|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
27-06-2007, 17:16 | #1 |
|
kaçak inşaat - belediye ceza kesme zamanaşımı
Bina sahibi, 12.02.2004 tarihinde, binasına kaçak eklenti yapıyor (yola taşıyor).
13.04.2004 tarihinde, Belediye Encümeni, bina sahibine 5.000,00 YTL para cezası veriyor. 10.05.2006 tarihinde, İdare Mahkemesi, belediyenin ceza miktarını belirlerken, 3194 S. İmar Kanunu 42. mad. işaret edilen "kaçak yapılar seviyesi, büyüklüğü, sınıfı, bunların durumu vs..." gibi objektif kriterlerin esas alınmadığı gerekçesiyle cezayı iptal ediyor. 16.01.2007 tarihinde, belediye encümeni, bu sefer 2.250,00 YTL para cezasına karar veriyor. 1)Belediyenin, Para cezası kesebilmesi için, kaçak yapı tarihinden itibaren bir zamanaşımı süresi var mıdır? Varsa ne kadardır? 2) Ceza miktarı, doğru mudur? (asgari- azami miktarlar açısından) 2) Bu cezaya itiraz, nereye yapılabilir? Ne kadar süre içerisinde? Saygılarımla. </I> |
27-06-2007, 17:50 | #2 |
|
Sayın ottoman
1)Belediyenin, Para cezası kesebilmesi için, kaçak yapı tarihinden itibaren bir zamanaşımı süresi var mıdır? Varsa ne kadardır? Kabahatler Kanununun 20.maddesine göre, soruşturma zamanaşımı süresi nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Ruhsatsız yapı nedeniyle verilen para cezaları nisbidir. Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez. Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır. (Sizin olayınızda kabahat 12.2.2004 tarihinde TCK 184.maddesinin yürürlüğe girdiği 12.10.2004 yılından önce işlendiğinden suç sayılmaz ve suça ilişkin zamanaşımı uygulanmaz.) 2) Ceza miktarı, doğru mudur? (asgari- azami miktarlar açısından) Doğrudur. 2) (mükerrer) Bu cezaya itiraz, nereye yapılabilir? Ne kadar süre içerisinde? İdare mahkemesine başvurulur. 60 günlük başvuru süresi hak düşümü süresidir. Re’sen göz önüne alınır. Saygılarımla |
27-06-2007, 23:11 | #3 |
|
Sayın Konyalı, net ve öz cevabınız için çok teşekkür ederim.
Belediye tarafından, kaçak inşaatı yapan kişiye, sadece , belediye encümeninin söz konusu ceza kararı tebliğ edilmiş. Eksik bilgilerime göre, cezanın usulüne uygun olması için, bazı şartları taşıması ve bu şekilde muhatabına tebliği gerekmektedir. Olayımızdaki encümen kararında, sadece verilen eski cezadan ve idare mahkemesinin iptalinden bahsedilerek, kanundaki, genel gerekçeler sıralanıp (cezanın miktarını tayinde somun bir durum gösterilmeden ve tartışılmadan), kaçak yapı malikinin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş. Bina sahibine de, sadece bu encümen toplantı ve karar tutanağı tebliğ edilmiş. Örneğin muhatabın, vatandaşlık nosu, ana adı, baba adı vs. gösterilmemiş. Ancak kaçak yapı sahibine bu şekilde tebliğ edilmiş. Bu bir usulsüzlük müdür? Buna karşı ne yapılabilir? |
28-06-2007, 12:06 | #4 |
|
Kabahatler Kanununun 25.maddesine göre, idari yaptırım kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi, b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır. Yukarıdaki bilgiler Encümen Kararında vardır sanıyorum. Uygulamada Encümen Kararı’nın ekinde muhataba İTİRAZ HAKLARI YAZISI denilen bir müdürlük yazısı da gönderilir. İtiraz Hakları Yazı’sında ödeme yeri, ödeme süresi, peşin ödeme koşulları ve Kabahatler Kanunu’nun 26.maddesi gereğince bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. Eğer Encümen kararında veya itiraz hakları yazısında eksiklik veya yanlışlık varsa bu işlem geçersiz olacağından 60 günlük başvuru süresi çalışmaz. Her zaman İdare Mahkemesine başvurarak bu usulsüz tebliğ işleminin iptalini isteyebilirsiniz. Eğer karar tebliğine ilişkin iptal davası açmazsanız, idarenin sonradan göndereceği ödeme emrine itiraz edebilirsiniz. Bilindiği gibi ödeme emri ancak kararın tebliğinden itibaren başvuru süresi dolunca düzenlenebilir. Halbuki usulsüz karar tebliği ile bu süre çalışmayacağından ödeme emri de gönderilemez; gönderilirse iptal edilmesi gerekir. Saygılarımla |
28-06-2007, 14:40 | #5 |
|
Sayın Konyalı, özür dileyerek bir soru daha sormak istiyorum.
1) Bahsettiğim fiilde, zamanaşımı hangi tarihte dolar? 2) Farzedelim ki, bu encümen kararını da idare mahkemesi iptal etti. Belediye tekrar bu encümen kararı ile ceza verebilir mi? |
28-06-2007, 15:38 | #6 |
|
Sayın ottoman
12.02.2004 tarihinde işlenen kabahatin 8 yıllık soruşturma zamanaşımı süresi 12.02.2012 tarihinde dolar. 16.1.2006 tarihli Encümen Kararı zamanaşımı süresi dolmadan verilmiş olmakla geçerlidir. Anlatılana göre, kararın tebliği işleminde eksiklik var ama bu işlem karardan ayrı düşünülmeli: Eksik olan tebliğ işlemi iptal edilirse aynı 16.1.2006 tarihli encümen kararı yeniden tebliğ edilmekle cezai işlem devam eder. Encümen kararı geçersiz olmaz; yeniden verilmesi gerekmez. Başka sorunuz olursa sormakta tereddüt etmeyiniz; yeter ki bilgimiz dahilinde olsun. Saygılarımla |
29-06-2007, 09:43 | #7 |
|
Sayın Konyalı, ben en iyisi mi size, kaçak inşaat sahibine gönderilen belgeyi sunayım.
Sizce bu karara karşı ne yapmalıyız? Karar yasaya uygun bir karar mı? İdare mahkemesi bu kararı iptal eder mi? (usulü eksiklikler nedeniyle) Direkt idare mahkemesine dava mı açalım yoksa bize ceza ödeme emrinin tebliğini mi bekleyelim? Saygılarımla. __________________________________________________ _________________________ BELEDİYE ENCÜMENİNİ TEŞKİL EDENLER BAŞKAN ÜYE ÜYE YAZI İŞL. MÜD. HESAP İŞL. MÜD
Karar Tarihi: 16.01.2007 NO: Özü: Kaçak İnşaat. ………… Belediye Encümeni 16.01.2007 tarihinde Belediye Başkanı ……… Başkanlığında; Üyelerden; … , ………, ….. ve ……. 'nın iştiraki ile toplandı.Mahkeme kararıyla iptal edilen kaçak inşaat cezasının yeni kriterlere göre tespit edilmesi konusunun görüşülmesine geçildi. GEREGİ DÜSÜNÜLDÜ: Belediyemiz sınırları içerisinde ……………… tarafından kaçak ve izinsiz olarak yapılan inşaat nedeniyle, Belediye Encümeninin 13.4.2004 gün ve 79 sayılı kararıyla yazılan para cezası , ……… 1. İdare Mahkemesinin 10.5.2005 gün ve 2005/ 756 karar sayılı dosyası ile, İdarenin ruhatsız ve imar mevzuatına aykırılığını tespit ettikleri, yapının seviyesi,büyüklüğü,sınıfı,kul1anım durumu,kul1anım amacı vb. nitelikte objektif herhangi bir kriterin esas alınmaması sebebiyle iptal etmişti. Bunun üzerine Belediyemiz Encümenince kaçak inşaatlara uygulanacak para cezaları için düzenleme yapılmış ve kaçak inşaatın bölgesi,alanı,konumu,kul1anım amacı vb. nitelikleri göz önüne alınarak kriter oluşturulmuştur. Mahkeme kararında belirtilen kriterler ve yeni oluşturulan kriterler yeniden yapılan değerlendirme neticesinde;kaçak inşaatın yeri,konumu,alanı ve kullanım amacına göre 3194 Sayılı İmar Kanunun 42.maddesi ile cezaların arttırılması hakkında 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4.maddesi gereğince inşaat sahibi ………….' a 2.250 YTL.para cezası ile cezalandırılmasına. Gereği için kararın bir örneğinin ilgiliye ve bir örneğinin Hesap İşleri Müdürlüğüne havalesine Belediye Encümenince oybirliği ile karar verildi. BAŞKAN ÜYE ÜYE YAZI İŞL. MÜD. HESAP İŞL. MÜD |
29-06-2007, 11:30 | #8 |
|
Sayın otoman
1- Kabahatler Kanununun 25.maddesine göre idari yaptırım kararında bulunması gereken bilgiler Encümen Kararında bulunmadığından 2- Kabahatler Kanununun 26.maddesine göre kararın tebliğinde bulunması gereken bilgiler bulunmadığından ödeme emrini beklemeden başvurunuzu yapınız. Ödeme emrine karşı açılan davalarda mahkemeler ceza kararına karşı başvuruda bulunulmadığından başvuruyu reddettikleri de oluyor. Müvekkilinizi sağlama almanızda fayda var. Saygılarımla |
29-06-2007, 11:46 | #9 |
|
Sayın Konyalı merhaba,
Benzer bir olay bana da geldi geçen gün. Açıkçası vakıf olmadığım bir konu aslında. Değerli bilgilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Bizim olayımızda bir atelye sözkonusu ve yapıda ruhsata aykırılıklar tespit edilmiş. 2005 tarihli encümen kararı ile yıkım ve para cezası çıkmış. (hisseli bir yer) Müvekkile ilk kez geçen hafta belediyeden tebligat geliyor. Yazıda 15 gün içinde aykırılıkların giderilmesi aksi halde yetkililerce yıkıma gelineceği tebliğ edilmiş.iptal davası ile yürütmenin durdurulmasını istesek sonuç alabilir miyiz? yukarıda bahsettiğiniz zamanaşımı burada da sözkonusu mudur? |
29-06-2007, 17:25 | #10 |
|
Sayın pınar söğüt
Yukarıdaki açıklamalar idari para cezası içindir. Halbuki yıkım bir ceza değildir. Bu nedenle Kabahatler Kanunu hükümlerine tabi değildir. Yıkım konusunda idare hukukunun genel hükümlerine göre idarenin yaptığı işlemlerin iptaline ilişkin olan İptal Davası açılabilir. Bu tür davalar işlemin tebliğinden itibaren 6o günlük süre içinde kararı veren idarenin bulunduğu yerdeki idare mahkemesinde açılır. Yıkım kararları zamanaşımına uğramaz. Saygılarımla |
29-06-2007, 19:04 | #11 |
|
Sayın Armağan KONYALI,
Doyurucu ve harika açıklamalarınız için çok teşekkür ederim. Zahmet verdim. Saygılarımla. |
30-06-2007, 05:39 | #12 |
|
Sayın Konyalı, bizim de benzer bir konuya sahip dosyamız var. Yardımcı olursanız sevinirim. Şimdiden teşekkürler...
Müvekkil 1958 yılında inşa edilen hisseli mülkiyete tabi bir gayrimenkulün bir kısım hissesini satın alıyor. Gayrimenkulde hissedarlar arasında fiilen paylaşım oluşmuş, yani kimin nereye sahip olduğu fiilen belli. Müvekkilin sahip olduğu yerlerin bir kısmı bina 1958 yılında inşa edilirken kaçak olarak yapılmış (parselde ruhsata uygun inşa edilen bir adet binanın bahçesinin de bir bölümüne ruhsata ve imar planına aykırı olarak iki katlı bina yapılmış). 1964 yılında bu kaçak bölümle ilgili olarak gayrimenkul sahibine (ki o dönemde gayrimenkulün bir tek maliki bulunuyor) yıkım kararı tebliğ ediliyor. Fakat bu karar uygulanmıyor. Daha sonra binadaki daireler hisse devri yoluyla çeşitli kişilere satılıyor. Müvekkil de 2003 yılında bu sorunlu yerleri hisse devri yoluyla satın alıyor. Kaçak yapı aradan geçen zaman içinde önemli ölçüde tahribata uğradığından (bir kısmı yıkılmış), müvekkil burada kapsamlı bir tamirata girişiyor. Bu aşamada şikayetler üzerine belediye burası için para cezası uyguluyor ve yıkım kararı alarak bunu müvekkile tebliğ ediyor. Sözünü ettiğim yer halihazırda kullanılmakta. Olayla ilgili olarak çözüm bulmaya çalıştığımız sorular şunlar: 1) Gayrimenkulde fiilen paylaşım var ama neticede hisseli mülkiyete tabi. Bu durumda kaçak bölümün yıkılabilmesi için tüm hissedarlara tebligat yapılması gerekir diye düşünüyorum, siz ne dersiniz? Aynı yerle ilgili olarak daha önceden de yıkım kararı çıktığından ve o zamanlar taşınmazın tek maliki olan kişiye tebliğ edildiğinden, belediye önceki yıkım kararına istinaden işlem yapabilir mi? 2) İlçe dahilinde devlete ait yerlere çok büyük sayılarda gecekondu niteliğinde binalar yapılmışken ve belediye bunlarla ilgili olarak kılını kıpırdatmazken, müvekkilin tapulu taşınmazına çok önceden yapılmış olan böyle bir kaçak binanın belediye tarafından yıkılması ihtimalinde, belediyeye karşı (özellikle 1964 yılında alınan yıkım kararı uzun yıllar uygulanmadığı için) tazminat davası açılabilir diye düşünüyorum, ne dersiniz? |
30-06-2007, 07:15 | #13 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Muhatap yapı sahibi olduğundan, yapı sahibi olmayan diğer hissedarlara tebligat yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Başkasının arazisine kaçak bina yapılırsa binanın sahibi yapan kişidir; arazinin maliki binanın da maliki olmaz. Sizin örneğinizde de hissedarlar binaya ortak olmazlar. Ortaklığın giderilmesi davasında binanın değerini yapan hissedar alır, diğer hissedarlar sadece zemin değerini paylaşırlar.
Sizin binanızın yıkılmasının özel bir nedeni olmalı: İnşaattan şikayetçi biri vardır ve şikayetinde ısrarlıdır. Ya da inşaatınız açılması düşünülen bir yol gövdesinde kalmaktadır.
Belki Belediye Başkanı hakkında diğer kaçak binaları yıkmadığı için görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle C.Savcılığına şikayette bulunulabilir. Ama benzer davalar 'Belediye personel araç-gereç olanaklarının elvermemesi nedeniyle suç işleme kastı bulunmadığından Koğuşturmaya Yer Olmadığı Kararı ya da Beraat Kararı ile sonuçlanmaktadır. Saygılarımla |
01-07-2007, 11:46 | #14 |
|
Sn. Konyalı, öncelikle açıklamalarınız için teşekkür ederim. Bahsettiğim gibi, kaçak yapılan yerle ilgili olarak 1964 yılında yıkım kararı alınıp malike tebliğ ediliyor ve söz konusu yerle ilgili olarak o tarihten 2003 yılına kadar, yani kırk yıldır da bir işlem yapılmıyor. 2003 Yılında müvekkil bu yeri satın alıyor. Müvekkil uzun yıllardır satın aldığı yerin yakınlarında ikamet etmekte ve çalışmaktadır ve bu semt aynı zamanda kaçak yapıların hemen hemen hiç olmadığı, gecekondu tarzı tapusuz yerlere rastlanılmayan bir semttir. Müvekkil uzun yıllardır sorunsuz bir şekilde yanı başında kullanılmakta olan tapulu böyle bir gayrimenkulü belediyeden bir araştırma yapmayı ihmal ederek satın alıyor. Satın alırken, gayrimenkulün mütemmim cüzü olan ve kim tarafından yapılmış olursa olsun, bir dava açılıp aksi ispat edilmediği sürece gayrimenkul sahibine ait bulunan bu kaçak olduğunu bilmediği yapıyı da göz önünde bulundurarak alım-satım bedeli ödemiştir. Şayet belediye uzun yıllar burasıyla ilgili yapılacak işleme kayıtsız kalmasaydı, yıkım kararının gereğini yerine getirseydi, müvekkilim böyle bir zarara maruz kalmayacaktı. Olayda müvekkilin de bir ihmali vardır, tamam; ama bence satıcıyla beraber belediyenin de bir tazmin sorumluluğu olmalıdır. Yanlış mı düşünüyorum?
|
01-07-2007, 13:01 | #15 | |||||||||||||||||||
|
Yanlış düşünüyorsunuz. Müvekkilinizin taşınmazı alırken tapu kayıtlarından, vergi kayıtlarından binanın ruhsatsız olduğunu anlamaması, bilmemesi mümkün değildir. Bana sorduğunuz bu soruyu bir de müvekkilinize sorunuz. Bilerek aldığını söyleyecektir. Saygılarımla |
01-10-2007, 13:35 | #16 |
|
Zamanaşımı hakkında..
Sayın Konyalı 60 günlük başvuru süresini hakdüşürücü süre olarak belirtmişsiniz ancak Kabahatler Kanunu'nun 27 maddesinde idari para cezalasına ilşikin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulur deniyor...
Encümen kararı tebliğ edilmiş, idare mahkemesine mi sulh ceza mahkemesine mi, ne kadar süre içinde başvurulacak? Kanunda açık hüküm varken neye dayanarak böyle yazdınız? |
13-10-2008, 22:10 | #17 |
|
Sayın av.doanjan
İmar kirliliği ile ilgili idari para cezalarına ilişkin encümen kararlarında YIKIM kararı da verilmektedir. Yıkım bir ceza olmadığından idari yargının görevine girer. Kabahatler Kanununun 27.maddesi aşağıda sunulmuştur. Bu hükme göre yıkım kararı ile birlikte verilen idari para cezalarına karşı başvuru yolu idari yargıdır. Saygılarımla Kabahatler Kanunu madde 27: (1)İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir. ... ... (8) İdari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür. |
15-10-2008, 01:53 | #18 |
|
Sayın Av. Armağan KONYALI ,
Vermiş olduğunuz değerli bilgilerden dolayı teşekkür ederim. Konuya vakıf olduğunuz anlaşılıyor. Meslekte , idari iş ve davalar alan biri değilim. Ancak öğrenmek istediğim birkaç husus var. 1- Belediye encümeni ruhsatsız inşaat sebebi ile , İdari para cezaları verirken , bu para cezalarını neye göre belirliyor? 2- Bu cezaların asgari ve azami sınırları nedir? ( İmar Kanununun 42. Maddesinin halihazırdaki şekli, halen yürürlükte olan asgari azami miktarlar) İyi çalışmalar dilerim. |
14-03-2009, 19:34 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
En az ceza 500 lira, en çok ceza ise yapının değerinin yüzde 25'i oranındadır. Saygılarımla |
25-02-2010, 18:20 | #20 |
|
Sayın Konyalı yukarıda izah ettikleriniz (para cezası) ile ilgili örnek bir dilekçeniz varsa yardımcı olabilir misiniz? Bir de eklentileri yapan kişiler malik değil de kiracı ise idare mahkemesinde bu açından da yıkım kararına itiraz edebilir miyiz?saygılar
|
25-02-2010, 19:22 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
|
23-04-2012, 11:53 | #22 |
|
Sayın Konyalı linkteki 13 ve 21 numaralı mesajlarınız arasında 'yıkım kararının kim aleyhine tesis edileceği ve tebliğ edileceği' noktasında bir çelişki yok mu?Örneğin arsa sahibi(malik)X,ancak yıkım kararı babası Y adına düzenleniyor ve ona tebliğ ediliyor.Bu nedenle idari yargıda bir dava açılırsa 'yapı sahibi kavramı'nasıl tespit edilir??Böyle bir davada davalı idare 'malik her ne kadar X ise de yapı sahibi babası Y'dir'diye savunma yapabilir mi?İmar Kanunu 32.maddesi ile amaçlanan arsa sahibinin arsasına 3.kişi tarafından kaçak inşaat yapılması ile özellikle müteaahhit tarafından kaçak inşaat yapılması halleri midir?Yoksa böyle baba-oğul durumundaki kişiler bakımından da 32.madde gereği yapı sahibinin malike göre öncelikle tespiti mi gerekir??
|
23-04-2012, 12:56 | #23 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Danıştay’ın yerleşik kararlarına göre ve hukukun genel ilkelerine göre yıkım kararı tapuda malik olarak gözüken kişi adına alınmalıdır. 21 nolu mesajımda bu konu ifade edilmiştir:
13 nolu mesajımda ise ayrıksı bir durum açıklanmaya çalışılmıştır: Başkasının arazisine ruhsatsız bina yapılması hali buna örnektir. Ruhsatsız binanın tapusu yoksa ve ruhsatsız binanın mülkiyeti tapuda arsa maliki olarak gözüken kişiye ait değilse 13 nolu mesajımda yazdıklarım hukuka uygundur. Kimin binası yıkılacaksa o kişi adına işlem yapılmalıdır. 13 nolu mesajımda yanıtladığım soruda bir hissedar ruhsatsız bina yapmıştır. Diğer hissedarlar arsa maliki olmalarına karşın yapının maliki değildir.
Aşağıda sunulan Danıştay kararı yukarıda sunulan yanıtımı desteklemektedir:
Özetle, ayrıksı halleri açıklayan 13 nolu mesajım yerine, 21 nolu mesajıma itibar edilmesi doğru olur. |
23-04-2012, 13:22 | #24 |
|
[quote=Av.Armağan Konyalı]Haklısınız. Kullandığım deyimler konuyu yeterince açıklamakta yetersiz kalmış.
Danıştay’ın yerleşik kararlarına göre ve hukukun genel ilkelerine göre yıkım kararı tapuda malik olarak gözüken kişi adına alınmalıdır. Öyle ise sorum bakımından malik olan X yerine oğlu Y adına yıkım kararı alınmasında hukuka uygunluk yoktur denilebilir mi??Sırf bu nedenle idari işlemin iptali istenebilir mi?Bu işlem yok hükmünde değil midir??İdari yargıya başvurması gereken(hukuki mefaati olan malik)X midir??Ve Danıştay'ın bu konuyla ilgili yerleşik içtihatlarından birisini paylaşmanız mümkün mü? |
23-04-2012, 14:02 | #25 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Denilebilir.
Geçen ay sizin sorunuza benzer bir davada da İdare Mahkemesi (tapuda malik olan oğlu yerine) ruhsatsız inşaatı yapan babası adına verilen yıkım kararını iptal etti. Gerekçesi de yine aynı cümle: ''Yıkım kararının tapuda malik olan kişi adına alınması gerektiğinden...'' Davayı tapuda malik olan oğlu açmıştı. |
14-05-2012, 14:59 | #26 |
|
Yikim Kararlari
Yıkım kararları tapudaki malik adına alınır. Elimizde yapı ruhsatı yokken, beyana ya da mahallinde yapılan araştırmaya dayanarak arsa sahibi X, yapı sahibi de Y'dir diyemezsiniz. Bunu belgeleyebilmeniz gerekir.Hal böyle olunca da tapu kayıtlarında malik kim gözüküyorsa onun adına yıkım kararı alınır. Kaldı ki mal sahibi X, yapı sahibi Y ise imar kanunun hükümleri uygulanmaz, doğrudan 775 sayılı gecekondu kanunun hükümleri (madde 2 ve 18'in ikinci fıkrası) uygulanır.Özetle,
1- Yapı sahibi ile arsa sahibi arasında noterde düzenlenmiş bir sözleşme yoksa, yapı tatil tutanağı tapu maliki adına tanzim edilir ve yine onun adına 32 ve 42.nci maddeler uygulanır. 2- Arsa sahibinin haberi olmadan yapılmış ise 775 saylı gecekondu kanunun 18.nci maddesine göre uygulama yapılır. 3- Arsanın tapudaki sahibi ölmüş ancak vârisler adına tescil yapılmamışsa; encümen kararları (32 ve 42. mad. uygulaması), encümen raporunda belirtilmek koşulu ile vârisler adına alınır. 4- Malik hayatta iken yapılmış ( mâlik inşaattan sonra ölmüş ise) kaçak yapı hakkında uygulanan prosedür ise biraz farklıdır. İmar Kanunun 32.nci maddesine göre yıkım kararı alırsınız.Suçun şahsiliği prensibine göre 42. maddeyi uygulayamazsınız. |
17-05-2012, 15:09 | #27 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yıkım kararının İmar Kanunu’nun 32.maddesine göre hem tapudaki arsa maliki, hem de yapı sahibi kiracı adına alınmasının mümkün olduğuna ilişkin bir Danıştay kararını aşağıda sunuyorum. Karara konu olayda Vakıflar Genel Müdürlüğü tapu malikidir ve ruhsatsız yapıyı yapan kiracı K.Eczanesi yapı sahibidir. Yıkım kararı yapı sahibi adına verilmiş ise de tapu sahibi olan vakıf yıkım kararının iptali için dava açmıştır. Bu kararda Karşı Oy'a dikkatenizi çekerim: Karşı Oy tapu sahibine dava hakkı bile tanımamaktadır. T.C. DANIŞTAY 6. DAİRE E. 2008/5411 K. 2010/948 T. 1.2.2010 • ENCÜMEN KARARININ İPTALİ İSTEMİ ( Maliki Olduğu Taşınmazın Üzerinde Bulunan Yapının Yıkımı İle Davacı Arasında Kişisel Güncel Meşru ve Makul Bir İlişkinin Bulunduğu - Yıkım İşleminin Davacının Kişisel Menfaatini İhlal Edeceği/Davanın Reddedilmesinde Yasal İsabet Görülmediği ) • YIKIM İŞLEMİ ( Encümen Kararının İptali İstemi - Yapının Yıkımı İle Davacı Arasında Kişisel Güncel Meşru ve Makul Bir İlişkinin Bulunduğu - Yıkım İşleminin Davacının Kişisel Menfaatini İhlal Edeceği/Davanın Reddedilmesinde Yasal İsabet Görülmediği ) • YIKIM KARARI DOĞRUDAN YAPIYA YÖNELİK BİR İDARİ İŞLEM OLDUĞU ( Bu İşlemin İcrası Durumunda Yapının Üzerinde İnşa Edildiği Taşınmazın Maliki Olan Davacı İdarenin Olumsuz Yönde Etkileneceği ) 2577/m.2 3194/m.32, 42 ÖZET : Dava, encümen kararının iptali istemidir. Yıkım kararı doğrudan yapıya yönelik bir idari işlem olduğundan, bu işlemin icrası durumunda yapının üzerinde inşa edildiği taşınmazın maliki olan davacı idarenin olumsuz yönde etkileneceği açıktır. Dolayısıyla maliki olduğu taşınmazın üzerinde bulunan yapının yıkımı ile davacı arasında kişisel, güncel, meşru ve makul bir ilişkinin bulunduğu, yıkım işleminin davacının kişisel menfaatini ihlal edeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda, yıkım işlemi bakımından davacının ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir. İstemin Özeti : Antalya 2. İdare Mahkemesinin 13.12.2007 günlü, E:2006/2606, K:2007/1984 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir. Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının yıkım işlemine ilişkin kısmının bozulması, davalı Muratpaşa Belediye Başkanlığı temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının imar para cezasına ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı Düşüncesi : Mülkiyeti M. Vakfına ait Antalya ili, Merkez Muratpaşa Bahçelievler Mahallesi, 7873 ada, 01 parsel sayılı taşınmazda vakıf kiracısı K. Eczanesi tarafından yapılan ruhsatsız yapının 3194 sayılı Yasa'nın 32. maddesi uyarınca yıktırılması ve aynı Yasanın 42. maddesi uyarınca davacı ile K. Eczanesine müteselsilen para cezası verilmesine ilişkin 31.8.2006 günlü, 525 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davanın yıkıma yönelik kısmının ehliyet yönünden reddi, para cezasının ise iptali yolundaki Antalya 2. idare Mahkemesinin 13.12.2007 günlü, E:2006/2606, K:2007/1984 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, taraflarca istenilmektedir. Temyize konu kararın para cezasına ilişkin bölümünün bozulabilmesi için, 2577 sayılı Yasa'nın 49. maddesinde belirtilen nedenlerden hiçbiri bulunmamaktadır. Kararın ehliyet yönünden redde ilişkin bölümüne gelince; 3194 sayılı Yasa'nın 32. madde hükmünde esas olan "ruhsatsız yapı" olması nedeniyle, bu yapıyı inşa eden kişinin yanı sıra üzerinde yapı bulunan taşınmazın malikinin de yapı sahibi olarak kabulü suretiyle işlem tesis edilmesi mümkündür. Olayda, dava konusu işlemde ruhsatsız yapının davacının kiracısı tarafından yapıldığı belirtilmekle birlikte işlemin ve işlem tesisinden önce yapının ruhsata bağlanması konusundaki bildirimin davacıya da yapılmış olduğu gözönünde bulundurulduğunda, yıkım işlemi nedeniyle taşınmazın maliki konumunda olan davacının kişisel, meşru ve güncel menfaatinin ihlal edildiği sonucuna varıldığından, idare mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile idare mahkemesi kararının iptale ilişkin bölümünün onanmasının, davacının temyiz isteminin ise kabulü ile kararın ehliyet yönünden redde ilişkin bölümünün bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: KARAR : Dava, mülkiyeti M. Vakfı'na ait Antalya İli, Merkez, Muratpaşa Bahçelievler Mahallesi, 7873 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda inşa edilen ruhsatsız yapının İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ve davacının İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca imar para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 31.08.2006 günlü, 525 sayılı Muratpaşa Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; davacının taşınmazı boş olarak kiraya verdiği, ruhsatsız inşa edildiği iddia edilen dükkanın kiracı tarafından yapılması ve yıkım kararının dükkan hakkında alınmış olması nedeniyle dava konusu yıkım işleminin davacının menfaatini ihlal etmediği, dolayısıyla davacının yıkım işlemine karşı dava açma ehliyetinin "bulunmadığı, davacının imar para cezasıyla cezalandırılması bakımından ise, taşınmazın kiralanmasına ilişkin sözleşmeden taşınmazın boş olarak kiraya verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda para cezası yaptırımının yapıyı inşa eden hakkında uygulanması gerekirken taşınmaz maliki olduğu gerekçesiyle davacı hakkında uygulanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin yıkıma ilişkin kısmı bakımından davanın ehliyet yönünden reddine, imar para cezasına ilişkin kısmının ise iptaline karar verilmiş, bu karar taraf vekillerince karşılıklı olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu İdare Mahkemesi kararının imar para cezasına ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın, yıkım işlemine ilişkin kısmına gelince; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır. İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu kararın niteliğine göre idari yargı yeterince değerlendirilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinde iptal davaları, "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar" olarak tanımlanmıştır. Yıkım kararı doğrudan yapıya yönelik bir idari işlem olduğundan, bu işlemin icrası durumunda yapının üzerinde inşa edildiği taşınmazın maliki olan davacı idarenin olumsuz yönde etkileneceği açıktır. Dolayısıyla maliki olduğu taşınmazın üzerinde bulunan yapının yıkımı ile davacı arasında kişisel, güncel, meşru ve makul bir ilişkinin bulunduğu, yıkım işleminin davacının kişisel menfaatini ihlal edeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda, yıkım işlemi bakımından davacının ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyize konu Antalya 2. idare Mahkemesinin 13.12.2007 günlü, E:2006/2606 K:2007/1984 sayılı kararının imar para cezasına ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA, yıkıma ilişkin kısmının oyçokluğuyla BOZULMASINA, 01.02.2010 gününde karar verildi. KARŞI OY : Temyize konu Antalya 2. idare Mahkemesinin 13.12.2007 günlü, E:2006/2606 K:2007/1984 sayılı kararının yıkım işlemi bakımından davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmında, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının yıkıma ilişkin kısmının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. (Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası) |
06-07-2017, 15:20 | #28 |
|
Sayın Konyalı,
Öncelikle sorulara verdiğiniz yasal gerekçeli ve net cevapları büyük zevkle okuduğumu belirtip size teşekkür etmek istiyorum. Meslektaşımızın sorusu üzerinden 10 yıl gibi bir süre geçmiş; ancak benim sorum da benzer nitelikte olduğundan bilgi ve görüşlerinize başvurmak için buraya yazmak istedim. 2009 yılında kaba inşaat halindeyken tespit edilip yıkım ve para cezasına karar verilen yapı bilahare malik olmayan kardeş tarafından tamamlanarak mesken edinilmiş. 2017'de belediye yeni durumu tespit ediyor ve malike tebliğ ettiği encümen kararı ile 2. kez ihlalden 1 kat arttırım uygulayarak yeniden para cezasına karar veriyor. Kanaatimizce ikinci karar, yapı sahibi olan kardeşe tebliğ edilmeli ve ceza da ona kesilmeli, ayrıca mülk sahibi bakımından tekrardan bahisle arttırım uygulanmamalıydı. Bu görüşümüze katılır mısınız, emsal var mıdır? Yoksa kişi malikse, bir de aynı konuda sabıkalı(!) ise ikinci ceza yüzeye bir değerlendirme ile verilebilmekte midir? Aradan çok zaman geçmiş, umarım size ulaşabilirim, ben de araştırmaya devam edeceğim. Teşekkürler. İyi çalışmalar. |
21-12-2017, 23:33 | #29 |
|
Merhaba, konunun üzerinden epeyce zaman geçmiş; ancak takıldığım bir nokta var.
Sayın Av. Armağan Konyalı, çok faydalı bilgiler vermiş. Yalnız ben, kabahatler kanunu md 20 ile ilgili bir Danıştay Kararı bulamadım. Benim de 2004-2005 yıllarında yapılıp bitmiş bir ruhsatsız yapıya ilişkin davam mevcut. Zamanaşımı argümanını ileri süreceğim. bununla ilgili bir karar varsa paylaşabilirseniz sevinirim. Kolaylıklar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Ceza Zamanaşımı | glossator | Meslektaşların Soruları | 9 | 03-03-2014 12:53 |
Kooperatif, Arsa Sahipleri ve Kaçak Inşaat | Av.Aynur26 | Meslektaşların Soruları | 8 | 09-01-2012 13:43 |
kaçak elektrik kullanan şahsa ilginç ceza | bozoli | Hukuk Haberleri | 4 | 09-04-2007 16:47 |
Asgari Tarifeden Makbuz Kesme Yükümlülüğü | Av.Rıdvan Ergün | Meslektaşların Soruları | 2 | 16-05-2006 06:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |