08-11-2007, 20:40 | #31 |
|
İşte bu alıntılar ilim anlamıyla bilim anlamının aynı algılanması gidişatını göstermektedir. Halbuki eski şekliyle kalması dil zenginliği açısından çok ama çok önemlidir. Bana göre bu gidişat yanlıştır. Eski şekline dönülmelidir. Ben bilimi teknik bir kavram olarak kabul ediyorum neyseki benim gibi düşünenler var.
Prof.Dr.A.Kadir Çüçen, Felsefeye giriş, 2000, 3.baskı, Asa kitabevi. Sayfa 176'dan itibaren bilimin özellikleri anlatılır. Sayfa 178'de bilimi oluşturan temel adımlar anlatılır. 1- Bilimsel yöntem: A) olgusal süreç (betimleme) a) Gözlem b) Deney c) Ölçme Yalnızca bu açıklama hukuku bilim dışına iter. Hukukta deney ve ölçme yoktur. Aynı kitap 185. Sayfa Bilimlerin sınıflandırılması 1- Biçimsel bilimler ( mantık ve matematik) 2- İçeriksel Bilimler( Doğa bilimleri, pisikoloji, sosyoloji vb. ) Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, 1997 basım, 2. basım, Ekin Kitabevi. sayfa 338. Hukukun işlevi, hukukçu ve hukuk felsefecilerine göre, hukukun gerçekleştirmek durumunda olduğu üç işlev vardır: 1- Egemen gücün istediği ve belirlediği nihai bir durum ya da hedefe ulaşmak. Örneğin, Sosyalist hukuk sistemlerinde, hukuk çoğunluk sosyalist toplum amacı için bir araçtan başka bir şey değildir. 2- Hukukun ikinci işlevi, insanlar arasında bir çatışma olduğu her yerde, adalet dağıtmaktır. 3- Hukukun üçüncü ve sonuncu işlevi, insanların yurttaşlarıyla ilgili beklentilerine makul sınırlar koyarak, toplumsal çatışmaları çözmektir. Peki Ya Bilimin işlevi ve amacı nedir? Herkese göre değişmeyen doğru bilgiye ulaşmak. Buna göre hukuk bilim mi? Hukuk bilimi diyince hukuku yukarıda açıkladığımız gerçek bilim sınıfına sokmuş olamayız. Cümle içerisinde hukuk bilimi diye kullanmışlar gördünüz mü? O zaman hukuk bilimdir diye bir ispat şekli yok. Sevim Tekeli, Esin Kahya, Melek Dosay, Remzi Demir, H.Gazi Topdemir, Yavuz Unat: Bilim Tarihi,1997, Doruk Yayımcılık, Ankara, 2. Basım. sayfa 3 Doğaya ilişkin, akla dayalı, objektif, güvenilir bir bilgi elde edilmek istenirse bilimsel yöntem kullanılır. Bilimsel Yöntemin bir kısmını hukuku bilim dışına iten kısmını yukarıda açıkladım. Aynı kitap bilim tarihini anlatıyor ve hiç hukuktan bahsetmemiş. aynı kitap sayfa 208 İlim kelimesinin esas hangi anlamda olduğunu, Bilimin ilim yerine kullanılmaması gerektiğini, Neden kullanılamayacağını ve ilim kelimesine çağımızda da neden ihtiyacımız olduğunu yazar. Şimdi sayın Gemici bu başlık altında son mesajım bu konuyla ilgili elimde birçok kaynak da var. ama bu açıklamalar yeterli bence. Bilirsiniz veya bilmelisiniz. Terkçede kelimeler cümlede kullanıldıkları yere göre anlam kazanırlar. Hukuk bilimi, işte cümle içinde bilim kelimesiyle kullanılmış diye hukuk yukarıdaki anladığımız manada bilim olmaz. Ya da kullanılan bilim sözcüğü yukarıda anladığımız teknik manada bilim olmaz. Ceza kanunumuz değişti, bir çok maddesi eleştiriliyor ve yanlış olduğu söyleniyor. Medeni kanunumuzda bir çok değişiklik yapıldı ve bazı maddelerinin değiştirilmesi isteniyor böyle bilim olur mu? Anayasa aynı şekilde ki kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Kaç kere Anayasa yapmışız. Hukukçularımız üzerinde anlaştıkları bir metin çıkaramıyorlar. İnsanlara uygulanıyor halihazırda tam doğruluğu ispatlanamamış maddeler. Hukuk yukarıdaki anladığımız manada bilim değildir. Bakın! hukuk bilim ile yanyana cümle içerisinde kullanılmıştır Şeklinde alıntılar hukuku bilim yapmaz. Bu hukukun anladığımız manada bilim olduğunu ispat etmez. Saygılar... |
10-11-2007, 01:28 | #32 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın SNOW,
Üzerinde tartıştığımız, daha doğrusu benim açıklamaya çalıştığım üç soru vardı. 1. Hukuk Bilim midir? 2. İlimle bilim arasındakı bağlantı ve 3. Disiplin. Bu üç sorudan ikincisi konusunda anlaştık ve hiçbir sorun yok zannedersem. Geriye ‘Disiplin’ ve bugün açıklıyacağım ‘Hukuk Bilim midir’ sorusu kalıyor. Hukuk Bilim midir? Bu soruyu da ilki gibi, tamamen cevalandıracağımızdan eminim. Açıklamaya geçmeden önce belirtmek istediğim bir konu var. Eğer tüm hukuk profersörleri söz birliği etmişçesine ‘Hukuk biliminden’ bahsediyorlarsa, durup konu üzerinde biraz düşünmek gerekir düşüncesindeyim. Madem ki hukuk bilim değil, neden hepsi bilim diyor ve neden hukuk fakültelerinde ‘Hukuk anabilim dalı’ adı altında bir bölüm var. Cevaplandırılması gereken soru şu burada: ‘Hukukta kelimeler ve kavramlar önemlidir, yerinde kullanılmıyan bir kelime positif ve negatif önemli sonuçlar doğurur. Belirli hukuki kavramları açıklamak için hukukçular sayfalar dolusu yazı yazar. Kavramların bilincinde olan bir hukukçu aslı astarı olmayan uluorta birşeyler yazar mı?? Hukuk bilim değilse neden bilimdir der? Sırf uğraşı alanlarını önemli göstermek için mi hukukçukar hukuku bilim diye yutturmaya çalışır? Yazdıklarım çerçevesinde aşağıya alıntıladığım düşünceleriniz gözden geçirmenizde fayda var bence.
Gelelim asıl konumuza:
Kaynak: http://reelcosmos.wordpress.com/2007...olojiye-giris/ Soru: ‘Tüm bilimler aynı yöntemi(metodu) mu kullanır?’ Cevap: ‘Hayır tüm bilimler aynı metodu kullanmaz’ Uyguladıkları yöntem bakımından bilimler ikiye ayrılır: a. Doğal bilimler: Yöntemleri bu alanda defalarca tekrarlandı. Buna rağmen kısaca belirtmek gerekirse bu bilimler, Alıntı: ‘doğal olguları inceler ve bu olgular, arasındaki ilişkileri azlık-çokluk (nicelik) yönünden açıklar (erklaeren) , bu olgular arasındaki “değişmez” ilişkileri saptamaya çalışır ve saptadığı bu ilişkilere yasa adını verir. Doğabilimlerinin yöntemleri açıklayıcıdır. Açıklama ise nedenselliği gerektirir. (Kaynak: felsefeekibi: Lınk altta) b. Manevi bilimler veya ‘Tinsel Bilimler’ Almanca: Geisteswissenschaften Fransızca: sciences morales İngilizce: moral sciences Osmanlıca: ulûm-u manevîye
Manevi bilimlerin metodu anlama’ya dayanır. Bilim ve tarih anlayıcı bir yöntemle açıklanmaya çalışılır. Yöntemin dayandığı teknik ‘Hermeneutik’dir’ (Yorumbilgisi) Manevi bilimler kavramını yerleştiren Alman Filosof Wilhelm Dilthey’dir. Hermenuetik’in Türkiye’deki en büyük temsilcisi ilk kadın felsefe Profesörümüz olan Kamuran Birand’dır. Saygılarımla |
10-11-2007, 20:32 | #33 |
|
Anlaştığımız bir konu yok.
İlim ve Bilim farklı anlam taşırlar. Ben bildiğim anlamlarında kullanmaktayım ve kullanacağım. Hukuk da benim anladığım mana da Bilim olamaz. Bir disiplindir ve ilimdir. Bunlar benim ulaştığım kesin kanaatlerimdir. Yani 1- Hukuk Bilim değildir. 2- İlim ve bilim farklı kavramlardır. 3- Hukuk Disiplindir. Saygılar.... |
11-11-2007, 18:20 | #34 |
|
Hukuk Başlangıcı vizem vardı çarşamba günü;
1.soru: Bilim nedir? "Hukuk Bilimi" diye bir şey var mıdır? Varsa neden? Yoksa neden? Sizin burada yazdıklarınızdan edindiklerimle birşeyler yazmaya çalıştım. Umarım sonuç iyi olur. Hepinize çok teşekkğr ederim. Hocamız yıllardır aynı soruları soruyor. Bu yıl da onları soracak diye beklerken böyle bir soru geldi. Soru hakkında fikir edinebildiğim tek kaynak sizlerdiniz ve ben soruya zaten aylardır hazırlanıyordum gibi oldu. teşekkür ederim.. |
11-11-2007, 22:09 | #35 |
|
Disiplin
|
07-05-2008, 09:59 | #36 | |||||||||||||||||||||||
|
hukuk normatif bir bilimdir..!
Bilimler pozitif bilimler ve normatif bilimler şeklinde ikiye ayrılır..pozitif bilimler malum;gözlem ve deneye dayalı olarak tek tek olgulardan genel ve evrensel genellemelere giden bilimlere denir..bu bağlamda sosyal bilimler de pozitif bilim kategorisine dahil edilir..bir farkla ki fen bilimlerindeki kesinlik derecesinden hayli uzaktır sosyal bilimlerin kesinlik derecesi..örneğin aynı sartlar altında su 100 derecede kaynar..bu fen biliminin bir genellemesidir..aynı şekilde tarımda makinalaşma kırsal alanda işsizliğe yolaçar..bu da sosyal bilimlerin genellemesidir..sosyalbilimlerde bağımsız değiskenleri ayrı tutmak büyük önem tasır..gelelim matemetik ve hukuk gibi normatif bilimlere..normatif bilimler daha başlangıçta bir genellemeyi doğru kabul ederler..örneğin matematikte iki nokta arasındaki en kısa yol bir doğrudur..bunu kabul etmek zornudasınızdır..bu bir öngörüdür..bir genellemedir..hukuk da öyle..belli kuraları doğru kabul edip ordan tek tek olgular değerlendirilir..bu anlamda normatif blimlerde ispatlama olmaz..zaten baslangıçta bir genellemeden yola çıkılıyor..doğru kabul ediliyor..saygılarımla, |
09-07-2008, 00:29 | #37 |
|
Hukuk, toplumları inceleyen ve bunlardan uyulması gerekli ve zorunlu sonuçlar çıkaran, yöntemi deney-tümevarım-tümdengelim-çıkarım olan bir disiplin bilimidir. Denenmemiş bir şey hukuk biliminin konusu olduğu zaman ütopyadan bahsederiz. Bu bir faraziye ve belki de hukuksuzluk olacaktır.
Bilim ile İlim ayrı kavramlar olarak kullanılıyor. Sanırım bu fark, sosyal bilimler ile fen bilimleri farkından kaynaklanıyor. Eğer öyleyse hukuku ilim olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. |
18-08-2008, 20:04 | #38 |
|
hukuk adaletin hayata geçirilmesi bilimidir, kendi tabirimle.
"bilim" hakkında birçok tanım olmasından dolayı hukuka bilimdir veya değildir diyecek net ölçütler yok. ancak şu iki tanım hukukun bilim olduğunu ispat konusunda gayet ikna edicidir: bilim, belli bir konuda sistematik olarak toplanmış bilgi yığınıdır. bilim, insan hayatını kolaylaştıran bilgi birikimidir. gelişen teknoloji, karmaşıklaşan sosyal ilişkiler her türlü bilginin, olayın takip edilemeyecek hız ve karmaşılık seviyesine geldiği günümüz şartları altında hukuk toplum-insan hayatını kolaylaştırıcı, kötülükleri engelleyici (ya da engellemeye çalışan) yönetimin etkin olmasını sağlayan kurallar yığınıdır. hukuk adalet denen soyutu hayatımıza geçirebileceğimiz bir bilgiler kümesidir,bilimdir... saygılar |
08-09-2008, 20:13 | #39 |
|
Her ne kadar konuşma ve yazışmalarımızda bir bilim olarak nitelendirsekte hukuku,hukuk asla bir bilim değildir.Hukuk dünyanın her yerinde objektif bilgiyi insanlığa sunan bir alan değil.Toplumsal-sosyal-ekonomik vs.. koşullara göre değişime uğrayan bir disiplinden başka birşey değil.Hukukun Türkiye deki uygulaması farklı iken,Amerika daki uygulaması daha farklıdır.Oysa 2 kere 2 dört eder,bu değişmez objektif bir bilgi;dünyanın her yerinde böyledir.
|
08-09-2008, 21:11 | #40 |
|
Hukuk bilim değildir.Habermas'ın dediği gibi kültürdür.
|
08-09-2008, 21:28 | #41 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın hukukun-üstünlüğü, yukarıdaki alıntı ile bilimsel düşünceye ilk adımınızı atmış oluyorsunuz. Hukukun Amerika'daki uygulaması ile Türkiye'deki uygulamasının 'neden' farklı olduğunu belirli bir metodla araştırmaya başladığınız andan itibaren de 'bilimsel bir çalışma' yapmış olursunuz, çıkan sonuç 2 kere 2 nin dört etmesi türünden değişmez objektif bir bilgi ortaya çıkarmasa bile.
Bana öyle geliyor ki forumdaki tüm mesajları okumadınız daha, okumuş olsaydınız, 'disiplin'in bilim dalı' olduğunu bilmeniz gerekirdi. Cevap vermeden önce alltaki linki okuyun lütfen. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=21622 Saygılarımla |
09-09-2008, 22:01 | #42 |
|
Sizin de daha önce belirttiğiniz gibi disiplin kelimesinin bir anlamı yok birden fala anlamda kullanılabiliyor.Ve ben cümlemde disiplini bir bilim şubesi olarak değil,sizin de foruma aktardığınız 'Kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü' anlamında kullandım.Bence hukuk bundan ibarettir.Ne dedik bilim için bilim genel geçer bir bilgi sunar bu bilgi evrenin her yerinde geçerlidir.Bu bilgi bir başka bilimsel bilgi ile ortadan kaldırılmadıkça varlığını korur.Bana anlatabilir misiniz hukuk bir bütün olarak,dikkat edin bir bütün olarak diyorum,hangi bilimsel nitelikli bir bilgiyi sunuyor bize.Bilimsel bilginin bir diğer niteliği neydi:tutarlı olmasıydı.İşte ben bu yüzden dedim ki hukuk bir bilim dalı değil amerika da ayrı bir felsefe ve içeriğe sahipken,ülkemizde daha farklı,Afrika nın ücra bir ülkesinde daha da farklıdır.Madem hukuk bir bilim nedir bu tutarsızlık;aynı konuda birbiriyle tamamen çelişen birden fazla uygulama,nerde kaldı tutarlılık ve objektif bilgi.Hukukun Amerika daki uygulamasıyla Türkiye deki uygulamasının neden farklı olduğuna dair yapılan bir araştırma,hukukun neden bir bilim olmadığına dair yapılacak en güzel çalışmalardan biridir.Sizin deyiminizle yapılacak bu bilimsel çalışma hukukun bir bilim olmadığını tüm açıklığıyla ortaya koyacaktır.Hukuk toplumsal yaşamı düzenleyen kurallardan bir tanesidir ve bence en önemlisidir.Dış yaptırıma sahip olması onun disipline yönünün en açık göstergesidir.Hukukun en asli fonksiyonlarından olan 'düzen' fonksiyonu bu yaptırımlarıyla gerçekleşmektedir.Kısacası hukuk,idesi adalet olan normatif bir disiplindir.
|
13-09-2008, 16:00 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
*
|
15-09-2008, 20:35 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın hukukun üstünlügü, ben de hukukun üstünlüğüne inananlardanım. Hukukun üstünlüğüne inanmam, hukukun „bir disiplin“olmasından kaynaklanmıyor. Hukukun haklarla ilgili olmasından, haklarin çoğulu olmasından kaynaklanıyor. Herşeyden önce sunu belirtmek istiyorum, sizin kullandığınız anlamda hukuk „bir disiplindir“ tamlaması hem Türkçe kurallarına hem de mantık kurallarına aykırı. Disiplini okuldaki disiplin, ailedeki disiplin, müesessedeki disiplin veya ordudaki disiplin anlamında kullandığınız zaman bir tamlama yapıyorsunuz, „okul disiplini“ tamlaması örneğin. Burada devamlı olarak ‚bir’ yerine kast ettiğimiz disiplinin ne disiplini olduğunu belirtmek zorundayız. Eğer hukuku da bu anlamda kullanacaksak burada da bir tamlama yapmak zorundayız. ‚Toplum disiplini’ örneğin. Hukuku ‚akademik bir disiplin’ bir bilim disiplini’ olarak tanımladığımız zaman durum biraz değişik. Bu anlamda ‚hukuk bir disiplindir’ diyebiliriz. Çünkü disiplinin bir bilim dalı olduğunu biliyoruz. Ve hukuk bir disiplindir derken hukuk bir bilimdir demiş oluyoruz. Disiplin kavramının spordaki anlamını parantez dışı bırakarak, bu kavramın 1. sıkı düzen/düzen, 2. kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü, ve 3. Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü, bilim dalı(TDK – İnternet Sözlüğü) Üzerinde durmak istiyorum. Kabul etmek gerekir, hukukun belirli sıkı bir düzenle ve topluluğun belirli düşüncelere ve davranış tarzlarına uyması ile büyük ilintisi var; her ikisi de belirli kurallar getiriyor. Hukukla disiplin arasındaki en büyük ayrılık, disiplin kurallarının yetkili, otorite sahibi bir makam veya kişi tarafından belirlenmesi ve otorite sahibi kişi ile disiplin kurallarına uymak zorunda olanlar arasında bir astlık üstlük ilişkisinin bulunmasıdır. Hukukta bu durum yoktur, hukuk kurallarının kaynağı, bağlayıcılığı konusunda belirli bilimsel teoriler, örneğin tabii hukuk, positif hukuk söz konusudur. Kanun koyucu ile kanuna uymak zorunda olanlar arasında bir fark yoktur, ikisi de yürürlükteki kanunlara uymak zorundadır. Disiplin kuralları hukukun bir alt dalıdır ve hukuka uygun olmak zorundadırlar. Hukuk vatandaşlarla diğer vatandaşlar arasındaki ilişkileri düzenler, kişiler yasaların kendilerine verdikleri sınırlar ve olanaklar ölçüsünde ilişkilerini dözenlemekte serbesttirler, hukuka uyma söz konusudur burada, bir üst makamın verdiği bir direktife değil. Disiplin kurallarının varlığı genelde yetkili bir kurumun yasalara dayanarak elde ettiği bir yetkiye bağlıdır. Bu kurum kendisine bağlı olanlara nasıl hareket etmeleri gerektiğini disiplin kuralları yoluyla gösterir. Hukukun temelinde yetki sahibi bir makam değil halk adına yasama görevini yerine getiren bir yasama organı vardır; hakimiyetin kayıtsız şartsız kendisinde olduğu kabul edilen halkın veya ilahi bir kuvvetin iradesi vardırİ en azından var olduğu varsayılır. Gelelim 2 kere 2 dört eder hikayesine. Bilimin en basit tarifi ‘yeni bilgilerin metodik bir araştırma neticesinde elde edilmesi’dir. Dikkat ederseniz tarif yeni bilgi elde edilmesinden yola çıkıyor, bunu hukuk bilgisine uygularsak, bu bilgi hukukun çağdan çağa ve toplumdan topluma değişebileceği yönünde olabileceği gibi, hukukta temel değerlerin var olduğu ve her çağda ve toplumda hukukun bu değerlerin gerçekleştirilmesi yönünde de olabilir. Bilimle uğraşan kişi belirli bir teorıden yola çıkarken, nasıl bir sonuç elde edebileceğini önceden bilemez. Önemli olan bir bilimin belirli bir yöntem kullanarak bir bilgi elde etmeye çalışmasıdır, 2 kere 2 dört eder türünden bir sonuç elde etmesi değil. Elde edilen sonuçlarla yetinilmiş olsaydı ve tamam aradığımızı bulduk bundan sonra araştırmaya gerek yok nasıl olsa kesin bir sonuca vardık türünden bir düşünce olmuş olsaydı bilimin sonuna varmış olurduk. Öyle ya neden daha araştıralım ki, nasıl olsa 2 kere 2 nin dört olduğunu nasıl olsa bilimsel olararak kanıtladık, daha ne istiyoruz? Kısaca belirtmek gerekirse, bilimsel araştırmada yöntem ve teori önemlidir, elde edilen sonuç değil. Elde edilen sonuç önemli ve yeterli olmuş olsaydı bilimsel araştırmaya ve bilime gerek kalmazdı, çünkü bilimler kendi kendilerinin sonunu getirmiş olurlardı elde ettikleri neticelerle. Dikkat ederseniz bilimlerin en bilimseli olan fizik ve kimyada bile durmadan yeni buluşlar söz konusu oluyor ve dün doğru olan bugün yanlış olabiliyor. Dönelim akademik bir disiplin olan hukuka ve kendi kendime sorduğum sorulara: 1. belirli bir hukuk teorisi var mı? Evet var. 2. Hukuk bu teorik çatısına dayanarak, hukuk ve adalet mefhumlarının kaynaklarını ve hukuk mefhumunun hangi zorunluklara dayanarak ortaya çıktığını araştırıyormu? Araştırıyor. 3. Hukuk dünya çapında bir bilim olarak kabul ediliyor mu? Ediliyor. 4. Hukuk bilimsel bir disiplin, yani bir bilim dalı mıdır? Evet bilimsel bir disiplin ve bu anlamda bir bilim dalıdır 5. Hukuk uygulamasının değişik zaman ve ülkelerde değişik olarak uygulanması, hukuku bilimsel bir disiplin olmaktan çıkarır mı? Hayır çıkarmaz. Öyle olmuş olsaydı tıp bilimini, biyolojiyi ve antropolojiyi de bilimden saymamak gerekirdi, çünkü bunların uğraşı alanları da değişik, Değişik boyda, değişik dilleri konuşan, değişik renkte insanları inceliyorlar. 6. Hukuk bilim değildir diyen bir kimsenin, özellikle hukukçu olmak için yola koyulmuş bir kimsenin, bunu iddia etmeden önce, bu konuda biraz araştırma yapması gerekir mi? Evet gerekir, çünkü bu hukuk mantığının bir gereğidir. 7. Taa antik çağdan beri hukuku bilim olarak kabul eden filosofların ve bilim adamlarının fikrilerine karşı çıkmadan önce o fikirleri incelemek gerekmez mi? 8. Hukuk bilim değildir demeden önce, bilimin, bilim felsefesinin ve hukuk felsefesinin bilinmesi gerekmez mi? 9. Bilim adamları ve filosoflar yanılmaz mı, her dedikleri ve yazdıkları doğru mudur? Hayır değildir, onlar da yanılır ve her dedikleri doğrudur diye bir kural da yoktur. Yanılmamış olsalardı değişik teoriler ve fikirler olmazdı. 10. Buna rağmen çağlardan beri doğruluğu kabul edilmiş fikirler vardır. Akademik çevrelerde kabul gören doğrulara karşı çıkan kimselerin, ya o doğruya doğru diyenlerin bilgileri seviyesinde bilgi sahibi olmaları, ya da dahi olmaları gerekir. Bir fikre karşı çıkmanın onu eleştirmenin diğer bir olanağı, başka fikirde olan bilim adamlarının fikirlerine katılmaktır. Ama burada da belirli bir bilgi seviyesi gerekir, yoksa bilgi ve bilim ideolojiye ve bağnazlığa dönüşür. Akademik Disiplin için bak: http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/A...siplin_Listesi Bilim Felsefesi için bak: http://www.egitim.aku.edu.tr/bilimfelsefesi.pdf Saygılarımla |
17-09-2008, 13:32 | #45 |
|
hukuk bir bilimmidir
Hukuk tıp gibi bilimleri kullanan bir sanattır.Aynı konularda yapılan uygulamalar ülkeden ülkeye değiştiği gibi ülke içinde de zamanla değişmektedir.Bilim olsa hep aynı kalacaktı.Sanat olmasıda benzer konularda farklı uygulamalar yapılması ,hakimin kişisel kanaatini kullanabilmesidir.Yoksa konular bilgisayara yüklenir kararlar oradan çıkardı.
|
17-09-2008, 23:25 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın bilenkişi Hukuka yeni bir tanım getirdiniz. Hukuk ….. bir sanattır! Bu sanatı ve bu sanatla uğraşan sanatkarları derinlemesine incelemeden ve ‘hukukun bir sanat’ olduğunu hangi bilim adamına veya bilim kadınına dayanarak öne sürdüğünüzü belirtmeden önce (,) işaretinin yukarıya alıntıladığm cümlenizin neresine geleceğini belirtmenizi rica edeceğim. Oku baban gibi eşek olma cümlesini bilirsiniz. Virgülün yerine göre anlam değiştiren bir cümle. Virgül "oku" direktifinden sonra geldiği zaman babayı eşek yaparsınız. "Oku baban gibi" tamlamasından sonra geldiği zaman öğüt verileni eşek yaparsınız. Cümlenizi nasıl okuyacağız?
|
18-09-2008, 12:23 | #47 |
|
Sayın gemici yazdıklarınız kesinlikle hukukun bir bilim olduğu iddianızı kanıtlamaya yeterli değil;aksine karşıt yöndeki fikri kuvvetlendirir nitelikte.Hukuk toplumsal örf-adetten,din kurallarından,bilimsel gelişmelerden yararlanır.Her ülke kendi toplumsal koşullarını dikkate alarak hukuk yaratma çabasındadır.Hukuk asla bir bilim değil ve zaten siz de yazdıklarınızla iddianızı kanıtlayamıyorsunuz.
'''Hukukla disiplin arasındaki en büyük ayrılık, disiplin kurallarının yetkili, otorite sahibi bir makam veya kişi tarafından belirlenmesi ve otorite sahibi kişi ile disiplin kurallarına uymak zorunda olanlar arasında bir astlık üstlük ilişkisinin bulunmasıdır. Hukukta bu durum yoktur, hukuk kurallarının kaynağı, bağlayıcılığı konusunda belirli bilimsel teoriler, örneğin tabii hukuk, positif hukuk söz konusudur. Kanun koyucu ile kanuna uymak zorunda olanlar arasında bir fark yoktur, ikisi de yürürlükteki kanunlara uymak zorundadır.''' Bu sözler size ait,dikkat edin yazdıklarınızın sağlam bir temeli yok. Kanun koyucu ile kanuna uymak zorunda olan arasında hiçbir fark yok diyorsunuz her ikisi de kanuna uymak zorunda diyorsunuz.Bu durum ülkede uygulanan rejime göre farklılık gösterir,mesela monarşiye dayanan siyasal sistemlerde nerde görülmüş hukuk önünde monark ile bir köylünün aynı statüde olduğu ama demokratik sistemlerde herkes kanun önünde eşittir.Yani anlayacağınız yazdığınız hukukun bir bilim dalı olduğunu kanıtlamadığı gibi temel yönünden çok zayıf.Bir başka örnek teokrasiye dayanan hukuk sistemlerinden verelim,teokratik sistem de söylermisiniz bana kanun koyucu ile kanuna uymak zorunda olan arasında nasıl bir eşitlik var.Sizin bahsettiğiniz husus objektif bir husus olmayıp her siyasal rejimden rejime farklılık gösterir.Oysa siz bunu bize sanki objektif bir bilgiymiş gibi sunuyorsunuz ve hukuk bir bilimdir diyorsunuz. '''Hukuk uygulamasının değişik zaman ve ülkelerde değişik olarak uygulanması, hukuku bilimsel bir disiplin olmaktan çıkarır mı? Hayır çıkarmaz. Öyle olmuş olsaydı tıp bilimini, biyolojiyi ve antropolojiyi de bilimden saymamak gerekirdi, çünkü bunların uğraşı alanları da değişik, Değişik boyda, değişik dilleri konuşan, değişik renkte insanları inceliyorlar.''' Bu söz de size ait.Bu bölümü okuyunca zaten artık tartışmayı uzatmamaya karar verdim çünkü baştan sona yanlış bir değerlendirme.Söylermisiniz tıp biliminin değişik kişileri incelemesi onun verdiği objektif bilgiyi nasıl değiştiriyor çok merak ediyorum,inanın çok merak ediyorum ve size soruyorum anlatın bize bilelim.Acaba Amerika daki kanser tanımıyla Türkiye deki kanser tanımı farklı da biz mi bilmiyoruz.Türkiye de kanser tedavisine başlanılan bir kimse rahatlıkla kanser tedavisine Ameika da devam edebilirken,diyelim Türkiye de boşanma davası açmış bir kişi neden Amerika da bu davaya devam edemiyor,edemez çünkü ikisi de farklı hukuk uygulamalarına sahip biz de şiddetli geçimsizliğin tanımı farklı iken Amerika da farklı olabilir çünkü hukuk bir bilim değil ki bütün dünya da geçerli bir bilimsel bilgi versin,böyle bir bilgi verebilmesi için bilimsel dallardan yararlanmak zorunda mesela tıp biliminden vesaire,kendisi böyle bir bilgiyi bizatihi veremiyor çünkü bilim değil. Hukuk toplumsal koşullara siyasal rejimlere göre her ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor,söylermisiniz hangi bilim dalında böyle birşey var mesela Arabistan da teokrasiye dayanan bir sistem var diye mi havalar çok sıcak geçiyor. Hukuk bir bilim olsaydı,herkes için geçerli objektif bilgiyi verirdi.Tıpta mesela fıtık ameliyatına ilişkin bilimsel bilgiler mevcut ve doktorlar bunu izleyerek ameliyatı tamamlıyor.Her fıtık olana aynı ameliyat uygulanıyor.Türkiye de fıtık teşhisi bilimsel olarak konmuş kanser olmayan kişiye Amerika da kanser ameliyatı yapılmaz,fıtık ameliyatı yapılır. Türkiye de kişinin bri fiili suç olarak kabul edilirken,Amerikan kanunları bu fiil Türk kanunlarına göre suç biz de suç diyelim demiyorlar kendi kanunlarına bakıyorlar suç mu değil mi diye. |
18-09-2008, 13:30 | #48 |
|
hukukumuz noktalarla virgüllerle uğraştığı için her okuyan farklı yorumluyor.hukuk sadece tıbbı değil kriminoloji grafoloji gibi bilimleride kullanır.böylece virgülün yeri anlaşılmış oluyor.
|
15-07-2009, 01:17 | #49 | |||||||||||||||||||||||
|
|
15-07-2009, 23:23 | #50 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Peregrinus, Disiplin kavramının Türkçe'de ne anlama geldiğini TDK'nın Büyük Türkçe Sözlüğün' den aşağıya alıyorum. Siz disiplinin ne anlama geldiğini biliyormuşsunuz; sözlüğü hazırlıyanlar da bildiklerini zannediyor. Kime inanmamızı tavsiye edersiniz, size mi, sözlüğü hazırlıyanlara mı?
Habermas günümüzün en büyük filosoflarından birisi olarak kabul ediliyor. Hangi vesile ile 'hukuk kültürdür' dediğini bilmiyorum ama hukukun bilim olmadığı ve kültür olduğu tarzında hukukla kültürü karşılaştıran bir cümle kuracağını zannetmiyorum. Çünkü hukuku bilim olarak kabul etmeyen bir kişi kalkıp bir 'iletişim hukuk teorisi'(Diskurstheorie des Rechts) ortaya atmaz. Habermasın 'hukuk bilim değildir' dediğine dair bir bildiği olan varsa, bildirirse bizi aydınlatmış olur. Gelelim hukuk ve kültür konusuna. Hukukun bir kültür kurumu olduğunu ilk olarak belirten kuşkusuz Habermas değildir. Hukukun bir 'Üstyapı Kurumu' olarak kültürel bir role sahip olduğunu ilk belirtenler Marx ve Engels'dir. Önemli olan şimdiye kadar hiçbir kimsenin çıkıp ta 'hukuk bilim değildir, kültürdür' dememiş olması, çünkü hiçbir kimse kültürel olan bilimsel olamaz türünden bir iddiada bulunmuyor. Laf lafı açtı ya, bir de ben sorayım: Kültür olan bilim olamaz mı? Bir 'bilim kültürü' ve/veya 'kültür bilimi' yok mudur? Kültür nedir sahiden? Saygılarımla |
16-07-2009, 10:11 | #51 |
|
Sayın Gemici
Yazdıklarım kendi kanaatlerimdir. Bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum örneğin Habermas ın iletişim teorisinin bilmi kültür olarak tanımlaması ile çelişkisinin benim için herhangi bir ehemmiyeti doğal olarak yoktur birine katılıp ötekine katılmamam bir çelişki doğurmaz. Bundan sonra yazacaklarımda bu şekilde düşünülürse daha yararlı olabilir, konuyu sadece kendi kanaatlerim çerçevesinde değerlendiriyorum. Sayın Gemici bilim dalı oldukları tartışmasız olan alanları ele alarak düşünürsek bunların tamamında doğru ve yanlışlar ortaya koyabiliriz, buna karşılık insanların menfaatlerini dengelemek konusunda doğru ve yanlış gibi kavramlarla düşünmek olanaksızdır birden çok doğru bulunabilir, örneğin "TCK nın ... sayılı yasası derki a suçunu işleyen kişiye 10 yıl hapis cezası verilir", kişinin ne kadar sürede ıslah olabileceği yada ne kadar ceza görmesinin adil olacağı tamamen vicdani ve subjektif ölçülere dayanır ki bu hapis cezası şeklinde olabileceği gibi başka metodlarla da olabilir, buna benzer sayısız örnek türetmek mümkündür. Bu yönüyle içerdiği bilgilerin çelişikliği ve mutlak kuralların ortaya konulamaması hukukun bilim olmasına engeldir. Ancak hukuka yol gösteren hukuk felsefesi gibi alanların hukuktan daha bilimsel nitelik taşıdığının kabulü gerekir. Bu alandaki uluslararası farklılaşma bir ölçüde daha az olduğu gibi münferit olaylarla ilgilenmediğinden dolayı daha objektif dallardır. Disiplin kavramına dönersek "Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü, bilim dalı." kısmını eklemişsiniz, öğretime konu olabilmek bilim demek olmadığı gibi sonda kullanılan bilim dalıyla kanaatimce teknik anlamda bilim kastedilmemiş, baştaki açıklamayı destekleme maksadıyla öğrenim alanı kastedilmiştir. Bu manada (TDK BTS 3 anlam) yol bisikletçiliği de bir disiplindir ancak bilim değildir bunun gibi alp disiplini de adı üzerinde disiplindir ancak yine bilim değildir. Disiplin kelimesi bilimden çok daha geniş bir anlamı kapsayan bir sözcük olduğundan bilimle eş anlamda kullanılmaz. TDK nın sözlüğünü tek ve mutlak geçerli kaynak kabul etmenizin benim için herhangi bir mahsuru yok, ancak bu fikrinizin isabetli olmadığını düşünüyorum. Sorduklarınızı cevaplamaya çalışmam gerekirse, kültür olan bilim olamaz mı sorusunu yararsız bulmakla beraber kültür olan bilimsel ya da bilme uygun olbilir diyebilirim, bilim insanın zorunlu olarak nesnel anlamda doğaya uyum sağlama çabası olduğundan ve kültür ise bu çaba içindeki teammülleri içerdiğinden kesiştikleri noktalar muhakkak olacaktır, örneğin kurban kesmek dini bir görevdir ve dolayısı ile kültürel bir faaliyettir, ancak hayvan etindeki proteinlere vucudun gereksinmesi olduğundan bilime de uygundur, ancak bu bilim midir dersek hayır değildir. Diğer sorular için sözcüklerin manaları doğrultusunda bir izahat yaparsak. Bilim kültürüde muhakkak vardır, bir bilim adamının bir başkasının çalışmasını çalmaması veya çalmasının ayıp karşılanması bilim kültürüne örnek olabilir veya yardımlaşmaları sırasında uyguladıkları teammüller varsa bunlarda bilim kültürü içinde değerlendirilebilir. Kültür bilimine gelirsek bir bölgede yerleşmiş kültürün saptanması ve bunun detayları ile oluşabilecek bir daldır. Kültür nedir sorusunun tanımını yapmaya kalkacak kadar cesur olmamakla beraber benim bu kavramdan anladığım bir alanda uygulanan teammüller bütünüdür. Reçel yapmakta kültürdür, dövme yaptırmakta. İyi günler... |
18-07-2009, 00:22 | #52 |
|
I.
1.Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine Prof. Dr. Vecdi Aral: Hukukçu 2. Bu niteliğiyle adalet kavramının incelenmesi hukuk biliminin dışında kalır. Kemal Gözler: Hukukçu, http://www.anayasa.gen.tr/adalet.htm 3. Oysa kurallar manzumesi olmanın yanısıra Hukuk, bir bilim dalı olarak da kuşkusuz sosyal bilimler ailesinin bir mensubudur ve tüm sosyal bilim dalları gibi Hukuk Bilimi de yaşayan, gelişen, değişen bir sosyal bilim dalıdır.Prof.Dr. Yahya ZABUNOĞLU: Hukukçu, http://www.zabunoglu.bz.tc/gnldvlt.htm 4. Değişik hukuk sistemlerinde görülen ortak problemleri dış bir bakış açısından inceleyen, objektif ve a-normatif olmak isteyen hukukun pozitif bir bilimi olarak tanımlanan hukukun genel teorisi, gelişimini "Viyana Çevresi (Wiener Kreiss, cercle de Vienne)" olarak bilinen akımdan etkilenerek gerçekleştirmiş, 1940’lara kadar, özellikle Alman kültür ortamında, Hans Kelsen’in eserlerinin katkısıyla önemli ölçüde gelişmiştir[6]. Kemal Gözler’in, Hukukun Genel Teorisine Giriş: Hukuk Normlarının Geçerliliği ve Yorumu Sorunu, eserinden: www20.uludag.edu.tr/~gozler/giris.html Süleyman Ruhi AYDEMİR, Sosyal Bilimci: HANS KELSEN’İN SAF HUKUK TEORİSİ VE DEVLET ANLAYIŞI , http://www.basarmevzuat.com/dergi/20...a/04.htm#_ftn6 5. Saf hukuk teorisi ile Kelsen bir hukuk bilimi oluşturarak, bu bilime bir de metot kazandırmak istemiştir. Bu doğrultuda Kelsen, hukukun araştırma yöntemi ile hukukun konusunu birbirinden ayırdığı gibi, hukuk disiplininin inceleme yöntemini, diğer tüm diğer disiplinlerden (sosyoloji, siyaset bilimi, felsefe, mantık ... vd.) ve metafizik değerlerden ayıklayarak özgün ve saf bir biçimde yeniden tanımlamıştır. İlhan Dağdelen, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi http://www.insanbilimleri.com/ojs/in...e/view/151/151 II. 1. ABD'de idam var. Avrupa'da yok. Yani hukuk bilim olsa herkese göre değişmez kurallara sahip olması gerekir. bu kadar parçalı ve değişik olan bilim değildir. o halde hukuk bilim değildir. SNOW, THS 2. bilim olabilmenin belli kriterleri vardır. Bu kriterlerden biri doğrulanabilir olmadır. Bu ise deneyle mümkündür…. hukuk bir disiplindir. SNOW, THS 3. hukuk en azından şimdilerde bilimsel bir kavram değil.. pnrgcmn, THS 4. Her ne kadar konuşma ve yazışmalarımızda bir bilim olarak nitelendirsekte hukuku,hukuk asla bir bilim değildir.Hukuk dünyanın her yerinde objektif bilgiyi insanlığa sunan bir alan değil.Toplumsal-sosyal-ekonomik vs.. koşullara göre değişime uğrayan bir disiplinden başka birşey değil.Hukukun Türkiye deki uygulaması farklı iken,Amerika daki uygulaması daha farklıdır.Oysa 2 kere 2 dört eder,bu değişmez objektif bir bilgi;dünyanın her yerinde böyledir. hukukun-üstünlüğü; THS, 5. Hukuk bilim değildir.Habermas'ın dediği gibi kültürdür. Hümaniter , THS 6. kanaatimce hukuk bir bilim olmaktan çok bir kurallar topluluğudur ve bu kurallarıda insanlar yapar ve ihtiyaçlarına bu kurallar cevap veremediğinde değiştirebilmektedirler oysa bilimde böyle bir durum sözkonusu olamaz hukukçu samet , THS 7. Hukuk tıp gibi bilimleri kullanan bir sanattır. bilenkişi , THS III. Yukarıda I ve II numaralı alıntılar arasındaki fark: Birinci fark: I numaradakiler hukuku ‚bilim‘ olarak tanımlıyor II numaradaki alıntılarda hukukun bilim olmadığı, ‘bir disiplin’, ‘bir sanat’, ‘bir kurallar topluluğu’, ‘bir kültür’ olduğu belirtilmiş. İkinci fark: I numara altındaki alıntıların sahipleri hukuk profesörleri ve fakültelerde ders veren öğretim görevlileri II numaradakiler çoğunlukla THS’nin yeşilleri! Sayın Admin’in tanımlamasına gore hukuk fakültesi öğrencileri. Çelişki: I numaradakilerle II numaradakiler arasındaki temel çelişki, kendilerini bilim adamı olarak tanımlıyan ve bilım adamı olarak bilinen hocaların ak dediğine, öğrencilerinin kara demesi; Hocalar diyor ki hukuk B İ L İ M D İ R. Öğrenciler buna karşı çıkıyor ve kendilerine göre birtakım teoriler üretiyorlar. Ben belirli bir toplum disiplini! almış olduğum için, hocaların dediğine eyvallah diyorum ve öğrencilere seslenip diyorum ki: İlerlemenin ve gelişmenin en temel niteliği, sana öğretilenleri sorgulamak ve doğru olup olmadıklarını araştırmaktır; Bu toplumsal ve teknik gelişmenin en başta gelen koşuludur. İnsanlığın gelişmesi ancak ve ancak bu şekilde olur, senden öncekileri taklit etmekle ve tekrarlamakla değil. Taklit ve tekrara düştüğün andan itibaren duraklamış olursun. Tüm bu yazdıklarıma rağmen, insanlığın, uygarlığın ve tekniğin gökten inmediğini ve her yeni buluşun kendisinden önceki buluş ve basamağın üzerine kurulduğunu bilmek zorundasın. Bunun anlamı şudur: Öğretmenini, fakültedeki hocanı ancak ve ancak onun bildiğinden fazlasını bilmekle geçersin. Hukuk bilimdir diyen bir Hans Kelseni, bir Vecdi Aralı, bir Kemal Gözlerı bir Ejder Yılmazı hiçe sayıp kendi kendine bir teori üretmeden önce onların öğrettikleri teorileri öğrenmek zorundasın. Saygılarımla |
18-07-2009, 01:26 | #53 | |||||||||||||||||||
|
İsimlerle verilen cevaplara anlam veremediğim gibi ve bu yola müracatı da düşünme tembelliği olarak görüyorum. Hukuku bilim olarak kabul eden bir beynin çok daha bilimsel bir yanıt vermesini beklerken, alıntı yaparak; anladığını değilde, okuduğunu yazan bir cevap gelmiş.
Kaldı ki argümantasyon da pek iç açıcı halde değil "hukuk bilimdir çünkü" diye başlayan bir argüman göremiyorum. Hatta Kelsen'in 5. sıradaki cümlesi hukukun metodu olmayan bir alan olduğunu yani bilim dahi olmadığını söylüyor ve böyle bir bilimi oluşturma gayetinden bahsediyor.
Hukukun bir disiplin olup olmadığını hiç tartışmadım çünkü bunun açık olduğunu düşünüyordum ancak size yansıtamamışım herhalde yukarıda da belirttiğim gibi yol bisikletçiliği disiplindir ve bu manada hukuk ta -söylemeye bile gerek yok ama- disiplindir. Hukuk bilim değildir çünkü birçok hukukçu bu biçimde düşünür, "Kemal Hoca der ki", "Savigny der ki"... ile başlayan cümlelerin gerisinde gelen şeylerin hiçbir kanıtlanabilirliği olmadığı gibi muhakkak muhalifleri de vardır. İşte tam da bu nedenle hukuk bilim olamaz. Aynı olayda, aynı hukuk düzeni içinde verilen kararların muhalifi olması ve mantıklı argümanlarla iki kararında savunulabilmesi hukukun bilim niteliğini ortadan kaldırır (doğruluğu ispat edilmiş yani daha doğrusu olmayacak bir karar varsa lütfen alıntı yapınız). Evet bir çok hukuk kadiesi vardır ancak hepsini birçok istisnası olduğu gibi yeni istisnalara da gebedir ve bu gebelik giderilemez türdendir. Bilim dediğimiz şey çelişki barındırmaz eğer bir teori diğeriyle çelişirse birinin doğruluğu ispat edilip diğeri tasfiye edilir. Hukuk teorisinde sınırları belirlenerek ispat edilmiş bir şey var mıdır? Tüm bu açıklamalar hukukun bilim sınırlarında çıkmasına neden olur eğer hala hukukun bilim olduğu kanaatindeyseniz sizi hukuku bilim olarak kabul eden hocalarınızın dayanak noktasını göstermeye davet ediyorum. Umuyorum bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma durumunda değilsinizdir. Buna ek olarak tepeden bakma metodunu kullanmanızı yadırgamadığımı belirtmek isterim. Bununla birlikte fakülteyi nasıl bitireceğime izniniz olursa kendim karar vermek isterim. THS nin yeşilleri kimlerdir bilmiyorum ancak görüşlerim bunlar ve düşüncelerime yakın fikirleri olan kimselerin bulunmasından mutluluk duydum. THS nin yeşillerine ve diğer renklerine saygılarımla... |
18-07-2009, 09:44 | #54 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Peregrinus, ben hukuk teorisyeni ve bir bilim adamı olmadığım için ve teorisyenlerin ve adı bilim adamına çıkmış olanların yazdıklarını çürütecek bir bilgiye de sahip olmadığım için, sadece ve sadece teorisyenlerin ve bilim adamlarının dediklerini okuyup onları aktarırım genelde. Bir de bu teorisyenlerin yazdıklarının tersini yazanları okuyarak okuduklarımın doğru olup olmadığını araştırır ve bir fikir sahibi olmaya çalışırım. Beynnim fazla çalışmadığı için şimdiye kadar kendisi bir teori geliştiremedi. Naçiz ve teori üretmek yeteneğinden yoksun beynim sapı samandan ayırp kendisine göre bir doğru bulmakta ve beni bir fikir sahibi etmede bazen zorlanır, zorlanınca da yeniden araştırır ama alıştı artık, meraklı olmamın kahrını çekiyor. Yaptığım tek şey okuduklarımı başkalarına iletip onlarında konu üzerinde düşünmelerini sağlamaya çalışmak. Bu yüzden de yazdığım şeylerin çoğuna bir kaynak göstermeye çalışırım. Merak edenler tıklayıp kendisi okusun ve kim ne düşünüyor bilsin diye. Kemal Hocanın ve Savigny'nin dediklerini kabul etmeyip başka fikir üreten kimseler vardır elbette, ve olmalıdır da, eğer ezbercilik oynamak istemiyorsak. Bunlardan birkaç tanesini bildirseniz THS'ye bir katkıda bulunmuş olursunuz. Saygılarımla |
18-07-2009, 14:14 | #55 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici
Sizi kırmak ya da size saygısızlık etmek gibi bir niyetimin asla olmadığını belirtmek isterim. Bir fikir teatisi çerçevesinde düşündüklerimi izaha gayret ettim. Bu nedenle düşündüğüm şeyi izah ederken bir sürçü lisan ettimse affola.
Alıntılar yaptığınızdan bahsetmişsiniz. Bu elbetteki doğru bir davranış ancak öncelikle birşey söylemek sonra bunların alıntılarla desteklenmesi kaynak gösterilmesi gerekir. Siz sadece kaynak göstermiş herhangi bir fikir ortaya sürmemişsiniz. Hukuk bilimdir diyen bir kimsenin gösterebileceği kaynaklar gerçekten aksini söyleyene göre çok daha fazladır ancak siz nerdeyse bilhassa yanlış kaynakları ortaya sürmüşsünüz. Diyalektik mantıktan bahsetseniz çok daha verimli bir diyalog olabilirdi, ancak sizin Syn. Prof. Dr. Ejder Yılmaz'ın kitabının bir yerinde hukuk bilmi demesini alıntılamanız açıkçası beni zerre kadar ikna etmedi. Tekrar bir hatam olduysa özür dilerim ve kasten olmadığını söylemek isterim. İyi günler... |
18-07-2009, 14:31 | #56 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Peregrinus, 1. herhangı bır fıkır ortaya atıp atmadığımı belirlemek için, yazdıklarımın tamamını, özellikle 44 nolu mesajımı okumanız gerekir, 2. Gösterdiğim kaynakların yanlış mı doğru mu olduğunu ancak ve ancak verdiğim linklere tıklayarak alıntıların asıl metnini okumakla anlıyabilirsiniz. Bunu yaptığınız zaman, yürürlükteki hukuk kuralları olan yasaların neden ülkeden ülkeye değiştiğini ve örneğin idam cezasının neden bazı ülkelerde var olduğunu ve diğer bazı ülkelerde kaldırılmış olduğunu anlarsınız. Saygılarımla |
18-07-2009, 15:18 | #57 |
|
Tam metinleri henüz okumadım yaklaşık 80-90 sayfa civarında bir gönderme yapmışsınız, oturup bunları da okuyacağım.
Benim kafamdaki soru idam cezası neden bir ülkede var da diğerinde yok olması değil, neden bu iki uygulamadan biri açık bir biçimde doğru ya da yanlış değil. |
18-07-2009, 15:18 | #58 |
|
subjektif ve dağınık bir mülahaza yapmak gerekirse
Bilim adamı olmak isteseydim fen fakültesine giderdim . Yüce Yaradan bile İlahi Kitap ta " ... ilim sahipleri ..." diye ifade etmektedir. Bir hukukçuya bilim adamı nasıl denilebilir. Hukuk , kültür öğeleri içeren mütemadiyen değişen ve gelişen ( her zaman gelişme olmayabilir ) bir ilimdir. Tabi , hukukun tanımında kullandıklarınız çok önemli. Kanun , yönetmelik , tebliğ , sirküler gibi belgeleri de hukuk kavramının içinde düşünüyorsanız ( örn : kolonya ... kadar etil alkol ve ... bilmem neden üretilir. Bunun gibi bir çok düzenleyici belgelerde hükümler var. ) o zaman hayat en küçük zerrelerine kadar = hukuk tur ve tüm arkadaşların söyledikleri : disiplin , kültür , bilim , ilim vb. nitelemeler doğru olur. Ama düşünsel manada hak ve hakkaniyete ve adalet idealine işaret eden hukuktan bahsediyorsanız işte o ilimlerin şahı olan hukuktur. İnsandan önce varolmuştur ve ölümden sonra bile yürülüğünü koruyacaktır.
|
18-07-2009, 21:10 | #59 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın "Gemici", Hukukta yöntem sorununa düzeyli biçimde değinmenize teşekkür ederim. Ömer Kavili " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! " |
18-07-2009, 22:19 | #60 | |||||||||||||||||||||||
|
THS üyesi sayın Saim DİKİCİ üye imzası : Ord. Prof.Dr. Andreas B. SCHWARZ' : '' Somut olayda hukuk kurallarına dayanarak vardığınızı sandığınız sonuç yada çözüm, akıl ve mantığa, hakkaniyete, gereksinmelere, böylece hukuka güveninize ters düşüyorsa, hukuktan değil, kendi hukukçuluğunuzdan kuşku duymalısınız." |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi Kavramına Karar Düzeltme Dahil midir? | Av. Nur Camgöz | Meslektaşların Soruları | 6 | 30-07-2018 10:53 |
hukuk fakülteleri ve adliyelerin birleştirilmesi sizce gerekli midir? | av.erhanturkan | Hukuk Lisans Eğitimi | 9 | 26-09-2009 23:51 |
Hukuk ve Bilim Çaresiz Kaldı | fkb | Hukuk Haberleri | 3 | 04-06-2007 20:49 |
Hukuk Sadece Hukukçularımı İlgilendirir,yoksa Halka İndirilmeli Midir? | nursel citil | Hukuk Sohbetleri | 11 | 04-05-2004 15:33 |
Bilim Ve Hukuk:Kadına Yönelik Şiddette Kriminal Soruşturma | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 09-12-2002 22:44 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |