdır. Hukuken korunamaz.
Somut olayda, sözleşmenin feshedildiği 21.2.1986 tarihinden, gerek Alman Milli Emlak İdaresi'nin 24.9.1996 tarihli kesin hesap belgesinin mahkemeye sunulduğu 7.11.1996 tarihine ve gerek eldeki davanın açıldığı 21.7.1997 tarihine kadar olan süre içerisinde, BK 126/4.maddesindeki beş senelik zaman aşımının gerçekleştiği olgusu, mahkemenin kabulündedir ve tartışmasızdır.
Mahkemenin zaman aşımı süresinin dolmasından sonra vücut bulan borç ikrarının BK'nin 133/1. maddesinin özüne ve sözüne uygun düşen zaman aşımını kesen nedenlerden olmadığına ilişkin kabulü yerindedir. Ne var ki, az yukarıda açıklanan hukuki yorum ve esaslar çerçevesinde değerlendirme yapılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi kaçınılmazdır.
O halde mahkemece yapılacak iş; anılan belgenin yetkili kişilerce düzenlenip düzenlenmediği, dolayısıyla davalıyı bağlayıcı olup olmadığı, yine alacaklıya yöneltilmiş borç İkrarını havi nitelikte bir belge sayılıp sayılmayacağı delil ve karşı deliller toplanıp tespit edilmeli, bu nitelikte bir belge olduğu sonucuna kavuşulduğundan vaki ikrarın zaman aşımı def'inden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiğinin kabulü ile işin esası hakkında olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmalı belge borç ikrarını göstermiyorsa, şimdi gibi zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek eksik inceleme ve araştırmayla önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.2.2000 tarihinde, oybirliği ile karar verildi
Old 21-07-2009, 09:41   #19
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Her ne kadar sayın Damistanın eklediği karar zamanaşımını kesen nedenleri Borçlar Kanunu ve Borçlar Hukuku açısından ele alsa da kambiyo senetleri bakımından TK 662de özel nitelikte bir hüküm yer alsa da,zamanaşımı doğduktan sonra ikrara ilişkin kabul edilen bu ilkelerin yani zımni feragat olgusunun sizin açınızdan da uygulanabileceği yani temyiz aşamasında sonuç alınabileceği kanaatindeyim.Aklıma takılan tek husus borçlu ben haciz esnasında baskı ile borcu kabul dolayısıyla zamanaşımını ileri sürme hakkından feragat ettim dermi? Derse ne olur?
Old 21-07-2009, 10:03   #20
damista

 
Varsayılan

TTK.nun 1. maddesi gereğince bu kanunun MK.nun ayrılmaz bir cüzü olduğu ve MK.nun 5. maddesinde de, bu kanunun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümlerinin, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanacağı kabul edildiğine göre, Borçlar Kanununun Zamanaşımı konusundaki hükümleri TTK' na aykırı olmadığı ölçüde uygulanacaktır. bu nedenle yukarıdaki kararın somut olaya da uygulanabileceğini düşünüyorum.

ayrıca, borçlu her ne kadar haciz sırasında borcu kabul etmiş ise de, daha sonra icra dairesine serbest iradesi ile gelip ödeme taahhüdünde bulunmuştur. bu nedenle borçlunun icra tehditi altında taahhütte bulunduğu söylenemez.
Old 21-07-2009, 10:29   #21
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.m.a.g
Sayın damista,

İcra takibi son işlem tarihinden itibaren 6 ayda zamanaşımına uğrar.
Dosya yenilendiğinde, yenileme dilekçesinin tebilğinden itibaren borçlu tarafından 7 gün içinde İcra Mahkemesine zamanaşımı nedeniyle takibin iptali talebinde bulunulabilir.Eğer bulunulmaz ise, zamanaşımı süresi yeniden başlar.

Bu bilgiyi bir kez daha gözden geçirmek gerekir.

Birincisi, çeke yönelik takibin 6 ay içinde zamanaşımına uğramasında yenileme diye bir kavram yoktur.

Bundan daha da önemlisi,
Alıntı:
Eğer bulunulmaz ise, zamanaşımı süresi yeniden başlar
yönündeki bilginin doğru olmadığını düşünüyorum.

Zira, takibin zamanaşımına uğradığı iddiası, her zaman ileri sürülebilecek bir iddiadır; süre kısıtlaması yoktur. Süre kısıtlaması olmayan bir hakkın icra mahkemesine 7 gün içinde başvurulmaması sebebi ile ortadan kalkması; diğer bir anlatımla zamanaşımının yeniden işlemeye başlaması kabul edilemez.

Selam ve saygılarımla...
Old 21-07-2009, 10:40   #22
damista

 
Varsayılan

Sayın Hakan Eren, av.m.a.g.' ın bahsettiği olay; dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra yapılan yenileme üzerine ileri sürülen zamanaşımı iddasıdır. işlemden kalkan dosyanın yenilenmesi mümkün olduğu gibi takipten sonra zamanaşımı iddiasının bir süreye bağlı olmadan ileri sürülebileceği muhakkaktır.
Old 21-07-2009, 11:42   #23
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın damista bu halde dahi itiraz yenilemeden itibaren 7 gün içinde değil her zaman ileri sürülebilir(takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde yapılan yenileme).Ancak borçluya ödeme emri tebliğ edilememiş yani takip kesinleşmemişse zamanaşımı itirazı ödeme emri tebliğinden itibaren İİK 168 vd.daki 5 günlük hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çeklerde İbrazdan Sonraki Cironun Sonuçları Av.Fahri ALİMOĞLU Meslektaşların Soruları 18 20-08-2020 16:06
Vazgeçilen Takipten Dolayı Aynı Gün Açılan Menfi Tespit Davası av_mesutkaya Meslektaşların Soruları 11 30-11-2012 12:47
Sonraki tarihli bono delil sayılır mı? recep71 Meslektaşların Soruları 3 05-06-2006 12:31
Takipten Sonra İhtiyati Haciz Mümkün Mü? hukukcu Meslektaşların Soruları 1 20-03-2002 18:27
Ev Satin Alinmasindan Sonraki Sorunlar... Sibel Gonul Hukuk Soruları Arşivi 1 16-02-2002 02:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06055903 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.