|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
11-01-2012, 13:14 | #361 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın janveljan "...hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının davaya konu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir..." HMK.m.107, maddi hukuka ait bu görüşü, hangi gerekçeyle geçersiz kılıyor? Kılabilir mi? Saygılarımla |
11-01-2012, 13:16 | #362 |
|
HMK'nın hem usül hukukuna ve hem de maddi hukuka yansımalarının kaçınılmazlığı izahtan aridir. Doğal olarak belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddenin sırf usül hukukuna dair sonuçları olacağını söylemek bence mümkün değildir. Nitekim tartışma konusu manevi tazminata ilişkin talep maddi hukuka ilişkin bir sorundur. O halde bu dava türünün maddi hukuka ilişkin bir yaptırımının olmadığını söyleyemeyiz.
Bana göre 1. fıkra ile belirsiz alacak davasını tanımlayarak kriterleri belirlemiş ise de, bir nevi izahın devamı ve istisnaların somutlaştırılabilmesi için de 2. fıkrayı eklemiştir. 1. fıkra gereğince manevi tazminat davasını belirsiz alacak davası olarak açabileceğimizi düşünebilirsek de, 2. fıkra neticesi bunun mümkün olmayacağını, hukuk sistemimiz gereği manevi tazminatın 107. maddedeki düzenleme ile belirsiz alacak davası olarak açamayacağımızı, tam dava olarak eda davası nitelemesi ile açabileceğimizi düşünüyorum. |
11-01-2012, 13:21 | #363 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli üstadım, Manevi tazminatın bölünüp bölünememesi ayrı bir tartışma konusu olup bu konudaki görüşlerimi daha önce değişik vesilelerle ifade etmiştim. HMK. 107. madde ile getirilen belirsiz alacak davasında sizin yukarıda ifade ettiğiniz şekilde ,manevi tazminatın bölünmesi, alacağın bir kısmının davaya konu yapılması,kalanının saklı tutulması söz konusu değildir. Belirsiz alacak davasında talep bölünmez.Tek bir talep vardır, davacıya dava başında değilde yargılama safahatında bunu belirtme imkanı tanınmıştır. Saygılarımla, |
11-01-2012, 13:35 | #364 | |||||||||||||||||||
|
Aşağıdaki alıntı Yargıtay Tetkik Hakimleri Sayın Şahin ÇİL ve Bektaş KAR’ın 2012 yılında basılan kitabının 113. sayfasından yapılmıştır.Hem soruya yanıt olması açısından hem de uygulayıcıların bir kısmının meseleyi bakış açısını göstermesi açısından buraya alıntılamaya değer buldum.
Saygılar, |
11-01-2012, 15:15 | #365 |
|
** Hakimin takdir yetkisinin bölünüp bölünemeyeceği manevi tazminat davasının "belirsiz alacak davası"na imkan verip vermeyeceği ile ilgili bir husus değildir (Bunu müteaddit defalar belirtmiştim aslında ). Bununla beraber bu ilke ve ilkeye bağladığı hukuki sonuçlarda yargıtayın tutarsızlığına da bir gözatmakta fayda olduğu saikiyle:
Yarg HGK, 03.12.2003 T., Esas: 2003/4-716, Karar: 2003/724: "...Öğretide ve kararlılık gösteren yargısal inançlarda da manevi tazminat davasının kısmi dava olarak açılamıyacağı, ıslah yolu ile de istemin arttırılamıyacağı benimsenmektedir. Buna gerekçe olarak da, manevi tazminat bir bütündür. Duyulan acı ve üzüntünün karşılığı dava yolu ile belirlenip, karşı tarafa bildirildikten sonra arttırılması veya yeni bir dava açılarak istenmesi mümkün değildir. Çünkü manevi tazminatın takdirinde hakime çok geniş takdir yetkisi verilmiştir. Hakimin takdir yetkisi bölünemez ( Bkz.Prof.Dr.Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı Cilt: II - 2001 sh: 1528 vd, Prof.Dr.Ejder Yılmaz Islah Yoluyla Dava Konusunun Arttırılması ( Anayasa Mahkemesi'nin 20.07.1999 tarihli ve 1/33 sayılı kararının değerlendirilmesi, 11.05.2001 tarihli makale ) sh:10 vd, Y.H.G.K.nun 02.07.1980 gün ve E: 3/1477 K:2113 sayılı, aynı kurulun 27.03.1981 gün ve E:9/1481 K: 251 sayılı, Aynı Kurulun 25.09.1996 gün ve 1996/21-397-637 ve 13.10.1999 gün ve 1999/21-648 K: 818 sayılı İçtihatları. )..." Yargıtay ne diyor? Hakimin takdir yetkisi bölünemez, bu sebeple manevi tazminat talebini kısmi davaya konu edemezsin (şimdiki HMK m.109 ). Peki ; TMK m.174/1'de neden kısmi dava ikamesi kabul ediliyor? TMK m.174/1: "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir." Yargıtay 2. HD, 23.02.2011 T., 2011/628 E., 2011/3205 K: "...Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi* mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini,...Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi ( TMK. md. 4, BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir..." * Yargıtay 2 HD, 20.10.2009 T, 2008/11822 E, 2009/17851: "Davacı, dava dilekçesinde; boşanma sebebiyle ...mevcut menfaatinin kaybı nedeniyle davalıdan 20.000 TL maddi tazminat ( TMK. md. 174/1 )istemiş, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmamıştır. Fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuşsa ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarı artırılabilir..." Burada "hakimin takdir yetkisini" nasıl bölebiliyorsun (şimdiki HMK m.109'a aleni izin )? Bu gayet açık bir tutarsızlıktır (diye düşünüyorum ). ** Bir de manevi tazminatın "nitelik itibariyle" bölünemeyeceği görüşü var. Ona da bakalım: HMK m.109: "Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir..." Manevi tazminat davası "kısmi dava" olarak ikame edilebilir DEMİYORUZ (yani en azından ben demiyorum ). Dolayısıyla talep konusu olan manevi tazminatın "nitelik itibariyle bölünüp bölünememesi", belirsiz alacak davası olarak ikame edilip edilememesine ilişkin bir konu olamaz. Kısmi dava olarak açılabilir görüşü var ise; ancak bu durumda ileri sürülebilecek bir aksi görüş olabilir (ve yukarıdaki tutarsızlık sebebiyle tahtı sallanabilir de ). Belirsiz alacak davasında BÖLDÜĞÜNÜZ HİÇBİR ŞEY YOK . Diğer konularda: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=67174&page=2 adresinde düşüncelerimi yazdığım için tekrarlamak istemiyorum Saygılar... |
11-01-2012, 15:17 | #366 | |||||||||||||||||||
|
Sayın janveljan
1.Manevi tazminatın belirlenmesi, “karşı taraftan” …“Gelen bilgi ve belgeler”le… Belirlenemez… 2.“Gelen bilgi ve belgeler” ancak talep edilen tazminatın aynen veya daha azını kabule olanak sağlar…
3.Tamamı istenecekse...!? Saygılarımla |
11-01-2012, 15:48 | #367 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstat sizinle anlaşamadığımız nokta şu; Gelen bilgi ve belgeler hakim açısından takdir edip hükmedeceği tazminat miktarını belirlemesine yardım edebileceği gibi, Davacı açısından da somut olayda talep etmesi gereken manevi tazminat miktarının belirlemesine de yardımcı olur. En azından ben bir manevi tazminat davacısı olsaydım , dosyaya giren her bilgi ve belge talep etmem gereken tazminat miktarını belirmeme yardımcı olurdu.Belki talebimi artırırdım belki de ,dava dilekçesinde talep ettiğim miktarda çuvallamışım daha az talep etmeliymişim derdim.Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ki amiller salt içsel amiller değildir. Sonuç itibariyle dava safahatında toplanan bilgi ve belgeler davacı olarak alacak miktarının belirlenmesinde az yada çok bana yol gösterir. Bir an için somut olayda bu bilgi ve belgelerin bana hiç faydası olmadığını düşünelim.Bu durum Kanunun bu dava için aradığı şartları (belirtmeliyim ki şarttan benim anladığım 107/1 dir, 107/2 bana göre şart değildir)taşıyan bir davacı adayı olarak, benim belirsiz alacak davası açma hakkımın elimden alınması,hak arama özgürlüğümün kısıtlanması sonucunu doğurabilir mi ? |
11-01-2012, 16:06 | #368 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1.Manevi tazminatın tamamı istenecekse...!?
2.İşte tam da bu nedenle... Manevi tatmin duygusu,"bir hesap" işine dönüştürülmemeli! 3.Kişi "tatmin duygusunu" kendi rakamlaştırdığı bedel üzerinden talep edebilmeli... Hiç bir yargılama gideri de olmamalı! Saygılarımla |
11-01-2012, 16:24 | #369 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Manevi tatmin duygusu, davalının cebindeki bir miktar paranın, davacının cebine aktarılması ile sağlanıyor.Hesap işinden kasıt bu miktarın hesaplanması ise, hesap işi kaçınılmaz bir iştir ve dönüştürülmelidir.
Zurnanın zırt dediği yer de tam burası üstat.Davacı tatmin duygusunu rakamlaştırırken, davanın başında zifiri karanlıkta kalmış bir kedi gibi.Sadece parlayan gözleri görünüyor, ancak etrafını göremiyor. Bu rakamlaştırma işi davacının salt içindeki elem ve kederler duyduğu ızdıraplarla belirlenmiyor. Bu rakamlaştırma işine kusur, tarafların sosyal ekonomik durumu gibi dış amiller de etki ediyor.İşte bu noktada rakamlaştırma işinde davacının imdadına 107. Madde yetişip ,sen alacağını davanın içine girince rakamlaştır ve tazminatın tamamını iste diyor. |
11-01-2012, 16:31 | #370 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın janveljan 1.Talebin değerlendirilmesi için... Evet. Hüküm için... Evet.
2.Bu soruyu cevaplamadınız... Saygılarımla |
11-01-2012, 16:43 | #371 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Talebin değerlendirilmesi için… Evet.Hüküm için… Evet. Talebin belirlenebilmesi için evleviyetle Evet.
Üstat, bu sorudan ziyade yarım kalmış bir cümle gibi geliyor bana.Eğer soruyu biraz daha açarsanız,kapasitem elverdiğince yanıtlamayı isterim. saygılarımla, |
11-01-2012, 16:58 | #372 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Üstadım çok ince bir yere değinmişsiniz..Teşekkürler Türk Medeni kanunu 174/1: Mevcut ve beklenen menfeatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir..... Türk medeni kanununda bu maddi tazminatın formülü nedir??? Teknik hesabı nedir??? Yok.. Ama adı maddi tazminat ve hak saklı tutulmuşsa iki kerede istenebilir.. Maddi tazminat ne için verilir; miras hakkından yoksun kalma, bir daha evlenme şansının azalması ve hali hazırdaki hayat desteğinden mahrum kalma ve ileride de bu destekten mahrum kalınacağı için ve çok çok da evlenirken eşinin dayatması sonucu işten ayrılmak zorunda kalma vs.. gibi sebep ve gerekçelerle verilir. Aslında manevi tazimnattaki farazi hesaptan ve belirlenemezlikten hiç de bir farkı yok Ama arttırılabiliyor çünkü adı maddi..? (Boşanmanın eki niteliğinde olduğundan ayrı harç alınmamasının içerik dışı olduğunu düşünüyorum.) Manevi tazminata haksızlık yapıldığını düşünüyorum bu bağlamda )))
Öte yandan yukarıdaki mantık silsilesini de kutlamak lazım. Manevi tazminat bütündür, bölünemez. Hakimin çok geniş taktir yetkisi olduğu halde bölemez. Bu kadar yetki ile donat, bölemesin.. Saygılar, |
11-01-2012, 17:15 | #373 |
|
A'nın babası trafik kazası sonucu vefat ediyor (A, 100.000 TL lik acı çekiyor -nasıl bir parasallaştırma hiç anlamamışımdır -); A, mahkemeye başvurup manevi tazminat davasını ikame ediyor ve diyor ki: "ben, elimdeki bilgilerle talep edeceğim manevi tazminat değerini tam ve kesin olarak belirleyemiyorum, 10.000 TL manevi tazminat talep ediyorum..."
Bu taleple karar arasında ne oluyor? Mahkeme kusur bilirkişisinden rapor alıyor. Bilirkişi diyor ki: karşı taraf tali kusurlu (davacı düşünüyor ki: "hmmm, babam, virajda kontrolü kaybedip diğer şeride geçmiş ve asli kusurlu; çektiğim 100.000 TL lik acıya karşı tarafın etkisi tali, tek sebebi o değilmiş, bence 25.000 TL lik kısmın sebebi o ama... Ödesin parayı ve ben de manen tatmin olayım" Mahkeme, sosyal ekonomik durum araştırması yapıyor ve karşı taraf bir iş adamı, şirketleri var v.s.; davacı ise bir şirkette asgari ücretle işçi olarak çalışıyor. Davacı, kendisini biliyordu zaten ya; karşı tarafın zenginliğini ve kendisine verdiği acının karşılığını ödeme gücünün farkına vardı. "Tamam" diyor, "ödeme gücü var olduğuna göre 30.000 TL ödesin, sonuçta babam vefat etti, o yaşıyor; ben de asgari ücretle çalışıyorum gerçi, bu 30.000 TL yi alsam annem de trafik kazası geçirse de manevi tazminat alayım diye düşünür müyüm..."; "yok" diyor, "öyle birşey düşünmüyorum/düşünmem; şimdi, manevi tazminatı ödeseler de ev alırız hayallerine girdim mi, 30.000 TL ye ev mi olur yahu; öyle bir hayale filan girmedim..." Bu aşamada davacı, davayı ikame ederken belirleyemediği manen tatminini sağlayacak değeri tam ve kesin olarak belirliyor ve manevi tazminat talebini 30.000 TL ya artırıyor... Tahkikat bitiyor... Ve hakim, takdir hakkını da kullanarak 15.000 TL ye hükmediyor, yargıtay da onuyor... P.S 1: Acım 100.000 TL diyerek (genel kullanılan kelimeyle) "hesap yapan" kişiden rahatsız olmuyorsanız 30.000 TL beni manen tatmin edecek diyerek "hesap yapan" kişiden de rahatsız olmamalısınız (diye düşünüyorum ) P.S 2: Yukarıda anlatılan, davalı vekili olduğumuz bir manevi tazminat davasına ilişkindir. Davacı taraf, 100.000 TL taleple dava ikame etmiş ve mahkeme tahkikat neticesinde 15.000 TL ye hükmetmiş, karar yargıtaydan geçerek onanıp kesinleşmiştir. HMK dönemi düşüncemi somut olarak belirtmek için yazılmıştır. Saygılar... |
11-01-2012, 17:25 | #374 |
|
Sayın Av.Nevra Öksüz'ün "manevi tazminatın belirsiz alacak davası açılarak istenebileceği" konusundaki açıklamalarını hukuksal ve mantıklı buluyorum. Davacı yan, manevi acılarının ne kadar süreceğini, ne yoğunlukta olacağını, yaşamına ne gibi etkiler yapacağını ve kişiliğinde hangi izleri bırakacağını, karşı yanın ekonomik ve sosyal durumunu vb. kriterleri davayı açarken bilemeyebilir. ("Bilemeyebilir" Ne sözcük ama! ) Bu açıdan manevi tazminatın, belirsiz alacak sayılması gerekir. Bunun, manevi tazminatın bölünüp bölünmemesi ile ilgisi yoktur; belirsiz alacak davası, alacak bölünerek açılmaz; yalnızca asgari bir tutar belirtilir.
Ancak bu düşüncenin (ve bu düşünce ile belirsiz alacak davası şeklinde açılacak manevi tazminat davalarının) "geleneğe" takılacağından eminim. |
11-01-2012, 17:34 | #375 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Haşiye; "Hesap yapmak" değil "hesapçılık yapmak" fena ve kınanması gereken bir şeydir. |
11-01-2012, 18:15 | #376 |
|
Sayın janveljan
#364 no.lu ,iletiniz...Yaptığınız alıntı... Saygılarımla |
11-01-2012, 18:23 | #377 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Aladağ, "...hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir..."(Yargıtay). Hangi hukuksal gerekçeyle... "Kişi elem ve üzüntü duymaktadır (Dava tarihinde) fakat bu duygusu dava açıldıktan, "bilgi,belge" geldikten sonra belirlenecek, o belirlemeye göre de daha fazlasını isteyecek"... Diyebiliriz? Saygılarımla |
11-01-2012, 18:23 | #378 | |||||||||||||||||||
|
Yine anlamsal karmaşalar oluşuyor kanımca. Bunu, Sayın janveljan'ın yaptığı alıntıda geçen;
cümlesi bağlamında ifade ediyorum. Manevi tazminat ve manevi zarar. İkisi aynı şey olabilir mi, biribirine eşitlenebilir mi? Manevi zarar tamamen kişinin iç dünyasında oluşan ve ölçümü namümkün bir zarardır. Psiko-sosyal temelleri olan, derunî bir insan halidir işte... Manevi tazminat ise bir hukuksal kavramdır. Yargısal bir ödencedir. Kişilerin hak arama yolunun, mahkemelerden geçmesi zorunluğunun doğal bir sonucu olarak doğmuştur. Yargılama sonunda hükmolunan ödence, bu manevi zararın birebir karşılığıdır denilebilir mi? Asla... Kişi, bu durumda nasıl, aslında manevi tazminatın tamamını istemiş sayılabilir, yargılama sonucunda "uygun görülen" yargısal ödence tutarı, nasıl manevi tazminatın (ve zararın) tamamı sayılabilir... Bilinmeyen (hakim de dahil) bir tazminatın tamamı isteniyor... Enteresan. Saygılarımla. |
11-01-2012, 18:23 | #379 | |||||||||||||||||||||||
|
Bölemeyen hakim değil, Davacı... |
11-01-2012, 18:24 | #380 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Üstat sözünü ettiğiniz mesajım Yargıtay Tetkik hakimlerinin 2012 de basılan kitabından alıntı olup ,ben dahil pek çok hukukçunun görüşünü yansıtmaktadır.
Belirsiz alacak davası açıldığında manevi tazminat alacağının tamamı isteniyor.Burada sizce cevaplanması gereken durum nedir ? |
11-01-2012, 18:30 | #381 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın janveljan Manevi tazminatın tamamı (örneğin TL 1.000)isteniliyor ise... Dava belirsiz değildir! Saygılarımla |
11-01-2012, 18:35 | #382 | |||||||||||||||||||
|
Sayın av-ufuk, Manevi tazminat hangi hukuksal gerekçeyle, "dava açılırken"... Ve "bilgi/belge geldiğinde" diye en azından ikiye bölünebilir? Saygılarımla |
11-01-2012, 18:45 | #383 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
"O tarihte." Hangi tarihte? Davacının acılarının ne kadar süreceğini Yargıtay bir şablona oturtamaz. "Dava tarihine kadar çektiğin acıların karşılığını iste" denilemez. Hakime, davacının çektiği acıları bir nebze hafifletmek için verilecek manevi tazminat tutarını belirleme yetkisini veren hukuk sistemi, davacıya bu yetkiyi vermiyor olabilir mi? Bence bunu vermeyen gelenek, alışkanlıklar ve hukuku şablonlaştırma, birörnek yapma çabasıdır. Yeni içtihatlarda umut verici gelişmeler vardır. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/ 4-234 Esas, 2009/ 260 Kararı:
(Kararın tamamı ve Av.Ufuk Bozoğlu'na teşekkür etmek için: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=3628) Bu içtihat gereği "dar yorumlanmaması gereken" manevi zararın parasal karşılığı olan manevi tazminat, hakim bunun tutarını takdir edene dek belirsizdir. Hakim, tazminatın tutarını takdir edebilmek için hangi kriterlere gerek duyuyor ve bunların hangileri davacı tarafça bilinmiyorsa, onlar manevi tazminat alacağının tutarını davacı için belirsiz kılar. |
11-01-2012, 18:46 | #384 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstat, manevi tazminat maddi hukuka ilişkin bir kavramdır.Niteliği ve işlevi konusunda rivayetin muhtelif olduğunu belirtmiştim. Ancak biz burada maddi hukuka ilişkin bir meseleyi değil usul hukukuna ilişkin bir meseleyi tartışıyoruz. Oda şudur, Manevi tazminat alacağı davası belirsiz alacak davası şeklinde açılabilir mi açılamaz mı ? Yargılama sonunda hükmolunan tazminat miktarının, manevi zararın birebir karşılığı olup olmamasının tartışma konumuza hiç bir etkisi yoktur. Yargılama safahatında davacının arttırdığı miktarın olayda uygulanması gereken tam tazminat miktarı olması(Somut olay adaletini eksiksiz gerçekleştirmesi) diye bir zorunluluk yoktur.107 yi pek çok yan şarta bağlayan meslektaşımız çıktı ama bu ilk oluyor sanırım. Aynı şekilde hakimin takdiriyle oluşacak hüküm de verilmesi gereken manevi ödencenin maddi gerçek bakımından tam olarak tayin edilmesi de mümkün olmayabilir. Somut olayda hakim verilmesi gereken tazminat miktarını manevi zararın tam karşılığı olarak tespit edip hükmediyorsa adaletli dirayetli bir hüküm vermiş alkışlanacak bir iş yapmış demektir. Yok değilse de alkışlamayız hepsi bu. |
11-01-2012, 18:55 | #385 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstat, Belirsiz alacak davasında manevi tazminatın tamamı istenir. Ancak davacının dava dilekçesinde davanın başında tespit edebildiği asgari bir miktarı göstermesi,(örneğin 1.000.TL yi) yasal bir zorunluluktur. Belirsiz alacak davası açtığını beyan eden davacıya ,yasal bir zorunluluktan ötürü göstermek zorunda olduğu 1.000.TL yi gerekçe göstererek açtığın bu dava belirsiz alacak davası değildir, diyemeyeyiz ,diye düşünüyorum saygılar, |
11-01-2012, 19:00 | #386 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1."Olduğu tarihte... eksilme'nin olduğu tarihte"... 2.Katılamadığım görüşe göre, Yasa koyucu "bir şablona" oturtmuş demektir... 2.1.Dava açarken... 2.2.Yargılama sırasında... Saygılarımla |
11-01-2012, 19:09 | #387 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın janveljan, " 1.Müvekkilim manevi olarak bir tazminatı hak ediyor. 2.Ancak şu anda üzüntüsünün parasal karşılığını bilemiyor... 3.Biz bu davayı mecburen TL 1.000 üzerinden açıyoruz. 4.İleride toplanacak bilgi/belge ile müvekkilimin gerçekten ne kadar üzüldüğünü siz tespit edince, biz harcı tamamlayıp, talebimizi yükseltiriz..." Bu mudur? Saygılarımla |
11-01-2012, 19:11 | #388 |
|
Konu iyice karıştı gibi...
"Manevi tazminat Belirsiz alacak davasına konu olabilir mi?" başlıklı konu, Sayın Av. seda Üstün'ün açtığı bir başka forum konusu iken, biz Sayın Av. Ufuk'un açtığı "Kısmi Dava/Tespit Davası/Belirsiz Alacak davası ve HMK 106-107-109" başlıklı konu altında tartışmaya başladık. Oysa daha geçen sabaha kadar öbür başlık altında (http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=67174&page=2) yazışıyorduk. Ne diyordu şarkı: Bir o yana bir bu yana bakma çapkın... |
11-01-2012, 19:15 | #389 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, "Belirsiz" olunca...Böyle oldu |
11-01-2012, 19:21 | #390 | |||||||||||||||||||||||
|
Kesinlikle... Sanki, sınıfta gürültü patırtı yapan öğrencilere müdürün gelip, "Dağılın!" demesi gibi, kısa bir süre sonra Yargıtay bir karar vererek "dağılın" diyecek... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? | av.s_ulusinan | Meslektaşların Soruları | 6 | 22-05-2014 11:24 |
menfi tespit ve alacak davası | av.senemyuksel | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-04-2012 13:10 |
Kiralanın kötü kullanımı nedeniyle tespit ve akabinde alacak davası | Av. Can Özbalık | Meslektaşların Soruları | 1 | 20-08-2010 23:26 |
likit alacak - kısmi dava | namutenahi | Meslektaşların Soruları | 24 | 17-09-2009 21:36 |
hizmet tespit ve alacak davası | parézer | Meslektaşların Soruları | 2 | 05-10-2007 14:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |