Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Teminat Senedi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-01-2010, 10:55   #1
ABUKAT

 
Mutlu Teminat Senedi

Merhaba,

Bir icra takibinde borçlu şirket yetkilisi ile diğer alacakları sağlama bağlamak kastı ile 3 ayrı protokol yaptık. İlk iki protokolü yerine getirmedikleri için birinci protokole göre takibe devam ettik. İkinci protokole göre icra takibi başlattık; bu dosya alacaklarını tahsil ettik. 3. protokolde "borç 01.05.2009 a kadar ödenecektir. 5.000,00-,5000,00-TL tutarında 10.000,00-Tl lik senetler teminat olarak kalacak; borç ödenmediği takdirde bunlar icraya konacaktır, şeklinde hüküm koydum. E bu protokol de yerine getirilmediği için ben de senetleri kambiyo yoluyla takibe koydum. Borçlu ise senetlerin teminat senedi olduğunu bunun yanında protokolü ve senetleri şahıs olarak imzaladığını ancak müvekkilin onlara şirket kaşesi vurarak işleme koyduğumuzu iddia ederek şikayet etti. Hakim de durdurma ve duruşma günü verdi.
Senetler protokolde sadece rakam olarak belli, vade tarihi düzenleme tarihi yok (ki düzenleme tarihleri protokolden çok önce çünkü senetler çok eskiden müvekkile verilmiş), senetlerin üstünde teminat senedi baresi yer almıyor.
Sorum; olayın en başına giderek senetlerin çok önceden düzenlendiğini ve borç ikrarı niteliğinde olduğunu; dolayısıyla senedin düzenlenme tarihinde teminat niteliği taşımadığını; teminat olarak nitelense dahi 01.05.2009 tarihinde taahhüt yerine getirilmediğinden teminat özelliğinin kalmadığı ve icraya konabileceği şeklinde cevap versem bir şey elde edebilir miyim? Ya da senetlerin her ne kadar teminat olarak kaldığı belirtildiyse de sonraki cümlede taahhüt yerine getirilmediği takdirde senetler icraya konacaktır dendiğinden senetlerin teminat özelliği kalkar diyebilir miyim (Farkındayım zorlama bir yorum oldu bu)
Ya da başka önerebileceğiniz bir yol var mıdır ve elinizde buna ilişkin lehte yargıtay kararı varsa ekleyebilir misiniz?
Saygıyla...
Old 06-01-2010, 11:49   #2
av.ismailcelik

 
Varsayılan

Öncelikle senedin teminat senedi olduğunu HUMK md 290 gereğince yazılı delille ispat etmeleri gerekir.Ancak sözleşme hükümleri yerine getirilmediğinden senetlerin teminat özelliğini yitirdiği şeklinde yani bir nevi cezai şart olarak yorumlamak gerekir diye düşünüyorum.2 tane Yargıtay kararı ekliyorum,umarım yardımcı olur.
Old 06-01-2010, 11:49   #3
av.ismailcelik

 
Varsayılan

YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ

Tarih : 01.05.2000
Esas No : 2000/1298
Karar No : 2000/3345


1086 - HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU ( HUMK ) 290
6762 - TÜRK TİCARET KANUNU (TTK) 599

ÖZET: HUMK'NUN 290. MADDESİ GEREĞİNCE SENEDİN TEMİNAT OLDUĞUNA DAİR İDDİALARIN YAZILI BİR DELİL İLE İSPATLANMASI GEREKTİĞİNDEN, BONONUN TEMİNAT OLDUĞU YOLUNDAKİ İDDİANIN TANIK DİNLENMEK SURETİYLE İSPATI MÜMKÜN DEĞİLDİR. BÖYLE BİR İDDİA AYNI KUVVETTEKİ DELİL İLE İSPAT OLUNDUĞU TAKDİRDE TTK'NİN 599. MADDESİNE GÖRE, HAMİLİN BORÇLU ZARARINA OLMAK ÜZERE VE BİLE BİLE İKTİSAP ETTİĞİNİN TANIK İLE KANITLANMASI CİHETİNE GİDİLEBİLİR.SONUT OLAYDA, SENEDİN TEMİNAT SENEDİ OLDUĞU İDDİASI USULEN VE AYNI KUVVETTE BİR BELGE İLE İSPAT EDİLEMEDİĞİNDEN DAVANIN REDDİ GEREKİRKEN, MAHKEMECE TANIK BEYANINA DAYANILARAK DAVANIN KABULÜ VE BONONUN İPTALİ DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.


DAVA: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılanması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan Gönül Yöntem vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, davalı M Yöntem tarafından işletilen eczanenin teminatı olarak 1.500.000.000.- TL'lik bono verdiklerini, bilahare eczanenin kapatıldığını, senedin iadesi gerektiği halde iade olunmadığı, yasa dışı bir eylemin teminatı olarak verilen bononun bedeli bulunmadığını iddia ederek borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı Gönül Yöntem savunmasında, dava konusu bononun davacıya elden verilen borç para karşılığı olarak alındığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarına göre bononun teminat olarak verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı G. Y.vekilince temyiz edilmiştir.

HUMK'nun 290. maddesi gereğince senedin teminat olduğuna dair iddiaların yazılı bir delil ile ispatlanması gerektiğinden, bononun teminat olduğu yolundaki iddianın tanık dinlenmek suretiyle ispatı mümkün değildir. Böyle bir iddia aynı kuvvetteki delil ile ispat olunduğu takdirde TTK'nin 599. maddesine göre, hamilin borçlu zararına olmak üzere ve bile bile iktisap ettiğinin tanık ile kanıtlanması cihetine gidilebilir.

Sonut olayda, senedin teminat senedi olduğu iddiası usulen ve aynı kuvvette bir belge ile ispat edilemediğinden davanın reddi gerekirken, mahkemece tanık beyanna dayanılarak davanın kabulü ve bononun iptali doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davalı Gönül Yöntem yararına (BOZULMASINA) 1.5.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 06-01-2010, 11:51   #4
av.ismailcelik

 
Varsayılan

YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ

Tarih : 28.11.1997
Esas No : 1997/7534
Karar No : 1997/8542


818 - BORÇLAR KANUNU 1 / 18 / 213
818 - BORÇLAR KANUNUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞ HÜKÜMLERİ 1 / 18 / 213

ÖZET
ALINAN BORÇ PARANIN TEMİNAT OLARAK DÜZENLENDİĞİ ANLAŞILAN GAYRİMENKUL SATIŞ VAADİ SENEDİNE DAYANILARAK TESCİL İSTENEMEZ. AYRICA, KABULE GÖRE DE; HEM TESCİLE KARAR VERİLMESİ VE HEM DE CEZAİ ŞARTA HÜKMEDİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR.

DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.2.1995 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacı Ulvi yönünden davanın kabulüne davacı Bayram yönünden davanın konusu kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 4.7.1997 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

KARAR : Dava, satış vaadi sözleşmesi uyarınca pay tescili isteminden ibarettir. Alıcılar iki kişidir satıcı ise Ömer'dir. Satıcı Ömer, satış vaadi sözleşmesinin gerçek olmadığını alınan borcundan temini için çifte teminat olarak düzenlendiğini, bunun için alıcılardan Ulvi'nin vekiline satış vaadi sözleşmesi ile aynı tarihi içeren bir bono verildiğini, bunlardan bir tanesini mahkemeye ibraz ettiğini, Bayram ile satış vaadi sözleşmesini de bir yıl kadar sonra 800 milyon lira ödemek suretiyle borcundan kurtulduğunu bunun içinde belge verdiğini bu mevsuf muvazaa halinin gözetilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemenin verdiği, kararı davalı Ömer temyize getirmiştir. Davacı Bayramın temyizi yoktur. Ömer ile alıcılardan Ulvi'nin vekili arasında bono alışverişi olmuştur. Bu bonoda borçlu Ömer'dir. Satış vaadi sözleşmesinde satıcı da Ömer'dir. Ömer hem elindeki gayrimenkulü satacak parasını peşin alacak hem de alıcı Ulvi'ye bono düzenleyip verecek. Bu hal hayatın olağan akışına ve halin icabına aykırıdır. Satıcı ile alıcı arasında alacak borç münasebetini gösterir başka iktisadi sebepler var ise bunun alıcılar tarafından kanıtlanması gerekir. O zaman verilen bononun satış vaadi dışındaki bir hukuki muamele ile ilgili olduğunun ancak kabulü icab eder. Bu yapılamaz ise aynı gün düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin bono ile borçlanmanın ödenmesini teminat altına almak için düzenlendiğini kabul etmek gerekir. Diğer yandan Bayram ile Ömer anlaşmış, alınan borç ödendiğinden akit feshedilmiştir. Şu hali ile taraflar arasında bir alacak borç münasebetinin olduğu bellidir. Davacı vekilinin Ömer'den alınan bononun satış vaadi sözleşmesi ile aynı tarihi taşıması da üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca kabule göre de; hem davayı kabul edip tescile karar verilmesi hem de cezai şarta hükmedilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; yerinde görülen temyiz isteminin kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 06-01-2010, 15:56   #5
ABUKAT

 
Varsayılan

Teşekkür ederim; ama bizim olayımızda sözleşme yani yazılı delil var ve dosyaya sunulmuş durumda
Old 06-01-2010, 16:41   #6
av.ismailcelik

 
Varsayılan

YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Tarih : 13.06.2005
Esas No : 2004/8890
Karar No : 2005/6134


1086 - HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU ( HUMK ) 38
2004 - İCRA VE İFLAS KANUNU 72
2004 - İCRA VE İFLAS KANUNUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞ HÜKÜMLERİ (1) 72

ÖZET : SÖZLEŞMEDEN DOĞAN EDİMLERİN TAMAMI YERİNE GETİRİLDİĞİNDEN, SÖZLEŞMEYE TEMİNAT OLARAK VEİRLEN SENET BEDELSİZ KALMIŞTIR. BU NEDENLE SENEDİN TAHSİL KAABİLİYETİ BULUNMADIĞINDAN İPTALİ GEREKİR.
VERİLEN TEMİNAT SENEDİ İLE İLGİSİ BULUNMAYAN DAVACI ŞİRKETİN AKTİF HUSUMET EHLİYETİ BULUNMADIĞINDAN DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR. KARAR TARİHİNDE YÜRÜRLÜKTE BULUNAN AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNİN 3 VE 7/3 ÜNCÜ MADDELERİ UYARINCA DAVALILAR YARARINA MAKTU VEKALET ÜCRETİ TAKTİR EDİLMESİ GEREKİRKEN YAZILI OLDUĞU ŞEKİLDE NİSBİ VEKALET ÜCRETİ TAKTİR EDİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 6.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30.12.2003 tarih ve 1999/123 - 2003/823 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Gürkan Gençkaya tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, hakem heyeti dışındaki tarafların 1995 yılında sahip oldukları şirketleri paylaştıklarını, yapılan sözleşmeden doğacak uyuşmazlığın davalı hakem heyeti tarafından görüleceğinin karar altına alınarak anılan heyete müvekkillerinin teminat senedi bıraktığını, müvekkillerinin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmesine rağmen hakem heyetinin usulsüz olarak toplanıp senedin tahsile konulmasına karar aldığını ileri sürerek, hakem heyeti elindeki senedin bedelsiz kalması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Fenni İnşaat A.Ş. vekili, davacıların aktif dava ehliyetleri bulunmadığını, hakem bilirkişilere de dava açılamayacağını, hakem bilirkişilerin kendilerine verilmiş senedi tahsile koymalarının da mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı dava ile de, hakem bilirkişilerin raporlarında müvekkilinin davacı Teknosan A.Ş.'den alacakları bulunduğunu tesbit ettiklerini ileri sürerek, 541.000.000.-TL.'nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafın protokol ve prensip kararlarından kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle teminat senedinin bedelsiz kaldığı, karşı davada Fenni A.Ş.'nin alacaklı bulunduğu, hakem heyetine husumet yöneltilemeyeceği, davacı Santek Ltd. Şti.'nin senet ile ilgisi bulunmaması nedeniyle aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davada hakem heyetine ve Fenni A.Ş.'ne karşı açılan davanın reddine, davacıların davaya konu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, karşı davanın kabulü ile 541.000.000.-TL.nın davacı-karşı davalı Teknosan A.Ş.den tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacıların şirket paylaşım protokolü ve prensip kararları kapsamında kalan alacakları var ise bu alacaklarını ayrı bir dava ile isteyebilmelerinin mümkün bulunmasına göre diğer davacıların tüm, davacı Santek Mak. ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'nin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, şirket paylaşım protokolü uyarınca verilen senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece davacılardan Santek Ltd. Şti.'nin bu davada davaya konu senet ile ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle, bu davacının davası aktif husumet yönünden reddedilmiştir.

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 ve 7/3 üncü maddeleri uyarınca davalılar yararına maktu vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde nisbi vekalet ücreti taktir edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden HUMK.nun 438/7 nci maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacı Santek Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın 10 uncu paragrafındaki "1.100.000.000.-TL" ibaresinin çıkarılarak, yerine "300.000.000.-TL" ibaresinin eklenmesine, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-01-2010, 16:43   #7
av.ismailcelik

 
Varsayılan

Yukarıdaki karar sizin olayınızı kısmen içeriyor ancak yanlış anlamadıysam! keşide tarihi ve vade tarihi olmayan senetlerle(ki bu durumda senetler kambiyo senedi vasfına haiz değildir) neden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunu seçtiniz ?
Old 06-01-2010, 18:00   #8
ATABEY61

 
Varsayılan

şirkette yetkili olmayanlarca, şirket adına düzenlenen kambiyo senedi ve bunun icra takibine (k.s.m.h. veya iflas y. t. ) konulmasının ardından ; şirketin bu borçla bağlı olmadığını ileri sürerek şikayet veya itiraz yoluna başvurması durumu çok karlılaşılan bi durum. burada şirket bk. m. 168 'e dayanırsa ; takibin iptal edilme ihtimali büyük. ancakbuna karşılık yine bk. m. 34/3 hükmü ve bunla lakalı yargıtay kararlarını ileri sürmekte fayda var. takip yasaya göre mevzuat hükümlerine göre iptal olacaktır. bu nedenle ilamsız takip yoluna başvurulmalıdır.
Old 07-01-2010, 14:21   #9
ABUKAT

 
Varsayılan

Yok Anlatımdan kaynaklı yanlış bir anlama var sanırım. Senetler taşıması gereken bütün şartları taşıyor: Vade düzenleme tarihi keşide yeri vs. mevcut. Protokolde sadece senet bedelleri yazılmış; senetler tanımlanmamış. O anlamda söylemiştim ben. Kambiyo senedine dayalı takipte süresinde şikayet edilmezse takip kesinleşeceğinden borçlu %115 teminat yatırmadan takibi durduramayacaktı; ilamsız takip yapsam bu defa itiraz halinde benim dava süresince %15 teminat yatırmam gerekecekti (takip tutarı yukarıda yazdığımdan yüksek). Daha önceki senetleri şikayetsiz, borçlunun rızasıyla hakedişlerden tahsil etmiştik. Dolayısıyla bu yol daha mantıklı gelmişti başta
Old 07-01-2010, 18:22   #10
av.ismailcelik

 
Varsayılan

bu durumda ;kararda da belirtildiği üzere sözleşmeden doğan edimlerin yerine getirilmediğini ;bu yüzden sözleşme teminatı olarak verilen senetler dayanak gösterilerek icra takibine geçtiğinizi ileri süreceksiniz
Old 08-01-2010, 11:28   #11
ABUKAT

 
Varsayılan

Ben sanırım sorunun cevabını buldum; ben de başta sizin gibi düşünüyordum ama öyle değilmiş; aksine onu yazdığınız an yargılama gerektiriyor diye hakimler takibi direk iptal ediyorlarmış. Benim olayımda protokolde senetler tanımlanmadığı; senetlerde de teminat senedi yazmadığı; senetlerin düzenleme tarihi protokolden önce olduğu vs. nedeniyle bu senetler o protokole dayalı olarak alınmamıştır deyip işin içinden çıkmayı planlıyorum Varsın o menfi tespit davası açsın da uğraşsın. Gerisini de o zaman düşünürüm artık Ama o davayı açana kadar ben yol almış olurum gibi geliyor inşallah takibim iptal olmaz... Sonucu bir dahaki ay belli olacak o zaman yazarım buraya...
Old 08-01-2010, 16:06   #12
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

3.protokol hiç yapılmamış olsaydı haklıydınız. O protokolün tanzimiyle gereksiz yere borcu yenilemiş ve evvelce aldığınız senetlerin de teminat senedi olduğuna dair hukuki tanımlamayı senetlere teslim etmişsiniz. Başkaca 5.000'er TL.lik iki senet de yoksa, kararı veren ben olsam takibinizi iptal ederdim.

Bence bu riske girmeyin, alacak hakkınız saklı kalmak kaydı ile takibinizden vazgeçin ve senetlerinizi protokolü de ekleyerek (Ancak protokolde belirlediğiniz vade tarihine göre faiz işletmek kaydı ile) 7 örnek takibe koyun.

Saygılarımla
Old 13-01-2010, 12:57   #13
ABUKAT

 
Varsayılan

Teşekkür ederim, arada forumlardaki yorumlarınızı okuyorum faydalı oluyor. Cevabı hazırladım aslında vermeyi düşünüyordum; ama yine kafam karıştı 3. protokol ayrı bir borcu içeriyor. Protokolde senetler sadece bedel olarak yazılmış ve müvekkilde kalacak denmiş; ama senedin teslim edilip edilmediği protokolde yazmıyor. Senetler hiç teslim edilmediyse...

Saygıyla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
teminat senedi tahsindemirtas Meslektaşların Soruları 1 04-08-2009 13:30
teminat senedi,senette teminat ibarasinin yazılı olmaması av.aybeg Meslektaşların Soruları 7 24-02-2009 21:57
Teminat Senedi edcelik Meslektaşların Soruları 8 09-04-2008 13:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06498098 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.