Şikayete Gittiler Karakolda Dayak Yediler: 'engelli Dayımı Bile Dövdüler'

10/01/2007

ŞİKAYETE GİTTİLER KARAKOLDA DAYAK YEDİLER: 'Engelli dayımı bile dövdüler'



İNAN GEDİK ANKARA

Karakollarda, alışılagelen dayak olaylarına bir yenisi daha eklendi. Komşularından şikayetçi olmak için karakola giden bir aile 'yüksek sesle konuştukları' gerekçesiyle polisler tarafından feci şekilde dövüldü. Dövülenler arasında yaşlı bir kadın ve fiziksel engelli biri de var.
Etlik Esertepe Karakolu'nda meydana gelen dayak olayı, görgü tanıklarının ve olayın mağdurlarının anlatımlarına göre Karaçelik ile Karaçalı ailelerinin 'baca tütme' meselesi yüzünden tartışmasıyla başladı.

Karaçalı ailesi bacaları tüttüğü gerekçesiyle binayı yapan Karaçelik ailesine giderek bacayı tamir ettirmelerini istedi. İki aile arasında başlayan tartışma büyüdü ve Karaçalı ailesinden Ahmet, Karaçelik ailesinden Seit'e bıçak çekti.

Karaçelik ailesi, olayın daha da büyümemesi için polisi arayarak yardım istedi. Seit Karaçelik, bundan sonra yaşananları Bir-gün'e şöyle anlattı:


ANNEMİ SAÇINDAN SÜRÜKLEDİLER

"O akşam komşumuzla tartışmamızın ardından biz telefonla polisten yardım istedik. Bir süre sonra eve 2 polis geldi. Beni ve komşumuzun oğlu Ahmet'le birlikte annem Aynur Karaçelik'i, fiziksel engelli dayım İsmail Kara'yı ve olaya şahit olan komşularımızı Esertepe Karakolu'na götürdüler.

Biz komşumuzdan şikayetçi olduk. Bir odada beklerken kardeşim karakola geldi ve yüksek sesle Ahmet ağabeyime kim bıçak çekmiş" dedi. Bunun üzerine polislerden bazıları, 'konuşma ulan' diyerek kardeşimi dövmeye başladılar.

'HAYATİ TEHLİKESİ VAR' DEDİLER

Ben de, 'O benim kardeşim, bırakın' dediğim anda gözümün üzerine sert bir yumruk yedim. Muhtemelen bana yumruk atan polisin parmağında büyük bir yüzük vardı. Gözüm adeta dışarı çıktı. Bunu gören annem ve dayım polislere engel olmak istediler. 57 yaşındaki annemi saçından sürüklediler ve engelli dayıma da yumruklarla ve tekmelerle saldırmaya başladılar. Ayırmaya çalışan polisler oldu, ancak özellikle birkaç polis bizi fena halde dövdü.

Canımızı kurtarmak için dayım ve ben kendimizi karakolun dışına attık. Bizi kanlar içinde görenler görenler ambulans çağırdılar ve acil olarak Dışkapı SSK Hastanesi'ne kaldırıldık.

Bir gün hastanede yattık. Bana 'hayati tehlikesi vardır' diye rapor verildi. Olaylar sırasında annemin başına sert bir cisimle vurulduğu da belirlendi. Dayım ve kardeşimin de darp edildiği rapor edildi. Ertesi gün tekrar karakola çağırdılar bizi. Bu sefer başka polisler vardı ve bize oldukça kibar davrandılar.

GÖZLER SAVCILIKTA

Karaçelik ailesi olayın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek polislerden şikayetçi oldu. Yaşadıkların ayrıntılarıyla anlatan aile kendilerini döven polisleri fotoğraflardan teşhis ettiler.

» Polisimizi severiz ama,

SEİT Karaçelik,: Biz devletimizi, polisimizi seven insanlarız. Suç işlemek üzere olan birini etkisiz hale getirdik ve suç aletiyle beraber karakola gittik. Bunun için teşekkür beklerken acımasızca dövüldük. Özellikle 2-3 polisin tutumu korkunçtu. Muhtemelen psikolojik sorunları vardı bu polislerin. Yaşanan bu kadar olaydan sonra 'keşke şikayetçi olmasaydık' diyorum. Bizi döven polisler de sanki dayağı kendileri yemiş gibi bizim hakkımızda şikayetçi olmuşlar. Bu olayın arkasını bırakmak istemiyoruz."

http://www.birgun.net/index.php?sayf...292#haber_basi

ben açıkçası bu tip haber ve şikayetlere şüpheyle bakmıyor değilim sayın Ergin.
hele hele polis teşkilatı yüzünü yenilemeye,üniversite mezunlarına alımda öncelik tanıyarak saygınlığını korumaya çalışırken.Yani bilmiyorum tabi doğru da olabilir.sonuçta her meslek grubunda psikopat var.bu meslekle alakalı değil.kişinin ruhsal yapısı ile alakalı.

vatandaş gözünde askerin bulunduğu nokta ile polisin olduğu nokta çok farklı.bence menfi haberleri kamuoyuna sunmakta bu kadar özenli davranan gazetecilerimiz müsbet haberlere de aynı oranda yer vermelidir.
emniyet teşkilatının yeniden yapılandırılmasında verdikleri emeği göz ardı etmemeliyiz.

Alıntı: Yazan elvann ben açıkçası bu tip haber ve şikayetlere şüpheyle bakmıyor değilim sayın Ergin. hele hele polis teşkilatı yüzünü yenilemeye,üniversite mezunlarına alımda öncelik tanıyarak saygınlığını korumaya çalışırken.Yani bilmiyorum tabi doğru da olabilir.sonuçta her meslek grubunda psikopat var.bu meslekle alakalı değil.kişinin ruhsal yapısı ile alakalı. vatandaş gözünde askerin bulunduğu nokta ile polisin olduğu nokta çok farklı.bence menfi haberleri kamuoyuna sunmakta bu kadar özenli davranan gazetecilerimiz müsbet haberlere de aynı oranda yer vermelidir. emniyet teşkilatının yeniden yapılandırılmasında verdikleri emeği göz ardı etmemeliyiz.

Alıntı: ben açıkçası bu tip haber ve şikayetlere şüpheyle bakmıyor değilim sayın Ergin.

Sayın elvann,

Sizin elinizde şüpheyle bakmak için ne gibi belgeler var bilemem ama; şüpheyle bakmamak için bu ülkenin tarihine bakmak yeterli. Kaç kişi gözaltında ölmüş, kaç kişi sakat kalmış arşivleri tarayın görürsünüz. Nice başbakanlar, içişleri, adalet bakanları "bunlar münferit hadiselerdir" demişlerse de; AİHM kararları ortadadır. Uluslararası gözlemciler ise "sistematik işkence"den söz etmektedir. Biz hukukçu olarak ne yapmalıyız? Bu haberleri görmezden mi gelmeliyiz.

Haberi gazeteden okursanız, orada iki yaşlı çiftin fotoğrafı da bulunmaktadır. Kadının başında eşarp(türban da denilebilir), adamda ise, kasket bulunmaktadır. Sıradan gariban vatandaş görünümündeler. Yani yok yere polise çamur atacak tiplere hiç benzemiyorlar. Üstelik beyanlarına lütfen dikkat edin:

Alıntı: SEİT Karaçelik,: Biz devletimizi, polisimizi seven insanlarız.

Alıntı: Yani bilmiyorum tabi doğru da olabilir.sonuçta her meslek grubunda psikopat var.bu meslekle alakalı değil.kişinin ruhsal yapısı ile alakalı.

Eğer böyle ise, teşkilat bunlardan arındırılmalı...Bunu yapacak olan da siz veya ben değiliz. Ama önce ortada bir sorun olduğunu görmek ve kabul etmek gerekir. Ben bir sorun olduğunu gördüğüm için, insan haklarına, yasalara, anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı böyle davranışları veren haberleri yayınlamaya çalışıyorum. Belki önce hukukçular karşı çıkar, sonra yetkililer gerekenleri yapar...

Alıntı: Alıntı: ANAYASA: MADDE 17/3 Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.

Not:Yorum THS Forum Yöneticisi sıfatından ari olarak yapılmıştır.

Okulda öyle güzel bir hukuk görüyoruz ki, anlatamam. Bir dünya kuruluyor sanki kafalarda ve yine o dünyada hukuk anlatılıyor. Örneğin, kızına doğum günü için aldığı pastadan böcek çıkması üzerine, adamın hem maddi hemde kızının üzüntüsünden dolayı manevi tazminat isteyebileceği öğretiliyor.Alışveriş yapmak üzere gitmiş olduğunuz süpermarkette çocuğunuzun ayağının kayıp düşmesi sonucu , market sahibini sorumlu tutabileceğimiz öğretiliyor.... Çoğu ders böyle mükemmel bir dünyada Türk Kanunlarını, hukuku öğrenerek geçiyor. Ders bitip elimize gazeteyi aldığımızda ise Türkiyede haksızlığa uğrayan insanların haklarını armasından kaynaklı dayak yediğini, aşağılandığını görüyoruz. Bir kadının, mahkeme önünde, iş kazası geçiren eşi için tazminat istemesinden kaynaklı, küstahça laflara maruz kaldığını, aşağılandığını okuyoruz. Ve daha bir çoğu... Anlatılan ne, uygulanan ne? Hangi bizi bağlıyor, yada hangisi bizi daha çok etkiliyor?

saygılarımla...

sayın Ergin;

aslında verdiğiniz tepkinin aşırı olduğunu düşünüyorum.

Alıntı: şüpheyle bakmamak için bu ülkenin tarihine bakmak yeterli.

işte siz vermişsiniz cevabı.darbe dönemlerini görmedim ben.okudum sadece.sizin kadar yorum getirebilecek bir tecrübem de yok bu konuda.
ama artık sizin de dediğiniz gibi tarihte kaldı sistematik işkence.

bu ülke artık geçmişin hatalarından sıyrılmaya çalışıyor.ve elbette yapılan cezasız kalmamalı.sorumlular meslekten ihraç edilmeli.teşkilat kendini temizlemeli.sümen altı etmemeli.bu haberler basına yansımasın ya da siz burda yayınlamayın demiyorum.

sadece olumsuz koşullanmaya neden olduğumuzda bunu kullanmaya hazır insanlar olduğunu da unutmayalım.nasıl mı kullanıyorlar; "polis vatandaşın gözünde zaten böyleyken böyle.karakola girdiğimde fırsat bu fırsat işkence yapıldı desem kim inanmaz ki!!" haberin sayfasını açtığımda fotoğraf göremedim.ama tipine bakarak kim samimi vatandaş kim pkk yanlısı bilemezsiniz.Türkiye AİHM e milyarlarca dolar ceza ödedi bunlar yüzünden.
vs.vs. uzatmak istemiyorum.

fikrimin temelinde şu yatıyordu burda paylaşırken;kötüyü açıklarken iyiyi de açıklayalım.artık 1980 yılında değiliz.şahsınıza değil, gazetecilerimize söylüyorum bunu.
"avukatın bürosunda porno kasetleri bulundu" "doktor hastasına tacizde bulundu" bunlar mesleğin onurunu yaralayıcı cümleler ve şahsi değil mesleki algılanıyor.yine de bu gün polis kadar aşşağılanan,küçük düşürülen ve karalanan başka meslek dalı yok.

ben sizin fikirlerinize saygı duyuyor ve onları paylaşıyorum.sadece bir dipnot düşmek istedim.