24-06-2009, 21:27 | #541 |
|
Elli yaşındayım ne uzun zaman
Kaşlarım döküldü bıyığım beyaz Kim der ki geçmişi kurcalamadan Atılan hiçbir ok menzili bulmaz Birkaç kasabadan birkaç şehirden Sesler, çığlıklar ve renkler topladım Sayılar çıldırdı büyüdüm birden Kitap kapağına yazıldı adım Günlerce trenler yürüdü, gittim Perdenin arkası sürekli sarı Beni kimler sevdi, kime aittim Kalbim neden böyle hafif, uçarı Elli yaşındayım bilincim açık Anladıkça inançlarım artıyor Kim ki zihni örtük, kalbi dolaşık Ömrü kırık teraziyle tartıyor Metin Önal Mengüşoğlu |
27-06-2009, 16:12 | #542 |
|
NE İÇİNDEYİM ZAMANIN
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükutu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. Ahmet Hamdi TANPINAR |
02-07-2009, 13:07 | #543 |
|
Bir kase su gibi dökülse kuma
Kuramlar kollayan dik başlı aklım Rüzgarın başıma verdiği şekil Yol olsa içimin ormanlarında Unutsam eşyanın gürültüsün Rengini suların, tadını gülün Günleri bir secde hızıyla geçip Erişsem mahşere bir iftar gibi Genişle ey kalbim kardan sözlerle Ayıkla ve yıka pıhtılarını Mehmet Akif İnan |
02-07-2009, 13:14 | #544 |
|
Cevir gözlerini icimden yana
Sırrını saklayan mahzeninim ben Uzat umutlarını düslerime dek Hic birsey degil hep seninim ben Bu yazgı bizlerin ortak ülkesi Hüznün sevincin ve güveninim ben Topragim günesim mevsimim sensin Suyunum havanım ekmeginim ben Birlikte uyandık aynı uykudan Öncen sonran eskin ve yeninim ben Seninle ilgimiz bir heves degil Iyi bil neyimsin benim nenim ben Mehmet Akif İnan |
06-07-2009, 15:02 | #545 |
|
Sarma yaralarım bu sargı tutmaz
Merhemi tüketip kendini yorma Ellerin bağında bülbüller ötmez Baharı getirmez mevsimi sorma Bakma sızılarım barışık benle Sızım sensizliğin izidir tende Ey!…Tabip boşuna yazma reçete Açma Yaralarım derdimi sorma Bilirim bağrımda yanar ateşler Teselli adına salma bakışlar Neşteri tanırım masum gülüşler Çağırsan da gelmez adını sorma Baykara neylesin sızı vesile Alıştı dolaşır gezer avare Hane saydı yad elleri kendine Gel desende dönmez, mekanı sorma Baykara |
06-07-2009, 15:04 | #546 |
|
sorma yiğidim,beni sorma
beni sorma zamanı geçti ciğerlerim pare pâre kemiklerim eridi hayatımın sonbaharı geçti,kışa girdi önümde kocaman bir zemheri sorma yiğidim beni sorma beni sorma zamanı geçti C.Erkoç |
06-07-2009, 15:06 | #547 |
|
usulca tıkla kapıyı
duyarım gecikme artık gel unut eskimiş kırgınlığı gel gir içeri senden geçmiş soramam sensizlikten kötüsü mü var ayrılık,dargınlık da neymiş ben attım sen de at gelmemek üzere uzaklara gitsinler yaz geldi balkona masamızı kuralım ses çıkarsın kadehler yıldızlar seyretsın bizi gel ay yüzlüm gel gel de aydınlansın geceler C.Erkoç |
07-07-2009, 11:52 | #548 |
|
ARZ
İçimi burkan kışkırtan kanımı benim alıp başını gitmemiş münasip bir rüyanın içidir aslında doludizgin koşan atların rüzgârında boy atmış karanfil kırmızısı yüreğimle bekliyorum ayışığı sevgilim oluyor ayışığı hasretim. N.Durman |
07-07-2009, 11:56 | #549 |
|
Güller açtı ey vefasız al hançerin vur beni
Dünya mülkü aldatmadır cilvelenir elâ’dan Baş edemem bir toy candır ayartması var beni Vur beni, benden ben’i kurtar beni beladan, N.Durman |
08-07-2009, 14:14 | #550 |
|
Hicran destanını kendinden oku,
Mecnun'dan duyup da rivayet etme. Aşkın Leyla'sını gördünse söyle. Söz temsili bulup hikayet etme. Yüz bin Leyla doğar alemde her gün, Senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; Daha ilk adımda nedamet etme. Sevdanın oduna pek güvenilmez, Tutuşurşan eğer kolay sönülmez. Bu yolun hükmüdür geri dönülmez, Canına kıymazsan seyahat etme. İyi bak kabına, olmasın delik, Boşuna taşırsın ,gider gündelik. Anında olmalı, ettiğin iyilik, Alem duysun diye, inayet etme. Kabe'den maksadın varmaktır yara, Kör gibi tapınma, kara duvara, Hızır'ı ararsan kendinde ara, Bulamadım gibi rezalet etme. Muhabbet herkesin aklını çelmez, Gönül viranesi kolay düzelmez. Alemden çekinme bir zarar gelmez, Sen kendi kendine hıyanet etme. Şen şatır gönlüne hicran dolmasın, Gençliğin gülşeni gamla solmasın. Neyzen gibi aklın yarda olmasın, Özründen çok büyük kabahat etme. N.Tevfik |
