01-11-2011, 15:34 | #211 | |||||||||||||||||||||||
|
İstanbul Adliyesinde serbest rekabet hükümleri geçerli. 50 kuruşa da fotokopi çekiliyor, 25 kuruşa da hatta baro odasında 10 kuruşa da...Seç beğen al. Not: Yapabileceğimiz bir şey varsa, bildirin lütfen. |
01-11-2011, 15:47 | #212 |
|
Adalet yine vardı, dağınık ve dar olsa da binalar.
Ve mitingler meydanda,güvercin kanadında haklar… Meydanda Saray,içinde kantin ve yine hakka umut avukatlar… |
01-11-2011, 16:46 | #213 |
|
Bunları böyle dile getirmemiz çok güzel de acaba ilgililerin kulağına birşeyler gidiyor mu? Yoksa biz kendi aramızda böyle sonsuza kadar yazışıp duracak mıyız? Acaba yazdıklarımız Çağlayan Adliyesini düzeltebilecek yetkideki üst düzey yöneticiler tarafından ne kadar okunabiliyor?
Hiç okunmuyor ya da iletilmiyor ise durumumuz aşağıdaki Temel fıkrasından farksız olacak. Temel bir gün yere bir çember çizip üzerinde horon tepmeye başlamış. Bunu gören Dursun hemen sormuş "ula temel ne edeyosun" Temelin cevabı: "çendi çapumda eğleneyorum da" Biz de kendi çapımızda eğlenmeyelim. Bu siteyi Avukat ve Bilirkişiler dışında yetkili Hakim Savcı Başsavcı ve Vekilleri hatta Bakanlık yetkilileri umarım okuyorlardır. Onlardan hiç bir cevap görememek beni karamsarlığa itiyor. Ama aksaklılkarı yılmadan dile getirmeye devam edeceğim/edeceğiz.Bundan kimsenin şüphesi olmasın.(Tabii ilgililere ulaşacağı umuduyla) |
01-11-2011, 19:53 | #214 | |||||||||||||||||||||||
|
Suat Bey teşekkür ederim, sağolun (: Bu gidişle ihtiyacım olacak gibi ancak hele bir hakim amcama sorayım bu durumu "n'apayayım amca" diye... |
03-11-2011, 00:40 | #215 | |||||||||||||||||||||||
|
Daha iyisi Şam'da kayısı. |
03-11-2011, 11:24 | #216 |
|
Adliyeye arabamla ilk gidişim. 1 saat 10 dak. için 7 TL ödedim.
Otoprak mafyasını özletiyorlar insana. |
06-11-2011, 20:11 | #217 |
|
Okuduklarımdan sonra gitmeye korktuğum Adliye'ye nihayet 2 Kasım ve 3 Kasım 2011 tarihlerinde duruşma için gittim.
Adliye'nin temizliğine hayran oldum. Bu güne kadar bir resmi dairede bu kadar temiz bir tuvalet görmediğimi de peşinen söylemeliyim. Hakimlerin odaları, duruşma salonları mükemmele yakın... Avrupa'da bile bu kadar temiz bir Adliye yok denebilir. Baro odaları şaşırtıcı derecede güzel. Hatta denemek için THS'ye bile girdim Baro odasında bulunan PC'den. Cübbeler pırıl pırıldı. İlk defa kolları ve yakası yağsız cübbe giydim. Blok ve kat planlarını gösteren tabelalar iyi düşünülmemiş. Olumsuz noktalardan birisi buydu. Bir iki küçük müdahale ile o da düzelir. Asansörler görsel olarak iyi ancak sistem olarak galiba iyi değil. İlk bindiğimde 6. kata bastım, asansör hareket etti ve derken birden sallanarak ve sesler çıkararak küüt diye aşağıya indi. Yüreğim ağzıma geldi ve hemen dışarı çıktım. Bir diğer asansör ile 6.kata gidebildim. Otopark'ı çok büyük ama park ettiğiniz yeri iyi aklınızda tutmanız lazım, arabayı bulmak zor oluyor. Benim kanaatim: (Eski adliyeleri düşününce) Son derece güzel bir Adliye olmuş. Yapanlara teşekkür ederim. |
10-11-2011, 18:11 | #218 |
|
Çağlayan Adliyesinde avukatın çantasının xray cihazıncan geçirilmesi
Sayın üstatlarım aslında ben bir serzenişimi dile getirmek için konu açacakken, açılmış olan konuda yazmayı daha uygun buldum.
Bugün 13.20 sularında Çağlayan Adliyesine gittim. Avukat kimlik kartımı gösterip içeri girmeye yeltenince! daha evvel olduğu üzere çantamı xray cihazına koymam konusunda uyarıldım. Ben uygulamanın yasaya aykırı olduğunu söyleyince de güvenlik görevlisi arkadaş ismimi söylememi rica etti, adımı soyadımı bir kağıda not aldı.(Benden önce aynı kağıtta başka bir meslektaşımın adı da yazıyordu.) Merak edip sordum acaba adımı neden not aldınız diye. Görevli arkadaş "çanta araması konusunda cumhuriyet başsavcısının emri var, çantasını cihazdan geçirmek istemeyen avukatların sicil numarası veya ismi not alınıyor" dedi. Acaba gizliden fişleme operasyonu mu var Sanırım "asileri" fişleyip gününü gösterecek sayın cumhuriyet başsavcısı Görevi öncelikle cumhuriyeti koruyup kollamak olan bu sebeple isminde cumhuriyet sözcüğü geçen savcımız, bu cumhuriyetin meclisinden çıkan bir kanuna aykırı olarak nasıl emir verip de sırf hakkını kullanmak uğruna bu emre aykırı davrananları fişleyebiliyor? Acaba avukatların yasaya aykırı olarak aranması hususunda bu kadar kararlı davranan cumhuriyet başsavcısı, hakimlerin ve savcıların aranması hususunda da bu kararlılığı gösteriyor mu?(ki aynı uygulama hakim ve savcılara yapılsa dahi, bu avukatların aranabileceği anlamına gelmez.) Yasa açık, Avukatlık Kanunu m.58 "...Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz" Sanırım avukatlar adliyeye girmekle ağır cezalık bir suç işliyor, bu sebeple de özel güvenlik görevlileri tarafından çantası aranıyor İşin komik tarafı da sadece çantamızı aramaları... Eğer bir avukat kötü niyetli olup da adliyeye bişey sokmak istese (hazır kış ayları da gelmişken palto içinde vs) elbisesinin içinde istediğini sokabilecek Şimdi okuyacakları tutar da üst aramasına da başlarlar diye de korkmuyor değilim Ben hemen hemen hergün Çağlayan Adliyesi'ne gidiyorum. İsmimi not almaya devam edecekler anlaşılan çünkü kanunun savunmaya tanıdığı bu hakkı emir var diye kullanmaktan vazgeçecek değilim.Siz sayın meslektaşlarımı da isimlerini not ettirmeye davet ediyorum |
11-11-2011, 10:35 | #219 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet son dönemde bu türden selzenişler azaldı. Kimse sesini çıkaramaz oldu! Bu konuda Baronun da sessiz kalmasını anlamış değilim. Aslında değerli Baromuz sukun eyleyerek uygulamaya göz yummakta ve ufaktan mensuplarına çantanızı x-ray cihazından geçirseniz ölür müsünüz mesajı vermekte ya hadi hayırlısı Allah sonumuzu hayır etsin. |
11-11-2011, 10:58 | #220 |
|
İsminizi vermezseniz yani güvenlik görevlileri ile muhatap olmazsanız ne oluyor?
Nasıl bir ortam tam kestiremiyorum ancak kartınızı basıp geçebileceğiniz bir turnike yok mu? Hiç muhatap olmadan basıp geçseniz, onlar da isim mi alacaklar her ne yapacaklarsa kendileri uğraşsa? |
11-11-2011, 11:01 | #221 | |||||||||||||||||||||||
|
Çantanın X-ray cihazından geçirilmesi, avukatın üzerinin aranmasını yasaklayan kanun hükmünü ihlal etmek, yok varsaymak amaçlı ise, mutlaka ve elbette ki kanun hükmüne riayet edilmesini istemek gerekir. Aksi durum haklı kabul edilemez. Ancak, bu türden "hastalıklı" bir amaç taşımadığı baştan belli olan ve ülkede teröre bağlı ciddi güvenlik endişesinin olduğu bir ortamda, "adliyelere girişlerde tüm materyallerin aranması" şeklindeki güvenlik tedbirinin zorunlu kıldığı uygulamalar bakımından, bu tedbirleirn uygulanmasına karşı gelmek de kanaatimce çok haklı sayılamaz. |
11-11-2011, 11:26 | #222 | |||||||||||||||||||||||
|
Demem o ki, yasaya aykırı bir uygulama yasa dışı bir uygulamadır. Güvenlik tedbirleri, cumhuriyet başsavcılıklarınca yahut başka makamlarca geçici ya da süreklilik kazanacak şekilde konulabilecek tedbirler olamaz. Gerekli hassasiyetler doğrultusunda yasal düzenleme yapılır, avukatların sır saklama yükümlülüğü/sorumluluğuymuş bilmemneymiş önemli değil, ben ararım üstlerini, çantalarını her daim diyecekseniz, hakim, savcı, polis ve adliye personeline de aynı şekilde çekinmeksizin uygulayabilecekseniz, ben varım, arayın herkesi! Ha, "yok efendim, en büyük tehdit avukatlardır, sadece avukatları arayacağız" şeklinde bir düşünce yapısı oluşmuş ise, hani var ya "sözün bittiği yer" deniyor, işte aklıma gelen başka bir şey yok bundan başka.. Saygılarımla.. |
11-11-2011, 11:38 | #223 | |||||||||||||||||||||||
|
Katılıyorum. Yasaya aykırılığın "ama"sı olmaz. |
11-11-2011, 11:48 | #224 | |||||||||||||||||||||||
|
Kartı okutunca zaten isminiz ekranda beliriyor. Vaaar Ben basıp geçiyorum işte o şekilde. Resmen "tutturabildiğine" bir uygulama söz konusu. Üstelik yasaya rağmen. Kökleşip kökleşmeyeceği ise biz avukatların tutum, tavır ve algısına bağlı... |
11-11-2011, 11:53 | #225 | |||||||||||||||||||||||
|
Benim kartım eski olduğu için, turnikeden de geçmiyorum. Yani radyasyon da almıyorum. Görevlilere nazikçe "günaydın" deyip, muhatap oluyorum. İsmimi isteyene de (1 kere oldu), vermiyorum. Defalarca adliyeye gittim, hiç sorun yaşamadım. |
11-11-2011, 12:01 | #226 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım size katılmam mümkün değildir. Zira çanta taramaları tamamıyla savunmayı(avukatları) sindirmeye yönelik ve yasanın ihlalini hedefleyen uygulamalardır. Ayrıca başkalarının aranıyor olup olmamaları da avukatların sorunu olmamalıdır. Biz avukatların mevcut hakları bellidir. Bizler bu hakları korumak yerine anlamsız ve göstermelik gerekçelerle geriye götürülmesine seyirci kalamayız. Bu konularda uzlaşmacı bir tavır doğru değildir. Geçenlerde bir meslektaşın; son dönemde avukatların haklarının kamuoyunda tartışılmaya başlanmasından rahatsız olduğunu; bu tartışmalardan dolayı bu haklarımızın elimizden alınacağını bu yüzden de İSTANBUL ADLİYESİNDEKİ çanta taramalarına riayet etmenin hiç bir şey kaybettirmeyeceğini söylemekte ve ''bugün yasayı değiştirseler kimin sesi çıkar kim ne yapabilir'' demesinden diz çökmeyi peşinen kabul etmekte olduğunu gözlemledim. Bu gelişmeler gerçekten sakıncalıdır ama bu sakınca kesinlikle boyun eğmeyi riayet etmeyi haklı kılmaz aksine mücadele etmeyi haklarımızda geriye gidişe direnmeyi zorunlu kımaktadır. Zira asıl bugün çanta aramalarıyla verilecek bir taviz yarın avukatların adliye girişlerinde el parmaklarıyla! aranmasına sebeb olacaktır. Mesleğimizin ve avukatların parmaklanmaması için direnmeliyiz!!! |
11-11-2011, 12:01 | #227 | |||||||||||||||||||||||
|
Kelimesi kelimesine aynen katılıyorum. Adliyedeki tüm uygulamaları düşününce avukatlara karşı özel bir tavır takınıldığı çok açık. Avukatların üst aramasının sağlanması için, Başsavcının hakim ve savcıları toplayıp "Avukatların aranılmasının sağlanması için, sizin de aranmanız gerekli" dediği herkes tarafından bilinen bir gerçek. Bu amaçla, ilk başlarda hakim ve savcılar da turnikeden geçirildiler. Şu an bu uygulama -sanırım- devam etmiyor. Baro odalarından su sebilleri niye kaldırıldı? Pilot olarak uygulamaya başlanan "avukatların hakim ve savcı odalarına girememe" uygulaması hangi amaçla konulmuştur? Artık dilekçelerimizi hakime havale ettiremeyeceğiz. Özetle, özgürlükler ve haklar bir ekmek gibi bütündür. Ekmeğimizi parça parça almalarına izin verirsek aç kalırız. Savunma hakkı kutsaldır, terörist değildir. |
11-11-2011, 12:12 | #228 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın EKİCİ, Bu yazdıklarınız, benim yazımın ilk paragrafına uyan bir yaklaşım olur ki bunun haksız olacağını peşinen yazmıştım... Yani "hastalıklı" yaklaşım…
|
11-11-2011, 12:17 | #229 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım, tabi ki görüşüme katılmayabilirsiniz. Avukatların kanundan doğan haklarını tanımamak amaçlı her işlem ve eylemin kanunsuz olacağından kuşku yok. Lakin, adliye girişlerinde x-ray taramasının "o amaçla" yapıldığına dair, (sizler kadar) kesin kanaat sahibi değilim. |
11-11-2011, 12:20 | #230 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, Yasaya aykırı olduğu tartışmasız uygulamanın "amacını" nereden bulup çıkaracağız? Fiili tezahürlerden mi, yoksa bu uygulamayı başlatan görevlinin/görevlilerin zihin ve sinirlerinden niyet okuma yöntemiyle mi? İkincisi olamayacağına göre, ben uygulamaya bakarım. Uygulama, yasaya aykırı mı, aykırı. Yasaya rağmen mi, yasaya rağmen. Artık hangi amaçla aykırıysa aykırı, biz avukatlar bunu düşünmek durum ve zahmetinde değiliz. Bilakis, yasaya aykırılığa direnmek ve onu tecviz etmemek mükellefiyetindeyiz. Saygılarımla. |
11-11-2011, 12:25 | #231 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Güzel soru.
Kanuna göre Polisin amacı bellidir. Polisin amacı kanunda belli lakin uygulamanın amacı meçhul derseniz, ona da saygı duyarım. Not: Bu arada bana müsaade. Çıkmam gerekiyor. |
11-11-2011, 12:35 | #232 | |||||||||||||||||||||||
|
İfade ettiklerim, gerek ilk paragrafınızdaki, uygulamanın hangi amaca matuf yapıldığına ilişkin bir ayırımda bulunmanız hususu, gerekse ikinci paragrafta ele aldığınız ama mevcut uygulamanın yasaya aykırı olduğu gerçeğini değiştirmeyen sözleriniz içindir. |
11-11-2011, 12:38 | #233 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, Ben size evvela ve daha fazla saygı duyarım. Hatta, en çok ben duyarım. Lakin yanıtınız tatminkar değil. Bu yasa hükmü, şu yasa hükmünü zımnen ilga etmiş, uygulamadan geri bıraktırmış (metruk) olabilir mi? Kişisel görüş ve yorum olarak değil hukuken söylüyorum: Mümkün değil...
Genel yasa-özel yasa, lafzi-ruhi ve amaçsal yorum açısından... Vatandaşın ırz, namus ve emniyetini "adliyede" avukata karşı mı koruyacaksınız? Saygılarımla. |
11-11-2011, 14:04 | #234 |
|
Şimdi "polis ammenin istirahatini temin eder" diyor yasa metni.
Tamam, ayağımı uzatmak için puf, belime koymak için yastık, demli bir de çay gerekirse ben kendim alırım; polis zahmet etmesin. Kendi istiharatimi kendim sağlarım. Ama lütfen hiçbir polis ya da özel güvenlik görevlisi beni adliyeye girerken aramaya kalkmasın. Ben adliyeye yargı mensubu sıfatımla giriyorum. ("Havaalanı ya da alışveriş merkezlerine girerken aratıyosunuz amaaaa" örneği verecek olanlar çıkarsa baştan önünü keseyim diye bunu söylüyorum. -ki havaalanlarının kendi ulusal ve uluslararası güvenlik mevzuatı vardır o ayrı...) Olayın bir de diğer yargı mensupları boyutu var; Özel güvenlik görevlileri (ya da polis) ne zaman adliyeye giren her yargı mensubunu arar (hakimler, savcılar, başsavcı, komisyon başkanı, müfettişler vs.) o zaman yeni bir başlık açar ve tartışırız; avukatlar üzerini aratmalı mıdır aratmamalı mıdır, diye. Şimdi tartışmak için çooook erken. |
11-11-2011, 18:50 | #235 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
O yasa bu yasayı ilga etmiştir demedim ki. Siz, "amaçlarını" nerden bilelim dediğiniz için, ben de "Polisin amacı da aslında kanuna göre bellidir." dedim. Yani amaç aslında kanuna göre belli. Bu amaca aykırı davranıldığını iddia eden ispatlamalıdır. Ortada bir paradoks var.
Adliye'de de vatandaş var... Ayrıca ben adliyedeki vatandaşın ve sakinlerin emniyetini, avukata veya doktora ya da hakime karşı değil, olası riske karşı koruduklarını düşünmek istiyorum. |
11-11-2011, 18:56 | #236 | |||||||||||||||||||||||
|
"Fazla tartışma halinde gerçek kaybolur." düşüncesiyle, katılmadığım düşüncelerinize saygı duymakla yetineceğim. |
11-11-2011, 22:56 | #237 |
|
Ben ne zaman Çağlayan Adliyesine gitsem ( 7 - 8 kere oldu ) bir meslektaşımın oradaki herhangi bir güvenlik görevlisiyle tartıştığına şahit oldum.
Hep üzülmüşümdür bu manzarayı görünce. Saçını adliye koridorlarında ağartmış ağabeyim hiç bir bilgisi olmayan, olsa da uygulayamayacak olan bir güvenlik görevlisiyle tartışıyor " Beni arayamazsınız! Ben Avukatım..." diyerek. En çok da beni bu "Ben Avukatım" sözü üzüyor... Bu tartışma devam ederken kimi meslektaşlarım hiç birşey yokmuş gibi hızla çantalarını x-ray cihazından geçirip içerisi giriyor, kimisi de destek mahşyetinde bir şey demeden yanında duruyor. Dedim ya " Ben Avukatım" sözü beni üzüyor diye. İşte bu sözü duyan vatandaşlar da bu tartışmayı izliyor... Sonra "Avukat oldun da ne oldu, arasalar ne olur..." gibi sözler söylemeye başlıyorlar. Neye yaradı bu tartışma? Sevgili Ağabeyim aratmadı kendini ama orada bu durumu gören vatandaşlar nazarında hakkını aramış olmadı. Avukatlar hakkındaki olumsuz düşüncelere bir yenisi eklendi. Önemli mi aranmamak? Bence değil, bunu baştan söyleyeyim. Her gittiğimde de çantamı koyarım hemen bandın üzerine. Avukatların öyle çok sorunu var ki herkesin içinde dile getirilecek... bu durumun bir sorun olduğunu bile düşünmüyorum. Ama eğer bu durumdan rahatsız oluyor isek bence bunun yolu ben avukatım beni arayamazsın çıkışları değil. ben de aranayım, hakim de aransın, savcı da aransın demek... bunun yeri de bence kapı önleri, muhataplar da güvenlik görevlileri değil Acizane ben böyle düşünüyorum... |
12-11-2011, 08:24 | #238 | |||||||||||||||||||||||
|
Girişte güvenlik görevlileriyle münakaşaların yaşanmasının ve vatandaşların bilinçsizce düşüncelere kapılmasının sorumlusu avukatlar değildir ancak bu şekilde görmekte ve göstermekte bir sakınca görülmemesi ve yine kimi meslektaşlarca ısrarla "uygulama yasaya aykırı olabilir fakat önemli olan güvenliktir ve bu durumda yasalar çiğnenebilir" şeklinde bir yaklaşımın sadır olmasını anlayabilmiş değilim. Avukatların çok önemli sorunları var ancak sizin teslimiyetçi tavrınızda olduğu gibi yaklaşıldığı sürece bu sorunlar artarak devam edecektir. Saygılarımla.. |
12-11-2011, 10:02 | #239 |
|
Avukatlık Kanunu'ndaki "...avukatın üzeri aranamaz" kuralı savunma dokunulmazlığının temellerinden biridir. Bu madde ile korunan, avukat değil, savunma hakkıdır. Aynı koşullarda hakimlerin üzeri aransa bile avukat üzerini aratamaz. Avukat, kendi kişiliğine ait olmayan, savunma hakkına ilişkin olan bu haktan vazgeçemez. Aksine davranan avukat, görevini yapmamış olur.
|
12-11-2011, 12:05 | #240 |
|
Avukatın üzeri aranmaz kuralının uygulanmasını sağlamanın yeri kanaatimce kapı önünde tartışmak değil. Daha öncede belirttiğim gibi güvenlik görevlilerini muhatap almak da çözüm değil bence.
Avukat adliyeye girerken aranmadığında nasıl bir güç kazanır ben bilmiyorum. Ben şahsen aranmadığımda değil, benimle beraber hakim ve savcı meslektaşlarım da aranıyorsa bundan haz alırım.. Mesele bir kanun hükmünü uygulatmaktan ziyade bana, oradaki güvenlik görevlisine güç gösterisinde bulunmaktan başka birşey değil gibi geliyor. Neden böyle düşünüyorum? Mahkeme kalemlerinde icra dairelerinde bir iş yaptırabilmek için avukatlık kanununu ve meslek kurallarını çabucak unutuyoruz ve örneğin "abi/abla hacze gidebilir miyiz?" diye ve benzeri bir çok konuda, adeta yalvarıyoruz. Biz yapmasak birlikte çalıştığımız icradan sorumlu meslektaşımız veya katibimiz yapıyor bunu. Nerde kaldı meslek kuralları veya avukatlık kanunu... Kendi kimliğini bankalarda geçerli kabul ettiremeyen bir meslek örgütünün ve biz üyelerinin bence adliye girişinde bizi kimse arayamaz, bu kanuna aykırı dememiz sadece bir güç gösterisidir. o da sadece oradaki güvenlik görevlisine karşı... yoksa herhangi bir yetkilinin bu durumu önemsediğini de sanmıyorum. Bu sadece bir fırsat buldum öyleyse egomu tatmin edeyim anlayışından başka birşey değildir. Bir meslektaşının elinden dava alabilmek için türlü şeyler yapan, tahsil ettiği parayı zamanında müvekkiline vermeyen, ücretini almasına rağmen dava açmayan/takip başlatmayan, yanında çalışan meslektaşına mümkün olduğunca az ücret verip mümkünse canını çıkarmaya çalışan, çalıştırdığı sekreterine/katibine asgari ücreti ve sigortayı çok gören, baro seçimlerinde kim hangi partidense ona göre oy kullanan, baro yönetimine yakın diye daha fazla cmk görevlendirmesiyle ödüllendirilen, stajyerleri bedava iş gücü olarak görüp bir yemeği bile çok gören, tarifede 8000,00 TL yazmasına rağmen 2000 TL ye dava alan, bankaların avukatlıklarını yapabilmek için hiç bir meslek etiği, kuralını önemsemeyip, avukatlık ücreti almak bir yana karşı vekalet ücretinden de bir kısmını bankaya ( müvekkile ) veren meslektaşlarımızın olduğu malumdur... Bu örneklerin daha da vahimlerini yazmak mümkün müdür? Evet... Öyleyse, biz önce bir öz eleştiri yapalım, kendimize meslek örgütümüze çeki düzen verelim de bakalım avukatlar bir yasa kuralı olmamasına rağmen aranıyor mu aranmıyor mu? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İstanbul Tuzla Adliyesi | Av.Selim Balku | Şehirlerarası Nöbetçi Avukat | 16 | 22-11-2012 16:35 |
İstanbul-Bakırköy Adliyesi | Ayşe BİLGİÇ TAHTACI | Şehirlerarası Nöbetçi Avukat | 2 | 17-05-2007 21:51 |
İstanbul Barosu : 23 Şubat 2007 İstanbul Adliyesi Önünde Buluşalım... | aqua | Hukuk Haberleri | 7 | 26-02-2007 14:24 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |