Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Borcu Kabul Ettikten Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-02-2014, 16:47   #1
poseidon27

 
Varsayılan Borcu Kabul Ettikten Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

İyi günler,şu anda stajer avukatım bir olayla ilgili bilginize,yardımınıza ihtiyacım bulunmaktadır.Forumda aradım konuyu bulamadım o yüzden buradan bir çözüm bulmaya çalışıyorum.Büyük bir meblağ için acılan 10 örnek icra takibinde borçlu,borcunu kabul etti ve taahhüt veri ardından taahhüdü ihlalden cezası da çıktı ve şu aşamada Menfi Tespit davası açıldı ve takip geçici olarak durduruldu.Borcu kabul eden ve taahhüt veren bir borçlunun menfi tespit davası açması uygun mudur? Takibin geçici olarak durdurulmasında bildiğim kadarıyla gösterilen dayanak HUMK 209/1.Bu konuda değerli fikirlerinizi alabilirsem çok sevinirim şimdiden teşekkürler.
Old 11-02-2014, 14:21   #2
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Tolga UÇARSU
İyi günler,şu anda stajer avukatım bir olayla ilgili bilginize,yardımınıza ihtiyacım bulunmaktadır.Forumda aradım konuyu bulamadım o yüzden buradan bir çözüm bulmaya çalışıyorum.Büyük bir meblağ için acılan 10 örnek icra takibinde borçlu,borcunu kabul etti ve taahhüt veri ardından taahhüdü ihlalden cezası da çıktı ve şu aşamada Menfi Tespit davası açıldı ve takip geçici olarak durduruldu.Borcu kabul eden ve taahhüt veren bir borçlunun menfi tespit davası açması uygun mudur? Takibin geçici olarak durdurulmasında bildiğim kadarıyla gösterilen dayanak HUMK 209/1.Bu konuda değerli fikirlerinizi alabilirsem çok sevinirim şimdiden teşekkürler.



Borcu önce kabul edip ardından menfi tespit davası açmak öncelikle genel bir hukuk prensibi olan "çelişkili davranma yasağı"na aykırıdır. Yargıtay'ın borç kabul edildikten sonra menfi tespit davası açılamayacağına ilişkin kararları mevcuttur, bir tanesini aşağıya ekliyorum;


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

Esas : 2002/5674
Karar : 2003/4850
Tarih : 06.05.2003



KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı asıl borçlu Yaşar Arslan´ın kredi borcuna kefil olduğu için Yerköy İcra Müdürlünün 1999/66 s. dosyasında aleyhine icra takibine girişildiğini, oysa sözleşmede limit belirli olmadığı için kefaletinin geçersiz olduğunu, adı geçen icra dosyasına 3.4.2001 gününde yatırdığı 3.796.000.000.-TL´nın kendisine iadesi gerektiğini ayrıca aynı yer icra müdürlüğünün 1999/49 s. dosyasında asıl borçlu sıfatı ile aleyhine icra takibi yapıldığını, bu takipde faize faiz yürütüldüğünü, faiz oranının kanuni olmadığını ileri sürmüş, 1999/66 s. icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, yatırdığı paranın 3.4.2001 gününden itibaren %225 faiz oranı ile davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada ise ana paranın 2.500.000.000.-TL olarak tespiti ile faizin kanuni faiz olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece 1999/66 s. icra dosyasının dayanağı olan kredi sözleşmesinin davacı tarafından kefil sıfatı ile imzalandığı, sözleşmede limit gösterilmediği için davacının sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılmış ve davacının bu dosyadan dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalıya ödediği 3.794.481.217.-TL´nin ödeme tarihi olan 3.4.2001 gününden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada davacı borcu kabul ettiği için menfi tesbit talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, Yerköy İcra Müdürlüğünün 1999/66 s. icra dosyasındaki alacağın dayanağı olan sözleşmeyi "garanti eden" sıfatı ile imzalamıştır. Bu halde uyuşmazlığın kefalet değil garanti sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Ancak, kredi sözleşmesi ve garanti sözleşmesinin içeriğinden garanti edilen edimin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Belirsizliğin garantisi olamayacağından davacının sorumluluğundan söz edilemez ise de, davacı, 12.2.1999 günlü mal beyanı dilekçesinde "Ödeme emrindeki borcu kabul ediyorum..." demiştir. Ayrıca 3.4.2001 gününde bakiye borcu için ödeme taahhüdünde bulunmuş, bu taahhüt ve alacaklı vekilinin taahhüdünün kabulü icra müdürlüğü tarafından zapta geçirilmiştir. Mahkemece davacının icra dosyasındaki bu beyanları dikkate alınmadan 1999/66 s. icra takibi bakımından davacı borçlunun menfi tesbit ve istirdat talebinin kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 6.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-02-2014, 15:29   #3
Avukat Kaya

 
Varsayılan

Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez.Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez. Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz. (HMK.m.188)

İcra mahkemesi kararları kesin hüküm olmasa dahi, icra mahkemesinde imzayı ikrar etmişse, menfi tespit bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmaz.İkrar eden ikrarı ile bağlıdır. (11. HD, 24. 10.1983, 4426/4529)

12. Hukuk Dairesinin 4. 10.1993 tarih ve 9597/14564 sayılı kararında, ihtiyati haciz sırasında,borcun kabul etse dahi, daha sonra, zamanaşımı itirazında edebilir demekte; 12.Hukuk Dairesinin 26.11.1992 tarihve 7920/14835 K sayılı ilamında ise,ihtiyati haciz sırasında, borcun kabul edilmesi, bonodaki imzanın inkarına engel değildir, demiştir.

“………davacının traktörünü muhafaza altından kurtarabilmek için icra dosyasında borcu kabul edip ödeme mehli istemesi,borcun kesin ve samimi olarak ikrarı anlamına gelmediğinden, menfi tespit ve istirdat davası açma hakkını ortadan kaldırmaz.” (11. HD, 15.6.1989,6597/3653)(Taylan Özgür Kiraz- Medeni Yargılama Hukukunda İkrar)

(Yukarıda yazılanlar Av.Adnan Koray' ın 20.01.2013 tarihli mesajından alıntıdır.)
Old 11-02-2014, 16:13   #4
nephilis

 
Önemli

Avukat Kaya,
Buraya eklediğiniz kararların hepsi ihtiyati haciz esnasında verilmiş kabul ve taahhüt beyanlarıyla ilgilidir. İhtiyati haciz esnasında borçlu tarafından borcun kabulü ile buna istinaden verilen taahhütler icra tehdidi altında yapıldığı için geçerli kabul edilmemektedir, zaten bu konuda bir sıkıntı yok. Soruya dikkat ederseniz soruda ihtiyati haciz esasında verilmiş bir kabul beyanından bahsedilmiyor.
Old 11-02-2014, 16:59   #5
Avukat Kaya

 
Varsayılan

Haklısınız nephilis.

Son iki paragraftaki örneklemeler; ihtiyati haciz sırasında borçlunun borcunu kabul etmesi halinde ki uygulamayı göstermektedir. Yalnız amacım Tolga beyi yanlış yönlendirmek değildi, sadece hadisenin o kadar da lehe olamayabileceğini göstermeye çalıştım. Yoksa verdiğiniz cevap kanaatimce doğrudur.

Sunduğunuz kararın bir benzerini aşağıda paylaşıyorum. İyi çalışmalar

YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

Tarih : 11/21/2006
Esas No : 2006/18620
Karar No : 2006/21849


2004 - İCRA VE İFLAS KANUNU 170
2004 - İCRA VE İFLAS KANUNUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞ HÜKÜMLERİ (1) 170

ÖZET : KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS YOLLA YAPILAN İCRA TAKİBİNDE, BORÇLU İMZAYI İNKAR ETMİŞTİR. HACİZ SIRASINDA İSE BORCU AÇIKÇA KABUL ETMİŞTİR. BORCU KABUL ETTİĞİNİ BEYAN EDEN BORÇLUNUN İMZA İTİRAZININ REDDİ GEREKİRKEN HACİZ TEHDİDİ ALTINDA BORCUN KABULÜNÜN GEÇERSİZ OLDUĞU GEREKÇESİYLE İTİRAZIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ HATALIDIR.

DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklının 15.03.2005 tarihinde Nevşehir tcra Müdürlüğü'nde hamiline düzenlenmiş keşidecisi C., yetkili hamili takip alacaklısı Ş. olan 150 Milyar TL'lik çek ile ilgili başlattığı takipte borçluya 163 örnek ödeme emri 18.03.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu tarihten sonra 18.04.2005 tarihinde Büyükçekmece 2.İcra Müdürlüğü'ne yazılan talimat sonucunda yapılan hacizde borçlunun açıkça "borcu kabul ediyorum... çek benim çekimdir" şeklindeki açıklaması İİK'nun 170/a-3. maddesi kapsamında değerlendirileceğinden ( borçlunun çeki vekaleten imzalatması karşısında dahi ) imza itirazının anılan madde hükümlerine göre reddi gerekirken ödeme emri tebliğinden ve imza itirazından sonra uygulanan hacizde borcun kabul edildiği göz ardı edilerek haciz tehdidi altında borcun kabulünün geçersiz olacağından bahisle itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ( , 21.11.2006 gününde oybirliğiyle karar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
icradan sonra açılan menfi tespit davası,icranın durdurulması av.aybeg Meslektaşların Soruları 25 26-07-2012 13:51
icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında dava değeri? GECE Meslektaşların Soruları 1 10-08-2011 07:36
icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası Av.Selda Çamoğlu Meslektaşların Soruları 7 22-03-2010 22:56
Takip Kesinleştikten Sonra Açılan Menfi Tespit/ Yargıtay Kararı Av.Suat Ergin Meslektaşların Soruları 20 29-12-2009 13:31
İtirazın kaldırılmasından sonra açılan Menfi tespit davası av.özgül erişen Meslektaşların Soruları 4 28-12-2009 15:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05171609 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.