08-07-2009, 16:20 | #551 |
|
Temmuz da yağmur yağmaz demiştin...
Görüyormusun, Her günüme yağmur yağıyor, Mucize yağmur Damlalar camda dansediyor. Duyuyormusun yağmur yağıyor, Toprak yağmur kokuyor. Hissediyormusun yağmur yağıyor, saçımdan kalbime süzülüp damlarken. Biliyormusun yağmur yağıyor, bulutlar sevgini içime boşaltırken. Yağmur yağıyor, her yağmurda sen yağıyorsun Mucize Yağmur yağdıkça, Gözbebeklerimde sen görünüyorsun... |
09-07-2009, 10:14 | #552 |
|
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum Yıkadılar aldılar götürdüler Babamdan ummazdım bunu kör oldum Siz hiç hamama gittiniz mi? Ben gittim lambanın biri söndü Gözümün biri söndü kör oldum Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak Söylelemesine maviydi kör oldum Taşlara gelince hamam taşlarına Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi Taşlarda yüzümün yarısını gördüm Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü Yüzümden ummazdım bunu kör oldum Siz hiç sabunluyken ağladınız mı? CEMAL SÜREYA |
09-07-2009, 16:54 | #553 |
|
Güneşi gördüm, o an; denizi kana bularken
Kızıllaşan mavi sular yavaş yavaş karardı. Seni gördüm sonra tam gitmek üzereyken Yağmur başladı sonra, Kızıl saçların ıslandı, yağmurda. Saçlarından düşen damlalar kızıla boyadı gitmek için açtığın kapının kolunu. Gittin! Ne kızıllığı kaldı denizin ne de geçtiğin yolların. Ta ki yeni bir güne uyanıncaya dek! Martı!!! |
10-07-2009, 08:05 | #554 |
|
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil artık Bana göre değil pişmanlıklar keşkeleri çıkardım hayatımdan. ben seni unuturum sevdiğim ela gözlerini bir bardak rakıya gömerim anıları içime zamansız bir yağmur altında başlayan o zamansız aşkımızı unuturum ben seni unuturum sevdiğim zaten hayat bir yalan. gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha üzerimde eskiden kalma bir sevdanın yorgunluğu yüreğimin kara kaplı defterinde sararmış sayfaların arasında bir adamın yıllar arkasında kalmış suskunluğu var ve küskünlüğü hayata o ki kapanmış bir kapı umutlarıma çaresizliğe bir geçit durma hadi gözlerimden de çekip git çek git gecelerimden bir daha girme düşlerime kanıma girme artık yeter git. kimseler bilmez geceden başka yine yalnızım sokaklar dolusu insan içinde bir ben bir ben yalnızım. gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha ne fırtınalar kopar yine içimde bu sevda yakar yüreğimi yıkar derinden susar içimdeki ağıtlar geceler inadına susar ben susarım. an gelir zamanlar dolusu ağlarım ağlarım çocuk gibi ihanet karası gecelerde kıvrandırır bir sancı kahpe bir kurşun gibi arkadan vurur yalnızlık sabahlara kadar ağlarım ağlarım ölesiye. neden içi karanlıktı bu kadar gecelerin neden geceler umut taşımaz sabaha ve neden ağlatır beni bu uzun yolculuklar yeter artık yeter buraya kadar keşkeleri çıkardım hayatımdan eyvallahlar bana göre değil bana göre değil yerli yersiz ağlamak madem ki bir kez yaşanıyor bu hayat kılıcımı çektim kınından kuşandım cesareti ve bitirdim esareti gömdüm denizlere. keşkeleri çıkardım hayatımdan eyvallahlar bana göre değil artık anladım ki insan her an sevebilir mevsimsiz açan bir çiçek gibi dirilir yeniden keşkeleri çıkardım hayatımdan. geleceksen bugün gel yarın çok geç olabilir. Şebnem Kısaparmak |
10-07-2009, 08:47 | #555 |
|
Kızıl Ayrılık!
Dün sizlerle paylaştığım şiirime isim bulamamıştım! Şiir eksik kalmıştı şimdi ismi ile birlikte paylaşıyorum!
Kızıl Ayrılık! Güneşi gördüm, o an; denizi kana bularken Kızıllaşan mavi sular yavaş yavaş karardı. Seni gördüm sonra tam gitmek üzereyken Yağmur başladı sonra, Kızıl saçların ıslandı, yağmurda. Saçlarından düşen damlalar kızıla boyadı gitmek için açtığın kapının kolunu. Gittin! Ne kızıllığı kaldı denizin ne de geçtiğin yolların. Ta ki yeni bir güne uyanıncaya dek! Martı!!! |
13-07-2009, 19:59 | #556 |
|
DAR KAPI
Samimi değildik hayır Gülen gözlerimizde Ağlamak vardı Susmak bir başka acıydı Konuşmak bir büyük günah Öyle bir dünyaya açılmıştı gözlerimiz Çıkmak istedik Oysa tüm kapılar dardı. Tuğrul TANYOL |
15-07-2009, 21:52 | #557 |
|
Zülfündedir benim baht-ı siyahım,
Sende kaldı gece gündüz nigâhım, İncitirmiş meğer ki seni âhım, Seni sevdim, odur benim günahım. Aşkını saklarım gönlümde nihan, Gizlice, gizlice ağlarım heman, El gibi cefadan söylemem figan, Seni sevdim, odur benim günahım. Müptelayım senin ahu gözüne, Bakıp bakıp ah ederim yüzüne, Anladım uymuşsun eller sözüne, Seni sevdim, odur benim günahım... Keçecizâde İzzet Molla-1785 - 1829 |
15-07-2009, 21:59 | #558 |
|
KİM O DEME
Kim o, deme boşuna Benim,ben.. Öyle bir ben ki gelen kapına Baştan başa sen! Özdemir Asaf |
15-07-2009, 22:09 | #559 |
|
Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım. Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye Sırala otuzu say da gel canım. Bekletme geciken müddet ziyandır Güzel kin, öfke, hiddet ziyandır Varsa gurur, kibir, şiddet ziyandır Onları orada koy da gel canım. Kitap aşak, masal der, yıkar bırakmaz ? Akıl 'tedbir al' der çöker bırakmaz Korku 'gitme kal' der çeker bırakmaz Sen gönül sözüne uy da gel canım. Yazı, güzü, kışı bahar zamanı Yaşadın bilirsin ki her zamanı Dinle rüzgarları seher zamanı Uzaktan sesimi duy da gel canım. A.Karakoç |
15-07-2009, 22:14 | #560 |
|
İncitme sen ahbâbını incinmeye senden
Bu âlem-i fânide zarafet budur işte Leyla Hanım |
16-07-2009, 14:10 | #561 |
|
VEDA
geleceğim bazen, uykudayken sen beklenmedik uzak bir konuk gibi sokakta bir başıma koyma beni kapıyı sürgüleme üstümden. usulca girecek bir yere ilişeceğim bir zaman, karanlıkta, bakacağım yüzüne görüntün doyasıya dolunca gözlerime seni kucaklayacak ve çıkıp gideceğim nikola vaptsarov çev: ataol behramoğlu Not: Şairin kurşuna dizilmeden az önce yazdığı şiirdir. Ölüme giderken karısına yazdığı bu şiir beni çok etkilemiştir. |
16-07-2009, 16:42 | #562 |
|
BEN Mİ ? EVET..
ben mi? evet... bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak... bir çiçek merhaba diyecek... hoşgeldin diyecek dağ... orman gülümseyecek... anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir... hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece... kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı... .................................................. ........................... deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk... yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız... yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl.. doğan, ölen ve yaşayan şeyleri... doğumu, ölümü ve yaşamayı yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak... ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün... tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden ilerde... sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle... ATAOL BEHRAMOĞLU |
17-07-2009, 09:06 | #563 |
|
Bir Şey!
Yanağımı yasladığım camın soğukluğuyla irkildiğimde fark ettim
İklimlerin de değiştiğini. Bir yerden uzaklaşıp bir yere yaklaşıyordum. Uzaklaştığım sendin anlamıyordun. Araba sileceklerinin uyumuna, birlikteliğine daldığımda gözümden bir yaş süzüldü, Uzaklara daldım, gözlerim büyüdükçe büyüdü, bir başka yaş süzülmedi, gözlerimden, Yüzün silikleştiğinde fark ettim. Gün sona eriyor güneş yerini ve ışığını Ay' a bırakmaya hazırlanıyordu Bir bir yanan sokak lambalarının mahcubiyeti hissediliyordu, Gün batımının kızıllığı karşısında! Bense yollardaydım yine o hep aynı çığlıkla. Doğayla, insanla, sevdayla. Doğanın tüm renkleri ile kucaklaştım yol boyunca, kaç şehir geçtim sayamadım, arabanın sileceklerinin uyumundan, gün batımının kızıllığına kadar her şey bir şey anlatıyordu. Ama her şey o bir şeyi değiştirmeye yetmiyordu. Martı Derya |
21-07-2009, 15:25 | #564 |
|
Bir yar vardır o benim
Ah ettikçe anlamaz Servinazımdır canımdır yarımdır Ah ettikçe ağlamaz Beni düşürdü dilden dile Ah ettikçe anlamaz Yarın elinden düştüm gurbete Ah ettikçe anlamaz Sözüm çoktur zamanım az Ah ettikçe anlamaz Söylesem tesir etmez zebun oldum Ah ettikçe anlamaz Nusret der: Aşkın elem yuvasıdır Ah ettikçe anlamaz Ben yüreğimi dağlarken O haldan anlamaz İlahi ona dilim söyler gönül biçare O haldan anlamaz Yardır bana artık mahpuslar O beni hiç tanımaz Nusret ALTUN Tarzı değişik geldi bana o sebeple paylaşmak istedim .. |
21-07-2009, 15:43 | #565 |
|
Baldize, eskilerin tabiriyle mısrâ -i ber-ceste, şiirlerin en vurucu, en etkileyici dizesi ya da dizeleridir. Öyle ki, bazen bir şiiri, bir şairi, çoğu kez onun şiir(ler)indeki baldizesiyle ya da baldizeleriyle hatırlarız. Râgıb Paşa “Eğer maksud eserse mısrâ-i berceste kâfidir.” diyerek, bir ya da birkaç baldizenin bir eser yaratmak için kâfi olduğunu ileri sürmüştür.
İşte Türk şiirinin binlerce baldize örneğinden sadece birkaçı: Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz (Bursalı Tâlib) Merd-i kıptî secaat arzederken sirkatin söyler (Râgıb Paşa) (Çingenenin mert olanı marifetlerini sıralarken hırsızlıklarından da söz eder) Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde (Ziya Paşa) (İnsanın aynası işidir. Kişinin ne derece akıllı olduğunu, o kişinin ortaya koyduğu işle (yani ürünle, yapıtla) anlayabiliriz.) Hatırından çıkmasun dünyaya üryan geldiğün (Nâbî) Doğru olursan ok gibi yabana atarlar seni Eğri olursan yay gibi elde tutarlar seni (La Edri) |
21-07-2009, 17:15 | #566 |
|
BUNCA AYRILIKTAN SONRA
O yorgunluğun kitaplarındaki umutsuz sevgiler miydi düşleri eskiten bir kez miydi tam yüreğimize saplanışı o kemirgen kuşkuların o yabanıl uğultuların Ömürboyu yalnızlık yargılısının buluvermek birden kerem sevdasını canımızın çekirdeğinde üstelik bunca ayrılıktan sonra Soyunup bütün kitaplardan hüzünden ayrılıklardan aşmak istesek de masal dağlarını tutabilir miyiz yelesini o tanrısal atların Dinlenirken sevginin billur ırmağında güneş kararıyor apansız çatlıyor yüreğimizde yalnızlık tohumu ve gurbet batırıyor dişlerini etimize. AHMET TELLİ |
21-07-2009, 18:14 | #567 | |||||||||||||||||||||||
|
Suat Bey, şiiri bildiğinize göre o enfes ve benzersiz sesiyle şiiri ezgileyen Mehmet Celal'i de bilirsiniz diye düşünüyorum... |
22-07-2009, 11:44 | #568 | |||||||||||||||||||||||
|
Bilmiyordum. Sayenizde öğrendim. Kasetini edinmeye çalışacağım. Teşekkür ederim. Ben şiiri 25-30 yıl kadar önce Sadık Gürbüz'ün sesinden dinlemiştim. O davudi sesiyle o kadar güzel okuyordu ki, şiir de muhteşem olunca şiire aşık olmuştum. Benim en sevdiğim şiirlerdendir. Bir adam kurşuna dizilmeyi beklerken, karısını düşünüyor. Böyle bir aşk varmış. Aşk inanılmaz, şiir inanılmaz gelmişti bana. Anımsadığım kadarıyla şiir 2 Türk şair tarafından çevrilmişti. Ben Behramoğlu'nun çevirisini daha çok beğenmiştim. |
22-07-2009, 16:40 | #569 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de on yıl kadar önce bir eski kitapçıda rastlamıştım, Vaptsarov'un kitabına... Kitabı baştan sona birkaç defa okudum ancak, sizin de blirttiğiniz gibi şiirin yazılış hikayesi ve aynı zamanda eşsiz dokusu nedeniyle kitaptan aklımda kalan bir tek "Veda" şiiri oldu. Bir zaman sonra da Mehmet Celal "Fırtınadan Önce" isimli kaset her nasılsa elime geçti, dinlerken bir şarkının sözleri tanıdık geldi, Vaptsarov'un veda şiiriydi. Sadık Gürbüz'den de dinlemiştim ama sanırım hikayesini bilmeden dinlediğim için o kadar etkilenmemiştim... |
22-07-2009, 17:30 | #570 |
|
Ellerimi Bulsaydın
Bu vapur kalkar birazdan Kalkıp gidemeyen bir ben Martıların götürüp getirdiği Bu vapur kalkar birazdan Kar soğuklarında iskele Aşıklara savunmasız durur Kalbime romatizma vurur Bu vapur kalkar birazdan Bu vapur kalkar birazdan Kederimi yüklenip gitmez Bir yangındır ki ansızın Aşk başladığı gibi bitmez Bu vapur seni götürür Palamarı kalbime geçer Kadiköy kaç adımlık yer Bu uzaklık beni öldürür Beni denizlere alsaydın Belki çocukluğum biterdi Sen ellerimi bulsaydın Bu vapur yine giderdi. Nevzat Çelik |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 5 (0 Site Üyesi ve 5 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Klasik Şiir Keyfi (Halk, Tasavvuf, Divan Şiiri) :)) | Gemici | Site Lokali | 122 | 21-03-2014 00:13 |
Tatil Keyfi :))) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Gezi, Tatil ve Eğlence | 128 | 26-01-2013 21:06 |
Fıkra Keyfi | Admin | Site Lokali | 514 | 25-01-2013 18:06 |
Yaşama Keyfi:)) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 55 | 02-11-2010 21:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |