Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM), THS Kadın Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece kadın haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [Kahdem Portalı]

dna sonrası benim haklarımı kim koruyacak?

Konuyu Kilitleyin
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-11-2008, 19:10   #1
pandora35

 
Varsayılan dna sonrası benim haklarımı kim koruyacak?

Öncelikle iyi çalışmalar dileyerek başlamak istiyorum sözlerime.Başımdan 4 yıl süren bir evlilik geçti ve bu evliliğimden bir çocuğum oldu.Çocuğum henüz bebekken ayrılmak zorunda kaldım ve çocuğumla birlikte ailemin yanına döndüm.Ayrılırken kendim öğretmen olduğum için ve ani bir şekilde sırf kendimi ve çocuğumu kurtarayım yeter diye düşündüğüm bir anda boşanma protokolü yaparak ayrıldığım için nafaka ya da tazminat talebim yoktu,ancak daha sonra çocuk büyüyüp ihtiyaçları da artınca nafaka davası açtım ve oğlum için 250 ytl nafaka bağlandı.Ancak babası oğlumu arayıp sormadığı gibi nafakalarını da yatırmayınca icraya vermek zorunda bıraktı beni.Tabi bu durumdan pek hoşnut olmayan eski eşim icra celbini alır almaz soluğu savcılıkta alıp nesebin reddi davası açıyor oğluma karşı.Sonuçta şu an mahkeme dna testi yapılmasına karar verdi.Bu testin %100 çıkmasından başka hiçbir olasılık olmadığını,hatta olasılık olmasının bile mümkün olmadığını bilmenizi isterim.Hatta eğer isterseniz test sonucu çıkınca bu dediğimi de ispatlayabilirim size./ yıl süren ve 4 yılı da evlilikle geçen bu ilişkide sadakatsizliğim kesinlikle olmamıştır,ve aslında bunu eski eşim de pekala bilmektedir.Ancak icraya verdiğim için sırf canımı sıkmak,bir nevi intikam almak,beni zor durumda bırakmak vs.gibi pek de iyi niyet içermeyen bir sebeple açmış bulunmaktadır.Benim merak ettiğim,hem 4 yıl boyunca hergün aldatıldığım ve çocuğumun hatırına çektiğim sıkıntıların,daha sonrasında da tek başıma bir çocuk bakıp büyütmenin verdiği maddi manevi tüm sıkıntıların,ve tüm bunlara rağmen haketmediğim halde uğradığım hakaretin,dahası çocuğumun tüm bu sıkıntılara sırf babasının keyfi için maruz kalmasının bir bedeli olmayacak mı?Tüm bunlar onun yanına mı kalacak?Duyduğum kadarıyla çocuğum 5 yaşını doldurmadan önce babası dava açtığı için haklı şüpheye girermiş ve tazminat falan talep edemezmişim.Bunun neresinde haklı şüphe?Tüm bunlara rağmen yine de o mu haklı yani?Hak hukuk bunun neresinde ben çözemiyorum.Lütfen bana yardım edin ve beni bu konuda aydınlatın.Uğradığım iftira,namusuma ve şerefime atılan çamur,oğluma yapılan haksızlık ağırıma gidiyor ve bunun bir bedeli olması gerektiğini düşünüyorum.Herşey bu kadar basit olmamalı.Hele de biz kadınları karalamak,namusumuza,şerefimize leke çalmak bu kadar basit olmamalı,mutlaka bir cezası yada caydırıcı formülü olmalı bu işin.Sevgi ve saygılarımla.
Old 27-11-2008, 20:14   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Katılımcı,

Aşağıya ekleyeceğim karar sorduğunuz sorunun hukuki çerçevesini ortaya koymaktadır.

Alıntı:

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/1909
Karar: 2001/5847
Karar Tarihi: 04.06.2001

ÖZET: Hakkın hukuka aykırı kullanıldığından söz edebilmek için, karşı tarafın suçsuzluğu bilinerek, zararlandırmak veya küçük düşürmek veyahut olayla ilgili ciddi ve inandırıcı delil ve emare bulunmaması gerekir. Dava konusu olayda davalı baba nesebin reddini ve DNA testi yapılmasını istemiştir. Davalı bir takım emarelere dayanarak Anayasal dava hakkını kullanmış olup, bu durumda hukuka aykırılıktan söz edilemez.

(2709 S. K. m. 36) (743 S. K. m. 242)

Davacı Nagehan Ç. vekili Avukat Kamil S. tarafından, davalı Tugay T. aleyhine 1.6.1999 gününde verilen dilekçe ile haksız olarak, doğan çocuğun nesebinin reddedilmesinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.11.2000 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız olarak açılan <nesebin reddi> davasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiştir.

Hak arama özgürlüğü Anayasal bir haktır. Ne var ki; her hakta olduğu gibi bu hakkında kullanılması sınırsız olmayıp, keyfi biçimde ve gerekli özen gösterilmeden kullanılmaması gerekir. Hakkın hukuka aykırı kullanıldığından söz edebilmek için, karşı tarafın suçsuzluğu bilinerek, zararlandırmak veya küçük düşürmek veyahut olayla ilgili ciddi ve inandırıcı delil ve emare bulunmaması gerekir.

Somut olayda, taraflar 7.7.1993 tarihinde evlenmişlerdir. Evlilikleri süresince üç yıldan fazla bir süre çocukları olmamıştır. Davalı tarafın çocuk olması amacıyla tedaviye başladığı bu sırada 23.11.1996 tarihinde tahliller yaptırdığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Bu arada davacı eşin işi gereği İstanbul'a kursa gitmesi ve burada başka erkeklerle gezdiğine, barlara gittiğine dair duyumlar alması üzerine davalı 13.2.1997 tarihinde boşanma davası açmış, davacı bu davayı kabul ederek 27.5.1997 gününde boşanmaları kesinleşmiştir. Boşanmadan bir süre sonra 21.8.1997 tarihinde davacı bir çocuk dünyaya getirmiştir. Davalı baba, bunun üzerine 26.8.1997 gününde açtığı ve yukarıda belirtilen olayları gerekçe göstererek çocuğun nesebinin reddini ve DNA testi yapılmasını istemiştir. Dava sırasında yapılan DNA testi sonucu çocuğun taraflara ait olduğu belirlenip, 1.3.1999 tarihinde dava reddedilmiştir. Davalı baba bundan sonra çocuğu benimseyerek şahsi münasebet kurulması için dava açmıştır.

Olayların gelişimi incelendiğinde, davalının, çocuğunun babası olduğu yolunda bazı kuşkulara kapıldığı anlaşılmaktadır. Uzun süre çocuklarının olmaması, labaratuvarda alınan sperm test sonuçlan, boşanma davasının açılmasına neden olan olaylar davalı babada şüphe uyandırmıştır. Bu şüpheyi gidermenin yolu olayın açıklığa kavuşturulmasıdır. Davalı bu şüphe ile birlikte yaşamaya zorlanamaz. Şu durumda, davalı birtakım emarelere dayanarak Anayasal dava hakkını kullanmış olup, hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceğine göre manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Temyiz olunan kararın manevi tazminata ilişkin bölümünün yukarıda 2 sayılı bentte gösterilen nedenlerle oyçokluğuyla BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle oybirliğiyle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04.06.2001 gününde karar verildi.

KARŞI OY AÇIKLAMASI

Davalı, davacı ile evli iken doğan müşterek çocuklarının, kendi çocuğu olmadığı iddiası ile nesebin reddi davasını açmıştır. Bu davanın reddedilip kesinleşmesi üzerine davacı, eldeki dava ile, davalının açtığı davadaki iddia konusunun kişilik değerlerine saldın teşkil ettiği iddiası ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş mahkemece istem kısmen kabul edilmiştir. Davalının temyizi üzerine dairece, maddi tazminata ilişkin itiraz reddedilmekle birlikte, manevi tazminat için dava hakkının kullanıldığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Dava hakkının veya hak arama özgürlüğünün Anayasanın ve Yasaların güvencesi altına alındığı tartışması kabul edilmesi gereken bir olgudur. Ancak bu hak da, tüm diğer haklarda olduğu gibi, hak arama özgürlüğü sınırlan içinde kullanılmalıdır. Bu hak, tüm haklarda olduğu gibi sınırsız değildir.

Somut olayda, davacı önce boşanma davasını açmıştır. Boşanma nedeni olarak da geçimsizliğe dayanmıştır. Davacının bu isteminin davalı tarafından kabul edilmesi üzerine dava anlaşma uyarınca sonuçlanmıştır. Davacı daha sonra nesebin reddi davasını açmış ve eşinin başka erkeklerle konuştuğunu, görüştüğünü neden göstermiştir. Gerçekten nesebin reddine ilişkin olan davada dinlenen tanıklar, davacının erkeklerle konuştuğunu belirtmişlerdir. Davacı bir güzellik salonunda çalışan bir iş kadınıdır. İşi ve içinde bulunduğu ortam itibariyle pek çok kişi ile görüşmesi, konuşması doğal karşılanmalıdır. Davalının, bir zamanlar eşi olan ve evlilik süresi içinde doğan bir çocuk için, çocuğun başkasına ait bulunduğu konusundaki iddia çok ağır bir iddiadır. Bu iddianın varlığını boşanma davasında ileri sürmemiştir. Böyle bir iddianın kişi ve o kişinin çevresi ve özellikle çocuk üzerinde bırakacağı olumsuz etkide düşünülerek son derece özenli kullanılması, belirgin ve somut kanıtlara dayanması gerekir. Davalı, o davada dava hakkını kullanmış olsa dahi, kusuru çok ağırdır. Bundan dolayı, manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin olan karar doğrudur. Onanması gerektiği düşüncesindeyim.

KARSI OY AÇIKLAMASI

Dava, evlilik devam ederken hamile kalan davacının, boşanmalarından sonra doğum yaptığı, ancak davalının, çocuğun babası olmadığı iddiasıyla açılan nesebin reddi davasının red ile sonuçlandığı, ancak açılan bu dava nedeniyle kişilik değerlerinin saldırıya uğradığından 5 milyar lira manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemede yapılan yargılama sonucunda saldın, olgusu kabul edilerek 1.5 milyar lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dairemiz kurulunun sayın çoğunluğu tarafından verilen kararda; Davalının, evlilik içinde hamile kalan eski eşinden doğma çocuğun, babası olmadığı konusunda şüphe ve kuşku içinde olduğu ve bu duraksamayı gidermek üzere nesebin reddi davasının açmak suretiyle yasal dava hakkını kullanmış olduğunu, manevi tazminatın verilmesini gerektiren hukuka aykırı bir eylemin mevcut olmadığını kabul etmek suretiyle, dava reddedilmek üzere yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Yerel mahkemece verilen tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kararın onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.

Çünkü;

a) Tarafların boşanmak üzere açılan boşanma davasında davacı eşin 5 aylık hamile olduğu belirtilmiş, ancak davalı kocanın bu konuda bir itirazı olmadığı gibi herhangi bir beyanda da bulunmamıştır.

b) Çocuğun doğmasından sonra, davalı tarafından açılan nesebin reddi davası reddedilmiş ve bu suretle çocuğun babasının davalı olduğu kesinleşmiştir.

c) Evlilik içinde hamile kalan ve tarafların boşanmalarından sonra dünyaya gelen çocuğun babası davalı olduğu halde ve de bunu bilmesine rağmen nesebin reddine ilişkin dava dilekçesinde aynen <çok eskiden ve tarihten olmak üzere seks ilişiğini kesmiş olması sebebiyle çocuğun kendisinden olmasının imkansız olarak görmektedir> şeklinde beyanda bulunmak suretiyle bir anneye yapılacak en büyük saldın yapılmıştır.

Yukarıdan beri açıkladığı üzere evlilik içinde hamile kalan ve tarafların boşanmalarından sonra doğan çocuğun babası davalı olduğu ve davalı bunu bilebilecek durumda olmasına rağmen sırf içindeki kuşku ve şüpheyi gidermek üzere bir anne ve çocuk için çok ağır bir isnatla bulunarak nesebin reddi davasının ikamesinin yasal dava hakkı biçiminde nitelemek doğru değildir. Bunun yasal dava ve şikayet hakkı ile hiçbir ilgisi yoktur. Davalı koca nesebin reddi davasında davacı eski eşine çok ağır isnatlarda bulunmak suretiyle onu toplum içinde küçük düşürdüğü gibi evli olduğu halde başkaları ile cinsi ilişkide bulunduğu imajını vererek onu ve çocuğunu toplum dışına itmek istemiştir. Bu nedenlerle davalının bu eylemi hukuka uygun değildir. Davacının kişilik değerlerine ağır biçimde saldırıda bulunulmuştur. Hukuka uygun olarak verilmiş bulunan yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.

Manevi tazminat davası açmanıza engel yoktur.

Eşinizin böyle bir davayı açmasına yeterli, ikna edici sebepleri yok ise, sadece sizi zor durumda bırakmak ve küçük düşürmek amacı ile açılmış bir dava ise, şahsınız için manevi tazimanata hükmedilmesi olanaklıdır.

Bir meslektaşımızın hukuki desteği ile davanızı yürütmenizde MUTLAK yararınız vardır.

Maddi durumunuz elverişli değil ise, bulunduğunuz yer il barosundan tarafınıza avukat tayin edilmesini talep ediniz.

Saygılarımızla.
Old 30-11-2008, 14:26   #3
pandora35

 
Varsayılan teşekkür

İlginize çok teşekkür ederim Ufuk Bey.Neye dayanarak benim avukatım böyle bir tazminat davasının mümkün olmadığını söyledi,anlamıyorum ama ne olursa olsun sonuna kadar gideceğim.Tekrar teşekkürler.
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tehdit edildim ve bosandım haklarımı alabilirmiyim? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 12-10-2008 09:57
hukuki haklarımı merak ediyorum konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 18-05-2007 20:44
Danıştay'ı özel güvenlik koruyacak Av.Ayşe Hukuk Haberleri 0 14-08-2006 09:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03832603 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.