Şüpheden sanık yararlanır

Su kavgası yüzünden iki köy arasında çıkan tartışmada, müvekkilin köyü olan A köyünden sayısı tam olarak tespit edilemeyen şahıslar, B köyünden gelen şahıslara silahla ateş ederek yaralamışlardır.

Dava, müştekilerin ifadeleri doğrultusunda müvekkilin de aralarında bulunduğu 4 kişi hakkında açılmıştır. Olay yerinde farklı silahlara ait 4 adet fişek örneğine rastlanmıştır. Yargılama son aşamaya kadar 4 sanık varlığının kabulü üzerinden ilerlemiştir.

Yargılama son aşamasında, A köyünden silahlı saldırı gerçekleştirenlerin sayısının 4'ten fazla olduğuna ilişkin kanaat oluşmuştur. Kimliği ve sayısı tespit edilemeyen şahısların varlığı gerekçeli kararda da belirtilmiştir. Müştekilerin, müvekkilin "olay yerinde var olduğuna" dair ifadesine rağmen müvekkilin silah kullandığına dair bir beyanları bulunmamaktadır. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, müvekkilin silahla yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesini, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince hukuka aykırı buluyorum.Bu konuda görüş ve ilgili Yargıtay kararlarını sunmanızı rica ederim.

failin suç aletini kullandğını gösterecek bir delilin olmaması, şüpheden sanık yararlanır ilkesiyleın orantılıdır.Sadece tanık beyanlarına dayanarak hüküm kurulması hakimin vicdanında nasıl bir kanaat oluşturmuş merak ettim.

Anlattığınız kadarıyla olayda sanıklar arasında iştirak olduğu anlaşılmaktadır. İştirak varken de kimin silahından çıkan kurşunla yaralama fiilinin gerçekleştiğinin bir önemi yoktur bence. Dolayısıyla müvekkilinizin de ceza alması hukuken doğrudur diye düşünüyorum.
Kimliği tespit edilemeyen şahıslar olması iştiraki ortadan kaldırmaz. Onlar yakalanmasa da, tespit edilemese de diğer şeriklere(4 kişiye) "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uygulanamaz bence.
İyi çalışmalar.

Alıntı: Yazan Baris.Ozkan Su kavgası yüzünden iki köy arasında çıkan tartışmada, müvekkilin köyü olan A köyünden sayısı tam olarak tespit edilemeyen şahıslar, B köyünden gelen şahıslara silahla ateş ederek yaralamışlardır. Dava, müştekilerin ifadeleri doğrultusunda müvekkilin de aralarında bulunduğu 4 kişi hakkında açılmıştır. Olay yerinde farklı silahlara ait 4 adet fişek örneğine rastlanmıştır. Yargılama son aşamaya kadar 4 sanık varlığının kabulü üzerinden ilerlemiştir. Yargılama son aşamasında, A köyünden silahlı saldırı gerçekleştirenlerin sayısının 4'ten fazla olduğuna ilişkin kanaat oluşmuştur. Kimliği ve sayısı tespit edilemeyen şahısların varlığı gerekçeli kararda da belirtilmiştir. Müştekilerin, müvekkilin "olay yerinde var olduğuna" dair ifadesine rağmen müvekkilin silah kullandığına dair bir beyanları bulunmamaktadır. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, müvekkilin silahla yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesini, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince hukuka aykırı buluyorum.Bu konuda görüş ve ilgili Yargıtay kararlarını sunmanızı rica ederim.

Ben sayın Fatih Avşar dan farklı düşünüyorum. Tabi ki ayrıntıları bilemeden, ilk bakışta; eğer sanık savunmasında silahı olmadığını, olaya karışmadığını vb savunmuş ise, yine belirtildiği gibi katılanlar aksi yönde iddiada bulunmamış ise, sanığın savunmasının aksi ispatlanmamışsa, herkes kendi fiilinden sorumlu tutulmalı, şüpheden sanık yararlanmalıdır. Lakin bu "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi maalesef genellikle teoride kalmakta, yargılamalarda pek rastlanmamakta.

Anayasaya,kanuna ve hukuka uygun olarak..." "...vicdani kanaatlerine göre..." karar vermek zorunda olan hakimler Anayasada kendilerine verilen ''VİCDANİ KANAATLERİNE GÖRE...'' ilkesine uygun davranarak ortada kesin olarak ispatlanmamış bir ceza davasında sanığı şüpheden yararlandırarak vicdani olarak beraatlerine karar vermeleri gerekmektedir. Burda olay sizin anlattığınız gibiyse ortada hak ihlali olduğunu düşünüyorum. Şüpheden sanık yarlanır ilkesine itibar edilmediği gibi Anayasa tarafından karar merciine verilen ''Vicdani Kanaat..'' de yerinde olmamış ne yazık ki...

Benzer bir davada her sanık hakkında ceza verilmiş karar da yargıtayca onanmıştı.

Sayın Yılmaz, söz konusu Yargıtay kararını paylaşmanız mümkün mü acaba?

Alıntı: Yazan aysel çapat Anayasaya,kanuna ve hukuka uygun olarak..." "...vicdani kanaatlerine göre..." karar vermek zorunda olan hakimler Anayasada kendilerine verilen ''VİCDANİ KANAATLERİNE GÖRE...'' ilkesine uygun davranarak ortada kesin olarak ispatlanmamış bir ceza davasında sanığı şüpheden yararlandırarak vicdani olarak beraatlerine karar vermeleri gerekmektedir. Burda olay sizin anlattığınız gibiyse ortada hak ihlali olduğunu düşünüyorum. Şüpheden sanık yarlanır ilkesine itibar edilmediği gibi Anayasa tarafından karar merciine verilen ''Vicdani Kanaat..'' de yerinde olmamış ne yazık ki...

Tam aksi de olabilir...

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3605