Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadın ve TCK

Yanıt
Konu Notu: 13 oy, 2,85 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-11-2003, 21:28   #31
Gemici

 
Varsayılan

Sayin Admin,

Alıntı:
...ve evlilik içinde her türlü cinsel iliski caizdir gibi bir yorum da asla yapmadim.


Mesajimda böyle bir yorum yapiyorsunuz diye birsey yazmadim. Yalnis bir anlasilma var.

Alıntı:
Lütfen benim vermeye çalistigim mesaji ne demeye çalismis olabilecegimi düsünerek yorumlamayiniz sadece ne dedigime göre yorumlayiniz.


Burada da yalnis bir anlasilma var bence. Ben sizin mesajinizi yorumlamak istemedim. Olayi yine genel olarak, özellikle Türk Ceza Kanunu Tasarisinda tartisilan bazi konulari göz önunde bulundurarak, belirtmeye calistim.

Mesajinizda belirttiginiz konularin coguna ben de katiliyorum. Evlilik ici tecavüzde ayrildigimiz tek nokta, eger evlilik ici tecavüz ve zor kullanma suc olarak kabul edilirse, böyle bir hak elde eden kimsenin(özellikle kadinlarin) bu hakki kötüye kullanip kullanmiyacagi konusu. Böyle bir HAKKIN kötüye kullanilabilecegini bende biliyorum. Yalniz böyle bir hak kötüye kullanilabilir, istismar edilebilir gerekcesi ile magdurlarin kendilerini savunma haklarini ellerinden almiyalim diyorum.

Saygilarimla
Old 25-11-2003, 23:28   #32
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Evlilik içi tecavüz suç sayılmasın demekle hane içini karanlık bir mezara dönüştürüp dönüştürmemek kararı arasındaki ince çizginin farkına nasıl varmaz anlı şanlı hukukçular, anlamak mümkün değil.

Her darp edildim, bıçaklandım, tehdit edildim, hakarete uğradım diyen müşteki iddiasının diğer kahramanı her sanığa ceza mı vermekte ceza mahkemeleri??

Yapılacak adli hatalardan mı korkulmakta?

Verilebilecek isabetli mahkumiyetlerin toplum vicdanında oluşturacağı emsal kabullenişlerden mi yoksa?

Bu endişeyi-şantaj aracı olarak kullanılabileceği endişesini- taşıyan eşler, hala eş midirler ki endişelenebilmektedirler kendileri ya da evlilikleri adına?

Tecavüzün de kabul görmüş genel geçer kriterleri vardır, her tecavüze uğradım veryansınıyla ortaya çıkan lehine mahkumiyet kararları oluşturulmamaktadır. Evlilik içi tecavüz suç sayılsın dendiğinde, bundan tek zarar görecek olan, sessizce kabul etmek zorunda kalacak olan mağdurlardır o kadar..(ensest mağdurları, bilumum tehditlerle -miş gibi yapmak zorunda kalanlar vs. vs..)

Saygılarımla
Old 26-11-2003, 02:05   #33
ÜSTAD

 
Varsayılan

Tasarinin en dikkat cekici yonlerden biri de. adi tahrik ve agir tahrik ayriminini kaldirilarak GENEL TAHRIK adi altinda hakime cok genis (bazi hallerde 16 yila kadar indirim yapabilme )takdir yetkisinin taninmis olmasi.

Bu duzenlemenin. TCK tasarisindaki diger savunulan!... kavramlar kadar tartisilmasi gerektigine inaniyorum.
Old 26-11-2003, 02:09   #34
Admin

 
Varsayılan

Sanırım tecavüz eyleminin diğer pek çok suça göre daha acı verici sonuçlara sahip olması olaya duygusal yaklaşılmasına neden oluyor. "Tecavüz tecavüzdür", "tecavüzün evlilik içi-evlilik dışı olmaz" söylemlerini bu duygusal yaklaşımın sonucu kabul ediyorum. Ne yazık ki bu yaklaşım evlilik ilişkisini bu eylemde göz ardı etmemize neden oluyor. Aslında eylemin özü ile evlilik ilişkisinin özü arasında bir paralellik var. Bu paralelliği sağlıklık şekilde tesbit edebilirsek, daha sonra asıl sorun olan çizgiyi nerede çekeceğimiz sorununu doğru tedavi edebileceğiz ancak bu duygusal yaklaşımın neticesi olarak bu şansı yitiriyoruz.

Unutunuz tecavüzü, gelin başka olayları tartışalım:

A, B'nin çantasından haberi olmadan para alırsa, hırsızlık suçu oluşur. Ama A ve B evliyse ve Bayan A, kapıya gelen sucuya bahşiş vermek için kocasının cüzdanından habersiz 1.000.000-TL alırsa ve B'de şikayet ederse suç sizce oluşur mu?

A'nın tanımadığı B'ye onun rızası dışında şehvet dolu bir mektup yazması sarkıntılık suçudur. A ve B evli ise ve A kocası B'ye aynı mektubu yazdığında ve B bir şekilde şikayetçi olursa A'ya sarkıntılıktan ceza verecek misiniz?

A'nın tanımadığı B'ye sarılıp ateşli bir şekilde öpmesi -biraz zorlama bir yorumlama da olsa- ırza tasaddi suçunu oluşturur. A kocası B'ye bu şekilde sarılsa ve B'de savcılığa şikayet edip, benim rızam yoktu dese hakim olsanız ırza tasaddiden hüküm mü kurarsınız?

Bu örneklerin ana fikri eşlerin mutlak olarak ve her durum altında diğeri ile cinsel ilişki kurma hakkına sahip olması değildir! Ana fikir bu tip suçlarda aile olmanın suçu ve cezayı tanımlarken bir kriter olması gerektiğidir. Elbette aile bile olsanız hukukun müdahale edeceği durumlar veya suç teşkil eden eylemler olacaktır. Örneğin ilk verdiğim hırsızlık olayı örneğinde, o olay bence aile ilişkisi içinde normal ve suç teşkil etmemesi gereken bir eylemken, A'nın eşi dahi olsa B'nin tüm banka hesabını ona zarar vermek amaçlı olarak zimmetine geçirmesinin suç olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. İkisinde de eylem aynıdır ama biri "aile ilişkisi"nin normal bir sonucu kabul edilirken, diğer için "aile ilişkisi" eylemi suç olmaktan çıkarmayacaktır.

Evlilik içi tecavüzler için de doğru yaklaşım bunun evlilik dışı tecavüzlere göre "bir farklılığı olduğunu" sağlıklı olarak tesbit etmek ve daha sonra ne zaman, hangi koşullar altında cezai veya hukuki sonuçlara sahip olacağını tartışmaktır.

Benim ilk mesajımda yapmaya çalıştığım buydu. Ancak burada "ensest ilişkilerin dramatik sonuçları" ya da "tecavüze uğrayan kadınların acı durumu" gibi kanun yapma tekniğinin değil, psikoloji ve sosyolojinin içinde değerlendirilmesi gereken duygusal yorumlara girersek konu amacı dışına çıkar. Ve olayı aklın ve mantığın ışında değerlendirmeye çalışanlar da -ne yazık şu anda olduğu gibi- neredeyse "tecavüzcü" olarak damgalanır.
Old 07-12-2003, 14:51   #35
aytenagirdemir

 
Varsayılan

Yazmış olduğum yazının kapsamı nedeniyle tekrara kaçmadan bazı konuların altını çizmek istiyorum.

Aslında verilen kimi cevaplar cevap dahi değil. Konu başka yönlere çekilerek ve konuyla ilgisi olmayan hukuktaki başka suç tipleriyle eşit düzeye indirilmeye çalışılmakta ve kafa karıştırmaktan öteye gitmemektedir.

Kadın olmak ve evlilik içi tecavüzün suç olmasını istemek, tecavüzcüye karşı kadınların yanında olmak ve pozitif ayırımcılık yapmak beni ya da bu görüşte olan kadın/erkek hukukçuları neden objektiflik dışına atıyor bunu anlamış değilim.

Toplumdaki örf ve adetler ile ataerkil düzenin şekillendirmesi dışında kalmak, o düzenin çemberini kırıp/kırmaya çalışıp farklı fikirler ileri sürmek duygusal bir yaklaşım değil bilakis bilimsel bir yaklaşımdır. Hatta bana göre kadını ev içi köle görerek erkeğin her türlü isteğinin boyuneğme aracı olarak kabul eden örf adet ve törelerin, ataerkil bakış açısının bu yüzyılda dahi savunucusu olabilmek/kalabilmek bana göre duygusal bir yaklaşımdır.

Evlilik içi tecavüzün normal bir tecavüzden farkı bulunmaktadır. Katılıyorum ama sizin karşı pencerenizden sayın Admin. Siz " eylemin özü ile evlilik ilişkisinin özü arasında bir paralellik vardır" diyorsunuz. Bunu açıklamanız gerekiyor. Nasıl bir paralellik bu? Bakın hiçbir duygusal yaklaşımda bulunmaksızın hukukun genel prensiplerine uygun ilkelerle hareket ederek şunu söylüyorum : Hakkın özünden hak doğmadan feragat edilmez. Evlilik akdinin imzalanması ile kadın ve/veya erkek ilanihaye cinsel ilişkiye baştan rıza vermiş olmaz. Bu hak cinsel ilişkiye girmeme hakkıdır. Her iki taraf için de. Ama ataerkil anlayış kadının cinsel ilişkiye girmesini kocasına o karşı bir vazife olarak görmektedir.
Evlilik içi tecavüz dışarıdan birinin tecavüzüne göre daha ağırdır. Çünkü bir insanın en yakın bildiği kişilerden kendisine yönelik herhangi bir şiddet eylemi daha yaralayıcıdır. İnsanın sevdiklerinden gelen şiddet onun herkese karşı güvenini sarsar. Ve aile içi şiddet aynı çatı altında yaşayan kişilerin ilişkilerini bu çatı altında kaldıkları müddetçe hayatın her alanında etkiler.

Ayrıca tecavüz konuşulurken neden sürekli iftira ile yanyana getiriliyor onu da anlamış değilim. Tecavüzden bahsediyoruz kolay iftira atılacak bir suçtan değil. Mağdur yerine tecavüzcü hep korunmaya çalışılıyor. Her tecavüz vak'asında tecavüz eden (küçüklere yönelik tecavüz hariç) fail kadın benimle para karşılığı birlikte oldu, kadın istedi gibi kadını tecavüze uğradığını söylediğine ve faili şikayet ettiğine bin pişman eden savunmalar geliştirilmektedir. Bir yargıtay kararına göre de, tecavüze uğramış eşinden boşanmanın erkek için bir hak olduğu kabul edildiği yüce kararların gölgesinde kaldığımız hukuk sistemimizde bırakın kadının iftira atmayı kadının şikayeti bile büyük bir mucize.

Çok yakın zamanlı bir olayı anlatmak istiyorum. İBir arkadaşım İSt. Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nde nöbet tuttuğu sırada bir kadın aramış ve konfeksiyonda çalışan komşusunun kızı geçen sene (yaşı o sırada 16) patronunun tecavüzüne uğramış. Kız Siirtli bir ailenin çocuğu. Eğer patronunun kendisine tecavüz ettiğini söyleye töre cinayetinden öldürülecek. Söyleyemiyor kimseye. Adam da bu durumdan yararlanıyor bir sene içinde tecavüze devam ediyor. Kız ancak bu sene komşusuna korkuyla söyleyebiliyor tecavüze uğradığını ve büyük bir travma içinde. Komşusu bu durumun ailesine duyurulmadan ve kızı koruma altına alarak şikayet edip edemeyeceklerini sormuş? Sizce bu mümkün mü?
Yargılama aşamasında kıza şunu diyecekler : Sen bir sene boyunca niye şikayet etmedin? Bugün şikayet edebildiğine göre o gün de edebilirdin vs. vs. Bu durumda adamın savunmasıl da şu olacak, kendisi istedi ve şimdi benden para sızdırmak için yapıyor bunları. Ve fail mağdur olacak. Bu gerçekleri görelim lütfen.

Bu konuyla birlikte sığınakların önemi ortaya çıkıyor bir kez daha. Kadınların çeşitli şiddet vak'alarından dolayı sığınabilecekleri ve can güvenliklerinin korunabileceği sığınaklar zaruri.

Bu gerçekler ışığında pozitif ayırımcılık yapmak duygusal değil bilimsel bir tavırdır. Hukuk güçlüye karşı zayıfın haklarını korumak, güçlünün iktidarının sınırlarını çizebilmek için vardır. Düz bir eşitlik anlayışının yüzyıllar içinde yetersizliği ortaya çıktığı için pozitif ayırımcılık geliştirilmiştir.
İnsancıl hukuk olaya duygusal mı yaklaşıyor sizce?
Old 12-12-2003, 14:04   #36
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Tck tasarısına Karşı Eylem.....

Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği, 5 Aralık 2003 tarihinde, TCK Tasarısı’ndaki değişiklikler üzerine kadınların görüşlerinin dile getirildiği bir ‘mektup eylemi’ düzenledi.
Emel Aygören Şen’in haberi. ( Uçan Süpürge)

Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği, 5 Aralık 2003 tarihinde, TCK Tasarısı’ndaki değişiklikler üzerine kadınların görüşlerinin dile getirildiği bir ‘mektup eylemi’ düzenledi. Aydın, Antalya, İzmir, Manisa ve İstanbul’un da aralarında bulunduğu pek çok ilde aynı gün gerçekleştirilen eylemde kadınlar bir de basın açıklaması yaptı. Kadınlar tarafından hazırlanan 180 imzalı mektup; başta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi Semra Sezer olmak üzere, Başbakan Tayyip Erdoğan, Köksal Toptan, Güldal Akşit, Cemil Çiçek, Deniz Baykal ve Çanakkale milletvekillerine gönderildi.

Çanakkaleli kadınlar tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

Halen gündemde olan TBMM alt komisyonunda görüşülmekte olan TCK Tasarısı, kadınlarımızın sorunlarına çözüm olmaktan uzaktır; hatta sorunlara yeni ve farklı sorunlar eklemektedir. Tamamen baskıcı ve erkek egemen bu yasa tasarısında ilk göze çarpan, “cinsiyet ayrımcılığı”dır. Anayasanın 10. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere herkes yasa önünde eşittir. Ancak sırf kadın olduğu için daha az ya da daha çok ceza alması, cezayı hafifleten ya da ortadan kaldıran sebeplere konu olması kadına yönelik bakış açısını da ortaya koymaktadır. Kanun koyucunun kadın erkek eşitliğini her boyutu ile tanımlayan yasalardaki ayrımcı maddeleri kaldırmalıdır. Kadının insan haklarına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Tasarıda, kadının önce bir birey olduğu gerçeği önemsenmemekte ve kişiliği hiçe sayılarak kendisine karşı işlenen suçlar, topluma karşı işlenmiş kabul edilmektedir. Bu nedenle kadına karşı işlenen cinsel suçlar, tasarının 1. kısmındaki “kişilere karşı işlenen suçlar” arasında düzenlenmemiştir. Kadına karşı işlenen suçlara; “topluma karşı suçlar” kapsamında, ‘genel tehlike yaratan suçlar, kamunun sağlığına karşı suçlar, kamu güvenine karşı suçlar, kamu düzenine karşı suçlar, ulaşım ve haberleşme araçlarına karşı işlenen suçlar’dan sonra ancak 6. maddenin 2. kısmında “Cinsel Bütünlüğü ve Edep Töresine Karşı İşlenen Suçlar” başlığı altında yer verilmiştir. Ancak çağdaş hukuk anlayışına göre mağdur olan “birey”dir. Bu yaklaşım kadını namus kavramı içine sıkıştırmakta ve onun namusunun kendisi için değil toplum için önemli olduğunu yasalarca onaylanmaktadır. Bu bakış açısı kadını birey olarak toplumun malı olarak görmeye yönelik bakış açısıdır. Cinsel suçlarda mağdur olan bizzat kadındır.

Zorla ırza geçme suçlarında faile evlilik yolu ile cezadan kurtulma olanağı getirilmektedir. Yasa toplum hassasiyeti gerekçesi ile bu hükmü getirdiğini belirtmekte ise de bunu yaparken kadının onurunu ve beden tamlığı ilkesini bir kenara bırakmıştır. Bu da kadının ırzına geçen kimse ile zorla evlendirilmesini kolaylaştırıcı hatta teşvik edici bir durumdur. Mevcut yasadaki düzenleme korunmuştur.

Yine tasarıda evlilik birliği içerisinde tecavüz suç kabul edilmemektedir. Tecavüz her ne şekilde olursa olsun bir insanlık suçudur. Kişinin evli yada bekar olması, yaşı, gelenekleri bu suçu insanlık suçu olmaktan çıkarmaz. Tasarıda bu suç tanımlanmamaktadır.

Tasarı mevcut yasadaki bekaret kontrolünü de aynen korumaktadır. Çağ dışı olan bu uygulamanın yasadan çıkarılması gerekmektedir.

Tecavüz suçlarında evli kadın bekar kadın ayrımı yapılarak Anayasamızın 10. maddesi olan eşitlik ilkesine aykırı hareket edilmektedir.

Gözaltında işlenen cinsel suçların engellenmesi için bu suçlar ağırlaştırılmış suçlar olarak açıkça adlandırılmalıdır.

Cinsel suçların işyerinde gerçekleşmesi durumu ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmeli ve şikayete bağlı tutulmamalıdır. Tasarıda son günlerde artan ve sistematik hale gelen “töre cinayetleri” de yer almamıştır. Hatta ceza indirimi sürdürerek bu tür cinayetlerin meşrulaşmasına dayanak olmuştur. Bu tür cinayetlerin, nitelikli adam öldürme suçu olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda “çocuğun rızası ile tasaddi” yaklaşımı ile çocuğun rızasının olabileceği gibi kabul edilemez bir yaklaşım sergilenmektedir. Böyle bir rızanın olabileceği düşüncesi, “çocuk” kavramı ile düpedüz zıt bir düşüncedir.

Tasarıda 18 yaşından büyükler için ırza geçme suçu, şikayete bağlı tutulmaktadır. Suçun şikayete tabi tutulması, mağdurun yargılama esnasında tekrar mağdur edilmesini engellememektedir. Aksine toplum ve aile baskısından çekinen kadının sessiz kalmasına ve suçun cezasının verilmemesine neden olmaktadır. Suçun resen kovuşturulması mağdurun tehdit edilmesini ve suçun tekrar edilmesini önleyecektir.

Tasarı, baskıcı ve toplumun değer yargılarını öne çıkarmak eğiliminde olduğundan yeni bir suç tipi oluşturulmuş ve eşlerden birisinin haklı bir neden olmaksızın müşterek evi terk etmesini, cezaya tabi tutmuştur. 335. madde ile aile mahremiyetine fazlasıyla müdahale edilmekte ve kişiler aynı çatı altında yaşamaya zorlanmaktadır.

Gerek İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve gerekse de Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmıştır. Bu nedenle Tasarı’da bu şekilde yer alan ve kadını her yönü ile ikinci plana atan tüm düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi ve evrensel hukuk ilkelerine göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Kadınlara yönelik her tür şiddet ve ayrımın son bulması gerekmektedir. Bu konuda TBMM’de yer alan kadın ve erkek tüm milletvekillerinin önerdiğimiz bu hususları dikkate alarak, yeniden hazırlanmış bulunan yasa tasarısını incelemelerini, gerekli yasal düzenlemeleri toplumsal yaşama daha uygun olan önerilerimiz doğrultusunda hayata geçirmelerini temenni ederiz.
Old 08-01-2004, 19:36   #37
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadın ve TCK

TCK DEĞİŞİYOR...
-TÖRE CİNAYETLERİNDE CEZA İNDİRİMİ KALKIYOR
-''HAKSIZ TAHRİK'' İNDİRİMİNDEN YARARLANMAK
İÇİN EYLEMİN HUKUKA AYKIRI OLMASI GEREKECEK

ANKARA (A.A) - 08.01.2004 - Töre cinayetlerinde ceza indirimini
kaldıran düzenleme, TCK'ya giriyor.
TBMM Adalet Alt Komisyonu, TCK Tasarısı üzerindeki çalışmalarını
bugün de sürdürdü. Genel Hükümleri geçtiğimiz ay bitiren Alt Komisyon,
geriye dönerek suça etki eden nedenler arasında sayılan ''haksız
tahrik'' maddesini yeniden düzenledi.
Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin
etkisi altında suç işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası yerine 18 yıldan 24 yıla, müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan
18 yıla kadar hapis cezası verilecek. Diğer hallerde, verilecek
cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilecek. Tasarıda
haksız fiil, yerine ''haksız tahrik' ibaresi kullanılmıştı.

-KADIN ÖRGÜTLERİNİN İSTEĞİ-

Maddenin yeniden düzenlenmesinde töre cinayetleri gerekçe
gösterildi. Kadın örgütlerinin yapılması istediği değişikliğin
gerekçesinde ''namus saikiyle işlenen cinayetlerde ceza indirimi
yapılmaması'' gösteriliyor. 18 yaşını dolduran bir genç kızın bir
erkeğe kaçması durumunda babası ya da erkek kardeşinin öldürme veya
yaralama suçundan indirim almayacağı ifade edildi. Haksız tahrik
indiriminden yararlanmak için hukuka aykırı bir eylemin
gerçekleştirilmesi koşulu aranacak. Bu değişiklik, ''feodal örf ve
adetlerin engellenmesi'' açısından önemli bulunuyor.
(MEL-FA)

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 11-01-2004, 12:46   #38
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Tck Tasarısına Yeni Değişiklik Öneri Raporu (11.1.2004 Günlü Haber)

Sayın Üyeler,

Aşağıdaki haber 11.1.2004 günlü AKŞAM gazetesinden alınmıştır :


Yeni TCK'da tepki çeken cinsel suçlarla ilgili düzenlemelerin değiştirilme umudu doğdu. Tecavüzün tanımı yeniden yapıldı. Çocuk pornosu, ensest, eşle zorla ilişki ve cinsel tacize ceza öngörüldü

Kadın örgütlerini ayağa kaldıran yeni Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) tecavüz ve cinsel suçlarla ilgili düzenlemeler, yeniden ele alınıyor. AKŞAM'ın ısrarla gündeme getirdiği tecavüzcünün mağdurla evlenmesi halinde ceza almaması, rıza ile taciz ve tecavüze ceza indirimi gibi çarpık düzenlemelerin değiştirilme umudu doğdu. Meclis Adalet Komisyonu, TCK Tasarısı'ndaki düzenlemelere yönelik tepkiler üzerine tasarıyı alt komisyona havale etmişti. Alt komisyon da işin içinden çıkamayınca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Özgenç ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Gökçen'den bir rapor hazırlamasını istedi. Üç öğretim üyesi raporlarını hazırlayıp komisyona sundu. On maddede değişiklik

öngören rapor, önümüzdeki hafta Adalet Alt Komisyonu'nda ele alınacak. Önerilere AKP'li kadın vekiller, Bakan Güldal Akşit sahip çıkmış, Adalet Bakanı Cemil Çiçek de değiştirme sözü vermişti. Yeni düzenlemeler özetle şöyle:



Cinsel özgürlüğe karşı suçlar

Tasarıdaki 'Cinsel bütünlüğe ve edep törelerine karşı suçlar' başlığı, 'Cinsel özgürlüğe yönelik suçlar' diye değiştirildi.


Irza geçmeye yeni tanım

Tasarıda yer alan 'ırza geçme' tanımı, 'Vücut dokunulmazlığının cinsel arzuları tatmin amacıyla ihlali' olarak değiştirildi.


Kişiye yönelik suç

Tasarıda 'topluma yönelik suçlar' bölümünde düzenlenen cinsel eylemler, 'kişiye yönelik suç' kapsamına alındı.


Coplu saldırı da tecavüz

Irza tecavüz eylemini cinsel uzuvla sınırlayan ve 'cinsel uzvun vücuda ithali' olarak tanımlayan düzenleme genişletildi. Cop ya da bir başka cisimle yapılan cinsel saldırılar da tecavüz kapsamına alındı.


Çocuğa tecavüzde

ceza indirimi yok

Çocuk ve küçüklere yönelik tecavüzde, 'rıza' ile gerçekleşmesi halinde ceza indirimini öngören düzenleme tasarıdan çıkarıldı.


Çocuk pornosuna ceza

Çocuk pornosu özel bir suç maddesi olarak tasarıya eklendi.


Tecavüzcü cezadan kurtulamayacak

Tecavüz eyleminde, tecavüzcünün mağdurla evlenmesi durumunda cezayı ortadan kaldıran düzenleme tasarıdan çıkarıldı. Evlilik cezayı ortadan kaldırmayacak.


Enseste özel madde

Aile içi cinsel ilişki 'ensest' başlığıyla özel bir suç maddesi olarak tasarı metnine eklendi.


Hayasızca hareketlere tanım

Tasarıda 'hayasızca hareketler' başlığı altında yer alan ve yorumu hakime bırakan düzenleme, somut kavramlara indirgenerek değiştirildi.


Aile içi cinsel şiddet

Evlilikte zorla kurulan cinsel ilişki, yeni düzenlemede özel suç maddesi olarak tasarı metnine eklendi.


İşyerinde cinsel taciz

Yönetici veya işveren sıfatını kullanarak, işyerinde çalışanlara karşı uygulanan cinsel taciz özel suç maddesi olarak düzenlendi.


Kadın tanımı çıktı

Tanımlar bölümünde yer alan ve Avrupa Konseyi'nin de tepkisine neden olan 'kadın' tanımı, cinsel ayrımcılığa neden olduğu gerekçesiyle tasarı metninden çıkarıldı.


Cinsel istismara önlem

Hastane, cezaevi gibi bakım ve gözetim özelliği taşıyan kurumlarda yaşanan cinsel taciz ve tecavüzler, bağımsız suç maddesi oldu.
Old 11-01-2004, 14:04   #39
Gemici

 
Varsayılan

Sevindirici bir haber,

özellikle tasarıda değişiklik yapma gereksiniminin, toplumun belirli kesimlerinden gelen tepkiler sonucunda hissedilmesi umut verici.

Rapordaki önerileri alt komisyon ve Meclis olduğu gibi kabul ederse, demokrasi, Türk Ceza Hukuku ve sağduyu, çağdaşlık ve insan hakları konusunda, büyük bir başarı etmiş olur.

Saygılarımla
Old 11-02-2004, 15:48   #40
Dr.Öykü Didem Aydın

 
Varsayılan

Kadının insan haklarını korumaya yönelik değinilen konularla ilgili olarak bir noktayı belirtmek istiyorum. Son günlerde kamuoyunu mesgul eden Türk Ceza Kanunu Tasarısına iliskin olarak kadın ceza hukuku uzmanlarının görüslerine pek az yer verildiğini düsünüyorum. Ben Amerika'da okurken, son beş senedir Almanya'da doktoramı yapıp Max Planck Uluslararası Ceza Hukuku Enstitüsü'nde çok daha farklı sorunlar üzerinde çalışırken Türkiye'de kadının insan hakları alanındaki son derece geri kalmış görüşleri hayretle izliyorum. Şüphesiz oralarda da ırkçılık vs. suçlar gibi paralel sorunlar var. Ancak bunların yasalar eliyle kolaylaştırıldığına ya da cezai takibattan kurtulduğuna pek tanık olmuyoruz (Belki ABD'ndeki Rodney King davası bir istisna oluşturuyor!) Şüphesiz ülkemizde de çok aydın ve donanımlı, kadının insan haklarına önem ve değer veren çok sayıda kimse bulunuyor. Ama nedense, kamuoyunda çoğu kez aykırı ve çağdaşlığa uymayan fikirler egemen oluyor. TCK hepimizindir. Her görüş değerlidir, tasarıyı hazırlayanların da görüşleri de değerlidir ve dinlenmelidir. Ancak, eleştirel görüşlerin de suskun kalmaması gerek bilimsel çalışmalarla gerek kamuoyu etkinlikleri ile egemen olmaya çalışmasını dilerim.

Başkent Üniversitesi'nin Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilimdalı'nın genç bir ögretim üyesi olarak tartışmalara katılmak gerektiğini düsünüyorum. Kadının insan haklarını güvence altına alan bir dizi uluslararası belgelere imza atıp sonra da tam tersi uygulamalarda bulunabiliyoruz.

Töre cinayetlerinde ceza indirimi bir yana (Alman Mahkemeleri dahi Türkler tarafından işlenen töre cinayetlerinde TCK 59'u kullanıp indirime gidiyor, çünkü mahkemelere göre Türklerin "kültürünün bir parcasi bu"!!!) yürürlükteki kanunda bulunan ırza geçme suçlarında cezai sorumluluğun evlenme vuku halinde kaldırılması gibi bir düzenlemenin tasarı ile de korunmasını kınıyorum. Çarpıcı biçimde ortaya çıkan bu düzenleme olsa da varolan niceleri kadının insan hakları ihlallerini körükler görünüyor. Şüphesiz kimse onsekiz yaşından küçük ve rıza ile belirli bir sevgi bağı ile cinsi münasebette bulunan iki gençten erkek olanı toplumda kızın aleyhine gelismiş bir takım anlayışların kurbanı olarak cezalandırmamalı. Ancak, bu gibi sorunların bir "evlenme" sorunundan çok "rızanın varlığına ilişkin" bir ispat sorunu oldugunu kabul etmek gerekir.

Kişilerin kimi zaman, özgür iradelerini ve nerede ise ruhsal dengelerini yitirecek ölçüde "töre"lerin esiri olabildiğini de biliyoruz. Aslen, evlenmeden rıza ile cinsi münasebete giren kızını öldüren baba da belki "ideolojik terörist saikler taşıyan bir intihar komandosu" ile aynı ruhsal durumda bulunuyor olabilir! Ama ceza yasası intihar komandoluğuna davetiye çıkarıp, bağnazlığı meşru kılmamalı diye düşünüyorum.

