Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Faturaya Konu Malın Teslimi Hakkında Tanık Dinlenmesi Mümkün müdür

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-05-2008, 12:26   #1
AVUKAT AYŞE

 
Varsayılan Faturaya Konu Malın Teslimi Hakkında Tanık Dinlenmesi Mümkün müdür

Değerli meslektaşlarım ; Açık faturaya dayalı olarak yaptığımız ilamsız takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açtık.Davalı borçlu fatura içeriğine itiraz ederek böyle bir ticari alışveriş olmadığını ve fatura içeriğinde yeralan malların teslim edilmediğini ileri sürmüş ve delil listemizde tanık bulanması sebebiyle tanık dinlenmesine muvaffakat etmediğini bildirmiştir.Mahkeme tarafından da HUMK Md. 288 ve 289 gereği tanık dinletme talebimizin Reddine karar verilmiştir.Hatırladığım kadarıyla teslim gibi maddi iz bırakan hukuki ilişkilerin tanıkla ispatı mümkün ancak bu hususta yargıtay kararı sunmam gerekiyor.ilgilenen arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Old 13-05-2008, 13:02   #2
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Teslim olgusunun tanık ile ispatı mümkündür. Bu konuda Yargıtay kararları da mevcuttur. Aynı konuda derdest olan bir davamda teslim olgusuna ilişkin olarak tanık dinletmiş bulunmaktayım. Hatta bunun için nakliye aracının şoförünün adresini binbir güçlükle tespit ettirdim

Öncelikle bir dilekçemde bulduğum fakat ayrıntısını bulamadığım bir Yargıtay Kararından alıntı yapayım;

Alıntı:

Yargıtay 19. HD.nin 24.09.2001 t.li 2001/4647 E. 2001/5828 K. sayılı kararı uyarınca; “ ...faturalarda yazılı malın davalıya teslimini bir olgu olarak davacının tanık da dahil her türlü delille kanıtlayabileceği gözetilerek bu husustaki delillerin toplanması ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir”

Bir başka karar da aşağıda alıntılanmıştır.

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/2879

K. 1994/3392

T. 7.4.1994

• ALACAK TALEBİ ( Teslim Keyfiyetinin Maddi Vakıaya Taalluk Edip Tanıkla İspatı Mümkün Bulunmasına Göre Davacıya Fatura Konusu Malı Teslim Ettiğini Tanıkla İspat Etme İmkanı Verilmesi Gereği )

• MALLARIN TESLİM EDİLMESİ ( Teslim Keyfiyetinin Maddi Vakıaya Taalluk Edip Tanıkla İspatı Mümkün Bulunmasına Göre Davacıya Fatura Konusu Malı Teslim Ettiğini Tanıkla İspat Etme İmkanı Verilmesi Gereği - Alacak Davası )

• TANIK DİNLENMESİ ( Teslim Keyfiyetinin Maddi Vakıaya Taalluk Edip Tanıkla İspatı Mümkün Bulunmasına Göre Davacıya Fatura Konusu Malı Teslim Ettiğini Tanıkla İspat Etme İmkanı Verilmesi Gereği - Alacak Davası )

6762/m.84


ÖZET : Dava alacak talebidir. Davacı ve karşı davalı ihtilaflı faturalar konusu malların teslim edildiği yolunda tanık dinletmek istemiş ve fakat karşı çıkılmış olması nedeniyle mahkemece dinlenmemiş ise de, taraflar arasındaki akti ilişkinin varlığının çekişmesiz bulunması ve ihtilatın malların teslim edilip edilmediği üzerinde toplanmış olmasına ve teslim keyfiyetinin maddi vakıaya taalluk edip tanıkla ispatı mümkün bulunmasına göre davacı ve karşı davalıya 26 adet fatura konusu malı teslim ettiğini tanıkla ispat etme imkanı verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas ve karşılık davalarının reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı ve karşı davalının, davalı ve karşı davacıya gönderdiği ve onun da Beyoğlu 21. Noterliğince düzenlenen 17.1.1990 tarihli belge ile itiraz ederek iade ettiği 28.12.1989 ve 29.12.1989 tarihli 31 adet fatura münderecatı malın davacı ve karşı davalı tarafından davalı ve karşı davacıya teslim edilip edilmediği noktasında toplanmakta olup, davalı ve karşı davacı bilahare 9.5.1990 tarihli dilekçesi ile bahsi geçen faturalardan 26 adedine itiraz ettiklerini açıklamış, böylece uyuşmazlık 26 adet faturaya inkisar etmiş bulunmaktadır.
Davalı ve karşı davacının işletme defteri tutmuş olması nedeniyle davacı ve karşı davalının ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapor içeriğine göre sözkonusu 31 adet fatura münderecatı malın teslim edildiğinin kabulü halinde davalı ve karşı davacının 27.657.540.- lira borçlu, aksi halde 41.500.000.- lira alacaklı göründüğü anlaşılmakta olup, mahkemece davacı ve karşı davalının ticari defterlerinin kapanış tastiki olmaması nedeniyle defter kayıtlarına itibar edilemeyeceği mal teslimine ilişkin davalı ve karşı davacının imzasını taşıyan irsaliye de bulunmadığından tarafların birbirlerine yemin teklifine hakkı olduğu gözetilip, davacı ve karşı davalının teklif ettiği yemini davalı ve karşı davacının borçlu olmadığı yolunda eda ettiği, ancak kendisinin yemin teklif etmediği ve böylece her iki davanın da kanıtlanamadığından bahisle reddine karar verilmiş ise de, TTK.nun 84. maddesi hükmüne göre kapanış tastiki olmasa da aleyhine kayıtlar içeren ticari defterlerin sahibi aleyhine delil teşkil edecek olmaları konusunda mahkemece davacı ve karşı davalının ticari defter kayıtlarındaki aleyhine hususların dikkate alınmama gerekçesi doğru bulunmamaktadır. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere davacı ve karşı davalının ticari defterlerinde alacaklı veya borçlu görünmesi 26 adet fatura münderecatı malın davalı ve karşı davacıya teslim edilip edilmediği noktasında toplanmakta olup, öte yandan davacı ve davalı vekilinin 19.3.1990 tarihli dilekçesinden karşı dava konusu meblağın avans kabilinden alındığı ve bin netice mal tesliminin sabit olması ile kapatılacağı ve istirdat konusu olmaktan çıkacağı ve dolayısı ile davacı ve karşı davalının ticari defterlerindeki aleyhe kaydın çürütülmüş olacağı tabii bulunmaktadır.
Davacı ve karşı davalı ihtilaflı faturalar konusu malların teslim edildiği yolunda tanık dinletmek istemiş ve fakat karşı çıkılmış olması nedeniyle mahkemece dinlenmemiş ise de, taraflar arasındaki akti ilişkinin varlığının çekişmesiz bulunması ve ihtilatın malların teslim edilip edilmediği üzerinde toplanmış olmasına ve teslim keyfiyetinin maddi vakıaya taalluk edip tanıkla ispatı mümkün bulunmasına göre davacı ve karşı davalıya 26 adet fatura konusu malı teslim ettiğini tanıkla ispat etme imkanı verilmesi gerekirken, bu imkanın tanınmaması nedeniyle bizzarur ve icapsız olarak teklif etmek zorunda kaldığı yemini davalı ve karşı davacının eda etmiş olmasına dayanılarak, davanın reddi ve davacı ve davalının mal teslim ettiğini kanıtlayamaması halinde ticari defterinde avansdan 41.500.000.- lira borçlu gözüktüğü ve böylece aleyhine oluşacak olan bu kayıt dikkate alınmadan ve bu itibarla ispat külfeti kendisine düşmeyen davalı ve karşı davacının yemin hakkını kullanmadığından bahisle karşı davanın reddi isabetsiz bulunmaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden her iki taraf yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 07.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası
Old 13-05-2008, 13:09   #3
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Yukarıdaki mesajımda özeti bulunan kararı da buldum. Şöyle ki ;
T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/4647

K. 2001/5828

T. 24.9.2001

• ALACAK DAVASI ( Davalının Defterine Kayıt Etmediği Faturalar - Davacının Tanık Dahil Her Türlü Delille Kanıtlayabileceği/Ticari İlişkinin Varlığı )

• TİCARİ İLİŞKİNİN VARLIĞI ( Davalının Defterine Kayıt Etmediği Faturalar - Davacının Tanık Dahil Her Türlü Delille Kanıtlayabileceği )

• FATURA ( Davalının Defterine Kayıt Etmediği - Davacının Tanık Dahil Her Türlü Delille Kanıtlayabileceği/Ticari İlişkinin Varlığı )

• TANIK DAHİL HER TÜRLÜ DELİLLE KANITLAMA ( Davalının Defterine Kayıt Etmediği Faturalar - Ticari İlişkinin Varlığı/Alacak Davası )

2004/m.67


ÖZET : Dava konusu olayda taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacı yanca davalı adına kesilen faturalardan iki adedinin davalı defterinde kayıtlı olduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığında uyuşmazlık bulunmadığı gözetilerek davacı defterlerinde kayıtlı olupta davalı defterinde kaydı bulunmayan diğer faturalarda yazılı malın davalıya teslimini bir olgu olarak davacının tanık da dahil her türlü delille kanıtlayabileceği gözetilerek bu husustaki delillerin toplanması ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı İsmail Karcı vekili Av. İbrahim Yönetgen ile davalı Serdar Yiğitcan vekili Av. Turgay Şirin arasında görülen dava hakkında Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06/06/2000 gün ve 31-191 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 23/03/2001 gün ve 8171-2106 sayılı ilamına karşı davacı vekilince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı davalıya satılıp teslim edilen unlara ait fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için yapılan takibe de itiraz ettiğini belirterek vaki itirazın iptalini talep ederken;
Davalı faturalarda yazılı unun kendilerine teslim edilmediğini irsaliyelerdeki imzaların da kendilerine ait olmadığını savunmuştur. Ancak mahkemece alınan 07/07/1999 tarihli bilirkişi raporunda davalıya ait 1998 yılına ait işletme defterinde 28/01/1998 tarih 27376 nolu 375.720.000.-TL'lık ve 20/03/1998 tarih 27496 nolu 303.000.000.-TL bedelli faturaların mal alış hanesine kayıtlı olduğu bildirilmiş, itiraz üzerine alınan 07/02/2000 tarihli raporda ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin 1996 yılından bu yana devam ettiği, 1998 yılında davacının davalıya yedi adet fatura kestiği faturalardan iki adedinin davalı defterlerine işlendiği halde beş faturanın işlenmemiş olduğu bildirilmiştir.
Bu durumda taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde 1998 yılında davacı yanca davalı adına kesilen faturalardan iki adedinin davalı defterinde kayıtlı olduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığında uyuşmazlık bulunmadığı gözetilerek davacı defterlerinde kayıtlı olupta davalı defterinde kaydı bulunmayan diğer faturalarda yazılı malın davalıya teslimini bir olgu olarak davacının ( tanık da dahil ) her türlü delille kanıtlayabileceği gözetilerek bu husustaki delillerin toplanması ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken ve hükmün bu gerekçelerle bozulması icap ederken ilamda yazılı gerekçe ile bozulmuş olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle Dairemizin 23/03/2001 gün ve 2000/8171 Esas, 2001/2106 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, 24/09/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak :Kazancı İçtihat Bankası
Old 13-05-2008, 14:07   #4
halit pamuk

 
Varsayılan

Kanatimce Teslim maddi bir vakıa değil, hukuki işlemdir.Bu nedenle senetle ispatı zorunludur.Bu konuda anladığım kadarıyla yargıtay ilgili daireleri arasında bir görüş birliği yok. Ancak Doktrinde Görüş birliği var: Teslim, Sözleşmenin bir unsuru olup hukuk işlem niteliğinde bulunduğundan(sınırın üstünde ise) tanıkla ispatı mümkün değil.

Ancak 19. HD'si teslimin tanıkla ispatı mümkün görüyor. Diğer daireler ise, ispatın yazılı delil ile mümkün olabileceğini kabul etmekteler.

Ayrıca,ne olursa olsun, sözleşmenin kesin delillerle ispatı gerekir.Sözleşme ispat edildikten sonra ise teslimin tanıkla ispat edilip edilmeyeceği tartışılabilir.

19. HD'Si görüş değiştirmiş mi diye baktım ama değiştirdiğine dair bir karara rastlamadım.

Sayın Işık'ın kararından daha gencini sunayım: Kanaatimce yanlış bir karar ama belki sizin işinize yarayabilir.


T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10780
K. 2003/7602
T. 250.0.000
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.Funda Akbıyık ile davalı vek.Av.S.Sami Taştekin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 11.148.897.667.TL cari hesap alacağı bulunduğunu alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibi davalının itiraz ederek durdurduğunu itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, fatura konusu malların teslim edilmediğini, faturaların davacıya iade edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre dava konusu faturaların davalının ticari defterlerinde yer aldığı, daha sonra iade faturası kesildiği, tanık beyanı ile mal tesliminin ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle faturaları ticari defter ve kayıtlarına alıp KDV indirimi yapan ve daha sonra iade faturası kesen davalının malları aldığının ve bedelini ödemediğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 250.0.000.TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 10.7. 2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T
Old 15-05-2008, 17:35   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Hukuk Genel Kurulu da teslim tanıkla ispat edilemez diyor:

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/13-875
K. 2002/885
T. 6.11.2002
• SATILAN MALIN İADESİ TALEBİ ( İspat Kuralının Malın Değerine Göre Tespit Edilmesi-Malın Değerinin Yüksek Olması Nedeniyle Teslim Savunmasının Yazılı Delille İspatının Gerekmesi )
• YAZILI DELİL ( Satılan Malın İadesinde İspat Kuralının Malın Değerine Göre Tespit Edilmesi-Malın Değerinin Yüksek Olması Nedeniyle Teslim Savunmasının Yazılı Delille İspatının Gerekmesi )
• MAL TESLİMİNİN İSPATI ( İspat Kuralının Malın Değerine Göre Tespit Edilmesi-Malın Değerinin Yüksek Olması Nedeniyle Teslim Savunmasının Yazılı Delille İspatının Gerekmesi )
• TANIK BEYANI ( Yazılı Delille İspatı Gerektiren Hususlarda Açık Muvafakat Olmadıkça Tanık Dinlenememesi )
1086/m.288,293
ÖZET : Dava, satılan malın iadesi talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, teslim hususunun tanıkla ispat edilip edilemeyeceği noktasındadır. Satılanın teslimi, hukuki işlem niteliğindedir. Bu nedenle ispat kuralı malın değerine göre tespit edilmelidir. Somut olayda, satış bedeli itibarıyla teslim savunmasının yazılı delille ispatı gerekir. Yazılı delille ispatı gereken hususlarda açık muvafakat olmadıkça tanık dinlenemez. Davalı teslim hususunu yazılı delille ispatlayamadığından davacı alıcının davasının kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 24.10.2000 gün ve 2000/88-2000/663 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 5.10.2001 gün ve 2001/7489-8820 sayılı ilamı ile ( ... Davacı, davalıdan kg. 118.000.- TL'den 5085 kg. pamuk satın alıp 600.000.000.- TL ödediğini, pamukların davacının istediği zaman teslim edilmek üzere davalı ambarında kaldığını, satın aldığı pamuğun teslim edilmesi için davalıdan talepte bulunduğunu, ancak teslim edilmediğini belirterek 5085 kg. 40 randıman birinci kırım, yağmur deymemiş pamuğun aynen teslimi, olmadığı takdirde 600.000.000.- TL'nin 29.10.1997 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, 27.10.1998 tarihli belgede 5085 kg. pamuğun davacıya satılıp bedeli 600.000.000.- TL'nin alındığının yazıldığını, ayrıca davacının pamuğun depoya konulup istenildiği zaman alıp götüreceğinin anlaşıldığını, bu belgedeki imzanın kendilerine ait olup, davacının pamuğu teslim alıp çırçır fabrikasına sattığını, ancak çırçır fabrikasından parasını alamayan davacının, pamuğu teslim almamış gibi talepte bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece 28.10.1998 tarihli belgenin borç içeren bir belge olmadığı, davacının babası tarafından satın alınan pamuğun dinlenen tanık ifadelerine göre davalı tarafça alıcıya teslim edildiği, davacının bir talebi olacaksa babasından isteyebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dairemizin 2001/2817 esas 2001/3535 sayılı ve 5.4.2001 tarihli kararı ile onanmış, bu defa davacı taraf karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Taraflar arasında 5085 kg. 40 randıman yağmur deymemiş kütlü pamuğun 600.000.000.- TL bedelle satıldığı, bedelin alındığı, ancak pamuğun alıcının istediği zamanda teslim edileceği konusunda uyuşmazlık yoktur. Bu husus imzası davalı tarafça kabul edilen 25.10.1998 tarihli belge içeriğinden ve davalının 25.2.2000 tarihli cevap dilekçesinden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık satışa konu pamuğun sonradan teslim edilip edilmediği noktasındadır. Davalı pamuğu teslim ettiğini yasal delillerle kanıtlamalıdır.

Bu konuda açık bir muvafakat olmadıkça miktar itibarıyla HUMK. 288, 289. maddeleri gereği tanık dinletilmesi mümkün değildir. Davacı vekili 9.3.2000 ve 6.9.2000 tarihli dilekçelerinde davalının tanık dinletmesine muvafakatları olmadığını bildirmesine rağmen mahkemece tanık dinlenmek suretiyle pamukların teslim edildiği, davalının teslim yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü doğru değildir. Öte yandan davalının cevap dilekçesindeki kabulü ve 29.10.1998 tarihli belgenin içeriğine göre davalının 5085 kg. pamuğu satmasına karşılık satış anında teslim edilmediğinin açıkça anlaşılmasına rağmen, borç ikrarını içeren bir belge olarak kabul edilmemiş olması da isabetli değildir.

Yapılan bu açıklamalara göre satış sözleşmesinin davacı ile davalı arasında yapıldığının ve pamuğun teslim edilmemiş olduğunun anlaşılması, davacının 6.9.2000 tarihli dilekçesinde bedelin iadesi talebinden vazgeçtiği gözetilerek pamuğun aynen teslimine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken yanılgıya düşülerek onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile dairemizin 2001/2718 esas 2001/3535 sayılı ve 5.4.2001 tarihli onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, satılanın teslimi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacının 29.10.1997 tarihinde, pamuk ticareti yapan davalıdan 5.085 kg. kütlü pamuk satın aldığını, bedeli ödediğini, pamuğun davalının ambarında bırakıldığını, davacının istediği zaman pamuğıı oradan alabileceğinin kararlaştırıldığını, Kasım 1997 sonlarında davacının talep etmesine rağmen davalının satıma konu pamuğu teslim etmeyip oyaladığını ileri sürerek, pamuğun aynen teslimine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, satıma konu pamuğun, sözleşmeden kısa bir süre sonra davacı tarafından davalıdan teslim alınıp, dava dışı bir çırçır fabrikasına satıldığını, davalının teslim yükümünü yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Yerel mahkemenin, davalı tanıklarının beyanlarını esas almak suretiyle, satılan pamukların davacıya teslim edilmiş olduğu gerekçesine dayalı olarak verdiği davanın reddine dair karar, yüksek özel dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davacının, bilahare ( kendisi istediğinde ) teslim edilmek üzere, cinsi ve nitelikleri belirtilen 5.085 kg. tutarındaki pamuğu davalıdan satın alıp bedelini peşin olarak ödediği hususu, içeriği ve 29.10.199$ tarihini taşımakla birlikte gerçekte 29.10.1997 tarihinde düzenlendiği çekişmesiz olan ve altındaki imza davalı tarafından kabul ediIen belge içeriğinden ve tarafların beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır.

Bu belge içeriğine göre, taraflar arasında, satılanın alıcının istemi üzerine sonradan teslim edileceği bir satım akdi kurulmuş, satış bedeli peşin olarak ödenmiştir.

Görülmekte olan davada, davacı alıcı, sözleşmeden yaklaşık bir ay sonra talep etmesine rağmen, satıma konu pamuğun kendisine teslim edilmediğini ileri sürmüş; davalı ise teslim savunmasında bulunmuş ve bu savunmasını tanıkla kanıtlayacağını bildirmiştir.

Uyuşmazlık, somut olayda, davalı satıcının teslim edimini yerine getirdiğine ilişkin savunmasını, tanıkla kanıtlamasına usul hukuku açısından olanak bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Bu noktada hemen belirtmelidir ki, satılanın teslimi bir "hukuki işlem" niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kuralları ( Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288 ve devamındaki hükümler ) göz önünde tutulmalıdır. Eş söyleyişle, herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim işleminin tanıkla kanıtlanıp kanıtIanamayacağı da anılan hükümdeki senetle ( yazılı delille ) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir.

Yargıtayın kökleşmiş kararlan da bu doğrultudadır. ( Örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.12.1974 gün ve esas: 1972/T-1545, karar: 1974/1369; 26.3.1997 gün ve esas: 1996/13-956, karar: 1997/233 sayılı kararları. )

Somut olayda, tarih ve satış bedelinin miktarı itibarıyla teslim savunmasının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması zorunlu bulunduğu gibi aynı kanunun 293. maddesinde gösterilen, tanıkla kanıtlama olanağının tanındığı hallerden herhangi birinin varlığı da, davalı tarafça ileri sürülmemiştir.

Yine, somut olayda davacının teslim savunması yönünde davalının tanık dinletmesine açık bir muvafakati de yoktur. Tersine, davacı vekili buna muvafakat etmediğini açıkça bildirmiştir.

Bu durumda, davalı satıcı, dava konusu satılanı davacı alıcıya teslim etmiş olduğu yönündeki savunmasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Mahkemenin bunarağmen dinlediği tanıkların beyanlarına itibar edilemez.

Açıklanan şekilde sunulmuş herhangi bir yazılı delilin bulunmadığı ise çekişmesizdir.

O halde teslim savunmasının davalı tarafından yasal delillerle kanıtlanamadığının kabulü ve uyuşmazlığın bu çerçevede çözülmesi, davadaki teslim isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.

Yerel mahkemece, açıklanan gerekçeye dayalı bozma kararına uyulması gerekirken, direnme hükmü kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 6.11.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-05-2008, 09:07   #6
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

HGK kararınız için teşekkürler Sayın Adnan Koray,
Ancak burada ince bir noktayı vurgulamak isterim. Anılı Yargıtay HGK kararında faturaya dayalı teslim iddiası değil; salt teslim iddiası işlenmiş. Yargıtay kararlarına göre, fatura davalının ticari kayıtlarına işlenmiş olduğunda yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebiliyor.
Alıntı:

T.C.
YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/5718 K. 1996/6288 T. 27.11.1996

• FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİ ( Faturanın Akdi İlişkiye Etkisi ve Delil Yeteneği )

• DELİL YETENEĞİ ( İtiraz Edilmeyen Faturanın Davalının Ticari Kayıtlarına İşlenmiş Olması )

• İTİRAZ EDİLMEYEN FATURANIN TİCARİ KAYITLARA İŞLENMİŞ OLMASI (Yazılı Delil Başlangıcı)

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( İtiraz Edilmeyip Ticari Kayıtlara İşlenen Fatura )

6762/m.82 2004/m.67

ÖZET : Faturaya davalı şirket tarafından itiraz edilmemiş olması taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunu göstermez. Ancak akdi ilişkinin kanıtlanması halinde itiraza uğramayan fatura miktar ve bedel yönünden bir anlam ifade eder. fatura davalının ticari kayıtlarına işlenmiş olduğunda, bu durum yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilir....
Yazılı delil başlangıcı var ise tanık dinlenilmesi de mümkün oluyor. Bu durumda, yazılı delil başlangıcı HUMK m.288' de yerini bulan senetle ispat zorunluluğuna ilişkin ana kuralın istisnalarından birini teşkil ediyor. Belki de diğer dairenin, HGK nın aksi yönünde kurduğu içtihatların mantığı bu olabilir. Bakın sizin eklediğiniz genç tarihli 19. HD kararında da bu husus belirtilmiş. ("...davalının ticari defterlerinde yer aldığı, daha sonra iade faturası kesildiği, tanık beyanı ile mal tesliminin ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş...")
Old 16-05-2008, 10:48   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Işık,

Sanki kendimi karşı tarafın vekili gibi haraket ediyor hissettim. Amacımız soru soran meslektaşımıza yardımcı olmak ama daha sonra bu siteden yararlanacak herkese doğru yönlendirmekte gerektiğini düşünerek tartışmaya devam etmek istiyorum:


Teslim Hukuki işlemdir, senetle ispatı zorunludur. 19. HD'si bunu kabul etmiyordu tanıkla ispatı mümkün görüyordu. Daha sonra görüş değiştirdi mi bilmiyorum. En son sunduğum 19. HD'Si faturayla teslimi yazılı delil başlangıcı olarak mı gördü tanık dinledi yoksa maddi vakıa olarak görüp tanık dinledi, kararın gerekçesinden anlaşılmıyor.

15. HD'si 96 tarihli içtihatında faturayı yazılı delil başlangıcı olarak gördüğü sonucuna ulaşıyoruz.
Ancak, Fatura,davalı tarafından sadır olmadığı için yazılı delil başlangıcı olarak dahi kabul edilemez.(HUMK.m.292)

Kanaatimce TTK yer alan ticari defterler ile ilgili ispat kuralları da zaten kesin deliller kapsamında düşünülmelidir.



T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3276
K. 2003/7525
T. 9.6.2003
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

KARAR : Davacı, davalıya yem ve un sattığını, düzenlediği fatura bedelinin ödenmediğini giriştiği icra takibine itiraz edildiğinden davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Davalı, borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, faturadaki emtianın sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, tanıkların davacıyı doğruladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı icra takibinde iki adet faturaya dayanmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, davacı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen fatura tek başına alacağın varlığını göstermez. Fatura konusu miktarın istenebilmesi için faturaya ve satıma konu malın alıcısına teslim edilmesi gereklidir. Faturanın davacının ticari defterinde kayıtlı bulunması da sonucu değiştirmez. Davacı gerek icra takibinde ve gerekse fatura konusu malın davalıya teslim edildiğine dair sevk irsaliyesi düzenlendiğini ve davalı tarafça imzalandığını iddia etmemiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda "faturalardaki imtianın sevk irsaliyeleri ile teslim edildiğinin anlaşıldığı" belirtilmiş ise de, bilirkişinin bu tesbitini doğrulayacak her hangi bir belge dosyaya ibraz edilmemiştir. Kaldı ki davacı tarafda 15.5.2002 tarihli dilekçesinde alacağını kesin delillerle ispat edemediğini kabul etmekte, ancak, bu durumun adaleti tecellisine engel olmaması gerektiğini ifade etmektedir. Bu itibarla bilirkişi raporunun bu haliyle hüküm kurmaya yeterli olduğu kabul edilemez. Davalıda tüm aşamalarda malın kendisine teslim edildiğine dair bir beyanda bulunmamıştır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, davalı tarafça açıkça muvafakat edilmediği için olayda tanık dinlenemez ve tanık beyanları esas alınarak hükümde kurulamaz. Mahkemece, davacı taraftan fatura konusu malın davalıya teslim edildiğini gösterir sevk irsaliyesi veya yazılı belgesi olup olmadığı sorulmalı, var ise ibrazı istenmeli, davalıdan bu belgeye ve imzaya karşı beyanı alınmalı, fatura konusu malların davalıya teslim edildiği ispatlanırsa dava kabul edilmeli, aksi durumda, yani davacının davalıya dava konusu malları teslim ettiğini yazılı belgeyle ispatlayamaması halinde davanın reddine karar verilmelidir. Değinilen bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 9.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Ayrıca daha önce de değindiğim gibi, sözleşme de teslim de yazılı delille ispatlanmalıdır. 19. HD'si de bu görüştedir.

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/9774
K. 2005/3983
T. 12.4.2005
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkilinden 77 ton kömür satın aldığını, kömür bedelini ödemediğini belirterek fatura tarihi olan 9.2.2002 tarihinden itibaren 6.360.200.000.TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan kömür satın almadığını, ayrıca müvekkilinin davacıdan olan alacağı için davalı aleyhine takibe geçtiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre, dava değeri itibariyle hukuki ilişkinin senetle ispatı gerektiği, davalının tanık dinletilmesine muvafakat etmediği, davacı yanın alım-satım ilişkisi ve teslim konusunda yazılı delil sunmadığı, hatırlatılması üzerine davacının davalıya yemin teklif ettiği davalının da usulünce yemin ettiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 12.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-05-2008, 11:32   #8
agah

 
Varsayılan

Adnan Bey, yalnız 15. HD'sinin 96 tarihli kararında; faturanın, davalı tarafın ticari defterinde kayıtlı olması hali vurgulanmış.Oysa sizin sunduğunuz Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin kararında; faturanın,davacının ticari defterlerinde yer almış olmasına itibar edilmeyeceği vurgulanmış.Ayrıca yine belirtmiş olduğunuz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında ;
Alıntı:
“Somut olayda, tarih ve satış bedelinin miktarı itibarıyla teslim savunmasının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması zorunlu bulunduğu gibi aynı kanunun 293. maddesinde gösterilen, tanıkla kanıtlama olanağının tanındığı hallerden herhangi birinin varlığı da, davalı tarafça ileri sürülmemiştir.”
şekinde bir açıklama var.Yani davalı taraftan sadır olmuş bir fatura varsa o zaman teslimatın tanıkla ispat edilmesine olanak sağlamak lazım.
Old 19-07-2010, 16:57   #9
Av.Engin Yeşil

 
Varsayılan

malın teslim edilmesi konusunda 13. dairede yazılı olarak irsaliyeyle ispatlanması gerektiği belirtilmiş aksi taktirde tek taraflı olarak kendini alacaklandırmanın mümkün olacağı kararda belirtilmiş
T.C.
Y A R G I T A Y
13. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

SAYI:
ESAS KARAR
1995/954 1995/1611

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün
süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi
gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı şirketten satın aldığı Rainbow marka temizlik cihazı
(süpürge) için şirket elamanına değişik vade ve miktarlı bonolar verdiğini
ancak cihazın kendisine teslim edilmediğinden bahisle borçsuzluğunun tesbiti
ile bonoların hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; "Kuruluna Kontrol Listesi"nin bütünü ile değerlendirilmesi
halinde başlığı ve davacının imzası üzerinde bulunan son cümleden evde
kurulan makinenin davacıya satılan makine olduğu davacının teslim aldığı
anlaşıldığından şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Davanın konusu, rainbow marka temizleyici aletin satışının sonucu
olarak teslim suretiyle akdin inikad edip etmediğine ilişkindir. Davacıya,
davalı satıcı firma elemanının tanıtım amacı ile getirdiği cihazın çalışması
gösterilmiş ve davacı tarafından o gün yani 28.4.1994 günü "Rainbow SE
kurulma kontrol listesi" imzalanmış ve ayrıca bonolar düzenlenmiştir. Ne
varki ertesi günü ambalajında getirileceği vaad edilen cihaz getirilmemiştir.
Buna rağmen 29.4.1994 tarihinde "fatura" ile "sevk irsaliyesi" gönderilmiş
olup bu belgeler davacı tarafından imzalanmamış 14.5.1994 tarihli ihtarname
ile 3 gün içinde malın teslimi istenmiş, cevap verilmemesi karşısında
16.5.1994 tarihli ikinci ihtarı ile fatura ve sevk irsaliyesini şirkete iade
ettikleri bildirilmiştir. Buna da cevap alınmadığından 3.6.1994 tarihinde
menfi tesbit davası açılmıştır. Malı teslim ettiğini savunan satıcı
davalının dayandığı belge sadece kurulma kontrol listesi ve üzerindeki
imzadır. Mahkemece ispat yükü doğru biçimde davacıya tevcih edilmiş ancak
teslim için bu belge ve muhteviyatı yeterli kabul edilmiştir. Fakat davalı
ticari şirketlerden olup devlete vergi borcundan dolayı sevk irsaliyesi ve
faturasını satın alana göndermesi TTK 23 md. ve Vergi Usul Kanunu gereğidir.
(VUK 2365 sayılı kanunun 34 maddesi ile değişik 230/5 maddesi amir hükümdür.
Mal, sevk irsaliyesi ile birlikte gönderilen ve satın alan tarafından
imzalanması ile malın teslimi tahakkuk etmiş olur. Satıcının teslim konusunda
dayanabileceği belge budur. Davada ise davalı böyle bir yazılı belgeye
dayanmamış, dayandığı ve mahkemece kabul edilen kurulma kontrol listesinin
ise malın teslim edildiğini gösterir yazılı bir belge olmadığı açık ve
kesindir. Mahkemenin davayı kabul edeceği yerde bu belgeyi esas olarak
reddetmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın davacı yararına
BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.2.1995 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Faturaya dayalı icra takibi hakkında... nephilis Meslektaşların Soruları 10 06-04-2012 10:15
Mağdurun tanık olarak dinlenmesi genç osman Hukuk Sohbetleri 6 22-03-2008 03:49
arızanın tamiratla giderilmesi durumunda ayıplı malın bedelinin iadesi mümkün müdür? Av. Murat Salman Meslektaşların Soruları 9 27-09-2007 21:57
Ayıp tespitinde tanık dinlenmesi mümkün müdür? denipre Meslektaşların Soruları 8 19-05-2007 20:09
Yeniden tanık dinletebilmek mümkün müdür? ruze Meslektaşların Soruları 3 28-11-2006 20:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06922698 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.