Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Dam müştemilat mıdır?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-04-2010, 13:50   #1
Av.Salih Tekdemir

 
Varsayılan Dam müştemilat mıdır?

TCK. 149/1-d de, yağma suçunun konutta işlenmesi durumunda failin bu madde kapsamında cezalandırılacağı belirtilmiş. İki katlı bir evin damında fiilin işlenmesi durumunda, EVİN DAMI, maddedeki KONUT kapsamına mı girer yoksa konutun MÜŞTEMİLATI mıdır?
Old 09-04-2010, 14:34   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan salih21
TCK. 149/1-d de, yağma suçunun konutta işlenmesi durumunda failin bu madde kapsamında cezalandırılacağı belirtilmiş. İki katlı bir evin damında fiilin işlenmesi durumunda, EVİN DAMI, maddedeki KONUT kapsamına mı girer yoksa konutun MÜŞTEMİLATI mıdır?


T.C.

YARGITAY

6. CEZA DAİRESİ

E. 1978/5787

K. 1978/6046

T. 18.10.1978

Alıntı:
binanın müştemilatı, binaya doğrudan doğruya veya dolayısıyla tabi olup da bilfiil veya filhal kullanma bakımından binanın hizmetine tahsisi edilen veya onu tamamlayan yerlerdir.

Bu nedenle dam, bence müştemilattır.

Aşağıdaki karar sanıyorum daha iyi konuyu açıklar.


Alıntı:
Mesken, ( konut ) devamlı veya geçici olarak kişilerin yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir. Müştemilat ( eklenti ) ise, mesken veya benzeri yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Diğer bir deyişle, girilmesi meskende oturma hakkına sahip kimselerin huzur ve güvenliğini bozabilecek ek yapılar veya yerlerdir. Örneğin; avlu, ahır, bahçe, balkon, taraça gibi yerler müştemilattır.
Konut ile eklenti genelde birlikte ve bir bütün meydana getirmelidir ( Lagoz 1, p, 288 ).


Alıntı:
T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 1991/4-25

K. 1991/67

T. 11.3.1991

• KONUT DOKUNULMAZLIĞINI İHLAL ( Sanığın Mağdurenin Apartmanının Müştemilatı Olan Merdiven Sahanlığına Girerek Kapısını Yumruklaması )

• MESKEN MÜŞTEMİLATI NİTELİĞİ ( Merdiven Sahanlığına Giren Sanığın Mağdurenin Kapısını Yumruklamasında Konut Dokunulmazlığını İhlal )

• GECELEYİN KONUT DOKUNULMAZLIĞINI İHLAL SUÇU ( Sanığın Mağdurenin Merdiven Sahanlığına Girerek Kapısını Yumruklaması )

• APARTMANIN SAHANLIĞINA GİREREK MAĞDURENİN KAPISINI YUMRUKLAYAN SANIK ( Konut Dokunulmazlığını İhlaal Suçunun Oluşması )

765/m.193


ÖZET : Sanık, eşinin Samsun'da olmasından yararlanarak daha önce yolda takip ederek söz attığı mağdureye telefon etmiş, daha sonra oturduğu apartmanın ikinci katına gelerek daire kapısını yumruklamıştır. Durum karakola bildirilmiş, alt katta oturanların misafiri yolcu etmek için evlerinden çıkmaları üzerine sanık, apartmanı terketmiş ve sokaktaki kulübeden tekrar telefon ederken yakalanmıştır.
Sanık, şikayetçinin izni olmadan ve meşru olmayan bir amaçla konutun eklentisi olan apartman sahanlığına girmiştir.
Buraya girmek ve daire giriş kapısını yumruklamak suretiyle şikayetçinin huzur ve güvenliğini bozmuş, konut dokunulmazlığına saldırıda bulunmuştur. Bu itibarla müsnet suç oluşmuştur.
DAVA : Geceleyin konut dokunulmazlığını bozmak ve saldırgan sarhoşluk suçlarından sanık Özgen'in, TCY.nın 193/2, 572/1, 81/2; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 900.000 lira ağır, 210.000 lira hafif para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, ( İnebolu Asliye Ceza Mahkemesi )nce verilen 10.10.1990 gün 30/98 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi, 25.12.1990 gün ve 6482/ 6583 sayı ile;
"1- Geceleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçunun oluşmayıp, eylemin TCY.nın 547. maddesine uyduğunun gözetilmemesi,
2- Sanığa TCY.nın 567. maddesiyle neticeten hükmedilen 18.000 lira hafif para cezasına ait eski hükümlülüğün TCY.nın 572. maddesiyle verilen cezada, tekerrüre esas kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 25.1.1991 gün 7 sayı ile;
"Apartmanın girişleri, daire kapılarının açıldığı merdiven sahanlıkları yargı kararları ile eklenti olarak kabul edilmiştir. Bu gibi yerlere kötü amaçla girenler konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işlemişlerdir. Bu nedenle, sanığın şikayetçilerin oturduğu apartmana girerek daire kapısını yumruklaması, istenmeyen şahısların girmesini önlemek için engelleyici tedbir alınmasa bile rıza dışı girildiğinden konut dokunulmazlığını bozma suçunu oluşturur"
Gerekçesiyle itiraz ederek, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dosya, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu. Yargıtay C. Başsavcılığı'nca, sanığın saldırgan sarhoşluk suçundan cezalandırılmasına ilişkin hükmün bozulmasına yönelik 2 nolu Özel Daire bozma kararına itiraz edilmediğinden, incelemenin itiraz kapsamında kalan konut dokunulmazlığını bozmak suçuyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Sanığın, telefonla sarkıntılık yaptığı şikayetçinin oturduğu apartmana girerek ikinci katta bulunan daire kapısını yumrukladığı olayda, sanığın girdiği apartman sahanlığı, merdivenler ile daire giriş kapısı önünün konut eklentisi ( Mesken müştemilatı ) sayılıp sayılamayacağı Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturmaktadır.
Mesken, ( konut ) devamlı veya geçici olarak kişilerin yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir. Müştemilat ( eklenti ) ise, mesken veya benzeri yapıların kullanılış amaçlarından herhangi birini tamamlayan diğer yapılar veya yerlerdir. Diğer bir deyişle, girilmesi meskende oturma hakkına sahip kimselerin huzur ve güvenliğini bozabilecek ek yapılar veya yerlerdir. Örneğin; avlu, ahır, bahçe, balkon, taraça gibi yerler müştemilattır.
Konut ile eklenti genelde birlikte ve bir bütün meydana getirmelidir ( Lagoz 1, p, 288 ).
"Eklenti" kavram olarak konuta bağlı veya pek yakın yerler anlamını taşır. Konut dokunulmazlığını bozma suçu kişi hürriyeti aleyhine işlenen suçlardan olduğu ve müştemilat konutu korumada zaruri bulunduğu için yasa koyucu tarafından ayrıca himaye edilmiştir. İçine girilmesi veya girildikten sonra çıkılmaması meskenin huzur ve sükununu ( dolayısıyla kişi hürriyetini ) ortadan kaldırabilecek olan yerler "eklenti" sayılmalıdır. "Eklentiyi" belirlerken gözönünde tutulacak olan husus, içerisine girilmekle kişi huzur ve güvenliğinin, kişi hürriyetinin bozulmuş olup olmayacağıdır ( Majno, Ceza Kanunu Şerhi, C: 2, Sh: 132 Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 7.3.1988 gün 605/74 sayılı kararı ). Suç; insan güvenliğine ve huzuruna karşı işlenen suçlardandır. Temel vasfı, ferdi hürriyete karşı işlenmiş olmasıdır. Korunan mülkiyet, zilyetlik vs. tasarruf hakkı değil, oturma dolayısıyla kişi hürriyetidir.
Eklentiye girilmekle, kişi huzur ve güvenliğinin, şahsi hürriyetinin bozulup bozulmadığı; girenin amacı, davranışı, giriş nedeni ve olayın akışı içinde ihlal ettiği hukuki yarar ve korunması gereken çıkar nazara alınarak saptanmalıdır.
Kendisini oradan çıkartmak hakkına haiz olan sahibinin men'ine rağmen, konut veya eklentisine girilmelidir. Girmenin gizli veya hile ile vuku bulması, mesken sahibinin rızası olmadığının ve alenen girmede men edileceğinin delilidir.
Ceza Genel Kurulu'nun 27.1.1969 gün, 542/31 sayılı kararında; "Apartman cümle kapısından sonraki koridorları, katlara girilen kapıların ön kısımları, o katlarda oturanların müşterek müştemilatından bulunmaktadır. Bu kısımlara, mahsus ve kötü bir kasıtla giren kimse, apartman sakinlerinin hürriyetini ve masuniyetini bozmuş diğer bir deyimle taarruz etmiş demektir. Nitekim Türk Ceza Kanununun 193. maddesi, ikinci babın ( Hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümler ) kısmına dahildir. Yukarıda açıklanan yerlerin genel bir mahal veya çıkmaz sokak olarak kabul ve tavsifi ( Mesken masuniyetinin ) istihdaf eylediği gaye ve maksat ile telifi kabil bir düşünce olmayacağı gibi müvezzi, tahsildar, satıcı, ziyaretçi, tanıdık gibi, tamamen ayrı bir maksatla gelenler ve girenlerle olayın mukayesesi caiz görülemez. Kaldı ki cümle kapısını kapalı ( kilitli ) bulundurmak, ancak hangi kata gidilmek isteniyorsa o katın müsadesi ile kapının açılmasını mümkün kılmak, apartman sakinlerinin yetkileri içinde olduğuna göre; mücerret böyle bir tedbire başvurulmaması, apartmanın bahse konu mahallerinin genel bir mahal veya çıkmaz sokak sayılmasını gerektirmez. Nitekim, müteaddit ailenin ikamet ettiği bahçe kapısı kilitsiz ve açık bir konutun bu kısmına dahil olmak diğer unsurlarını kapsadığı takdirde o konutun müştemilatına dahil olmaktır" denilerek, apartmana girilerek merdivenlerden inip çıkmanın konut dokunulmazlığını bozmak suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.
"Bir çatı altında bulunan bölümlerin konutun eklentilerinden olduğu" Ceza Genel Kurulu'nun 12.3.1973 gün, 28/215 sayılı kararında belirtilmiştir.
Şikayetçinin rızası olmadan ve meşru bir amaç taşımadan, apartman dış kapısından içeri girerek üst kata çıkılmasında, suç teşekkül etmektedir. Dış kapının açık olması, suçun oluşmasına engel değildir. Duvar örülmek ve kapı konmak suretiyle dış alemle ilginin kesilmesi, buraya yasa dışı bir amaçla girmeye izin verilmediğine ilişkin iradenin göstergesidir.
Kapıları kilitli olmayan avlu içinden otonun alınması müştemilattan yapılan hırsızlık olarak kabul edilmiştir ( CGK.nun, 6.2.1989 gün, 556/38 sayılı kararı ).
Maddi olayda sanık; eşinin Samsun'da olmasından yararlanarak daha önce yolda takip ederek söz attığı mağdureye telefon etmiş, daha sonra oturduğu apartmanın ikinci katına gelerek daire kapısını yumruklamıştır. Durum karakola bildirilmiş alt katta oturanların misafir yolculamak için evlerinden çıkmaları üzerine, sanık apartmanı terketmiş ve sokaktaki kulübeden tekrar telefon ederken yakalanmıştır. Sanık, şikayetçinin izni olmadan ve meşru olmayan bir amaçla konutun eklentisi olan apartman sahanlığına girmiştir. Buraya girmek ve daire giriş kapısını yumruklamak suretiyle şikayetçinin huzur ve güvenliğini bozmuş, konut dokunulmazlığına saldırıda bulunmuştur. Bu itibarla, olayda müsnet suç oluşmuştur. İtirazın kabulü ile Özel Daire bozma kararı kaldırılmalıdır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri; "haklı nedenlere dayanmayan itirazın reddi gerektiği" ve Üyelerden Sami Selçuk ise; "..Konut dokunulmazlığını bozma cürmü yasa sistematiğine göre, kişi özgürlüğüne karşı bir suçtur".
"Suçun genel hukuki konusu, kişi özgürlüğünün ihlalidir. Özel hukuki konusu ise konut ya da eklentisine girmede ya da oradan çıkmada kişi özgürlüğünün bir parçası olan rızanın ve dolayısıyla dış dünyaya kapalı yaşamın ihlalidir".
"Bu suçun oluşması için, herşeyden önce rıza ile girilmesi ya da kalınması gereken bir konut ya da eklentisi bulunacaktır. Bu yer koşulu suçun önkoşulu ya da ilk öğesidir. Bir yerin konut ya da eklenti olabilmesi içinse buraları bu nitelikte kullanıp tasarruf edenlerin, oralara rızasız girilmesini istemediklerine ilişkin iradelerini açık ya da örtülü biçimde dış dünyaya yansıtan belirtiler olmak gerekir. Özellikle bu durum, eklenti konusunda çok önemlidir. Böyle bir belirti yoksa orayı eklenti saymak olanaksızdır. Yargıç bu fiili sorunu çözerken failin iyiniyetini, kötüniyetini ve saikini gözetemez. Failin iç dünyası kötüniyeti eklenti koşullarını içermeyen bir yeri, eklentiye dönüştüremez. O nedenle apriori biçiminde "sahanlık eklentidir" ya da "kötüniyetle giren fail için sahanlık eklentidir" yolundaki içtihatlar yerinde değildir. Sahanlık o binada oturanlarca, dış dünyadan ayırıcı belirtilerle ( diktafon vs ) ayrılmışsa ve bu ayırma iradesi hile ya da başka yollarla aşılmışsa, suçun koruduğu özel konu ( mağdurun iradesi ve rızası ) çiğnendiği için cürüm oluşacaktır. Fail isterse ısınmak ya da satış yapmak gibi zararsız iyiniyetlerle girse bile bu böyledir. Sahanlık dış dünyadan ayrılmamış, sürekli herkese açılmışsa kimsenin rızası ( iradesi ) ihlal edilmemiş ve suç oluşmamıştır. Fail isterse kötüniyetli olsun ya da hukuka aykırı bir ilişki kurmayı düşünsün. Tersi durumda insanların iç dünyaları ve düşünceleri cezalandırılmış olacaktır. Bu Ulpianus'tanberi bilinen kurala ters düşen bir görüştür, hukuki değil, ahlakidir".
"Eklentiyi, sanıkların saik ve amaçlarına göre belirlemek suçun yapısını da ters yüz edecektir. Çünkü önkoşulu olan eklenti varsa bu suç oluşacaktır. Eklenti sayılamayacak bir yeri, mağdurların iradelerine göre değil de failin niyetine göre eklenti saymak suçun önkoşulunun icra anındaki failin saikiyle ve amacıyla belirlemek, suçun kronolojik oluşum sürecindeki öncelik-sonralık sırasını, alt-üst edeceği gibi, bu olgu mağdurların iradesine karşı işlenen bir suçu failin amacına bağlamak olacaktır. Eklenti kavramının failin iradesi ve iç dünyasıyla hiçbir ilişkisi yoktur. İnceleme konusu olayda da fail ne denli kötüniyetli olursa olsun, eklenti sayılmayan bir yerdedir. Çünkü sahanlığa giriş-çıkış serbesttir. İhlal edilen bir red ya da rızasızlık yoktur".
"Varsayılan rızasızlık konusu, ancak, eklenti sayılan bir yere hukuka aykırı bir amaçla girmede değil, bu amacı gerçekleştirmek için yapılan hukuka aykırı girişimlerde ve davranışlarda sözkonusudur. Fail, sözgelimi zina için eşin rızası ile girdiği yerde bu türden hukuka aykırı davranışlarda bulunduğu anda ve yalnız bu anda, evlilikte sadakat ihlal edilecektir ve öbür eşin konuta girmeye ya da orada kalmaya razı olmayacağı varsayılmıştır. Bu elbette doğrudur ve eylem suçtur; faili de ikidir. Bunlar, zina girişiminde bulunan kişiler, yani evli eş ve suç ortağıdır. Mağdur ise öbür eştir. Bugüne değin uygulamada sürekli failin iyiniyetine göre konut ya da eklenti kavramına ulaşıldığından, yalnızca bir fail cezalandırılmış bu kavram yanlış temellendirilmiş ve hem de varsayılan rızasızlık olgusu ile failin kötü niyeti birbirine karıştırılmıştır. Oysa konut dokunulmazlığını bozma suçu genel ve belirsiz kastla işlenebilen bir cürümdür".
"Bu nedenlerle suçun hukuki konularını, eylemden önceki önkoşulu ( öğeyi ) ve suç kastını bilimsel boyutlar içinde değerlendirmeyen ve fiili sorunu eklenti kavramını tanımı içinde irdeleyecek olan mahkeme kararının gerekçesini denetleyecek yerde" sahanlık kötü niyetli fail açısından eklentidir". Kuralını sürdüren ve "eklentiye rızasız girilmiştir; suç oluşmuştur" görüşü yerine, "huzur bozulduğu için fail kötü niyetlidir. O nedenle girilen yer eklenti sayılır ve suç oluşmuştur" görüşüne dayanan çoğunluk görüşü yerinde değildir" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemece konut dokunulmazlığını bozmak suçundan kurulan, sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan mahkumiyet hükmünün ( ONANMASINA ), saldırgan sarhoşluk suçuyla ilgili bozmanın mahallinde değerlendirilmesine, 11.3.1991 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sınavı Av.H.Sancar KARACA Adliye Duvarı 12 21-04-2009 13:27
tanık mıdır? sanık mıdır? ozlemdurucan Hukuk Soruları 12 25-03-2009 19:47
İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sözlü Sınavına İlişkin Hukuki Yardım zabıt katibi Hukuk Soruları 2 06-04-2008 14:51
Dolu Kadroya Vekalet Eden MÜdÜr Yardimcisi MÜdÜr Ek Dersİ Alabİlİr Mİ? mslmklvz Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 25-08-2007 15:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06432390 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.