Eğer kadının cinselligini, diğer tüm hareket özgürlüklerinde olduğu gibi bir "aile" ya da potansiyel "eş" değeri olarak değil bir "hürriyet değeri" olarak görüp korursak bu tartışmaları olumlu sonuçlandırabiliriz sanırım. Bildiğim kadarı ile bu düzenlemeye benzer bir örnek, hiç bir çağdaş ülkede mevcut değil. Temel sorun, zedelenen cinsel özgürlügün artık evlenme ile tamir edilemeyecegini kavrayamamak. Oysa korunan değer kadının "eş" olarak sahiplenilmesi olursa varolan düzenleme tabii savunulabilir!

Çağdaş sistemlerde artık yasalaşmış bulunan koruyucu bazı ilkelerin ise ceza yasasına alınmasının düşünülmemesi de eleştirilmelidir. Aile içi şiddetle mücadelede ceza hukuku araçlarından yararlanılmaması, özel hükümler getirilmemesi önemli ve ayrı bir sorun olusturuyor. Yine hala, gerek cinsel gerek ekonomik çocuk istismarı konusunda ayrı düzenlemeler düsünülmüyor. Fuhuş istismarı gibi, çocuğun cinsel ya da işgücü istismarının da ayrı düzenlemelerle cezalandırılmasını savunuyorum.

Şüphesiz ceza hukuku "ultima ratio", son çaredir. Ancak ceza hukuku eliyle ayrımcılık yaratmak da savunulamaz.
Old 24-02-2004, 16:12   #41
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Cemil Çiçek: Kadın Olsam Tecavüzcümle Evlenmezdim

Nuriye Akman'ın Cemil Çiçek İle Söyleşisi:



Cemil Çiçek'in kadın versiyonu nasıl olurdu acaba?

Kadın sorunları konusunda mücadeleci bir kadın olmaya çalışırdım. Türk toplumunda kadının, yazılıp çizilenden çok problemi var. Dolayısıyla bu bir mücadeleyi gerektiriyor. Kadınlarla ilgili hak talep eden sivil toplum kuruluşlarının bu yöndeki çabalarını olumlu buluyorum. İtiraz ettiğim, üsluplarınadır, içeriğine değil.

Kadın olsanız, tecavüzcünüzle evlenir miydiniz?

Hayır, evlenmezdim. Bu konu, TBMM'de bulunan Ceza Kanunu dolayısıyla gündeme geldi. Ben, yapacağımız düzenlemelerde kendi akıbetini kararlaştırma özgürlüğünü kişiye vermekten yanayım. İstiyorsa evlenir, istemiyorsa evlenmez.

Ne yani? Saldırganın evlenince cezadan kurtulmasını içinize sindiriyor musunuz? Çünkü mağduru değil de, saldırganı koruyor bu düzenleme. Yalan mı?

Doğrudur. Böyle bir düzenleme yapılırken Türkiye'nin gerçekleri, köylü toplumun gelenekleri hesaba katılmış ve hâlâ bu geleneklerin tümüyle ortadan kalkmadığını söyleyenler var. Her halükârda kararı mağdurenin vermesi lazım. Bizim geleneğimizde, bu kararı aile çevresi verir, ailenin namusunu kurtarma adına. İstiyorsa, kendi rızasıyla evlenebilmeli .

Danışmanınız Doğan Soyaslan, tecavüzcüye ceza indiriminden yana.

Bırakın, o da kendi fikrini söylesin. Ha çok saçma buluyorsunuz. Zaten ortada kaçırılan, göçürülen bir şey yok. Meclis'ten geri çeksek, on yıldan evvel böyle bir tasarının hazırlanma şansı yok. Meclis'teki süresini uzun tutalım, herkesin eteğinde ne taş varsa dökülsün.

Anladığım kadarıyla siz de bunun saçma bir görüş olduğunu düşünüyorsunuz.

Doğru. Biz bunu kendisiyle de konuştuk. "Ben Türkiye gerçeklerini dile getirmeye çalıştım." diyor.

Ama hâlâ sizin danışmanınız.

Yani bir beyanını beğenmediniz diye ilim adamlarının hepsini Türkiye dışına mı sürelim? Neticede bu arkadaşımız ihtisasını yurtdışında yapmış. Bu tartışmaları yapanlar Türkiye'deki ceza hukuku uygulamaları ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi değil. Ceza hukukumuz, İtalyan anlayışına yakındır. Alman anlayışına uygun ilim adamları var. Bu vesileyle bir akademik tartışma da yapılıyor. Dört yüz kuruluşa bu tasarıyı gönderdik. Çok azından cevap geldi. Onlarla da bir toplantı yaptık. Heyecanlanmaya, kavga çıkarmaya gerek yok. Komisyon çalışmalarını bitirince tasarıyı bakanlık olarak alıp, en azından bir ay inceleyeceğiz. Ondan sonra üst komisyona gidecek. Onun için her türlü fikrin söylenmesinin tam zamanıdır.

Nuriye Akman Zaman Gazetesi (15.02.2004)
Old 24-02-2004, 17:03   #42
xerxes

 
Varsayılan

Ne söliyeyim. Aklın yolu bir. 10 yılda bir ülke gelenek göreneklerinde ne kadar değişikliğe uğrar ki ?

Yasayı çıkarıp ve uygulamaya başlasınlar ağır ceza gelenek ve göreneklerin de değişimini biraz hızlandırmış olurlar.

Önceden bir yasaya ceza az veriliyordu. <Aile içinde namus temizleme. Aile fertlerinden birisi seçilip aile onur haysiyetini lekeleyen kadını aile bireylerinden birisi infaz ediyordu ve buna zayıflatılmış cezalar uygulanıyordu. 1950 li yıllarda birkaç idam cezası verilince bu tür cinayetlere olaylarda gözle görülür bir şekilde azaldı. Şimdilerde ise yok denecek kadar az.>

Demek 50 yılda bir küçük de olsa bir yol almışız ama ağır ceza uygulamaları olmasa şimdi hala ailesi tarafından infaz edilen kadınları daha sık okuyacaktık gazetelerde.

Kızını doğrayana (yakın zaman haberi) ne kadar ağır ceza verilirse o kadar toplum frenlenir. Benim görüşüm bu!

Yoksa inançlarımdan dolayı bu olayda karar veren hakimi doğrarsam bana da aynı cezai imtiyaz uygulanacak mı ?
Old 04-03-2004, 23:24   #43
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Resmi Nikahsız İmam Nikahı Suç Sayılacak

Resmi nikahsız imam nikahı suç sayılacak

Hastanede sıkça karşılaşılan yeni doğmuş çocukları karıştırma, ayrı bir suç haline getiriliyor.



TBMM Adalet Alt Komisyonu, Türk Ceza Kanunu (TCK) Tasarısı üzerindeki çalışmalarını sürdürdü. Komisyon, birden çok evlilik, hileli evlenme ve dinsel törenleri ayrı bir suç olarak düzenledi.



Evli olmasına rağmen başkasıyla evlenme işlemini yaptıran, kendi evli olmamakla birlikte evli olduğunu bildiği bir kimseyle evlilik işlemi yaptıran kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Gerçek kimliğini saklayarak bir başkasıyla evlenme işlemini yaptıran kişi hakkında 1 yıla kadar hapis cezası istenecek.



Bu suçlardan dolayı zamanaşımı, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak.



Aralarında evlenme olmaksızın, imam nikahı yaptıranlar hakkında 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası istenecek. Ancak, medeni nikah yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak.



ÇOCUK KAÇIRMA VE NEZHEBİNİ DEĞİŞTİRME

Bir çocuğun soybağını (nezhebini) değiştiren veya gizleyen kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.



Özen göstermeden hastanedeki bir çocuğun başka bir çocukla karışmasına neden olan kişi, 1 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak.



Velayet yetkisi elinden alınmış olan anne veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, 15 yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanında cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması halinde 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacak.



Cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz 12 yaşını bitirmemiş ise ceza, 1 katı oranında artırılacak.



AİLE BİREYLERİNE KARŞI KÖTÜ MUAMELE

Ev halkından birine karşı kötü muamelede bulunan kimseye 2 aydan 1yıla kadar hapis cezası verilecek.



Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Old 05-03-2004, 18:49   #44
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Mengi'ye Tck Tasarısından Tazminat Cezası

Mengi'ye TCK Tasarısından Tazminat Cezası
"Vatan" gazetesi yazarı Mengi, TCK Tasarısı'nda tecavüz ve namus suçlarına ceza indirimini eleştiren iki yazısı nedeniyle, tasarıyı hazırlayan ceza hukuku profesörlerinden Sulhi Dönmezer'e 40 milyar tazminat ödemeye mahkum edildi.



--------------------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - "Vatan" gazetesi yazarı Ruhat Mengi, Türk Ceza Kanunu (TCK) Tasarısı'nda tecavüz ve namus suçlarına ceza indirimi getirilmek istenmesini eleştiren "Tasarı değil skandal" ve "Edep törelerine karşı suçlar" yazıları nedeniyle Ordinariyüs Prof. Sulhi Dönmezer'e 40 milyar tazminat ödemeye mahkum edildi.

Dönmezer'in toplam 120 milyar tazminat istemiyle açtığı hakaret davasının üçüncü duruşması dün Şişli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görüldü.

Bayraktar: Kişilik hakkına saldırı var

Ruhat Mengi'yi TCK Kadın Platformu kurucularından ve Kadın Hakları Uygulama Merkezi avukatlarından Canan Arın ve Hülya Gülbahar, İstanbul Barosu Kadın Komisyonu'ndan Av. Şükran Eroğlu ve Av. Aydeniz Tusbah, eski bakanlardan Önay Alpago, gazete avukatı olarak Recep Köse ve sivil toplum temsilcisi avukatlar katıldılar.

Prof. Dönmezer'in katılmadığı duruşmada, avukatı Köksal Bayraktar söz alarak, müvekkilinin Mengi'nin yazıları nedeniyle sokakta kadınların hakaretlerine maruz kaldığını ve kişilik haklarının saldırıda bulunulduğunu savundu.

Gülbahar: Saldırı kadınların haklarına

Buna tepki gösteren Av. Gülbahar ise, Dönmezer'in, medyadaki olanakları kullanarak bütün kadınların gözlerinin içine baka baka bakire kadını kimse almaz, çocukların ırzına geçilmesinde çocuğun rızasının olabileceği, evlilk içinde kocasının eşine tecavüz etmesinin suç olmayacağı, namus nedeniyle karısına sadece tokat atmakla yetinen Türk erkeklerine millet boynuzlu der" şeklinde ifadeler kullandığını iddia etti.

"Hepimiz infial içinde dinledik bunları" diyen Gülbahar, bu sözlerin tüm kadınların ve Mengi'nin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, yazarın da bir anne, bir kadın olarak buna tepkisini ifade ettiğini savundu.

Av. Arın da, televizyonda Dönmezer'in yaptığı konuşmaları ise milyonlarca insanın izlediğini, Dönmezer'in sokakta yürüyemez duruma gelmesinin televizyonlardaki bu sözlerinin etkisi bulunduğunu açıkladı.

Bilirkişi talebi reddedildi

Av. Tusbah'ın dosyanın bilirkişiye gönderilmesi yolundaki talebini Yargıç Nermin Ceylan reddetti. Ceylan, gazetei Mengi'yi toplam 40 milyar tazminat ödemeye mahkum etti.

Av. Gülbahar, bianet'e gerekçeli karar açıklanır açıklanmaz kararı temyiz edeceklerini açıkladı.

Mengi de, "Bu dava benim için bir 'para kazanma-kaybetme' davası değil, topluma, ülkemin geleceğine hizmet davasıdır, bu nedenle kaybedilmiş bir dava olarak bakmıyorum. TCK çağdaş bir ülkeye yakışır şekilde değiştiği gün kimin kazanıp kimin kaybettiği ortaya çıkacaktır" dedi. (EÖ/BB)

BİA Haber Merkezi
26/02/2004 Erol ÖNDEROĞLU hukuk@bianet.org
Old 15-04-2004, 19:17   #45
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Ceza Kanunu'nun Irz Mantalitesi

Ceza Kanunu'nun Irz Mantalitesi

Adnan Ekinci

13/04/2004
Savcı ne yapsın, Türk Ceza Kanunu'nun 'kadın mantalitesi' bu kadar işte...
Mardin Kızıltepe'de bir kadının, gözaltındayken biri hemcinsi olmak üzere beş polisin cop marifetiyle kendisine tecavüz edildiğine ilişkin bir şikâyetine, 'Kadın, kadına tecavüz etmez' mantığıyla takipsizlik kararı verilmiş.

Aynı mantığı, Erzurum'da meydana gelen bir başka olayda da görebiliyoruz. Bir hemşirenin evine 'Su tesisatçısıyım' diye girerek, kurusıkı tabancayla tehdit ederek oral seks yaptıran ve çantasındaki 400 milyon lirayı alarak kaçan
sanığa hangi tür suçlardan ceza verildiğini sayayım mı?
Konut dokunulmazlığını ihlal, silahlı gasp ve eksik ırza geçmekten...

Yani, halen yürürlükte olan TCK'ya göre, bir kadına zorla oral seks yaptırmak 'ırza geçmek' sayılmıyor, sadece 'ırza geçmek için yarım kalmış teşebbüs' olarak kabul ediliyor.
Çünkü kanunumuza göre bir kadının ırzına geçilmiş olduğunu kabul edilmesi için, erkeğin cinsel organının, kadının cinsel organının içine girmesi gerekiyor.
Mantalitenin korkunçluğunu, bu suçlara verilen ceza miktarlarından da anlamak mümkün.
Sanığa konut dokunulmazlığı ve silahlı gasp suçundan verilen hapis cezası, 12 yıl 6 ay... Zorla oral seks yaptırmaktan verilen hapis cezası ise, sadece 2 yıl 11 ay...

Neyse eli kulağında, gitti gidiyor... 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu tarihe karışıyor.

Umarız, giderken kadınların ırzına yönelik mantaliteyi de beraberinde götürür.
Old 04-05-2004, 16:47   #46
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Tck Tasarısı Alt Komisyonu’nda Son Raunt

TCK TASARISI ALT KOMİSYONU’NDA SON RAUNT


TASARI KADININ İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ MEŞRULAŞTIRMAYA VE VATANDAŞLARIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ KISITLAMAYA DEVAM EDİYOR!

Bu hafta TCK Alt Komisyonu TCK Tasarısı üzerine çalışmalarını tamamlıyor. Ne yazık ki Tasarı şimdiki haliyle kadınların insan hakları ihlallerini meşrulaştırmaya ve vatandaşların hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya devam ediyor.

Medyaya TCK Tasarısı’nda yapılması gereken bütün değişiklikler Alt Komisyon’da kabul edilmiş gibi bir imaj yansıtılıp kamuoyunun gözleri boyanmaya çalışılıyor. Gerçekte ise Tasarı’da Namus Cinayetleri, Bekaret Testleri, Müstehcenlik ve Hayasızca Hareketler gibi çok önemli maddelerde, kadının insan hakları ihlallerine yol açacak ve vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini kıstlayacak çağ dışı düzenlemeler olduğu gibi duruyor.

Türkiye’nin çağdaş, eşitlikçi ve demokratik bir hukuk devleti olması, Türk Ceza Kanunu’nun Anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesine ters düşmemesi ve AB 7. Uyum Paketi çerçevesinde gerekli reformların yapılması için Alt Komisyon’da TCK Tasarısı’nda aşağıdaki değişikliklerin mutlaka yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde Alt Komisyon TCK reformu için gerekli düzenlemeleri yapmaktan geri kalacak ve kadınlara, kamuoyuna ve medyaya “vatandaşların hak ve özgürlüklerini eşit ve tam olarak koruyacak bir TCK hazırladıklarına” dair verdikleri sözü tutmamış olacaktır.

Bu hafta Komisyon’da tekrar görüşülmesi beklenen ve mutlak surette değişiklik yapılması gereken düzenlemeler şöyle:

NAMUS CİNAYETLERİ: Yetkilileri, gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya ikna etmek için daha kaç kadın önceden tasarlanmış vahşi cinayetlere kurban gidecek?

Komisyon, kadın örgütlerinin taleplerini ve kamuoyunun baskısını ısrarla görmezden gelerek Tasarı’da namus cinayetlerini engelleyecek yaptırımları kabul etmiyor. Namus cinayetlerinin yasa eliyle meşrulaşırılmasını engellemek için “Nitelikli İnsan Öldürme” maddesinde sayılan ağırlaştırıcı haller arasına “namus saikiyle” ifadesinin eklenmesi ve “Haksız Tahrik” maddesinin gerekçesinde “namus cinayeti failleri haksız fiil hükmünden yararlanamaz” şeklinde bir ifadeye açıkça yer verilmesi gerekiyor.

BEKARET TESTLERİ: Kadınların bedensel bütünlüğünü hiçe sayan, genç kızları intihara sürekleyen bu çağdışı uygulama daha ne kadar sürecek?


TCK Tasarısı bekaret kontrollerini engelleyecek düzenlemeleri getirmiyor. Tecavüze uğramış bir kadının bakire olması veya olmaması işlenen şuçun niteliğini değiştirmediği için, sadece kadınların ve genç kızların üzerinde baskı oluşturmak için kullanılan “bekaret kontrolü” ifadesi Tasarı’dan çıkartılmalıdır. Tasarı’da sadece hakim veya acil durumlarda savcının kararıyla ve delil toplama amacıyla “genital veya jinekolojik muayne” yapılabileceği ve bunlar dışında kadınlara veya kız çocuklarına bekaret kontrolü yapan herkesin cezalandırılacağının açıkça belirtilmesi gerekiyor.

HAYASIZCA HAREKETLER: TCK vatandaşların en temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamak için kullanılabilecek hukuki dayanağı olmayan düzenlemelere yer vermeye devam edecek mi?

TCK Tasarısı, “Her ne suretle olursa olsun alenen hayasızca veya edep duygularını incitecek eylemlerde bulunanlar” için altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Hayasızca Hareketlerin hangi ölçütlerle belirlendiğini ve hangi eylemleri kapsadığını belirtmeyen madde kısa kollu giyen kadını veya sokakta el ele dolaşan genç bir çifti bile hapse attırmanın önünü açıyor. Bu maddenin sadece teşhircilere ceza öngörecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

MÜSTEHCENLİK: Türkiye’de ifade özgürlüğü kısıtlanmaya daha ne kadar devam edecek?

TCK Tasarısı’nın Müstehcenlik maddesi, bilimsel araştırmalar, sanat eserleri ve basın haberleri de dahil her türlü yayına "Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntü içermeleri" halinde 3 ila 10 yıllık hapis cezaları öngörüyor. Maddede yayının niteliği konusuna bir ayrım yapılmadığından, bir tecavüz haberi, ensest üzerine bilimsel bir makale ya da eşcinsellik temalı bir şiir, "müstehcen" bulunabilecek. Madde bu haliyle, Avrupa Birliği mevzuatı ile uyum sürecinde "yedinci uyum paketi" olarak adlandırılan ve 25192 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 30.07.2003 tarihli ve 4963 sayılı kanunla da çelişiyor. Müstehcenlik maddesinden ifade özgürlüğünü kısıtlayan ibarelerini çıkartılması ve sadece çocuk pornografisini cezalandıracak biçimde düzenlenmesi gerekiyor.

TCK Kadın Platformu adına

Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Vakfı
Old 03-07-2004, 10:49   #47
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan TCK Son Değişiklikler

TCK’deki son değişiklikler

TBMM Adalet Komisyonu, Türk Ceza Kanunu (TCK) Tasarısı’nın “Çocuk düşürtme, düşürme ve kısırlaştırma” başlıklı 5. bölümü bazı değişikliklerle kabul edildi. Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.

Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi 10 haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Bu durumda, çocuğun düşürülmesine rıza gösteren kadın hakkında 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası verilecek.

Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi 10 haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacak.

Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu (tecavüz) gebe kalması halinde, süresi 20 haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla gebeliği sona erdirenlere ceza verilmeyecek. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi zorunlu tutuluyor. Alt komisyonda, 24 hafta olan bu süre, AK Parti milletvekillerinin verdiği bir önerge ile 20 haftaya düşürüldü. Bu madde, uzun süre tartışıldı. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, 24 haftalık sürenin bilimsel bir sınır olduğunu ifade ederek, bu sürenin kalmasını istedi.

CHP Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, 24 haftanın kalması gerektiğini ifade ederek, kırsal kesimde özellikle ensest ilişki sonucu hamile kalan kız çocuklarının bunun farkına varamadıklarını söyledi. Eraslan, ayrıca Bosna-Hersek'te tecavüze uğrayan kadınların
durumunu örnek göstererek 24 haftanın korunmasını istedi.

Komisyon Başkanı Köksal Toptan ile bazı AK Parti milletvekilleri, 24 haftada çocuğun tüm organlarının geliştiğini ve yaşam şansının yükseldiğini belirterek, bu sürenin azaltılmasını önerdi. Daha sonra verilen önerge ile 24 hafta 20 haftaya indirildi. Çocuk Düşürme başlıklı 102. maddeye göre de gebelik süresi 10 haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi halinde 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülüyor.

Tasarı, bir erkek veya kadını rızası olmaksızın kısırlaştıranlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilmesini de düzenliyor.

Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına mahkum edilecek. Fiilin, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda 7 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacak. Bunun eşe karşı işlenmesi halinde ise soruşturma ve kovuşturmanın yapılması, mağdurun şikayetine bağlı olacak.

Cinsel saldırı suçunun beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye, kamu görevinin ve hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılarak, bir iki ve üçüncü derecede kan ve kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye, silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde bu ceza, yarı oranında artırılacak.

Cinsel saldırı suçunun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir ve şiddet kullanılması durumunda, kişi, ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılacak.

Cinsel saldırı suçunun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına çarptırılacak. Suç sonucunda mağdurun ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunacak.

Bu sabah yaptığı toplantıda Tasarı'nın 5 maddesini daha kabul eden Komisyon, çalışmalarını öğleden sonra da sürdürecek.





Kaynak: haberturk.com, 2 Temmuz 2004
Old 07-07-2004, 20:45   #48
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

TCK KADIN PLATFORMU

MECLİSE GİDİYOR...

TCK tasarısının TBMM Adalet Komisyonu’nunda görüşülmesine devam edilirken, TCK Kadın Platformu’nu oluşturan örgütlerin temsilcileri, taleplerini bir kez daha yinelemek üzere TBMM’ye gidiyorlar. Yarın (8 Temmuz) saat 12:30’da TBMM Çankaya kapısı önünde buluşacak temsilcilerin arasında, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Şiddet Özel Raportörü Prof. Yakın Ertürk de var.

Platform, TCK reformunun amacına ulaşması ve TCK’da kadına karşı ayırımcılığın ortadan kalkması için;

Bekaret kontrollerinin tamamen yasaklanmasını,
“Ayırımcılık” maddesine “cinsel yönelim” ifadesinin yeniden eklenmesini,
15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkilerine getirilen yaptırımların kaldırılmasını,
“Eş” tanımının birlikte yaşamaları kapsayacak şekilde yapılmasını,
“Müstehcenlik” maddesinin ifade hürriyetini kısıtlamayacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyor.


Platform, AB Uyum Süreci için hazırlanan Ulusal Program’ın Siyasi Kriterler bölümünde “Hükümet, tüm bireylerin herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm insan hakları, temel özgürlükler ve kültürel haklardan tam ve eşit olarak yararlanmalarını güvence altına almanın temel görevi olduğuna inanmaktadır” denildiğini ve kadın-erkek eşitliğinin uygulamada hayata geçirilmesine öncelik verileceğinin taahhüt edildiğini hatırlatarak, bu değişikliklerin eksiksiz yapılması gerektiğini vurguluyor.

Ayrıca Başbakan Tayyip Erdoğan, 59. Hükümet Programı'nı açıkladığı 18 Mart 2003 tarihli konuşmasında, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasının hükümetin öncelikli konularından bir olacağını vurguladığını ve AKP Seçim Beyannamesi’nde ise BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW) atıfta bulunularak, bu sözleşmenin getirdiği bağlayıcı ilkelerin uygulanmasına yönelik düzenlemeler yapılacağı taahhüt edildiğini hatırlatıyor. Benzer şekilde CHP’nin Parti Politikaları’nda da, “Kadın haklarının geliştirilmesinin olmazsa olmaz koşulu, kadının kişiliği üzerindeki her türlü dinsel/toplumsal baskının kaldırılmasından geçmek” olduğunun söylendiğini ifade ediyor.

TCK Kadın Platformu, yukarıda özetlenen taahhütlerin ışığında, TCK Tasarısı’nın çağdaş ve eşitlikçi, Türk halkına yaraşır bir yasa olarak çıkabilmesi, T.C. Anayasası ve AB siyasi kriterleriyle olduğu kadar, önceden açıklanan Hükümet ve parti programlarıyla da uyum göstermesi için, belirtilen değişikliklerin yapılmasını talep ediyor.

AYRINTILI BİLGİ İÇİN:

KADININ İNSAN HAKLARI YENİ ÇÖZÜMLER VAKFI; 212 251 00 29
Old 08-07-2004, 17:28   #49
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yeni TCK'da Cinsel İstismara Ceza Var
Adalet Komisyonunda görüşmeleri süren yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) tasarısında çocuklar cinsel istismara karşı koruma altına alınıyor. "Çocukların cinsel istismarı" tasarıda ayrı bir suç maddesi olarak düzenlendi.



--------------------------------------------------------------------------------
Radikal
05/07/2004 Yurdagül ŞİMŞEK
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (Ankara) - "Cinsel istismar", tasarıda, "15 yaşını tamamlamış ya da tamamlamamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ve diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar" olarak tanımlandı ve şu düzenlemeler getirildi:

* Çocuğu cinsel açıdan istismar eden kişi 3-8 yıl hapis cezasına çarptırılacak. Cinsel istismar çocuğun vücuduna, organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilirse hapis cezası arttırılarak 8-15 yıl olacak.

* İstismarın çocukla aralarında belli bir akrabalık ilişkisi bulunan, çocuğa karşı koruma ve gözetim yükümlülüğü olan kişi tarafından veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde verilecek cezalar yarı oranına kadar arttırılacak.

* Cinsel istismarın, "15 yaşını tamamlamamış ya da tamamlamamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı" gerçekleştirilmesi halinde ceza yine yarı oranında arttırılacak.

* İstismara uğrayan çocuk bitkisel hayata girer veya ölürse, faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.

* Cebir, tehdit ve hile olmaksızın (rızası ile), 15 yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine altı aydan iki yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

* Reşit olmayan kişiyle ilişkiye giren fail mağdurdan beş yaştan daha büyük ise cezası iki kat artacak. (YŞ/EÜ)
Old 09-07-2004, 15:45   #50
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yeni TCK komisyondan geçti

346 maddelik Türk Ceza Kanunu Tasarısı, TBMM Adalet Komisyonu’ndan 10
mesai gününde , toplam 45 saat çalışılarak geçti.

Ankara


8 Temmuz 2004— Komisyonda son gün kabul edilen düzenlemelerle, milli
yararlara karşı, yabancı kişi ve kuruluşlardan menfaat sağlayanlar 10 yıla kadar
hapisle cezalandırılacak. Basın yayın yoluyla iftira edenlere de 2 ila 7 yıl
arasında hapis cezası verilecek.

346 maddelik Türk Ceza Kanunu Tasarısı, Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul
edildi.
Komisyonda tasarının 306. maddesi üzerinde uzun tartışmalar yapıldı. Bu
madde, milli yararlara karşı yabancı kişi ya da kuruluşlardan doğrudan ya da
dolaylı olarak yarar sağlayanlara verilecek cezaları düzenliyor. Tartışmalar
sonunda bu kişilere 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 10 bin güne kadar adli para
cezası getirildi.

İFTİRACIYA HAPİS
Tasarıda iftira suçu ile ilgili madde üzerinde uzun tartışmalar yapıldı.
Buna göre iftira atmaya 2 ila 7 yıl arasında hapis cezası öngörülüyor.
Bu madde düzenlenirken kişilerin pişmanlık duyması durumunda belli
indirimler uygulanıyor. Ancak suç basın yoluyla işlendiği taktirde ceza indirimi
uygulanmıyor.

ÇİÇEK: ÖZÜR YETMİYOR
Bu madde tartışılırken Adalet Bakanı Cemil Çiçek, yıllar önce kendisinin
ağzından “flört fahişeliktir” diye yazıldığını, haberi yazan gazetecinin 12 yıl
sonra kendisine, “Söylemediğiniz bir şey yazdım, özür dilerim “dediğini anlattı.
Çiçek, 12 yıl sonraki özrün durumu değiştirmediğini vurguladı.
CHP’li komisyon üyesi Orhan Eraslan, bu maddenin basına sansür anlamına
geldiğini belirterek karşı görüş bildirdi.

BEKARET KONTROLÜ YASAK
Yeni Türk Ceza Kanunu ile bundan böyle okul müdürleri ve aile genç kızı
bekaret kontrolüne götüremeyecek.
Org. TCK’daki değişiklikler
Yetkili hakim ve savcı kararı olmaksızın kişiyi muayeneye gönderen kişi
hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Ancak hayat kadınları
için bu hüküm geçerli olmayacak.

KARA PARANIN CEZASI AĞIRLAŞTI
Kara para aklamanın cezası da ağırlaştırıldı. Bu suçtan kaynaklanan
malvarlığını yurtdışına transfer eden kişi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 20 bin
güne kadar adli para cezasına çarptırılacak.
Old 12-07-2004, 22:29   #51
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadınlar: Bu yetmez

TCK'da bekâret kontrolünün tamamen yasaklanmasını isteyen kadın örgütleri, tasarıyla namus cinayetlerinin yine cezasız kalacağını söyledi

12/07/2004

AHMET ŞIK
İSTANBUL - Kadın örgütleri, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen, yetkili hâkim ve savcı kararı olmadan genital muayene yapılmasını suç sayan yasal düzenlemeleri yetersiz buldu. 40 kadar kadın kuruluşunun oluşturduğu Türk Ceza Kanunu (TCK) Kadın Platformu, yapılan düzenelemelerin kâğıt üzerinde kalacak iyileştirmeler olduğunu öne sürdü ve bekâret kontrollerinin tamamen yasaklanması taleplerinin yasaya girmediğini açıkladı.
TCK Kadın Platformu'ndan Müjde Bilgütay, TCK Tasarısı'nın bu haliyle çağdaş, demokratik bir hukuk devletinde bulunması gereken normlarla ve Avrupa hukukuyla çelişen düzenlemeler içerdiğini söyledi. Kadın Platformu olarak, yeni TCK'da namus ve töre cinayetlerine yönelik düzenlemeyi yetersiz bulduklarını belirten Bilgütay, "Hayâsızca hareketler, bekâret testleri ve müstehcenlik konularındaki düzenlemelere bakılarak kadınlara yönelik cinsel ayrımcılığın sürdüğünü ve yasalarla korunduğunu söyleyebiliriz" dedi.


Bekâret kontrolü kalkmadı
Basında yer alan bekâret kontrolünün kalktığı yönündeki haberlerin de gerçeği yansıtmadığını belirten Bilgütay, şöyle devam etti: "Bekâret kontrolü aileler ya da okul yöneticileri ve öğretmenleri tarafından özel doktorlara yaptırılabiliyor. Bekâret kontrolü erkek egemen sistemin ve devlet düzeninin kadınlar üzerindeki kontrol mekanizmasıdır ve uluslararası sözleşmelere göre suçtur. Hukuka aykırı bekâret kontrolü yapan okul yöneticileri ve doktorların cezalandırılması yasada tanımlanmalıdır. Kişinin cinsel bütünlüğüne aykırı bir uygulama olan bekâret kontrolü, aile tarafından yaptırıldığında kişinin rızası alınmalıdır."


Herhangi biri ihbar edebilir
Bilgütay, cinsel şiddetin yaygın olduğu Türkiye'de mutlaka cinsel suçlar masası kurulması, başvurularda kadınlardan oluşan uzman bir ekibin mağdura psikolojik ve adli destek vermesi gerektiğini de belirterek şunları söyledi: "Türk Ceza Kanunu düzenlemelerinde bir yandan genital muayene hâkim ve savcı kararına bağlanırken, diğer yandan 15-18 yaş arası kız ve erkekler rızalarıyla cinsel ilişkiye girdikleri için ceza alabilecekler. Bunun kanıtı da genital muayene olacağı için, kız çocukları herhangi birinin ihbarıyla muayene edilecek. 15-18 yaş arası gençlerin rızaları dahilinde cinsel ilişkiye girebilme hakları vardır. Kız çocuklarının 10-15 yaş büyük erkeklerle girdikleri ilişkilerde ise yaş hiyerarşisinden doğan bir etkilenme varsa ceza verilebilir."


Namus cinayetine ceza yok
Tasarının, 'namus cinayetlerini' tanımlayan düzenlemesinin de yenilik getirmediğini öne süren Bilgütay, "Namus saikiyle öldürme suçu nitelikli insan öldürme maddesinin altına alınsın dedik, ki bunun cezası ağırlaştırılmış müebbettir. Böylece devlet, namus cinayetlerine karşı tavır aldığını yasayla da göstermiş olacaktı" diye konuştu. Bilgütay, eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Gerçi yasaların yanı sıra eğitim de gerekli, ama en azından kâğıt üzerinde de olsa bu önemlidir. Onca çabamıza karşın yalnızca 'töre saiki' maddesini koyabildik. Ama bu da namus cinayetlerini kapsamıyor zaten. Türkiye'de işlenen namus cinayetlerinin çok küçük bir bölümü aile meclisi kararıyla gerçekleşiyor. Yani o kadar cinayetin çok az bir bölümü töre saiki maddesinin içine girecek. Geri kalanı kişisel namus anlayışı üstünden yürüyeceği için, bu cinayetler de cezasız kalmaya devam edecek."


Hayâsızca hareketler
Bilgütay, yasa tasarısının, 'Her ne suretle olursa olsun alenen
hayâsızca veya edep duygularını incitecek eylemlerde bulunanlara' altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngören maddesini de eleştirdi: "Maddede bu eylemlerin neler olduğu belirtilmiyor. Bu maddenin sadece teşhircilere ceza öngörecek şekilde düzenlenmesi ya da sözü geçen eylemlerin ne olduğunun iyice tanımlanması gerekiyor. Yine müstehcenlik maddesinde de, bilimsel araştırmalar, sanat eserleri ve basın haberleri de dahil her türlü yayına, 'Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntü içermeleri' halinde 3 ila 10 yıllık hapis cezaları öngörülüyor. Maddede yayının niteliği konusuna bir ayrım yapılmadığından, bir tecavüz haberi, ensest üzerine bilimsel bir makale ya da eşcinsellik temalı bir şiir, müstehcen bulunabilecek. Madde bu haliyle, 7. uyum paketi olarak adlandırılan kanunla da çelişiyor."



--------------------------------------------------------------------------------


Kadın örgütleri ne istiyor?
TCK Kadın Platformu'nun hazırladığı 'Kadın Bakış Açısından TCK Kanunu'na göre, TCK'da kadına yönelik ayrımcılığın kalkması için yapılması istenen değişiklikler şöyle sıralandı:


Bekâret kontrolleri TCK kapsamında bir suç olarak düzenlenmeli ve cezalandırılmalı.

TCK'nın 'ayrımcılık' maddesi Anayasa'ya uygun şekilde, kadın erkek eşitliğini gözetecek biçimde düzenlenmeli.

Ayrımcılık maddesine 'cinsel yönelim' ifadesi yeniden eklenmeli.

15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkilerinin aleyhindeki yaptırımlar kaldırılmalı.

Müstehcenlik maddesi ifade hürriyeti kısıtlanmayacak şekilde yeniden düzenlenmeli.

Türkiye devleti 'namus cinayetleri'ni engellemek için tüm gerekli yasal düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür.
Old 13-07-2004, 21:01   #52
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sansursuz.com - Bağımsız ve Direkt

TCK Platformu: ``Bekaret Kontrolu İçin Açık Kapı Bırakılıyor``

TCK Platformu, TCK Tasarısında bekaret testlerinin yasaklanmadığını,
uygulamanın devamı için açık kapı bırakıldığını savundu.

TCK Platformu`ndan yapılan açıklamada, 15-18 yaş arası gençlerin
rızaya dayalı cinsel ilişkilerine getirilen yaptırımların kaldırılması gerektiği
savunuldu. Açıklamada, tasarıda yer alan bekaret testleri konusunun tamamen
yasaklanmadığı savunulurken, uygulama için açık kapı bırakıldığı kaydedildi.

``Müstehcenlik`` maddesindeki ifade hürriyetini kısıtlyıcı
ifadelerin çıkarılması gerektiğine de değinilen açıklamada, ``ayrımcılık``
maddesine ``cinsel yönelim`` ifadesinin yeniden eklenmesinin önemli olduğu ifade
edildi.

Açıklamada öte yandan, ``Nitelikli İnsan Öldürme`` maddesine alınan
``töre saiki`` ifadesinin ``namus saiki`` olarak değiştirilmesi gerektiği
savunuldu.

TCK Platformu, aralarında Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Vakfı
gibi kuruluşların da bulunduğu kadın örgütü ağırlıklı 40 sivil toplum
kuruluşundan oluşuyor.



Kaynak : ANKA Ajansı
10 Temmuz 2004 20:10
Old 13-07-2004, 21:31   #53
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yalçın DOĞAN
Göre Göre, Töre!..


‘ERKEKLERİN namus adına cinayet işlemelerini anlayışla karşılayabilirim!..’

Bu hazin cümle ve anlayış, ne yazık ki, halen TBMM’de bizi temsil eden bazı milletvekillerine ait.

Aylardır süren bir tartışma var. Türk Ceza Yasası yeniden düzenleniyor. Tasarı TBMM Adalet Komisyonu’nda son biçimini almak üzere. Genel Kurula Ekim’de geliyor.

Özellikle kadınların başını çektiği bir çalışma gurubu, tasarıyı daha çağdaş kılmak amacıyla, bir platform oluşturuyor. 40’tan fazla sivil toplum örgütünün katıldığı TCK Platformu.

PLATFORMUN İSTEKLERİ

Anılan platform, geçen cuma Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan’ı 25 kişilik bir heyetle ziyaret ediyor. Önerileri şöyle:

Bekaret testi tamamen yasaklansın.

15-18 yaş arası gençlerin, rızaya dayalı cinsel ilişkilerine getirilen yaptırımlar kalksın.

Müstehcenlik maddesindeki ifade özgürlüğünü kısıtlayan tanımlar çıksın.

Ayrımcılık maddesine, cinsel yönelim kavramı yeniden eklensin.

Nitelikli insan öldürme maddesine alınan töre saiki ifadesi, namus saiki olarak değiştirilsin.

KURTULMA FIRSATI

Özetlenen istekler, son derece çağdaş!.. Oysa, tasarı çağdışı kurallar içeriyor.

Örneğin, müstehcenlik maddesi, aynı zamanda basın özgürlüğünü kısıtlıyor. Ya da bekaret testi maddesi, mağdurun onayına gerek görmüyor.

Hele de, töre cinayeti maddesi!.. Tasarıda, özellikle töre cinayeti vurgulanıyor. Namus cinayeti denmiyor. Çünkü, o 25 kişilik heyetin ziyaretinde, bir milletvekili, heyete ‘erkeklerin namus temizlemek adına, cinayet işlemelerini, anlayışla karşılayabileceğini’ söylüyor!.. Hangi çağda yaşıyoruz?.. Pes!..

Oysa, madde şimdiki haliyle, töre adına değil, kişisel namus anlayışı adına işlenen cinayetlere açık kapı bırakıyor!.. Töre cinayeti işleyenler namus adına öldürdüm, dediğinde, ağır cezadan kurtulma fırsatı buluyor!..

BEŞ YILDA 59 CİNAYET

Tiyatrolara, romanlara, öykülere bile geçiyor, işlenen bir namus cinayeti karşısında, ‘töremiz böyle diye’, tiradlar atılıyor!..

Birleşmiş Milletler 11 Temmuz’da, Dünya Nüfus Günü’nü kutluyor. Bu nedenle, çok hoş bir afiş hazırlıyor. Başlığı şöyle:

‘Göre Göre Töre Cinayeti İçin Her Yıl Kaç Kadın Kurban Ediliyor?..’

Afişle birlikte, bir de Türkiye haritası var. Harita, son beş yılda, Türkiye’de işlenen 59 töre/namus cinayetini gösteriyor.

Daha çok Doğu ve Güneydoğu’da, ama İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Adana, Samsun, Aydın da, aynı nitelikte cinayetlere sahne oluyor.

Birleşmiş Milletler, Dünya Nüfus Günü için, Türkiye’de töre cinayetlerini öne çıkartıyor.

Neden?.. Özünde, töre cinayetleri, cinsiyete dayalı şiddeti içeriyor. Birleşmiş Milletler ve uygar ülkeler, bu şiddete son verme çabasında.

Bu tasarıyla, namus cinayeti işleyenler korunmuş oluyor!.. Eee, ne de olsa, erkek milletiz!..
Old 14-07-2004, 20:49   #54
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yeni TCK Tasarısı komisyondan geçti
Türk Ceza Kanunu Tasarısı Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Ekim ayından beri üzerinde çalışılan Tasarı ile soykırım, göçmen kaçakçılığı, insanlığa karşı işlenen suçlar, organ ve doku kaçakçılığı ve insan üzerinde bilimsel deney yapılması, komşu gürültüsü gibi suçlar ilk defa Türk Ceza Yasası’nda düzenlenirken, "töre cinayetleri", "tecavüz bebekleri" ve "bekaret kontrolü" gibi konularda da önemli değişiklikler içeriyor.


TCK Tasarısı’nın tekriri müzakerelerinde devlet sırrının açıklanmasına ilişkin önerge Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalışma yaparak Genel Kurul’da yeniden ele alınmasını sağlayacağı gerekçesiyle ertelendi.

Bugünkü görüşmelerde daha önce tasarıdan çıkarılan "Hükümlü veya tutukluların ayaklanması" başlıklı madde yeniden düzenlenerek tasarıya yeniden eklendi. Buna göre, hükümlü veya tutukluların toplu olarak ayaklanması halinde, her biri hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacak. Hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla olmaması halinde ise bu suçtan dolayı cezaya hükmedilemeyecek. Ayaklanma sırasında başka suçların işlenmesi halinde ise, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre ceza verilecek.

Yeni TCK ile getirilen bazı düzenlemeler şunlar:

SENDİKAL HAKKI ENGELLEYENE HAPİS

Tasarıya ayrıca "Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi" başlıklı yeni bir madde eklendi. Buna göre, bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikaden veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişiye, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilecek. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı bir başka davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecek.

TİCARİ SIRRI AÇIKLAYANIN CEZSASI ARTIRILDI

Görüşmelerde ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanmasına ilişkin hüküm de yeniden düzenlendi. Buna göre, sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacak.

YENİ TCK EYLÜL’DE MECLİS GÜNDEMİNDE

TBMM’de Adalet Komisyonu’nda kabul edilen yeni Türk Ceza Yasası Tasarısı’nın, Eylül ayında Genel Kurul gündemine alınması bekleniyor. Bu tasarıyla soykırım, göçmen kaçakçılığı, insanlığa karşı işlenen suçlar, organ kaçakçılığı, insan üzerinde bilimsel deney yapılması, komşu gürültüsü gibi suçlar ilk defa Türk Ceza Yasası’nda düzenlenirken, "töre cinayetleri", "tecavüz bebekleri" ve "bekaret kontrolü" gibi konularda da önemli değişiklikler içeriyor.

Bu tasarıyla, Türk Ceza Yasası, 78 yıldan bu yana ilk defa bütünüyle değiştirilmiş olacak. Yeni TCK’da "Suçta ve cezada kanunilik" ilkesi ön planda tutulurken, bir çok suçun cezasında artırıma gidiliyor.

Tasarıya göre, yasaların açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyecek ve güvenlik tedbiri uygulanamayacak. Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbiri uygulanacak.

İDAM YERİNE HÜCRE CEZASI

İdam cezası yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanacak. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kişinin hayatının sonuna kadar devam edecek ve suçlu belli bir süre hücrede kalacak.

-Suç işleyen kişi belli bazı haklardan mahrum bırakılacak.

-Suça sürüklenmiş bir çocuk, eğitimine devam ettirebilmesi için bir ailenin yanına ya da bir kuruma yerleştirilecek.

SOYKIRIMA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS

-Bir plan içinde, milli, etnik, ırksal, dini veya bunlar dışında bir özellikle belirlenen bir grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi amacıyla, bu gruptaki üyelere karşı işlenen soykırım suçuna ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.


İNSANLIK SUÇUNA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS

-Bir plan doğrultusunda siyasal, felsefi, ırksal veya dini saiklerle nüfusun sivil bir grubuna karşı sürgün etme, tutsaklaştırma, kitlesel biçimde ve sistemli olarak kişilerin öldürülmesi, insanların kaçırıldıktan sonra yokedilmeleri, insanları işkence veya insanlık dışı işlemlere veya bireysel biyolojik deneylere tabi kılma, cinsel saldırıda bulunma, zorla hamile bırakma, zorla fuhşa sevketme fiillerini işleyenlere de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.

İNSAN TİCARETİNE 12 YILA KADAR HAPİS

-Göçmen kaçakçılığına sekiz yıla kadar hapis cezası,

-İnsan ticaretine oniki yıla kadar hapis,

TÖRE CİNAYETİ TCK’DA

-Bir kişiyi kasten öldürene müebbet hapis.

-Canavarca hisle, yangın, su baskını, bombalama, nükleer veya biyolojik silahlarla kasten cinayet işleyene ağırlaştırılmış hapis cezası,

-Töre cinayetlerinde de kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacak ve bu tür cinayetlerde de "haksız tahrik" indirimi yapılmayacak.

-Anne, baba, kardeş veya eşi öldüren, çocuğu, gebe kadını öldüren, kan gütme amacı veya töre saikiyle cinayet işleyenlere de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası.

İNTİHARA AZMETTİRENE 5 YILA KADAR HAPİS

-İntihara azmettirene, yardım edene beş yıla kadar, intiharın gerçekleşmesi durumunda on yıla kadar hapis, başkalarını alenen intihara teşvik edenlere on iki yıla kadar hapis.

KASTEN YARALAYANA 3 YILA KADAR HAPİS

-Kasten yaralama suçuna bir yıldan üç yıla kadar hapis, bunun anne, baba, kardeş veya eşe karşı olması, kamu görevlisine karşı olması veya silahla olması durumunda ceza iki yıldan 5 yıla kadar hapis olacak.

İŞKENCEYE GÖZ YUMAN AMİRE DE 12 YILA KADAR HAPİS

-İşkence yapan kamu görevlisine 3 yıldan on iki yıla kadar hapis cezası. Bu suçun cezası, insan vücuduna verdiği zarara göre artırılacak. İşkence sonucunda ölüm meydana gelmişse, bu suçu işleyen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacak.

-İşkenceye göz yuman, savcı, emniyet amiri gibi kişilerin de işkence yapan kişi gibi cezalandırılacak.

BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU KİŞİYİ TERKEDENE 2 YILA KADAR HAPİS


-Bakmakla yükümlü olduğu kişiyi terkedene üç aydan iki yıla kadar hapis, terk nedeniyle ölüm durumunda müebbet hapis cezası.

KAZAZEDELERE YARDIM ETMEMENİN CEZASI 1 YILA KADAR HAPİS

-Yardım ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyene, trafik kazası ve benzeri olaylarda yardım etmeyenlere bir yıla kadar hapis ve para cezası.


ÇOCUK DÜŞÜRTENE ON YILA KADAR HAPİS

-Bir kadının çocuğunu düşürten kişiye beş yıldan on yıla kadar hapis,

-On haftadan sonra çocuğunu bilerek düşüren kadına bir aydan bir yıla kadar hapis ve para cezası,

COPLA TECAVÜZE ON İKİ YILA KADAR HAPİS

-Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişiye, şikayet üzerine iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası,

-Bu suçun vücuda organ veya bir cisim sokulması yoluyla işlenmesi durumunda yedi yıldan on iki yıla kadar hapis cezası. Bu suç eşe karşı işlenmişse soruşturma ve kovuşturma, eşin şikayetine bağlı olacak.

TECAVÜZ BEBEKLERİ 20 HAFTALIKKEN ALDIRILABİLECEK

-Tecavüze uğrayan kadın, süresi 20 haftadan fazla olmamak koşuluyla gebeliğini sona erdirebilecek.

ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI 3 YILDAN BAŞLIYOR

-Çocuğu cinsel yönden istismar edene üç yıldan sekiz yıla kadar hapis. Cinsel istismarın organ vesair cisim yoluyla yapılması durumunda 15 yıla kadar hapis. Baba, anne, vasi, öğretici ve bakıcı gibi kişilerin cinsel istismarı durumunda bu suçun cezası artırılacak. Suçun mağduru bitkisel hayata girer veya ölürse ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olacak.

-Onbeş yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişkiye girmenin cezası altı aydan iki yıla kadar hapis.

CİNSEL TACİZE 2 YILA KADAR HAPİS

-Cinsel taciz suçunun cezası üç aydan iki yıla kadar hapis olacak. Cinsel taciz, patronlar veya memurlar tarafından işlenirse ceza artırılacak.


ORGAN VE DOKU TİCARETİ TCK’DA

-Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacak. Suçun konusunun doku olması halinde ise bu ceza iki yıldan beş yıla kadar olacak.

-İnsan üzerinde bilimsel bir deney yapan kişiye, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecek.


MAGANDA KURŞUNUNA 2 YIL HAPİS

-Halkta korku ve panik yaratacak şekilde silahla ateş eden kişilere altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilecek.

TEHDİTİN CEZASI ALTI AYDAN BAŞLIYOR

-Bir başkasını tehdit eden kişiye altı aydan iki yıla kadar hapis cezası.

-Şantajın cezası 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası.

HAKSIZ ARAMAYA 1 YILA KADAR HAPİS

Hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası.

HAKARET SUÇU 6 AYDAN BAŞLAYACAK

-Hakaret suçunun cezası 6 aydan iki yıla kadar hapis olacak.

KAPKAÇ SUÇUNA 7 YIL HAPİS

-Hırsızlığın cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis, Elde veya üstte taşınan eşyayı cekip alarak veya özel beceriyle yapılan hırsızlığa 7 yıla kadar hapis.

-Dolandırıcılığın cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis.

-Hileli iflasa üç yıldan sekiz yıla kadar hapis.

MALA ZARAR VERME SUÇUNA 6 YIL HAPİS


-Başkasının malına zarar verme suçuna dört yıldan üç yıla kadar hapis cezası.Devlet malına, ormanlara, siyasi partilere verilen zarar veya öç alma amacıyla verilen zarara bir yıldan 6 yıla kadar hapis.

-İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verenlere bir yıldan dört yıla kadar hapis.

KALPAZANLIĞA 12 YILA KADAR HAPİS

-Sahte para basana, ülkeye sokana veya tedavüle koyana iki yıldan on iki yıla kadar hapis ve para cezası. Sahte parayı bilerek kabul eden kişiye, bir yıldan üç yıla kadar hapis, sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bilerek tedavüle koyan kişiye ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezası.

UYUŞTURUCU MADDE SATANA 15 YILA KADAR HAPİS

-Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri satan ve bulunduran kişilere beş yıldan on beş yıla kadar hapis cezası verilecek. Uyuşturucu maddenin, eroin, kokain, morfin veya baz morfin olması halinde bu cezalar yarı oranında artırılacak. Uyuşturucuyla ilgili suçların, bir örgüt tarafından işlenmesi durumunda cezalar artırılacak. Bu suçlar sağlık mensupları ve benzeri meslekler tarafından işlenirse cezalar artırılacak.

KULLANICILAR DENETİME ALINACAK

-Uyuşturucu madde kullanan kişi hakkında, tedavi ve denetimli serbestlik uygulanacak.

DEVRİM YASALARINA AYKIRI HAREKET EDENE BİR YILA KADAR HAPİS

-TCK’nın Devrim Yasaları arasında yer alan Şapka İktisası Kanun, Türk Harflerinin Kabul ve tatbiki Hakkındaki Kanun ile Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Yasa’nın koyduğu yasaklara ve yükümlülüklere aykırı hareket edenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilecek.

GÜRÜLTÜYE 2 YILA KADAR HAPİS

-Başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine neden olacak kadar gürültü yapan kişiler, iki aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacaklar

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GENİŞLEDİ

-TCK’nın 312’inci maddesi, 217’inci madde oldu. Buna göre, halkı sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kamunun güvenliği için tehlikeli tarzda kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis ile cezalandırılacak.

SİYASET YAPAN İMAMA İKİ YILA KADAR HAPİS

-İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi din hizmeti veren kişiler, görevini yerine getirirken, devlet idaresini ve yasalarını veya hükümet icraatlarını kötülerse altı aydan iki yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

ÇOCUK PORNOSUNA ON YIL HAPİS

-Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösterenlere, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası verilecek.

-Müstehcen ürünler satece seks-shoplarda satılacak. Buna aykırı hareket edenlere altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası verilecek.

-Müstehcen ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişilere, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin gün adli para cezası.

TEŞHİRCİLİĞE BİR YIL HAPİS

-Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişiye, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası.

FUHUŞ YAPTIRAN OTEL SAHİPLERİNE 4 YIL HAPİS

-Çocuklara fuhuş yaptıran kişilere dört yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası. Bir kimseyi fuhuşa sevkedenlere, fuhuş için aracalık edenlere, yer temin edenlere iki yıldan dört yıla kadar hapis. Zorla fuhuş yaptıranların cezası iki katına çıkarılacak. Fuhuşa sürüklenen kişi, tedavi veya terapiye tabi tutulacak.

ÇOK EVLİLİĞE İKİ YIL HAPİS

-Evli olmasına rağmen, başkasıyla da evlenme işlemi yaptıran kişiye üç aydan bir yıla kadar hapis.

BEKARET KONTROLÜ HAKİM VE SAVCI KARARIYLA OLACAK

-Okul müdürleri ve yurt müdürleri artık kızları bekaret kontrolüne gönderemeyecek. Yetkili hakim ve savcı kararı olmaksızın, bir kızı genital muayyeneye gönderenler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilecek.

İFTİRA EDENE BİR YILDAN DÖRT YILA KADAR HAPİS

-Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak bir kişiye iftira edene bir yıldan dört yıla kadar hapis.

KARAPARAYI AKLAMA TCK’DA

-Karaparayı aklama suçunun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası olacak. Bu suç kamu görevlileri ve belli bir meslek sahibi kişiler tarafından işlenirse ceza yarı oranında artacak.

GECEKONDU YAPIMINA BEŞ YILA KADAR HAPİS

-Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Bu ruhsatsız yapılara elektrik, su, telefon ve gaz bağlantısı yapanda altı aydan iki yıla kadar hapis. Yapı kullanımına izin alınmamış binalarda sınai veya ticari faaliyete izin verene bir yıldan üç yıla kadar hapis.

TEMEL MİLLİ YARARLAR

-Bağımsızlık, toprak bütünlüğü, milli güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine karşı suç işleyen, bu nedenle kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için yarar sağlayan vatandaşa üç yıldan on yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası verilecek.

(ANKA)
Old 14-07-2004, 20:53   #55
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Töre" Kaldı; Tasarı Eylül'de Genel Kurul'da


TCK tasarısı son kez Adalet Komisyonu'ndaydı. CHP'nin tasarıya "namus saikiyle"
ifadesinin girmesi için verdiği önerge reddedildi. CHP'li Erbatur, "Düzenlemeler
olumlu"; kadınlar "Komisyon basını yanlış yönlendiriyor, sesimizi duyuramıyoruz"
diyor.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
13/07/2004 Burçin BELGE burcin@bianet.org
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Türk Ceza Kanunu (TCK) tasarısı, bugün (Salı) son kez Adalet
Komisyonu'nda görüşüldükten sonra, Eylül'de Genel Kurul gündemine taşınmak üzere
rafa kaldırıldı.

Adalet Komisyonu'nun bugünkü toplantısında, tasarının 184. maddesi yeniden
görüşüldü; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), tasarıya "namus saikiyle" ifadesinin
girmesi için yeni bir önerge verdi. Ancak önerge, reddedildi.

Görüşmelerin Eylül'e kalmasını "karşı çıktıkları maddelerin yeniden gözden
geçirilmesi için önemli bir fırsat" olarak değerlendiren kadınlar, "namus
cinayetlerine ilişkin düzenlemelerin bir an önce tamamlanması gerektiğini" de
vurguluyorlar.

Kadınlar, tasarıda namus cinayetlerine, bekaret kontrollerine, müstehcenlik ve
cinsel yönelim ayrımcılığına ilişkin düzenlemelere karşı çıkıyor; gerekli
düzenlemelerin talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmesini istiyorlar.

"Komisyon basını yanlış yönlendiriyor"

Avukat Ayten Ağırdemir, "Tasarı şu haliyle çok kötü. Erkek bakış açısı yine
karşımıza çıktı. Sürecin uzaması, itirazlarımızı tartışma imkanı veriyor. Ancak,
bu arada kadınlar öldürülüyor; katilleri de ceza indirimlerinden faydalanmayı
sürdürüyor. Bu nedenle, kanun koyucular ellerini çabuk tutmalı" diyor.

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Nazan Moroğlu, Adalet Komisyonu'nun
basına verdiği bilgilerin aksine, tasarıda göstermelik iyileştirmeler
yapıldığını vurguluyor.

Moroğlu, "Eylül'e kadar önümüzde yeni bir süreç var. Bu süreci en iyi şekilde
değerlendirmeli, taleplerimizi ve itirazlarımızı usanmadan dile getirmeliyiz"
diyor.

Adalet Komisyonu'nun da yönlendirmesiyle, basında çıkan haberlerin kadınların
talep ve eleştirilerini yansıtmadığını savunan Kadının İnsan Hakları - Yeni
Çözümler Vakfı'ndan Pınar İlkkaracan, kadınların bu nedenle kamuoyunun dikkatini
çekmekten zorlandığı görüşünde.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Gaye Erbatur ise, "tasarıyı
genelde olumlu bulduğunu"; kadın kuruluşlarının itirazlarının aksine, "töre
cinayetlerine ilişkin düzenlemenin, namus cinayetlerinin önlenmesinde önemli bir
adım sayılması gerektiğini" söylüyor.

Erbatur, "Bu tür kanunların aceleye getirilmemesi gerek. Bütün bir yaz üzerinde
çalışılmalı. Taraflar, kamuoyu bu kanunu tartışmalı ve Eylül'de yapılmak istenen
değişiklikler Genel Kurul'un gündemine taşınmalı" diyor.

Moroğlu, Erbatur ve Ağırdemir'in bianet'e açıklamaları şöyle:

Erbatur: CHP önergesi reddedildi

* Bu tür kanunların aceleye getirilmemesi gerek. Bütün bir yaz boyunca, tasarı
üzerinde çalışılmalı. Taraflar, kamuoyu bu kanunu tartışmalı; Eylül'de yapılmak
istenen değişiklikler Genel Kurul'un gündemine taşınmalı.

* Bugün 184. madde yeniden görüşüldü; CHP tasarıya "namus saikiyle" ifadesinin
girmesi için yeni bir önerge verdi ancak önerge kabul edilmedi. 29. maddede
"töre ve namus cinayetlerinde haksız tahrik uygulanamayacağı" yazılmıştı. Töre
baskısıyla namusunu temizlemek üzere cinayet işleyenler de müebbet hapse mahkum
olacaklar. Bu, sorunumuzun önemli bir kısmını çözecek.

* Yargıtay'dan gelen hakimler de "Gerekçeyi detaylı bir şekilde yazarız ve
böylece düzenleme namus adına işlenen cinayetleri de kapsar" dediler.
Komisyondaki üyelerimiz, "namus"u hukuksal bir terim olarak değerlendiriyor ve
meseleye hukuksal bir terim çerçevesinde bakıyorlar.

Ağırdemir: Erkek egemen bakış yine karşımızda

* Tasarı şu anki haliyle çok kötü, erkek egemen bakış açısı yine karşımızda.

* Görüşmelerin Eylül'e kalması, karşı çıktığımız maddelerin tartışılması
açısından iyi. Ancak, özellikle namus cinayetlerine ilişkin düzenlemenin bir an
önce tamamlanması gerekiyor.

* Kadınlar her gün öldürülüyor; yasa çıkmadıkça katilleri de indirimlerden
faydalanmayı sürdürüyorlar.

* Sadece töre saikiyle işlenen cinayetlerin nitelikli insan öldürme kapsamına
alınması çok kötü. Tasarı, bir cinayetin namus kılıfına büründürülerek
sanıklarının indirimlerden faydalanmasına imkan veriyor.

* Bekaret kontrollerinin açıkça suç olarak değerlendirilmesini, cezalarının
ağırlaştırılması önemli. Cinsel yönelim maddesi tasarıya alınması, çok büyük bir
adımdı; ancak çıkartıldı.

Moroğlu: Göstermelik iyileştirmeler yapıldı

* Adalet Komisyonu'nda basına verilen bilgi, tasarıda önemli ve olumlu
değişiklikler yapıldığı yönünde. Ancak toplumumuzun ihtiyacı olan temel
değişiklikler göstermelik iyileştirmelerle yapılmış durumda.

* Daha önce Anayasa'da ve Medeni Kanun'un Mal Rejimi kurallarında göstermelik
bir şekilde geçirilen değişiklikler, umarım bu kez TCK'da da tekrarlanmaz.

* Bekaret kontrolü ve namus cinayetleri konusunda TBMM Genel Kurulu'nda
istenilen değişikliklerin kabul edilmesini dileriz.

* Görüşmelerin Eylül'e ertelenmesi, yeni bir çalışma sürecinin de başlangıcı. Bu
süreci doğru değerlendirmek, hepimizin görevi
Old 15-07-2004, 22:35   #56
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

‘Kadın Gözüyle Türk Ceza Kanunu Değişikliği’

Uçan Süpürge ve NDI işbirliğiyle düzenlenen “Kadın Gözüyle Türk Ceza Kanunu Değişikliği” paneli 30 Haziran’da yapıldı.


Uçan Süpürge Haber Merkezi- Uçan Süpürge ve National Democratic Institute (NDI) işbirliği ile düzenlenen “Kadın Gözüyle Türk Ceza Kanunu Değişikliği” paneli, 30 Haziran günü, Ankara Hilton Oteli’nde, TBMM Adalet Komisyonu’nun TCK Tasarısı’na ilişkin Alt Komisyon Raporu’nun ele alındığı saatte yapıldı. TCK Kadın Çalışma Grubu’ndan Avukat Şenal Saruhan ile AKP ve CHP’den CEDAW Şampiyonu milletvekilleri ve CHP’den Ankara Milletvekili Oya Araslı’nın konuşmacı olduğu panelin kolaylaştırıcısı, Uçan Süpürge adına Nazik Işık’tı. Kadın kuruluşları ile elçiliklerden geniş bir katılımcı grubunun izlediği paneli basın da izledi.

Neden Bu Panel?
Uçan Süpürge ve NDI adına panelin açış konuşmasını yapan Nazik Işık, bu panelin neden düzenlendiğini şu vurgularla anlattı:
- Meclis’te gelinen son durum hakkında bilgilenmek,
- Milletvekilleri, yasakoyucular ve kadın örgütleri arasında bilgi ve görüş alışverişine katkıda bulunmak,
- Kadınların taleplerini bir kez daha basına, kamuoyuna ve milletvekillerine aktarmak,
- Bundan sonrası için yeni adımlar ve yeni işbirliklerine zemin oluşturmak.


Saruhan: ‘Önemli kazanımlar oldu, ama hâlâ giderilmesi gereken eksiklikler var’

Panelin ilk konuşmasını, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı avukat Şenal Saruhan yaptı. Saruhan, kadın kuruluşlarının TCK Tasarısı’na ilişkin ortak görüş ve taleplerini oluşturan ve savunuculuğunu ve lobiciliğini yürüten TCK Kadın Çalışma Grubu’nun taleplerinin neler olduğunu anımsattı, Adalet Komisyonu’nun Alt Komisyonu’nda sağlanan gelişmelerden örnekler vererek, bu gelişmelere emeği geçen milletvekillerine ve kadınlara teşekkür etti.

Saruhan’ın Alt Komisyon’da sağlanmış olduğunu belirttiği önemli kazanımlara ilişkin örneklerinden bazıları şunlardı:

1) Tanımlar maddesinde yer verilmiş olan “kadın, bu ifade kızları da kapsar” ifadesinin Tasarı’dan çıkarılmış olması.
2) TCK’nin kadını birey/kişi olarak kabul eden bir anlayışa oturtulmasını sağlayan en önemli değişiklik olan, kadına karşı cinsel şiddetin “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” başlığı altına alınması.
3) Yasal evlilik dışında yeni doğan bebeğin öldürülmesinde ceza indiriminin Tasarı’dan çıkarılması.
4) Tasarı’da yer alan kaçırılmalarda evli-bekar ayırımının kaldırılması.
5) Kamuoyunda “tecavüzcünle evlen” olarak bilinen düzenlemenin Tasarı’dan çıkarılması.

Saruhan’ın üzerinde durduğu, tamamlanması gereken eksikliklerin ilki, namus cinayetleri idi. Bu konunun Tasarı’daki bir maddenin “gerekçe”sinde belirtildiğine dikkat çeken Saruhan, “Uzun yıllardır hukukçu olarak çalışmış olmanın verdiği güvenle söylemek isterim ki, yasaların uygulanmasına yasaların gerekçelerine bakma alışkanlığı son derece zayıftır, esas olan düzenlemelerin yasanın kendisinde yer almasıdır. Bu nedenle, bu konudaki düzenlemenin yasanın tanımlar maddesinde tanım getirilerek, 29 ve 85’inci maddelerde yer verilerek yapılması yerinde olacaktır” dedi. Saruhan, ayrıca, 15-18 yaş grubundaki gençler arasındaki cinsel ilişkilere yönelik düzenlemenin yetersiz olduğunu, bekaret kontrollerini yasakladığı ileri sürülen “genital muayene” başlıklı madde düzenlemesinin de bekaret kontrollerini yasaklamadığını vurguladı.

Araslı: ‘Alt Komisyon’daki kazanımlardan geriye gidilmemeli’

CHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Oya Araslı, panelde yaptığı konuşmaya, “TCK’nin Türkiye’nin modernleşme projesinin bir parçası olarak kabul edilmiş olduğunu, ancak kanunların da zamanla eskidiğini” kaydederek başladı. Araslı, Adalet Alt Komisyonu’nda Hükümet Tasarısı’ndan ileriye gidildiğine dikkate çekerek, “Adalet Komisyonu’nda kazanımlardan geriye gidilmemesinin önemli olduğunu” belirtti. Araslı’nın üzerinde durduğu, bundan sonraki aşamalarda giderilmesi gereken eksikliklerden bir kısmı şunlardı:

- Namus cinayeti kavramının kanuna girmesi, nitelikli adam öldürme;
- 10 haftalık kürtaj süresinin 12 haftaya çıkarılması;
- çocukların cinsel istismarı konusundaki yaş düzenlemelerinin Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uyumunun sağlanması;
- Kaçırmalarda tecavüz etmeden geri gönderme halinde tecavüz suçu işlememiş olmak nedeniyle ceza indirimi uygulanmasına ilişkin hükmün Tasarı’dan çıkarılması;
- Olumlu ayrımcılığı adeta suç sayan bir ayrımcılık tanımı yerine daha sağlıklı bir ayrımcılık tanımının getirilmesi.
- Müstehcenlik düzenlemeleri;
- Genital muayene düzenlemesinin bekaret kontrolünü yasaklar hale getirilmesi.


Güler: ‘Namus cinayetlerine iki kat ceza verilmeli’

CEDAW Şampiyonlarından AKP Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler, konuşmasında, TBMM Genel Kurulu’nda Adalet Komisyonu’ndan gelen TCK Tasarısı’ndan geriye bir gidiş olamayacağını ancak ileriye gidiş için bazı önergeler verilebileceğini vurguladı ve “namus cinayetlerine iki kat ceza verilmesi gerektiğine inandığını”, “ensestin cezasız kalmaması gerektiğini” söyledi.

Güler, “Eğitim, sağlık ve hukuk alanlarında çok önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemde bulunulduğu”na dikkat çekerek, “Bize düşen yapabileceklerimizin en iyisini yapmaktır. Kültürel değişim, eğitimde değişim zaman gerektiren, yavaş gerçekleşen değişikliklerdir. Her değişikliğe toplum hazır olmayabilir. Önemli olan adım adım bu değişimi gerçekleştirmektir” dedi.


Erbatur: ‘Kanunları toplumda tartışmak önemli. TCK bu açıdan bir örnek oldu’

CEDAW Şampiyonu CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur, sözlerine “kadınların telaş içinde olma nedenleri”ni anlatarak başladı. Erbatur sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk olarak, TCK 78 yıl sonra değişiyor. Yani TCK değişikliği sık ve kolay bir iş değildir, yeni bir TCK için bir 78 yıl daha beklemek gerekebilir. İkincisi; Sn. Prof. Dr. Aysel Çelikel döneminde yapılan TCK Tasarısı AKP Hükümeti tarafından TBMM’ye sevk edilmemiş, önceki yani daha eski tasarıya geri dönülmüştür. Bu da kadınlarda bir güvensizlik yaratmıştır.”

“TCK Tasarısı’na ilişkin Adalet Alt Komisyonu çalışmalarında Tasarı’da çok önemli ilerlemeler sağlandığını” belirten Erbatur, “Alt Komisyon’daki herkese teşekkür borçluyuz. Çok uzun bir zaman tartıştılar, çok emek verdiler” biçiminde konuştu. Erbatur, Alt Komisyon’da yapılamayan değişikliklerden en önemlilerinin namus cinayetleri, ensestin daha geniş bir tanıma oturtulması, bekaret-genital muayene alanındaki eksiklerin giderilmesi ve “eş” tanımının getirilmesi ile yasal evlilik olmamakla birlikte evlilik benzeri birlikte yaşamaların da kapsama alınmasının sağlanması konularını kapsadığını anlattı. “TCK Tasarısı’nın TBMM internet sayfasında tartışmaya açılmak üzere yayınlanmasının ok önemli olduğunu, ancak gerekçelerin de internet sayfasında yer alması gerektiğini” anlatan Erbatur şunları söyledi: “Kanunlar toplumda tartışılmalıdır. Bugün TBMM’de bu çok az yapılmakta, yürütmeden gelen kanun tasarıları daha milletvekilleri tarafından özümsenmeden TBMM’den geçirilerek yasalaştırılmaktadır. TCK, bu açıdan bir istisna olmuştur. Bir örnek olmuştur. Aslında bu örnek olması gereken değil, var olması gerekendir. Bu nedenle, keşke kanunlar böyle tartışılarak, gerekli görüş alma süreçleri, müdahalede bulunma süreçleri yaşanarak ve gerçekten uzlaşmalar sağlanarak çıkarılsa, tüm toplumun ortaklıklarını yansıtabilse. Bu çok daha doğru bir çözüm olur.”

Yıldız: ‘Kadın kuruluşları kadınların sesini duyurmayı başardı, teşekkür borçluyuz’

Konuşmasına “TCK Tasarısı’na ilişkin çalışmalarda AKP’li kadın milletvekilleri ile CHP Grubu’nun çok benzer görüşler geliştirdiklerini, bu görüşlerin de aslında kadın kuruluşlarının ortak görüşlerine dayandığını” anlatarak başlayan AKP İzmir Milletvekili Serpil Yıldız, “Kadınların sesinin duyulduğu bir çalışma dönemi oldu. Kadın kuruluşlarına teşekkür borçluyuz” dedi.

Bekaret kontrolü konusunda kendisinin de ayrıca bir çalışmasının olduğunu vurgulayan Yıldız, Tasarı’da sağlanan gelişmeleri maddeler üzerinde durarak ve gerekçeleriyle anlattıktan sonra, töre-namus cinayetlerinin TCK Tasarısı’na eklenmesi başta olmak üzere yapılması gereken ekleme ve düzeltmeler hakkındaki görüşlerini de aktardı. CEDAW Şampiyonu Yıldız ayrıca, “TBMM Genel Kurulu’nda bulunan Belediyeler Kanunu’nda kadın ve çocuk koruma evlerine ilişkin bir ekleme yapılması yönünde bir önerge hazırlamış ve AKP Grup Başkanlığı’na sunmuş olduğunu, bunun da TBMM Genel Kurulu’nda konuşularak kabul edileceğini düşündüğünü, böylece kadın sığınma evlerinin de belediyelerin görevleri arasına eklenmiş olacağını” söyledi.


Ünsal: ‘Kadın kuruluşları uygulamadaki yanlışlıklara da müdahalede bulunacaktır’

“Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelerin önemli olduğuna ve panel boyunca eksik kaldığı belirtilen düzenlemelerin bu aşamada Tasarıya eklenebileceğine inandığını” dile getiren AKP Adıyaman Milletvekili A. Faruk Ünsal, konuşmasında “Ceza Kanunu yapmak güç ve çok önemli bir disiplin. Toplumsal paylaşıma açıklık bu nedenle çok önem kazandı. Kadın kuruluşlarının bu süreçteki etkinliğini takdirle karşılıyoruz.” dedi.

CEDAW Şampiyonu Ünsal, “TCK değişikliği sürecinde bu kadar etkili müdahalelerde bulunan kadın kuruluşlarının hukuki uygulamanın yanlışlığına da etkin şekilde müdahalede bulunacağından emin olduğunu” vurgulayarak “Adalet Komisyonu’ndaki Tasarı’da gerekçe de yer alan ve bu nedenle yetersiz bulunduğu kaydedilen bazı düzenlemelerin uygulanmasının kadın kuruluşları tarafından sağlanacağına da güven duymak gerektiğini” anlattı. Ünsal, “panelin uzun sürdüğünü ve katılımcıların da konuşmasına imkan tanımak istediğini” belirterek, Tasarı maddeleri üzerinde durmak istemedi ve “dile getirilen görüşlere katıldığını” belirtti.


Ertürk: ‘Türkiye namus cinayetlerinin BM belgelerinde yer almasında rol oynamıştır’

Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürk, panelde yaptığı kısa konuşmada, “Türkiye’nin BM Kadın Konferansları sürecinde etkin çalışmalar yürüttüğünü, namus-töre cinayetlerinin BM belgelerinde yer almasında rol oynadığını, bugün de bu belgelerde imzası bulunan bir ülke olarak gerekenleri yapmasının beklendiğini” anımsattı.

Ertürk, konuşmasında, “Türkiye kadın kuruluşlarının BM çatısı altındaki bir çok çalışmaya etkin katılım sağladığını, bunun da gurur verici olduğunu, özellikle Cenevre’deki bazı çalışmalara daha da yoğun ilgi gösterilebileceğini, son dönemde Türkiye’nin İngiltere ile birlikte bazı yeni önerilerin gündeme gelmesini sağladığını” kaydetti.


Işık: ‘Tarihsel bir denk geliş oldu, Komisyon ve biz aynı anda toplandık’

CHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Oya Araslı, panelde yaptığı konuşmaya, “TCK’nin Türkiye’nin modernleşme projesinin bir parçası olarak kabul edilmiş olduğunu, ancak kanunların da zamanla eskidiğini” kaydederek başladı. Araslı, Adalet Alt Komisyonu’nda Hükümet Tasarısı’ndan ileriye gidildiğine dikkate çekerek, “Adalet Komisyonu’nda kazanımlardan geriye gidilmemesinin önemli olduğunu” belirtti. Araslı’nın üzerinde durduğu, bundan sonraki aşamalarda giderilmesi gereken eksikliklerden bir kısmı şunlardı:

Toplantının kapanış konuşmasını yapan Nazik Işık da konuşmasında şunlara değindi: “Tarihsel bir zamanda, anda toplandık; TBMM’de Adalet Komisyonu, burada da biz kadın kuruluşlarıyla CEDAW şampiyonu vekiller toplandık. Alt Komisyon’da emek veren tüm milletvekillerine teşekkür ediyoruz. Tasarıya giren yeni kavramlar da önemli kazanımlardandır. Kazanımların Komisyon’da ve Genel Kurul’da geri gitmemesi için onların Alt Komisyon kararlarının bekçisi ve takipçisi olacaklarını umuyor, bekliyoruz. Tasarı’nın tamamlanması gereken eksiklerinin de olduğu ortak görüştür. Bu eksiklere tek tek değinmeyeceğim, ancak bunların en önemlisinin namus-töre cinayetleri olduğunu vurgulayacağım. Kadınlar ölüyor, öldürülüyorlar; kadınların yaşama hakkını teslim eden bir TCK için çaba harcamak sadece kadınların görevi ve işi değildir. Tüm vekillerden bu çabayı göstermelerini bekliyoruz.”

Panelin devam etmekte olduğu saatlerde panelde de dile getirilen namus cinayetlerine ilişkin düzenlemenin Tasarı’ya ekleneceğinin Adalet Bakanı tarafından Komisyon’da yapılan konuşmalarla açıklık kazanmış olması, ilgi ve memnuniyetle karşılandı.
Old 16-07-2004, 21:49   #57
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Erkek Vuruyor, Devlet Koruyor"
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Platform'dan kadınlar, Taksim'de bir
basın açıklaması yaparak, namus cinayeti ve bekaret kontrolünün
TCK'da suç olarak tanımlanmasını istedi. Milletvekillerini, namus
cinayetlerine suç ortağı olmamaya çağırdı.

BİA Haber Merkezi
16/07/2004 Özge GÖZKE

BİA (İstanbul) - İstanbul'daki 20'ye yakın kadın kuruluşu ve grubunun
oluşturduğu Kadına Yönelik Şiddete Karşı Platform, Türk Ceza
Kanunu'ndaki (TCK) değişikliklerin, namus gerekçesiyle cinayet
işleyen erkekleri korumaya devam ettiğini söyledi.

Milletvekillerinin, namus cinayetlerine karşı önlem almamakla, bu
cinayetlere suç ortağı olacağını vurguladı. Geçtiğimiz günlerde
Adalet Komisyonunda kabul edilen TCK tasarısı, Eylül'de Meclis Genel
Kurulunda görüşülecek.

Taksim'deki metro istasyonu girişinde bugün (Cuma) öğle saatlerinde
toplanan 30'dan fazla kadın bir basın açıklaması yaparak, TCK'ya
namus cinayetleri ve bekaret kontrollerini suç sayan maddenin
eklenmesini istedi. Şiddete uğrayan kadınlar için yeterli sayıda
sığınak açılması talebini yineledi.

Kadınlar, töre ve namus adına öldürülen Güldünya Tören, Şemse Allak
ve 14 yaşındaki Nuran Halitoğulları' nın fotoğrafları ile "Katilleri
erkek egemen sistem koruyor", "Kadın yönelik şiddete son", "Kimsenin
namusu olmayacağız", "Mezar değil, sığınak istiyoruz" yazılı dövizler
taşıdı.

Kadınlar, yaşama haklarına yönelik saldırıların cezasız
kalmasına, "Erkek vuruyor, devlet koruyor" sözleriyle tepki gösterdi.

Basın açıklamasında, kadına yönelik şiddeti önlemede yasaların tek
başına yeterli olmadığı, ancak bu şiddetin meşru görüldüğü ve yaygın
olarak yaşandığı Türkiye'de, yasalarda kadını koruyan değişikliklerin
yapılmasının önemli bir adım olacağı vurgulandı.

TCK değişsin, sığınaklar açılsın

Platform üyeleri basın açıklamasında TCK'ya ilişkin eleştirilerini
şöyle sıraladı:

* TCK tasarısı, basında yer alan haberlerin aksine namus
cinayetlerini ve bekaret kontrollerini engellemiyor. Namus
cinayetleri ile ilgili maddeye "töre saiki" tanımı eklendi
ancak, "namus saikiyle" işlenen cinayetlere değinilmedi. Böylece
kocanın, babanın, erkek kardeşlerin işledikleri namus adına
işledikleri cinayetler, töre kapsamında değerlendirilmeyerek cezasız
kalacak.

* Bekaret kontrolleri TCK kapsamında suç olarak düzenlenmeli ve
cezalandırılmalıdır.

TCK'nın ayrımcılık maddesi Anayasa'ya uygun şekilde kadın ve erkeğin
eşitliğini gözetecek biçimde düzenlenmeli.

* 15-18 yaş arası gençlerin kendi istekleri ile girdikleri cinsel
ilişkilerinin aleyhindeki yaptırımlar kaldırılmalı.

* Namus cinayetlerini engellemek için gerekli tüm yasal düzenlemeler
yapılmalı. TBMM'de namus cinayetlerini araştırma komisyonu kurulsun.

* Kadınlara yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası
sözleşmelerdeki kararlar hayata geçirilsin.

* 5 Temmuz'da, ülke genelinde Belediyelere verdiğimiz sığınak açma
taleplerimiz yetkililerce hemen işleme konmalı. Sığınaklar hemen
açılmalı, söz hakkı ve denetimi kadınlara bırakılmalı.

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Platform katılımcıları şunlar:

Bağımsız Feministler, Amargi Kadın Akademisi, Barış Anneleri
İnsiyatifi, Emekçi Kadınlar Birliği, Feminist Kadın Çevresi,
Gökkuşağı Kadın Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Özgür
Kadın, Pazartesi Dergisi, Demokratik Kadın Hareketi Girişimi,
Demokratik Halk Partili (DEHAP) Kadınlar, Emekçi Hareket Partili
(EHP) Kadınlar, Özgürlük ve Dayanışma Partili (ÖDP) Kadınlar,
Sosyalist Demokrasi Partili (SDP) Kadınlar, Yeni Dünya İçin Çağrı
Dergisinden Kadınlar, Kadına Yönelik Şiddete Son Kampanyası. (ÖG/BB)
Old 08-08-2004, 11:05   #58
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Cinsel İlişkiye Rıza Yaşı

TCK tasarısında:

MADDE 107-
(1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fail mağdurdan üç yaştan daha büyük ise, şikayet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır.


Bu düzenleme son halini elbette yasalaşması sırasında alacak.Fakat dikkat çekici bir düzenleme olduğu kuşkusuz.

Tartışmaya değer bir konu bu.Düzenlemeden ne anlamalı:

107-1- Taraflardan biri 15 yaşını bitirmemiş ise şikayet üzerine fail cezalandırılır demektedir.
Örneğin 19 yaşındaki erkek 17 yaşındaki bayanla cinsel ilşki kurduğunda 6 aydan 1 yıla kadar cezalandırılacaktır.
Keza yine 19 yaşındaki bayan 17 yaşındaki erkekle cinsel ilişki kurduğunda da aynı sonuç ortaya çıkacaktır. Taraflar arasında kadın erkek ayrımı yoktur.İlişki rızaya dayalı olmak koşuldur.


Kim şıkayet edebilir?

Şahsa sıkı surette bağlı bir hak olduğu düşünülürse mağdur olduğunu iddia eden kişi şikayet edebilir.Eğer rıza varsa bu şikayetin olması düşünülmeyecektir.

Velayet hakları kavramından yola çıkılırsa anne-baba ve yasal temsilci şıkayet hakkını kullanabilir.

Burada mağdur kimdir?
Erkek her durumda sanık mı olacaktır?
Erkeğin yaşı küçük ise mağdur erkek mi olacaktır.
Tarafların her ikisi de aynı yaş grubunda ve rıza varsa sanık ve magdurdan nasıl bahsedeceğiz?



107/ 2 ye bakıldığında fail mağdurdan 3 yaş büyükse şikayet koşulu aranmayacak ve ceza arttırımı yoluna gidilecektir.
Burada korunan değer yetişikinlerin çocukları cinsel yönden istismar etmelerinin önlenmesi olarak düşünülebilir mi?

Eğer 107/ 2 düzenlemesi bu amacı sağlamaya yönelik ise, 107-1 düzenlemesi ile 15-18 yaş arasında hiç kimse hiç bir biçimde cinsel ilişki kuramayacak demektir.Ya da cinsel ilişki kurmanın tek yolu evliliktir.Olağanüstü kosullarada verilen evlenmeye izin yolu ile cinsel ilişki mümkün olacaktır.

Hakim kararı ile evliliğe izin verilmesi mümkün iken aynı yaştakilerin evlilik olmadan rızaya dayalı cinsel ilişkisi yasaklanmaktadır.

Yasada ayrıca cinsel ilişkiye rıza yaşı başlığında bir düzenleme yoktur. Md 107 1 cinsel ilişkiye rıza yaşını 18 e yükseltmiş görünmektedir..

Biraz karmaşık bir anlatım oldu,farkındayım.Ama bu madde düzenlemesinde Çocuk Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve diğer temel haklar dikkate alınarak yeniden tartışılmasında yarar bulunmaktadır.

Kısaca soru şu: Cinsel ilişkiye rıza yaşı kaçtır.?
15-18 yaş grubunun cinsel ilişki kurması yasaklanmakta mıdır?
Rıza varsa ,mağdur kimdir?

Saygılar
Old 08-09-2004, 16:34   #59
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Türk Ceza Kanunu Çağdışı Maddeler İçermemeli !



Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi’nden beklenen, tüm vatandaşların cinsiyet farkı gözetilmeksizin iyi eğitilmesi, kimseye muhtaç olmadan hayatlarını kazanabilme imkanlarına kavuşmaları, sağlık ve sosyal güvencelerinin olması, ve laik demokratik çağdaş hukuk devletinin şemsiyesi altında mutlu bir hayat sürdürebilmelerini temin etme yolunda tedbirlerin alınmasıdır. Bu beklentiler arasında, ülkemizi çağdaş normlara yaklaştıracak yeni ceza yasası taslağına zinayla ilgili hükümler koymak doğal olarak yoktur.

Ülkemiz Avrupa Birliğine girme yönünde iradesini ortaya koymuştur. Bu birliğe katılmak insan hakları ile ilgili evrensel değerleri görünüşte değil, içtenlikle benimsemiş olmayı da gerektiriyor. Bu bağlamda namus cinayetlerinin töre cinayeti olarak adlandırılması, bekaret kontrolu, birden fazla kadınla evlenmeyi mümkün kılan imam nikahları , zina fiiline hapis cezası toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmaya ve cinsler arasında eşitlik sağlamaya değil, sonuç olarak kadını aşağılamaya yöneliktir. Tüm kadın kuruluşlarının karşı çıktığı bir düzenlemenin “kadınlar istiyor” diye sunulması da ayrıca düşündürücüdür.



Prof. Dr. Alpar Sevgen

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (II. Başkanı)
Old 21-09-2004, 21:55   #60
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadınlar meclise yürüdü

Türkiyenin çeşitli yerlerinden gelen 7 kadın platformu ve 80 kadın örgütü, Türk Ceza Kanunu tasarısında namus cinayetlerinde uygulanan indirimin kaldırılması, bekaret kontrolünün yasaklanması ve zinanın suç sayılmaması için Meclis’e yürüdü.

Kadınlar meclis’e yürüdü


Uçan Süpürge ve Ka-Der Ankara’nın sekretaryasını yürüttüğü eylem, 14 Eylül 2004 Salı günü saat 10.30’da Yüksel Caddesi İnsan Hakları önünde yapılan basın açıklamasıyla başladı. Yerli ve yabancı basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği eylemde kadınlar sloganlar atarak döviz ve pankart açtılar.

Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelerek İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan kadınlar daha sonra, buradan sloganlar atarak Meclis’e yürüdüler. Meclis Dikmen Kapısı’nda kadınlar adına açıklama yapan Ka-Der Ankara Şube Başkanı İlknur Üstün, Başbakan’ın AKP’nin hükümet programını açıklarken kadın-erkek eşitliğine öncelik verileceğini söylediğini, ancak TCK’de kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık yapıldığını belirterek “Devlet cinselliğimizi baskı altına almak yerine haklarımızı korumak zorundadır” dedi.

Meclis önünde devam eden eylem sırasında bazı CHP’li milletvekilleri, grubun yanına gelerek kadınların TBMM’ye alınması için girişimde bulundu. On kişilik gruplar halinde içeriye alınan kadınlar Meclis Genel Kurulu’nu izlemek üzere TBMM Genel Kurul Salonu’na alındılar.

Sabah saatlerinde başlayan eylemde bazı kadın grupları hükümeti protesto etmek amacıyla saat 15:00’de başlayan genel kurul toplantısına katılmazken, kalabalık bir grup kadın da dinleyici localarında yerlerini aldılar.


K



Kaynak: 13 Eylül 2004, Radikal
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Niye "Adam Gibi Adam" Ya Da "Kadın Gibi Kadın" Bulamıyoruz? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 76 04-09-2011 13:30
Kadın Sığınmaevleri Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 28 21-09-2009 22:39
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? iustinianus Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 24-04-2008 14:28
Kadın:-))) Ayfer Gökçen Site Lokali 1 12-04-2008 14:27
Kadın ve Siyaset... Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 20 05-08-2007 18:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,41324496 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.