Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Anket Sonucu: Duruşmaların verilen saatte başlamaması Adalet Bakanlığı açısından hizmet kusuru oluşturur mu?
Evet 641 84,34%
Hayır 103 13,55%
Kararsız 16 2,11%
Oy Verenler: 760. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 182)

Avukattan dava: Mahkeme geç saate kaldı, aile düzenim bozuldu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-07-2007, 19:29   #31
mutlakadalet

 
Varsayılan

Söz konusu davayı açan Sayın Av. Abdulhalim Yılmaz'ın, iddialarını incelersek:

Alıntı:
Belirtilen saatten çok sonra yapılan duruşmaların iş hayatını olumsuz etkilediğini ve eşiyle arasını açtığını kaydetti.

Alıntı:
İstanbul'daki 30'dan fazla adliye binasında fiziksel yetersizlikler ve iş yükünün yoğunluğu nedeniyle duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleştirildiğine dikkat çekildi.


Alıntı:

Adliyelerdeki fiziksel yetersizlikler, belirtilen saatte başlamayan duruşmalar nedeniyle avukatların daracık, havasız mekanlarda ayakta beklediği dile getirilirken...


Alıntı:
Adalet sisteminin düzgün işlemesi, duruşmaların zamanında yapılması, çalıştırılan personelin görevini tam ve zamanında yapmasıile özellikle bu yönde hakimlerinin iş yükünün azaltılması için gerekli adımların atılmasıve adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesini sağlamak Adalet Bakanlığı'nın görevi olmakla birlikte bunun gerçekleştirilmemiş olması, hizmet kusuru teşkil etmektedir.


Öncelikle duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleşmesine dair iddiayı değerlendirirsek:

"Bu konuda iki noktaya değinmek gerekecektir. Bunlardan ilki, iş yükünün yoğunluğu ile ilgili mesele iken diğeri duruşmaları yürüten hakimlerin tutumudur."

a) Eğer ki; Sayın Yılmaz, hakimlerin tutumu dolayısıyla duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleştiğini iddia ediyorsa:

"Bu iddiaya ilişkin olarak şu belirlemeyi yapmak gerekir ki; hakimlerin idarî ve adlî olmak üzere iki türlü görevi vardır. Hakimlerin, idari faaliyetleri dolayısıyla uğranılan zararlar için açılacak olan dava hakimler aleyhine değil Adalet Bakanlığı aleyhine açılacaktır. Bununla birlikte hakimlerin yargısal görevleri dolayısıyla verdikleri zararlar için bizatihi hakim muhatap olarak gösterilecektir." Bu konuda HUMK m.573'ü incelersek:

HAKİMLERİN MESULİYETİ
Madde 573 - Hakim ve icra reisi aleyhine aşağıda yazılan sebeplere binaen tazminat davası ikame olunabilir:
(Ek bent: 14/12/1929 - 1539/1 md.) Memuriyet vazifesini yapmakta ihmal ve terahi gösterilmesi veya kanuna göre verilen emirlerin makbul bir sebep olmaksızın yapılmaması.

Eğer ki; Sayın Yılmaz, hakimlerin memurluk görevini yaparken savsama ve gevşeklik gösterdiğini buna binaen de zarara uğradığını iddia ediyorsa, HUMK'nun 575. maddesi çerçevesinde tazminat davası açabilecektir.

b) İş yükünün yoğunluğu sebebiyle duruşmaların geç saatte başladığı iddiası ve bunun Adalet Bakanlığı'na izaf edilebilmesi sorunu: "İş yükü yoğunluğunun bazı sebeplerini belirtirsek:"

* Fiziki ve teknik yetersizlikler dolayısıyla yargı hizmetlerinin olması gerekenden yavaş olarak sunulması ve buna bağlı olarak da işlerin birikmesi.

* Hakim sayısının yetersiz olması.

* Mevzuatın yetersizliği.

Öncelikle mevzuatın yetersiz olduğuna buna binaen de iş yükünün yoğun olduğuna dayanarak Adalet Bakanlığı aleyhine dava açılamayacağını belirtmek gerekir.

İkinci olarak, hakim sayısının yetersizliğini incelersek:

2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu
ADAYLIĞA ATAMA :
Madde 9 -
(Değişik fıkra: 22/12/2005-5435 S.K./2.mad) Her yıl alınacak aday sayısı, avukatlık mesleğinden alınacaklarla birlikte Türkiye Adalet Akademisinin görüşü alınmak suretiyle, kadro ve ihtiyaç durumuna göre Adalet Bakanlığınca tespit edilir.

Sayın Yılmaz, alınan hakim sayısının az olması dolayısıyla duruşmaların geç saatte başladığını iddia ediyorsa, bu iddiası kanımca mesmu olmalıdır.

Son olarak, fiziki ve teknik yetersizlikler dolayısıyla yargı hizmetlerinin olması gerekenden yavaş olarak sunulması meselesine gelince, kanımca bu hususta da Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğu tartışılabilir olmalıdır.

Bu husus ve hakim sayısının az olmasına ilişkin mesele idarenin hizmet kusuru ile ilgili olarak yapılacak açıklamada birlikte ele alınacaktır.


Sayın Yılmaz'ın açmış olduğu davada ileri sürdüğü bir diğer nokta da "Adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesini sağlamak" görevinin Adalet Bakanlığı'na izafe edilmiş olmasıdır.

Bu konuda 2992 Sayılı Adalet Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un 2.maddesine baktığımızda Adalet Bakanlığı'nın görevlerinin açık bir biçimde sayıldığını ve böyle bir görevin Adalet Bakanlığı'na izafe edilmediğini görmekteyiz. Nitekim adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesi bir kuruma bağlı olarak sağlanabilecek bir görev değildir. Adalet hizmetinin tam olarak yerine getirilebilmesi, avukatın, hakimin, savcının, kolluk güçlerinin, Adalet Bakanlığı'nın, Hukuk Fakültelerinin, vatandaşın, vs. birlikte katılımı ile sağlanabilecek bir meseledir. Bu bakımdan Adalet hizmetinin tam olarak yerine getirilmesi için Adalet Bakanlığı'nın üzerine hangi görevlerin düştüğünü incelemek gerekecektir.

Son olarak, Sayın Yılmaz'ın ileri sürdüğü "daracık, havasız mekanlarda ayakta beklemenin" meydana getirdiği sorunlar bakımından da Adalet bakanlığı'nın sorumluluğunu tartışabiliriz.

Tüm bu belirlemeleri yaptıktan sonra Adalet Bakanlığı'nın vermesi gereken hizmette kusurunun olup olmadığını incelersek:

Alıntı:
Yazan Prof. Dr. Metin GÜNDAY, İdare Hukuku, 9.Baskı, Sayfa 330

Hizmet kusuru, İdarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde ya da işleyişindeki bozukluk ve aksaklığı ifade etmektedir.

Bilindiği üzere hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi yahut hiç işlememesi hallerinde söz konusudur. İlgili davayı açan kişi idarenin hizmet kusurunun var olduğunu iddia ederken, hizmetin kötü işlemesine ve geç işlemesine dayanmaktadır. Bu kavramlara kısaca değinirsek:

Alıntı:
Yazan Prof. Dr. Metin GÜNDAY, İdare Hukuku, 9.Baskı, Sayfa 331,332

Hizmetin kötü işlemesi, onun gereği gibi yürütülmemesi anlamına gelmektedir. ... Hizmetin kötü ya da iyi işlediği, hizmetin niteliğine, İdarenin sahip olduğu araç-gereç ve olanaklara vs. bağlı olup, her bir olay için somut olarak belirlenmelidir.

...

Hizmetin olağan sayılmayacak bir gecikme ile yerine getirilmesi, hizmetin geç işlemesi sayılmaktadır. Eğer İdare hizmetin özelliklerine göre kendisinden beklenen çabukluğu gösterememiş ise, hizmet kusuru işlemiş kabul edilmektedir.


Nihayetinde şunu söylemek isterim ki; Sayın Yılmaz'ın uğramış olduğu zararlar tamamen Adalet Bakanlığı kaynaklı sorunlar değildir. Bu sorunların doğmasına Adalet Bakanlığı'nın da etkisi vardır; ancak bu etki, Adalet Bakanlığı'nın sahip olduğu imkanlar çerçevesinde idarenin hizmette kusura düşmesine yol açmaya elverişli değildir. Çünkü sistem, birbirine geçmiş halkalardan oluşmaktadır.

Adalet Bakanlığı'nın mevcut fiziki ve teknik şartlarda iyileştirmeye gidebilmesi Adalet Bakanlığı'na verilecek bütçe ile yakından ilgilidir. Bu ise, Adalet Bakanlığı'nın inisiyatifinde olan bir şey değildir. Bu bakımdan söz konusu davada, Sayın Yılmaz'ı soyut olarak haklı bulduğumu ancak özelde, Adalet Bakanlığı karşısındaki davada haksız bulduğumu söylemeliyim.

Saygılarımla.
Old 10-07-2007, 05:13   #32
Av.Furkan Kamalak

 
Varsayılan

Davanın neticesini büyük bir merakla bekliyorum...Ama hakim dayanışmasından ötürü davanın adil yargılama ile neticeleceği konusunda şüpeliyim.
Old 10-07-2007, 10:29   #33
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Furkan Kamalak
Ama hakim dayanışmasından ötürü davanın adil yargılama ile neticeleceği konusunda şüpeliyim.
Lütfen THS forum alanlarında herhangi bir meslek grubu ya da meslektaşımız için bu tip suçlayıcı, rencide edici, itham edici söylemlerde bulunmaktan kaçınalım. Hakim meslektaşlarımızın aynı cümleyi avukatlar için kurması nasıl bizi rahatsız ederse, avukat meslektaşlarımızın bu cümleyi hakimler için kurması da rahatsız etmeli. Türk yargıçları şüphesiz ki ettikleri yemine sadık olarak önlerine gelen tüm davaları en adil şekilde sonuçlandırmaya çalışmaktadırlar. İşin içinde insan faktörü olduğundan elbette bu kuralın istisnaları da olabilir ancak bu istisnalar bir meslek grubunu topyekün zan altında bırakacak şekilde genele teşmil edilirse son derece incitici olabilir.
Old 11-07-2007, 00:17   #34
fairy

 
Varsayılan

sayın yılmaz'ı öncelikle kutluyorum.kendisi birçok avukatın dertli olduğu bir konuda bir ilk gerçekleştirmiş olup avukatların sadece müvekkillerinin haklarını koruyarak mesleklerini icra etmeyeceklerini göstermiştir.açtığı bu haklı davanın sonucu da umarım kendisinin haklılığını ispat eder.
Old 11-07-2007, 17:15   #35
funda.0633

 
Varsayılan

Aslında ben bu sitede artık yazmamayı düşünüyodum.Çünkü bir başlıkta sürekli aynı düşünceleri görmek beni sıkıyor artık.Sanki hukuk sitesi değilde bir baronun sitesinin yorumunu okuyor gibi oluyorum..Evet duruşmalar uzuyo..Hatta uzadıkça uzuyor.Bu yadsınamaz bir gerçektir.Bazen yorumları okurken hakim savcılara karşı bir cephe varmış gibi seziyorum ve bu beni üzüyor..Avukat bey gece 23 e kadar duruşmanın devem ettiğini söylüyo.Burda hakimle savcı duruşma sırasında pişti oynamıyorlardır herhalde.Neden 23 e kadar sürüyor. bunu da düşünmek lazım.O gün bir duruşmaya girdim..Hakim tam 17 tanık dinledi.Sebep ise otobüste bir yolcu öldürülmüş.Burda bütün tanıkları dinlemesi elbette çok mantıklıdır.Sırasını bekleyen avukatında beklemesi de doğaldır.Ama şunu yapmalarıda lazım..Burda yanlışlık var tabii.Hakimlerin duruşma saatine herkese 9 demesi de yanlıştır.Artık hakim-savcı,avukat sürtüşmesi sona ermelidir.Her mesleğin zorlukları vardır..Hakim savcılar zamanlarını çay içerek geçirmiyorlar.Gerçekten çok çalışıyorlar.Ve ben bu çalışmalarına hayretle bakıyorum.Pazar günü adliyeye gelen savcılarımızın olduğunuda hatırlatırım..Herkese selamlar..
Old 11-07-2007, 18:34   #36
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Sayın Funda Hanım,

Avukat ve diğer yargı mensupları ayrışmasın, buna karşıyım derken bile uslubunuz ayrışmanın doruk noktalarında olduğunu gösteriyor ne yazıkki.

Konu başlığıda dahil olmak üzere bu bölüme fikrini yazan tüm arkadaşlar Hakim + savcıların vakitlerini pişti oynayarak çay kahve içerek geçirdiğini ve bu yüzden davaların uzadığı görüşünde olmadıklarını bilmenizi/anlamanızı isterim. Bizlerin sitemi adalet mekanizmasının geç işlemesinedir.Adalet mekanizması neden geç işliyor ?


Hakim savcı sayısının az oluşu iş yükünü haliyle arttırmaktadır. Bakanlığın bu konuda ne gibi girişimlerinin(!) olduğuda herkes tarafından bilinmektedir. Her geçen gün açılan binlerce dosya varken Hakim/Savcı sayısı yerinde saymaktadır. bu bağlamda davaların geç yürümesinin sorumlusu Bakanlık oluyor. Zaten dikkat ederseniz davanın tarafı olarakta Bakanlık gösterilmiştir.

Not : Pazar günü saat farkı gözetilmeksizin karakol/adliye koridorlarında işini yapan Avukatların olduğunuda hatırlatırım. Saygılarımla...
Old 13-07-2007, 16:16   #37
funda.0633

 
Varsayılan

Sayın akçadağ..Yazımı tarafsızca okumanızı isterdim ama olmamış.Diyorum ya.Bu site avukatların dayanışma sitesi olmuş.Siz de haklısınız.Sizin işinizde zor..Yerinizde olmak istemezdim..Allah kolaylık versin..
Old 13-07-2007, 17:32   #38
Av.Furkan Kamalak

 
Varsayılan Durumu şahsileştirmek bence yanlış...

Burada belirtilen durum bence direk olarak ne avukatların ne de hakimlerin hatalarından kaynaklanıyor.Problem yoğun iş yükü ve belki biraz hakimlerin ve avukatlatların ihmal veya gereken özeni göstermemelerinden kaynaklanıyor.
Durumu belli bir gruba yüklemek şahsi kanaatime göre doğru değil.Ve dikkat ederseniz tartışmanın boyutu giderek değişiyor.Lütfen ana konumuzu unutmayalım.
Old 16-07-2007, 15:54   #39
adlig_recht

 
Varsayılan

Avukat arkadaşımızı tebrik ediyorum.Kesinlikle tepki gösterilmesi gereken bir durum.
Old 16-07-2007, 16:22   #40
dolphin7tepe

 
Varsayılan

bende üstadı tebrik ediyorum...
başarılarının devamını diliyorum
Old 17-07-2007, 11:33   #41
Av.İlhami Akan

 
Karar Tek taraflı düşünmeyelim.

Hakimlerin kişisel davranışları nedeniyle duruşmaların geç başlaması, bir kusur olarak değerlendirilebilir. Ancak, duruşmanın, kendi koşulları içerisinde uzaması halinde, hakime bir kusur atfetmek doğru değildir diye düşünüyorum. Hakimler de gecenin 23'ünde duruşma yapmak için bayılmıyorlar. Bu nedenle, bu mesleğin cilvesini hep beraber tadıyoruz. Sorun aslında bir sistem sorunudur.
Old 18-07-2007, 09:57   #42
adviye

 
Varsayılan

meslektaşlarımın sorunlarına aynen katılıyorum.bizler avukat olarak saatinde duruşma salonunun kapısında oluyoruz,ama sayın hakimler lütfedip "istedikleri saatte" geliyorlar.hiçbir duruşmaya vaktinde başlanmıyor.kurumumda çalışmaya başladığım ilk zamanlarda benim çalışmaktan kaçmak için bu kadar uzun süre adliyede olduğum düşünülüp "duruşman mı vardı,bu kadar uzun mu sürdü?" sorularına maruz kalıyordum.şimdilerde alıştılar da makul karşılanabiliyor.ama bu yine de büyük bir sorundur.dava açan arkadaşı tebrik ederim yerinde bir davranış olmuş bence.
Old 18-07-2007, 12:04   #43
sabire sanem yılmaz

 
Varsayılan yargı sistemimizle ilgili

Selam,
Ben küçük bir ilçede avukatlık yapmama rağmen, şu an dava açsam duruşma günü en erken aralık ayına veriliyor. Temmuz ayındayız. ben bu durumu müvekkilime izah edemiyorum. Son derece zor gerçekten.
Artık insanlarda tahammül de kalmadı. Hukuk bu noktada insanların isteklerine cevap veremiyor. Sonuçta da gelinen nokta vahim. Müvekkillerim avukatı beceriksiz sanıyor. Alakası yok. Hakim günde 50 dosya bakıyor ve tahammül edilemez bir durum bu onun için. Siz 1 dosyanız varsa da adliyedesiniz ve bazen bir dosya için 3 saat beklediğiniz oluyor. Çünkü herkesin işi acil. Bu arada duruşmada her ne kadar dosyanın görüleceği saat yazılmışsada çoğu zaman bu saate uyulmuyor. Bir avukatın birden fazla dosyası varsa ve duruşma saatleri farklı olsa da o avukatın dosyaları önce alınıyor. Sistemi anlamak güç.
Sistem de değil aslında. Tamamen bizlerden kaynaklı. Biz henüz birbirimizin haklarına riayet etmeyi öğrenemedik. Maalesef.
Old 18-07-2007, 17:30   #44
Av.Yusuf AKIN

 
Varsayılan GerÇeĞİ SÖyleyen, GerÇektİr

Meslektaşımızı gönülden kutluyor ve bu cesur çıkışını alkışlamak istiyorum.Eğer, İSTENEN ADALETSE ZAMANA RİAYET GEREKİR (Meşhur Türk büyüğü Av.AKIN) Meşhur Türk büyüklerinden Avukat AKIN'ın bu sözünü, büyük bir istek ve arzuyla benimser ve hayatımın merkezi yaparım ben.Bu durumu Bütün Hakim,Savcı ve Avukat meskektaşlarımıza da hararetle tavsiye ederim.
" İSTENEN ADALETSE ZAMAN RİAYET GEREKİR"
""""""Av.Yusuf AKIN""""""""""""
Old 18-07-2007, 18:19   #45
AV.AYTÜL ARIKAN

