|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
06-01-2012, 16:17 | #91 |
|
Belirsiz alacak davası henüz mahiyeti netleşmiş bir dava türü değil.
Bana kalırsa kısmi dava tercih edilmeli. Kaldı ki, tartıştığımız kam.el atma işlemlerinde bu ayrımın pratik bir faydası da olmadığı düşüncesindeyim. |
06-01-2012, 21:20 | #92 |
|
Esasında doğru diyorsunuz üstad. belirsiz alacak davası açmak pek mantıklı görünmüyor. Ancak daha önceki HMUK'dada düzenlemesi olan ancak uygulaması pek olmayan HMK madde 178 "Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ilekarşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır."hükmü biraz kafamı kurcalıyor.
|
06-01-2012, 22:08 | #93 |
|
5999 Sayılı Yasa, Uzlaşma ve Süresi
5.Hukuk Dairesinin E: 2011/17580 K: 2011 /20948 sayılı içtihadı ile, “… 5999 sayılı Kanunla getirilen Geçici 6.maddenin 1.fıkrasındaki uzlaşmadaki idareye başvurmanın ; dava şartı olmadığı , taşınmaz maliki dava açmakla uzlaşmak istemediği yönündeki iradesini ortaya koymakla,.. işin esasına girilerek yapılacak inceleme sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği” esası kabul edilmiştir.
Bu kararı, THS.nin kardeş sitesi “Adalet. Org” dan (05.01.2012) öğrendim |
07-01-2012, 01:39 | #94 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Yıldız, Davanın miktar yönünden ıslahı sonucu hangi işlemlerin geçersiz hale geleceğini, karşı tarafın ne gibi zarara uğrayacağını pek anlayamadım. Bugüne kadar açtığım kam.el atma davalarının hiçbirinde böyle bir sorunla da karşılaşmadım. Siz böyle bir sorun mu yaşadınız? |
07-01-2012, 09:28 | #95 | |||||||||||||||||||||||
|
Tıklayınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=60720 http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=12744 |
07-01-2012, 11:01 | #96 |
|
2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 38.maddesi ile 1983’te getirilen,“ 20 yıl içerisinde dava açmayan malikin mülkiyet hakkı kamu lehine yok olur”şeklindeki hak düşürücü süre anlayışı AİHM tarafından yok hükmünde sayılınca, tazminatlardan kurtulmak için hükümet 5999 sayılı yasayı, akabinde 6111 s. Yasayı çıkardı. Bu konu bütçeyi sarsacak büyüklükte olduğundan, meseleyi herkesin anlayabileceği bir dil yerine, hiç kimsenin bir şeyi anlayamayacağı yahut herkesin başka bir anlam çıkaracağı karışık bir dil kullanılmaktadır bu tür yasalarda . Mesela yine bütçeyi sarsacak bir konu olan, başka kurumdan emekli memurlara emekli ikramiye hakkının tanınmaması hükmünün ANM.nce iptal edilmesi üzerine çıkarılan kanun da benzer sorunlara, yoğun tartışmalara yol açmaktadır. Bunun nedeni kimse bir şey anlamasın diye –bilinçli şekilde – kullanılan yasa dilidir.
Sayın Armağan Konyalı, 5999 ve 6111 sayılı kanunlardaki 3 aylık 6 aylık süreleri, uzlaşmayı nasıl anlayacağız hususunu bir türlü çözemiyordum ve “Midasın Kulakları”ndaki berber kadar merak ediyordum Yargıtay nasıl oturtacak bunu. Çünkü yasayı çıkaranlar bayaı kurnaz bir dil kullanmışlardı. Yeni yıldolayısıyla doğan zamanı da genellikle THS’yi takip ederek geçiriyordum bu sırada. Fakat her nasılsa, Sayın Yücel Kocabaş’ın 05.01.2012 tarihli yorum ve eklemesini kaçırmışım. THS.yi takip ederken bazı isimleri görünce en kıt zamanlarda bile, mutlaka ama mutlaka zaman ayırma zorunluluğunu hissediyor ve okuyorum. Bunların başında da sayın Yücel Kocabaş geliyor, kendisinden bugüne kadar çok istifade gördüm ve eklediği içtihatları da arşivime ekliyorum, kendisine müteşekkirim. 5. HD.nin 2011/20948sayılı ve 13.12.2011 tarihli içtihadını farkedince Adalet org sitesinde, ekleyenin emeğine saygı icabı tamamını kopyalamadım ve bu saygı noktasını öne çıkarmak gayesiyle, kararı nerden öğrendiğimi belirtmek ihtiyacını duydum. |
07-01-2012, 12:55 | #97 | |||||||||||||||||||||||
|
Hayır üstad. Bu konu ile şimdiye kadar yaşadığım bir sorun olmadı. Ancak biliyorsunuz ki HMK ile artık daha dikkatli olmak ve her türlü ihtimali düşünmek zorundayız. Gerçi bir avukat olarak bunu her zaman gözetmek zorundayız ama henüz uygulaması tam oturmamamış bir kanun olunca bu husus biraz daha ön plana çıkıyor. Ayrıca biliyorusunuz ki HMK ile getirilen belirsiz alacak davası çok tartışılıyor. Hangi davaların belirsiz alacak davası olarak açılabileceği konusunda bir tereddüt ve tartışma söz konusu. Benim fikrim bu davaların belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir engel yok. Zira belirsiz alacak davalarının açılabilmesi için gereken "alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin davacıdan beklenememesi veya imkansız olması" tanımı bu davalara da uyuyor. Çünkü malumununuz kamulaştırmasız el atma bedeli, en az üç veya dört kişilik bir bilirkişi heyeti tarafından oldukça karışık hesaplamalar neticesi ortaya çıkarılabiliyor.
Her ne kadar daha önceki HMUK uygumalasında pek rastlanılmamış olsa da ıslahın yukarıda belirtiğim riski mevcut. Belirsiz alacak davası ise bu riski tamamen bertaraf etmekte. Zira bilindiği üzere belirsiz alacak davasında ıslah yapmaya gerek yok. Alacağın miktarı tahkikat aşamasında tam olarak belirlendiği zaman eksik harcı tamamlamak suretiyle, karşı tarafın muvaffakatini almaya ve ıslah yapmaya gerek kalmaksızın talebinizi arttırabiliyorsunuz. Ama belirsiz alacak davası sizin de dediğiniz gibi halen yoğun tartışmaların olduğu bir dava türü. Henüz hiç kimse ne tür davaların belirsiz alacak davası olarak açılabileceğini bilmiyor. Onun için sizin de değindiğiniz üzere kısmi dava olarak açmak daha mantıklı görünüyor.
|
08-01-2012, 14:15 | #98 |
|
lütfen yardım.
arkadaşlar yeni avukatım ve ilk davam bir kamulaştırmasız el atma. Şöyle ki belediye tarafından yolun genişletilmesi sonucu apartman bahçesi olan alanlar yola gitmiş. apartman köşe başı bir konumda, bir tarafı caddeye bir tarafı sokağa bakıyor ve her iki taraftan da işgal var. Bu durumda cadde için büyükşehire sokak için de ilçe belediyesine mi dava açmam gerekecek? ayrıca bizim hesaplamalarımıza göre 250.000 lira civarında bir tazminat çıkıyor ve harç da buna göre epeyce yüksek oluyor. kısmi dava açmak dışında fazla harç yatırmamak için ne yapmalıyım? yardımcı olan arkadaşlara şimdiden teşekkürler.
|
10-01-2012, 11:34 | #99 |
|
Sayın Uğurlu'nun bahsettiği husumet konusu bu tip davalarda benim de kafamı karıştıran bir konu.. Bir dönem epeyce araştırma yapmıştım.. Hatırladığım kadarıyla değişik Yargıtay Kararları vardı.. Benim araştırdığım konu Antalya Konyaaltı Belediyesi ile ilgiliydi.. Davayı Antalya Belediyesi'ne mi, Konyaaltı Belediyesi'ne mi yoksa Gençlik ve Spor Bakanlığı'na mı açacağımız konusunda tereddütler yaşadık..
Davaya konu arsa "semt spor sahası" olarak tahsis edilmiş bir arsa olduğundan davanın Gençlik ve Spor Bakanlığı'na açılması gerekebilir, tahsisin yapıldığı dönemde Konyaaltı diye bir belediye yok, bu sebeple Antalya Belediyesi de olabilir.. Arsa şu anda Konyaaltı Belediyesi sınırları içinde olduğu için bu belediyeye de dava açılabilir.. Sonuç itibariyle başka sıkıntılardan dolayı davayı takip etmedim ama sonradan öğrendiğim kadarıyla her üçüde davalı olarak gösterilmiş.. Bu konudaki bir başka görüş ise, henüz el atma gerçekleşmediğinden imar planında tahsisi yapan belediye hangisi ise o belediyeye dava açılması gerektiği yönünde.. Bu görüşe göre açılacak davanın davalısı mutlaka belediye olmalı.. Yukarıda da söylediğim gibi karışık bir konu.. Yakın zamanda konu ile ilgili yeni bir davayı takip etmeye başladım.. Bu davaya konu arsa ise Ankara Çankaya Belediyesi sınırlarında ve arsa okul arazisi olarak ayrılmış.. Tahsisin kim tarafından yapıldığını öğrenmek için belediyeye dilekçe yazdım, sonucunu bekliyorum.. Bilgi aldığımda buradan paylaşacağım.. Saygılar.. |
17-01-2012, 16:02 | #100 |
|
Benzer davaları biz de açtık. Eğer ilk ya da orta öğretim alanı olarak geçiyor ise, Ankara İl Milli Eğitim Müdrlüğü'ne izafeten Ankara Valiliği+ Çankaya Belediyesi, yalnızca okul alanı ise Milli Eğitim Bakanlığı + Çankaya Belediyesi.
|
17-01-2012, 16:11 | #101 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben bu düşüncenize katılmıyorum. Muhatap İl Özel İdaresi'dir. ÇÜNKÜ; 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu: İl Özel İdaresinin Görev, Yetki ve Sorumlulukları İl özel idaresinin görev ve sorumlulukları MADDE 6 - İl özel idaresi mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla; a) (Ek ibare: 5340 - 28.4.2005 / m.24) "Gençlik ve spor", sağlık, tarım, sanayi ve ticaret; (Ek ibare: 5538 - 1.7.2006 / m.26/a) "Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyeleri hariç" ilin çevre düzeni planı, bayındırlık ve iskan, toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, (Ek ibare: 5393 - 3.7.2005 / m.85/(e)) "kültür, sanat, turizm," sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları; ilk ve orta öğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin hizmetleri il sınırları içinde, b) İmar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma, (...) (*); orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında, Yapmakla görevli ve yetkilidir. _____ (*) Madde 6 nın 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "kültür, turizm, gençlik ve spor" ibaresi, 13.7.2005 tarih ve 25874 sayılı R.G.'de yayımlanan, 3.7.2005 tarih ve 5393 sayılı Kanunun 85. maddesinin (e) bendi hükmü gereğince madde metninden çıkarılmıştır. _____ (Ek fıkra: 5393 - 3.7.2005 / m.85/(e)) Merkezi idare tarafından yürütülen görev ve hizmetlere ait yatırımlardan ilgili bakanlıkça uygun görülenler, il özel idareleri eliyle de gerçekleştirilebilir. Bu yatırımlara ait ödenekler, ilgili kuruluş tarafından o il özel idaresi bütçesine aktarılır. İl özel idaresi bu yatırımların yüzde yirmibeşine kadar olan kısmı için kendi bütçesinden harcama yapabilir. Merkezi idare, ayrıca, desteklemek ve geliştirmek istediği hizmetleri proje bazında gerekli kaynaklarını ilgili il özel idaresine aktarmak suretiyle onlarla işbirliği içinde yürütebilir. Bu kaynak ve ödenekler özel idare bütçesi ile ilişkilendirilmez ve başka amaçla kullanılamaz. (Değişik 2. fıkra: 5793 - 24.7.2008 / m.42) Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları; yapım, bakım ve onarım işleri, devlet ve il yolları, içme suyu, sulama suyu, kanalizasyon, enerji nakil hattı, sağlık, eğitim, kültür, turizm, çevre, imar, bayındırlık, iskan, gençlik ve spor gibi hizmetlere ilişkin yatırımlar ile bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşlarının görev alanına giren diğer yatırımları, kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri il özel idarelerine aktarmak suretiyle gerçekleştirebilir. Aktarma işlemi ilgili bakanın onayıyla yapılır ve bu ödenekler tahsis amacı dışında kullanılamaz. İş, il özel idaresinin tabi olduğu usul ve esaslara göre sonuçlandırılır. İl özel idareleri de bütçe imkanları ölçüsünde bu yatırımlara kendi bütçesinden ödenek aktarabilir. Bu fıkraya göre, bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları tarafından aktarılacak ödenekler ile gerçekleştirilecek yatırımlar, birinci fıkrada öngörülen görev alanı sınırlamasına tabi olmaksızın bütün il sınırları içinde yapılabilir. (Ek cümle: 6225 - 6.4.2011 / m.1) “Bu fıkra kapsamında belirli bir projenin gerçekleştirilmesi amacıyla il özel idaresine aktarıldığı halde, aktarıldığı mali yılı takip eden yıl sonuna kadar tahsis edildiği proje için kullanılamayacağı anlaşılan ödenekler, ilgili Bakanın onayı ile bu fıkra kapsamında değerlendirilmek ve başka bir projede kullanılmak üzere aynı veya başka bir il özel idaresine veya ilgili mevzuatı çerçevesinde kullanılmak üzere Toplu Konut İdaresine aktarılabilir.” (Ek fıkra: 5538 - 1.7.2006 / m.26/a) İl özel idaresi bütçesinden, emniyet hizmetlerinin gerektirdiği teçhizat alımıyla ilgili harcamalar yapılabilir. (Değişik 3.fıkra: KHK/661 - 24.10.2011 / m.61) Kamu kurum ve kuruluşlarının 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu kapsamındaki araçlarının alımı, işletilmesi, bakım ve onarımı ile bürolarının ihtiyaçları; kamu konutlarının yapım, bakım, işletme ve onarımı ile emniyet hizmetlerinin gerektirdiği teçhizat alımıyla ilgili harcamalar il özel idaresi bütçesinden karşılanabilir. İl çevre düzeni planı; valinin koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni planı belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanır. (Ek cümle: 5538 - 1.7.2006 / m.26/a) Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planı ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılır veya yaptırılır ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanır. Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, il özel idaresinin mali durumu, hizmetin ivediliği ve verildiği yerin gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak belirlenir. İl özel idaresi hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır. Hizmetlerin diğer mahalli idareler ve kamu kuruluşları arasında bütünlük ve uyum içinde yürütülmesine yönelik koordinasyon o ilin valisi tarafından sağlanır. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize sanayi bölgelerine tanınan yetki ve sorumluluklar bu Kanun kapsamı dışındadır. |
17-01-2012, 16:14 | #102 | |||||||||||||||||||||||
|
Burada (yeni HMK'ya göre) kısmi dava olmaz. Tazminat miktarı yargılama aşamasında bilirkişi raporları ile belli olacağından, Belirsiz Alacak Davası'dır. Bu nedenle, (bence) "yargılama aşamasında kesin rakam belli olduğunda eksik harcı tamamlamak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak açıyoruz" deyin ve harca esas değeri, gerçek olduğunu düşündüğünüz ve harcını ödeyebileceğiniz en yakın değer olarak yazın derim... |
24-01-2012, 15:50 | #103 |
|
Geçenlerde bir doktrin kitabını karıştırken aşağıda verdiğim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına rastladım. Karar özetle belediyenin, kamulaştırmasız el atma nedeniyle mahkemenin hükmettiği tazminat tutarını ödememesi halinde belediye başkanının da müteselsil sorumlu olduğunu belirtiyor.Bu karar emsal alınarak tahsilat imkanını daha da arttırabilirmiyiz acaba
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas No : 2004/4-768 Karar No: 2004/746 Karar Tarihi: 22.12.2004 Taraflar arasındaki ""Tazminat"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beşikdüzü Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.7.2002 gün ve 131-131 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.4.2003 gün ve 14081-4511 sayılı ilamı ile; ( ... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Diğer temyiz itirazına gelince; dava, yargı kararının uygulanmamasından kaynaklanan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş; kararı davalı temyiz etmiştir. Dosya içeriğine göre, davacılara ait taşınmaza Beşikdüzü Belediyesi tarafından kamulaştırmasız elatılmış; bu nedenle açılan dava sonunda taşınmaz bedelinin o davanın davalısı Beşikdüzü Belediye Başkanlığından alınmasına hükmedilmiş ve karar kesinleşmiştir. Kararın infazı için başlatılan icra takibi sonuçsuz kalmış, davacılar hükmedilen parayı alamamışlardır. Davacı tanığı, davalı belediye başkanının ödemeyeceğini, önceki belediye başkanından almalarını, faiz istemedikleri takdirde aylık 1.000.000.000 lira olarak ödeyeceğini söylediğini açıklamış; yine davalının başkanı olduğu belediye tarafından kaymakamlığa gönderilen yazıda, belediyenin imkânları yeterli olmadığından kesinleşen mahkeme kararı gereğince ödeme yapılamadığı, davacılardan başka ödenmemiş kamulaştırma bedeli ve tazminat bulunmadığı, davacılara ödenecek tazminatın ödeme sekli ile ilgili önerilen davacılar tarafından kabul edilmediği belirtilmiştir. Davalının hukuka aykırı eylemi sonucu yargı kararı gereğinin yerine getirilmediği ve bu yüzden davacıların zarar gördüğü konusu mahkemece de benimsenmiştir. Ancak, davalının sorumlu tutulacağı miktarın hesaplanmasında benimsenen yöntem somut olaya uygun düşmemektedir. Davacıların uğradığı zarar; anapara ile bu paranın işlemiş yasal faizi ölçü alınarak belirlenmelidir. Döviz, toptan eşya fiyat endeksi ve banka mevduatına uygulanan faiz ortalamasına göre yapılan hesaplama ve bu hesaplama sonucu, belirlenen miktarın zarar olarak benimsenip karara dayanak alınması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir... ) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda dilenilmiştir. Hukuk Genel Kurulu''nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, hukuka aykırı eylemi sonucu davacıların zararına sebep olan davalının; Kamulaştırmasız elkoyma nedeniyle tazminat davasında hüküm altına alınan asıl alacak ve yasal faizinden, o davanın davalısı idare il)e müteselsilin sorumlu olup; ana para ile bu paranın işlemiş faizi ölçü alınarak belirlenecek tazminatın, tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğinde kuşku ve duraksama bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK''nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 22.12.2004 gününde, oyçokluğu ile karar veril |
24-01-2012, 16:10 | #104 |
|
Müvekkillere ait taşınmaz göl mutlak alanında kalmaktadır. Dolayısıyla İSKİ'ye karşı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açacağız. Ancak taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde DSİ tarafından konulmuş istimlak ve Botaş tarafından konulmuş irtifak (taşınmazın yaklaşık 2500 m2'lik kısmında) şerhlerinin mevcut olduğunu gördük. gerçekten de taşınmazın tam ortasından doğalgaz boru hattı geçiyor.
Müvekkil ile görüştüğümde taşınmazın kenarında bulunan derede dsi tarafından ıslah çalışması yapıldığı söylendi. Sorularım ise; 1) Açılacak kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası kimlere karşı açılmalı? Davalılardan birinin İSKİ olacağı kesin. Ama burada DSİ'yide davalı yapıp yapmama konusunda tereddütlerim var. Tabi birde bedeli ödenmeyen irtifak tesisinden dolayı Botaş var. 2) Taşınmaz altından geçen doğalgaz boru hattının tazminat tutarını düşüreceğini düşünüyorum. bu konuda tecrübesi olan meslektaşlarımdan ne oranda değer düşüklüğüne sebep olabileceği konusunda fikir almak isterim. (taşınmaz 9200 m2 ve irtifak hakkı yaklaşık 2500 m2. boru hattı taşınmazın ortasından geçiyor) 3) İSKİ "taşınmaz üzerindeki Botaş'ın irtifak hakkını kaldır. Yoksa para ödemem" demesi gibi bir lüksü olabilirmi? Böyle bir durumda ne yapılmalı? Bilgi ve tecrübeleriniz paylaşmanızdan dolayı şimdiden teşekkür ederim. |
01-02-2012, 15:54 | #105 |
|
Yukarıda 99 numaralı mesajımda okul alanı olarak ayrılan bir arsa ile ilgili husumet konusundan bahsetmiştim. Nihayet belediyeden cevap alabildim. Cevapta, belediye meclisinin kararı ile bu arsanın okul alanı (ilköğretim) olarak ayrıldığı yazıyor. Sanırım bu durumda husumetin Çankaya Belediyesi'ne yöneltilmesi gerekiyor.
Ancak daha önce yazmış olduğum 99 numaralı mesaja cevap veren Sayın Mehtaptt ve Sayın Pallanco'nun cevapları kafamı karıştırıyor. Belediyeden aldığım cevap da göz önünde bulundurulduğunda sizce muhatapın İl Özel İdaresi, Valilik ya da Milli Eğitim Bakanlığı olma ihtimali hala var mıdır? |
01-02-2012, 16:05 | #106 |
|
Muhatap İl Özel İdaresidir. Okul yeri ayrılmasına karar vermek ayrı bir durum, o okulu yapacak olmak ayrı bir durumdur. Elbette ki, imar planını beleidiye yapacaktır. Ama plan dahilindeki tüm yapıları belediye yapmıyor. Okulu kim yapacaksa, mülkiyet de ona devredileceğinden, davayı da o kuruma açmak gerekir. Zaten Yargıtay kararları da bu yönde... Aynı durumda benim de dosyam var, 1 ay önce açtım... hiç tereddütüm olmadı... üstelik de bir servet değerinde bir alandı... yani riske atabileceğim bir konu olmadığı için çok araştırdım
|
01-02-2012, 16:13 | #107 |
|
Bence de davayı İl Özel İdaresine açamalısınız. Çünkü kamulaştırma yetkisine haiz yatırımcı kuruluş Valilik.Belediye o alanda istese de okul yapamaz. Ayrıca Belediyeler imar planı hazırlarken ilgili kuruluşlara (valilik, bakanlıklar vs.)imar planında ayrılan yerler ile ilgili bilgi vermek zorundalar.
|
01-02-2012, 16:15 | #108 |
|
Cevaplarınız için teşekkür ederim. Sayın Pallanco, mesajınızda bahsettiğiniz Yargıtay kararlarından elinizde mevcut olan var mıdır acaba? Varsa paylaşabilirseniz benim için çok faydalı olacaktır.
|
02-02-2012, 16:40 | #109 |
|
Sayın Meslektaşlarım;
bu konuya katkısı olan herkese teşekkür ederim. Benim de aynı konuda açacağım bir dava var ve yorumlarınız yol gösterici oldu. Husumet konusunda benim de sormak ve görüşlerinizi almak istediğim husus var. Davaya konu olacak arsa kapalı spor alanı olarak ayrılmış. Bu durumda husumet kime yöneltilecek? İlçe belediyesi ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanlığı'na mı? İlgili kurumlarla yazışma yaptığımda her ikisi de kamulaştırma sorumluluğunun kendilerinde olmadığına dair cevap verdiler. Sizce husumet kime yöneltilmeli? Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürler.. |
02-02-2012, 17:27 | #110 |
|
T.C. YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ E. 2011/9775 K. 2011/12725 T. 11.7.2011
• MÜDAHALENİN ÖNLENMESİ ( Kamulaştırma Yapma Yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na Ait Olup Bu Kurumun Davaya Dahil Edilerek Yapılacak İnceleme Sonucunda Bu Kurum Yönünden Karar Verilmesi Gerektiği ) • KAMULAŞTIRMA YAPMA YETKİSİ ( Müdahalenin Önlenmesi - 4628 S. Kanunun 15. Md.sine Göre Kamulaştırma Yapma Yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na Ait Olup Bu Kurumun Davaya Dahil Edilerek Yapılacak İnceleme Sonucunda Bu Kurum Yönünden Karar Verilmesi Gerektiği ) • ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURULU ( Müdahalenin Önlenmesi - Kamulaştırma Yapma Yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na Ait Olup Bu Kurumun Davaya Dahil Edilerek Yapılacak İnceleme Sonucunda Bu Kurum Yönünden Karar Verilmesi Gerektiği ) ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara müdahalenin önlenmesi, eski hale iade ve masraflarının tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazlara davalı A... Enerji Üretim A.Ş. tarafından kamulaştırmasız el atıldığı mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ve dosya münderecatından anlaşıldığından, davalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru ise de, 4628 sayılı Kanunun 15. maddesine göre kamulaştırma yapma yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na ait olup bu Kurumun davaya dahil edilerek yapılacak inceleme sonucunda bu Kurum yönünden karar verilmesi gerekir. DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara müdahelenin önlenmesi, eski hale iade ve masraflarının tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yönünden reddine, A.Enerji AŞ yönünden kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan A... Elektrik AŞ vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara müdahalenin önlenmesi, eski hale iade ve masraflarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hakkındaki davanın husumetten reddine, A... Enerji Üretim A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı A... Enerji Üretim A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davalı A... Enerji Üretim A.Ş. Erzincan ili sınırlarında kurulacak olan Kayalık Hidroelektrik Santrali Üretim tesisinde faaliyet göstermek üzere 4628 Sayılı Yasa gereğince 17.08.2006 tarihinde üretim lisansı almış ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi gereğince acele el koyma kararı alınmıştır. Dava konusu taşınmazlara davalı A... Enerji Üretim A.Ş. tarafından kamulaştırmasız el atıldığı mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ve dosya münderecatından anlaşıldığından, davalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru ise de, 4628 sayılı Kanunun 15. maddesine göre kamulaştırma yapma yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na ait olup bu Kurumun davaya dahil edilerek yapılacak inceleme sonucunda bu Kurum yönünden karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davalı A... Enerji Üretim A.Ş. aleyhinde hüküm kurulması. Doğru görülmemiştir. SONUÇ : Davalı A... Enerji Üretim A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, A... Elektrik A.Ş.'den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 11.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
17-02-2012, 16:30 | #111 |
|
merhaba sayın meslektaşlarım, benim de açmam gereken benzer bir dava var. arsa kamu kurum alanı olarak gözükmekte, herhangi bir işlem yapılmamış. 2010 tarihli HGK ye göre kamulaştırmasız el atma açabiliyoruz. Ama netleşemediğim konular var
1- 5. HD 2011/17580 E. sayılı kararından sonra 83 öncesi veya sonrası uzlaşmaya gitmeden dilekçemizde uzlaşmanın imkansız olduğunu belirterek dava açabilirmiyiz? 2- Husumet kime yöneltilemeli? KAmu kurum alanı deniliyor ama ne için ayrıldığı belli değil, ilçe belediye mi yoksa büyükşehir belediyeye mi açılmalı? |
17-02-2012, 16:44 | #112 |
|
Bir de kamulaştırmasız el atma davalarının kısmi dava mı belirsiz alacak davası mı ya da terditli olarak mıaçmalı?
Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürler |
18-02-2012, 15:37 | #113 |
|
Sayın meslektaşlarım, konuyla alakalı olduğu için, bu başlık altında sormamın da doğru olacağını düşündüm.
Bilginize başvurmak istediğim husus şu; imar planında rekreasyon alanına ayrılmış olan yerler kanun ve yönetmelikler gereği düzenleme ortaklık payından karşılanamayan yerlerden. Benim merak ettiğim husus, bu alanlar kamulaştırılması gereken, kamuya tahsis edilmiş alanlardan mıdır? Yoksa üzerine kır gazinosu, spor tesisi gibi yapılar inşa edilebileceğinden dolayı imarı olan arsa gibi mi değerlendirilmeli ? |
19-02-2012, 12:18 | #114 |
|
belirsiz alacak davası hakkında :k.sız el atma davasını bu türe göre açtığımızda talep kısmında belirsiz alacak davası olarak açıyoruz şeklinde bir belirtme olmalımıdır?bu zaten hakimin öngöreceği bir mevzu değil mi? zira talep kısmında taşınmaz değerinin tarafımıza ödenmesi yazıldığında harce esas değer gösterildiğinde tahkikat aşamasında bedelin belli olacağı anlamına gelmiyor mu ?
|
02-03-2012, 10:32 | #115 |
|
İmar planında "ilkokul yeri" olarak ayrılmış bir alan nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı davalı gösterilerek açılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında, Yerel Mahkeme, 5302 sayılı yasanın 6.maddesi gereğince davanın İl Özel İdaresi'ne karşı açılması gerektiğinden bahisle husumet yönünden davayı reddetmiş, davacı tarafından temyiz edilmesi sonucu, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 2007/7427 E, 2007/9295 K sayılı kararı ile Yerel Mahkeme kararı onanmıştır.
İmar planı yapılması sırasında Milli Eğitim Bakanlığı'nın (İl Millli Eğitim Müdürlüğü'nün) talepleri ile eğitim alanına ihtiyaç duyulması sebebi ile, imar planında bazı parsellerin eğitim alanı olarak ayrılması sonucu, eğitim alanını belirlemeyen ve haberi dahi olmayan İl Özel İdaresi'nin sorumluluğu akla pek yatmasa da mevzuattan kaynaklanan şekilde husumetin bu şekilde kurulması gerektiği Yargıtay'ca da onanmıştır. Saygılarımla. Av.Ömer Gökçe |
02-03-2012, 16:51 | #116 |
|
Sayın Gökçe, yazınızda anılan Yargıtay Kararı'nı bulamadım. Siz de bulunması durumunda burada paylaşırsanız birçoğumuz için çok faydalı olacaktır.
|
02-03-2012, 18:51 | #117 |
|
Sayın çaçaça,
Söz konusu Yargıtay kararı, Yerel Mahkeme kararının onanması niteliğinde olduğundan, malumunuz üzere, gerekçesi "hukuka uygun Yerel Mahkeme kararının ONANMASI" olduğundan, tek başına anlamı olmayacağından paylaşmadım. Saygılar. |
08-03-2012, 11:59 | #118 |
|
Kafa karışıklığını kısaca gidermek açısından,
İlköğretim; İl Özel idare Orta öğretim (eskinin lise alanı) ;İl Milli Eğitim Müdürlüğü |
11-03-2012, 09:10 | #119 |
|
Benim sorum GÖREV konusu ile ilgili. İmar uygulaması sonrasında sağlık alanı olarak tahsis edilen imar parseline açtığımız Kamulaştırmasız El Atma davasında idare görev itirazında bulundu. Buna dayanak olarak da Danıştay Sacvılığının Uyuşmazlık Mahkemesinde başvurmasını gösterdi. Ayrıca Uyuşmazlık mahkemesinin bu konuda idare mahkemelerinin görevli olduğu konusunda karar verdiğini ancak kararın henüz yazılmadığını bildirdi. Mahkeme de bu kararı getirmesi için karşı tarafa süre vardı. Yargıtayın bu konuda adli yargı yerlerinin yetkili olacağı konusunda bir çok karar varken Uyuşmazlık Mahkemesi nasıl böyle bi karar verebilir mi? Bu konuda bilgisi olan meslektaşım var mı? Ayrıca idare mahkemelerinin bu davalardaki tutumunu bilen meslektaşım varsa ve paylaşırsa çok mutlu olurum.
|
11-03-2012, 21:43 | #120 |
|
eger dogru anladıysam çok sıra dışı bir durum... bütün davalarımızı etkileyecek kökten bir değişiklik.. ama sanki bir yerde bir yanlış anlama ya da yanlış anlaşılma var gibi... çünkü sizin de dediğinz gibi bugüne kadarki uygulamaya tamamen ters... gelişmeleri bildirirseniz seviniriz...
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kamulaştırmasız El Atma Davasında Müstakbel El atma Olur Mu? | avukat.derviş.yıldızoğlu | Meslektaşların Soruları | 4 | 19-08-2011 15:04 |
6111 sayılı ( TORBA ) kanun kapsamında yapılandırılması öngörülen kamu alacakları | Muhsin KOÇAK | Mali Hukuk Çalışma Grubu | 3 | 21-03-2011 10:29 |
6111 sayılı kanun kapsamında yapılandırma yapılırken dikkat ! | Muhsin KOÇAK | Mali Hukuk Çalışma Grubu | 0 | 16-03-2011 00:35 |
İdari para cezası -6111 sayılı yasa | ekinheval | Meslektaşların Soruları | 1 | 02-03-2011 18:07 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |