Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kira sözleşmesinde kefilin sorumluluğu,

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-07-2008, 22:53   #1
anofta

 
Varsayılan kira sözleşmesinde kefilin sorumluluğu,

Kira sözleşmesinin kefili olan arkadaşım 5 aylığına yurtdışına çıkıyor. Bu arada kefili olduğu sözleşmeye ilişkin olarak sözleşmedeki kiracı ve diğer kefil de dahil arkadaşım aleyhine 7/30'luk ödeme emri gönderiliyor. Arkadaşımın bulunduğu yerde Türk Konsolosluğu yok ve en yakın konsolosluğa gitmesi için dosya borcunu kapatacak kadar masraf yapması gerekiyor. Yani bana vekaletname çıkartması mümkün değil. Bu arada kiracıyla görüştüm, takip konusu kira borcunu zaten ödemiş olduğunu, dosyaya makbuzla beraber itiraz edeceğini söyledi. Sözleşmedeki kefalet müştereken ve müteselsilen mi sormadım, bilmiyorum. Arkadaşım haliyle borca itiraz edemeyecek, 5 ay daha da yurt dışında. Kira sözleşmesindeki kefalet müştereken ve müteselsilen ise kaldı ki kiracı kira sözleşmesini bana okurken bunu belirtmedi yani sanıyorum adi kefalet söz konusu, kiracının borca itiraz edecek olması ve adi kefalette asıl borçluya yapılan icra takibi sonuçsuz kalmadan kefile müracaat edilemeyecek olması kuralı gereğince alacaklının öncelikle asıl borçlunun itirazının iptali yoluna gitmesi gerekmektedir değil mi? Ya da sorumu şöyle sorsam, kefil yurtdışında olduğundan ve vekalet çıkartamadığından borca itiraz edemiyor ve asıl borçlu borca itiraz edince (ödenmiş olan borca), alacaklı bu itirazın iptalini istemeden arkadaşıma hacze gelebilir mi? Bu arada kira sözleşmesinin ilk yılı, yani kefil söz konusu borçtan sorumlu.
Old 19-07-2008, 07:27   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

1)Kira sözleşmesi (6570 s.GKHK.)
2)İki kefil (K1;K2=Arkadaş)
3)Kira borcu (Kira sözleşmesinin ilk yılında)
4)Kira alacağının tahsili için icra takibi
5)Kiracının borcu ödediği savunması /itirazı
6)Takibe ve borca itiraz (Ödeme nedeniyle)
7)Kefalet ( Adi,BK.m.486;-Müteselsil,m.487;Birlikte,m,488)
8)Kiracı ve kefiller yönünden takibin etkisi ve sonucu…

Alıntı:
kiracıyla görüştüm, takip konusu kira borcunu zaten ödemiş olduğunu, dosyaya makbuzla beraber itiraz edeceğini söyledi. Sözleşmedeki kefalet müştereken ve müteselsilen mi sormadım, bilmiyorum. ...kiracı kira sözleşmesini bana okurken bunu belirtmedi...

ÖNERİ:
Kiracı Kira sözleşmesinin ve ödeme makbuzunun birer kopyasını size gönderse....Sorularınızın çoğu yanıtlanmış olur.


Kahve molası...
Old 19-07-2008, 11:30   #3
anofta

 
Varsayılan

Sözleşmedeki kefalet müştereken ve müteselsilenmiş.
Benim elimi kolumu bağlayan, kefilin yurtdışında oluşu ve vekaletname çıkartamaması. Bulunduğu yerden itiraz dilekçesi ve kimlik fotokopisi ile pasaport fotokopisini savcılık eliyle icra dairesine fakslayacak. İcra dairesiyle konuştuğumda kabul ederiz demişlerdi. Bu durumda aklıma başka bir çare gelmiyor.
Old 19-07-2008, 12:17   #4
anofta

 
Varsayılan

arkadaşım bir şekilde en yakındaki konsolosluktan mektup aracaılığıyla bana vekaletname çıkartabilecek. yalnız vekaletname bana gelene kadar itiraz süresi geçecek. Bu durumda sanırım gecikmiş itirazda bulunabilirim değil mi?
Old 20-07-2008, 14:23   #5
Av. Doğu

 
Varsayılan

Gecikmiş itiraz yoluna başvurabileceğinizi düşünüyorum; bu konu ile ilgili yardımı olabilecek Yargıtay kararı aşağıdadır.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/21691

K. 2004/26536

T. 23.12.2004

• GECİKMİŞ İTİRAZ ( Yurda Giriş Yaptığı Tarihten İtibaren Üç Gün İçinde İcra Mahkemesine İtirazını Bildiren Borçlu - Kabul Edilmesi ve Takibe İtiraz Nedenlerinin İncelenmesi Gereği )

• TAKİBE İTİRAZ ( Yurda Giriş Yaptığı Tarihten İtibaren Üç Gün İçinde İcra Mahkemesine İtirazını Bildiren Borçlu - Yasada Belirlenen Gecikmiş İtiraz Hakkını Kullandığı )

• BORÇLUNUN YURTDIŞINDA BULUNMASI ( Yurda Giriş Yaptığı Tarihten İtibaren Üç Gün İçinde İcra Mahkemesine İtirazını Bildirmesi - Gecikmiş İtiraz Hakkını Kullandığı/İtiraz Nedenlerinin İncelenmesi Gereği )

2004/m.65

ÖZET : Yurda giriş yaptığı tarihten itibaren üç gün içinde İcra Mahkemesine itirazını bildiren borçlunun yasada belirlenen gecikmiş itiraz hakkını kullandığı kabul edilmeli ve takibe itiraz nedenleri incelenmelidir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlunun İcra Mahkemesine başvuru dilekçesine ekli pasaport fotokopisinden anlaşıldığı üzere 23.12.2003 tarihinde yurda giriş yaptığı ve yasal 3 günlük süre içerisinde 24.12.2003 tarihinde de İcra Mahkemesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, yurtdışında ikamet eden müştekinin İİK'nın 65. maddesi koşullarında gecikmiş itiraz nedenlerinin İcra Mahkemesince kabulü ile takibe itiraz nedenlerinin incelenmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nın 366. ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 23.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Esas bakımından ise; öncelikle kiracının yani asıl borçlunun kira paralarını ödemiş olması halinde müvekkilinizin borcu zaten sona ermiş olacaktır. Bu konuda BK m.113 açıktır; "Asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dahi sakıt olur." Kiracının ödeme makbuzlarını itirazında sunması size de yardımcı olacaktır.

Ayrıca kira sözleşmesi ilk döneminde değilse; yani bir kez bile olsa kendiliğinden uzamışsa ve bu uzayan dönem için müvekkilinizin kefalet yoluyla sorumlu olacağına ilişkin sözleşmede bir şart yoksa veya uzayan dönem için müvekkilinizin sorumlu olacağı parasal tutar açıkça belirlenmemişse (ki genellikle böyle bir belirleme yapılmaz) uzayan dönem için sözleşmenin kefalete ilişkin şartları kesin hükümsüz olacağından müvekkilinizi bağlamayacaktır. Bu konuyla ilgili bir Yargıtay kararı aşağıdadır. HGK'da aynı yönde karar vermektedir. (Kira sözleşmesi ilk döneminde olsa bile kiralayanın tutumu göz önüne alınırsa gelecek dönemler için müvekkilinizin işine yarayabilir.)

T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/5059

K. 2006/7401

T. 26.6.2006

• KEFİLİN SORUMLU OLDUĞU AZAMİ SÜRENİN BELLİ OLMASI ( Ne Kadar Uzayacağı Belirsiz Bir Kira Süresine İlişkin Olan ve Kefili Sınırsız Bir Sorumluluk Altına Sokan Sözleşme Hükümleri Geçerli Olmadığı )

• KİRA SÖZLEŞMESİNDE KEFALET ( Süresi ve Ödenecek Kira Parasının Miktarı Açıkça Gösterilmiş Kira Sözleşmesini Kefil Sıfatıyla İmzalayan Kişi Sözleşmede Gösterilen Kira Süresi Boyunca Kiracının Ödemekle Yükümlü Bulunduğu Kira Paralarından Sorumlu Olduğu )

• KİRA SÖZLEŞMESİNİN UZAMASI HALİNDE KEFİLİN SORUMLULUĞU ( Kefilin Sorumluluğunun Devam Edebilmesi İçin Öncelikle Bu Hususun Sözleşmede Açıkça Kararlaştırılmış Olması Gereği )

6570/m.11

818/m.484

ÖZET : Borçlar Kanunu'nun 484. maddesi hükmü gereğince yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira parasının miktarı açıkça gösterilmiş kira sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan kişi sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur.
Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun'un 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması gerekir. Bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağı da açıkça gösterilmiş olmalıdır. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.
DAVA : İcra mahkemesince verilmiş bulunan karar davacı-davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlular hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istemli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlulardan Cengiz ve Aytuğ'un yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması, takibin devamı ve kiralananın tahliyesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece, 2004 Aralık ayı ve Ocak, Şubat-2005 aylar bakiye kira bedeli olarak 30 YTL ve Nisan 2005 ayı kira bedeli olan 210 YTL üzerinden itirazın kaldırılmasına, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine, asıl alacak üzerinden %40 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine karar davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davacı alacaklı vekilinin tüm, davalı borçlular vekilinin ise kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesine ilişkin karar kısmı ile aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı borçlular vekilinin, müşterek müteselsil kefil borçlular Cengiz ve Aytuğ'un sorumluluğuna dair temyiz itirazlarına gelince;
Davacı alacaklı vekili, dava dilekçesinde; davalı, borçlular hakkında kira alacağı nedeniyle icra takibi başlattığını kiracı Ö... Sigorta Ltd Şti'nin yasal süresinde takibe itiraz etmediğini, borçlulardan aynı zamanda şirket müdürü olan Cengiz'in yasal sürede yapmış olduğu itirazı icra memurunun şirket adına yapılmış gibi değerlendirmesi sonucu takibin tüm borçlular açısından durduğunu ancak bu hususu İcra Hukuk Mahkemesinde şikayet konusu yapmaları üzerine talebin kabul edilerek borçlu şirketin yasal süresi içerisinde takibe itiraz etmediğine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleştiğini, müşterek müteselsil kefil davalılar Cengiz ve Aytuğ'un yasal süre içerisinde haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesini istemiş, davalı borçlular vekili sözleşmenin yenilenmesi ile kefilin sorumluluğunun son bulduğunu, kötü niyetli davacının asıl alacağın % 40'ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve davanın reddini savunmuştur.
Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan, 01.05.2002 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Her ne kadar sözleşmede kefilin sorumluluğu açıkça düzenlenmiş, davalı borçlular Cengiz ve Aytuğ'un müşterek müteselsil kefil oldukları belirtilmiş, ayrıca özel şartlar 4. madde de kefillerin sorumluluğunun kiracının faaliyet gösterdiği sürece geçerli olduğu kararlaştırılmış ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.03.2006 gün ve 2006/6-78 Esas, 2006/88 Karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi Borçlar Kanunu'nun 484. maddesi hükmü gereğince, yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca, kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından, kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur.
Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Kefil sorumluluğunun kapsamı ve sınırlarını bilmektedir. Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun'un 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun ( kefilin sorumluluğunun uzayan dönem için de devam edeceğinin ) sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması gerekir. Bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması da şarttır. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir. Olayımızda da, kefaletin kiracının, kiralananda faaliyet gösterdiği sürece devam edeceği belirtilmiş ise de; kefilin gerek sorumlu olacağı süre gerekse azami miktar gösterilmemiş olduğu için müşterek müteselsil kefillerin sorumluluğu sözleşmenin düzenlendiği tarih olan 01.05.2002 tarihinden itibaren bir yıl süreyle sınırlıdır. Davacı borçlular hakkında başlatmış olduğu icra takibi ile kefillerin sorumlu olduğu bu dönemden sonra gelen Mayıs, 2003 - Nisan, 2005 aylar arası kira bedelini istemiştir. Bu durumda kefiller hakkında itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi alacak istemi kısmen kabul edildiğinden reddedilen asıl alacak üzerinden davalılar lehine inkar tazminatına karar verilmemesi de hatalı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle tahliyeye ilişkin hüküm kısmının ( ONANMASINA ), yukarıda ( 2 ) No'lu bentte yazılı nedenlerle kararın davalı borçlular Cengiz ve Aytuğ açısından alacak ve inkar tazminatına yönelik olarak hüküm kısmının ( BOZULMASINA ), onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 26.06.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


İyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kredi Sözleşmesi - kefilin sorumluluğu alperyldrm Meslektaşların Soruları 4 06-05-2011 13:31
Kambiyo Niteliği Taşımayan Senette Kefilin Sorumluluğu av.muammer Meslektaşların Soruları 1 15-07-2008 11:07
Kefilin sorumluluğu nur26 Meslektaşların Soruları 3 06-05-2008 14:07
ödenmeyen aidat borcunda kefilin sorumluluğu tolgaaltun Meslektaşların Soruları 3 26-11-2007 12:08
Mehir Senedinde Kefilin Sorumluluğu hukukçu42 Aile Hukuku Çalışma Grubu 5 21-07-2006 14:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06079102 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.