|
Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz. |
21-12-2012, 11:34 | #31 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın olgu,
Bankalar ticari kuruluşlardır ve her ticari kuruluş gibi kar etme amaçları olması normaldir. Sanırım hiçbirimiz onların bir vakıf gibi hayrat şeklinde çalışmasını beklemiyoruz. Ancak bankacılık sektöründeki hizmetler de daha dün varolmadı, yüzyıllardır benzer şekillerde yürüyor. O zaman insanın aklına bundan 5-10-15 yıl önce aynı hizmete ücret talep edilmiyorken, bugün talep edilmesinin arkasında yatan amacın ne olduğu sorusu takılıyor. En basit örnek ise hesap işletim ücretleri. Bankalar tarihi boyunca varolduğundan beri banka hesapları vardır. Peki hesap işletim ücretleri ne zaman moda olmuştur? Çok değil, bundan 15-20 yıl önce banka açtığınız hesap için sizden para istemek bir yana, üste para verirdi (Vadesiz hesaplar için konuşuyorum.) Enflasyonun %100-120'li lerde olduğu Özal'lı yıllarda bankaların HEPSİ vadesiz mevduata %10 yıllık faiz verirdi. Değil üste para istemek, vadesiz hesaplar için faiz vermeyen bir tek banka bile yoktu. Şimdi iş öyle bir hal aldı ki, ben götürüp paramı bankaya veriyorum, üste hiçbirşey istemiyorum (=vadesiz hesap), paramı banka faizsiz işletip, bundan para kazanıyor, o da yetmiyor, bir de benim paramdan para kazanmak için benden ücret talep ediyor (hesap işletim ücreti). Bunu insafa sığdırmak veya açgözlülük dışında bir açıklama getirmek bana sorarsanız pek güç. Peki ne değişti de, bankalar 15 yıl öncesinde bu hesaplar için üste para verirken, şimdi sizden para istiyor acaba? Bence sorunun yanıtı çok açık: Devir ve yasal mevzuat değişti ve sizi bankalarla çalışmaya mecbur etti! Bundan 15 yıl önce bankalar müşteri çekmek için binbir cambazlık yapmak zorundaydı, insanların ne banka kullanma alışkanlığı ne de zorunluluğu vardı. Şimdi ise bankada bir hesabınız olmadan adım atmanız mümkün değil. Sadece gelişen dünya değil, devlet de sizi buna zorluyor. Örneğin kiraların bankaya yatırılma zorunluğu bunun en basit örneği. Dolayısıyla bankaların şu anda izlediği stratejinin esasında hizmetle vs. hiç ilgisi yok. Devlet tarafından elleri kolları bağlandıktan sonra tarlaya ekilen müşterinin hasatını yapıyorlar. Bundan 20 yıl öncesinde olduğu gibi HİÇBİR İŞLEM İÇİN bankalarla çalışma zorunluluğu olmasın ve devlet bu konuda tüm yasal zorunlukları kaldırsın, o zaman bankalar diledikleri kadar hesap işletim ücreti talep etsinler. Ama eğer devlet attığımız her mali adımı bankalar aracılığıyla yapmak konusunda bizi zorluyorsa, o zaman bu adımları atarken soyulmamamız için gerekli yasal düzenlemeleri de yapmak zorundadır. |
21-12-2012, 11:49 | #32 |
|
Önceki mesajımda belirttiğim gibi makul sınırlar çerçevesindealınması halinde karşı değilim.
Banka paranızı işletiyor, bundan kazanç sağlıyor ancak şunu da hesaba katalım, banka müşteri istediğinde çekebilsin diye ATM lerle dolduyor şehri, hiçte azımsanamayacak maaliyetlerle. (kira bedelinden tutun, elektirik, telefon, makina parası vb) Paranıza güvence sağlıyor, hiç banka kullanmadan içi para dolu bond çanta ile sokakta gezmeyi kaç çılgın göze alabiliyor? Banka yatırdığınız parayı işletiyor ancak hesapta 200-300 TL parası bulunan bir kişinin bankaya sağladığı yarar, bankanın şahsa sağladığı yarara bakarsak yok. siz o 200 TL yatırmak için, personelin mesaisini kullanıyor veya milyarlara mal olan ATM yi kullanıyorsunuz ve 3-5 gün sonra parayı çekiyorsunuz banka sizin paranızdan ne gibi fayda sağlayabilir? Ücretler ve maaşlar bankaya yatma zorunluluğu olduğunda yüksek meblağlar yatıyor ancak, üst düzey yönetici değilse aldığı ücret 1 ay sürmeden hesaptan çekiliyor ve bankanın yine işletebileceği bir para kalmıyor. kaldıki kamu kurumları yaptıkları protokollerle bu hesaplardan hesap işletim ücreti alınmasının önüne geçiyor. özel sektör de ise çok güçlü firmalar bunu sağlayabiliyor. Bankada dikkate alınabilecek miktarda paranız varsa bankalar sizden hesap işletim ücreti de almıyor, banka yatırdığınız parayı değerlendirebiliyorsa benim şahit olduğum kadarıyla almıyor ancak sürekli düşük miktarlar yatırıp çekiyorsanız, bu durumda alıyor, ki tekrar yineleyim, abartmadıkları sürece bu bedeli haklı buluyorum, sebebini de yazdım yukarıda. Bankaları da sütten çıkmış ak kaşığa benzettime ilişkin bir görüş de çıkmasın. Vadesiz-vadeli hesap olarak 15 yıldır (öğrencilik yıllarımdan beri aynı banka ile çalışıyorum hatta aynı şube) öğrenciyken hesapla 500 TL den fazla para olmamaasına karşın öğrenci olmam sebebiyle hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı almadılar, öğrenciğim sona erince tek sefer 23 TL aldılar sonra, vadeli hesap açınca bunu da almadılar. Ancak bir kere adliye içinde şubesi var, kolaylık olur diye özel bir bankada hesap açtım 3 ay sonra hesap işletim ücreti, kredi kartı yıllık kullanım ücreti (3 ayda nasıl yıl oluşturdularsa) adı altında 168 TL para kesince bankayla ilişkimi kestim, şikayette ettim. |
21-12-2012, 13:01 | #33 |
|
Sayın Olgu,
Bankaların bazı servislerini sunarken ekstra harcamaları varsa bu harcamaları bu servisleri kullananlardan alabilirler, bu masrafları yasal zorunluluklarla kendilerinden hizmet almak zorunda bırakılan herkese teşmil etmeleri gerekmiyor. Bir taksi şöförünün de bir sürü masrafı vardır ancak taksisine binenlerden taksimetre ücretine ilave olarak kapı aşınma ücreti olarak "2-TL" tahsil etmelerine sıcak bakar mısınız? Bunu sadece kısa mesafe giden yolculardan talep etmelerine ve gerekçe olarak da onların bize zararı oluyor demelerine ne dersiniz? Tüm bunları devlet bazı ulaşım servisleri için taksi kullanmayı yasal olarak zorunlu hale getirdikten sonra yaparlarsa ne düşünürsünüz? Hesap işletim ücreti adı üstünde "hesap işletim ücretidir", bankaların genel giderlerinin tazmin yolu değildir. Bankaların tarihleri boyunca bu ücret alınmıyorken, şimdi alınmaya başlanıyorsa bunun mantıklı bir açıklaması da yapılmak zorundadır. Kaldı ki bir an için sizin dediğiniz gibi "makul bir ücret" almalarına sıcak bakılsa bile, ücretin makul olup olmadığının kararlaştırma merciinin de bankaların kendisi değil, devlet olması gerekir. Dolayısıyla yukarıda da arz ettiğim üzere devletin bu konuyla ilgili yasal düzenleme yapması ve kendi talepleri nedeniyle bankalarla çalışmaya zorunlu tuttuğu tüketicileri koruması şarttır. Bankaların talebi bu konuda serbest piyasa ekonomisinin işlemesidir ancak serbest piyasa ekonomisi ancak hizmet almak da serbest olursa işler. Hizmet almak zorunlu ve hizmet veren de tekel konumunda iken, hizmetin fiyatının hizmet veren tarafından tek taraflı belirlenmesi serbest piyasa ekonomisinin işlemesi değil, soygundur. |
21-12-2012, 13:16 | #34 | |||||||||||||||||||||||
|
Tarifede belirtmese de taksiler aşınma ücretini zaten alıyor, gittiğiniz mesafeye göre bir kabaca yakıtı hesaplayın birde taksimetreye bakın. En az 2 misli fiyat yazıyor. Banka tacir olduğuna göre tabiki kar elde etmek amaçlı kurulacak ve zararını en aza indirecek. Siz devletin bankaları kullanmalarını zorunlu kılması sebebiyle işlem ücreti alınmaması gerektiğini söylüyorsunuz haklısınızda, ancak düzenleme yapılsa, kira ödemelerinden işlem ücreti alınmayacak diye, bu da kötüye kullanılma çok açık hale gelecek. Ülkemizde vatandaş bulduğu yasal açığı ustaca kullanmakta öyle bir hale gelmişki, kullanmasa kendisini kötü hissediyor. Yasada açık düzenleme olmasa da hakkaniyet gereğince ben bazı ücretleri almalarında haklı sebep görüyorum. Benim görüşüm, bu ücreti BDDK'nın veya TBB'nin belirlemesi. İsteyen banka yine istediği müşteriden almasın. Ancak haksız da olsalar onlara muhtaç olduğumuz sürece gereklinin yanında gereksiz bir sürü masrafı da talep ve tahsil edecekler... |
21-12-2012, 16:52 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Siz Sayın Admin'in mesajını hiç anlamamışsınız.. |
21-12-2012, 20:06 | #36 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben Sn. Admin'i anladım ancak siz beni anlamamışsınız. devlet bazı ödemeler için bankayı zorunlu kılması bu çerçevede bankanın da hesap sahibinden veya ödeme yapandan masraf almasına karşı. Bu durumda o zaman bu zorunluluğu koyan devlet bankalarla protokol yapacak yada yasal düzenleme getirecek. O işlem için banka masraf yapıyormu? sorumluluk, risk alıyormu? o zaman ortada bir engel yoksa bankada bu durumu lehine kullanır. Kendi açımızdan düşünelim, CMK'da sanığa istek halinde veya alt sınırı 5 yıl olan davalarda avukat tayini zorunlu. Şimdi devlet bu işlem için ücret vermese avukata yılda 3-5 davaya böyle bedava bakacaksın dese ne düşünürsünüz? Ne alakası var diyebilirsiniz, söyle açıklayım kendimce, ikiside yasadan doğan zorunluluk, avukat develtten alamadığı parayı sanıktan almıyor diyeceğini tahmin edebiliyorum ancak, yasal düzenlemenin amacı buna engel. |
22-12-2012, 14:58 | #37 |
|
Neden Sonuç ilişkisi...
Her konuda olduğu gibi bankaların varlığı da bir neden sonuç ilişkisi içinde seyir etmektedir. Düşünün ki; tüm dünyada insanların normal şartlarda yaşamını idame ettirecek yaşam koşulları ile kazanç ve birikimi olsaydı bankalara ihtiyaç olur muydu?
Neden paramızı yanımızda taşıyamıyoruz ve hemen koruma maksatlı bankalara koşuyoruz? Neden kredi (yani borç) kartı kullanıyoruz? Neden belli dönemlerde kredi çekmek zorunda kalıyoruz? Sonuç olarak neden bankalar var ve bu eşit olmayan koşullarda ve haksız kazanç talepleri ile düzenlenen sözleşmelere imza atmak zorunda kalan banka müşterileri var? Bu sorulara içtenlikle ve samimi olarak -kendi içinizde dahi- hiç bir kurumu veya şahsı koruma ihtiyacı duymadan cevap verdiğinizde aynı sonuca varacağız... |
22-12-2012, 15:25 | #38 |
|
Fatma Gül Hanım,
Söylediklerinize kesinlikle katılıyorum... Bu sorularınızı herkesin düşünmesi ve kendisine bu soruların cevabını vermesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi adıma bankaları yorumlayacak olursam; gerçekten ihtiyacı olana değil, geleceğini garantilemiş ve kazanacağı muhakkak olan kişilere, daha sonra faiziyle geri almak için borç para veren, zor durumda kalan kişilere asla acımayan ve elindekini avucundaki bir bir alıp tabiri caizse kolundan tutup onu sokağa atan bir kurumdur. İnsanları kendisine gebe bırakan, sonra da onların bu durumlarını kullanarak burunlarından getiren bir kurum olarak görüyorum bankaları... Bu konuda biraz ileri gittiysem kusura bakmayın ama çocukluğu boyunca banka borçlaroyla debeleşen bir ailede büyüdüğüm için bu konuda çok hassasım... |
22-12-2012, 15:51 | #39 |
|
Kapitale dayalı yerleşik dünya sisteminin en belirgin kaleleri olan bankalara bu denli bağ(ım)lı hale getirildiğimiz ve esasen ihtiyacı olan kişi ya da kurumlara değil de ödeyebileceğini bir şekilde ortaya koyanlara kolaylıkların(!) sağlandığına, yürüyen sistemin bir sömürüden ibaret olduğuna ilişkin serdedilen değerli görüşlere kesinlikle katılıyorum.
Bu sistem devam ettiği müddetçe de bankalar yoluyla yaşanacak mağduriyetlerin daha artacağı konusunda tereddüdüm bulunmuyor. Bankalardan/kredi kuruluşlarından aldığı krediyle ipotekli bir şekilde ev/otomobil aldığını zannedenler var ve kredinin son taksidi ödenene kadar ne ev ne de otomobilin gerçek sahibi kredi kullananlar oluyor. Bu bir illüzyon ve bankaların nefes almasını sağlayan en önemli yollarından biri sadece. Saygılarımla.. |
22-12-2012, 16:57 | #40 |
|
Engin Bey, kesinlikle haklısınız.
Modern dünyada insanları çarkları arasına alan kapitalist düzende bankalar, kapitalizmin güçlendirici motoru şeklinde çalışıyorlar. "Sen bu evin parasını peşin ödeyemezsin, ödemen için para biriktirmen gerekir ki bu kadar parayı biriktirmek için yıllarca beklemen gerekir. İyisi mi ben bu evi alayım ve sana içinde oturman için izin vereyim. Evi 100.000 TL'ye alırım, sen de bana 120.000 TL olarak yavaş yavaş ödersin..." İşte bankaların söylediklerinin ve her gün televizyonlarda karşımıza çıkan reklamlarının özeti budur... Her şeyin tamamen paraya dayandığı tipik bir kapitalist sistem açıkçası. |
23-12-2012, 15:56 | #41 | |||||||||||||||||||||||
|
Avukatlar işlerini yaparken, iş sahibinden; masraf için nakit avans, işin mahiyeti icabı teminat gerekiyorsa banka mektubu veya nakit para talep edebilir. Asıl talebi de bunlardan ayrı olarak avukatlık ücretidir. Vekalet ücretini tayin ve talep ederken de talip olunan işin tüm zorlukları dikkate alınır. Buna göre belirlenecek bedel iş sahibinden istenir. İşi takip etmemiz, uyuşmazlıktan doğan stresin iş sahibinden alınıp vekilin sırtına yüklenmesinin bedeli bu avukatlık ücretidir. Bu ücretin üstüne ( ayrıca) avukatın uykusuz gecelerinin karşılığı eklenmez. Karşı taraf vekilinin duruşmadaki tavrının doğurduğu sıkıntı, haciz sırasında borçludan yediği salvoların ayrıca ve sonradan ücretlendirilmesi söz konusu olmaz. (Mekanizma budur, en azından benim için) Sayın olgu, ben de Sayın Admin'in mesajını anlamadığınızı düşünüyorum. Selam ve saygı ile. |
23-12-2012, 18:20 | #42 |
|
O zaman siz açıklayın Sn. Admin'in bana anlatmak istediğini.
|
24-12-2012, 10:41 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
|
24-12-2012, 10:58 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazdıklarınızda sadece avukatlık ücretinin anlam ve önemini gördüm ben Bankalar avukatlar kadar sorumluluk almasada aldıkları hesap işletim ücretleri de avukatlık ücreti ile aynı değil zaten... Amacım polemik yaratmak değil, anlamadığımı düşündüğünüz şeyi anlamak, kısımı görmekti, ancak bunun daha doğru olacağını düşünüyorsanız saygı duyarım. Savunduğum şeyin tepki topladığının bende farkındayım, gerekçelerimi de belirttiğim bu işlemin doğru olduğunu benim düşüncem. Şunu da belirteyin, an itibariyle banka vekilliği yapmıyorum, banka vekilliği yapmak içinde çabalarım bulunmamakta. Sadece kendimce hakkaniyet çerçevesinde yaptığım değerlendirmeden ibarettir. |
27-12-2012, 11:42 | #45 |
|
merhaba,sayın meslektaşlarım benimde çorbada bir katkım olsun istedim,,TK (4077-md:6)göz önünde bulundurularak,bulunmuş oldugunuz bölge hakem heyetine yazılı baş vuruldugunda kesin hükümle,BANKALARIN VE TELEKOMÜNİKASYON OPERATÖRLERİNİN HAKSIZ ALDIKLARI KAZANÇLARI geri alma şansınız %100. tüketiciye-mudiye kurulan tuzak şu şekilde yeni TTK(6102) ve sanai teknoloji bakanlıgı telekomunikasyon iletişim-bileşim müsteşarlığı yayınladığı tebli..''her tüzel kişilik taşıyan kurum kuruluşlar mutlaka bir elektronik web sitesi kurmak zorundadır.bu web sitesinde ; a)her müşterisine bir şifre,kullanıcı tahsis edicektir. müşterisi ile ilgili her türlü fatura-bilgi belke bu sitede yayınlanacaktır.(elektronik açık fatura düzeni içeriği ne olursa olsun)
bu düzenlemeye göre tüzel kişilik taşıyan kurum ve kuruluşlar, elektronik fatura yolu ile ,,faturanın içeriğini dilediği gibi doldurarak,,sitede yayınlamaktadırlar..müşterinin-mudinin bundan haberi olur yazı dilekçe ile faturaya (8)gün içinde ilgili fatura düzenleyicisine itıraz hakkı vardır..etmediği taktirde bu düzenlenen fatura miktarını kabul etmiş sayılmaktadır.))BANKALARIN VE TELEKOMUNİKASYON HİZMETİ VEREN KURUM VE KURULUŞMLARIN YAPTIKLARI USÜLSÜZ ALIM VE HAKSIZ KAZANÇ KALEMLERİ SAYMAKLA BİTMEZ..BANKALAR IN YOLSUZLUKLARI 1)kart aidatı..2-)hesap işletim ücreti..3)bonus ailesine üye aidatı..v.saire.. bankalar hayali olarak çeşitli isimler altında müşteri-mudi yi bu şekilde kazıklamaktadırlar ve haksız kazanç elde etmektedirler...AYNI YOLLA Vadafon-Turkcell-super online-TTNET-Avea işbirliği konsorsiumu-TURKTELEKOM- bu elektronık fatura yolu ile uyduruk çeşitli kalemlerle vatandaşları malesef bilinçli vaziyetde sömürmektedirler..TEDBİRİ NEDİR?..sık sık elektronık web sitelerini ziyaret ederek..paket adı altında sattıkları hizmetlerin dışındaki parasal talepleri yazılı ret edek bilinçli bit tüketici kitlesi yaratmakdır. saygılar(echokosmos) |
27-12-2012, 12:06 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
11-08-2009, 12:45 söylemişim Başlık hala güncel. |
07-01-2013, 10:01 | #47 |
|
merhabalar herkese,
öncelikle hesap işletim ücreti ile ilgili yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. hesap işletim ücretine ilçe tüketici sorunları hakem heyeti nezdinde itiraz ettim. banka savunma dilekçesinde, bankanın bu parayı almaya hakkı olduğunu, mudinin hesabını tutmak için yatırım yaptığını, bankacılık kanunu, tcmb. vs gibi birtakım nedenlere dayandırarak anlatmış ve sonuçta tshh.den lehime karar çıktı. ancak banka avukatı vasıtasıyla tüketici mahkemesine ilçe tshh. kararının iptali istemiyle dava açtı. dava dilekçesinde yine aynı gerekçeler vardı. ben de 4077 den bahsederek ilçe tshh. kararının doğru olsuğunu belirttim. duruşmaya çıktık (istanbul). hakim kimlik tesbitinden sonra davanın konusunu anlattı ve bankanın avukatına dönerek "siz ilçe tüketici sorunları hakem heyetinin bu davayı görmeye yetkili olmadığını söylüyorsunuz" bana dönerek "siz de ilçe tshh. nin yetkili olduğunu ve kararın onayını istiyorsunuz" değil mi dedi. banka avukatı "evet efendim" dedi. ben ise: "bankanın ne ilçe hakem heyetine, nede mahkemenize yetki yönünden herhangibir beyanı yoktur. bankalarının bu ücreti almaya yasal olarak hakları olduğunu beyan etmektedirler" diye düzeltmek istedim. hakim bana "banka ile vadesiz hesap sahibi arasındaki ilişki, mağazadan gömlek alan ile mağaza arasındaki ilişki gibi değildir ve tüketici hakem heyetinde görüşülmez" dedi. ve gerekçeli karar 1 ay sonra yazılmak üzere diye geçici bir kararı elime tutuşturdular. bugün itibariyle 2 ay oldu daha gerekçeli karar yazılmadı. sonuçta ilçe tshh. kararı iptal oldu. mahkeme masrafları ve avukatlık ücretleri de sanınrım bana bırakılacak. hakim tarafların yazılı olarak verdikleri dilekçelerinde olmayan bir konuyu karara dayanak yapabilir mi. saygılarımla |
07-01-2013, 16:35 | #48 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok ilginç bir durum... Aslında siz, önceki karar merciine göre bir tarafsınız; o karar, sizin erkinizle verilmedi! Dolayısıyla, o kararın ne masumusunuz, ne de suçlususunuz.. Kararın, size göre olumlu olması halinde; siz, haklısınız ve zararınızı karşılarsınız. (negatif + pozitif = nötr) Kararın, size göre olumsuz olması halinde; siz, haksızsınız ve zararınızla yola devam edersiniz. (negatif) İkinci bir karar mercii; ilk zanlıya değil, ilk karar merciine karşıdır! Yani ikinci merci; zanlı yerine, ilk mercii sandalyeye oturtabilirdi. Bu durumda iddia tarafı kazanırsa, masrafları TSHH ödemelidir. Zaten kaybedene, ikinci bir hasar verilebilir mi? (negatif + negatif = musalla) Sonuç: Kadıların çekişmesini, tebaı mı karşılar? |
17-04-2013, 12:44 | #49 |
|
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi Esas: 2012/7979 Karar: 2012/9930 Karar Tarihi: 11.04.2012 TÜKETİCİNİN HAKEM KURULU KARARINA İTİRAZI DAVASI - BANKALARIN KAR AMACIYLA KURULAN MÜESSESELER OLDUĞU VE HİZMETLERİNİN KARŞILIĞINI İSTEYEBİLECEKLERİ - DAVALI İLE DAVACI BANKA ARASINDAKİ SÖZLEŞMENİN İLTİHAKİ BİR SÖZLEŞME OLMADIĞI - HÜKMÜN BOZULMASI ÖZET: Dava, tüketicinin hakem kurulu kararına itirazı davasına ilişkindir. Bankalar kar amacıyla kurulan müesseselerdir. Bu yüzden gördükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda banka bulunduğuna göre de davalı kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkanına da sahiptir. Bu durumda davalı ile davacı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahiptir. Kredi Kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğaldır. Mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (4077 S. K. m. 22, 23) Dava: Taraflar arasındaki tüketicinin hakem kurulu kararına itirazı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Davacı davalı kredi kartı hamilinin kartı kullanmak üzere bankadan talepte bulunması üzerine bankanın kart hamilini kendi kart sistemi üyeliğine kabul etmesiyle uzun süreli devam eden bir kredi ilişkisinin başladığını, kredi kartı üyelik aidatının kartın talebi ile başlayıp kullanım süresi boyunca devam eden banka tarafından karşılanan operasyonel faaliyetler ve çeşitli hizmetlerin bedeli olarak kart hamiline yansıtılan üyelik bedeli olduğunu, bankanın tüm kart hamili müşterilerine uyguladığı gibi davalı kart hamiline de bu üyelik bedelini uygulaması üzerine davalının Diyarbakır Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurarak bu bedelin haksızlığının tespitini istemediğini, söz konusu Heyetin de talebi haklı bularak bankanın bu bedeli talep edemeyeceğine dair bağlayıcı ve icrai nitelikte bir karar verdiğini belirterek bu kararın yerinde olmadığına ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Mahkemece, davalı tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi kar kullanım ücreti adı altında bir külfete sokan sözleşme hükmünün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığını iddia ve ispat edememiştir. Böylece sözleşmedeki kredi kartı üyelik ücreti alınacağına dair hükmün haksız şart olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Kural olarak herkes dilediği sözleşmeye yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi sürdürmek zorunda da değildir. Bunun istisnası iltihaki Sözleşmeler” olarak adlandırılan kamu hizmeti görmekte olan (Elektrik, Su işletmeleri gibi) kamu idare ve müesseseleri ile bunlardan hizmet alan şahıslar arasında kurulan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerde kamu idare ve müesseseleri kar amacından ziyade kamu hizmeti görmekle yükümlü olduklarından talep eden her şahısla sözleşme yapma zorunlulukları vardır. Bankalar bunun aksine kar amacıyla kurulan müesseselerdir. Bu yüzden gördükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda banka bulunduğuna göre de davalı kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkanına da sahiptir. Bu durumda davalı ile davacı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahiptir. Kredi Kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğaldır. Mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 11.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcra takibinde vekalet ücretine itiraz | BaharB | Hukuk Sohbetleri | 15 | 29-12-2021 17:34 |
Banka Hesap İşletim Ücretine İtiraz | Hakkaniyet | Meslektaşların Soruları | 55 | 06-01-2013 02:01 |
hesap işletim ücreti kesintisi suç teşkil eder mi? | gokceahmet | Meslektaşların Soruları | 13 | 28-12-2012 14:22 |
kira ücretine itiraz | özspartaküs | Meslektaşların Soruları | 2 | 02-07-2008 18:01 |
vekalet ücretine itiraz | avslh | Meslektaşların Soruları | 2 | 29-03-2007 14:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |