22-07-2009, 14:28 | #1 |
|
Gündelik Yaşamdaki Cinsiyetçi Önyargılara Dair...
"Açıköğretim Fakültesi Jandarma ve Polis Önlisans Meslek Eğitimi programında çıkan final sorularından birisi şu idi:
"Aşağıdakilerden hangisi kadına özgü bir davranış olarak kabul edilir? (a) Çokbilmişlik; (b) Baskıcılık; (c) Konuşkanlık; (d) Mantıksal düşünme (e) Kendine güvenme." Cevap anahtarına göre sorunun yanıtı, (c) şıkkı yani "Konuşkanlık."1 Bu soru gündelik hayattaki cinsiyetçi önyargıların yazıya dökülmüş hali. Böyle bir sınavda değil de bir magazin programında konuklara sorulsa belki medya için "haber" değeri olmayacaktı. Konu medyaya Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun açıklamasının ardından taşındı: "Yanlış anlamalara neden olacak bu tür soruların, sorular arasında yer almaması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesini rica ederim."2 Yapılan bu müdahalenin işe yarayıp yaramayacağı ve Nimet Çubukçu'nun Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı iken cinsiyetçilik ile ne kadar mücadele ettiği bir yana, bu sorunun "polis ve jandarma eğitimi" bağlamında gündeme gelmiş olması oldukça düşündürücü. Erkek egemen bir kurumun adaylarına sorulan bu soru, buzdağının yalnızca görünen kısmı. http://www.feministyaklasimlar.org/index.php?act=in |
26-07-2009, 20:27 | #2 |
|
'Cinsiyetçi eğitim' itirafı
'Cinsiyetçi eğitim' itirafı
17/07/2009 07:14 Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, cinsiyetçi bakış açısının eğitimde de bulunduğunu söyledi. Dün Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen ‘Ders Kitaplarında Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı’ konulu çalıştayda konuşan Çubukçu, şunları söyledi: “Kadınları geri planda kalmaya koşullandıran cinsiyetçi bakış açısı ve önyargılar her yerde olduğu gibi eğitimde de açık veya örtülü olarak yer almaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği kadın ve erkeğin kamusal ve özel alanda her düzeyde eşit fırsatlar ve haklara sahip olmasıyla mümkün olabilir. Cinsiyet eşitliği başta zihinlerimizde ve daha sonra da toplumsal önyargıların yıkılmasıyla gerçekten hayatımıza yansıyacaktır. Artık kadına yönelik şiddetin doğal bir aile içi mesele olmaktan çıkıp, kamusal bir sorun haline geldiğini görüyoruz. Artık her kesim tarafından kabul edilemez bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.”(Radikal) http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...cleID=94 5414 |
27-07-2009, 21:38 | #3 | |||||||||||||||||||
|
http://www.tumgazeteler.com/?a=5112160 |
27-07-2009, 22:39 | #4 | |||||||||||||||||||
|
http://acikarsiv.ankara.edu.tr/fulltext/2490.pdf |
29-07-2009, 21:46 | #5 |
|
Haberlerde izlediğim bir olayı paylaşmak için linkini aradım ancak bulamadım. Haberin özeti şu: Erken doğan ikizlerin tıbbi destek almaları için sadece bir tek kuvözün bulunuyor olması ve hastanenin aileye çocuklardan sadece birini kabul edebileceklerini belirtmesi. Kendilerine gönderilecek bebeğe ailenin karar vermesi istenmiş. Bebeklerden biri kız ve diğeri erkek. Seçilen bebeği lütfen tahmin edin.. Ve bebeklerden sadece biri yani kuvöze alınan erkek olanı yaşıyor. Hastanenin açıklamasında her ne kadar sağlık durumu daha iyi olan ve yaşama olasılığı daha yüksek olan bebeğin gönderildiği belirtilse de ailenin karar verme sürecinde acaba bebeklerin cinsiyeti ne kadar rol oynamış olabilir diye düşündüm. Küçücük bir şans dahi olsa bu şansın kız bebekten yana da kullanılabilir olması bir yana, kıt kaynaklar durumunda bundan daha az pay alanın kadın cinsi olduğuna dair güzel bir örnek oluşturuyor bu durum..
|
01-08-2009, 16:51 | #6 |
|
(Akademik bir söylem olmadığının farkındayım ancak günlük yaşamdan kopmak ve toplumdan uzaklaşmak yapılan çalışmaların ayağını yerden kesiyor ve yaşadığımız toplum içindeki kültürden uzaklaştığımızda sorunları tam olarak tespit etmemizi de zorlaştırıyor. Alabildiğince gözlemci olmak adına aşağıdaki paylaşımı yaptım.)
Kulağıma çalınan bir parçada kim söylüyor ve ne diyor diye araştırdığımda aşağıdaki parçayı buldum. Bir adamın bir kadına feryadı. Günlük yaşamda buna benzer çok sayıda parça olduğundan eminim ama söylenenler ve kadından intikam yöntemleri (çekip vurmak vs... aldatmak, erkekliğin ne olduğu ve nasıl yaşandığı gibi) bunlar günlük yaşamdaki kadına bakış açısının bir yansıması olduğu gibi aynı zamanda kültürün bu zararlı ögelerini destekliyor. "Her yanın bıçak kesiği Gördüğün kan karası Kapanmıyor dinine yandımın kalp yarası Ağlıyor adamın anası Duydumki görmüşler oynaşta seni Nefesinde el oğlunun nefesi Takmış beşi biryerdeyi kahpe Kaymak gerdanlarına Şaştı iyice bende en tazesi kantarımın benliği Neyle tartayım gidip sıyırayım ilk gördüğüm entariyi Öldürene kadar aldatayım Öyle olmuyor böylede olmuyor Sığmıyor bu benim meşrebime vesselam Bu değil anamın ben diye büyüttüğü Uymuyor adamlık hamuruma böyle intikam Ah ne zormuş sevdalanması bir erkeğin ağlaması Seçmedim yaşadım yeri hayat diye Dibe vurdum lanet olası Şimdi arkamdan atıp tutuyorlar Karı gibi acı çekiyor diyorlar Ben onu kolu kan kaybında onlar adamlığı inkar zannediyorlar soframda her gece bir erkek havrası sevgili çoktan suyun öte yakasında Bundan daha çok kaybedemem Şimdi sıra insan gibi acı çekme faslında Öyle olmuyor böylede olmuyor Sığmıyor bu benim meşrebime vesselam Bu değil anamın ben diye büyüttüğü Uymuyor adamlık hamuruma böyle intikam" http://www.muzikdinle1.net/3263/Ozca...lp-Yarasi-2009 |
16-08-2009, 12:31 | #7 | |||||||||||||||||||
|
|
31-08-2009, 12:04 | #8 |
|
Üniversiteli gençler 'Kadınların en büyük sorunu sizce nedir?' sorusunu yanıtladı
Kazete, Türk ve yabancı uyruklu 400 üniversite öğrencisini kapsayan anketle gençlerin kadın sorunlarına yaklaşımını araştırdı'Kadınların en büyük sorunu kadın olmak'Üniversiteli gençler 'Kadınların en büyük sorunu sizce nedir?' sorusunu yanıtladı
'Kadınların en büyük sorunu kadın olmak' Üniversiteli Türk gençleri, “Kadınların en büyük sorunu sizce nedir?” sorusuna verdiği yanıtlarda, “şiddet”, “eğitimsizlik”, “fırsat eşitsizliği”, “ayrımcılık”, “töre ve namus cinayetleri” görüşünde birleşirken, ankette dikkati çeken şu değerlendirmelerde bulundular: *Kadınlara uygulanan şiddet, Başörtülerinden tutun “namus adı altındaki konulara sürekli erkek egemen bir dünyada tartışma sebebi olmaları ve kendileri konu olduğunda bile söz haklarını erkeklere vermeleri. *Politik olarak da yeterli temsil edilmemeleri. *Aile içi şiddet, aşağılanma, iş bulmalarının zor olması, çalışan kadınların üst pozisyonlara gelmelerinin bir şekilde engellenmesi, üzerlerindeki toplum baskısı ve sürekli olarak potansiyellerini gerçekleştirme konusunda kısıtlanmaları. *Toplumdaki kadın-erkek algısı ve kadınların narin, zayıf kişiler olarak görülmesi. *Ailelerine olan bağlılıkları ile toplumdaki statülerini kaybetmeleri. (Evinin kadını, çocuklarının anası!) *Erkeklere bağımlı olmaları ve kendi hakları üstünde durmamalarıdır. *Resmi anlamda eşitlik olmasına rağmen, uygulamada yaşanan sorunlar. *Kadınlar tarih boyunca hep engellenmiş ve önleri kapatılmıştır ve tarihi devirlerden gelen bu cahillik geleceği de etkilemiştir ve kadınlar hala engellenmeye çalışılmaktadır. *Yeteri kadar örgütlenmemeleri. *Erkeklere karşı savunmasızlıkları, şiddete maruz kalmaları. *Hem aile yaşamında hem de sosyal hayatta duygusal ve fiziksel olarak sömürülmeleri. *Bünyelerinden ve yapılarından kaynaklanan bir takım zayıflıkları ve bundan kaynaklanan toplum içinde erkekler arasında eksik görülmeleri. *Herkes onlara gereken değeri veremiyor ve bazen kendilerini korumasız, güvensiz kalıyor, kendilerini ve haklarını, varlıklarını koruyamıyorlar. *Kadınların en büyük sorunu aileleri tarafından eğitim almasının engellenmesi. *Tecavüz, eşitsizlik, işsizlik, zorlama, toplum, kaynana, trafik, aldatılma *Sessiz kalmak, kendini geliştirmeye çalışmamak, her şeyi olduğu gibi kabullenmek. *Ataerkil yapının getirdiği geleneksel eşitsizlik ve cinsiyet ayrımcılığı kadınların eğitim almaması ve büyük ölçüde bu sebepten ötürü iş gücüne katılamaması, kadınların aile içinde de ezilmeye devam etmesine ve aile içi şiddete kadının fiziksel ve ruhsal zarar görmesine yol açmaktadır. *Bilinçli olmamaları ve haklarını gerektiği kadar savunmamaları, bu konuda istekli olmamaları. *Eğitim ve bunun yol açtığı bilgisizlik. Yeterli ve uygun eğitim eksikliği nedeniyle, çocukların yetiştirilmesinde bilgisiz ve eğitimsiz aileler nedeniyle durum devam etmekte. Kadın hakları, eşitlik gibi konular henüz toplumun tümü tarafından kabul görülemiyor, benimsenmiyor. *İlkel inançlardan kaynaklanan ön yargılar ve bunların sebep olduğu tüm zararların kadınları eğitim ve ekonomik yönden etkilemesi.(olumsuz olarak) *Türkiye bazında ele alırsak dini faktörler ve dinin yanlış yorumlanması. *En büyük sorun bir takım cinsiyet ayırımı yapılarak sosyal açıdan kadınların inisiyatif almalarının önüne geçiliyor olmasıdır. *Ekonomik özgürlüklerini elde etmek için engeller var. *Kadınların en büyük sorunu kadın olmak (!) *Ataerkil toplum yapısı. *Erkekler tarafından her zaman ezilmeleri. *Eğitimde, öğretim kurumlarında, sosyal cemiyette ikincil kalmalarına sebep olacak toplumsal düşünce kalıplarının hala varlıklarını 21. yy’da sürdürmeleri. *Ekonomik yaşama yeteri kadar ve erkeklerle eşit koşullarda katılamamaları. *Psikolojik şiddettir. Şiddetin diğer türlerini de göz önünde bulundurduğumuzda ruhsal bütünlüğü sarsan ve kadının sağlıklı oluşunu elinden alan bir boyut olarak, kadının iş yerinde ve ailesinde psikolojik şiddet gördüğünü düşünüyorum. *Kendilerinin değersiz olduklarını hissetmeleri ve kendilerine yöneltilen ve bir şiddete izin vermeleri haklarının farkında olmamaları. *Erkeklerin kadınları bir obje gibi görmeleri. http://www.kazete.com.tr/haber_detay.php?hid=1384 |
04-09-2009, 21:00 | #9 | |||||||||||||||||||
|
Bakanın kadın olması yetmiyor.Atanan yeni Bakan Destcerdi, kadın haklarına muhafazakar erkeklerden de daha fazla muhalif olmasıyla tanınıyor... |
14-09-2009, 11:38 | #10 |
|
Cinsel istismarda ispat sorunu.
Günlük yaşamada özellikle iş ortamında cinsel istismara uğrayan kadınlarımıza yönelik vakalarda elde delil olmaması, istismar edenin üst konumunda bulunması, şiddetin bullying (zorbalık, sindirme davranışı) ya da mobbing "yıldırma" boyutunda sürmesi nedeniyle sorunlar yaşanmaktadır. Kadınlar toplumsal anlamda kadına bakışın bu anlamda suçlayıcı ve önyargılı olması nedeniyle daha çekingen davranmakta ve genellikle sessiz kalmaktadırlar.. |
06-12-2009, 20:43 | #11 |
|
Gündelik yaşamda cinsiyetçi önyargılara dair bir link ya da bir haber paylaşmayacağım çünkü birinci elden kendi yaşantımdan bahsetmek istiyorum..
İşimiz gereği sürekli farklı yerlerde olmamız gerekiyor. Geçmişte akademisyen olan eşim de bu sebeple belirli sürelerle bizden ayrı kalması gerektiğinde kızımız ve ben geride kalan olduğumuzda sıkıntı da tepki de olmadı. Aynı durumda kalan kadın olduğunda ise yani geride kalan baba ve kız olduğunda ise yakın çevreyi bırakın akademisyenler dahi bunu daha farklı algıladılar. Zaman zaman çocuğunuzu ihmal ettiğiniz ya da edebileceğiniz hissettirilerek yaşadığınız kendi rekabet ve işyükünüzün yanısıra bir de duygu sömürüsüne maruz kalıyorsunuz. Aynı çalışma koşullarında yer alan bir kadın ve bir erkeğe yöneltilen farklı eleştiriler ve tutumlar cinsiyetinin kadının önünde bir engel haline getirilmeye çalışılmasından başka nedir ki? |
23-01-2010, 17:57 | #12 |
|
biz genel olarak herşeye artniyetle yaklaşan bir toplumuz.erkek egemenliği kadını herzaman ve her yerde haksız konuma düşürmektedir.sesi çıkan bir kadını pervasızlıkla suçlamakta üstümüze yoktur.fakat benim kendi kanaatim kadınlar birbirlerine daha zarar verici ve dışlayıcı bir yapıya sahiptirler.erkekler genel yapıdaki kadınlara göre daha masum kalmaktadır.kadının cinsel olarak ayırt edildiği durumlar da çok fazladır.fakat biz kadınlar erkeklerden daha körükleyiciyizdir olaylara karşı.
|
24-01-2010, 12:36 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Genellemedir elbette koyu işaretlediğim cümleniz. Ancak günlük yaşama baktığımızda haksız olduğunuzu da söyleyemeyiz galiba. Sanırım önce bunu çözmeliyiz ki ortak sorunlara ortak tavır almamız gerektiği anlayabilelim. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İlama dair alacak | Av. Cem Arıcıgil | Meslektaşların Soruları | 4 | 08-05-2009 14:33 |
Aşka ve terke dair... | Av_Ece Altunay Önal | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 6 | 18-10-2008 00:35 |
işkenceye dair haberler ! | Themis99 | İnsan Hakları Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 06-10-2007 17:41 |
Aşka Dair | Ayfer Gökçen | Site Lokali | 10 | 05-11-2003 15:49 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |