Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ticari satımda ayıp ihbarının yapılış şekli

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-03-2007, 15:09   #1
burçin solmaz

 
Varsayılan ticari satımda ayıp ihbarının yapılış şekli

ticari bir satım olmuş ve mal ayıplı çıkmış. fakat ayıp gizli bir ayıp. ayıp çıktığı gün telefonla aramışlar, ve davalı şirketin mühendisi görüşmeye de gelmiş.ancak ttulan bir tutanak yok. ihbarın zamanında sözlü yapıldığını tanıkla ispat edebilir miyiz.aslına hem edilebileceğine hem de edilemeyeceğine ilişkin kararlar var ama gizli ayıpta hangisi geçerli?şimdiden teşekkürler
Old 13-03-2007, 15:50   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Ayıbın gizli veya açık olması, sadece ayıp ihbarının yapılabileceği süreler açısından önem arzediyor. Yoksa tacirler arasındaki ayıp ihbarının TTK.m.25'e uygun şekilde yapılması gereğini ortadan kaldırmıyor. İnceleyebildiğim kararların büyük bölümü şekil şartı arıyor maalesef. Tanıkla ispat mümkün değil gibi.
Saygılarımla...
Old 13-03-2007, 15:57   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

TÜRK TİCARET KANUNU

C) TACİR OLMANIN HÜKÜMLERİ
I - UMUMİ OLARAK
MADDE 20 - Tacirler her türlü borçlarından dolayı iflâsa tabi oldukları gibi, kanun hükümlerine uygun olarak bir ticaret unvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye ve ticari defterler tutmaya mecburdurlar.
Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lâzımdır.
Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadiyle yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır.
Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler mahfuzdur.

5. TİCARİ SATIŞ VE TRAMPA
MADDE 25 - Aşağıdaki hususi hükümler mahfuz kalmak şartiyle, tacirler arasındaki ticari satış ve trampalarda dahi Borçlar Kanununun satış ve trampa hakkındaki hükümleri tatbik olunur:
...........
.........
3. Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkca belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur.
4. Borçlar Kanununun 207 nci maddesindeki müruruzaman müddeti tüccarlar arasındaki ticari satışlarda altı aydır. Şu kadar ki; bu müddet azaltılabilir.
5. Sif satış ve diğer deniz aşırı satışlar hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur.
Old 13-03-2007, 15:59   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Ayıp ihbar süreleri kaçırıldığı zaman anahtar bir hüküm var Borçlar kanununda. 96. madde. Bu maddeye dayanarak "kötü ifa" temelinde zararınızı giderebilirsiniz.
Old 14-03-2007, 10:00   #5
burçin solmaz

 
Varsayılan

aslında ayıp ihbar sürelerini kaçırmış değiliz. gizli ayıp olduğundan 6 ay içinde derhal diyor.6 aylık süre geçmemiş.ancak derhal ibaresini dikkate aldığımızda,müvekkil aynı gün ayıp ihbarını ancak tanıkla ispat edebiliyor, bu mümkün müdür? sorusunu sorduğumda prof.sabih ARKAN ın bu konudaki görüşü TTK25/3teki ayıp ihbarının satıcıyı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi feshetmek ya da ondan rücu amacıyla yapılan bir ihbar niteliğinde olmadığından TTK 20 deki ihbar şekillerine gerek olmadığı ve telefonla ya da tanıkla ispat edilebileceği yönündedir. bu konuda eski tarihli yargıtay kararları da var ama yeni tarihli bulamadım ki karşı tarafın avukatı yeni tarihli ve aksi yönde bir karar bulmuş. bizim iddialarımızı destekleyecek yeni tarihli karar bulursanız ulaştırabilir misiniz? yargıtayın farklı dairelerinden çıkan kararlar birbiriyle çelişiyo. asıl sıkıntıda bu sanırım. cevap yazan herkese teşekkürler
Old 14-03-2007, 10:43   #6
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Merhaba,

Benzer bir davada, tarafımızdan ileri sürülen ayıp iddiasının, "karşı tarafa yazılı olarak bildirildiğine dair delil ve belge sunulamadığı" gerekçesi ile dava aleyhimize sonuçlanmıştır.

Olayımızda tanık dinletme talebimiz de kabul edilmemiştir.

Saygılar,
Av. Yüksel Eren
Old 16-12-2007, 20:35   #7
avukat2007

 
Varsayılan

Merhaba,
Peki, tacirler arası bir satım sözleşmesinde TK 25/3 deki ayıp ihbar süreleri kaçırılmış olsa dahi, garanti belgesine istinaden ürünün garanti kapsamında olduğu öne sürülerek ihtar sürelerine ilişkin hak düşürücü süre engeli ortadan kaldırılabilir mi?
Old 16-12-2007, 20:41   #8
üye19870

 
Varsayılan

TTK 25. madde gereği ayıp ihbarının yapılması gerekli olmakla birlikte ihbar telefon ya da telgraf gibi araçlarla da yapılabilmektedir. Telefonla ihbarlarda tanıkla ispat olanağı mevcuttur. Benzer bir olayla karşılaştım, mahkeme tanık dinleyerek telefonla ayıp bildirimini tespit etti. Yalnız şu var eğer işin işin mahiyeti gereği müteahidin kusur derecesinde sorumluluğu varsa ihbar sürelerine bakılmaksızın sorumlu tutabiliyor.

saygılarımla
Old 17-12-2007, 10:13   #9
avukat2007

 
Varsayılan

Benim bahsettiğim olayda satıcının kusuru yada ayıbı bilerek alıcıdan gizlemesi gibi bir durum yok.
Araştırmamadan bu konuyla ilgili hem ihtarın şekle bağlı olması gerektiği, hem gerekmediği, hatta hakimin ihtar şartını resen gözönünden bulndurması gerektiği ve gerekmediği ile ilgili kararlar buldum. Yakın zamanlı kararlarda ise daha ziyade şekil şartı aranmış.
Bildiğinizi gibi tüketici mahkemelerinde ayıp ihtarı yapılmamasını ayıplı mal satıcısı öne sürmez ise, hakimin resen bu durumu saptama yetkisi yok. Tacirler arasındaki satım sözleşmesinde de böyle bir durum var mı bunu merak ediyorum.
İkinci olarak yukarıda da değindiğim gibi aslında tacirler arası satışlarda tacir alıcı da garanti belgesinden faydalanır mı?
Old 17-12-2007, 10:32   #10
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/6018
Karar: 2006/7512
Karar Tarihi: 20.12.2006
ÖZET: Kumaşlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 14.04.2004 tarihli bilirkişi raporunda kumaşlardaki boyama hatasının açık ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Davalı iş sahibi açık ayıbın derhal davacı yükleniciye bildirildiğini savunmuş, 24.11.2004 tarihli delil listesinde bu hususu bilen tanıkları olduğunu açıklamış, 12.01.2004 tarihli dilekçesinde de tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece davalı iş sahibinin gösterdiği tanıklar dinlenilmemiştir. Oysa davalı yanca açık ayıptan ötürü vakit geçirilmeden ihbar yapıldığı ileri sürüldüğüne ve bu iddia tanıkla ispatlanmak istenildiğine göre mahkemece gösterilen tanıkların dinlenilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 359, 362)
Mahalli mahkemesinden verilen h
ükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalıya ait kumaşların boyama, ram ve yıkama işlemlerini yaptığını ve davalıya teslim ettiğini, iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle yaptığı icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibi teslim edilen kumaşların kullanılamayacak derecede ayıplı olduğunu, bu durumun derhal davalıya bildirildiğini, bu nedenle ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- İmal olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin mutat cereyanına göre imkân bulur bulmaz o şeyi muayene ve kusurları varsa bunları müteahhite bildirmeye mecburdur (BK. madde 359). Zamanında muayene ve ihbar yapılmazsa BK.nun 362. maddesi uyarınca yüklenici her türlü mesuliyetten kurtulur.
Eser sözleşmelerinde ayıp ihbarı -tacirler arasında olsa da- bir şekle tabi değildir. Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına göre ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususunun ispatı için tanık dinlenmesi (hukuki işlem benzeri olduğu için) mümkündür. Somut olayda, kumaşlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 14.04.2004 tarihli bilirkişi raporunda kumaşlardaki boyama hatasının açık ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Davalı iş sahibi açık ayıbın derhal davacı yükleniciye bildirildiğini savunmuş, 24.11.2004 tarihli delil listesinde bu hususu bilen tanıkları olduğunu açıklamış, 12.01.2004 tarihli dilekçesinde de tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece davalı iş sahibinin gösterdiği tanıklar dinlenilmemiştir. Oysa davalı yanca açık ayıptan ötürü vakit geçirilmeden ihbar yapıldığı ileri sürüldüğüne ve bu iddia tanıkla ispatlanmak istenildiğine göre mahkemece gösterilen tanıkların dinlenilmesi gerekir.
O halde mahkemece yapılacak iş; davalı iş sahibinin ihbarın yapıldığına dair tanıklarını dinlemek, ihbarın uygun sürede yapıldığı dinlenen tanık beyanlarıyla kanıtlanamaz ise davanın tamamen kabulüne, ihbarın varlığı mahkemece sabit görüldüğünde ise, alınan bilirkişi raporu uyarınca şimdiki gibi davanın kısmen kabulüne karar vermekten ibarettir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 20.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 17-12-2007, 10:32   #11
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 1992/2800
Karar: 1993/1442
Karar Tarihi: 30.03.1993
ÖZET: Ayıp ihbarının yapılış şekli bakımından Borçlar Kanunu ve TTK.nun 25. maddesinde bir hüküm yer almadığı için, ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı tanıkla ispat edilmelidir.
(818 S. K. m. 198) (6762 S. K. m. 25)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın, (İzmir Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 24.2.1992 tarih ve 517-89 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1 - Mahkemece, davalı iş sahibinin ayıp ihbarını zamanında yapmadığı bu hususun ıspatı için şahit dinlenemeyeceği görüşüyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa; davalı ayıp ihbarının yapıldığını ıspat etmek için şahit gösterdiğine ve ayıp ihbarının yapıldığının ıspat için şahit dinlenmesinin mümkün bulunmasına (Yargıtay HGK., 9.3.1966 gün, E. T/585, K. 72; yg. TD., 24.3.1972 gün E. 1972/157, K. 1442; Yg. 11. HD. 25.12.1975 gün, E. 975/5446, K. 7422; Yg. 15. HD., 13.2.1992 gün, 1991/4118 E. 1992/614 sayılı kararları) gerek TTK.nun 25. maddesinde ve gerekse Borçlar Kanununda ayıp ihbarının yapılış şekli bakımından bir hüküm yer almamasına göre, mahkemece davalının bu konuda dinletmek istediği şahitlerin ifadelerinden yararlanılarak ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı araştırılıp oluşacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulünde isabet görülmemiş bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2 - Davalı yapılan icra takibine itiraz etmiştir. Takibe konu alacağın ödenmemesi teslim olunan malların ayıplı olması nedenine dayanmaktadır. Gerçekten imal olunan gömleklerde hata bulunup bulunmadığı ve varsa ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı hususlarının halli muhakemeyi gerektirmektedir. Bu durumda takibe itirazın haksız olduğundan sözedilemeyeceği için davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesinde dahi isabet yoktur.
Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 30.3.1993 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 17-12-2007, 15:29   #12
ali ekmekçi

 
Varsayılan

T.C
YARGITAY
ONDOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
E: 2002/287
K: 2003/2427
T: 20.03.2003

AYIP İHBARI
İHBAR SÜRESİ
TACİRLER ARASINDA İHTAR
ÖZETİ: Alıcı eğer maldaki ayıp belli ise teslimden itibaren iki gün, eğer açıkça belli değil ise 8 gün içinde, durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Tacirler arasındaki ihtarlar noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü olarak yapılmak zorundadır. Ayıp ihbarının tanık beyanlarına göre süresinde yapıldığı kabul edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
6762 s. TTK/20,25

Taraflar arasındaki karşılıklı menkul satımının feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne, karşılık davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan Eksantrik Pres satın alıp, kullanmaya başladığını, ancak makinenin gizli ayıplı olması nedeniyle işlevini yerine getirmediğini, durumun davalıya ihbar edilmesine rağmen onarımların yapılmadığını, makinenin ayıplı olduğunun mahkeme kanalı ile tesbit edildiğini belirterek satım sözleşmesinin iptaliyle davalıya ödenen 1.250.000.000.-TL. ve 2800 DM'ın faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, makinenin müvekkili tarafından kendi ihtiyacına uygun olarak imal edilip piyasa fiyatının çok altında bir miktara davacıya satıldığını, davacının (7) ay boyunca makineyi kullandığını, davacının bir alacağı olmadığını, aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu öne sürerek davanın reddiyle 1000 DM'ın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, tanık beyanlarında davacının satım ilişkisinden 2-3 gün sonra davalıya ayıp ihbarında bulunduğu gerekçesiyle satım sözleşmesinin feshi ile satım konusu makinenin davalıya iadesine, davacının ödediği 2.090.000.000.-TL.nın. yasal faizi ile davalıdan tahsiline, karşı davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı (karşı davacı) vekilince temyiz edilmiştir.
TTK.nun 25/3. maddesi uyarınca alıcı eğer maldaki ayıp belli ise teslimden itibaren iki gün, eğer açıkça belli değil ise 8 gün içinde, durumu satıcıya bildirmeye mecburdur. Ayrıca TTK.nun 20/3. maddesi uyarınca tacirler arasındaki ihtarlar noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü olarak yapılmak zorundadır.
Bu durumda mahkemece, ayıp ihbarının tanık beyanlarına göre süresinde yapıldığı kabul edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 20.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-12-2007, 17:25   #13
avukat2007

 
Varsayılan

Arkadaşlar, bir kaç hakime danıştım. Genel görüş en azından ihbarın ispatı bakımından yazılı olması gerektiği ve ayıp ihbarının hakim tarafından resen gözönünde bulundurulması gereken dava şartlarından olduğu yönünde.
Benim olayımda ise, alıcı tacir satıcı tacire ürünü tamir edilsin die zaten teslim etmiş ve alıcı tacir ihbar süresinde yapılmamış olsa dahi ürünü tamir amaçlı alarak zımnen ayıbı kabul etmiş oluyormuşNeticeyi paylaşmak istedim. İyi çalışmalar.
Old 17-12-2007, 17:47   #14
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarımın ifade ettiği gibi Yargıtay 15. HD ile 19. HD arasında görüş ayrılığı bulunmakta. Kanımca TTK nun 20. maddesi açık ve bununla birlikte TTK nun 20/2 maddesinin Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği görüşü karşısında tacirler arasında ayıp ihbarının ancak ve ancak kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak yapılması durumunda geçerli olduğunun kabulü gerekir. Bizim bu yönde aldığımız kararlar mevcut.

Saygılarımla
Old 26-12-2007, 16:42   #15
burcucetinkaya

 
Varsayılan ayıp ihbarının şekli

fikrimce bir tacirin basiretli olması ile o tacirin tüm yazışmalarının şekil şartı dahilinde yapılması birbirinden farklı kavramlar. tabi yeni bir meslektaşınız olarak görüşlerim yanlış olabilir ama tacirlerin ticaret hayatında iş yaptığı diğer tacirlerle olan işleri çok yoğun ve karışık. ticari hayat çok hareketli ve birbirleri ile bir sürü yazışma yapıyorlar. bu durumda hepsinin noterli, iadeli taahhütlü gönderilmesini beklemek uygulamada son derece zor olsa gerek. tabi bir de ülkeler arası işlerde yazışmaları düşünürsek olay daha da karışıyor. örneğin rusyadaki bir müvekkilim türkiyede mal aldığı firmaya ihtarı telefonla yapıyor, firma da elemanlarını göndererek kontrol ettiriyor. bunların şekil şartına bağlı olarak yapılması gerektiğini düşünürsek, firma önce ihtar gönderecek, tebligatın yapılmasını bekleyecek ve süreç uzayıp gidecek. bu durum, sorunun çözülmesini zorlaştıracak ve çekilen ihtar da tarafların arasındaki ilişkileri bir anda gerebilecektir. saygılarımla.
Old 26-10-2009, 19:40   #16
ksezen

 
Varsayılan

konu açıklağa kavuşmuş bence; ama ekleme yapacaksam eğer ayıp ihbarının ticaret kanununca herhangi bir şekil şartına bağlanmamış olduğudur. Ticaret kanunu m.20/3 ayıp ihbarı dışında kalan hususlarda şekil şartına yer veriyor.
Old 29-09-2016, 14:10   #17
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

TÜKETİCİNİN SATIN ALDIĞI MOBİLYANIN AYIPLI ÇIKMASI, AYIP İHBAR SÜRESİ, TANIK...
YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
2015/8581 E.
2016/11962 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 27/03/2013 tarihinde davalı işyerinden taksitle yatak odası ve oturma grubu takımı satın aldığını, teslimden sonra her iki takımda da çizik, kırık ve yırtıklar olduğunu fark ettiğini, ayıp ihbarını ve değişim talebini süresinde sözlü olarak davalıya iletmesine rağmen kabul görmediğini, bu satıştan dolayı aralarında 30/07/2013 ödeme tarihli 5.850,00 TL'lik kambiyo senedi düzenlendiğini, senedin davalı tarafça.... İcra Müdürlüğü'nün 2013/6906 esas sayılı dosyası üzerinden icraya konulmasına rağmen bu senedin geçersiz olduğunu ileri sürerek senedin iptali ile sözleşmenin feshini, taksitli satış tutarı olan 4.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, tüketicinin malı teslim aldıktan itibaren açık ayıplarda otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlü olduğunu, taksitli alışverişe ilişkin kart ve bakiye borç için senet düzenlendiğini, satılan malların ayıplı olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Aksaray 2. İcra Dairesi'nin 2013/6906 esas sayılı takibe konu edilen 30/07/2013 ödeme tarihli keşidecisi ... lehtarı ... olan 5.850,00 TL'lik senedin geçersizliğine, davacının bu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davacının yatak odası takımı bedeli 1.250,00 TL ve oturma grubu takımı bedeli 1.400,00 TL'den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, ayıplı ürün sebebiyle tüketicinin açtığı menfi tespit davasına ilişkindir. Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)'un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir." denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun'un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 27/03/2013 tarihinde davalı işyerinden taksitle aldığı yatak odası ve oturma grubu takımında mevcut olan çizik, kırık ve yırtıklar, keşif ve bilirkişi raporuna göre açık ayıp niteliğindedir.
Davacı, teslim aldığı yatak odası ve oturma grubu nedeniyle, 4077 sayılı Kanun'un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı delillerle ispat etmek zorundadır. Mahiyeti itibarıyla bu davada tanık dinlenemez ve tanık beyanlarına itibar edilerek ayıp ihbarının süresinde yapıldığı da kabul edilemez.
Hal böyle olunca, ayıp ihbarının yasanın öngördüğü 30 günlük süre içerisinde yapılmadığı için açılan davanın bu kalem yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verild
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ticari işte ayıp ihbarında bulunulmaması durumunda davacının hakları Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 3 17-02-2007 11:22
ben çözemedim ticari vekil mi ticari mümessil mi? evora Hukuk Soruları Arşivi 6 05-01-2007 03:36
ticari satımda ayıba karşı tekeffül avserdarozan Meslektaşların Soruları 2 12-12-2006 17:12
Hukuk mezununun dilekçe yazmayı bilmemesi Ayıp Mı? a_y_n_u_r Hukuk Lisans Eğitimi 20 11-09-2006 12:13
cep telefonu - ayıp varmı? seyitsonmez Meslektaşların Soruları 1 01-09-2006 17:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07497096 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.