15-03-2007, 00:14 | #1 |
|
Kadına "BAYAN" Demek!
"Bayan"la bayanlar
Emel ARMUTÇU earmutcu@hurriyet.com.tr Şu "bayan" sözcüğü sizi de "bay"madı mı? Kadınlara ısrarla "bayan" denmesi sizi de feci halde sıkmıyor mu? Beni sıkıyor. Sadece beni değil, tanıdığım bütün kadınları sıkıyor. Birincisi, Türkçe olarak doğru değil, çünkü bayan "cinsiyeti" ifade etmiyor, "erkek"in karşılığı anlamına gelmiyor. Sadece bir hitap şekli, bir ünvan... Bir "kadın"ın adını diplomasiye uygun olarak ya da sadece kibarca dile getirmek istiyorsanız, "Bayan Filanca Falanoğlu", diyorsunuz (Genelde ...oğlu diye bitiyor ama olsun, o başka yazı konusu). Aynı şeyi bir erkek için yapmanız gerektiğinde de "Bay"la başlıyorsunuz. O kadar. İngilizce'deki Miss, Mistress-Mister, Lady, Fransızca'daki Madam-Mösyö gibi... Siz hiç kadın kelimesi yerine İngilizlerin Miss, Fransızların Madam dediğini duydunuz mu? İngilizler "Bayanlar ve Baylar" (Ladies and gentlemen) diyor, bir hitap şekli olarak ama Men and Ladies (Erkekler ve bayanlar) demiyor. Biz hep birlikte diyoruz da diyoruz. Bizde erkek reyonu ve bayan reyonu, erkek ayakkabısı ve bayan ayakkabısı, iç çamaşırı, pantolonu vs. deniyor. Şoförler bizde cinslere şöyle ayrılıyor; şoför (Erkek tabii) ve bayan şoför! Polisler için de aynı şey geçerli; polis ve bayan polis. Bunu tüm mesleklere adapte edebilirsiniz, erkek basketbol takımları ve bayan basketbol takımlarına kadar... (Biz bayan sözcüğünü Hürriyet'te mümkün olduğunca doğru kullanmaya, kadın yerine koymamaya çalışıyoruz, ama gelin görün ki spor takımlarına gelince, elimiz kolumuz bağlanıyor, çünkü federasyonların belirlediği resmi takım isimleri böyle: Bayan basketbol takımı, bayan voleybol takımı, bayan... bayılıyorum) Kimse bana "bayan" dedirtemez diyen ben bile kullanmak zorunda kalıyorum ve sinir oluyorum tabii. Oysa uluslararası federasyon terimleri Men and Women (Erkekler ve Kadınlar). *** Bu yanlışı sadece federasyonlar, sıradan insanlar, en değerli erkek-kadın politikacılar, profesörler yapmıyor; Türk Dil Kurumu sitesine girin, Türkçe Sözlük'te "bayan"ı sorgulayın, göreceksiniz: TDK ilk maddeyi doğru (Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü, örnek Bayan İnci) açıkladıktan sonra, ikinci maddede aynı yanlışa düşüyor: Kadın. (Yani bayan'ın kadın anlamına geldiğini iddia ediyor) Üçüncü maddede "eş, karı" olarak kullanıldığını da öğreniyoruz. Bu madde Halide Edip Adıvar'dan bir alıntıyla örnekleniyor; "Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti." Şimdi başta TDK olmak üzere, kadın erkek bütün "bayan"lara, sormak istiyorum: Kadın kelimesi yerine kullandığınız bayan, bir cinsi mi ifade eder? Hayır. Öyleyse bu ısrar niye? İşte burada asıl noktaya geliyoruz: Bunun neden yapıldığı. Orada iş daha da vahimleşiyor. Çünkü kadın yerine bayan kullananların çoğunluğu bunu "kibarlık" olsun diye yapıyor. O zaman da "kadın" demenin kaba ya da daha vahimi "ayıp" bir şey olarak anlaşıldığı ortaya çıkıyor. Kadın, neden kaba ya da ayıp bir sözcük olsun? O zaman erkek neden kaba değil? Benim atladığım, ama bir toplantıda BM Nüfus Fonu'ndan Meltem Ağduk'un çok güzel aktardığı bir örneği almak istiyorum buraya. Bir gazete haberi başlığı: "Kadın şoför, bayan polise çarptı!" Bu örneği inceleyince tüm mesele ortaya çıkıyor aslında: Şoför "kadın" olarak tanımlanmış çünkü "çarpan", yani cümlede olumsuzu ifade eden kişi. Polis ise "bayan", çünkü "kötü biri" tarafından mağduriyete uğratılmış! Yoksa biz kadın şoför demiyoruz ki, güzelim bayan şoför dururken... Kadın kelimesini "kaba" bulanların bir düşüncesi, onun bir "cins", dolayısıyla "cinsellik" içerdiğini düşünmeleri mi acaba? Ama öyleyse erkek kelimesi niye aynı şeyi içermiyor? Boşuna soruyorum, çünkü cevabı basit: Erkeğin cinselliği ortada olabilir, kadınınki hayır! *** Gelin şu "bayan" bayanlardan kurtulalım. Bunu bir kampanya haline getirmeyi öneriyorum: Kadın kelimesi yerine kullanılan bayan'ı sözlüklerden, literatürlerden, günlük konuşma dilinden, her yerden çıkaralım. Ne bileyim, kullanan erkeklere "bay" diyelim biz de, kadınlara ise "niye, kadınlığınızdan utanıyor musunuz?" diye soralım. Çünkü, hem bir kelime olarak kadın gayet güzel, hem kadın birçok güzel şeyi ifade ediyor, hem de diğeri yanlış, bu doğru. |
15-03-2007, 11:18 | #2 |
|
erkek x kadın
erkek x dişi kişi x hatun kişi bey x hanım beyefendi x hanımefendi adam x ? paşa x ? bilim adamı x ? yargıç x ? Soru işaretleri nasıl giderilebilir? Saygılar... |
15-03-2007, 12:13 | #3 |
|
Sayın Kanat ;
Ben ne sizin gibi, nede Sayın Armutçu gibi düşünüyorum. Bayan - Bay Karı - Koca Kadın - Erkek Hanım - Bey vs. kelimeler birbirlerine karşılık olarak halk dilinde kendilerine yer bulmuştur. Sayın Armutçunun mantığı ile bakacak olursak “Bayan” cinsiyeti ifade etmiyorda “Bay” ediyor mu? Ediyorsa nasıl? - Şoför – Kadın şoför - Polis – Kadın Polis şeklindeki tespit için ; Bu toplum yıllardır sadece erkek şoför, erkek polis ve erkek askerle haşır-neşir oldu. Bırakın isimlerini, kendilerini kabullenmeleri dahi zaman aldı. Bayanların ( yine kızacaksınız ama şimdilik yerine koyacak kelime bulamıyorum.) belirttiğiniz bu mesleklere dahil oluşu, şurada 5-10 yıllık bir geçmişe sahip. Siz yıllardır edindiğiniz bir alışkanlığı birden bırakabilir misiniz? Dikkat ederseniz Avukatlık mesleği için aynı şey sözkonusu değil. Çünkü kadınların ismi meslekle birlikte anılmıştır. Sayısal nitelik ve iletişimden dolayı toplumun benimsemesi burada daha kısa olmuştur. Zamanla bunların hepsinin düzeleceğini düşünüyorum. Birde bence bu, işin şekil tarafı. Kim olursa olsun, önemli olan hitap tarzındaki içtenlik ve saygı. Bu toplum, kadına olan saygısından dolayı ona “Bayan” demiştir. Yoksa aşağılamak için değil… Saygılarımla. |
15-03-2007, 12:59 | #4 |
|
Çok çok eskiler erkeklere 'beg' veya 'efendi' der kadınlara ise 'hatun' derlerdi. Ben şahsen bunların yerine 'bay' ve 'bayanı' tercih ederim.
|
15-03-2007, 13:30 | #5 |
|
Ne demek gerekir ki?
Sn.Demiroğlu,
'bilimadamı' bileşik addır ve 'Adem' den gelen herkesi kapsar (bana göre her ne kadar öyle birşey olamayacaksa da). Burada bir öykünme vardır. Erkek, egemen cins; bilimle uğraşan yetkili de egemen birey; bu nedenle hepsini en uygun birleştirme yeri 'bilimadamı' olmalıdır; diye düşünmüş eskiler. Aynı biçimde 'adam' da herkesi kapsar. Ama sadece bu bağlantının ayırdında olmayanlarca 'erkek' olarak algılanır. 'Adama bak!' gibi terimler aslında 'Herife (belki de hıyara?) bak!' ın nazik söylenimi bile olabilir. Buna rağmen; edebiyatta 'adam' sözcüğünün iki anlamda kullanıldığını görürüz. İlki, yukarıdaki anlamdadır, yani 'insanoğlu' anlamında. Bu sözcükteki 'oğul' da erkekliği ifade etmez. 'insansoyu', 'insandölü' gibi sözcükler yerine çarpıcı olmayanı seçilmiştir; hem kadını, hem erkeği ifade eder. Elbette, ifadede baskın olan cinsiyetin seçildiği de bir gerçektir; bu reddedilemez. Bugün dahi kadını örtmeye kafaya takmış insanların bulunduğu bir toplumda kadın cinsiyetinin önalmasını düşünememiş olabilirler. Bilmem kaç yıl sonra adamları (dikkat edin, erkekleri demedim, çünkü kimler bunları yaptı bilemiyoruz) idam edeceksek ve bundan bir yarar umuyorsak; diyeceğim birşey yok. İkinci anlamsa 'adı bilinmeyen erkek' dir. 'Adam sigarasını yaktı ve ufka doğru dalıp gitti ...' tümcesindeki adam artık erkektir, bunu biliriz. Çünkü bu tarif edilen işleri yaptığını görecek kadar yakınsak, cinsiyetini de biliyoruzdur. Bu bir dedektiflik romanıysa, yine de kuşku payı vermemiz gerekir; bu adam, erkek gibi giyinmiş bir kadın da olabilir. Olsun; biz olağana bakalım. Sonuçta 'adam' sözcüğü bu gibi durumlarda varsayılan olarak erkektir, ama kadın olmasına da bir engel yoktur. Gözünü sevdiğimin Türkçe' si! Sn.Katılımcılar, Peki; bu neden dilimizde sorun oluyor diye düşündünüz mü hiç? Ben düşündüm. Bildiğim bütün batı dillerinde ve Arapça' da nesnelerin cinsiyetleri vardır. Almanca ve Fransızca' da erkek, dişi ve cinsiyetsizlere rastlarız. İngilizce' de sadece insanlar, diğerlerinde hem insanlar, hem hayvanlar, hem de nesneler cinsiyet sahibi olurlar. Bizim dilimizde ise bu yoktur. BİZİM DİLİMİZ EN CİNSİYET DENGELİ DİLDİR. Yeryüzünde daha dengelisi de bulunmaz. Bizim anaerkil topluluklardan geliyor olmamızın bunda etkisi olduğunu bile düşünenler var. O halde, o dillerdeki binlerce sözcük sorun olmazken neden bizde tek bir sözcük sorun oluyor? Ben söyleyeyim: kesişme noktası olan, yani her iki cinsiyete de eşlenecek alanlarda üstüne alınanlar oluyor da ondan. Peki neden alınıyorlar? 'Baymak = Dar getirmek, usandırmak, sıkmak' diye bir eylem olduğunu sandıkları için. Öyle birşey yok halbuki: 1. TDK 1983 7. baskıda veya öncesinde böyle bir eylem yok. Bu bir argo kullanım. 'içimi bayılttı' yerine 'baydı' denerek başlamış bir kullanım (sanırım bir Kemal Sunal veya Ali Poyrazoğlu filmiydi). Edilgenden ters mantıkla etkene çevirme var. Hiçbir biçimde Türkçe' nin yapısına, kurgusuna, mantığına uymuyor. Ama tuttu. 2. Yasadışı 'baymak' eyleminden 'bayan' türetilebilir. Ama 'bayan' bu durumda bir sıfat haline gelir; ad değildir. Kaldı ki; 'arkadaşımı bayan .x.', 'içimi bayan .y.', 'müdürü bayan .z.' demeniz gerekir. Neden? Çünkü 'bayan' ne kadar sevilse, gülünse de, Türkçe' nin yapısına uygun doğmamıştır. Kendi ifadesiyle; daima bir bayan, bir de bayılana ihtiyaç duyar ve kendi başına sıfatlaştırılamaz. Kendi başına sıfatlaştırılabilmesi için, eylemi yapanın -yani bayanın- ve etkilenenin -yani bayılan şeyin- bilinmez (anonim) hale getirilebilmesi gerekmektedir. 'baymak' dan 'bayan' sıfatı üretilerek bu ön koşullar yerine getirilemez. 3. Sözlükte iki seçenek vardır: a) içini bayıltmak/kıymak b) içine baygınlıklar çökmek bunların ilki değil, ama ikincisi anlamına gelmektedir yasadışı 'baymak' eylemi. O kadar uzun söylemeye ne gerek var, icad edilen kullanım, (b) ile aynı etkiyi yaratıyor nasılsa diye kullanılmış, ve tutmuştur. 4. 'bayan' hitabı zamirdir; 'kadın kişi' demektir. Ne sıfat, ne ad, ne de eylemdir. Bence bu, Türkçe' nin sabote edilmesinden başka birşey değildir. Eğer birşeye itiraz edilecekse; o da batı dillerindeki kaleme, kitaba, çiçeğe, böceğe kadar uzanan cinsiyet ayrımı olmalıdır. Tek uluslararası yaygınlığı olan ve tek bir konuda bile cinsiyet ayrımcılığı yapmayan Türkçe' ye değil. Bunu asla haketmiyor. Saygılarımla, |
15-03-2007, 13:57 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazarın sosyal kod çözümlemelerine katılıyorum. "Kadın" kelimesini kaldıramayacağını düşündüğüm ortamlar ve bazen dil alışkanlığı ile gayri ihtiyari kullandığım anlar müstesna; "bayanı" kullanmam, sevmem. Tempo Dergisi'nin bu haftaki sayısında, Elif Şafak'ın "Dünya Hanımefendiler Günü" başlıklı yazısı konuya ve korkulan "kadın" kelimesine dair güzel bir yazıydı, tavsiye ederim. Saygılarımla. |
15-03-2007, 14:37 | #7 |
|
Peki madem öyle KADINLARA-KIZLARA HİTABIMIZ NASIL OLACAK?
Kadının yüzü size dönük değildir ve seslenmeniz icap etmektedir, şimdi ismini de bilmiyorsunuz, hitabı buyrun siz belirleyin. HANIMEFENDİ demek en uygunu sanırım, çünkü yerleşmiş bir sözcük. Syn. Bayan, diye hitab edenleri çok duydum. Böyle bir durumda erkekler için, Syn. Bay mı diyeceğiz. Bence BEYEFENDİ VE HANIMEFENDİ SÖZCÜKLERİ YERLEŞMİŞ. Her ne kadar söyleşi(telaffuzu) biraz zor olsa bile. Küçükken abla derdim ve çok bayanın kızgınlıkla karşıladığını gördüm ben. Şimdi şurda bir KURALLAMA DAHA GEREKLİ. Kadın sözcüğü evlenmişliği ifade ederken. BAYAN SÖZCÜĞÜ HEM KIZ HEM DE KADIN SÖZCÜKLERİNİ İÇERECEK BİR BİÇİM ALMIŞTIR. (Ben bir erkek olarak BANA ADAM DENMESİNİ, BEY DENMESİNİ, ABİ DENMESİNİ, ÇOCUK DENMESİNİ ve birçok toplumsal hitabımızı doğal karşılarken, BAYANLAR NEDEN BU HİTAPLARI BENİMSEYEMİYOR BENİM ANLAMADIĞIM ODUR. Benden büyük bir bayana abla deyince, ablam kızıyor yani. Bunlar hayatta var olan gerçekler, neden bu durum anlamıyorum.) saygılarımla |
15-03-2007, 14:37 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Benim bildiğim, "Efendi" sadece erkekler için kullanılır. Yarın buna da itiraz edersiniz. |
15-03-2007, 14:41 | #9 |
|
Sn.Jeanne D'arc,
'Bay' ve 'Bayan' söcüklerinin sevgili Ata' mız zamanında, onun tarafından gündeme getirilmiş olduklarını bilmenizi isterim. Sadece zamir olarak. 'Bey-efendi', 'Hanım-efendi' sözcüklerini kendisi beğenmemiş, bunların efendilik ve kölelik ilişkisini çağrıştırdığına dikkat çekerek terkedilmeleri gerektiğini belirtmişir. Kökleri olan 'Bey, hanım, efendi' sözcükleriyse Türkçe değildir; ve bu da bilinmektedir. İtiraz edilebilecek nokta 'erkekler tuvaleti/reyonu/...', 'bayanlar tuvaleti/reyonu/...' gibi kullanımlardır. Ama savımızın 'baylar tuvaleti/reyonu/...' ile 'bayanlar tuvaleti/reyonu/...' yönünde olması gerekir. Çünkü 'bay' ve 'bayan' sözcükleri Türkçe' de kibar, asil hitap biçimleridir. 'Erkek' ve 'Kadın' ise hitap değil, nitelik belirten sözcüklerdir. 'Erkekler buraya ... kadınlar şuraya ...' denebilir, ama yanlıştır; kabadır. Daha doğru ve kibar biçimde 'baylar buraya ... bayanlar şuraya ...' demeniz daha uygundur. 'Dünya Hanımefendiler Günü' çarpıcı (sansasyonel) ve alaycı (ironik) bir ifadedir. Tabii ki onun adı 'Dünya Kadınlar Günü' olacaktır. Çünkü; katılanlardan ne kadarına 'bayan' olarak hitap edebileceğimizi bilemeyiz; orada kişilikleri değil, cinsiyetleri ön plana çıkmaktadır; amaçları bunu belirlemiştir. Dolayısıyla; iki sözcük çiftinden hangilerini kullanacağımız duruma göre değişir. Günlük kullanımda bunların yanlış kullanıldıklarına da sıkça rastlarız. Ama yanlış kullanılıyor diye bir sözcüğe savaş açmamız doğru olmaz; düşmanı doğru saptamamız ve onunla boğuşmamız gerekir. Saygılarımla, Not: Bu arada, Sn.kamuran' ın belirttiği ve bana da hatırlattığı bir noktaya dikkat çekmek isterim. 'Bayan' sözcüğünde kadın ve kız gibi bekaret belirtimi yoktur. Okuduklarımda yer almıyor ama, Ata' mızın buna da özen gösterdiği düşüncesini taşıyorum. Kızlara kadın, kadınlara kız demek uygunsuzdur; çünkü dilimizde bu iki sözcük bu ayırıcı unsurla birlikte yer almıştır. Hiç evlenmemişlere, bakire olsun olmasın kız deriz; ama en az bir kez evlenmişlere kadın deriz. Bir hitapta bunun gündeme getirilmesini düşünmek bile istemem. |
15-03-2007, 18:18 | #10 |
|
Sayın katılımcıların unuttuğu bir konu var. Türkçe'de kadın, yalnızca dişiliği temsil eden bir kelime değil.
Kadın erkeğin karşıtı değil, "KIZ" ın karşılığı olarak kullanılıyor. Tartışmaya devam ederken, bu konuyu da dikkate almanızı öneririm. |
15-03-2007, 19:23 | #11 |
|
Kadına hitapta neden illa medeni hal, bekaret, yaşa dair vurguya gerek duyuluyor? Tüm bunların dışında ve üstünde bir kimlik talep edemez mi bir kadın. O vakit erkeklere de aynı vurgulara denk düşecek sıfat, zamir her neyse bulun. Bulamıyorsanız ya da bu şekilde kodlanmaktan hoşlanmıyorsanız karşı cinse de aynı saygıyı gösterin.
Saygılarımla. |
15-03-2007, 20:58 | #12 |
|
Ama kadın kelımesının kullanımı heryerde mümkün oluyor.
Örneğin; "Bayan bakarmısın" denilebilir ama "kadın bakarmısın" dersek garıp olur, bayan pardon kadın bunu yanlış anlayabilir |
15-03-2007, 20:59 | #13 |
|
Acikcasi kadinlarin onca sorunu varken, bu kadar ezilmekte, bu kadar haksizikliga maruz birakilmakta iken bu sekilde bir isyana ben anlam veremiyorum. Bayan derken gercekten de kotu bir anlam yuklenmiyor ki bu kelimeye. Hem yazar bay olarak kullanim yok demis, su cumle nasil: 'esmer, kisa boylu, ellili yaslarda bir bay yaklasti..'
Bu yila kadar ben hic dusunmemistim bayan derken bir soruna yol actigimi, itiraf etmek gerekirse hala da dusunmuyorum. Kadinlar olarak karsi cins ile esit haklara sahip olalim, toplum gozunde her sekilde karsimiza cikan cinsiyet ayrimciligini kaldiralim; ondan sonra varsin 'bayan, kadin, hanim, hanimefendi, hatun, sultan..' ne isterlerse desinler... Kelimelere takmamak gerek.. Onemli olan onlara bizlerin yukledigi anlamlar... |
15-03-2007, 21:10 | #14 |
|
Önerilerinizi alalım
Sn.Jeanne D'arc,
Evreni erkekler yaratmadı ve yönetmiyor ki! Bunu sadece ben değil, sizin de dahil olduğunuz düzene itiraz edenler dile getiriyor. Buyrun; kolaysa siz bulun; siz ifade edin; hepimiz kullanalım. Ama önerim; bütün dillerdeki bütün sözcükleri, eklerini değiştirin; ondan sonra Türkçe ile uğraşın. Çünkü hiçbiri Türkçe gibi değil; birşey yapmanız çok zor. İyisi mi; bu toplumu ve insanlarını mahkum etmekten vazgeçin. Eğer bir düşman belleyecekseniz; bu batı dünyasından olsun, orta veya uzak doğudan olsun, kuzeyden veya güneyden olsun, nereden olursa olsun; ama Türk dünyası olmasın. Çünkü biz, ve dilimiz, eşsiziz; kadın olsun erkek olsun, herkesi aynı sevgiyle kucaklayabiliriz. Erkekler olarak da analarımızı, bacılarımızı herşeyden çok sever; el üstünde tutar ve onlara söz söyletmeyiz. Kadınlarımızdan biri olarak, önceliğiniz var. Buyrun; önerilerinizi alayım ... Saygılarımla, |
16-03-2007, 08:41 | #15 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Katılıyor ve alkışlıyorum. |
16-03-2007, 11:46 | #16 |
|
Sn.Katılımcılar,
I. 'Ana' sözcüğü içeren, 'Baba' sı olmayan şeyler ================================================= Anadolu, Anafartalar, Anamur, Anneanne, Anavatan, Anayurt, Anadil, Anasütü, Anacadde, Anahat, Anapara, Anahtar, ANAYASA ... Ana kuzusu, Anam ağladı, Ananız taş yesin, Vay anasını, Anasının nikahı, Anasının gözü, Anasına bak kızını al ... Ana gemi, Ana lağım, Dev anası, Ana kadın (hamamda), Hamam anası ... 2. 'Baba' sözcüğü içeren 'Ana' sı olmayan şeyler ================================================ Babaeski, Babacan, Babayani, Babayiğit, Akbaba ... Baba inciri, Şam babası, Trabzan babası, İskele babası ... Babası tutmak, Baba hindi kabarmak ... 3. Karışık duygular =================== Vay anam vay! -> hayret edilen güzel birşeyde Vay babam vay! -> hayret edilen olumsuz birşeyde Bütün örnekler Baha Dürder' in 1977 Remzi Kitabevi basımı 'Monologlar ve Tekerlemeler' adlı derleme kitabında bulabileceğiniz Rakım Çalapala' nın 'Anan Yahşi Baban Yahşi' adlı eserindendir. Oraya Sn.Çalapala' nın 'Işıklı Pencere' adlı eserinden alıntı olarak konmuş. 'Ana' ve 'Baba' sözcükleriyle kafayı yiyen bir genci hicvediyor. 'Bayan' sözcüğüne takılan herkese öneririm. Saygılarımla, Not: Aslında bu başlığın Türkçe ÇG unda olması daha uygun olurdu gibi geliyor bana. |
16-03-2007, 19:01 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
tebrikler, inanın böyle bir kendiyle barışıklığı görmek çok güzel. Beynim rahatladı.
Sonuç olarak, tebrik ediyor ve insan kendiyle barışık olduğu sürece, sözler güç taşır diyorum. Eğer ki kendimiz ile barışık değilsek, bize SULTAN-ŞAH-VEZİR-KRAL-KRALİCE dense ne yazar. Bir kırsalın kızı kendiyle barışıktır, bir beyaz atlı prensi gelip O" na PRENSESİM demese bile O kendini Prensesler kadar mutlu ve iyi hissediyorsa sorun yoktur. Varsınlar, bana KRAL demesinler ama mutluyum ve huzurluyum. Mutlu-huzurlu-kendiyle barışık olanlar EN ZİRVELERE ULAŞIRLAR, yoksa EN ZİRVEYE ULAŞTIKTAN SONRA DOĞAN BİR ŞEY DEĞİLDİR KENDİYLE BARIŞIK OLMAK. Yani sebep kendimizle barışıklığımız ve kendimize güvenimiz iken SONUÇ OLARAK diğer sıfatlar bu sebebin eseri olarak doğuyor zaten, tabi bu benim inancım-öngörüm-akıl varlığım. Kanıt olarak ise, SELAHATTİN EYYUBİ İLE İLGİLİ BİR FİLM VARDI YA İSMİNİ ŞU AN HATIRLAYAMADIM, ama orada geçen söz şöyledir. Papaz: Aşçıdan, yamaktan Onu şövalye ilan etmekle şovalye olmazlar ki, (Papaz onlara kendilerine güvensizliği ve kendilerinin hiçliğini aşılamıştır) SON şovalyemiz: Hayır, der. BEN ŞOVALYE OLARAK İLAN ETMİŞSEM ŞOVALYEDİRLER. Kendilerine güvenleri olan insanlar ise Onlar, elbet şovalyeliğin PSİKOLOJİK GEREĞİNE SAHİPTİRLER, gerisi pratikle alınacak iştir. Gelelim olayımıza, Ben şunu söylemek istiyorum, Tüm bayan site sakinlerine hitaben, HAYAT KARŞISINDA KENDİNİZE TAM BİR GÜVENİNİZ VAR MIDIR? Eğer var ise, yakın zaman SİZLERİN, EN YÜKSEK SIFATLARA ERİŞMENİZİ SAĞLAYACAKTIR. HAYATTA BEN DE VARIM DİYEBİLMEKTİR HER ŞEYİN YAPICISI. İlaveten, İçi sapasağlam dolu bir SIFATI SİZLER ÜRETİNİZ TÜM TOPLUM ONA UYACAKTIR. Kadın denilince, önemsememezlik edilmesin, kandırılabilirliği düşünülmesin, içi hayat gerçeği ile öyle bir doldurulsun ki o sözcüğün SOYUT KAVRAMI BEN VARIM DİYEBİLSİN VE VARLIĞIMI HESABA KATMAK ZORUNDASIN DİYEBİLSİN HAYATIN HER ALANINDA. Ama bu hayatın içini doldurmakla olacak bir iştir yani kanaatimce. Biri hayatın içinde güçlü olarak var ise O" na SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA bile deseniz, her bir iş karşısında hesaba alınması gereken BİR KİŞİ olarak vardır ortada artık. Hayatı var olan gerçekliği ile hesaba alır insan aklı ve tüm kurallar da hayatın var olan gerçekliğindeki kurallar ile yaratır akıl varlıklarını, EĞER BİR VARLIK DEMİR OLARAK VAR İSE HAYATTA, AKLIMDAKİ OLUŞUMDA BİLE O DEMİRE ELİMİ VURABİLDİĞİMİ GÖREMEM. Belki de bunu rüyamda bile tasarlayamam çünkü AKLIN OLUŞUMLARI HAYATIN VAR OLAN İMKANLARIYLA DOĞAR. Eğer ordada zayıf bir ZAT var ise ben asla GÜÇLÜ BİR KAVRAMA ulaşamam ki. İnsan kavramını, kavram yaparken ortada var olan gerçekliği hesaba katarar ortada var olanların ORTAK ÖZELLİĞİNİ var etmedik mi bizler. Ortada kanatlı insan olsaydı elbette ki İNSAN KAVRAMI İÇİNDE KANATLILIK ÖZELLİĞİ DE ŞIP DİYE AKLIMIZA GELECEKTİ AMA şu an gelmiyor benim aklıma öyle bir insan ki NEDEN KANATLI BİR İNSANI HESABA KATAYIM, öyle olsa uçakla mı yetişeyim FİZANDAKİ toplantıma yoksa GEMİYLE Mİ gideyim diye düşünmez ve zamanı hesaba katmazdım. Kanatlar var nasıl olsa ahaste aheste giderim derdim yani. Krediye ihtiyacınız varsa BİR BANKAYA GİDERSİNİZ, çünkü bilirsiniz ki içi boş değildir. Bir kredi sağlama yeri olarak HAYATIN İÇİNDE SAPASAĞLAM BİR ŞEKİLDE VARDIR ORASI. Yeni açılan bir forumda şöyle deniyordu, " kız aile gelirlerine hiç katkıda bulunmamıştır bu nedenle mirastan eşit pay alması olması gereken hukuka aykırılık yaratabilir mi" deniyordu. Ben burda şöyle düşünürüm, ORTADA VAR OLAN HAYATİ GERÇEĞİN NE OLDUĞUNU GÖREREK, ortada eğitimi-sağlığı-öğrencilik sfatlarını-doktorluk-hakimlik-dolmuşta bir yere gitme işinin yapıcı-bir sakız alma işi için gereken VASITA(YAPICI) OLARAK ARTIK PARA VAR İSE KADININ PARAYA ULAŞMASINA ENGEL OLACAK HER EYLEM kadına-annemize-kızımıza YAPILAN EN BÜYÜK HAKSIZLIKTIR. SAYGI VE SEVGİLERİMLE (eğitimin yapıcısı eğer para olmuşsa, kadının ona ulaşmasının önü engellenemez çünkü engellemek eğitimden-öğretimden yoksun kalması demektir) TÜM KAVRAMLARIN YAPICISI OLARAK HAKİKATLER SAPASAĞLAM ORTADIR. ONLAR BAŞKA BİR ALEMDEN GELMEDİLER. Kİ HER VARLIĞIN KENDİ ÖZ SAĞLAMLAĞINI KORUMASI ÖNCELİKLE KENDİSİNE AİTTİR. taş bölünmemek için direnir yaza-kışa-fırtınaya VE ÖNEMLİSİ İNSAN ÇOK ŞEYE DİRENEREK ÖZÜNÜ-VARLIĞINI koruyabilmiştir SAYGILARIMLA.(hayatta her varlığın kendini koruması görevi öncelikle kendine verilmiştir-sözler boş uçup gider geriye ALTIN kalır) |
16-03-2007, 22:49 | #18 | |||||||||||||||||||
|
Adamın yanına kadın, paşanın yanına sultan, bilim adamının yerine alim, yargıcın yanında da yine yargıç dersiniz, hallolur gider. Yargıç kelimesinin sizce cinsiyeti var mı? Doğrusu bizim adliyemizde hukuk mahkemelerinde görevli 2 hakim/yargıç var. İkisi de hemcinsimiz Saygılarımla... |
17-03-2007, 12:22 | #19 |
|
sesleniş.
Peki o zaman genç kızlara ne diyeceğiz. "küçük kadın mı?" En güzeli ismi ile hitâp etmek bence.
Yada; ,bayan,kadın,kız,kızan,hanım,hâtun,sultan,paşaeksi k etek,delikanlı,genç,ufaklık.....bunlar da olmaz ise ,hooop,heeeey,birader,kanka v.b seslenişlerden arınıp,küçük-büyük tanışma kurallarını öğrenip,"sayın ....." diyebilsek..belki o günler de gelir... herkese sevgiler... Emel ARMUTÇU earmutcu@hurriyet.com.tr Şu "bayan" sözcüğü sizi de "bay"madı mı? Kadınlara ısrarla "bayan" denmesi sizi de feci halde sıkmıyor mu? Beni sıkıyor. Sadece beni değil, tanıdığım bütün kadınları sıkıyor. Birincisi, Türkçe olarak doğru değil, çünkü bayan "cinsiyeti" ifade etmiyor, "erkek"in karşılığı anlamına gelmiyor. Sadece bir hitap şekli, bir ünvan... Bir "kadın"ın adını diplomasiye uygun olarak ya da sadece kibarca dile getirmek istiyorsanız, "Bayan Filanca Falanoğlu", diyorsunuz (Genelde ...oğlu diye bitiyor ama olsun, o başka yazı konusu). Aynı şeyi bir erkek için yapmanız gerektiğinde de "Bay"la başlıyorsunuz. O kadar. İngilizce'deki Miss, Mistress-Mister, Lady, Fransızca'daki Madam-Mösyö gibi... Siz hiç kadın kelimesi yerine İngilizlerin Miss, Fransızların Madam dediğini duydunuz mu? İngilizler "Bayanlar ve Baylar" (Ladies and gentlemen) diyor, bir hitap şekli olarak ama Men and Ladies (Erkekler ve bayanlar) demiyor. Biz hep birlikte diyoruz da diyoruz. Bizde erkek reyonu ve bayan reyonu, erkek ayakkabısı ve bayan ayakkabısı, iç çamaşırı, pantolonu vs. deniyor. Şoförler bizde cinslere şöyle ayrılıyor; şoför (Erkek tabii) ve bayan şoför! Polisler için de aynı şey geçerli; polis ve bayan polis. Bunu tüm mesleklere adapte edebilirsiniz, erkek basketbol takımları ve bayan basketbol takımlarına kadar... (Biz bayan sözcüğünü Hürriyet'te mümkün olduğunca doğru kullanmaya, kadın yerine koymamaya çalışıyoruz, ama gelin görün ki spor takımlarına gelince, elimiz kolumuz bağlanıyor, çünkü federasyonların belirlediği resmi takım isimleri böyle: Bayan basketbol takımı, bayan voleybol takımı, bayan... bayılıyorum) Kimse bana "bayan" dedirtemez diyen ben bile kullanmak zorunda kalıyorum ve sinir oluyorum tabii. Oysa uluslararası federasyon terimleri Men and Women (Erkekler ve Kadınlar). *** Bu yanlışı sadece federasyonlar, sıradan insanlar, en değerli erkek-kadın politikacılar, profesörler yapmıyor; Türk Dil Kurumu sitesine girin, Türkçe Sözlük'te "bayan"ı sorgulayın, göreceksiniz: TDK ilk maddeyi doğru (Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü, örnek Bayan İnci) açıkladıktan sonra, ikinci maddede aynı yanlışa düşüyor: Kadın. (Yani bayan'ın kadın anlamına geldiğini iddia ediyor) Üçüncü maddede "eş, karı" olarak kullanıldığını da öğreniyoruz. Bu madde Halide Edip Adıvar'dan bir alıntıyla örnekleniyor; "Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti." Şimdi başta TDK olmak üzere, kadın erkek bütün "bayan"lara, sormak istiyorum: Kadın kelimesi yerine kullandığınız bayan, bir cinsi mi ifade eder? Hayır. Öyleyse bu ısrar niye? İşte burada asıl noktaya geliyoruz: Bunun neden yapıldığı. Orada iş daha da vahimleşiyor. Çünkü kadın yerine bayan kullananların çoğunluğu bunu "kibarlık" olsun diye yapıyor. O zaman da "kadın" demenin kaba ya da daha vahimi "ayıp" bir şey olarak anlaşıldığı ortaya çıkıyor. Kadın, neden kaba ya da ayıp bir sözcük olsun? O zaman erkek neden kaba değil? Benim atladığım, ama bir toplantıda BM Nüfus Fonu'ndan Meltem Ağduk'un çok güzel aktardığı bir örneği almak istiyorum buraya. Bir gazete haberi başlığı: "Kadın şoför, bayan polise çarptı!" Bu örneği inceleyince tüm mesele ortaya çıkıyor aslında: Şoför "kadın" olarak tanımlanmış çünkü "çarpan", yani cümlede olumsuzu ifade eden kişi. Polis ise "bayan", çünkü "kötü biri" tarafından mağduriyete uğratılmış! Yoksa biz kadın şoför demiyoruz ki, güzelim bayan şoför dururken... Kadın kelimesini "kaba" bulanların bir düşüncesi, onun bir "cins", dolayısıyla "cinsellik" içerdiğini düşünmeleri mi acaba? Ama öyleyse erkek kelimesi niye aynı şeyi içermiyor? Boşuna soruyorum, çünkü cevabı basit: Erkeğin cinselliği ortada olabilir, kadınınki hayır! *** Gelin şu "bayan" bayanlardan kurtulalım. Bunu bir kampanya haline getirmeyi öneriyorum: Kadın kelimesi yerine kullanılan bayan'ı sözlüklerden, literatürlerden, günlük konuşma dilinden, her yerden çıkaralım. Ne bileyim, kullanan erkeklere "bay" diyelim biz de, kadınlara ise "niye, kadınlığınızdan utanıyor musunuz?" diye soralım. Çünkü, hem bir kelime olarak kadın gayet güzel, hem kadın birçok güzel şeyi ifade ediyor, hem de diğeri yanlış, bu doğru.[/quote] |
20-03-2007, 13:56 | #20 |
|
Sayın Kanat'ın bu konudaki hassasiyetini anlamaya çalışsamda malesef anlamak ve hatta algılamakta zorluk çekiyorum doğrusu!!!Bayan sözcüğünü bir seyyar satıcı yahut bir şekilde sokaktaki insan bayan neye bakmıştınız yahut bayan ne istediniz sözcükleri beni iğreti etsede diğer hallerde beni bayan diye adletmeleri açıkçası rahatsız etmiyor ve ayrıca kadın değil mi yahut kadın eliyle erkek işine bulaşmış kadının yeri yuvası sözleri de beni aynı şekilde rahatsız ediyorsa burada meselenin bayan yada kadın sözcüklerinin olmadığı değilde yüklenen manalar olduğu sizce ortaya çıkmıyor mu???
SAYGILARIMLA |
20-03-2007, 14:03 | #21 |
|
Geçen haftaki yazısında, "bayan"-"kadın" kelimelerine açılım getiren Elif Şafak'ın bu haftaki "Her şeye yeniden başlamak" başlıklı yazısının alt başlığı:
"Tam-Gaz-Son-Hız Bey" ile "Hâlâ-Âşık-Ama-Hep-Kırgın Bayan'ın" bir teknede geçen romanı nasıl sonlanırdı acaba?" Saygılarımla. Sonradan ve talep üzerine ek:Elif Şafak'ın yazısı, Tempo Dergisi'nin bu haftaki sayısındadır. 6 nolu iletide dergiden bahis geçtiği için, burada sadece atıfla yetinilmiştim. |
30-03-2007, 12:38 | #22 |
|
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Savcının görevi "suç isnat etmek" mi, yoksa "suç ispat etmek" mi olmalı? | sibelniko | Hukuk Sohbetleri | 21 | 30-09-2013 08:43 |
Stj. Av. ne "ofisboy"dur, ne de adliyedeki caycinin "ciragi..." | metin karadag | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 26 | 28-07-2007 20:47 |
FSEK anlamında"eser"; "Mezdeke"oryantal grup adı ve oluşturdukları karakter eser mi? | Aslı | Hukuk Soruları Arşivi | 6 | 27-12-2006 01:32 |
Dayakçı kocalara uygulanan "evden uzaklaştırma" cezası ilk kez bir kadına verildi. | ahmetsacit | Hukuk Haberleri | 2 | 02-10-2006 21:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |