10-12-2004, 23:33 | #31 |
|
Kapilar Karisinca
Mahkemede bir durusma sirasinda Yargiç, sabikaliya : - Sen bu bayanin evine girmissin. - Sarhostum, sayin yargiç. Kendi evim sanmistim. - Öyleyse bayani görünce neden kaçtin? - Onu da karim sandim efendim... |
22-12-2004, 11:12 | #32 |
|
Temel dava açmış ve ilk duruşmada Hakim sormuş ;
- Nedir şikayetin ? - Hakim bey bu Temel fıkraları var ya,benle Fadime'yi ağızlarına dolamışlar bizi rezil ediyorlar..hepsinden davacıyım..kim fıkra diye bizi anlatıyorsa onlardan tazminat talebim olacak.. - Senin adın Temel mi ? - Evet Temel - İyi de binlerce Temel var..o fıkralar neden senin için anlatılmış olsun.. - Hakim bey,ben çok iyi biliyorum beni kastediyorlar.. Hakim karşısında duran Temel'i iyice süzdükten sonra ; - Bak ama o Temel fıkralarının çoğu belden aşağı..oysa sana bakıyorum çelimsiz ve yaşını almış bir Temel'sin..o fıkralar senden çok daha genç, güçlü kuvvetli ve çapkın bir Temel için anlatılıyor..seninle hiç ilgisi yok..bu dava düşer.. -Madem Hakim bey siz böyle takdir ediyorsunuz mesele yok..demek tevatürmüş, ben değilmişim.. - Evet sen olamazsın,başka Temel'dir onlar..sana sıra gelene kadar.. - İyi hoş da Hakim bey bu dava için köyden kalktım buralara kadar geldim..boş dönmeyeyim..hiç değilse o güçlü kuvvetli Temel'den sana bir fıkra anlatayım.. - Anlat bakalım.. - Bizim bu iri kıyım pazulu Temel Hakim karılarına çok düşkünmüş.. - Dur,dur be,ne diyorsun sen.. - N'oldu Hakim bey ? - Daha ne olacak ,benim Hakim olduğumu bile bile Temel hakim karılarına meraklıymış diyorsun..ağzından çıkanı kulağın işitmiyor galiba.. - Rica ederim Hakim bey,Temel fıkrası için karısı güzel binlerce hakim var.. seninkine sıra gelene kadar.. |
09-03-2005, 22:46 | #33 |
|
Amerika'da mahkemede yargic, tanik kadina kaç çocugu oldugunu sordu.
Kadinin "on" demesi üzerine ise, on çocugunun da adlarini sirayla söylemesini istedi. Tanik kadin, yargicin dedigini yapti ve on çocugunun da adlarini yas siralarina göre söyledi: "David, David, David, David, David, David, David, David, David, David..." Yargic bu kez merakla sordu: "On çocugunuzun onunun da adlar? David mi?" Kadinin "Evet" yanitindan sonra ise daha da meraklanarak yeniden sordu: "Peki çocuklariniz bahçede oynarken onlari içeri nasil cagirirsiziniz? Kadin bu soruyu gülümseyerek yanitladi: "Ben yüksek sesle bir kez 'David' diye bagiririm, bir anda onu birden eve gelir." Yargic yine meraklandi: "Peki, yemege nasil cagirirsiniz onlar??" Tanik kadin yine gülümsedi: "Yüksek sesle bir kez, 'David yemek hazir... Haydi sofraya'derim, çocuklarimin onu birden sofrada yerlerini alirlar...." Yargic merakini bir türlü giderememisti. "Peki..." diye sordu bir kez daha. "Iclerinden yalnizca birine bir sey söylemek istediginizde ne yapiyorsunuz?" Tanik kadin bu soruya gulumsedi ve: "O zaman soyadlariyla cagiririm..." |
10-03-2005, 17:47 | #34 |
|
(AFFINIZA SIĞINARAK)
Görülmekte olan bir tecevüz davasına hakim mağdure bayanı dinlemektedir. -Kızım anlat bakalım olayı tüm ayrınyılarıyla, nasıl oldu? Mağdur bayan olayı anlatmakta fakat bazı kısımları utanarak üstünkörü geçmektedir. Bunun üzerine hakim; -Kızım mahkemede ayıp olmaz, nasıl oldu ise aynen anlat, der. Bunun üzerine bayan,( yine olabildiğince kibar!) -Beni ıssız bir yere götürdü, daha sonra cinsel organını vajinama soktu der. Hakim olayı dinledikten sonra tutanağa geçirtmek için yazdırmaya başlar. -Sanık mağduru ıssız bir yere götürerek, cinsellik organını... dedikten sonra mağdur bayana dönerek; -Neydi kızın senin (......) şeyinin adı? |
15-03-2005, 01:06 | #35 |
|
afacan ikizler
Kasabanin azili yaramazlari olan ikizler son donemde afancanlikta iyiden iyiye azitmislar. Kasabalilar ve anne sonunda papaza gidip bu konuda yardim istemisler. Nerede olursa olsun tanrinin onlari gordugunu soylemeye kararli olan Papaz afacanlardan birini yolda yakalamis..
"Soyle bakalim Tanri nerede ?" demis.. Afacan saskin biraz da meydan okur sekilde papazin yuzune bakmis. Papaz sinirlenmis. "Evet cevap bekliyorum Tanri nerede?" dediginde afacan papazin elinden kurtulup deli gibi kosmaya baslamis.. Eve gidip ikiz kardesine "Toparlan buradan gidiyoruz." demis Kardes saskin "Ne oldu ki" "Basimiz dertte Tanri kaybolmus ve bunu bizden biliyorlar" |
15-03-2005, 08:11 | #36 |
|
maymun
Kovboy yolculuğu sırasında çok susamış, rastladığı ilk kasabada mola vererek salona girmiş. Bir viski söyleyip barın kenarına oturmuş. Barmen viskiyi hazırlamış, kovboy tam bardağa uzanırken bir maymun koşarak gelivermiş, kuyruğunu viski bardağına sokup aynı hızla ortadan kaybolmuş.
Kovboy duruma bir anlam verememiş, çaresiz önündekini bir kenara itip bir viski daha söylemiş. Barmen viskiyi doldurmuş, kovboy tam içkisini alacakken maymun yine son sürat gelmiş, kuyruğunu viskiye daldırıp koşarak kaçmış. Kovboy sinirlenmeye başlamış, o bardağı da sertçe kenara itip barmenden bir viski daha istemiş. Barmen viskiyi doldururken onu izlemiş, bardağı uzatırken çevreye göz atarak dikkatle içkisine uzanırken, maymun şimşek hızıyla gelip daha kovboy birşey yapamadan kuyruğunu viskiye sokup toz olmuş. Kovboy öfkeden kudurmuş. "Bu ne biçim bar!" diye barmene çıkışmış. "Viskimi rezil eden şu maymun da neyin nesi böyle!" Barmen sakince omuz silkmiş. "Benim yapabileceğim bir şey yok, patron şu masada oturuyor isterseniz onunla konuşun." Kovboy sinirle patronun yanına gitmiş. Olan biteni anlatmış, "Böyle rezalet olmaz, maymunun barda ne işi var!" diye söylenmiş. Patron da diklenmiş, "Böyle saçma bir şikayet duymadım" falan derken bara kasabanın şerifi girmiş. Kovboy bir umutla şerife yönelmiş. Durumu ona da anlatmış, "Daha çok viski satmak için heralde eğitmişler maymunu" diye barın sahibini şikayet etmiş. Şerif biraz düşünmüş, "İlk defa böyle bir şey duyuyorum," demiş. "Dediğiniz gibi olsaydı önceden başka şikayetler de olurdu." Kovboy iyice çaresizliğe düşmüş, ne yapalım ne edelim derken, şerif : "Ben bir kaç yıldır buradayım," demiş. "Ama barın piyanisti çocukluğundan beri burda çalışıyor, isterseniz ona danışın, onun mutlaka durumdan haberi vardır." Artık susuzluğunu falan unutmuş kovboy, siniri de meraka dönüşmüş, barın bir köşesinde piyanosunu çalmakta olan piyaniste yaklaşmış. "Pardon," demiş. "Kuyruğunu viskiye sokup fırlayıp kaçan maymunu biliyor musunuz?" Piyanist başını kaldırmış, azıcık düşünüp, "Bilmiyorum," demiş, "ama biraz mırıldanırsanız çalabilirim." |
21-03-2005, 08:57 | #37 |
|
Yaratici Avukat
Avukat hirsizlikla suçlanan müvekkilini yaratici bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargica hitaben : - Müvekkilim, arabanin camindan içeri sadece kolunu sokup çantayi almistir. Müvekkilimin kolu, muvekkilimin bizzat kendisi degildir. Sadece bir kol tarafindan islenen bir suç için niye bütün bir kisiyi cezalandiriyorsunuz? Yargiç gülümseyerek : - Peki o zaman ayni mantikla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yil hapse mahkum ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eslik edebilir... Müvekkil gülümser. Avukatin yardimiyla müvekkilin takma kolunu çikartirlar ve dönüp giderler... |
14-04-2005, 23:31 | #38 |
|
yaslilik iste
Ahmet Bey 97 sinde. Huseyin Bey ise 92 sine erismis.
Yillardir__dostluklari devam etmekte. Bir gun Ahmet Bey Huseyin Beyin evinde__yemege davet edilmis. Dikkatini cekmis, Huseyin Bey karisina hitap ederken "Gulum", "hayatim", "balim", "tatlim', "sekerim", "sevgilim", "ruhum", gibi laflar _kulaniyor. Bir ara karisi mutfaktayken yine, "birtanem, nerelerdesin, yemegin soguyacak" demis. Ahmet Bey dayanamamis. "Yahu dikkat ediyorum, karina ne iltifatli laflar ediyorsun. ballar,sekerler... Bunca seneden sonra olacak sey degil, bravo sana" demis. Huseyin Bey soyle bir arkasini donup karisinin hala mutfakta oldugunu kanaat getirdikten sonra fisilti halinde , " sorma birader demis. Ne bali sekeri... 10 yil oluyor bizim hatunun adini unuttum. Bir turlu cikaramiyorum." |
20-04-2005, 12:44 | #39 |
|
jip
Adamin biri cipi ile dag bayir dolasiyormus.. Onune kucuk su birikintisi cikmis. Derin olmasi ihtimaline karsi duralamis, orada oturup koyunlarini otlatan cobana sormus:
"Kardes su derin mi?" Coban hayir anlaminda basini sallamis. Adam da aldigi bilginin rahatli icinde jipini suya surmus. Ama daha suyun ortasina bile gelemeden jip sulara gomulmus. Adam guc bela jipten cikip cobana dogru yuzmus.. Kizginlikla "Hani su derin degildi?" Coban omuz silkmis.. "Ne bileyim demin ordek geciyordu anca bacaklarina geliyordu su" demis.. |
10-05-2005, 18:36 | #40 |
|
:-)
Bir baba kızına Barbie bebek almak için oyuncakçı dükkanına gitmişti.''Vitrindeki Barbie bebeğin fiyatını öğrenebilirmiyim diye sordu satıcıya.
Vitrinde değişik Barbie bebekler vardı.Satıcı vitrine gitti ve müşteriye almak istediği bebeği göstermesini istedi. ''Haa o gösterdiğiniz Barbie Spora Gidiyor modelidir dedi.Fiyatı 19.95 dolardır.'' Müşteri daha ucuz bir bebek almak istiyordu.Bir başka modeli göstererek onun fiyatını öğrenmek istedi: ''O gösterdiğiniz Barbie Alışverişte modelidir dedi satıcı ve fiyatı 18.99 dolardır.'' Müşterinin gösterdiği üçüncü bebek Barbie Diskoda modeliydi ve fiyatı 20.98 dolardı.Barbie Judo Yapıyor modeli 21.95 dolar,Barbie Boşandı modeli 265.99 dolardı. Müşteri sonuncu fiyatı duyunca birden şaşırdı.''Neden hepsi 19 ve 21 dolar arasında da bu model 266 dolar ?'' diye sordu. Satıcı sakin bir biçimde yanıtladı müşterisini: ''Bunun nedeni çok basittir, efendim '' dedi.Çünkü boşanmış barbie ile birlikte Ken' in evini,eşyalarını ve arabasına değin her şeyini alıyorsunuz.:-) |
21-06-2005, 22:28 | #41 |
|
Trabzon "Yeni Haber" gazetesinden 3 ilan
Önce satılık ev ilanı:
-Sahibinin amca oğlundan, 3+1-2*2 , 1 mutfak, Yaylacık Mahallesinde, fırına iki adım, otobüs durağına 50 metre uzaklıkta. Ara sıra güneş gören daire satılıktır, olmadi kiralıktır. Tel:................ Şimdi eleman ilanı : - Dikenli tel ihracatı yapan firmamızın halkla ilişkiler biriminde çalışacak; - İleri seviyede Türkçe konuşabilen - Anadolu'nun muhtelif yerlerini gezmiş-görmüş - Vatandaşın halinden anlayan - Trabzonspor'un en az bir şampiyonluğunu görmüş - Düz liseliliği ile gurur duyan - AB uyum yasalarını gerekçe gösterip çalışma şartlarında değişiklik talep etmeyecek - Çıkması muhtemel ekonomik krizlerde getireceğimiz OHAL şartlarına razı gelecek Yukarıdaki şartlara uyan kişilerin özgeçmişlerini .......adresine göndermeleri rica olunur. Şimdi, ana okulu öğretmeni alım ilanı: - Ana okuluna, çocukla çocuk olacak, - Gürültü veya yaramazlık yapıldığında dümdüz gitmeyecek - Laf dinlemeyen çocukları dövmeyecek, - Şöyle kafasına vurup ekmeğini elinden alabileceğin türde, mülayım Anaokulu öğretmeni alınacaktır. Müracaat:.................................. |
22-06-2005, 00:10 | #42 |
|
Fıkra gibi mektup:)
Karadenizli Bir Babadan Oğluna Mektup
Uy Sevgili Uşagum! Allah'in selami tabiidur. Mektubu cok yavaş yazayrum, çunkim bilirum ki, cabuk okuyamazsun.. Benden yana sual edersen, Allahuma pin sukur iyiyum, yeni pir iş puldum.. Emrimde yuze yakin adam var, hepsi de sessuz sedasuz, kendi hallerinde. Ne is puldugumu soraysan soyleyecegum patlama, mezarluk pekcisi oldum.. Bacin Emine bir usak doguracak, daha erkek midur, kiz midur, pelli degil. Hacan o yuzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin soyleyemeyrum.. Temel emicen de tükkan actu, o da otuza aldigini yirmipese verir, surumden kazaniyormus oyle dedi.. Bizim koye findukcularin Temel'i muhtar sectuk, akillu usak da. Gecen gun hepimizu zelzeleye karsi aşi etturdu. Temel akilludur, hemde dürusttur.. Gecenlerde bir taksinin soforu koye varmis, muhtari arayu, meger yolda pir tavuk ezmus sahibini soraymus.. Muhtar Temel tavuga pakmis, hapu bizden degildur, pizum koyde yassu tavuk yoktur, demis.. Senin kucugun Memet cok akullu bir uşak çıkti. Gecen gun tepeye varmis, elinde bir ip sallayup duriy.. Anan, uy uşagim ne edeysun orada demis.. O da heva turumuna bakayrum demis. Cektum oni aksam karsuma, anlat bakayum su hava turumu isinu dedim. Anlatti, meger ip sallanunca havanin ruzgarli oldugunu, ip islaninca da yagmur yagdigunu anlaymis.. Cok akillu usak vesselam. Sen o yasta boyle akillu degildun! Yaa iste boyle uşagum.. Memlecetten saga pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazayrum.. Baki Hudaya emanet ol. Baban Not: Mektupa para koyacaktum, ama gec akluma geldu, zarfu kapatmişum |
23-06-2005, 19:34 | #43 |
|
SATILIK HACI MURAT 124 CABRİOLETTE
Teknik Özellikleri . Çelik jant . Spoiler . Petrol siyahı . Orijinal . Elle değiştirme imkanı veren vites . Ayakla basılan otomatik gaz . Sürücünün ayarlayabildiği "kruyz kontrol" . 5. lastik orijinal koruma . 150 bin km'de . 1979 model antika yan basamak . 1400 cc motor . Km göstergesi, devir gostergesi . Opsiyonel sağa dönüş sinyali . Sola dönüş sinyali . Dortlu flasor . Koltuklar kılıflı . 360 derece dönebilen direksiyon simidi . Park lambaları . Kısa hüzmeli farlar . Uzun hüzmeli farlar . Benzin azaldığında sürücüyü uyaran ışık . Benzin bittiğinde arabayı otomatik durduran sistem . Uzaktan (15 cm) arabaya anahtarı sokarak açan sistem . Çevirildiğinde camı açan özel kollar . Tek basışla çalışan otomatik çakmak . Geri geri gitmesini sağlayan vites sistemi . Ve 4 tekerlik ile dört kapı birkaç vitese geçebilme imkanı vesaire birsürü özellik, güzellik mevcut anlatmakla bitmez |
27-06-2005, 18:16 | #44 |
|
Bir cinayet davası
Mahkemede bir cinayet davası görülüyordu. Adamın katil olduğu hemen hemen kesindi, bunu gören sanık avukatının aklına bir şeytanlık geldi. "Bayanlar baylar... hepinize bir sürprizim var" diyerek saatine baktı... "Tam bir dakika sonra, müvekkilim tarafından öldürüldüğü iddia edilen kişi bu mahkeme salonundan içeri girecek..." Bunun üzerine hakim, seyirciler, bütün kafalar mahkeme salonunun kapısına döndü... 1 dakika geçti... Hiçbirşey olmadı... Bunun ardından avukat: "Bakın..." dedi.." Ortaya bu iddiayı attım ve hepiniz heyecan içinde kapıya bakıp 1 dakika boyunca beklediniz. Bu gösteriyor ki gerçekten ortada bir ölü olduğuna ve dolayısıyla müvekkilimin katil olduğuna sizler tamamıyla inanmış değilsiniz..." Bu sözün ardından hakim kararını açıkladı ve adamı suçlu buldu... Avukat şok içinde: "Ama nasıl olur? Az önceki gösteriden hepiniz etkilendiniz... Hepinizin kapıya baktığını gördüm!" Hakim: "Evet doğru... hepimiz baktık" dedi... "Ama müvekkiliniz bakmamıştı!". |
03-04-2006, 12:58 | #45 |
|
70-75 yaşlarında ihtiyar bir amca İzmir de belediye otobüsüne biner. Hiç boş koltık yoktur. İhtiyar otobüsün içinde bastnunu yere vurarak yürümeye başlar. ve böyle otobüsün sonuna kadar gider. Ancak gençlerden biri dayanamaz ve "Amca şu bastunun altına bir lastik taktırsaydın bizde rahatsız olmazdık." der. Ancak, ihtiyar hiç istifini bozmadan bütün otobüsü kahkaya boğacak cevabı verir. "17-18 yıl önce o lastiği baban taksaydı şimdi bizde rahatsız olmazdık..."
|
03-04-2006, 13:35 | #46 |
|
bir fıkra
Nebraska'da yasli bir adam yasardi. Patates ekini icin bahceyi
bellemesi gerekiyordu, lakin bu cok zor bir isti. Tek oglu olan David ona yardim edebilirdi fakat o da hapisteydi. Yasli adam ogluna bir mektup yazdi ve muskulatini izah etti. "Sevgili David, Patates bahcemi belleyemeyecegimden kendimi cok kotu hissediyorum. Bahceyi kazmak icin oldukca yaslanmis sayilirim. Burada olsan butun derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahceyi benim icin hallederdin. Sevgiler Baban" Bir kac gun sonra oglundan bir mektup aldi "Babacigim, Babacigim Allah askina bahceyi kazma, ben oraya cesetleri gommustum. Sevgiler David" Ertesi gun sabaha karsi 4'de FBI ve yerel polis cikageldi ve tum sahayi kazdi lakin hic bir cesede rastlamadilar. Yasli adamdan ozur dileyerek gittiler. Ayni gun yasli adam oglundan bir mektup daha aldi. "Babacigim,Simdi patatesleri ekebilirsin. Bu sartlarda yapabilecegimin en iyisini yaptim. Sevgiler David" |
03-04-2006, 13:40 | #47 |
|
ilginç sorular
-Neden bozulan otobüsün yolculari bizim otobüsümüze
aktarildiginda onlara mültecilermis gibi bakariz? - Neden her gördügümüz haritada hemen Türkiye'yi bulmaya çalisiriz? Millet olarak Dünya'da kaybolma kompleksimiz mi vardir? - Neden insanlar birbirlerine sarilinca sag-sola sallanirlar? -Neden ögrenciler ilkögretimin besinci sinifina kadar ögretmene "ögretmenim" diye seslenirken altinci sinifta bir anda "hocam" diye seslenmeye baslarlar? -Neden sinavlarda "4 yanlis bir dogruyu götürür" seklinde bir uygulama ile ögrenciler cezalandirilirlar da "4 dogru bil, bir dogru da bizden" seklinde bir kampanya baslatilip zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez? - Neden insanlar kapali bir alandan yagmur yagan alana çikinca kafalarini egerler? Yagmura duyulan saygidan midir yoksa ondan tirstigimiz için midir? -Neden dükkanini kapatip giden esnaf, kapiya "10 dakika sonra dönücem" yazar, ne zaman gittigini nasil anlariz? -Televizyona çikan insanlar neden kendilerini Türkiye'deki bütün insanlarin izledigini sanirlar ? Örn: Su anda 70 milyon kisi bizi izliyor... -Neden gözlerinden öperim denir? Insan vücudunda öpülecek daha uygunsuz bir yer var midir? Kimse kimseyi gözünden öpmüs müdür? -Dügünlerde neden "Dom Dom Kursunu" ile göbek atilmaktadir. "Bir avci vurdu beni, bin avci beni yedi" gibi sözler esliginde kendinden geçen baska milletler var midir? -Neden bazi kizlarimiz sirin bir hayvancagiz gördüklerinde"inanmiyorum!" derler, inanilmayacak olan nedir? -Cumartesi ve Pazartesi'nin neden kendi isimleri yoktur? -Dolmuslardaki fiyat tarifesinde "en kisa mesafe" neden "indi-bindi" olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mi binilir? Bir terslik yok mudur? |
04-04-2006, 15:53 | #48 |
|
DERS 1) (burçağın notu: bunu biliyorduk zaten ama yine de hatırlamakta faide var...)
"Bir Türkce kelime 17 ingiliz kelimesine bedeldir." - Afyonkarahisarlilastiramadiklarimizdan misiniz ? - Are you one of those people whom we tried - unsuccessfully – to make resemble the citizens of Afyonkarahisar? ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- DERS 2) Yeni baslayanlar için tercüme cümlesi : Üç cadi üç Swatch saate bakiyorlar. Hangi cadi hangi saate bakiyor? Ingilizce tercümesi: Three witches watch three Swatch watches. Which witch watch which Swatch watch? Simdi ileri derece tercüme cümlesi : Üç travesti cadi üç Swatch saatin butonuna bakiyorlar. Hangi cadi hangi Swatch saatin butonuna bakiyor? Ingilizce tercümesi: (bunu kendinize sesli okuyun lütfen!) Three switched witches watch three Swatch watch switches. Which switched witch watch which Swatch watch switch? |
04-04-2006, 16:25 | #49 |
|
Sanal alemde dolaşan Türkler’in meslek yorumlarıyla ilgili diyaloglar, 'Güler misin, ağlar mısın?' dedirtiyor.
Arkeoloji bölümünde okuyan birinden, bilgisayar mühendisliğinde okuyan birine yöneltilmiş soru: - Abi sen bilgisayar mühendisliğinde okuyordun di mi? - Evet. - Size hackerlık yapmayı öğretiyorlar mı, böyle bir ders var mı? - Lan, sizde tarihi eser kaçakçılığı diye bir ders var mı? ..... - Mesleğin ne evladım? - Kimya mühendisiyim amca. - Sabun, şampuan falan... - Yok amca öyle değil; daha bi zor. - Ne çıkacan mezun olunca? - Gemi inşaat mühendisi. - Haa!, kaptan falan yani. - Yok ebe olacaz! - Abi nerde okuyordun sen? - Makine mühendisliği - 4 yıllık mı? - Ne okuyorsun sen? - Peyzaj mimarlığı. - Ne yapar o? - Doğal çevreyi bozmadan insan gereksinimlerini karşılamak için incelemeler ve planlar yapar. Kentlerdeki parkların, bahçelerin, tarım alanlarının ve yolların.... - Ha! Yani bahçıvan olucan! - !!!!!!!!!!! - Ne mühendisisin? - Bilgisayar. - Yav bizim oğlana şöyle iyi bişey, oyunlu falan, toplasak kaça çıkar? - Ahmet makina mühendisliği zor muydu? - Tabi oğlum. Termo, mukavemet, akışkanlar.. Bunları geçene kadar arkamdaki kıllar ağardı. - Helal olsun valla. Ya, benim evdeki musluğa bi bakiversen lan, damlatıyo kaç gündür.. O da akışkan sonuçta. He ne dersin? -Allah belanı versin derim, başka bişey demem. |
09-04-2006, 14:20 | #50 |
|
Ağır bir hasta hastahanede yatmaktadır, tüm ailesi de bekleme odasinda doktorlardan haber beklemektedirler. Yorgun ve umutsuz bakışlı bir doktor çıkar ve, "Bir tek kurtulma şansı var, o da beyin nakli. Böyle bir ameliyati ilk olarak deneyeceğiz, tabi masraflar hastanın ailesine ait." der.
Aile, şaşkın, yorgun, çaresiz...? Aralarından biri "Peki ama fiyat nedir?", diye sorar. "Değişir" der cerrah, "5000 Euro, erkek beyni kullanırsak, 200 Euro, kadın beyni kullanırsak". Uzun bir sessizlik olur, beyler gülmemek için kendilerini zor tutarlar;hanimlarla gözgöze gelmekten kaçarlar. Ama içlerinden biri merakını yenemez, "Peki doktor bey bu fiyat farkının nedeni nedir?" diye sorar. Cerrah gülümser ve "Beyin fiyatları, aynı araba fiyatları gibi değişiklik gösteriyor! Kadın beyinleri ucuz oluyor akıllarını cok kullandıklari için. Kullanılmış akıl, kullanılmıs beyin Erkek beyni hic kullanılmamış sıfır km araba gibi pahalı oluyor." Beyler kusura bakmayın |
09-04-2006, 21:31 | #51 |
|
Elinize sağlık hepsi çok güzel
|
18-04-2006, 16:29 | #52 |
|
Bir tatbikattan alinti
Amerikan Deniz Kuvvetleri' ne ait ünlü savas gemisi Missouri'nin görevlileriyle, Newfoundland'de görevli Kanadali yetkililer arasinda 1995 yilinda yapilan ve tümüyle gerçek olan bu telsiz görüsmesi , Amerikan Deniz kuvvetleri tarafindan ayni yil açiklanmistir.)) AMERIKAN GEMISI : Çarpismayi önlemek için lütfen rotanizi 15 derece kuzeye çevirin. tamam. KANADALI YETKILILERIN YANITI :Çarpismayi önlemek için biz sizin rotanizi 15 derece güneye cevirmenizi öneriyoruz. tamam. AMERIKAN GEMISI : Amerikan Deniz Kuvvetleri gemisinin kaptani konusuyor. Tekrar ediyorum rotanizi destirin. tamam. KANADALI YETILILERIN YANITI :Hayir, biz rotamizi degistiremeyiz. Tekrar ediyorum ; siz rotanizi degistirin. tamam. AMERIKAN GEMISI : Burasi Amerikan uçak gemisi Missouri. adimizi duymamis olanlara animsatiyoruz; Amerikan Deniz Kuvvetlerinin büyük savas gemisi Missouri'yiz. Lütfen sakanizdan yada inadinizdan vazgeçin, derhal rotanizi degistirin. hem de hemen simdi.tamam. KANADALI YETKILILERIN YANITI : Peki bizde size kendimizi tanitalim, SS/Missouri. burasi deniz feneri.Tamam! |
18-04-2006, 17:28 | #53 |
|
kayınpederin hediyesi..!
kadının üç kızı ve üç damadı varmış.birgün mutlu mutlu yaşarken aklına damatlarını denemek gibi bir fikir gelir.ve uygulamaya başlar..damadı ile deniz kenarında ki iskeleden denize atar.İşgüzar damat hemen kurtarma girişiminde bulunur ve.. denize atlar ve kayınvalidesini kurtarır.
ertesi sabah kapıda bir jaguar.. aynı şeyi ikinci damatta da dener o da kurtarır.ona da bir honda.. üçüncü damat ile yürürken de atlar denize ama kurtaran falan da olmaz.. ama damadın kapısında enfes bir araba ve bir de not.. -Teşekkürler damat-kayınpeder..!!. |
22-04-2006, 18:47 | #54 |
|
tebrikler güzel fıkralar.....
|
24-04-2006, 12:44 | #55 |
|
Bu yaşanmış bir öyküdür..Gazeteci bir şahsın <<başından geçen bir olayı espirili yorumumla sizinle paylaşmak istedim>> .//ismini vermemeyi// uygun buluyorum,
ona olan saygımdan ve sevgimden dolayı. ************************************************** ******* Bu beyefendi,birgün İstanbul'da karşıya geçmek için, son model arabası ile feribota biner.. 45.dakikalık o deniz yolculuğunda, aracının içinde sıkılır ve anahtarı kontakta unutarak, üst kata çay içmeye çıkar.. Orada gemi mürettebatıyle sohbet ilerler.. Siyaset ,sosyoloji,evlilikleri ,gazete anıları falan!Derken vapurun sirenleriyle, iskeleye yanaştıklarını anlayarak ,koşar adımlarla vapurdan yürüyerek çıkar ve de .. çalıştığı gazeteye ulaşır.. Gün boyu hiçbirşey olmamış gibi ,yazılarını yazar,arkadaşlarıyle günlük takışmalarını ve de hafif dokunaklı şakalarını büyük bir keyifle yapar..Bir yerlerinde bir eziklik ve de eksiklik hisseder...!Ama.. sebebini akşam oluncaya kadar anlayamaz.. ************************************************** ********************* Mesai biter saat 6.30 da kapıdan çıkar.. elini cebine atar.. ANAHTAR..! EYVAH!!!!!!!!!!!!!!Anahtarımı çaldılar... Sonra arabasını aramaya başlar..! Eyvah... arabayı da çalmışlar.. Ya bari birini çalsaydınız..diyerek okkalı bir iltifat atar.. Aynı günde hem anahtar,.. hem daha taksitlerini ortalayamadığım metal renkli arabam..yok ortalarda.. Eşkiyalar bastı memleketimi komiserim diye dert yanar en yakın karakolda.. ağlamaklı bir ses tonuyla! ?????????????????????????????????????????????????? ????????????????? Gün ağarır,ertesi gün taksiye yüzlerce lira vererek, gider gazetedeki odasına.. Arkadaşları gülen bir ses tonuyla, bizim gazeteciye uzatırlar ahizeyi.. -Telefon sana! Müjde falanca..bey! Aracınız bulundu..hemde feribotta..üzerinde anahtarları bırakarak kaçmış sizin hırsızlar... ******************************** AH BU UNUTKANLIK..! Gülsün mü ağlasın mı.. Hemen aracını alarak -teşekkür ederek .. uzaklaşır oradan.. ve çekerek bir sahil kenarına.. saatlerce güler kahkahalarla..bu unutkanlığına.. ..Sakın kınamayılım.. Bazen başımızın üzerindeki gözlüğümüzü.. -eyvah kayboldu diye kaç kere aramadık mı?.. Nilgün Çakıcı-BURSA 24-04-2006 13.38 |
25-04-2006, 11:39 | #56 |
|
ERKEKLER NEDEN ALDATIR?
Yurtdışı seyehati dönüşünde, adam freeshop'ların önünden karısı, kızı ve sevgilisine aynı mesajı çekmiş: "Burada parfümler çok ucuz, İstediğin özel bir marka var mı?" Karısı 5 adet, kızı 2 adet en pahalı parfümden istemiş. Sevgilisinden gelen mesaj ise kelimesi kelimesine şöyleymiş: "Benim için en güzel parfüm senin kokun. Sen gel yeter...." PEKİ KADINLAR NEDEN ALDATIR? Bir kadının hem kocası hemde sevgilisi aynı anda yurtdışına çıkmış, ikisi de dönüşte freeshop'a uğramışlar. Kocası karısına masaj çekip "istediğin özel bir marka var mı?" diye sormuş. Sevgilisi ise arayıp; "Sana en sevdiğin kokudan aldım" demiş... |
15-08-2006, 22:07 | #57 |
|
YILDIRIM
Savci, morgdaki üç ceseti incelemek uzere gelmisti. Birinci ceset sırıtıyordu. Savci nedenini sordu. "Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandi, sevincine dayanamadi, kalp krizi gecirdi ve öldü", dediler. Ikinci ceset de sırıtıyordu. Savci sordu : - Bu neden sırıtıyor? "Bunun da oglu dogmustu. Sevincten kalbine yenik düstü" diye acikladilar. Üçüncü ceset Temel in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu. "Bu neden oldu?" diye sordu savci. "Efendim, buna yildirim çarpti" dediler. - Peki neden sırıtıyor? - Fotografini cekiyorlar sanmis... |
15-08-2006, 22:10 | #58 |
|
Temel ile Dursun bir gün parasüt tatbikatina katilmislar. Diger paraşütçüler
gibi onlarinda uçaktan atlama siralari gelmis ve kendilerini bosluga salıvermisler. Temel in paraşütü açilmis ancak Dursun un ki açilmamis. Dursun Temel e : - Ula Temel bu meret açılmayi da!.. Temel : - Ula Tursin yardimci parasüti aç usagum!.. Dursun yardimci parasütü açmaya çalismis fakat o da açılmamis ve Dursun Temel e : - Ula Temel bu merette açilmayi. Temel : - Bos ver usagum nasul olsa tatbikattayiz... |
31-08-2006, 17:30 | #59 |
|
temelin mektubu her nekadar fıkra olmasada yüzümüzde biraz tebessüm oluşabilmesi adına...
Uy sevgili usagum! Allah'in selami tabiidur. Mektubu cok yavas yazayrum, cunkim bilirum ki, cabuk okuyamazsun.. Benden yana sual edersen, Allahuma pin sukur iyiyum, yeni pir iþ puldum.. Emrimde yuze yakin adam var, hepsi de sessuz sedasuz, kendi hallerinde. Ne is puldugumu soraysan soyleyecegum patlama, mezarluk pekcisi oldum.. Bacin Emine bir usak doguracak, daha erkek midur, kiz midur, pelli degil. Hacan o yuzden saga dayi mi oldin, teyze mi oldin soyleyemeyrum.. Temel emicen de tukkan actu, o da otuza aldigini yirmipese verir, surumden kazaniyormus oyle dedi.. Bizim koye findukcularin Temel'i muhtar sectuk, akillu usak da. Gecen gun hepimizu zelzeleye karsi asi etturdu. Temel akilludur, hemde durusttur.. Gecenlerde bir taksinin soforu koye varmis, muhtari arayu, meger yolda pir tavuk ezmus sahibini soraymus.. Muhtar Temel tavuga pakmis, hapu bizden degildur, pizum koyde yassu tavuk yoktur, demis.. Senin kucugun Memet cok akullu bir usak cikti. Gecen gun tepeye varmis, elinde bir ip sallayup duriy.. Anan, uy usagim ne edeysun orada demis.. O da heva turumuna bakayrum demis. Cektum oni aksam karsuma, anlat bakayum su hava turumu isinu dedim. Anlatti, meger ip sallanunca havanin ruzgarli oldugunu, ip islaninca da yagmur yagdigunu anlaymis.. Cok akillu usak vesselam. Sen o yasta boyle akillu degildun! Yaa iste boyle usagum.. Memlecetten saga pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazayrum.. Baki Hudaya emanet ol. Baban Not: Mektupa para koyacaktum, ama gec akluma geldu, zarfu kapatmisum |
31-08-2006, 22:02 | #60 |
|
İşsiz...
Adamın biri iş için bir şirkete başvurur, görevli sorar:
-Neden iş arıyorsunuz? -İşsiz olduğum için. -Mesleğiniz nedir? -Paris'te timsah avlarım. -İyi ama kardeşim Paris'te timsah bulunmaz ki.. -Ben niye işsizim zannediyorsunuz. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 26-09-2006 12:31 |
Fıkra:) | buketoz | Site Lokali | 4 | 22-03-2004 00:13 |
Fıkra - Çok Güldüm | Batu Han | Site Lokali | 0 | 28-02-2003 19:45 |
Bir De Fıkra | Cest la vie | Site Lokali | 0 | 24-03-2002 23:26 |
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra | Av. Hulusi METİN | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-02-2002 14:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |