05-09-2006, 16:30 | #1 |
|
Cep Telefonu Hırsızlığı,Savcılık Takipsizlik Kararı, IMEI numarası ile Kuruma başvuru
1ay önce bir yakınımın cep telefonu çalındı.Kimin çaldığıı biliyoruz ama elimizde delil olmadığından hiç birşey yapamıyoruz.Savcılığa başvurduk.Umudumuz en azından telefon bulunur yapanlar ceza almasa da. Ama takipsizlik kararı ulaştı bize onun yerine.Yani adalet sistemimiz çalınan cep telefonunun üzerine bir bardak soğuk su için demekten başka birşey yapamıyormuş.Bırakın suçluları yakalamayı malımızı bile bulamıyor yada bulmak istemiyor.Oysa eminim ellerindeki teknolojiler bi telefonu kullanıldığı anda saptayabilir. Belki çoğunuz buna kızacak ama bu adaletsizlikle ilgili bizi üzen küçük bir örnek. Ben bu ülkede adalet için mi savaşacam acaba.Kendimizi kandırmayalım bence hukuk güçlülerin elinde güçlülerin avukatıysanız kazanırsınız.
Haa bu arada devlet bizi de telefon hırsızlığına itmiyor değil. Madem çalanlar yakalanamıyor yada yakalanmıyor güzel iş o kadar sene niye okuyorki insanlar kısa yoldan para kazanmak varken!!!!!! |
05-09-2006, 18:30 | #2 |
|
Bazı hukuk kuralları bizim lehimize olmayan kurallar oldu çıktı.Hırsız ever girse bile bize saldırmadan saldırama zolduk kimse gece vakti evimize iyi niyetle girecek değil ya.Zaten suçların artması da bu sebepten dolayı.Ama T.C. her zaman hukuk devleti olduğunu ispatladı.Hiçbir şey mükemmel olamaz tabiki hata ya da aksaklık her şey de olabilir.Bu sorunda ilerki zamanlarda halledilecek ve düzeltilecektir diye düşünüyorum.Bazı konularda kanunsuzların kanunumuzla mükafatlandırıyoruz onlar da buna güvenerek daha çok kanunsuzlaşıyorlar.
|
05-09-2006, 21:03 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Elinizde delil olmadan bir başkasını neden suçluyorsunuz yada kimin çaldığını biliyorsanız nasıl delil bulamıyorsunuz? Özürdilerim ama biraz adaletsizlik olmuyor mu |
05-09-2006, 21:52 | #4 |
|
yalnızca mağdur psikolojisinde davranmak realiteyi bir nebze olsun unutmak daima başvurduğumuz bir yöntem değil mi?
|
05-09-2006, 23:19 | #5 |
|
Kanunlar asla yetişemeyecek kanunsuzluklara!
Müjde güzel ülkeme.Artık çalınan telefonlarınızın seri numaraları kopyalanıyormuş. Savcılığa başvuruğunuzda aynı seri numaraya sahip 5 telefon varsa hepsini toplatılması gerekiyormuş.Diğer 4 telefonun sahibi madur olacakları için bu durumda sizin telefonunuzun da takibinden vazgeçiliyormuş. Anlayacağınız hangi psikolojiyle bakarsanız bakın çalınan telefonunuzun üzerine bir bardak soğuk su için bizim gibi.Ve size tavsiyem telefonlarınızı iyi koruyun çünkü çaldırdığınızda tek yapabileceğiniz yeni bir telefon almaktan başka birşey değil.Sizce bu hukuk devletinin bir uygulamasımıdır.
Anlayacağınız gibi hukuk yok bence bu ülkede.Vatandaşlarımızın mafya menzeri örgütlere yönelmeleri boşuna değil demekki.En basit bi dava bile yıllar alıyorken. Hukukun olmadığına inanan yeni meslektaşlar aranıza katılıyor benim gibi.Ve nice benim gibiler.Ne diyelim vatana millete hayırlı olsun(!) |
05-09-2006, 23:49 | #6 |
|
: ))
konuyu açan arkadaşıma sesleniyorum..bundan bir kaç hafta önce altta gördüğünüz imzamı kullanmaya başladım ve birçok tepki mesajı aldım neymiş efendim adalete olan inancınız buysa neden bu mesleği seçtiniz..falan filan..adalete olan inanç farklı bir mesela hukuka inanmak farklı bir mesela..inanmadığım hiçbirşeye imzamı atmayacağım gibi inanamdığım bir işi de yapmam..bizler hukukçu olacağız ben de öyle çünkü bu mesleği hakkıyla yerine getirebileceğime inanıyorum..ancak güzel ülkemde herşey kanunlar çerçevesinde yürümüyorken kanunların da çaresiz kalabileceği anların olması çok doğal...
arkadaşım sana tavsiyem işine sahip çık-hiç değilse sadece bir iş olarak gör-.. teşekkürler.. |
06-09-2006, 08:46 | #7 |
|
Selam,
Eleştirmek kolayda çözüm üretmeye gelince konu, sanırım tıkanıp kalıyoruz. Konuyu açan arkadaşımızın önerisi nedir peki sayın savcıya? Failin yakalanması için bir alternatif üretebiliyorsa onu konuşalım. Seri numarasından kastınız IMEI numarası ise ve gerçekten kopyalanabiliyorsa durum kötü demektir. Siz telefonunuzu nerden aldınız peki? Güvenilir markaların garantili satış mağazalarından mı yoksa doğubanktan mı? ya da spot veya ikinci elmiydi? Bu arada çalıntı telefon şikayetlerimizin hepsindede telefonumuz ve fail bulunmuş ve yargılanmaktadırlar. Kötü örneklerle genellemeler yapmak doğru değil. Saygılar... |
06-09-2006, 08:59 | #8 |
|
Hemen Hukuku suçlamayalım
Burada C.Savcısının verdiği Takipsizlik Kararından ziyade, dilekçede (yani C.Başsavcılığına başvurulan dilekçe) neyin belirtildiği önemli. C.Başsavcılığına verilen dilekçede benim telefonumun kaybolduğunu veya çalındığını gibi kalıplaşmış ibareler kullanılmış, olay açılmamış ise sonuç alınamaz. Benimde bir yakınımın telefonunu otobüste düşürmüştü ve bir başka şahıs almıştı. C.Başsavcılığına yazdığım dilekçe ile telefon 2 ay içerisinde bulundu ve sahibine iade edildi. Hemen hukuku ve hukuku uygulayan kişileri suçlu görmemek veya yargılamamak gerekir diye düşünüyorum.
|
06-09-2006, 11:40 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhaba.Savcılık IMEI numarası bildirildiği takdirde soruştura yaparak telefonu buluyor.Ancak yanlış bildirimler olduğu için çok başka şehirlerdeki kişilerin telefonlarına el konulduğu olaylara rastladık.Bu nedenle savcılık artık sadece IMEInumarası vererek soruşturma yapmamaktadır.Bu numaranın doğruluğunu ispatlayacak fatura vb.belge istemektedir.Bildiğimiz gibi hukukta menfaatler dengesini kurmak çok çok önemlidir.Eğer iddianızı ispatlayamazsanız elbette ki savcılık takipsizlik kararı verecektir.Eğer takipsizlik kararını hukuka aykırı bulduysanız en yakın yer ağır ceza mahkemesine başvurabilirsiniz. Ayrıca basit bir olaydan hareket ederek bu ülkede hukuk yok diyemeyiz.Elbette bu ülkede hukuk var.Çok değerli hukukçular var.Ama biz ülkece hemen hemen her konuda kavramları birbirine karıştırıyoruz.Hukukun uygulanabilirliği çok önemli.Ülkemizde de sorun bu.Kağıt üzerinde kurallar var ama uygulanabilirliği tam olarak sağlanamıyor.Bu sadece hukukçuların çözebileceği bir mesele değildir.Tüm vatandaşlar hukuka saygı duymalı,hangi kuralı nasıl bertaraf ederim zihniyetinden uzaklaşmalıdır.Aksi halde her zaman birbirimize sormak zorunda kalacağız bu soruyu.Saygılarımla. |
06-09-2006, 14:44 | #10 |
|
herkes hukuku bakkaldan elma armut alan ve karşılığında parasını verip ; işini gören bir anlayışta görmek istiyor.
evet türkiyede hukuk likid değil vadelidir. neden vadelidir. kaynak,personel,anlayış,teknik ve binasal sorunlar;daha sayabilirim... ama Türk Milletinin tek sığınağı da Hukuk tur. eleştirilerimizi yapacağız.ne için daha iyi hale gelmesi ,gerçek işlevde hareket etmesi için ; ama TÜRKİYEmizde gerçek olan şu ki hukuk var dır.ama geç işlemektedir. tartışma şudur.geç işleyen adalet , hukuk olarak nitelenir mi? aynı kanun aynı konu için aynı adliyede verilmiş iki karar da gerekçeler farklı olur mu ; evet olur.elimiz de böyle kararlar da var.yorum farklılığı. |
06-09-2006, 17:36 | #11 |
|
ASLINDA BUKADAR SERT YAKLASMAMALIYIZ BAZEN ADALETIN YERINI BULMASI GEC OLABILIR . SONUCTA KIMSE KIMSENIN MAGDUR DURUMA DUSMESINI SOZKONUSU OLAN HUKUKCULAR ISE EMINIM ADALET ICIN HERSEYI YAPARLAR.TURKIYEYI AYAK TUTACAK OLAN BIZIZ O YUZDEN BENCE ADALET ICIN SAVASMALYIZ..YILMADAN
|
07-09-2006, 20:51 | #12 |
|
ülkede tabiki hukuk var.eğer olmasaydı sizin düşündüğünüz şekilde herkes bir birine dilediğince çamur atar sonra yargı organlarından kişinin cezalandırılmasını beklerdi.çok şükür ki hala delillerle hareket eden bir hukuk sistemine sahibiz.
bir arkadaşın dediği gibi mağdurum haklıyım psikolojisi hukukta geçerli olan bir anlayış değil.mağdursan mağdur olduğunu, mağduriyetinin nedenlerini ve mağdur eden kişiyi delillerle ortaya koyacaksınız.hoşunuza gitmesede bu dediklerimi yapmak zorundasınız çünkü adalet, hukuk hiç kimsenin oyuncağı değil. |
08-09-2006, 11:36 | #13 |
|
bence hukuk;her ne kadar bazı aksak yanları olsa da,var bu ülkede... bu aksak yanlar da;daha iyi bir çözüm yolu üretilememesinden aksak kalmaya devam ediyor. bir kaç adaletsizlik yüzünden hukukun olmadığını iddia edecek olursak esas haksızlığı biz yapmış oluruz.hukuk hocalarımdan birinin bir sözünü aktarmak istiyorum:hukuk;masum bir insanı suçlamaktansa;suçlu insanın cezasının gecikmesini yeğlemektir. yani hakimler delilsiz hareket edemezler sonuçta.eğer delilsiz hareket edip masum bir insanı suçlarlarsa; işte esas adaletin bittiği hukukun tükendiği yer burasıdır. ve bir söz daha aktaracağım;''demokrasi berbat bişey ama en iyisi bu'' bizim hukuk sistemimizin aksak yönleri de böyle bence;evet adaletsizlik var ama en iyisi bu yani başka bir alternatifi yok.
hukuka olan derin inancım ve saygılarımla... |
08-09-2006, 13:38 | #14 |
|
Selamlar;
Bence de basit bir olaydan yola çıkarak "bu ülkede hukuk yok, herkes mafyalaşsın, mafyaya gidenler haklıdır" ve benzeri yaklaşımlar gerçekten çok üzücü! Konu olayda savcılık takipsizlik kararı vermiş olabilir ama gerek benim gerekse bazı meslektaş arkadaşlarımın bu tarz suçlarla ilgili tüm başvuruları olumlu sonuçlanmış durumda! Hatta sadece çalanlar değil, çalıntı olduğunu bilmeden o telefonu alıp kullanan insanlar da sanık olarak karşımıza çıktı. Onlar da "ben çalmadım ki veya çalındığını bilemem ki niçin sanık oluyorum, bu nasıl adalet demekte!" Peki ne yapacağız o halde? Hukuk işliyor mu işlemiyor mu? Kim haklı kim haksız? Kanaatimce bazı önemli konularda yargıda bulunurken biraz daha dikkatli olmak gerekiyor. Saygılarımla. |
11-09-2006, 19:37 | #15 |
|
Konuyu açan sayın arkadaşa sayın avukatlar herşeyden önce şu soruyu yöneltip sayın üyeyi bilgilendirebilirdi? acaba takipsizlik kararının gerekçesi ne? bilindiği üzere cep telefonu hırsızlığı ve kaybı olayları Cumhuriyet Savcılıklarına çok fazla iş yükü ve milyarlarca lira külfeti beraberinde getiriyordu, öyleki bariz bir örnek verecek olursak, bazen 50 ytl değerindeki nokia 5110 telefon için 200-300 milyon masraf yapıldığını ve sonuçtata birşey çıkmadığını, şahsın telefonunu aldıktan sonra şikayetten vazgeçtiğini ve suçlu suçsuz bir çok insanın mağdur edildiğini bazende telefonun bulunamayarak evrakın 5 yıl boyunca daimi aranmaya alındığını bizzat ben gördüm. Kamuoyundada bu durumun çok tartışılır hale geldiğini hepimiz gördük, gözlemledik. O yüzden yeni yasalarla telefon kaybı ve hırsızlıkları için yeni bir düzenleme getirildi. Şahıs C.Savcılığına müracaat ettiğinde, müracaatı almama gibi bir yetki olmadığından müracaat alınıyor ve takipsizlik kararı veriliyor, gerekçe de adı geçenin türk telekominikasyon a.ş ye müracaat etmesi gerektiğidir, yani savcılık işlem yapmıyor gibi bir durum yok, telekominikasyon kaybolan veya çalınan telefonu kullananı tespit ettiğinde savcılığa durumu bildiriyor, savcılık bu aşamadan sonra suçluların cezalandırılması cihetine gidiyor, sayın üye yasaları biraz irdelediğinde eleştirisinin yersiz olduğunu görecektir... saygılarımla
|
11-09-2006, 20:00 | #16 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Peki, ben de sizin yorumunuzu eleştirebilir miyim:
Yeter ki ekonomik kayıp olmasın, 50-YTL nokia için Savcılık 200-YTL yazışma yapmasın! Peki sırada ne var? Yarın bir cinayet işlendiğinde, ortada fail de yoksa, Savcılık mağdurun ailesine, "tamam bir cinayet var ama bizim işimiz başımızdan aşkın, zaten ortada tanık da yok, yazışma için pulumuz da yok, siz özel bir dedektif tutun, onlar birşey bulursa bize ihbar eder biz de dosyayı açarız mı" diyecekler? Lütfen Cumhuriyet Savcılığının görevlerini ve hedeflerini unutmayalım. Savcılık soruşturmasında suçun değerinin bir önemi yoktur, ortada bir suç olması önemlidir. Çalınan 0.00001 kuruşluk toplu iğne dahi olsa, Savcılık gerekirse milyon YTL harcayarak faili bulmak ve cezalandırmakla görevlidir. Burada korunan menfaat çalınan malın (ya da onun değeri) değil, kamu yararı ve toplumun suçdan arındırılmasıdır. Buna ise paha biçilemez. Öyle değil mi?
|
11-09-2006, 22:39 | #17 |
|
Sayın adminim,
Çok güzel yazmışsınız... Yani gerçekten de doğru, değeri olmayan birşeyin hırsızlanması olayında bile işlem yapılır ancak cep telefonu istisnai bir durum, cep telefonu için devlet bir yasa çıkarttı, savcılıklar da onu uyguluyor... Saygılar... |
11-09-2006, 23:03 | #18 |
|
sayın adminim görüşleriniz çok doğru ama sayın üye alifatihinde dediği gibi telefon olayı istisnai bir olay, çıkan yasayı özetle anlattım yarında yasanın tam metnini ayrıntılarıyla buraya yazacağım, kaldı ki yeni çıkan yasada kişilerin mağdur olmasına yönelik çıkmış bir yasa değil, sadece Savcılığın yükünü hafifletmiş ve Savcılığın savcılık görevini yapmasına imkan sağlamıştır, bilindiği üzere cep telefonlarının imei numaraları kopyalanabilen hatta aynı imei numarasıyla birden fazla aynı cep telefonu olabilen, dolandırıcılığın hat safhada yapıldığı bir sektör, hal böyle olunca ortada delil yoksa, suçluya ulaşmak için hiçbir emare yoksa bizim paralarımızla (vergilerimizle) garibin gurabanın hakkıyla insanlara adalet dağıtmaya çalışan bir kuruma boş yere zarar verdirmek neden, bence bu mesleğin içinde olan biri olarak söylemek isterim ki son çıkan yasa son derece yerinde ve doğru çıkan bir yasadır,
|
11-09-2006, 23:13 | #19 | |||||||||||||||||||
|
İşte meşhur yasa hükmü nihayet bulundu....
Bunun yerine yağma suçu yasadan çıkartılıp, kaybetme mi? Hırsızlık mı? belli olmayan müştekinin bir fail gösteremediği durumlarda öngörülebilirdi. Bu yönüyle bence Anayasaya aykırı olmuş. |
11-09-2006, 23:23 | #20 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Evet, kararlara aynen böyle yazıyoruz...
-- Her ne kadar müşteki kullanmakta olduğu cep telefonunu *** suretiyle çaldırdığını / kaybettiğini beyan ederek şikayetçi olmuş ise de, 2813 sayılı yasanın 25/d maddesinde;
hükmünün getirildiği, bu aşamada herhangi bir failin tespit edilemediği, kaldı ki müştekinin cep telefonunun çalındığına / kaybolduğuna dair kamu davası açmayı gerektirir delil bulunmadığı anlaşıldığından....... --------------------------------- Yaralamalı bir yağma olayında yaralama olayına savcılık bakıyor ancak cep telefonunu bulmak için uğraşmıyor... Ancak şüpheli, müştekinin cep telefonunu yaralayarak da aldıysa ve kullanıyorsa o zaman yaralama suçundan dolayı faili bulma amacıyla kullananlar bulunuyor. Kanuna göre cep telefonu için araştırma yapılmıyor.
Saygılar... |
11-09-2006, 23:25 | #21 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İlave olarak acaba
Bu metin bana cep telefonları hırsızlığına dair Cumhuriyet Savcılığının devreden çıkarılmasına ilişkin bir metin olarak değil, ilaveten "Kurum"un bu başvurular için yetkili kılındığı bir metin olarak gözüktü. Madde gerekçesi ile belki durum biraz daha netleşebilir ve aslında kanun koyucunun amacı da hakikaten savcılığı devre dışı bırakmak olabilir ama bu amaçlanmış bile olsa bu cümle tek başına bu şekilde yorumlanabilir mi, bu bana biraz tartışmalı geliyor.. Ancak Sayın alisuat ve Sayın alifatih'in değerli katkılarıyla en azından uygulamada yorumun böyle olduğunu öğrendik, o yüzden katılımda bulunan herkese çok teşekkürler. |
11-09-2006, 23:33 | #22 |
|
Biz teşekkür ederiz sayın adminim.
Evet, ikinci alıntınızdaki cümleyi tek başına okumamak, yorumlamamak lazım, zira devamı var. ... ihbar merkezine başvur, kurum şüpheliye atılı suç hakkında delil elde ettiğinde Cumhuriyet Savcılığına ihbar gönderir denilmekte. C. Savcılarının da bu maddeden anlayıp uyguladığı olay; "kurum bize şüphelinin kimliğini göndersin, biz de soruşturmayı başlatalım"dır... |
11-09-2006, 23:53 | #23 | |||||||||||||||||||
|
Ben'im buradan çıkardığım anlam: kuruma yapılan başvurunun amacının 'öncelikle elektronik haberleşme bağlantısının kesilmesi'nin gerçekleştirilmesi. Kurum'a, şüpheliye isnat edilen suça ilişkin bilgi elde ettiğinde Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmesi, yükümlülüğünün getirilmesi, malı çalınan veya elinden alınan kimse şahsen Cumhuriyet Savcılığına başvuramaz anlamında anlaşılmamalı bence. Kişinin öncelikle kuruma başvurması, olası bir zararın önlenmesine yöneliktir. Aynı durum kredi kartlarında da söz konusu. Kredi kartı çalınanın hemen bankaya müracaat edip, kartla yapılacak tüm işlemleri durdurması gerekir, kartın çalınmasından doğabilecek zararı sınırlandırmak için. Bu konuda Sayın Admin'le aynı fikirdeyim. Kişinin savcılığa başvurma hakkının elinden alınması hukuk devleti ilkesi ile gerçekten bağdaşmaz. Saygılarımla |
12-09-2006, 00:00 | #24 |
|
Evet, ancak 1 yıldan fazla süredir uygulama böyle, binlerce karar verildi bu konuda, itiraz edenler oldu, hiç birisinin itirazı kabul edilmedi.
İşin garip tarafı yine 1 yılı aşkın süredir Telekomünikasyon Kurumundan bir tane bile ihbar gelmedi... |
12-09-2006, 00:18 | #25 |
|
Sn. Admin ve Sn.gemiciye katılmamak mümkün değil, zira bence de C. Savcılarımız durumu işlerine geldiği gibi yorumlamışlar.. Takipsizlik kararı vermek yerine kişinin yapacağı başvuru beklenmek üzere soruşturma açık tutulmalı ve kurumdan yanıt beklenmeli. Amaç daimi arama vs. sıkıntılardan kurtulmak ise ayrık hükümler konulabilirdi.
Öte yandan teknik bir konu ama bildiğim kadarı ile telefon bloke olunca zaten işi bitiyor ve hiçbir şekilde sinyal veremez hale geliyor. Bu durumda bindiği dalı kesmek gibi bir şey oluyor. Kurumdan tabi ki cevap gelmez! Bunun yerine eğer amaç üzüm yemekse GSM kartı bloke edilmelidir ki kişi (hırsız) kendi kartını takıp kurumca tespit edilebilecek bir sinyal gönderebilsin. Bu durumda çalıntı cep telefonu yedek parça deposu olarak kullanılacak ve böylece bulunması imkansız hale gelecektir. Yani müştekiye yar olmayan telefon en azından tam işlev görecek şekilde sanığa da yar olmayacak.. Piyasadaki cep telefonu yedek parçası sıkıntısı giderilmeye çalışılmış herhalde..Çok garipsin güzel ülkem... |
12-09-2006, 07:35 | #26 |
|
suclular ve kanunlar
gunaydınlar arkadaslar bu sıtemıze uye oldum ama hıc kullanamadım malum atama ıslemlerımle ugrasıyordum.Kanunlarımız degıstı ama malesef alt yapısı olmadan degıstı ve affedersınız ama delı dumrulun kanunları seklınde uygulamaya gırdı bıraz once bır meslektasımız cep telefonu hırsızlıgından bahsettı,evet dogru tck mıza goreteknolojıuk takıp dıye acele hallerde savcı ve onay makamı sulh hakımı veya mahkeme hakımı sorusturma ve kovusturma anında olabılır ama malesef kendı adalet personelımızde okumuyor ve arastırmıyor ve oyl etakıpsızlık cıkıyor ama sorunu soyleyen meslektasımıza soruyorum ıtıraz hakkınızı kullandınızmı takıpsızlık kararına......
|
13-09-2006, 16:28 | #27 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Selamlar, Az önce Şişli Adliyesi'ndeydim. Bir savcı arkadaşıma konuyu sordum. Uygulamanın bu adliyede de aynı olduğunu belirtti. Ayrıca bana bir adet matbu Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verdi. Tarayıcımı çalıştıramadığım için ilgili bölümü yazacağım. Yazdığım bölüm dışında 5392 Sayılı Kanunun 25 d maddesi aynen yazılmış ve "Kurum Bölgemiz için Dünya Tic.Merkezi-Yeşilköy adresinde oluşturulmuştur." denilmektedir. "02.07.2005 Tarihli 5392 sayılı Telsiz Kanunu'nun 25/ d maddesi gereğince şikayetçinin çalındığını iddia ettiği cep telefonunun elektronik bağlantısının kesilmesi ve delil elde edildiğinde C.Başsavcılığımıza bilgi verilmesi için evveliyatla Teletomünikasyon Kurumu'na başvurması gerektiği anlaşıldığından iddia hakkında CMK'nun 172 .maddesi gereğince kamu adına şüpheli ve olay hakkında KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI'NA; Müştekiye telefonunun aramalara kapatılması için Telekomünikasyon Kurumu'na müracaat etmesi gerektiğinin bildirilmesi" Evet çalıntı telefonlarda son durum bu...Aynı odada bulunan ve son tayinlerle Karadeniz'den bir ilden gelen diğer 2 savcı da geldikleri yerde uygulamanın böyle olduğunu belirttiler. Sayın Admin'in haklı eleştirilerine ben de katılıyorum. Sayın Savcılara da şunu sordum:"Adli kovuşturma yetkisi Savcılıktan alınıp bir kuruma nasıl verilir?" Onlar da haklısınız dediler. Zaten Kurum da cevaben "Biz telefonu konuşmaya açar kapatırız. Delil toplamak bizim işimiz değildir" şeklinde cevaplar vermekteymiş... Ancak mevcut durumdan bütün savcılar memnun görünmektedir. Çünkü binlerce çalıntı telefon dosyasından kurtulmuş olmaktadırlar. Onları dinleyince de hak vermemek elde değil doğrusu...Arkadaşım "Edirne'de görevdeyken, bazı telefon dosyaları klasör kalınlığında oluyordu. Evden kardeşimi getiriyordum İMEİ numaralarını karşılaştırmak için" dedi.
Sayın Admin savcılar maalesef böyle yorumlamaktadır.Ancak yağma suçları ile ilgili aynı yöntemin işlemiyeceğini ifade edebilirim. Saygılarımla |
13-09-2006, 22:16 | #28 |
|
?????
Görüşleriniz ve bizi bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim..Yalnız anlayamadığım şeyler var.Aşağıdaki yazı Telekomünikasyon Kurumu internet sayfasındana okudum
KAYIP/ÇALINTI İHBARI Cihazımı kaybettim/çaldırdım. Ne yapmalıyım? 5392 sayılı Kanunun 25c maddesi uyarınca elektronik kimlik bilgisini haiz cihazı çalınan, yağmalanan, cihazını kaybeden veya her ne suretle olursa olsun rızası dışında elinden çıkan kişiler öncelikle cihazının elektronik haberleşme bağlantısının kesilmesi için Kurumun Bilgi ve İhbar Merkezi’ne başvurur. Bilgi ve İhbar Merkezi’ne nasıl ulaşırım? Bilgi ve İhbar Merkezi’ne 0312 232 23 23 numaralı telefonu aramak sureti ile ulaşabilirsiniz. Merkezimiz 7 gün 24 saat esasına göre çalışmaktadır. ......... ........... Kayıp/çalıntı cihazımın bulunmasını istiyorum. Ne yapmalıyım? Telekomünikasyon Kurumu; cihazı çalınan, yağmalanan, her ne suretle olursa olsun rızası dışında elinden çıkan veya cihazını kaybeden kişilerin başvurusu üzerine cihazın elektronik haberleşme bağlantısının kesilmesine veya açılmasına yetkili kılınmıştır. Kurumumuzun çalınan, gasp edilen veya kaybedilen telefonları bulmak ve ilgili kişiye teslim etmek gibi görevleri bulunmamaktadır. Kayıp/çalıntı cihazların bulunması, takip edilmesi ve bulunarak teslim edilmesi konularında gelen taleplere ilişkin olarak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından bütün Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen yazıya ulaşmak için tıklayınız. http://www.cigm.adalet.gov.tr/Duyuru/telekom.pdf Açıklamalarınız bilgi vermenin yanında aklımı da karıştırdı.Kurum ben sadece cihazın elektronik bağlantısının kesilmesine veya açılmasına yetkiliyim derken nasıl oluyorda savcılığın yetkisinden alınmış bu kuruma verilmiş oluyor anlayamadım.Umarım bu konu hakkında fikriniz vardır.Anlamam gereken savcılık da bu kurum da çalıntı telefonları bulmakla ilgilenmiyor mu? |
13-09-2006, 23:31 | #29 | |||||||||||||||||||
|
Bu olay giderek enteresan bir hal almaya başladı. "Araştırmacı-Hukukçu" olarak bir olayı aydınlatmak üzereyiz, biraz daha gayret!
Olayı bir toparlayalım: * Telsiz Kanunu 25d maddesiyle bir hüküm getiriliyor ve deniyor ki:
* Cumhuriyet Savcılıkları bu hükmü "artık bize başvurulamaz" şeklinde yorumlamaya başlıyor ve "gidin kuruma başvurun" şeklinde takipsizlik kararları vermeye başlıyorlar. * Kurum başvurulardan bunalıyor Adalet Bakanlığına yazı yazıyor ve diyor ki, "herkesi bana yönlendiriyorsunuz, ben de hatları görüşmeye kapatıyorum ama benim elimden başka birşey gelmez, cihazı kullanan yeni kişilerin kimlik bilgilerine ben ulaşamıyorum". * Adalet Bakanlığı Cumhuriyet Savcılıklarına yazı yazıyor ve diyor ki, çalıntı cihazları kullanan kişilerin kimlik bilgileri kurumda yokmuş, bu bilgileri sormak için GSM şirketleri ile yazışın. * Oysa Cumhuriyet Savcılığının bu yazışmayı yapabilmesi için soruşturmayı yürütüyor olması gerek (ki o zaman Adalet Bakanlığının bu yazısı aynı zamanda "o zaman soruşturma açın" anlamına gelmiyor mu?) ama Savcılıklar zaten takipsizlik kararı ile işi başından atmış durumda. * Savcılık yasayı yanlış yorumluyor ve topu Kuruma atıyor, Kurum benim yapacağım birşey yok diyor telefonu kapatmak dışında işlem yapmıyor, Adalet Bakanlığı Savcılığa GSM şirketinden sorsana kim kullanıyormuş telefonu diyor ama Savcılık umursamıyor. İşte böylece TCK'da düzenlenen hırsızlık suçu iki yazışma ile Cumhuriyet Savcılığının yetkisinden ve takip edilebilir olmaktan çıkıyor.. Ne kadar güzel değil mi? Şimdi müşteki ne yapsın? Takipsizlik kararı veren Savcıyı görevi ihmalden Savcılığa mı versin? |
14-09-2006, 00:02 | #30 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sn. Admin çok güzel toparlamışsınız. Ancak daha önce de değinmiştim ama açmak istedim. Hüküm;
ve
Maddelerine açıkça aykırı Sn. gizeemm'in yapabileceği takipsizlik kararına itirazında Ağır Ceza Mahkemesinden savcının yanlış yorumu ile birlikte Anayasaya Aykırılık def'ini de ileri sürmektir. Hangimizin önüne böyle bir konu gelirse gelsin inatla bu başvuruyu yaparsak elbet birimiz bunu Anayasa Mahkemesine taşımayı başarırız. Bu işte bir elbirliği sağlanmalı. Bu arada forumda Anayasaya aykırılığı tespit edilen çeşitli hükümlerle ilgili bir grup veya alan olsa fena olmaz sanırım, tıpkı İçtihatların birleştirilmesine ilişkin çalışma gibi.. Anayasa Hukuku çalışma grubu mesela, mutlaka üzerinde yoğun çalışılan konuların grupları olacak diye bir şart olmasa gerek.. Ne dersiniz? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
sigorta sicil numarası ile ilgili bir sorum var! | rbtasar | İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu | 12 | 21-08-2010 16:07 |
Elektrik Hırsızlığı | Celal | Meslektaşların Soruları | 2 | 13-04-2009 17:03 |
Bakan Çiçek hakkında takipsizlik kararı | canan ufuk | Hukuk Haberleri | 0 | 08-12-2006 08:41 |
Takipsizlik kararından sonra müsadere yapılabilir mi? | HollCroft | Meslektaşların Soruları | 8 | 25-11-2006 16:53 |
Kamu Davasında Savcı Takipsizlik Verebilirmi. | hukuk | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 01-03-2002 22:59 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |