Yardım nafakası davası boyunca ödenen para ödenecek olan nafakadan mahsup edilebilir mi?

Merhaba , sayın meslektaşlarım geçenlerde biten bir davada karşıma çıkan bir durum için bilgilerinizden ve tecrübelerinizden faydalanmak istedim. Olayımızda 19 yaşında ki bir üniversite öğrencisinin vekili olarak babaya karşı yardım nafakası davası açtık talebimizde 2.000 Tl nafaka istedik ancak baba dava açılmadan önce ve dava boyunca 400-500 Tl civarında düzenli olarak her ay oğluna ödeme yapıyordu. Mahkeme açıldı ancak hakim tedbir nafakasına hükmetmedi lakin baba ödeme yapmaya devam etti. Dava sonunda mahkeme dava tarihinden itibaren 600 TL yardım nafakasına hükmetti davamızı yaklaşık 8 ay sürdü babanın ödemesi gereken birikmiş nafaka borcu 4800 TL. Bu durumda babanın dava süreci boyunca yapmış olduğu ödemeleri bu 4.800 TL den mahsup etmemiz gerekir mi gerekmez mi?

Sayın meslektaşım aşağıda ki linkte yapılan düzenli ödemelerin nafakadan sayılabileceği belirtilmiş..

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=54028

iyi çalışmalar..

Daha yeni bir karar..

T.C. YARGITAY

8.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/14968
Karar: 2013/3746
Karar Tarihi: 18.03.2013


YOKSULLUK VE İŞTİRAK NAFAKASI ALACAĞININ TAHSİLİ İSTEMİ - ALACAKLININ BANKA HESABINA YAPILAN ÖDEMELERİN BU KABUL KARŞISINDA NAFAKAYA MAHSUP EDİLMESİ - BİRİKMİŞ NAFAKA YÖNÜNDEN İCRANIN TÜMDEN GERİ BIRAKILMASINA KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Somut olayda, alacaklının banka hesabına yapılan ödemelerin bu kabul karşısında nafakaya mahsup edilmesi doğru ise de, borçlu tarafından açıkça alacaklının taşıt kredisi ve kredi kartı borçları için yapıldığını belirttiği ödemeler nafaka borcuna mahsup edilemez. Bu durumda Mahkemece bu miktarlar yönünden birikmiş nafaka borcunun devam ettiği nazara alınarak, miktarının belirlenmesi gerekirken aksine kabul ile birikmiş nafaka yönünden icranın tümden geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir.

(2004 S. K. m. 33)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı ve davalı taraflarından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ile kararın gerekçesine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Borçlu aleyhinde boşanma ilamı ile hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası alacağının tahsili amacıyla ilamlı takip başlatılmış, borçlunun ödeme itirazı üzerine Mahkemece birikmiş nafaka alacağının; alacaklının banka hesaplarına yapılan havaleler ile kredi kartı ve taşıt kredisi borcu için yaptığı ödemeler nazara alınarak birikmiş nafaka borcunun itfa edildiği kabul edilmiş ve icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.

İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nun 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu yeni uygulamalarla yine objektif kriterlerle yumuşatılmış olup bu kapsamda değerlendirme yapıldığında ilamla hüküm altına alınmış bir nafaka borcu var iken, borçlunun yaptığı yüklü ödemelerin sebebi belirtilmediği için ahlaki ödeme olarak kabulü mümkün değildir.

Somut olaya bu açıklamaların ışığında bakıldığında, alacaklının banka hesabına yapılan ödemelerin bu kabul karşısında nafakaya mahsup edilmesi doğru ise de, borçlu tarafından açıkça alacaklının taşıt kredisi ve kredi kartı borçları için yapıldığını belirttiği ödemeler nafaka borcuna mahsup edilemez.

Bu durumda Mahkemece bu miktarlar yönünden birikmiş nafaka borcunun devam ettiği nazara alınarak, miktarının belirlenmesi gerekirken aksine kabul ile birikmiş nafaka yönünden icranın tümden geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

Alıntı: Yazan alisay Merhaba , sayın meslektaşlarım geçenlerde biten bir davada karşıma çıkan bir durum için bilgilerinizden ve tecrübelerinizden faydalanmak istedim. Olayımızda 19 yaşında ki bir üniversite öğrencisinin vekili olarak babaya karşı yardım nafakası davası açtık talebimizde 2.000 Tl nafaka istedik ancak baba dava açılmadan önce ve dava boyunca 400-500 Tl civarında düzenli olarak her ay oğluna ödeme yapıyordu. Mahkeme açıldı ancak hakim tedbir nafakasına hükmetmedi lakin baba ödeme yapmaya devam etti. Dava sonunda mahkeme dava tarihinden itibaren 600 TL yardım nafakasına hükmetti davamızı yaklaşık 8 ay sürdü babanın ödemesi gereken birikmiş nafaka borcu 4800 TL. Bu durumda babanın dava süreci boyunca yapmış olduğu ödemeleri bu 4.800 TL den mahsup etmemiz gerekir mi gerekmez mi?

Sunulan kararlar sorunuzun tam karşılığı değildir. Kararlara göre mahkeme nafakaya hükmetmiş, hatta icra takibi yapılmış; borçlu baba ise açıklama yapmadan ödemede bulunmuş. Bu nedenle de nafaka borcuna mahsup edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Sizin olayınızda ise, karar verilmeden ve icra takibi yapılmadan ödemeler söz konusu.Bu nedenle mahsup edilemez.

Bende olayımızda yapılan bu ödemelerin ahlaki ödeme olduğu ve mahsup edilemeyeceği kanaatindeyim ancak ilamı takibe koymadan sizlerinde fikirlerini almak istedim. ancak aksi görüşte olan meslektaşlarımın da fikirlerini belirtmesini rica ederim

Mahkeme kararında, dava tarihinden itibaren nafakaya hükmetmişse,

ödenen paranın yardım/nafaka/harçlık ve gibi nedenlerle art arda ödediği sabitse, eş söylemle bu paranın başka bir borca karşılık verilmediği sabitse,

dava tarihinden sonra ödenen paraların mahsup edilerek talep edilmesi gerektiğini düşünüyorum. (Belki de karşı taraf dava açmayacaktır, o sebeple mahsup etmemekte çözüm olabilir)

Aksini düşünmek hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanabileceği gibi dürüstlük kuralına da aykırı olacaktır.

Kolay Gelsin...

Merhabalar. Yeni konu açmamak adına buradan sormak istedim. On dokuz yaşındaki müvekkil için açtığımız yardım nafakası davası sürecinde davalı baba her ay “nafaka” açıklamasıyla birlikte düzenli olarak müvekkilin hesabına para yatırdı. Yargıtay’ın “Karar verilmeden yapılan ödemeler nafakadan mahsup edilemez.” şeklinde bir kararı var. Gerekçeli karardan sonra ilamlı icra yapacağız. Bu ödenen miktarı mahsup etmemiz gerekli midir?