Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

El Atma tarihinin tanıkla ispatı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-10-2008, 23:57   #1
mustafayıldız

 
Varsayılan El Atma tarihinin tanıkla ispatı

merhaba,
açtığım bir davada davalı kurum taşınmaza 1980 yılında el atıldığını iddia etmektedir. biz de 1985 yılında el atıldığını iddia etmekteyiz. davalı kurumdan el atma tarihine ilişkin tüm bilgi ve belgeleri sorduk. bu konuda bilgi ve belge bulunamadığından sunulamadı. biz de buna karşılık olarak taşınmaza 1985 yılında el atıldığına ilişkin tanık dinlettik. ancak mahkeme tanık beyanlarına itibar etmedi. el atma tarihinin tanık ile ispat edilebileceğine yönelik yargıtay kararı varsa paylaşırsanız sevinirim. iyi çalışmalar
Old 31-10-2008, 01:10   #2
Mehmet Taşcı

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Taşınmaza el atılması HUKUKİ BİR FİİL olarak yorumlanır. El atmak hukuki bir işlem değildir. Hukuki işlem olsaydı yazılı delil şartı aranırdı. Ancak HUKUKİ FİİL olduğu için TANIK ile ıspat edilebilir.

Mahkemenin neden itibar etmediği anlaşılır gibi değil. Tabi idare 20 yıllık hak düşürücü süreden yararlanmak istiyor ama neticede davalı yan el atma tarihini ispat edecek bir delil de gösterememiş.

İŞİNİZE YARAYACAK BENZER BİR KARAR( Not: Yargıtay 1. Hukuk Dairesi aşağıdaki olay gibi uyuşmazlıklarda ,daha önceleri ,kira sözleşmelerinin hukuki bir fiil olduğunu ve TANIKLA ispat edilebileceği yönünde kararlar veriyordu. Son yıllarda bu görüşünü değiştirdi ve kira ilişkisinin varlığını ileri sürenin bu ilişkiyi HUMK 288. kapsamında ispat etmesi gerekiğini zira kira ilişkisinin HUKUKİ BİR İŞLEM (MUAMELE) OLDUĞUNU belirtmektedir.

Sizin olayınız da benzer bir olaydır.


1.Hukuk Dairesi
E:2005/9103
K:2005/9802
T:19.09.2005
• ELATMANIN ÖNLENMESİ TALEBİ
• KİRA AKDİNİN GEÇERLİLİĞİ VE YENİ MALİKİ DE BAĞLAMASI
• TANIKLA İSPAT YASAĞI
• YAZILI KİRA SÖZLEŞMESİ YAPILMASININ ZORUNLU OLMAMASI
• ESKİ MALİK TARAFINDAN YAPILAN SÖZLÜ KİRA SÖZLEŞMESİ
• SÖZLÜ KİRA AKDİNİN GEÇERLİ OLMASI

ÖZET : Dava, elatmanın önlenmesi talebine ilişkindir. Davalı, işgalinin taşınmazların önceki maliki ile aralarında düzenlenen kira sözleşmesine dayalı bulunduğunu savunmuş, savunmasına dayanak olarak taşınmazların önceki kayıt malikleri olduğunu ileri sürdüğü kişilerle düzenlediği sözleşmeyi ibraz etmiştir. Mahkemece, taşınmazların önceki malikten kiralanarak tasarruf edilmesinin haklı neden sayılamayacağı, kira sözleşmesinin tapuya şerh de edilmediğinden yeni malike karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Böyle bir sözleşmenin varlığı ve geçerliliği sabit olduğu takdirde, anılan sözleşmeye değer verileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davalının taşınmazı tasarrufunun haksızlığından söz edilemeyecektir. Ancak, kiracılık savunmasının kanıtlanması gerekeceği de muhakkaktır. Özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni ( üstü kapalı ) olarak da vucuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Ne var ki, kira ilişkisi bir hukuki fiil ( vakıa ) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem ( muamele )dir. Bu sebeple, 400.000.000.-TL'lik yazılı belgeyle ispat sınırı da gözönüne alınarak hüküm kurulması gerekir.
(818 s. Kanun m. 248, 276)
(1086 s. Kanun m. 288)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazlara davalının müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların önceki malikten kiralanarak tasarruf edilmesinin haklı neden sayılamayacağı, kira sözleşmesinin tapuya şerh de edilmediğinden yeni malike karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değer yönünden reddedilip gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 254 ve 255 parsel sayılı taşınmazların kayden davacıya ait olduğu, anılan yerin davalının işgalinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı, işgalinin taşınmazların önceki maliki ile aralarında düzenlenen kira sözleşmesine dayalı bulunduğunu savunmuş, savunmasına dayanak olarak taşınmazların önceki kayıt malikleri olduğunu ileri sürdüğü kişilerle düzenlediği sözleşmeyi ibraz etmiştir.
Gerçekten de böyle bir sözleşmenin varlığı ve geçerliliği sabit olduğu takdirde, anılan sözleşmeye değer verileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davalının taşınmazı tasarrufunun haksızlığından söz edilemeyecektir.
Bu halde davacı yan, bayiinin sözleşmesine dayanarak tahliye isteminde bulunacak, ya da Borçlar Kanununun genel hükümlerini dikkate almak suretiyle taşınmazın kendisine teslimini isteyebilecektir. Bu bakımdan mahkemenin kabulünde isabet olduğu söylenemez. Ancak, kiracılık savunmasının kanıtlanması gerekeceği de muhakkaktır.
Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni ( üstü kapalı ) olarak da vucuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.03.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.
Ne var ki kira ilişkisi bir hukuki fiil ( vakıa ) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem ( muamele )dir.
Bu nedenle dava değeri 40.000.000 TL yi aşan ( 23.06.1996 gün ve 4146 sayılı yasa uyarınca ) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan H.U.M.K.'nun 288. maddesi 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ile değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400.000.000 TL.nin üzerine yükseltilmiştir. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira Sözleşmesinin varlığı, ancak yazılı delille ispat edilebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın ilgilisine ( davalıya ya da davalılara ) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca H.U.M.K.'nun 292 ve 293. maddelerinde değinilen ayrıcalıkların da gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Somut olayda yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde araştırma yapılması, adi yazılı bir sözleşmenin önceki kayıt maliki ile temlikten sonra dahi her zaman düzenlenmesinin olanaklı bulunduğunun düşünülmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kira bedelinin ödendiğinin tanıkla ispatı Fatma KAPUÇAM Meslektaşların Soruları 10 11-02-2009 14:00
keşide tarihinin sonradan düzenlenmesi asuman köstek Meslektaşların Soruları 1 30-03-2008 15:28
işçinin prim alacağının tanıkla ispatı Av. Aykut Aydoğan Meslektaşların Soruları 5 18-10-2007 11:56
Hukuk Tarihinin Bitmeyen Davaları Seyda Hukuk Haberleri 0 18-11-2006 10:58
Mahkeme tarihinin kişiye bildirilmesi Ahmet Yılmaz Hukuk Soruları Arşivi 1 11-02-2002 02:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11352396 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.