Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tasarrufun İptali- Muvazaa

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-06-2007, 22:54   #1
ays

 
Varsayılan Tasarrufun İptali- Muvazaa

Sevgili arkadaşlar,
müvekkilim birine borç para veriyor ve senet yapiyorlar.Ayrıca bu senetten bahseden ve ödenmediği taktirde borçlunun gayrimenkulünün devredileceğine dair adi yazılı bir sözleşme var.Borçlu senetten sonra G.menkulü satış olarak devrediyor akrabasına.Biz senedi icraya koyduk aciz vesikası aldık.Su asamada ispat ve davayı kazanma açısından İİK ya göre tasarrufun iptali mi yoksa muvazaa davası mı daha lehe olur?Ayrica her iki dava da senetin dayandığı temel borç ilişkisi sorgulanır mı?
Simdiden tesekkurler.
Old 11-06-2007, 02:17   #2
Kilimanjaro

 
Varsayılan

Senedin tanzim tarihinden sonra devir yapıldıysa, İİK.m.280 istikametinde tasarrufun iptali davası açabilirsiniz. Muvazaadaki ispat külfetine göre tasarrufun iptali davası sonuç almaya daha yakın düşer kanaatindeyim.
Temel borç ilişkisi sorgulansa bile (kumar borcu gibi hukukun korumadığı bir sebebe dayanmadığı sürece) bunun size herhangi bir zararı olmayacaktır. Zaten elinizde hangi sebebe dayanırsa dayansın ortada bir alacağın bulunduğunu teyit eden yazılı bir belge de varmış...
Old 11-06-2007, 09:46   #3
ays

 
Varsayılan

Sayın Klimanjaro bu borcun kaynaginin incelenmesi hakkinda bir yargitay karari yolluyorum.Evet elimizde bir bono var ve bir de adi yazili sözleşme var.Ama bunlar yeterli olacak mi kestiremiyorum.Bildigim kadariyla iki davayi birden acablirim.Her ihtimale karşı oyle mi yapsam acaba?

KARAR:
Taraflar arasındaki "tasarrufun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Asliye Sekizinci Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.4.1999 tarih ve 1996/291 -1999/475 s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 13.9.2000 tarih ve 3498-3768 s. ilamıyla; (... Taraflar arasındaki uyuşmazlık İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilirle koşullarından biriside, borçlu aleyhine yapılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması şarttır. Somut olayda alacaklı davacı Tekin borçlu A.... A.Ş. aleyhine giriştiği takibin kesinleştiği bunun sonucu olarak ta borçlu hakkında borç ödemeden aciz belgesi düzenlendiği görülmektedir.
icra takibi kesinleşip borçlu hakkında aciz belgesi düzenlendikten, başka bir deyişle takibe karşı itirazın iptali davası açılarak hüküm alındıktan sonra tasarrufun iptali davasını gören mahkemece borcun gerçek bir borç olup olmadığı veya takibin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı incelenip buna göre bir sonuca varılamaz.
Bu bakımdan mahkemenin takibin geçerli bir alacağa dayanmadığı sonucuna varılarak davayı reddetmesi doğru olmamıştır. O durumda yapılacak iş, iddia ve savunma doğrultusunda ve özellikle İİK. 280. maddesi hükümü gözetilerek sonucu dairesinde bir hükme varmaktan ibarettir.
Bütün bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı biçimde karar kurulması bozmayı gerektirir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Dava, icra iflas Yasasının 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davalı 3. kişinin aciz belgesine bağlanan davacı alacağının gerçekte mevcut olmadığı ve borçlu ile alacaklı arasında muvazaa bulunduğu yönündeki savunmasının tasarrufun iptali davasında incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konuyla ilgili kanuni düzenlemenin irdelenmesinde yarar vardır, iptal davaları 2004 s. icra iflas Yasasının 277 ve devamı maddelerinde özel olarak ve bütün ayrıntıları ile düzenlenmiş olup, tarafları, yargılama usulü ve nitelikleri kendine özgü olan bir dava türüdür.
Bilindiği üzere; icra iflas Yasasının "iptal davası ve davacılar" başlıklı 277 maddesinde; "iptal davasından maksat 278., 279. ve 280. maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler.
1- Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
2- iflas idaresi yahut 245. maddede ve 255. maddenin 3. fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri." Denilmektedir.
Yine, "iptal davalarında yargılama usulü" başlıklı 281. maddede; "Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara müteallik ihtilafları hal ve şartları göz önünde tutarak serbestçe takdir ve halleder.
Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.
Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde, dava reddolunur. Bu durumda hakim, duruma göre her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder." Hükümü yer almaktadır.
Diğer taraftan, "iptal davasında davalı" başlıklı 282. maddede ise; "icra ve iflas Yasasının 11. babındaki iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir, iptal davayı iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez." denilmiştir...
Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, iptal davası hukuki niteliği itibariyle dava konusu malın aynına ait olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Yalnızca alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar, iptal davasının amacı, İİK-277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebilir. Sair söyleyişle bu dava alacaklıya borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufla ilgili mal üzerinde alacağın tahsilini sağlama yetkisini verir. Bu yetki de alacak miktarı ile sınırlıdır.
Bu özelliklerin doğal sonucu olarak davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı sair söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması, bir diğeri de alacağın aciz vesikasına bağlanmış olmasıdır. Bu özelliği sebebiyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişi aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilir (Prof. D. Baki Kuru-İcra ve iflas Hukuku, c:4, sh:2506 v.d.). Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir. Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu halde tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece tetkiki gerekir.
Nitekim Yargıtay 15. HD.nin 18.6.1996 gün ve 3294-3421 s. kararında da "İİK.nun 277. vd. maddelerine dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarında 3. Kişinin borçlu ile alacaklı arasındaki muvazaa iddiasını ileri sürmesi halinde mahkemece bu iddianın tetkiki gerekir. Çünkü iptal davasının dinlenebilirlik şartlarından biriside tasarrufta bulunan kişinin (borçlu) durumunda olması, başka bir deyişle alacaklıya karşı gerçek bir borcun varlığıdır. Eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olamayacağından iptal davasının dinlenmesi mümkün olmaz" denilerek bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Diğer bir yönüyle de konu ele alındığında da, İİK. 277.vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında takip borçlusundan hak iktisap eden 3. Kişilerin davacının takip borçlusundan alacaklı olmadığına ait savunmasının araştırılmasında zorunluluk vardır. Aksi takdirde takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması sebebiyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo senetlerine dayalı takibe karşı menfi tesbit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen 3. Kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki bunun kabulüne olanak yoktur. Hatta tasarrufta bulunurken borçlu olmayan kötü niyetli kişilerin malvarlığındaki bir unsuru iyi niyetli 3. Kişilere devrettikten sonra hileli işbirliği halinde olduğu kimselere eski günlü borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yoluyla dolaylı olarak geri alması dahi imkan dahiline sokulabilir. Elbette ki bunlar yasaca amaçlanan durumlar değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir. Şu durumda tasarruf iptali davalarında davacının gerçekten alacaklı olmadığına ait 3. Kişilerce ileri sürülen savunmanın bu davalarda tartışılamayacağına ait düşüncenin kabulüne olanak bulunmayıp, bu düşünce hukukun temel ilkelerinden olan iki kişinin 3. Kişi aleyhine açık veya zımni şekilde anlaşmasının 3. Kişiyi bağlamayacağı prensibine de aykırıdır.
Ayrıca, dosya kapsamında takibe karşı açılmış bir itirazın iptali davası ve bu konuda verilmiş bir hüküm de bulunmayıp, buna değinen daire kararı maddi hataya dayanmaktadır.
Açıklanan sebeplerle Mahkemenin direnmesi usul ve kanuna uygun olup, yerindedir.
Ne var ki Özel dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerle yerel mahkemenin direnmesi yerine görüldüğünden davacı vekilinin esasa ait temyiz itirazlarının tetkiki için dosyanın (15. HUKUK DAİRESİ'NE GÖNDERİLMESİNE), 19.6.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Simdi ne dersiniz acaba?Tesekkurler.
Old 11-06-2007, 13:36   #4
djazz

 
Varsayılan

hiçbirzaman senedin sebebini açıklamak zorunda değilsiniz.
ne için verildiğini soramazlar çünkü senet borcundan mücerrettir.
Old 11-06-2007, 19:16   #5
ays

 
Varsayılan

İlginiz için tesekkurler...
Bu dediğiniz kambiyo hukukunun temel ozelliği.Fakat yukarıda alıntıladığım kararda HGK kambiyo senedinin dayandığı temel borç ilşkisinin sorgulanabileceğini belirtiyor.Baki kuru borç ilşkisinin inceleneceğini bunu ispat külfetinin de borcun gerçek olmadığını iddia eden davalıda olacağını ifade ediyor.Bu durumda ben elimin guclu olup olmadığını anlamak istiyorum.Senet,takip ve adi yazılı sözleşme,tanıklar....???
Old 12-06-2007, 00:09   #6
Kilimanjaro

 
Varsayılan

Bu konuda fazla bir tecrübem yok, ama sizin açacağınız bir tasarrufun iptali davasında aynı zamanda taraflar arasında muvazaa bulunduğunu ileri sürmenize de herhangi bir engelin bulunmadığını söyleyebilirim.
Gayrimenkulü satın alan şahıs da elbette muvazaa iddiasını size karşı kullanabilir. Eklediğiniz Yargıtay Kararı böyle bir durumda yerel mahkemenin araştırma yapması gerektiğini anlatıyor. Eğer siz müvekkilinizle borçlu arasında senet düzenlenmesine sebep teşkil eden alt ilişkiyi (beyanınıza göre borç verilmesini) muvazaa iddiasını güçlendirmeyecek bir şekilde izah etme imkanına sahipseniz, böyle bir durumda sorun yaşamazsınız.
Elinizdeki kambiyo senedi, muvazaa iddiası dışında (para borcu için düzenlendiğini belirtiyorsunuz, bu durumda taraflar arasındaki alt ilişkiden kaynaklanan kişisel defiler burada gündeme gelemeyecektir) geçersiz kılınamaz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tasarrufun İptali davasında ihtiyadi tedbir kararı alınması ve velayet sorunu av.knel Meslektaşların Soruları 12 29-04-2009 16:03
Muvazaa Nedenİyle Tapu İptali mi? Yoksa Tasarrufun İptali mi? SOFTWARE Meslektaşların Soruları 16 22-02-2009 11:18
Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali Davası Av.Seda Meslektaşların Soruları 4 03-12-2007 18:20
Tasarrufun iptali,muvazaa Av.Şule Pınar Narin Meslektaşların Soruları 1 25-04-2007 20:14
Muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali Av.Ender Meslektaşların Soruları 10 15-02-2007 11:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03667498 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.