 
Varsayılan Cesareti kutluyorum

Meslek yaşamımızın günlük temposunda kanıksayıp, sadece söylenmekten öteye gitmediğimiz temel bir sorunumuzda, meslekdaşımızın dava açarak hukuksal zemine taşıma kararlılığını ve cesaretini kutluyorum. İyiki varsınız diyorum.
Old 20-07-2007, 13:35   #46
seam

 
Varsayılan

TEBRİKLER...
Hep şikayetçiydik bu konudan "ömrümden bu saatleri çalmaya ne hakkınız var"diye çok iç geçirmiş,mübaşirle atışmış ve yılgın bir biçimde büroya ya da eve dönmüştüm.Gerçekten çok sevindim bu davanın açlmasına ve sonucunu merakla bekliyorum.İç hukuk yolları tüketildiğinde AİHM'e başvurulmalı ve saat 9.00 'a 10 duruşma veren hakimler artık bu denli rahat olmamalı...
Old 21-07-2007, 18:36   #47
BUR@K

 
Varsayılan

bu aksaklığın bireysel bir konuymuş gibi büyütülmesine karşıyım acaba avukat arkadaşım bütün davalara zamanında gidiyormu veya diğer avukat arkadaşlar hiç müvekilerini bekletmiyorlar şuunu da belirteyim ki avukatlar koridorlarda beklerken hakim ve savcılar oyun oynamıyor onlarca dosyayla boğuşuyorlar ayrıc bu sadece mahkemelerde böyle değil devletin tüm kurumlarında bu böyle bu durumun düzelmesi için hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız yani karanlığa küfredeceğimize kalkıp bir mm yakmalıyız o mum oncelikle vicdanımızı aydınlatmalı saygılar
Old 22-07-2007, 13:50   #48
ünyeli erdal

 
Varsayılan

boyle bı anket baslatıldığı ıcın cok memnun oldum ve bu gecıkmeden dert yanan çok avukat arkadşımız var inşallah bu anket görülür ve gereğinin yapılması için çalışmalara başlanır ama bu ülkede hiç sanmıyorum.
Old 22-07-2007, 13:59   #49
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

meslektaşlarımız gayet yerinde bir tavır sergilemişler buna benzer bir çok problem yaşamaktayız. diğer meslektaşlarımızında belirttiği gibi bazen duruşmalara giderken hakim ya da savcıların yerinde olmadığını ya da geç geldigine tanıık olmaktayız. bizler beklememize rağmen çoğu zaman gecikmelerimizde biz olmadan duruşma yapıldığına şahit oluyoruz. kanımca duruşma saatlerinde duruşmanın yapılması bu gibi bir çok sorunu ortadan kaldıracaktır. herkese selamlar saygılar
Old 24-07-2007, 16:33   #50
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan

bu konuda duyarlı olmak ve hakkını aramak tabi ki takdir edilecek bir davranış, ancak buna benzer örnekleri Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde sıkça görüyoruz. Okullarda 70-80 hatta bazı yerlerde 100 kişilik sınıflar var. Bunların da iyi eğitim alamadıklarından bahisle Milli Eğitim Bakanlığı'na tazminat davası açma hakları var. Hastanelerde 6 ay sonraya randevu verilen acil hastaların durumu keza öyle, bu arada ölmezlerse Sağlık Bakanlığı'na tazminat davası açabilirler. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak bu durumun düzelmesi bugünden yarına olabilecek bişey değil,çok kısa vadede düzeleceğini de sanmıyorum. Sayın meslektaşımı tekrar takdir etmekle birlikte, davasının olumlu sonuçlanacağına inanmıyorum.

Saygılar
Old 24-07-2007, 21:10   #51
a lawyer

 
Varsayılan

kesinlikle duruşma saatlerinin bu kadar uzatılmasına karşıyım.avukatların duruşma beklemekten çok daha önemli işleri vardır.bu sorunun giderilmesi acilen gerekmektedir...
Old 24-07-2007, 21:21   #52
aLLequal

 
Olumlu

Alıntı:
Yazan mutlakadalet
Söz konusu davayı açan Sayın Av. Abdulhalim Yılmaz'ın, iddialarını incelersek:











Öncelikle duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleşmesine dair iddiayı değerlendirirsek:

"Bu konuda iki noktaya değinmek gerekecektir. Bunlardan ilki, iş yükünün yoğunluğu ile ilgili mesele iken diğeri duruşmaları yürüten hakimlerin tutumudur."

a) Eğer ki; Sayın Yılmaz, hakimlerin tutumu dolayısıyla duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleştiğini iddia ediyorsa:

"Bu iddiaya ilişkin olarak şu belirlemeyi yapmak gerekir ki; hakimlerin idarî ve adlî olmak üzere iki türlü görevi vardır. Hakimlerin, idari faaliyetleri dolayısıyla uğranılan zararlar için açılacak olan dava hakimler aleyhine değil Adalet Bakanlığı aleyhine açılacaktır. Bununla birlikte hakimlerin yargısal görevleri dolayısıyla verdikleri zararlar için bizatihi hakim muhatap olarak gösterilecektir." Bu konuda HUMK m.573'ü incelersek:

HAKİMLERİN MESULİYETİ
Madde 573 - Hakim ve icra reisi aleyhine aşağıda yazılan sebeplere binaen tazminat davası ikame olunabilir:
(Ek bent: 14/12/1929 - 1539/1 md.) Memuriyet vazifesini yapmakta ihmal ve terahi gösterilmesi veya kanuna göre verilen emirlerin makbul bir sebep olmaksızın yapılmaması.

Eğer ki; Sayın Yılmaz, hakimlerin memurluk görevini yaparken savsama ve gevşeklik gösterdiğini buna binaen de zarara uğradığını iddia ediyorsa, HUMK'nun 575. maddesi çerçevesinde tazminat davası açabilecektir.

b) İş yükünün yoğunluğu sebebiyle duruşmaların geç saatte başladığı iddiası ve bunun Adalet Bakanlığı'na izaf edilebilmesi sorunu: "İş yükü yoğunluğunun bazı sebeplerini belirtirsek:"

* Fiziki ve teknik yetersizlikler dolayısıyla yargı hizmetlerinin olması gerekenden yavaş olarak sunulması ve buna bağlı olarak da işlerin birikmesi.

* Hakim sayısının yetersiz olması.

* Mevzuatın yetersizliği.

Öncelikle mevzuatın yetersiz olduğuna buna binaen de iş yükünün yoğun olduğuna dayanarak Adalet Bakanlığı aleyhine dava açılamayacağını belirtmek gerekir.

İkinci olarak, hakim sayısının yetersizliğini incelersek:

2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu
ADAYLIĞA ATAMA :
Madde 9 -
(Değişik fıkra: 22/12/2005-5435 S.K./2.mad) Her yıl alınacak aday sayısı, avukatlık mesleğinden alınacaklarla birlikte Türkiye Adalet Akademisinin görüşü alınmak suretiyle, kadro ve ihtiyaç durumuna göre Adalet Bakanlığınca tespit edilir.

Sayın Yılmaz, alınan hakim sayısının az olması dolayısıyla duruşmaların geç saatte başladığını iddia ediyorsa, bu iddiası kanımca mesmu olmalıdır.

Son olarak, fiziki ve teknik yetersizlikler dolayısıyla yargı hizmetlerinin olması gerekenden yavaş olarak sunulması meselesine gelince, kanımca bu hususta da Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğu tartışılabilir olmalıdır.

Bu husus ve hakim sayısının az olmasına ilişkin mesele idarenin hizmet kusuru ile ilgili olarak yapılacak açıklamada birlikte ele alınacaktır.


Sayın Yılmaz'ın açmış olduğu davada ileri sürdüğü bir diğer nokta da "Adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesini sağlamak" görevinin Adalet Bakanlığı'na izafe edilmiş olmasıdır.

Bu konuda 2992 Sayılı Adalet Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un 2.maddesine baktığımızda Adalet Bakanlığı'nın görevlerinin açık bir biçimde sayıldığını ve böyle bir görevin Adalet Bakanlığı'na izafe edilmediğini görmekteyiz. Nitekim adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesi bir kuruma bağlı olarak sağlanabilecek bir görev değildir. Adalet hizmetinin tam olarak yerine getirilebilmesi, avukatın, hakimin, savcının, kolluk güçlerinin, Adalet Bakanlığı'nın, Hukuk Fakültelerinin, vatandaşın, vs. birlikte katılımı ile sağlanabilecek bir meseledir. Bu bakımdan Adalet hizmetinin tam olarak yerine getirilmesi için Adalet Bakanlığı'nın üzerine hangi görevlerin düştüğünü incelemek gerekecektir.

Son olarak, Sayın Yılmaz'ın ileri sürdüğü "daracık, havasız mekanlarda ayakta beklemenin" meydana getirdiği sorunlar bakımından da Adalet bakanlığı'nın sorumluluğunu tartışabiliriz.

Tüm bu belirlemeleri yaptıktan sonra Adalet Bakanlığı'nın vermesi gereken hizmette kusurunun olup olmadığını incelersek:



Bilindiği üzere hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi yahut hiç işlememesi hallerinde söz konusudur. İlgili davayı açan kişi idarenin hizmet kusurunun var olduğunu iddia ederken, hizmetin kötü işlemesine ve geç işlemesine dayanmaktadır. Bu kavramlara kısaca değinirsek:




Nihayetinde şunu söylemek isterim ki; Sayın Yılmaz'ın uğramış olduğu zararlar tamamen Adalet Bakanlığı kaynaklı sorunlar değildir. Bu sorunların doğmasına Adalet Bakanlığı'nın da etkisi vardır; ancak bu etki, Adalet Bakanlığı'nın sahip olduğu imkanlar çerçevesinde idarenin hizmette kusura düşmesine yol açmaya elverişli değildir. Çünkü sistem, birbirine geçmiş halkalardan oluşmaktadır.

Adalet Bakanlığı'nın mevcut fiziki ve teknik şartlarda iyileştirmeye gidebilmesi Adalet Bakanlığı'na verilecek bütçe ile yakından ilgilidir. Bu ise, Adalet Bakanlığı'nın inisiyatifinde olan bir şey değildir. Bu bakımdan söz konusu davada, Sayın Yılmaz'ı soyut olarak haklı bulduğumu ancak özelde, Adalet Bakanlığı karşısındaki davada haksız bulduğumu söylemeliyim.

Saygılarımla.


Old 26-07-2007, 21:01   #53
Murat Toprak

 
Varsayılan

Sözlerime başlamadan önce istanbul Barosu avukatlarından Sayın Abdulhalim Yılmazı tebrik etmek istiyorum ve açtığı davada başarılar diliyorum.

Kanımca,
Davaların verilen saatte başlamaması Usul Ekonomisi yönünden de önemli bir problem oluşturmaktadır.Davaların geç başlaması avukatların zaman zaman bir sonraki duruşmalarına yetişememelerine ve davaların ileri bir tarihe atılmasına sebep olmaktadır.Usul Ekonomisinin en temel ilkesi olan ''Geciken adalet,adalet değildir.''ilkesinden yola çıkarak yaşanan aksaklıkların zamanla giderileceği inancındayım.Sorunların çözümü yolunda ilerlerken yargının sorunlarını bir bütün olarak düşünmeliyiz çünkü zincirin bir halkasındaki sorun diger halkalarıda etkilemektedir ve adaletin savaşçıları olarak bu sorunları bütün yargı mensuplarıyla el ele vererek çözmeye çalışmalıyız.
Old 28-07-2007, 21:46   #54
JUDAS

 
Varsayılan Hiç de değil..

Bazı arkadaşlarımız, duruşma saatlerindeki gecikmelerden hakim, savcı veya kollukların değil de sadece avukatların şikayetçi olduğunu, diğerlerinden hiç ses çıkmayıp katlanmalarına rağmen avukatların haksız yere şikayetçi olduğunu ifade ediyorlar...

Arkadaşlar!!

Sayın hakimlerimiz, savcılarımız ve kolluk görevlileri o sırada yapmaları gereken yegane işi yapıyorlar.. Avukat olarak bizler ise yapmamız gereken diğer önemli işlerimizi bir kenara atmak, ertelemek ve hatta o işleri alamamak gibi sorunlarla başbaşa kalıyoruz.
Lütfen bu ayrıntıyı (!) atlamayalım...
Old 29-07-2007, 21:01   #55
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Konunun ara ara sapmış, merkezinden çıkmış olduğunu gördüğüm ve ayrıca Abdülhalim Bey'i takdir etmek istediğim için yazma ihtiyacı duydum.

Öncelikle hepimiz meslektaşımızı takdir ediyoruz tabii ki düşünmeden.Ancak kendi adıma konuşursam, bu kadar takdir edip sevineceğim bir durumuda neden ben de faal olmadım pekala diye düşünüp hicaptan geri duramadım

ANLAŞILMASINI ve ALTINI ÇİZMEK İSTEDİĞİM ESAS HUSUS İSE ŞUDUR:BURADA PROBLEM, ADALET SİSTEMİNİN ve ANLAYIŞININ KOKUŞMUŞ PARÇALARI...KESİNLİKLE BİREY OLARAK HAKİM/SAVCI/AVUKAT/PERSONEL TAVRI DEĞİLDİR. Adalet sistemi denince, hakim-savcı tavrını anlamak gerçekten hatalı bir bakış açısıdır. Zira adalet sistemini şahsi algılamak gerekirse; bu durumda hakim/savcı kadar avukat da girer işin içine..Dolayısıyla durumu BİR KUTUPLAŞMA olarak niteleyen arkadaşların, daha geniş bir perspektiften bakmaya başlamalarını temenni eder, bu sayfalarda esas olarak HUKUKÇU'nun değil, HUKUK'un sahiplenildiğinin altını tekrar tekrar çizmek isterim...
Old 29-07-2007, 22:16   #56
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Sanırım sadece avukat hakim savcı üçgeni içinde olayı değerlendirmek yeterli olmadığı gibi tek başına sistemi eleştirmekte yeterli olmayacaktır.

Duruşmaların verilen saatte başlaması öyle sanıldığı kadar kolay değildir.

Mahkeme sayısını 10 katına çıkarsak, bir gündeki duruşma sayısını 40 tan 10a indirsek bile verilen saatte başlamayacaktır duruşma.

Birden çok mahkemede duruşması olan bir avukatın aynı saatlere rastlayan bir kaç davası olması kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda o arkadaşı beklemeden dava dosyasını işlemden mi kaldıralım? Öte yandan iki dosya arasında uygun zamanı kestirmek kaloy değildir. Tahminen 10 dakika sürer dediğiniz bir duruşma bazan bir saati bulabiliyor. Dolayısıyla burda önemli olan mümkün olduğunca en uygun ve verilen saate en yakın zamanda başlaması yeterli kabul edilmelidir.

Hakim dayanışması yüzünden davanın reddedileceğini söyleyen arkadaşımızın hukuka inancı var mı merak ediyorum. Eğer böyle basit ve ilkel bir nedenle bu ülkede davalar reddediliyorsa duruşma saatinin kaçta başladığının ne önemi var ki?

En dakik saygılarımla.
Old 31-07-2007, 10:28   #57
avukathalim

 
Varsayılan Merhaba

Yorumları okudum,

Konu gazete haberinden alıntılanıp ve gazeteci bakış açısıyla ele alındığından, daha doğru ele alınması ve değerlendirilmesi için başvuru dilekçesini ve dava dilekçesini ekliyorum.

Yorum yapan tüm hukukçulara teşekkürler...

Sevgiyle kalın

Av. Abdulhalim YILMAZ

-----------------------------------------------------------

ADALET BAKANLIĞI’NA
ANKARA




Konu:Hizmet kusuru nedeniyle maddi ve manevi zararlar için tazminat talebi.


Sayın Yetkili,

İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak yaklaşık 7 yıldır serbest avukatlık mesleğini yapmaktayım.

Adli işlerin İstanbul’da 30’dan fazla adliyeye dağılmış olması, adliye binalarındaki fiziksel yetersizlikler, iş yükünün yoğunluğu nedeniyle duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleştirilmesi, avukatların saatlerce duruşma beklemesi avukatlık mesleğimizi tam olarak icra etmemize engel olmakta, maddi ve manevi olarak bizi yıpratmaktadır.

Özellikle ceza mahkemelerinin duruşmaları neredeyse rutine bağlanmış gibi zamanında yapılamamaktadır. Zamanında yapılan duruşmalar istisnaidir. Her bir duruşma için yaklaşık olarak 2 saat beklemek zorunda kalıyoruz. Bazı duruşmalarda bu süre 5, 6 hatta 12 saati bile bulabilmektedir. (Talep edilmesi halinde bu gecikmelere ilişkin tutanaklar tarafınıza sunulacaktır.)

Duruşmaların belirtilen zamanda başlamaması nedeniyle, uzun süre ayakta beklemek, özellikle de daracık mekanlarda kalabalık ve havasız bir ortamda uzun süre bulunmak, bacaklarda varis, yorgunluk gibi bedensel ve fizyolojik rahatsızlıklara neden olmaktadır. Bunların yanında psikolojik olarak rahatsızlık, zihinsel yorgunluk, mesleki performansın düşmesi ve stres de bu durumdan kaynaklanan diğer nedenler olarak ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca duruşmanın ne zaman başlayacağının belli olmaması nedeniyle duruşma salonu veya adliyeden ayrılamamak planlanan işlerin aksamasına, randevulara zamanında yetişmemeye ve dolaylı olarak güvenilirliğin azalmasına neden olmaktadır.

Bu aksaklıklar ve işleri yetiştirme zorunluluğu, iş hayatının mesai saati dışına taşmasına neden olmakta, bu da aile hayatını olumsuz etkilemekte, sosyal hayattan geri kalmamıza neden olmaktadır.

Adalet sisteminin düzgün işlemesi, duruşmaların zamanında yapılması, adliyelerdeki dağınıklığın giderilmesi ve çalıştırılan personelin görevini tam ve zamanında yapması ile özellikle bu yönde hakimlerinin iş yükünün azaltılması için gerekli adımların atılması ve adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesini sağlamak Adalet Bakanlığı’nın görevidir.

Bu nedenle;

1 – Adalete ilişkin hizmetlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesi için gerekli adımların bir an önce atılmasını,
2 – Adalet Bakanlığı’nın hizmet kusuru nedeniyle, uğradığım maddi ve manevi zararların giderilmesi için hakkaniyete uygun bir tazminatın ödenmesini, şahsım adına talep ederim.

Saygılarımla.17.01.2007

Av. Abdulhalim YILMAZ


Av. Abdulhalim YILMAZ
(İstanbul Barosu Sicil No: 24042)
Adres: Millet Cd. No:40/1
Haseki – Fatih / İSTANBUL
Tel: (212) 6211511
Faks: (212) 6359644

--------------------------------------------------------------------------------------

ANKARA (…) İDARE MAHKEMESİ
SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

GÖNDERİLMEK ÜZERE
İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ
SAYIN BAŞKANLIĞI’NA



DAVACI : Abdulhalim YILMAZ
Millet Cd. No:40/1 Haseki Fatih – İSTANBUL

VEKİLİ : Av. Mehmet Ali KAHRAMAN
İnkılap Cad. Oto Han no: 55/116 Aksaray Fatih İSTANBUL
Tel: 0 212 5840958 Faks : 0 212 5840959

DAVALI : Adalet Bakanlığı

Bakanlıklar - ANKARA

KONU : Hizmet kusuru nedeniyle müvekkilimin uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 (Yüz) YTL maddi ve 5.000,00 (Beşbin) YTL manevi tazminat istemi hakkındadır.

İDARİ İŞLEMİN
TARİH VE NOSU : Adalet Bakanlığı’nın 7.02.2007 tarih ve B.03.0.İMİ.0.08- 341 sayılı yazısı.

TEBLİĞ TARİHİ : 19.02.2007

AÇIKLAMALAR :

1. Müvekkilim Av. Abdulhalim YILMAZ İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak yaklaşık 7 yıldır serbest avukatlık mesleğini yapmaktadır.

2. Müvekkilim, 17.01.2007 tarihli dilekçesi ile Adalet Bakanlığına başvurarak, hizmet kusuru nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, “Adalete ilişkin hizmetlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesi için gerekli adımların bir an önce atılarak” hizmet kusurunun giderilmesini ve kişisel olarak uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesi için “hakkaniyete uygun bir tazminat” talep etmiştir.

3. Adalet Bakanlığı’nın (İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı Başkanlık Kalemi) 7.2.2007 tarih ve 341 sayılı yazısı ile, konuya ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmadığından, talep hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığı belirtilmiştir. Anılan karar, müvekkilime 19.02.2007 tarihinde tebliğ olunmuştur.

4. Adli işlerin İstanbul’da 30’dan fazla adliyeye dağılmış olması, adliye binalarındaki fiziksel yetersizlikler, iş yükünün yoğunluğu nedeniyle duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleştirilmesi, avukatların saatlerce duruşma beklemesi müvekkilimin avukatlık mesleğini tam olarak icra etmesine engel olmakta, maddi ve manevi olarak yıpranmasına neden olmaktadır.

5. Özellikle ceza mahkemelerinin duruşmaları neredeyse rutine bağlanmış gibi zamanında yapılamamaktadır. Zamanında yapılan duruşmalar istisnaidir. Her bir duruşma için yaklaşık olarak 2 saat beklemek zorunda kalan müvekkilim, bazı duruşmalarda 5, 6 hatta 12 saati bile bulacak şekilde beklemek zorunda kalmıştır. (Bu gecikmelere ilişkin bir kısım tutanaklar ekte yer almaktadır.)

6. Duruşmaların belirtilen zamanda başlamaması nedeniyle, uzun süre ayakta beklemek, özellikle de daracık mekanlarda kalabalık ve havasız bir ortamda uzun süre bulunmak, yorgunluk gibi bedensel ve fizyolojik rahatsızlıklar dışında müvekkilimin bacaklarında varis oluşmasına neden olmuş, müvekkilim bu hastalığının tedavisi için de uğraşmak zorunda kalmıştır. Bunların yanında psikolojik olarak rahatsızlık, zihinsel yorgunluk, mesleki performansın düşmesi ve stres de bu durumdan kaynaklanan diğer nedenler olarak ortaya çıkmaktadır.

7. Ayrıca geciken duruşmaların ne zaman başlayacağının belli olmaması nedeniyle müvekkilimin duruşma salonu veya adliyeden ayrılamaması planlanan işlerinin aksamasına, randevularına zamanında yetişmemesine ve dolaylı olarak güvenilirliğin azalmasına neden olmaktadır.

8. Bu aksaklıklar ve işlerini yetiştirme zorunluluğu, iş hayatının mesai saati dışına taşmasına neden olmakta, bu da müvekkilimin aile hayatını olumsuz etkilemekte, sosyal hayattan geri kalmasına neden olmaktadır.

9. Müvekkilim aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisans (Master) eğitimine devam etmektedir. Halen tez aşamasında bulunan çalışmasında, mesleki işlerinin zamanında yetişmemesinden kaynaklanan aksamalar nedeniyle, akademik çalışmalarına da yeterli vakti ayıramamaktadır.

10. Adalet sisteminin düzgün işlemesi, duruşmaların zamanında yapılması, adliyelerdeki dağınıklığın giderilmesi ve çalıştırılan personelin görevini tam ve zamanında yapması ile özellikle bu yönde hakimlerinin iş yükünün azaltılması için gerekli adımların atılması ve adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesini sağlamak Adalet Bakanlığı’nın görevi olmakla birlikte bunun gerçekleştirilmemiş olması, hizmet kusuru teşkil etmektedir.

11. Nitekim Danıştay bu konuda “İdarenin kendisine verilen kamu hizmetinin işlemesini sağlayacak örgütü kurmak, personel ve araç gereci hizmet gereklerine uygun şekilde hazırlamakla yükümlü olduğu, idarenin hizmeti yürüten personelin görevi sırasında yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kusurun hizmet kusuru oluşturacağı ve zararın idarece tazmini gerektiği”ni belirtmiştir. (Danıştay 10. Daire,02/11/1999tarih ve 1999/1746 E. 1999/5376 K. Sayılı kararı)

12. Aynı şekilde bu durum diğer bir kararda “İdare hukuku ilkelerine göre bir olayda idarenin hizmet kusurunun varlığından söz edilebilmesi için, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetinde, kuruluş, işleyiş yada personel açısından gereken emir ve talimatların verilmemesi, denetimin yetersiz olması, hizmete tahsis edilen araç ve gereçlerin hizmet gereklerine uygun ve yeterli olmaması, gereken önlemlerin alınmaması veya geç yada yetersiz alınması gibi nedenlerle bir aksaklık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik veya sakatlık meydana gelmiş ve oluştuğu ileri sürülen zararın da bundan kaynaklanmış olması gerekmektedir.”şeklinde ifade edilmiştir. (Danıştay 10. Daire,31/10/1983tarih ve 1982/2725 E. 1983/2125 K. Sayılı kararı)

13. Tüm bu nedenlerle işbu davayı açma zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKSAL NEDENLER: Anayasa, İYUK, vs. ilgili mevzuat.

SÜBUT DELİLLERİ: Duruşma tutanakları, tanık beyanları, bilirkişi vs. deliller.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıdaki açıklamalarımız ve re’sen nazara alınacak nedenlerle;

1. Adalet Bakanlığı’nın hizmet kusuru nedeniyle, müvekkilimin uğradığı maddi ve manevi zararların giderilmesi için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik, 100,00 YTL maddi, 5.000,00 YTL manevi tazminatın ödenmesini,

2. Yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini vekaleten talep ederiz.

Saygılarımızla. 18.04.2007

Av. Mehmet Ali KAHRAMAN


EKLER:
  • Adalet Bakanlığı’na gönderilen 17.01.2007 tarihli dilekçe,
  • Adalet Bakanlığı’nın 7.2.2007 tarih ve 341 sayılı yazısı cevabi yazısı,
  • Duruşmalara geç girildiğine dair bazı tutanaklar (8 Adet).
  • Vekaletname örneği
Old 31-07-2007, 11:37   #58
cafereminoglu

 
Varsayılan

Sayin Yilmazi medeni cesaretinden dolayi tebrik ediyorum. Ben su anda Avusturya mahkemelerinde hukuk staji yapmaktayim. Sayin Yilmazin öne sürdügü dava gerekcelerinin beni sok ettigini ifade etmek istiyorum. Sanirim Türkiye`de Avukatlik hukuk meslekleri icerisinde en cok hor görülen meslek grubu.
Burada, Avusturya`da hicbir durusmanin yarim saatten fazla geciktigine sahit olmadim. Durusmalarin neredyse yüzde 95`i tam zamaninda basliyor diyebilirim. (5 dakikalik gecikmeleri dahil etmiyorum). Bu sanirim yeterince adli personel olmasinin ve bundan daha önemlisi adli personelin görevini zamaninda ve tam yapmasinin bir sonucu. Ayrica hakimler ile avukatlar arasindaki iliski seviyeli ve karsilikli nezaket üzerine kurulu. Suana kadar herhangi bir hakimin herhangi bir avukati azarlamasi gibi bir olayla karsilasmadim.
Darisi Türkiyenin basina...
Old 18-08-2011, 18:25   #59
Nusret

 
Varsayılan Duruşma düzen-sizliğ-i ve mağdurları...

Yargı sisteminin temeli dava, davanın da temeli duruşmadır. Yani, yargı organlarına göre -ör. duruşma açısından idari yargı, yüksek yargı vb. gibi- istisnaları bulunsa da, olmazsa olmaz unsurlardır bunlar.

Dava açma konusundaki sorunlara burada girmek, tartışmanın başlığına uygun düşmeyeceği için diğer temel unsur, duruşma ile ilgili tartışma kapsamında birkaç söz söylemek isterim. Baştan şunu söylemek gerekir ki, bu konuda hakimlerin pratikte, neredeyse sonsuz inisiyatifleri vardır. Hani çeşitli meslek erbapları için denir ya, ne kadar ..... varsa, o kadar ...... vardır diye; biz de şunu rahatlıkla diyebiliriz: Ne kadar hakim varsa, o kadar duruşma yapma yöntemi vardır. Bu konuda her hakim bildiğini okumaktadır...

İstanbul, Kartal'da bürosu olup zaman zaman il dışına da çıkan bir meslektaşınızım. İstanbul'daki mahkemelerde aynı saat aralığına çok sayıda dosya sıkıştırılmasından ne kadar muzdarip olduğumuzu avukat arkadaşlar bilirler; ama geçenlerde Gebze'nin yeni kurulan bir mahkemesine saat 10:00 duruşmasına gidip de bütün duruşmaların saat 10:00'a verildiğini, duruşma listesinde bundan başka bir saatin bulunmadığını görünce, benim bile gözlerim faltaşı gibi açıldı inanın!

Aynı saat aralığına çok sayıda, bazen de tüm duruşmaların yazılması, aynı güne çok sayıda dosyanın konulması, tanıklı duruşmalar ile tanıksız olanlar arasında bir ayrım yapılmadan ya da doğru, faydalı bir ayrım yapılmadan listelerin düzenlenmesi, duruşma yapma yöntemi konusundaki acemilikler, hakimlerin psikolojik durumlarının ve mesleki kapasitelerinin, kararnameyle başka bir hukuk alanından gelmişse -ki çokça yaşanan bir durumdur bu- yeni görev alanındaki yetersizliğinin duruşmaya olan olumsuz etkisi vb. vb. hem duruşmaların sağlıklı bir şekilde yapılmasını engellemekte ve hem de zaten maddi gerçekle hukuki gerçek arasında sürekli yaşanan makas açıklığı daha da artmaktadır.

Bütün bunlara her yıl tekrarlanan hakim savcı atama kararnamelerinin yarattığı kaos ve bilinmezliği, yıllık izinlerin ve bunların dışında da birçok hakim tarafından bolca kullanılan özel izinlerin sebep olduğu gecikmeleri de bu tabloya eklemek gerekir.

Benim iki on yılı aşan mesleki maceramda hep tanık olduğum ve giderek de ağırlaşan bu tablonun sıradan bir reformla giderilebileceği inancında da değilim.
Old 18-08-2011, 19:45   #60
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Furkan Kamalak
Davanın neticesini büyük bir merakla bekliyorum...Ama hakim dayanışmasından ötürü davanın adil yargılama ile neticeleceği konusunda şüpeliyim.

Davanın sonucunu ben de merak ediyorum, bilgisi olan olan arkadaşımız ya da bizzat av.halim bey sonucu bildirirse sevinirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuk ve Bilim Çaresiz Kaldı fkb Hukuk Haberleri 3 04-06-2007 20:49
250 bin öğrenci ortada kaldı Av.Engin Özoğul Hukuk Haberleri 0 04-01-2007 11:57
Avukattan 'Siz erkek değil misiniz' Sözüne Dava Seyda Hukuk Haberleri 0 30-12-2006 11:16
Avukattan Asker Göndermeye Dava Av. Galip DAĞTEKİN Hukuk Haberleri 0 30-08-2006 10:20
Ruhumuz Geride Kaldı şenay Site Lokali 1 28-09-2003 14:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,13731909 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.