Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

aile konutu-ortaklığın giderilmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-11-2007, 14:16   #1
Nuriye Değer

 
Varsayılan aile konutu-ortaklığın giderilmesi

Değerli Meslektaşlarım,
Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davasında muristen intial eden taşınmazlardan birisinde ölenin eşi oturuyor. ( Ölüm tarihi 2004) TMK daki 652. maddeden istifade amacıyla konutun sağ kalan eşe tahsisi konusunda talepte bulunduk. Sulh Mahkemesi hakimi dava konusu parseldeki konutun aile konutu olduğunun tespiti davası açmak üzere süre verdi.
Bu ara karar gereğince aile mahkemesinde dava açsak doğru olurmu? Zira malik öldü.eşler arasında mal rejimleri ile ilgili anlaşma yok. Murisin ölüm zamanına göre dava değişirmi? Ölümden sonra aile mahkemesinde aile konutu tespiti davası açılırmı? Ortaklığın giderilmesi davasına bakan hakim tarafından bu talep incelenemez mi? Husumet tüm mirasçılara mı düşer? Mirasçılar karşı çıkarsa nasıl ispat edilecek.Tanık keşif dışında başka ne tür delil ibraz edebilirim.
TMK 652. maddesinde eş lehine bir düzenleme var ise de bu hak miras payına mahsuben verilmiştir. Başka malı yok ise yada tüm mallar için tereke hesabı mı yapılacak.
Öncelikle görevli mahkeme ile ilgili tereddütlerimi çözmek için yardım bekliyorum
İlgilenenlere teşekkür ediyorum.
Old 12-11-2007, 15:36   #2
sumeyra

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım... Aynı davayı ben de açtım. Halen devam ediyor.... Ortaklığın giderilmesi davasında hakim aile konutu özgülenmeye ilişkin ilgili mahkemede dava açmak için süre veriyor. İlgili mahkeme konutun değerine göre sulh ve ya asliye hukuk mahkemesi. Biz değere göre ( konut olduğu için )Asliye hukuk mahkemesinde aile konutunun sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesini, tapuda tescil yapılmasını talep ettik. Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme şimdi diğer davanın sonucunu bekliyor. Diğer dava devam ediyor. Diğer mahkeme de önce aile konutu olup olmadığının tesbitini yapacak daha sonra özgülenme işlemini yapacak. yardımcı olacağını düşündüğüm yargıtay kararları
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2338

K. 2004/3194

T. 15.3.2004

• AİLE KONUTUNUN SAĞ KALAN EŞE ÖZGÜLENMESİ ( Davacının Murise Ait Mesken Nitelikli Bağımsız Bölümün Miras Hakkına Mahsuben Mülkiyet Hakkının Tanınmasını Talep Etmesi )

• DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Sulh Hukuk Mahkemesinde Açılan Bir Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde Açılan Bir Dava İle Aralarında Bağlantı Varsa Birleştirilmesinin Mümkün Olması )

• AİLE KONUTU ( Yerel Mahkemece Dava Konusu Yerin Aile Konutu Olup Olmadığı ile İlgili Aile Mahkemesinin Kararının Beklenmesinin Gerekmesi )

• BEKLETİCİ MESELE ( Yerel Mahkemece Dava Konusu Yerin Aile Konutu Olup Olmadığı ile İlgili Aile Mahkemesinin Kararının Beklenmesinin Gerekmesi )

4721/m.
652

ÖZET : Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan bir dava aralarında bağlantı var ise, bu iki dava Asliye Hukuk Mahkemesinde birleştirilebilir. Somut olayda, mahkemece yapılacak iş bir ara kararı ile birleştirme talebinin reddine karar vermek, dava konusu ( 4 ) nolu bağımsız bölümün aile konutu olup olmadığının tesbiti ile ilgili aile mahkemesinden karar alması için davacıya önel vermek, bu konuyu bekletici sorun yapmak, aile konutu ise Türk medeni Kanununun 652. maddesi hükümlerine uygun inceleme yapıp sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili 11.08.2003 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin eşinin 12.03.2003 tarihinde vefat ettiğini, muris adına Beyoğlu, 1486 ada, 15 parselde kayıtlı mesken nitelikli ( 4 ) nolu bağımsız bölümün miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasını; davalılara ait 6/8 payın müvekkili adına tescilini talep etmiştir. Harca esas değer 18.230.362.500 lira olarak gösterilmiştir.
Davalılardan Fatma vekili süresinde yaptığı ilk itiraz ile davanın 6.5.2003 tarihinde açılan B 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/273 esas sayılı ortaklığın giderilmesi dosyası ile birleştirilmesini istemiştir.
Dava, aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi isteğine ilişkindir. ( TMK. Md. 652 )
Mahkemece, davanın B 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası ile birleştirilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


O halde mahkemece yapılacak iş……………………, dava konusu ( 4 ) nolu bağımsız bölümün aile konutu olup olmadığının tesbiti ile ilgili aile mahkemesinden karar alması için davacıya önel vermek, bu konuyu bekletici sorun yapmak, aile konutu ise Türk medeni Kanununun 652. maddesi hükümlerine uygun inceleme yapıp sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yanlış nitelendirme ile birleştirme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/3897 K. 2004/4674 T. 13.4.2004

• MURİSTEN KALAN TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞUNUN TESPİTİ ( SAĞ KALAN EŞİN MİRAS HAKINA MAHSUBEN BİRLİKTE OTURULAN EV ÜZERİNDE KENDİSİNE MÜLKİYET HAKKI TANINMASINI İSTEYEBİLECEĞİ )

• AİLE KONUTU ( EŞLERDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ HALİNDE SAĞ KALAN EŞİN MİRAS HAKINA MAHSUBEN BİRLİKTE OTURULAN EV ÜZERİNDE KENDİSİNE MÜLKİYET HAKKI TANINMASINI İSTEYEBİLECEĞİ )

4722/M.17

4721/M.652,240

ÖZET : Davacı dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesini istemiştir. Aile Mahkemesince yapılacak iş tarafların delillerini toplayıp, bu konutun aile konutu olup olmadığını belirlemekten ibarettir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. ( 4722 S.K. md.17 )
Muris Yahya 11.02.2002'de ölmüştür.
Medeni Kanunun 652. maddesi; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa, sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır.
Davacı dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesini istemiştir. Aile Mahkemesince yapılacak iş tarafların delillerini toplayıp, bu konutun aile konutu olup olmadığını belirlemekten ibarettir. Açıklanan husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. ( MK. Md. 240 )
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, ***ma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 13.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/4506 K. 2004/5669 T. 3.5.2004
ÖZET :Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Evlilik Birliğinin yargılama sırasında da devam ettiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2- Aile konutu ile ilgili taraf delilleri toplanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
3- Kabule göre de;
Türk Medeni Kanununun 240/1. maddesine göre: "sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.
Yararlanma hakkı ölüm nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi halinde sağ kalan eşe tanınmış bir hak olduğu halde, bu hakkın boşanan eşe de tanınması usul ve yasaya aykırıdır. ……..

,……………………..
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 03.05.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-11-2007, 00:38   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Ek olarak bir konuya değinmek isterim.

Evliliğin boşanma ile bitmesi sonucunda öncelikle sağ kalan eşin"varsa"tasfiye alacağı miras sorunundan önce çözülmelidir.

Yani önce tasfiye yapılmalı geri kalan üzerinden ayrıca sağ kalan eşin miras payı tespit edilmelidir.

Bu sıra ile yapıldığında sağ kalan eşin katılma alacağı ,terekenin bir borcu olacak ve sağ kalan eş daha fazla avantajlı olacaktır.

Aile konutunun özgülenmesi konusu da yine aynı sıra ile çözümlenebilir kanısındayım.
Old 13-11-2007, 18:22   #4
küçükşengün

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım;

Bu tür davanın ölüm tarihi ile ilgisi var sanıyorum.

Yani M.K.nundaki değişiklikten önce (1.1.2002 den önce) ölen bir eşten kalan konut için de uygulanabilir mi?
Old 13-11-2007, 22:16   #5
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan Aİle Konutu

Eşlerden Birinin Ölümünden Sonra
Aile konutunun korunmasına ilişkin MK.’un 194. maddesi düzenlemesi, evliliğin genel hükümlerine ait bir düzenleme olduğundan, eşlerden birinin ölümü halinde, evlilik birliği de ortadan kalkacağından, aile konutu, söz konusu bu madde gereğince korunamaz. Zira, bu maddedeki koruma, hak sahibi eşin aile konutu ile ilgili sağlar arası hukuki işlemlerinde diğer eşin rızasını ve işleme katılmasını düzenlemektedir. Ölüm dolayısıyla artık bu tür işlemler yapma olanağı kalmadığından, 194. maddenin uygulanması söz konusu olamayacaktır. Bu sebeple, sağ kalan eşin aile konutu ve ev eşyası üzerindeki hak sahipliği, Medeni Kanun’un mal rejimleri ve miras hukukunun ilgili hükümlerine göre korunacaktır. Aile konutun korunması eşler arasındaki mal rejiminin türüne göre farklılık arz eder. Şöyle ki :
Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde
İsviçre Medeni Kanunu’nun 219. maddesini karşılayan, Türk Medeni Kanunu’nun 240. maddesinde, sağ kalan eşin aile konutu ve ev eşyası üzerindeki hakları düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye göre, sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olan ve birlikte yaşadıkları konut üzerinde, katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı talep edebilir. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde, intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını da talep edebilir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle, evlilik ölüm ile sona ermiş olmalıdır. Bununla birlikte, salt ölüm olayı bu madde hükmünün uygulanabilmesi için tek başına yeterli değildir. Bu şarta ilaveten, aile konutu ya da ev eşyasının ölen eşe ait olması, sağ kalan eşin mal rejiminden dolayı bir katılma hakkı alacağı ile birlikte aile konutu ya da ev eşyasını bizzat kullanma ihtiyacının bulunması, konutun, ölenin alt soyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra edeceği konut olmaması ve eşlerin bu konuda aksine anlaşma yapmamış olması şartlarının da birlikte gerçekleşmesi gerekir. Medeni Kanun’un 240. maddesinde yer alan söz konusu düzenleme, emredici nitelikte değil tamamlayıcı nitelikte bir düzenleme olduğundan, eşler kendi aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesinde, bu düzenlemenin aksini kararlaştırabilirler.
Yapılacak olan sözleşmede, sağ kalan eşin aile konutu üzerinde intifa, oturma veya mülkiyet şeklinde bir hak talep etmeyeceği, keza ev eşyası üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını istemeyeceği kararlaştırılabilir. Dolayısıyla, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde (MK.m.202/1), sağ kalan eşin hakları, eşler arasında yapılacak olan bir anlaşma ile ortadan kaldırılabileceği gibi sınırlandırılması da mümkün olacaktır.

Mal Ortaklığı Rejiminde
Bu rejimde sağ kalan eş, MK.m.279 hükmü gereğince, eşlerin birlikte yaşadıkları konut veya ev eşyası ortaklık mallarına ait ise, sağ kalan eş, payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir. Sağ kalan eşin böyle bir talepte bulunabilmesi için, mal ortaklığı rejimi eşlerden birinin ölümüyle son bulmalı, ölüm tarihinde eşler arsındaki mal rejimi geçerli olmalı, aile konutu ve ev eşyası ortaklık mallarına dahil olmalı, talep, eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutuna ve birliğe ait ev eşyasına ilişkin olmalı ve nihayet sağ kalan eş mülkiyet hakkının kendisine verilmesini talep etmiş olmalıdır. Bu rejimde söz konusu şartların hep birlikte gerçekleşmesi durumunda, sağ kalan eşe öncelikle mülkiyet hakkı tanınmaktadır. Bununla birlikte, maddenin son fıkrası gereğince, bu rejimin ölüm dışındaki bir sebeple, örneğin, evliliğin iptali, boşanma, başka bir mal rejiminin benimsenmesi, eşlerden biri hakkında iflasın açılması ya da mahkemece mal ayrılığı rejimine geçilmesine karar verilmesi gibi nedenlerle son bulması durumunda, eşlerden her biri, üstün yararını ispat etmek kaydıyla yine aynı istemlerde bulunma hakkına sahiptir. Her iki eşin de böyle bir talep de bulunması durumunda ise, hakim, takdir yetkisi çerçevesinde, şartları değerlendirip ona göre karar verecektir.
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde
Bu rejim, eşler arasında sözleşmeyle kararlaştırılabilen, seçimlik bir rejim olup, bu rejimde esas olarak mal ayrılığı geçerli olmakla birlikte rejimin sona ermesi durumunda bazı mal varlığı değerleri eşler arasında eşit paylaşıma tabi olmaktadır. Bu değerler MK.m.250’ de ‘ aileye özgülenen mallar’ başlığı altında, ‘eşlerden biri tarafından paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından sonra edinilmiş olup ailenin ortak kullanım ve yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar veya bunların yerine geçen değerler olarak sınırlı sayıda sayılmıştır.
Bu rejimde eşlerin talep hakkı, edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı olarak ayni niteliktedir. Eşler, paylaşıma tabi malları ayın olarak paylaşırlar. Aile konutu ve eşyası paylaşıma tabi mallardan olup, mal rejimi hangi sebeple sona ermiş olursa olsun, bu malların mülkiyetine sahip olmayan eş diğer eşten bu malların kendisine özgülenmesini isteyebilir. Bu rejimde aile konutu ve ev eşyası MK.m.254’ de önemine binaen özel olarak düzenleme altına alınmıştır. Buna göre, evliliğin iptal veya boşanmayla sona erdirilmesi halinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve eşler arasında eşit paylaşım konusu olacak konutta kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceğine eşler anlaşmak suretiyle kendileri karar verebilirler. Bu hakkı elde eden eş, bu hakkını tapu kütüğüne şerh ettirebilir.
Söz konusu hükümde, eşlerden biri lehine, konutta oturma ve ev eşyasını kullanma hakkını temin edecek nitelikte bir alacak hakkı tanınmaktadır. Eşler bunu öncelikle kendileri kararlaştırma hakkına sahiptirler. Böyle bir kararlaştırmanın olmadığı, eşlerin anlaşmazlığa düştüğü bir durumda ise, hakim, hakkaniyet gerektiriyorsa olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların da menfaatlerini göz önünde bulundurmak suretiyle takdir yetkisi çerçevesinde konutta kimin, hangi süreyle kalacağına kendisi karar verir. Ayrıca, tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna da bildirir. MK.m.254/3 gereğince, hakim aksine bir hüküm vermedikçe, konutta kalma ve ev eşyasından yararlanma hakkı, belirlenen sürenin sonunda sona erer. Ancak, bu süre sona ermeden yararlanan tarafın durumunda değişiklik olması halinde, örneğin, konutta kalan eşin yeni bir evlilik yapması, uzun süre başka bir şehre gidecek olması, ekonomik durumunun iyileşmesi durumunda, diğer taraf hakimden, kararı yeniden gözden geçirmesini isteyebilecektir.
Medeni Kanun’un 254. maddesinin 4. fıkrasında, hakimin gerektiğinde, eşlerden biri tarafından kiralanmış konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebileceği öngörülmektedir. Hakim, böyle bir karara varırken, eşlerin sosyal - ekonomik durumlarını ve çocukların kimin yanında kalacağını göz önünde tutmalı, konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasını gerektiren bir durum olup olmadığını tespit ederek ona göre karar vermesi gerekir. Bunun sonucu olarak da, kiracı sıfatı taşıyan eş, kira sözleşmesini kendisi yapmış olmasına rağmen artık konutta kalamayacaktır. Bu durum, onun bakımından kira sözleşmesinin hakim kararıyla sona ermesi, diğer eşin kiracı haline gelmesi manasına gelir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, boşanma ve iptal dışında evliliği sona erdiren doğal bir olay olan ölüm halinde, aile konutu ve ev eşyasının mukadderatı ise, Medeni Kanun’un 255. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ‘eşlerden birinin ölümü halinde, paylaşma konusu olan mallar arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir’. Bu hakkın istenebilmesi için: aile konutu ve ev eşyasının paylaşım konusu mallar arasında yer alması, evliliğin ölümle sona ermiş bulunması, paylaşıma konu olan konut ve eve eşyasının mülkiyetinin ölen eşe ait olması ve nihayet sağ kalan eşin miras ve paylaşmadan doğan bir hakkının bulunması gerekir.
Sağ kalan eş yukarıdaki şartların gerçekleşmesi durumunda, edinilmiş mallara katılma rejiminin aksine, aile konutu üzerinde öncelikle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Bununla birlikte, MK.m.255/2 hükmünce, haklı sebeplerin varlığı durumunda sağ kalan eşin veya ölenin diğer yasal mirasçılarından birinin talebi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir. Buna mukabil, ev eşyası üzerinde sadece mülkiyet hakkı tanınması talep edilebilir. Edinilmiş mallara katılma olduğu gibi bu rejimde de ‘sağ kalan eş’, miras bırakanın bir meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz (MK.m.255/3, 240/4).
Medeni Kanun’un 652. maddesinde, aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi kenar başlığı altında, İsviçre Medeni Kanunu’nun 612a maddesinden esinlenilerek miras hukuku alanında, esasen mirasın paylaşımıyla alakalı yeni bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu maddenin 1. fıkrasına göre, ‘eşlerden birinin ölümü halinde, tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir’ denilmektedir. Mirasçılar arasındaki eşitlik ve taksim serbestliği ilkelerine istisna oluşturan bu hüküm, tereke eşyasının aynen paylaşımı yerine mirasçılardan birine tahsisine ilişkin bir düzenlemeyi öngörmektedir.
Bir görüşe göre bu hüküm, eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, ölüm halinde sağ kalan eşin mirasçılık sıfatına dayalı bir yasal, ayni talep hakkı tanımaktadır. bir görüşe göre ise, burada yasal alım hakkı tanındığı kabul edilemez. Zira, bu hakkın kullanılmasıyla sağ kalan eş ile ölen eşin mirasçıları arasında bir satım ilişkisi kurulmamaktadır. Sağ kalan eş burada miras payının aile konutu ve/veya ev eşyası olarak belirlenmesini istemektedir. Bir paylaşma kuralı olduğu için de, diğer mirasçılar kabul ettiği ve paylaştırmaya uygun düştüğü ölçüde uygulanabilecek bir hükümdür. Dolayısıyla, bu hükümle, mirasın paylaşımında sağ kalan eşe seçim hakkı veren, kanundan doğan değiştirici yenilik doğuran bir hak tanınmış olmaktadır. O, miras payının dilerse aile konutu ve/veya ev eşyası üzerinde mülkiyet hakkı kurularak, dilerse diğer tereke değerlerinden verilerek karşılanmasını isteyebilecektir. Böylece sağ kalan eş, seçimlik hakkını kullanarak miras payını belirleyebilecektir.
Sağ kalan eşin, MK.m.652’ de belirlenen bu hakkı kullanabilmesi mirasçılık sıfatına bağlı olduğundan, mirastan feragat, yoksunluk, çıkarılma ya da red gibi nedenlerin varlığı durumunda sağ kalan eş, söz konusu haktan yararlanamayacaktır. Söz konusu madde de kapsamı belirlenen bu hak, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, sadece sağ kalan eş tarafından kullanılabilir. Bu sebeple de, miras açıldıktan sonra fakat paylaşma yapılmadan önce hakkın sahibi ölürse bu hak mirasçılarına geçmez. Medeni Kanunda bu hakkın hangi süre içersinde kullanılacağı öngörülmüş değildir. Bununla birlikte söz konusu hak, mirasın paylaşımına ilişkin bir hak olduğundan en geç mirasın paylaşılması sırasında kullanılması gerekir.
Not: THS ye daha önce ekmlemiş olduğum makalemden konuya ilişkin açıklamalardır...
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_664.htm
Saygılarımla
Muhsin KOÇAK
Old 14-11-2007, 10:53   #6
küçükşengün

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

Açıklayıcı ve teferruatlı bilgileriniz paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.

Selamlarımla.
Old 05-09-2008, 16:58   #7
Av. çağlar bildirici

 
Varsayılan

İlgili mahkeme konutun değerine göre sulh ve ya asliye hukuk mahkemesi. Biz değere göre ( konut olduğu için )Asliye hukuk mahkemesinde aile konutunun sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesini, tapuda tescil yapılmasını talep ettik.
sayın sumeyra, aynı dava tarafımda da var ,görevli mahkeme olarak aile mahkemesinin görevli olduğunu düşünüyorum sizin vermiş olduğunuz yargıtay kararlarında da bu husus (özellikle 15/03/2004 tarihli olan) belirtilmiş.Ancak siz asliye hukuk mahkemesinde değer baz alarak dava açtığınızı söylüyorsunuz, bu gibi durumlarda ( aile konutunun tespiti) hangi mahkeme görevli?,teşekkür ederim şimdiden,iyi çalışmalar...
Old 05-09-2008, 20:35   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Aile konutunun sağ olan eşe özgülenmesi davasında görevli mahkeme TMK 652.madesine göre Sulh Hukuk,
Tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunmaması ve bu konunun çekişme konusu olması halinde aile konutu olduğunun tespiti davasınde ise görevli mahkeme aile mahkemesidir.
Diye düşünüyorum.

T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ


ESAS NO :2004/13563
KARAR NO :2004/15270
KARAR TARİHİ :20.12.2004

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Bozma kararına uyulduğu halde, gereği yapılmamıştır. Dava konusu konut üzerinde aile konutu şerhi bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunun 652.madde uyarınca aile konutu olduğunun tesbiti görevi de aile mahkemesinin görevi içindedir. Bozma ilamı uyarınca işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 20.12.2004

T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO :2008/5280
KARAR NO :2008/8951
KARAR TARİHİ : 19.06.2008


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinden kaynaklanmakta olup, görev sulh hukuk mahkemesine aittir.(TMK.658.m.)

Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece,yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.

Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken,yazılı şekilde işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,oybirliğiyle karar verildi.19.06.2008(Prş.)
Old 07-09-2008, 19:18   #9
Av. çağlar bildirici

 
Varsayılan

sayın Yücel Kocabaş,değerli bilgileriniz ve yardımınız için çok teşekkür ediyorum,iyi çalışmalar
Old 08-09-2008, 09:59   #10
sumeyra

 
Varsayılan

(sayın sumeyra, aynı dava tarafımda da var ,görevli mahkeme olarak aile mahkemesinin görevli olduğunu düşünüyorum sizin vermiş olduğunuz yargıtay kararlarında da bu husus (özellikle 15/03/2004 tarihli olan) belirtilmiş.Ancak siz asliye hukuk mahkemesinde değer baz alarak dava açtığınızı söylüyorsunuz, bu gibi durumlarda ( aile konutunun tespiti) hangi mahkeme görevli?,))
Değerli meslekdaşım Av. Çağlar Bildirici;
Biz davayı değere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde açtık. Ama bizim bu mahkemeden talebimiz aile konutunun tesbiti değil aile konutunun sağ kalan eşe özgüllenmesi talebi idi. Aile konutunun sağ kalan eşe verilmesi işlemini izale-i şuyu mahkemesi bakmıyor. İzale-i şuyu mahkemesi hakimi bu davayı açmak için bize süre verdi. Biz de değere göre Asliye Hukuk Mah. açtık. Aile konutunun tesbiti ise As. Huk. Mah. bekletici sorunu oldu. Bunu da Aile Mahkemesine açtık. Biraz Karışık ama mahkemeler ve durumlar bizibu şekilde yönlendirdi...
Old 08-09-2008, 10:42   #11
Av. çağlar bildirici

 
Varsayılan

sayın sümeyra yardımlarınız için teşekkür ederim,,
mesele özgüleme ile tespitin farlı mahkemelerin alanına girmesi,kanımca karışıklığın nedeni gereksiz ve uzun hukuki prosedür silsilesi,ancak durumu değerli izahlarınızla anladım,tekrar teşekkürler ii çalışmalar
Old 08-09-2008, 20:25   #12
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan 2.HD. kararları gözardı edilmemeli

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararlarında TMK. 652 maddesindeki aile konutunun sağ olan eşe özgülenmesi davasında görevli mahkemenin TMK.nun 658 maddesine yollama yaparak;
Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermiştir.
Alıntı:

D. Aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi
MADDE 652.- Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
Mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
MADDE 658.- Mirasçılar özgülenme değeri üzerinde uyuşamazlarsa, bu değer sulh hâkimi tarafından belirlenir.

Bu konudaki Yargıtay 2.HD.sini kararını yukarıdaki cavabımda yayınlamıştım.
Bu kararın benden önce;
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29389
linkinde Sayın Hakim Derya KONAK tarafından yayınlandığını şimdi gördüm.
Ayrıca aynı linkte Sayın Av. Bülent Sabri AKPUNAR da aynı yönde bir başka kararı cevap hazısında yayınlamaktadır.

Daha önce yayınladığım karar ile diğer karara yeniden yer veriyorum.

Değerlendirme yapılırken bu kararlar gözardı edilmemeli ...
Diye düşünüyorum.

Alıntı:
DERYA K.

Yargıtay,aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi için açılan davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesine karar verdi.

T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO :2008/5280
KARAR NO :2008/8951
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinden kaynaklanmakta olup, görev sulh hukuk mahkemesine aittir.(TMK.658.m.)
Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece,yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.
Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken,yazılı şekilde işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,oybirliğiyle karar verildi.19.06.2008(Prş.)
***

Av. Bülent Sabri AKPUNAR

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/6814
K. 2006/14469
T. 30.10.2006
• AİLE KONUTU ( Ölen Kocadan Kalan Ev - Sağ Eşe Tahsis Edilmesine Yönelik İstemlerde Sulh Hukuk Mahkemesinin Görevli Olduğu )
• ÖLEN KOCADAN KALAN EV ( Sağ Eşe Tahsis Edilmesine Yönelik İstemlerde Sulh Hukuk Mahkemesinin Görevli Olduğu - Evin Aile Konutu Olması )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Ölen Kocadan Kalan Evin Aile Konutu Olması Nedeniyle Sağ Eşe Tahsis Edilmesine Yönelik İstemler )
4721/m. 652, 658
ÖZET : Davacı ölen kocasından kalan evin kendisine özgülenmesini istemiştir. Ölen kocadan kalan evin aile konutu olması nedeniyle sağ eşe tahsis edilmesine yönelik istemlerde Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Taraflar arasında taşınmazın aile konutu olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı ölen kocasından kalan evin kendisine özgülenmesini istemiştir. ( TMK, md. 652 ) Bu tür işlerde görev Türk Medeni Kanununun 658, maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.
Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur. Bu açıklamalar karşısında mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer 0lmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 08-09-2008, 22:16   #13
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Aile mahkemesi ve Sulh Hukuk Mahkemesinin görevlerini aynı karar içinde gösteren, biraz daha açıklayıcı olabileceğini düşündüğüm Yargıtay kararı eklidir.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/14602
Karar: 2006/15767
Karar Tarihi: 16.11.2006

ÖZET: Mahkemece konutun aile konutu olup olmadığının aile mahkemesince belirlenmesi, özgüleme istemi hakkında görev Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 218, 219, 220, 222, 652, 658) (1086 S. K. m. 76)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı eşi Kadir'in 8.10.2004 tarihinde vefat ettiğini 21.12.1999 tarihinden beri birlikte oturdukları Alpaslan Mahallesi, Mustafa Şimşek Caddesi, Birdal Apartmanı B. Blok Kat: 1/2 Melekgazi/Kayseri adresinde bulunan ve tapuda Melekgazi İlçesi Alpaslan Mahallesi 4 parsel sayıda kayıtlı 50/300 arsa paylı B. Blok 2. nolu bağımsız bölümün 1/2 sinin ölen eşi Kadir adına kayıtlı olduğunu, anılan konutun aile konutu olduğunun tesbiti ile Türk Medeni Kanununun 652. maddesi gereğince miras payı ve tapudaki hisseleri göz önüne alınarak özgülenecek hisse toplamının tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir.

Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. (HUMK. Md. 76)

Davacı somut olayda 1/2 sinin kendisinin malik olduğu 1/2 sinin ise ölen eşi Kadir'e ait olan konutun aile konutu olduğunun tespiti ile konutun kendi adına özgülenmesini talep etmiştir.

Talep konusu konutun aile konutu olup olmadığının tespiti 4787 Sayılı Yasanın 5133 Sayılı Yasa ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmakta olup görev Aile Mahkemesinindir. (TMK. md. 218, 219, 220, 222) Ayrıca davacı ölen kocasından kalan 1/2 payın kendisine özgülenmesini de istemiştir. (TMK. md. 652) Özgüleme işinde görev Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. (TMK. md. 658)

Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur. Bu açıklamalar karşısında mahkemece yapılacak iş; konutun aile konutu olup olmadığının aile mahkemesince belirlenmesi, özgüleme istemi hakkında görev Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 09-09-2008, 15:21   #14
Av. çağlar bildirici

 
Soru

değerli meslektaşlarım ilgileriniz iççin öncelikle teşekkür ediyorum.Bu gibi bir durum olduğunda yani otaklığın giderilmesi davasında aile konutunun özgülenmesi talebimiz olduğunda, mahkemece bu husus bekletici mesele yapılarak dava açma yetkisi verildiği zaman, miras payına mahsuben aile konutuun tapıuda özgülenmesi talebimizi sulh hukuk mahkemesinden isyeceğiz, o mahkemede bu durumun tespitini gerekli görürse bir bekletici sorunla daha karşılaşıp aile mahkemesine dava açacağız,mı???, şimdiden teşekkürler,,,
Old 10-09-2008, 10:19   #15
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Evet,
Sayın Bildirici,
Aynen yazdığınız gibi...
Old 09-05-2011, 11:50   #16
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

peki arkadaşlar bekletici mesele yerine önce tespit istesek sonra özgüleme davasını açsak ve en son da elimizdeki kararla ortaklığın giderimini açsak daha makul olmaz mı?Bu arada özgüleme davasında ve tespit davasında da tüm varisler gösteriliyor mu davalı olarak?
ortaklığın giderimi davası dilekçesinde aile konutu olarak özgüleme davası için yetki mi istiyoruz yoksa bu davayı da açacağız diye bekletici mesele mi yapılmasını istiyoruz?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ortaklığın giderilmesi mkaraca Meslektaşların Soruları 2 12-11-2007 13:36
ortaklığın giderilmesi Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 3 29-08-2007 11:10
Ortaklığın Giderilmesi Davaları Luck Hukuk Soruları 3 24-07-2007 10:52
Ortaklığın giderilmesi Av.Murat Bölükbaş Meslektaşların Soruları 5 27-03-2007 15:37
Ortaklığın Giderilmesi Burhan Sezer Hukuk Soruları Arşivi 3 24-05-2005 20:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12305903 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.