Çağlayan Adliyesinde 44 Avukat Gözaltına Alındı.

Çağlayan Adliyesi'nde avukatlara polis müdahale etti.

Çağlayan’da 44 Avukat Gözaltına Alındı
Çağlayan Adliyesi’nde Gezi direnişine destek vermek amacıyla basın açıklaması yapmak isteyen avukatlar polisin şiddetli müdahalesiyle karşılaştı. 44 avukat gözaltına alındı.

İstanbul - BİA Haber Merkezi11 Haziran 2013, Salı 13:04

Çağlayan Adliyesi’nde bir araya gelen avukatlar Gezi Direnişi’ne destek vermek isteyince polis müdahalesiyle karşılaştı.

Saat 13.45 itibariyle 44 avukat gözaltına alındı.

Adliye’de basın açıklamayası yapmak isteyen avukatlar önce özel güvenlik görevlileri tarafından çembere alındı. Ardından polisin Adliye içine girmesiyle birlikte avukatlar “Polis dışarı” ve “Savcı nerede” diye slogan atıllar. Avukatlar polisin şiddetli müdahalesine maruz kalırken 44 avukat gözaltına alındı

Kaynak : BİA HABER MERKEZİ

AVUKATLARA KARŞI “POLİS TERÖRÜ”NÜN HESABI SORULACAKTIR

11 Haziran 2013 günü İstanbul ( Çağlayan ) Adliyesinde, meslektaşlarımız görülmemiş bir polis saldırısına, şiddetine ve mesleğin onuru ile bağdaşmayacak şekilde hukuksuz olarak yakalama işlemine maruz kalmışlardır. Yaşanan polis şiddeti ve terörü, görüntülerle de sabittir.
Meslektaşlarımıza ve meslek onurumuza yönelen saldırıyı şiddetle kınıyoruz ve gereğinin yapılacağını kamuoyuna ilan ediyoruz. Avukatların ve Baroların bu tür saldırılarla sindirilemeyeceği açık olup her türlü hukuksuzlukla mücadele kararlılıkla sürdürülecektir.
Yaşanan hukuk dışı saldırı ve keyfiliklere karşı tüm idari ve hukuki yollara başvurulacak ve gerekli cevap verilecektir. Tüm bu hususları değerlendirmek, tepkimizi göstermek üzere 12 Haziran 2013 Çarşamba (bugün) saat 13.00’de İstanbul Adalet Sarayı (Çağlayan) C Kapısı karşısındaki meydanda Basın Açıklaması yapılacaktır.
Meslektaşlarımızın yığınsal katılımı son derece anlamlı bir ilk yanıt olacaktır.
Baskılara boyun eğmeyeceğiz.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI

Hukukun ve Adliyelerin içinde olunca yıllardır pekçok şey gördük, pekçok şey duyduk, pekçok şey yaşadık. Bunların bazılarını yıllar geçince unutsak da başta Türk Hukuk Sitesi arşivi olmak üzere internet haberleri bunları bize hatırlatıyor, hep birlikte hafızalarımızı tazeleyelim mi?

Yıl 2006: Çevik kuvvet otobüsüne saldırı sonucu 2 polisimiz şehit olunca, İstanbul, İzmir, Adana, Gaziantep, Bursa, Antalya ve İçel'de izinsiz yürüyüş yapan ve olaya tepki gösterip protesto eden polislerin eyleminin "üzüntüden kaynaklanan demokratik tepki" olduğunu ve suç teşkil etmediği gördük. (Bkz.) "Demokratik tepki gösterme haklarını" kullanan polislerimizi yargılanıp beraat ettikleri bu davada Avukat meslektaşlarımız savundu.

Yıl 2010: Polislerin sanık olarak yargılandığı davada Mahkeme mahkumiyet kararı verince, çevik kuvvetin salona girip avukatları ve savcıyı dövdüğünü gördük. (Bkz) Sanırız onlar hiç yargılanmadı ama eğer yargılansalardı onların haklarını savunmak için de Avukat Meslektaşlarımız görev başında olacaktı

Yıl 2012: Bir savcımıza yapılan saldırıyı protesto etmek için Hakim ve Savcılarımızın cübbelerini giyerek Adliye içinde protesto ve basın açıklaması yaptığını gördük. (Bkz.) Adliye içinde yapılan bu protesto gösterisi için Valilikten izin alındığını, ya da gösteriye katılan hakim savcılarımızın çevik kuvvet tarafından yaka paça gözaltına alındığını ise duymadık. Eğer gözaltına alınsalardı, Avukat meslektaşlarımız hakim savcı meslektaşlarımızın da savunmasını üstlenecekti.

Ve şimdi yıl 2013: 2012'de hakim ve savcıların yaptığı adliyede cübbeli protesto eyleminin aynısını Avukat meslektaşlar yapınca, yaka paça gözaltına alındığını görüyoruz.

Hukuk herşeyden önce "eşitlik" ve "adalet" demektir. Eşitlik ve adalet ise herkese, her yerde aynı şekilde davranmayı ve aynı hukuki işlemi yapmayı gerektirir.

Gözaltına alınan meslektaşlarımıza geçmiş olsun.

Alıntı: Yazan Admin Hukukun ve Adliyelerin içinde olunca yıllardır pekçok şey gördük, pekçok şey duyduk, pekçok şey yaşadık. Bunların bazılarını yıllar geçince unutsak da başta Türk Hukuk Sitesi arşivi olmak üzere internet haberleri bunları bize hatırlatıyor, hep birlikte hafızalarımızı tazeleyelim mi? Yıl 2006: Çevik kuvvet otobüsüne saldırı sonucu 2 polisimiz şehit olunca, İstanbul, İzmir, Adana, Gaziantep, Bursa, Antalya ve İçel'de izinsiz yürüyüş yapan ve olaya tepki gösterip protesto eden polislerin eyleminin "üzüntüden kaynaklanan demokratik tepki" olduğunu ve suç teşkil etmediği gördük. (Bkz.) "Demokratik tepki gösterme haklarını" kullanan polislerimizi yargılanıp beraat ettikleri bu davada Avukat meslektaşlarımız savundu. Yıl 2010: Polislerin sanık olarak yargılandığı davada Mahkeme mahkumiyet kararı verince, çevik kuvvetin salona girip avukatları ve savcıyı dövdüğünü gördük. (Bkz) Sanırız onlar hiç yargılanmadı ama eğer yargılansalardı onların haklarını savunmak için de Avukat Meslektaşlarımız görev başında olacaktı Yıl 2012: Bir savcımıza yapılan saldırıyı protesto etmek için Hakim ve Savcılarımızın cübbelerini giyerek Adliye içinde protesto ve basın açıklaması yaptığını gördük. (Bkz.) Adliye içinde yapılan bu protesto gösterisi için Valilikten izin alındığını, ya da gösteriye katılan hakim savcılarımızın çevik kuvvet tarafından yaka paça gözaltına alındığını ise duymadık. Eğer gözaltına alınsalardı, Avukat meslektaşlarımız hakim savcı meslektaşlarımızın da savunmasını üstlenecekti. Ve şimdi yıl 2013: 2012'de hakim ve savcıların yaptığı adliyede cübbeli protesto eyleminin aynısını Avukat meslektaşlar yapınca, yaka paça gözaltına alındığını görüyoruz. Hukuk herşeyden önce "eşitlik" ve "adalet" demektir. Eşitlik ve adalet ise herkese, her yerde aynı şekilde davranmayı ve aynı hukuki işlemi yapmayı gerektirir. Gözaltına alınan meslektaşlarımıza geçmiş olsun.

Devlet kendi yaptığına hukuk vatandaşın yaptığına ise suç der. Polis, hakim ve savcı devletin eli koludur, devletin sopasıdır onların yaptıklarının üzüntüden kaynaklı tepki olması doğal.