Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tazmİnat Davasinda ZamanaŞimi-karŞi Tarafin ÖlmÜŞ Olasi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-06-2008, 15:58   #1
Nil Şeker

 
Varsayılan Tazmİnat Davasinda ZamanaŞimi-karŞi Tarafin ÖlmÜŞ Olasi

14.06.2003 yılında meydana gelen trafik kazasında müvekkilin eşi ölmüş.25.06.2003 de fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak maddi tazminat davası açılmış.Kazada her iki araç sürücüsüde ölmüş.Diğer aracın sürücüsü %100 kusurlu, müvekkilin eşi kusursuz bulunmuş.Bu dava 1)Diğer araç sürücüsünün mirasçılarına 2)Diğer aracın maliki olan rent a car firmasına 3)Diğer aracı firmadan kiralayan kişiye 3)Diğer aracın sigorta şirketine dava açılmış.
Şu an dosya vekil olarak bana verildi.Zarar yönünden bilirkişi incelemesi henüz tamamlanmadığından ıslah da yapılmamış.Kazanın olduğu tarihteki geçerli kanunlara göre normalde 8 yıllık zamanaşımı var.Diğer araç sürücüsünün kazada ölmüş oduğu için ortada bir ceza davası yok.Bu durum zaman aşımı süresinde bir değişikliğe sebep olur mu?

Diğer araç sürücüsünün dışındaki davalılar için zamanaşımı süresi farklı mıdır?
Old 04-06-2008, 12:15   #2
sarissa

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nil Şeker
14.06.2003 yılında meydana gelen trafik kazasında müvekkilin eşi ölmüş.25.06.2003 de fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak maddi tazminat davası açılmış.Kazada her iki araç sürücüsüde ölmüş.Diğer aracın sürücüsü %100 kusurlu, müvekkilin eşi kusursuz bulunmuş.Bu dava 1)Diğer araç sürücüsünün mirasçılarına 2)Diğer aracın maliki olan rent a car firmasına 3)Diğer aracı firmadan kiralayan kişiye 3)Diğer aracın sigorta şirketine dava açılmış.
Şu an dosya vekil olarak bana verildi.Zarar yönünden bilirkişi incelemesi henüz tamamlanmadığından ıslah da yapılmamış.Kazanın olduğu tarihteki geçerli kanunlara göre normalde 8 yıllık zamanaşımı var.Diğer araç sürücüsünün kazada ölmüş oduğu için ortada bir ceza davası yok.Bu durum zaman aşımı süresinde bir değişikliğe sebep olur mu?

Diğer araç sürücüsünün dışındaki davalılar için zamanaşımı süresi farklı mıdır?


SAYIN nİL
cevabım sadece uyarı niteliğinde olacak. benimde aynı nitelikte davam olduğu için araştırma yapmıştım. hatırladığım kadarıyla Fazlaya dair haklar saklı tutulmuş olsa bile ıslah için kaza tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi var. Yani rapor gelmese bile yakında süreniz doluyor olabilir. Dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Kolaylıklar
Old 04-06-2008, 12:20   #3
Nil Şeker

 
Varsayılan SuÇlunun ÖlÜmÜ Nedenİyle Verİlen Takİpsİzlİk ZamanaŞimini Keser Mİ?

Tedbirsizlik dikkatsizlik sonucu müvekkilin eşinin ölümünee sebebiyet veren şahıs, sebep olduğu kazada kendi hayatını da kaybetmiş bulunmaktadır.Müvekkilin eşi kusursuz, diğer sürücü %100 kusurlu bulunmuş.Kaza 2003 yılında olmuş ve buna göre ceza davası zamanaşımı 5 yıl.Kazaya sebep olan sürücü öldüğünden savcılık takipsizlik kararı vermiş.Bu takipsizlik kararı Eski Ceza Yasasının 104 maddesine göre zamanaşımını keser mi? (Vefat edenin mirasçıları ve araç malikine açmış olduğumuz tazminat davsının ıslahı hangi süreye tabi onu anlamaya çalışıyorum) Bilgisi olan paylaşırsa sevinirim...Teşekkür Ederim...
Old 04-06-2008, 14:09   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Zamanaşımını kesen nedenler hakkında BK.nun 133 maddesi uygulanır. Takipsizlik kararı verilmesi bu maddeye göre kesme nedenleri arasında olmadığından ceza zamanaşımı eylem tarihinden itibaren uygulanır ve bu nedenle kesilmez.

2. Ancak: ceza zamanaşımının dolmasına rağmen zararın açık ve kesin şekilde belli olması kati raporun alınması adli tıp sonucunun belli olması gibi işlemlere bağlı ise , 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde olmak üzere ,bu gibi işlemlere ait raporların alınmasından itibaren 1 yıl içinde ek davanın açılabileceği veya ıslah yoluyla fazlaya ilişkin hakkın talep edilebileceği , 1 yıllık süre de geçirildiği takdirde zamanaşımının gerçekleşeceği kanısındayım.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/10558

K. 2003/12734

T. 4.11.2003

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE UĞRANILAN ZARARIN TAZMİNİ ( Davacının Islah Dilekçesi Verilmesi )

• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Sonucu Uğranılan Zarar )

• FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI ( Rapor Tarihinden İtibaren Bir Yıl Zarara Neden Olan Olay Tarihinden İtibaren Beş Yıl İçerisinde Islah Dilekçesi Verilmesinin Gerekmesi )

• ISLAH ( Fazlaya Dair Haklar Saklı Tutularak Açılan Davada Rapor Tarihinden İtibaren Bir Yıl Zarara Neden Olan Olay Tarihinden İtibaren Beş Yıl İçerisinde Islah Dilekçesi Verilmesi )

• ZAMANAŞIMI ( Fazlaya Dair Haklar Saklı Tutularak Açılan Davada Rapor Tarihinden İtibaren Bir Yıl Zarara Neden Olan Olay Tarihinden İtibaren Beş Yıl İçerisinde Islah Dilekçesi Verilmesi )

818/m.60

1086/m.83,87

ÖZET : Anayasa Mahkemesi'nin HUMK'nun 87. maddesinin son cümlesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi ıslah edemez" hükmünü iptalinden sonra müddeabihin ıslahı da olanaklı kılınmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra bu nitelikteki bir istem için ayrı bir dava açılıp, eldekiyle birleştirme yoluna gidilmeyecek aynı dava içinde geriye kalan miktar istenebilecektir. Bunun için de, yeni bir dava açılmış gibi, istem miktarını içeren dilekçe karşı tarafa tebliğ edilecek, harç yatırılacaktır. Böyle bir dilekçe ıslah olarak nitelendirilse bile, zamanaşımı ve hak düşürücü süre gibi hususları kesmeyecektir. Şu durumda böyle bir dilekçe bu tür uyuşmazlıklarda başlı başına bir dava olarak kabul edilmeli ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak üzere açılan davada zararın mevcudiyetini kesinleştiren rapor tarihinden itibaren bir yıl, zarara neden olan olay tarihinden itibaren beş yıl içerisinde ıslah dilekçesi verilmediği için ıslah dilekçesi ile istenen zarar miktarının zamanaşımına uğradığı kabul edilmelidir.
DAVA : Davacı M.Ç. vekili Avukat M.K. tarafından, davalılar Metin ve Ekrem aleyhine 5/4/1999 ve 25/3/2002 gününde verilen dilekçeler ile trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 27/1/2003 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davalı Metin vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı Ekrem tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 4/11/2003 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Metin vekili Avukat M.U.A. ile karşı taraftan davacı vekili Avukat E.K. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davaya konu trafik kazası 21/7/1996 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı iş gücü kaybına ilişkin rapor 15/11/2000 tarihini taşımaktadır. Davacı 5/4/1999 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş, 25/3/2002 tarihli ıslah dilekçesi ile bu saklı tutulan kısmın hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalılar ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuşlar, yerel mahkeme ıslah edilen dava, önceki davanın devamı olduğu, yeni dava açılmış sayılmayacağı ve ilk dava ile ıslah dilekçesi arasında beş yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı def ini reddetmiştir. Islah olarak adlandırılan dilekçe HUMK'nun 83. ve devamı maddelerinde yer aldığı biçimde ve aynı yasanın 87. maddesindeki usule ait bütün işlemlerin değiştirilmesini öngördüğü halde, bu davaya konu ıslah dilekçesi ilk dava dilekçesinde geriye kalan hakların saklı tutulmasından sonra fazla çıkan zararın istenmesini içermektedir. Davacı bu nitelikteki bir olay için ayrı bir dava ile de geriye kalan zararını isteyebilirdi. Bu hususda Anayasa Mahkemesi'nin HUMK'nun 87. maddesinin son cümlesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi ıslah edemez" hükmünün iptalinden sonra müddeabihin ıslahı da olanaklı kılınmıştır. Şu durumda Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra bu nitelikteki bir istem için ayrı bir dava açılıp, eldekiyle birleştirme yoluna gidilmeyecek aynı dava içinde geriye kalan miktar istenebilecektir. Bunun içinde, yeni bir dava açılmış gibi, istem miktarını içeren dilekçe karşı tarafa tebliğ edilecek, harç yatırılacaktır. Böyle bir dilekçe ıslah olarak nitelendirilse bile, zamanaşımı ve hak düşürücü süre gibi hususları kesmeyecektir. Şu durumda böyle bir dilekçenin bu tür uyuşmazlıklarda başlı başına bir dava olarak kabulü gerekir. Islah dilekçesi ile istenen, daha önceki dava dışında kalan bir alacağı içermektedir. Bu bakımdan ilk dava ile davanın açılması, daha sonraki ıslah dilekçesindeki miktar için zamanaşımını kesmez, bu nedenle yerel mahkemenin gerekçesi doğru değildir. Öte yandan davacının yaralanması sonucu gelişen durumun en geç Adli Tıp Kurumu'nun daimi işgücü kaybına ilişkin 15/11/2000 tarihli raporurıa kadar devam ettiği, böylece davacının bu tarihten itibaren ancak bir yıllık sürede davasını açabileceği kabul edilmelidir. Borçlar Kanunu'nun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı, olay tarihinden başlayarak ancak, gelişen bir durum olduğu takdirde işlemez. Gelişen durum 15/11/2000 tarihinde sonuçlandığına, olay tarihinden itibaren beş yıl, rapor tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ıslah dilekçesi verilmediğine göre ıslah dilekçesi ile istenen zarar miktarının zamanaşımına uğradığının kabulü ile bu kalem isteme yönelik davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan karann yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı Metin Mete vekili için takdir olunan 275.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 4/11/2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 04-06-2008, 15:00   #5
Nil Şeker

 
Acil

Sayın Yücel Kocabaş,
Bahsi geçen olayda diğer sürücünün sebep olduğu kaza sebebi ile müvekkilin eşinin dışında, diğer sürücünün kullandığı arabada bulunan 2 kişi daha ölmüştür.Buradan yola çıkarsak eski TCK 455.Maddenin 2.fıkrasına göre cezanın üst sınırının 10 yıl olduğunu düşünürsek ceza zamanaşımını 102.Maddenin 3.fıkrasına göre 10 yıl olarak düşünebilir miyiz?
Old 04-06-2008, 15:19   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nil Şeker
Buradan yola çıkarsak eski TCK 455.Maddenin 2.fıkrasına göre cezanın üst sınırının 10 yıl olduğunu düşünürsek ceza zamanaşımını 102.Maddenin 3.fıkrasına göre 10 yıl olarak düşünebilir miyiz?

Evet, haklısınız. Ancak lütfen sorularınızı bölerek, farklı forumlar açmayınız. İki forumu birleştirdim.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mbb Davasinda Ceza Verİlmesİne Yer OlmadiĞina Daİr Verİlen Karara KarŞi Kanun Yolu Av.Mehmet SAVRUN Meslektaşların Soruları 2 22-11-2007 21:15
Beraat Halİnde MÜŞtekİye KarŞi Manevİ Tazmİnat damista Meslektaşların Soruları 8 17-11-2007 11:21
Ölmüş kişiye icra takibi olcsvl Meslektaşların Soruları 3 16-09-2007 22:07
Adalet BakanliĞina KarŞi Tazmİnat Davasi Av.Furkan Mutlu Meslektaşların Soruları 16 11-09-2007 20:22
BoŞanma Davasinda Nafaka Ve Tazmİnat Tan Feragat Av.Zuhat Kaya Meslektaşların Soruları 2 13-03-2007 13:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03734303 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.