Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vasiyetname'nin Açılması ve MK. md. 564

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-05-2008, 10:47   #1
Macri

 
Karar Vasiyetname'nin Açılması ve MK. md. 564

İngiliz vatandaşı bir bayanın müvekkiliyim.Yine ingiliz vatandaşı olan eşi geçen sene vefat etti. Vefat eden eş,ölmeden önce Türkiye'de noter vasıtasıyla bir vasiyetname yapmış ve bütün taşınır ve taşınmaz mallarını eşine eğer eşi kendinden önce ölmüş olursa, daha önceki evliliğinden olan 3 çocuğuna bırakmıştır. Dolayısı ile müvekkilim vasiyet ile taşınır ve taşınmazlarda tek vasiyet alacaklısı konumundadır. Ancak 3 çocuğu veraset ilamı için kendilerini avukatla temsil ettirererk Sulh Mahkemesinde dava açtılar. Mütakiben biz de aynı mahkemede resmi vasiyetin açılmasını talep ettik. Hasımsız olan 2 dava arka arkaya devam ediyor. Yazılan müzekkereye konsolosluk cevap verdi, muhtemelen ilkinde herbirine 1/4 oranında paylar düşecek, takip eden davamızda vasiyet nedeniyle çocukların saklı payları yarıya inecek müvekkilim 5/8 diğer çocuklar da 1/8'er pay alacaklar.
Benim kafama takılan soru şudur ki_ MK. md 564'de vasiyet alacaklısına tanınan, bölünmeyen mal vasiyetlerindeki tercih hakkımızın bu vasiyetin açılması davasında ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. Ayrıca bu 2 davada paylar belli olduktan sonra, vasiyetin tenfizi davası v.s.. mi açılması gerekecektir? Eğer Vasiyetin Tenfizi Davası açılması gerekli ise bunu vasiyet alacaklısı açabilir mi?
Old 07-05-2008, 09:34   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
bölünmeyen mal vasiyetlerindeki tercih hakkımızın bu vasiyetin açılması davasında ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.
Vasiyetnamenin açılması, adı üzerinde sadece açılıp tüm mirasçılara ve vasiyet alacaklılarına okunduğunun tesbiti işlemidir. Belirttiğiniz gibi hasımsızdır da.
Tercih hakkı, mahfuz hisseli mirasçılarca açılacak muhtemel bir tenkis davasında davalı-musalehe tanınan bir haktır. Bu aşamada söz konusu değildir.

Alıntı:
vasiyetin tenfizi davası v.s.. mi açılması gerekecektir?
Evet. Vasiyet alacaklısı eş, veraset ilamına göre mirasçı oldukları tesbit edilen kişilere karşı bu davayı açarak vasiyetnamenin yerine getirilmesini ve taşınırların teslimini, taşınmazların ise muris adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tescilini talep edecektir.

Davada görev, vasiyete konu malların değerine göre belirlenecektir.

Saygılarımla.
Old 07-05-2008, 10:53   #3
Av.Mail Rüstem

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım,
3 yıl önce bir müvekkilime -meslek yaşantımda ilk kez- vasiyetname düzenlenmesinde yardımcı olmuş ve sonrasındaki sürecin takibini üstlenmiştim. O günden bugüne yaşadıklarımız benim hem yakın çevreme hem profesyonel danışmalarımda vasiyetname müessesesini men etmemle sonuçlandı.
Şöyle ki;
Ölüm olayının ilgili mercilerce nüfus müdürlüğü'ne res'en bildirilmesini müteakip müdürlük daha evvel kendisi nezdinde kaydı tutulan vasiyetnamenin düzenleme mercii olan noteri durumdan res'en haberdar eder. Noter de "bağlı bulunduğu Cumhuriyet Savcılığı"na "okunmak amacıyla yetkili Sulh Hukuk Mahkemesi'ne tevdi edilmek üzere" murisin vasiyetnamesini res'en gönderir. Ancak Savcılıklar -muhtemelen iş yükü mazarettir- vasiyetnameyi yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine değil kendi mülhakatları Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderirler. Dikkat buyurun: buraya kadar herşey res'en oluyor. Eğer muris vasiyeti öldüğü yerden başka bir yer noterinde düzenlettirdiyse, Savcılığın yetki hatası nedeniyle vasiyetin okunması davası yetkisiz yer mahkemesinde açılır. Yetkisizlik kararı verilir, dosya yetkili Mahkemeye gönderilir. BAKIN BURAYA KADAR EN AZ 6 AYI RES'EN KAYBETTİNİZ. Bu arada muris gömüldü, malı mülkü çoktan fiilen paylaşıldı. Ama sizin vasiyet lehdari olarak önünüzde en az 5 yıl daha var. Nasıl mı? Şöyle,
Vasiyet okunur, o meyanda yasal mirasçılar veraset ilamını alırlar, yine bu esnada mirasçılardan bir kısmı ortaklığın giderilmesi davası da açabilir/açmış olabilir, ama bu dava bekleyecektir. Neyi: her biri en az 2-3 yıl sürecek vasiyetnamenin tenfizi (bunu siz açıyorsunuz-lehdar olarak), vasiyetnamenin iptali ve tenkisi (bunu yasal mirasçılar açıyorlar), tereke tespiti (bunu herkes açabilir, önceki iki dava içinde de denenebilir, ama tenkis taleplerini sonuca bağlamak için mutlaka gerekecektir) davalarını.
Gördüğünüz üzere hukuk düzenimize güvenerek "vasiyetname" düzenletme yanılgısına düşen murisin "son arzuları" tahakkuk etmeden önce dosya yükünü ve karmaşık (sanki özellikle karmaşıklaştırılmış gibi değil mi?) bir yasal süreci beklemek zorundadır. Uygulamada bu süreçler nihayete ermeden fiilen "son arzuların" çoktan berhava edildiğini görüyoruz (tahmin etmek de zor değil).
Bir ahkamı şahsiye hakimi bana bu dosyayla ilgili olarak "sen iyi iş almışın, 10 yıl sürer artık" demişti. Aynen söylüyorum, mübalağa etmiyorum. Üstelik bir de mahkemelerin tedbir vermediğini ve geçen zamanda yasal mirasçıların ellerindeki kanuni veraset ilamlarıyla taşınmazlar üzerinde tasarruf ettiklerini düşününüz. Bir de bu tasarrufları iptal ettireceksiniz. Affınıza sığınıyorum: ölme eşşek ölme...
Benim vardığım sonuç: vasiyetname, bir daha mı tövbe! Peki çare, yani hukuk sistemimizde miras bırakanların sağlıklarında mirasçılarından bir kısmını "hukuken varit yollarla" kayırmalarının imkanı yok mudur? Bu insan tabiatının gereğidir ve bence pek de doğaldır. Zira muris en çok varlıklarına ihtiyaç duyduğu anda -yaşlılığında- mirasçılarından bir kısmını yanında bulamıyorsa bu etik/ahlaki değildir; kendi malvarlığı üzerinde tasarruf ederek, bu vefasızlık karşısında yer alan vefayı/vefalıları mükafatlandırmak murisin en doğal hakkı olmalıdır. Malın mülkün anlamsızlaştığı bir zamanında ömrünce mesai vererek kazandıklarını "gerçek ihtiyacına" sarf etmekten bir insanı hukuk neden ve hangi gerekçelerle alıkoyabilir.
İşin etik/feslefi yanı böyle. Uygulamada icat ettiğim çözüm ise şu. Buradan bilhassa paylaşıyorum ki bütün meslektaşlarım değerlendirsin ve insanların soz arzuları geç olmadan, vicdanları rahatsız etmeden tecelli edebilsin.
Bilindiği üzere Yargıtayımız "muris muvazaası" mefhumunda 1974 kararından ısrarla vazgeçmiyor. Bu şu demek: miras bırakan-mirasçı arasındaki sağlararası tasarruflar tenkise tabi tutulmayıp tümden iptal ediliyor. Bu vasiyetnameden de kötü bir durum çünkü vasiyetname hiç değilse 5-10 sene sonra da olsa tenkis ediliyor ve varlığını sürdürüyor. Ancak bu sağlararası tasarruflar satış şeklinde yapılırsa iptal söz konusu. Karşılıksız kazandırmalar iptal edilemez! Sadece saklı paylı mirasçılar bunların tenkisini talep edebilir. Üstelik bu durumda tenkis ve iptal davasının derdest olacağı "uzun yıllar" boyunca mülkiyet doğrudan "arzu edilen" kişide olacaktır.
Bağış işleminin de kusurları var. Bunları şöyle izale edeceğiz:
1- Müstakbel miras bırakan halen sağ ve hakları korunmalı! Dolayısıyla tapuda tescil "intifa hakkını uhdesinde tutarak çıplak mülkiyetinin hibesinden tescil edildi" şeklinde resmi senede bağlanacak. Dolayısıyla yapılacak bağış bir çıplak mülkiyet bağışı olacak. Böyle olunca harç yükünüzde oldukça azalmış olacak, emin olun aşağıda bahsettiğim vergi yükünüz ve burada belirttiğim harç yükünüz her halükarda sonradan Mahkemelerde ödeyeceğiniz bilirkişi ve harç giderlerinizin altındadır (tenkis harcı nispidir).
2- Yukarıda da değindiğim gibi bağış işleminin bir de vergisel yükü var ki genelde insanların gerçekte bağış olan işlemleri satış şeklinde yaparak iptale mahkum etme yanılgılarına da bu neden oluyor. Ancak yukarıda izah ettiğim yöntem uygulandığında miras bırakanın bu işlemi yaptığı andaki yaşına bağlı olarak (VUK'na göre) evin belediye rayici "yeniden değerlendiriliyor". Çünkü yapılan işlem mülkiyet bağışı değil, çıplak mülkiyet bağışı. Sair ayrıntılar (yıllık vergi muafiyeti miktarı) vs. de hesaba katılınca çok ciddi bir yük çıkmıyor. "Son arzuların" atiye bırakılmasına değecek bir yük çıkmıyor yani.
3- Çıplak mülkiyet bağışının yapıldığı gün (tapu senedi üzerinde yer alan tarihte) müvekkiliniz için bir devlet hastanesinden TERCİHEN HEYET DÜZEYİNDE bir akıl-şuur raporu alınız. Aynı gün içinde hem raporun alınması hem tescil işleminin yapılması çok zor bir "organizasyondur". Özellikle de hastanelerimizin durumu düşünülürse (tapularda randevu sistemi olduğundan görece rahatlık var). Bu zorluğu şöyle aşabilirsiniz: müvekkilinizi tapuda randevunuz olduğu gün sabahtan muayene ettirirsiniz/heyete çıkarırsınız, raporu bilahare almak üzere hastaneden ayrılır, tapudaki işlemi tamamlar, raporu bilahare alırsınız (gerçekten çok zor bir meslek, avukatlık).

Evet, deneyim ve düşüncelerimi paylaşmak, aklına yatan meslektaşlarımın değelendirmesine sunmak istedim, çünkü yaşlı insanların "çaresiz" kılınmasına tahammül edemiyorum. Yukarıda bahsettiğim vasiyetname deneyimimde son nefesini iki oğluna "ah etmekle" veren müvekkilemin son arzuları halen (3. yılında) mahkemelerde dosya yükünü, adli tıp raporunu, itirazen bilirkişi raporunu vs.'yi bekliyor. Bir ömrün muhasebesini ifade eden bir belge bu kadar askıda kalmamalı. Yukarıda bulduğum çözümü evvelden, merhume için akıl edemediğimden çok üzülüyorum. Ne yazık ki bu çareyi ancak onun olayında yaşanan sıkıntılardan sonra bulabildim. Yine de vebalim varsa Allah beni affetsin.

İyi çalışmalar, Saygılar...
Old 07-05-2008, 13:46   #4
Macri

 
Mesaj

Herşeyden önce Sayın meslektaşlarım Turhan Demiroğlu ve Mail Rüstem'e teşekkürler. Cidden değindiğiniz konular ve ulaştığınız sonuçlar hepimiz açısından yol gösterici. Biliyoruz ki her davada kendine has yollar ve ayrıntılar var ve biz bunları derinlemesine inceledikçe tecrübe kazanıyoruz ve bir de sizlerden edindiğimiz bu bilgiler sayesinde.
Bugün duruşmalarımız yapıldı. Veraset belgesi alınması için murisin ilk eşinden olan 3 çocuğunun açtığı davada İngiltere Konsolosluğu'nun gelen cevabı dosyaya girmediği için sadece 1 hafta sonraya ertelendi.( Mail üstadın davasına bakacak olursak cok hızlı işliyor ) ve akabinde bizim açtığımız hasımsız Vasiyetin Açılması davasında karşı tarafın müdahale talebi kabul edildi. Vasiyete itiraz ettiler, saklı payların ihlal edildiği gerekçesi ile Vasiyet'in İptali Davası açacaklarını bildirdiler. Bunun üzerine mahkeme tam 1 ay sonraya gün verdi ve mirasçılara Vasiyetin İptali davası açmaları ve mahkemeye bildirmeleri için 10 günlük süre verdi.
Şimdi vasiyet konusu şu an itibari ile taşınmaz ev görünüyor. Çünkü taşınırlara ilişkin zaten İngiliz Hukuku uygulanacağı için Vasiyetname müvekkilimin taşınırları alması için yeterli oluyor. Davacılar (Murisin ilk eşinden 3 oğlu) taşınmaz ev için vasiyetin iptalini isteyecekler.
Vasiyetname olduğu için de sanırım yasal miras paylarının yarısını alabilirler.yani 3/4 iken 3/8'e düşecek.
İşte tam bu sırada biz MK. md. 564'de olan Seçimlik Hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BÖLÜNMEZ MAL VASİYETİNDE

Madde 564 - Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tabi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir.

Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi halde tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir.

Bu kurallar, sağlararası kazandırmaların tenkisinde de uygulanır.


Yani eğer mahkeme 3/8 oranında saklı paylarına hükmederse keşif yapılarak değerinin belirlenip paylarına düşen para tutarını ödeyip evin mülkiyetini müvekkilim üzerine almayı istiyoruz.
Sonuç olarak bu hakkımızı biz mirasçıların açacağı Vasiyetin İptali Davasın'da mı ileri süreceğiz yoksa Vasiyetin Tenfizi için ayrıca dava mı açacağız?
Old 08-05-2008, 09:08   #5
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Vasiyetname kanunda yazılı muayyen sebeplerle iptal edilirse, haliyle ortadan kalkacak ve bir hüküm ifade etmeyecektir. Yani "yok" olacaktır. Tereke de mirasçılara -vasiyetname hükümleri dikkate alınmaksızın- "miras payları oranında" intikal edecektir, mahfuz payları oranında değil...

Büyük ihtimalle karşı taraf terditli dava açacaktır: Vasiyetnamenin İptali, olmazsa tenkis...

Dava bu şekilde açılır (yani tenkis talebi de bulunursa) davanın ilerleyen aşamalarında tercih hakkı gündeme gelecektir. Bu hak da o zaman kullanılacaktır. Bu hakkı ne şekilde kullanacağına ilişkin soruyu davalıya (vasiyet alacaklısına) hakim "re'sen" yöneltecektir. Sizin soruyu beklemekten başka yapacağınız herhangi birşey yok bu aşamada.

Vasiyetnamenin tenfizi davası açarsanız, bu davanız iptal davasının sonucunu bekleyecektir. Fakat her durumda bu davayı açmak zorundasınız. Aksi takdirde taşınmaz miras hisseleri oranında mirasçılar adına tescil edilip müşterek mülkiyet hükümlerine de tabi kılınırsa, herhangi bir mirasçının müşterek mülkiyet hissesini satması veya şuf'a hakkını engellemek için bağışlaması gündeme gelebilir ve işler karışabilir sanırım.

Bunu önlemek için, vasiyetnamenin tenfizi davası açıldığında, dava sonuna kadar taşınmazın devrinin tedbiren yasaklanmasını da talep etmekte yarar bulunabilir.

Saygılarımla...
Old 08-05-2008, 09:22   #6
Macri

 
Mesaj

Cok tesekkürler Üstadım. Sanırım bizim burda karşı tarafın açacağı Vasiyetin İptali Davası'nı beklememiz gerekecek. Eğer ki Vasiyetin Tenfizini içerir şekilde Terditli olarak açılmaz ise biz ayrıca Vasiyetin Tenfizi Dvası açmak durumunda kalacağız. Her halükarda Vasiyetin İptali Davasının sonucu beklenecek olsa da en azından zamandan kazanmış oluruz, tedbir konusunda ise zaten vasiyet alacaklısı müvekkil murisin eşi olduğu ve mirasa konu taşınmazın yarı hissesi de kendisine ait olduğundan, müteveffanın ilk eşinden 3 çocuğuna çok da büyük paylar kalmayacak zaten. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler...
Saygılarımla...
Old 14-10-2008, 00:43   #7
Macri

 
Mesaj

Su an itibari ile vasiyetin açılması davası sonuçlandı. Ancak karşı tarafın açtığı Veraset İlamı verilmesi davası (hasımsız) devam ediyor. Turhan Bey'in dediği ihtimal gerçekleşmedi. Hakim Veraset İlamı Verilmesi için açılan davada, karşı tarafa Vasiyetin İptali ve Tenkisi Davası açmak için süre verdi ve bu dava açıldı. Yani veraset ilamı verilmedi, Vasiyetin İptali ve Tenkisi davasının sonuna kadar bekletici sebep yaptı...
Old 25-10-2010, 15:31   #8
caner87

 
Varsayılan

Benim de bir sorum var ve soruyu nereye yazacağıma karar veremedim.
müvekkil 2 sene önce evlenmiş ve daha önceki evliliğinden bir kızı var.yeni eşinin ise daha önceki evliliğinden çocukları var.
müvekkilim der ki, benim bir taşınmazım var. Benim vefatım halinde yeni evliliğim içerisinde alınmış bu taşınmaz mal kızıma ve eşime kalacak... Ancak eşime kalan malım,eşimin vefatı halinde onun kendi çocuklarına geçer mi? Bu geçişi nasıl engellerim?
benim cevabım bu intikalın geçeceği yolunda, yani müvekkilin vefatı halinde taşınmazı kızı ve son eşine geçecektir.Eşinin de vefatı halinde eşinin mal varlığı da ki içinde müvekkilden gelen miktar da olacaktır diye düşünüyorum o kısımlarla beraber kendi çocuklarına alt soylarına geçecektir.. Bu durumda bunu engellemek mal ayrılığı ile olabilir ancak bunu kabul etmiyorlar ya da kızına tapuda bağış yapabilir ki bunu da kabul etmiyorlar zaten iptale tabi olabilir sanırım eş tarafından bir ihtilaf halinde, geriye de vasiyetname yolu kalıyor doğru mudur ne önerirsiniz? Bir taşınmaz bir kıza - kız 7 yaşında- eşine hiç pay kalmadan verilebilir mi?Eşin saklı payı ile ilgili durum nasıl çözülür? Yoksa hiç buralara gitmeden mirası eşinin çocuklarına kalmaz mı?
Old 22-01-2011, 14:59   #9
Av. Atilla Şen

 
Varsayılan İlk evlilikten olan kız çocuk da yasal mirasçıdır

Sayın meslekdaşım,
Anlattığınız olay örgüsü içinde, müvekkilinizin ilk evliliğinden olan kızı da onun yasal mirasçısı değil mi? Müvekkilinizin vefatı halinde ikinci eşinin yanısıra ilk evlilikten olan kızı da yasal mirasçı olacaktır. Elbette nüfus kayıtlarında bu kız çocuk da var ise. Ancak evlilik devam ederken ölüme bağlı bir tasarruf ile ikinci(şimdiki) eşini ve dolayısıyla onun altsoyunu saklı payı nedeniyle miras dışı bırakamaz. İlk evlilikten doğan kızı lehine, şimdiki eşinin saklı payını da gözeten bir yazılı vasiyetnameyi noterde düzenletebilirsiniz. Böylece ilk evlilikten doğan kızının müvekkilinizden kalacak miras hakkı güvenceye alınmış olur, şimdiki eşinin de saklı payı vasiyetnamede belirtildiği için vasiyetnamenin iptali istemi de reddedilir. "Favor testamenti" kuralı gereği müvekkilinizin son arzusu da böylece yerine getirilmiş, kızının hakları gözetilmiş olur.
Old 02-03-2011, 12:36   #10
primavera

 
Varsayılan

sayın meslektaşlar benzer bir konuda yardımınıza ihtiyacım var:
veraset ilamı telebi ile açılan davada mahkeme nüfus kayıt örneğindeki "vasiyetname vardır" şerhini gözönüne almak zorundamıdır? almazsa temyiz edebilirmiyiz?(arada iptal davası var, iptal davasıda reddedildi)
aslında sormak istediğim soru şu: veraset ilamı talep ettimizde mahkeme kanuna göre örneğin eşle birlikte 2. zümre akraba varsa 1/2 eşe,1/2 kardeşe vs. mi diyor yoksa şerh edilen vasiyetnamenin açılıp okunmasını bekleyip ona göre mi karar vermesi gerekiyor?
cevaplarsanız çok sevinirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vasiyetin açılması ve tenfizi ruze Meslektaşların Soruları 30 23-07-2013 22:33
trafik kazasında dava açılması lawyer_denizsari Meslektaşların Soruları 6 05-09-2008 22:40
takibin eksik açılması hırs Meslektaşların Soruları 4 29-01-2008 23:37
işçiye karşı dava açılması köktaş Meslektaşların Soruları 3 08-12-2007 22:56
vasiyetname açılması ve tedbir honor Miras Hukuku Çalışma Grubu 2 05-09-2006 00:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12710500 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.