|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
14-11-2007, 13:56 | #31 |
|
Üyelerin dikkatine'
Arkadaşlar, Bir süre önce benzer bir olayı ben de yaşadım, ancak 2 yıllık uzun bir sürecin sonunda mücadeleden galip ayrıldım. Zira mahkemece verilen nihai karar Yargıtay tarafından onandı ve parayı bankadan tıkır tıkır aldım. İşin özeti şöyle (özet dediğime bakmayın, sık rastlanmaya başlayan bir konu olduğu için gerekli ayrıntıları yazmaya çalıştım); Bir icra takibi sırasında borçlunun hesabı bulunduğunu tahmin ettiğim banka şubesine doğrudan haciz müzekkeresi (89/1 ihbarnamesi değil) gönderdim. Banka "borçlunun hesabında para bulunduğunu ancak şahıs kredili müşteri olduğu, hesap üzerinde bankanın rehni olduğu ve banka da şahıstan alacaklı olduğu için bankanın rehin hakkından sonra gelmek üzere haczin işleme konulduğunu" belirten cevabi bir yazı gönderdi. Yazıda herhangi bir mahkeme kararı, icra takibi veya noter sözleşmesinden bahsedilmediği, borçlu/müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmenin de bize karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle “bankanın rehin hakkı dayanağının” yeniden sorulmasını istedim. Gönderdikleri ikinci yazıda da hiçbir açıklama yapmadan önceki beyanlarını tekrar ettiler, hatta "bizden böyle bir evrak istemeye hakkınız yok", "müşteri sırları gizlidir", "İİK.89/4 uyarınca dava açmakta serbestsiniz" mealinde ayrıntılı bir ilave yaptılar. Bunun üzerine icra dosyasına "bankanın rehin iddiasının aslında 3.şahsın istihkak iddiası mahiyetinde olduğunu, bu itibarla İİK m.96-97 çerçevesinde işlem yapılıp istihkak iddiasının taraflara bildirilmesi ve 3 günlük sürenin başlatılması gerektiği" yolunda talep açtım. Talebim kabul edildi ve gerek bize gerekse borçluya tebligat yapıldı. 3 günlük süre içinde ayrıntılı bir dilekçe hazırlayarak bankanın rehin-istihkak iddiasına icra müdürlüğü nezdinde itiraz ettim. İİK.m.97 uyarınca dosya icra mahkemesine gitti. Mahkeme benim itirazlarımı aynen kabul ederek bankanın ısrarla ‘rehin’ dediği istihkak iddiasını reddetti. İsteği reddedilen banka bu sefer icra mahkemesine istihkak davası açtı. Davada dayanakları; borçlu/müşteri ile banka arasında imzalanmış “Genel Kredi Sözleşmesi” idi. Bundan başka yazılı belge gösteremediler. Yaklaşık 7 ay süren yargılama neticesinde mahkeme bizi haklı bularak davayı reddetti (Bursa 4.İcra Mahkemesi, Esas:2005/357, Karar:2005/818, Tarih: 22.12.2005). Mahkemenin gerekçeli kararında açıkça vurguladığı ve bizim de dayandığımız en önemli husus kararda şöyle yer aldı;" hesapta bulunan meblağın bankaya rehinli olmasına dayanılarak ileri sürülen istihkak iddiası; davacı bankanın kendi müşterilerini korumak amacıyla yapılmış mücerret bir iddia olması ve istihkak iddia eden davacı banka tarafından hesap üzerinde takip borçlusu ile ilgili herhangi bir kısıtlama getirilmemiş olması sebebiyle İİY.m.96 ve 97 hükümleri uyarınca Mahkememizce yerinde görülmemiştir. Aksi düşüncenin kabulü; banka hesaplarının banka alacağından başka hiçbir alacak için haczinin mümkün olmadığı sonucunu doğuracak, bu durumda borçlu şahıs ve şirketlerle ilgili olarak hiç bir bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi mümkün olmayacaktır. Açıklanan sebeplerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir." Bu karar banka tarafından temyiz edilmesine rağmen Yargıtay tarafından onandı. Onama kararı ayrıntılı değil, klasik bir onama. (Yargıtay 21.HD.,Esas:2006/4526, Karar:2007/2455,Tarih:20.02.2007) |
14-11-2007, 19:24 | #32 |
|
öncelıkle karar muhteşem meslaktaşım çok saolun...
Benım olayımda 89/1 e direk rehinlidir itirazı yapıldı...benım anlamadığım sizin uyguladıgınız prosedür 89/4 e göre direk dava acma ımkanımız yok mu.? |
15-11-2007, 10:55 | #33 |
|
Sayın Sailor
İzah ettiğim üzere ben 89/1 ve 89/4 yolunu takip etmedim. Gönderdiğim haciz müzekkeresine verilen cevaba m.96-97 (istihkak) prosedürünün uygulanmasını icra dairesinden talep ettim, süresi içindeki itirazım üzerine dosya re'sen icra mahkemesine gitti, mahkeme istihkak iddiasını reddetti. Dolayısıyla artık benim değil karşı tarafın dava açması gerekli hale geldi. Onların açtıkları dava da sonuçta reddedildi. 89/4 uygulanabilir miydi, uygulansa ne olurdu... Bu yolu izlemediğim için kesin konuşmam zor. Ama bence 89/4' e göre biz de dava açabilirdik, kanaatimce bu imkan var. Çünkü kararın gerekçesinde de yer aldığı gibi bankanın rehin hakkına dayanabilmesi için gerekli şartlardan biri "hesap sahibinin tasarruf hakkının kısıtlanmış olması" dır. Bu şart yerine gelmemiş, hesap sahibi hesabı istediği gibi kullanmış ise (bizim olayımızda hesaptan çek kesilmiş, EFT yapılmış hatta MT.Vergisi bile ödenmişti) bankanın 'rehin' iddiası havada kalır. Ayrıca bizim kararımıza açıkça geçmese dahi mahkeme kredi sözleşmesinin noter onaylı olmamasını, adi yazılı yapılmış olmasını da gözönüne aldı. Saygılar. |
15-11-2007, 12:46 | #34 |
|
Üçüncü kişilerin elindeki malların haczi
İİK m.89, “Alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar” başlığını taşımaktadır.
Diğer yandan, İİK m.96 uyarınca istihkak iddiası ise, borçlunun zilyetliğindeki mallar için uygulanabilir. Banka mevduatının “mal” şeklinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, İİK m.89/4 düzenlemesi yürürlükteyken teknik olarak istihkak iddiasında (İİK m.96) bulunulup bulunulamayacağı tartışması bir yana bırakılsa dahi, anlatıma göre banka mevduatı üzerindeki istihkak prosedürünün doğru olmayan bir biçimde uygulandığı anlaşılmaktadır. Banka mevduatı, herhalde borçlunun zilyetliğinde sayılamaz. Üçüncü şahsın zilyetliğindeki mallar için istihkak prosedürünün ise İİK m.99 uyarınca yürütülmesi gerekir. Buda bizi dava açma külfeti bakımından İİK m.89/4 düzenlemesi ile aynı sonuca götürür. Saygılarımla. |
15-11-2007, 17:45 | #35 |
|
Benim karardan anladığım şu borçlunun hesabında mevcut paranın borçlu tarafından kullanılması mümkün ise hacizimiz öncelik kazanır ve para icra dairesine ödenir...Ancak bunu bılmememız ımkansız geçen yolladığım bır 89/1 e verilen cevapta borçlunun hesapta 12.000 ytl si olduğu ancak karşılıksız kalan çekler vs .için rehinlidir cevabı verildi...Yani bu durumda bu para banka tarafından borçlu hesabında bloke mı edılıyo......Uygulama nasıldır bılen arkadaşlar yardımcı olsun...Bıde 89/4 e göre açılan davada zannedırım nısbı harç alınıyo...Sayın mntopcu nun uyguladığı prosedürde harcı banka yatırıyo..iyice kafam karıştı..
|
16-11-2007, 01:17 | #36 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Ö.Erol Yavuz Tümüyle hesap sahibinin kontrolünde ve tasarrufunda olan bir mevduat nasıl sahibinin zilyetliğinde sayılmaz? Adı üstünde "tevdi edilmiş-emanet edilmiş" bir para sözkonusudur, banka emaneten ve müşterisi namına paraya zilyettir. Evet para üçüncü şahıs elindedir, ancak borçlunun zilyetliği devam etmektedir. Banka gerçekte "emanet" olan para üzerinde üstün bir hak iddia etmiştir. Bu durumda istihkak prosedürünün uygulanması son derece normaldir. Kanaatimce bu konuda yanlış düşünüyorsunuz. Bizim olayımızda tam da mahkeme bu hususa dikkat çekti ve kanuna karşı açık bir hilenin önüne geçti. Zira taşınır bir malın rehnedilebilmesi ancak zilyetliğin rehin alana geçirilmesi ile mümkündür. Kıyasen para ve kıymetli evrak da aynı hükme tabidir. Eğer hesap üzerinde müşterinin kullanım hakkı kısıtlanmış olsa mesela müşteri bu hesaptan para çekemese belki şartın gerçekleştiği kabul edilebilir. Fakat müşteri banka hesabını hiçbir kısıtlama ve takyit olmadan kullanmakta. Önceki mesajımda bahsettiğim üzere hesaptan defalarca çek keşide etmiş, EFT yapmış ve hatta motorlu taşıtlar vergisi ödemiş. Müşteri bu hesabı istediği zaman istediği gibi kullanacak, biz devreye girince banka "dur bakalım hesap bana rehinli" diyecek? Bu durum bankanın müşterisini koruma amacıyla başvurduğu açık bir hiledir. Mahkeme bu hileyi görmüş ve cevaz vermemiştir. Özetle bankanın rehin iddiası aslında bir istihkak iddiasıdır. Çünkü geçerli bir rehnin şartları oluşmadığı halde para üzerinde öncelikli ve üstün bir hak iddia edilmektedir. Olayımızda mahkeme bu hususu iki kere (birincisi bizim icra dosyasına yaptığımız itiraz, ikincisi bankanın açtığı dava) incelemiş ve her ikisinde de bankayı haksız bulmuştur. Uygulamanın İİK.96-97 çerçevesinde yapılması bence doğrudur. |
16-11-2007, 10:03 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
İşte sorunun özü bu noktada. Bu durum gerçekten de izaha muhtaç... |
16-11-2007, 10:09 | #38 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Topçu'nun tarafı olduğu davada verilen karar mahiyeti itibariyle 21. Hukuk Dairesi'nce incelenmiş ve bankanın bu iddiasının "istihkak davası prosedürü" içerisinde çözümlenmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Oysa ki, bankaların bu "rehin iddiası", 12.Hukuk Dairesi'nin yerleşmiş görüşüne göre "haciz ihbarnamesine itiraz" niteliğindedir ve ancak 89/4'e göre bu itiraza karşı dava açılabilir. Gerçi Sayın Topçu'nun olayına ait bir önemli nokta da, bankaya gönderilmiş olan yazının 89-1 haciz ihbarnamesi değil, haciz müzekkeresi olmasıdır. Haciz müzekkerelerine karşı bankanın itirazının ne şekilde çözümleneceği ayrıca tartışılmayı hak etmektedir. saygılarımla... |
16-11-2007, 13:00 | #39 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
B - ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ZİLYETLİĞİ: Madde 99 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.) Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıpta, üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra memuru o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hakimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır. Sayın Hakan Eren'in değinmiş olduğu, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin kararlarından bir tanesini aşağıya ekliyorum. T.C. YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2005/1479 Karar: 2005/4670 Karar Tarihi: 08.03.2005 ÖZET: Borçlunun bankadaki mevduatının haczi için üçüncü kişi konumundaki bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Banka, haciz ihbarnamesine itiraz etmiştir .2004 S.K m 89/1. göre kendisine gönderilen 1. haciz ihbarına 3. kişinin itirazının istihkak iddiası olarak kabulü ve istihkak prosedürüne göre işlem yapılması anılan madde hükmüne açıkça aykırı olup kamu düzenine aykırılık nedeniyle bu husustaki şikayet süreye tabi olmayacağından mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. (2004 S. K. m. 16, 89) Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki 3. kişi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: Alacaklının 3. kişiye İİK'nun 89/1. maddesi uyarınca gönderdiği haciz ihbarnamesine karşı, 3. kişi verdiği cevapta borçlu şirketin mevduat hesaplarının bulunduğu, ancak genel kredi sözleşmesi uyarınca bankaya rehinli olduğu, bu nedenle İcra dosyası haczinin, bankanın rehin haklarından sonra hüküm ifade etmek üzere işlendiğini itirazen bildirmiştir. Bu cevabi yazı dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre 89/1 haciz ihbarnamesine karşı itiraz niteliğindedir. Bu durumda İİK'nun 89/4. maddesine göre, alacaklı, 3. şahsın İİK'nun 89/1 ihbarına karşı verdiği cevabın aksini İcra mahkemesinde ispat ederek 3. şahsın cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İ.İ.K.'nun 89/1. maddesine göre kendisine gönderilen 1. haciz ihbarına 3. kişinin itirazının istihkak iddiası olarak kabulü ve istihkak prosedürüne göre işlem yapılması anılan madde hükmüne açıkça aykırı olup kamu düzenine aykırılık nedeniyle bu husustaki şikayet süreye tabi olmayacağından mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. Sonuç: 3. Kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları Saygılarımla. |
16-11-2007, 14:44 | #40 |
|
Sayın Ö.Erol Yavuz
Zannedersem bir konuya farklı açıdan bakıyoruz, belki de ben tam ifade edemiyorum. Yukarıda aktardığınız kanun maddesinde ve Yargıtay kararında kastedilen rehin hakkı/rehin itirazı herhalde ortada geçerli bir rehin varsa sözkonusudur. Rehin iddiası veya itirazı ise dayanaksız yapılamaz. Taşınır bir malın üçüncü şahsın elinde bulunması belki tek başına rehnin varlığına dayanak/karine teşkil edebilirse de aynı karinenin mevduata uygulanması düşünülemez. Zaten ‘mevduat’ doğası gereği üçüncü şahsın elindedir. Mevduat üzerindeki rehin hakkının varlığı için sadece ‘iddia’ etmek yetmez, bunun dayanağının ve gerekirse uygulamasının da gösterilmesi lazımdır. Banka hiçbir belge, sözleşme, karar vs. evrak ibraz etmeden “hesap üzerinde rehin hakkım var” diyemez, derse bu artık rehin değil istihkak iddiasıdır. Bizim olayımızda da rehin hakkına/itirazına dayanak teşkil edebilecek geçerli bir belge istendiği halde banka hiçbir belge göndermemiş akıl vermekle yetinmiştir. Biz bunun üzerine icra dairesinden “belge gönderilmeden soyut rehin iddiasının geçerli olamayacağını, bunun artık bir istihkak iddiası olarak ele alınması” gerektiğini talep ettik, talebimizin kabulü ile istihkak prosedürü başladı. (Banka daha o aşamada kredi sözleşmelerini gönderseydi belki icra dairesi aktardığınız kanun maddesine dayanarak bizim talebimizi reddedecek ve biz 89/4 yolunu izlemek zorunda kalacaktık). İcra dairesinin konuyu istihkak iddiası olarak ele alıp bize 3 günlük itiraz süresi vermesi, sürenin sonunda bizim itirazımız üzerine dosyanın re’sen icra mahkemesine intikal etmesi sonucunda mahkeme bizim talebimizin ve dolayısıyla icra uygulamasının yerinde olduğuna hükmetti. Bundan sonrasını daha önce izah etmiştim. Sizin aktardığınız Yargıtay kararı açısından değerlendirirsek; biz sadece “rehin itirazının dayanağını” sorduk, dayanağı gösterilmediği için itiraz “rehin itirazı” olarak dikkate alınmadı. İşin özeti şudur ki; kanun, Yargıtay kararı, banka yazısı vs. gibi metinlerde sadece lafza bakılmamalı uygulama esas alınmalıdır. Bankanın kendi işlemini “rehin” olarak nitelendirmesi yetmez, yetmemeli, bizim olayımızda da yetmedi. |
16-11-2007, 18:18 | #41 |
|
Ben hala soruma cevap alamadım banakanın 89/1 e verdiği rehinlidir itirazı üzerine iik 89/4 e göre davaaçılıp kazanılma ıhtımalı nedır ? yada bu davayı açıp kazanan meslaktaşımız varmı...
|
17-11-2007, 00:01 | #42 |
|
Sayın mntopçu, dayandığınız İİK m.96 metnini aşağıya ekliyorum.
“A - BORÇLUNUN ZİLYEDLİĞİ: 1 - HAZIRLIK SAFHASI: Madde 96- Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir. İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.” Görüldüğü gibi madde, üçüncü kişi elindeki maldan değil, borçlu elindeki maldan bahsetmektedir. Mevduatı üçüncü kişi (bankanın) elinde kabul edersek, uygulanması gereken İİK m.99 ile dayandığınız İİK m.96 arasındaki fark; istihkaka konu malın kimin elinde bulunuşuna bağlı olarak değişik prosedürler düzenlemesidir. Mal, borçlu elinde ise İİK m.96 ve devamı, üçüncü kişinin elinde ise İİK m.99 uygulanır. Eğer mal üçüncü kişinin elinde ise m.97 deki prosedür uygulanamaz. Bu takdirde, istihkak davasını istihkak iddiasını kabul etmeyen alacaklı açar. İİK m.99 prosedürü uygulandığında ise bu durum dava açma külfeti bakımından, İİK m.89/4 den farklı değildir. Her ikisinde de alacaklı, davacıdır. Bir başka ifadeyle, dayanağı olmasa dahi rehin hakkı iddiası, hangi istihkak prosedürü uygulanacağının belirlenmesinde etken değildir. Bankanın itirazını; istihkak iddiası olarak değerlendiriyorsanız, bu iddianın prosedürlerden doğru olanı çerçevesinde giderilmesi gerekir. Etken faktör ise malın kimin elinde olduğudur. Anlatılan tecrübede istihkak hükümleri ile çelişki oluşturan durum, üçüncü kişi elindeki bir mal için uygulanması gereken 99 uncu madde yerine, borçlu elindeki istihkak prosedürünü düzenleyen 96-97 inci maddelerin uygulandığının ifade edilmesidir. ( Bu açıklamalar, İİK m.85/1 uyarınca yapılan hacizlerde mevduat hesabı üzerindeki rehin itirazını, istihkak iddiası olarak değerlendirdiğim şeklinde yorumlanmamalıdır. Bu konuya ihtiyatla yaklaştığımı daha önce belirtmiştim. ) Saygılarımla. |
17-11-2007, 03:46 | #43 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ö.Erol Yavuz
Yine aynı konuyu tartışıyoruz. Halbuki sizin yazdıklarınızın içinde dahi konunun çözümü var.
Bu madde dikkatle okunursa ilk fıkrada “mülkiyet veya rehin hakkı iddiası” denildiği ancak takip eden fıkrada zaten bu iddianın bir “istihkak” iddiası olarak adlandırıldığı ve bu doğrultuda işlem yapılmasının istendiği görülür. Bizim olayımızda da icra dairesi aynen bunu yapmıştır.
Evet 96. madde üçüncü kişinin elindeki maldan değil borçlunun elindeki maldan bahsetmektedir. Ancak , her ne kadar mevduat görünürde üçüncü kişinin yani bankanın elinde olsa dahi buradaki “elindelik” kavramı zilyetlik anlamında değildir, zilyetliği kapsamamaktadır. Banka zilyet olmadığı ve hesabı emaneten elinde tuttuğu için mal (olayımızda para) hala borçlu elinde sayılmaktadır ve sizin de belirttiğiniz gibi İİK.96 ve devamı uygulanmalıdır, olayımızda da bu uygulanmıştır. Saygılarımla.. |
17-11-2007, 16:24 | #44 |
|
İcra ve İflas Hukukunda, üçüncü kişilerin ellerindeki malların haczedilmesi dolayısıyla itirazlarının istihkak iddiası olup olmayacağı tartışması yeni olmayıp, Sayın erdal7 nin belirttiği gibi, özellikle değerli hukukçu Prof.Dr.İlhan E.Postacıoğlu'nun görüşü bu doğrultudadır. Ancak Sayın mntopçu'nun hadisesinden farklı olarak, Sayın Postacıoğlu'nun görüşü; İİK m.89 hükmünün genel uygulaması yönünden olup, görüşünde özellikle banka mevduatı yönünden bir değerlendirme yoktur. Bilindiği gibi, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin istikrarlı kararları çerçevesinde, banka mevduatı yönünden ve İİK m.89/1 e dayalı olarak istihkak iddiası sayılmasına ilişkin görüş bugün için kabul görmemektedir. Yine de, Sayın Postacıoğlu'nun görüşünü ekliyorum. "Üçüncü şahıs ilk haciz ihbarnamesine yaptığı itirazında malın mevcudiyetini bildirmekle beraber bunun kendisine aidiyetini ileri sürerek itiraz etmiş ise haddi zatında istihkak iddiasında bulunmuş demektir. Bu takdirde onun hak sahibi olup olmadığı, noktai nazarımıza göre m.99 çerçevesinde hallolunmak lazım gelir." (İcra Hukuku Esasları, İstanbul, 1982 Baskı, sayfa 423 ) Sayın Postacıoğlu, bu durumda İİK m.99 hükmünün uygulanması gerektiğini belirtmektedir.
Acaba, İİK m.85/1 uyarınca yapılan hacizler sebebiyle, yani haciz müzekkeresine dayalı hacizlere itiraz sebebiyle Yargıtay ne düşünmektedir ? Sayın mntopçu ile İİK m.96-97 mi uygulanacak, yoksa İİK m.99 mu uygulanacak konusunu bir türlü halledemediğimizden, mevcut kararların ne söylediğine ve hatta eleştirisine henüz gelemedik. Saygılarımla. |
17-11-2007, 16:45 | #45 |
|
Bu arada, Sayın Admin'in değerli katkıları ile resim dosyası eklemesini de öğrendim. Kendisine teşekkürlerimi sunarım. Sayın Postacıoğlu'nun görüşü yukarıdaki yazımda geçen görüşü aşağıdadır.
|
17-11-2007, 17:53 | #46 |
|
Teknolojinin tartışmalara direkt katkısı buna denir...
|
01-12-2007, 15:46 | #47 |
|
İİK m.85/1 uyarınca yapılan hacizlerde (İİK m.89/1 değil)bankanın mevduat üzerindeki rehin itirazını, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, İİK m.99 uyarınca çözümlenmesi gereken bir istihkak iddiası olarak değerlendirmektedir. Emsal bir karar eklidir.
Saygılarımla. Y.12.HD 09.02.2001 T. E.1261, K.2310 İcra dairesinin borçlunun bankadaki mevduatının haczi için yazdığı müzekkere, İİK'nun 89. maddesindeki unsurları taşımadığından, 89/1 ihbarı niteliğinde değildir. Merciin 89/1 ihbarına itiraz olduğundan bahisle memur muamelesini iptal etmesi gerekçe yönünden doğru değil ise de, haciz müzekkeresine karşı bankanın “mevduat üzerinde rehin ve hapis hakkının olduğunu” ileri sürmesi, istihkak iddiası niteliğindedir.Bu durumda icra müdürünün, İİK'nun 99.maddesindeki prosedürü çalıştırması gerekirken, bu işlemi yapmaması nedeniyle icra müdürlüğü kararının iptaline dair merci kararı sonucu itibarıyle doğrudur. Kaynak : İcra ve İflas Kanunu Şerhi – Cilt 6 – Av.Talih Uyar - Eylül 2006, sayfa 8806 |
03-12-2007, 13:11 | #48 |
|
bu önemli konuyu açan ve katılanlara teşekkürlerimi iletirim.
-- rehin (istihkak) hakkı iddia eden banka ile borçluyu ve bankadaki hesabı/parayı/menkul malı ele aldığımızda,İİK 97/a hükmü uygulaması ortaya çıkmazmı? -- ayrıca,89/1. haciz ihbarnamesine karşı,icra dosyasına rehin hakkı (istihkak)iddia eden bankanın bu iddiasını geçerli belgeye dayandırmaması nedeniyle,İcra hakimi iddiayı ispat ve dava açma külfetini banka'ya mı yüklemiştir ? saygılar |
06-12-2007, 11:01 | #49 |
|
öneri
değerli meslektaşlarım, Yargıtay 12.Hk.Dai. öneri hakkındaki yazımı sizlerin değerli görüşlerinize açıyorum.
Değerli meslektaşlarım, hepimizin malumu ve ortak problemi olan bu konuda değerli görüşlerinize konuyu açıyorum ve Yargıtay 12.Huk.Dairesine ( içtihat oluşturmak üzere ) maillerimizle iletmeyi öneriyorum.şöyleki: --Sitemizde Sn Altugkan’ın başlığı altında toplanan ‘’ Bankaların 89/1.haciz ihbarlarına karşı,mevduat rehinlidir iddiaları’’ -- Borçlunun bir bankada adına açılmış olan hesap/mevduat, ve hesapta olan para/menkul değerin, öncelikle borçluya ait olduğu tartışılmaz. --Borçluya ait olan bu hak üzerine haciz koymak istediğimizde Yargıtay, İİK md.89/1. haciz ihbarnamesi göndereceksiniz diyor. Diğer ifadeyle,PARAYI 3.ŞAHSIN ELİNDE SAYIYOR. ( ve alacaklıya İİK md.99 yolunu işaret ediyor) -- Haciz ihbarnamesi düzenlemeleri , borçlunun 3.sahıslar elindeki hak ve alacaklarının ,alacaklı yararına pratik haczi için düzenlenen yöntemdir. --Ancak bankada bulunan , para/menkul kıymet gibi değerlerin, banka kayıtlarında BORÇLU ADINA KAYITLI / HASREDİLMİŞ bulunması nedeniyle aynı zamanda BORÇLUNUN ELİNDE OLDUĞU YÖNÜ de reddedilemez açıklıktadır. -- Banka ,aynı zamanda borçlunun elinde olduğu görülen bu hak üzerinde İstihkak (…bankaya rehinlidir …)iddiasında bulunduğu takdirde, bankadaki paranın yukarıda açıklamaya çalıştığım özelliği nedeniyle : İİK md:97/a İstihkak davalarında mülkiyet karinesi: MADDE 97/a Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır.Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde DAHİ MAL BORÇLU ELİNDE ADDOLUNUR. …. Hükmü devreye girmezmi ? ( ....Üstelik paranın mülkiyetinin borçluya ait olduğu baskın/belli iken…) Bu durumda Bankanın İstihkak iddiası , tarafımızdan İcra dosyasında kabul edilmeyerek, dava açma külfeti : ( İİK ) İstihkak iddiasına itiraz: A- Borçlunun zilyetliği : md:96 ve 97 hükümleri gereğince , 3.şahıs bankaya ait olmazmı ? -- Sayın Postacıoğlu’nun , İİK 99 hükümlerine göre sorunun çözülmesi gerektiği görüşüne rağmen ? -- Yukarıdaki görüşler ve kararlardan anlaşıldığı üzere, ( Sayın mntopcu arkadaşımızı başardığı iş için tebrik ederim ) Yargıtay’ın bu konuda oturmuş /süreklilik arzeden uygulaması bulunmuyor.Bu da belirsizliğe yol açıyor. Alacaklının ( ve alacaklı vekillerinin ) korunmaya değer bir hakkı yokmu sizce ? sevgiler,saygılar |
07-02-2008, 17:46 | #50 |
|
arkadaşlar bu konuda bizimde banka ile süren ve hukuk genel kurulunun da özel daire (12HD)kararını onadığı davamız devam ediyor.Bu anlamda açtığım ilgili konuya ( BANKANIN REHİN İTİRAZI GENEL KURUL KARARI )yanıt alamadım.Bizim davada da 89/4 prosedörü işletilmeli denmekte ancak yerel mahkeme riskin varlığını kanıtlama edimini bankaya yüklüyor ve bu konuda ısrarcı ,görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.saygılar
|
07-02-2008, 17:50 | #51 |
|
meslektaşım benım dosyam ıcra daıresınce resen ITM ye yollnadı ıcra muduru 96-97 uyguladı bakalım ITM ne karar verecek...heyecanla beklıyoruz..
|
10-04-2008, 09:57 | #52 |
|
Banka Hesaplarının Rehni ve İİK m.89/1
Bankalar, Vergi Daireleri tarafından gönderilen haciz ihbarlarınada "borçlunun hesabının Genel Kredi sözleşmesi gereği rehinli olduğu bu sebeple vergi dairsinin alacağının rehinden sonra gelmek üzere sıraya alındığı" şeklinde itiraz etmktedirler. Konya Vergi Dairesi Müdürlüğünün 2007/14 Sayılı Genel Yazısı, özel hukuk işlemlerinden doğan alacakların tahsilinde de ışık tutacak niteliktedir.
GENEL YAZI 2007/14 İlgili Birim : Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 02/11/2007 Konu : Borçlu Mükelleflerin Banka Hesaplarına haciz uygulaması, menkul, alacak ve hakların haczi İlgili Maddeler : 6183 sayılı Kanunun Madde 21,13,62,79 Genel Tebliğ A Seri 1 Sıra Nolu Tebliğ Konya Vergi Dairesi Başkanlığımız; mükelleflerini hakları ve ödevleri konusunda bilgilendirmek, vergi kanunlarını herkes için adil ve etkin bir şekilde uygulamak ve tüm mükelleflerin vergiye gönüllü uyumlarını teşvik etmek ve sağlamak için hızlı ve kaliteli hizmet sunmayı misyon edinmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, İlimizdeki banka şubelerine gönderilen haciz bildirilerine ilişkin olarak Başkanlığımıza intikal eden olaylardan banka şubelerince farklı uygulamalar yapıldığı ve ilgili mevzuat hükümlerinin anlaşılmasında tereddütler yaşandığı tespit edilmiş olup, aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bilindiği üzere; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun Seri: A - Sıra: 1 numaralı Tahsilat Genel Tebliğinde ; Kanunun 13. ve 62'nci maddelerine dayanılarak uygulanacak haciz ve ihtiyati hacizlere yönelik haciz bildirilerinin, amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunduğu veya bulunabileceği banka şubesine doğrudan veya o mahaldeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edilmesi işlemlerine devam edileceği, bankalara tebliğ edilecek ihtiyati haciz ve haciz bildirilerinin, amme borçlusunun tebliğ tarihinde muhatap banka nezdinde mevcut olan varlıklarını kavrayacağı,
belirtilmektedir. Aynı Kanunun "Amme Alacaklarında Rüçhan Hakkı" başlıklı 21'inci maddesi hükmü ile, genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268'inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir. Bu hükme göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, bahsi geçen amme alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkanı sağlanmıştır. Bununla birlikte, söz konusu madde hükmüyle; muteber bir rehne dayanan diğer bir alacağın amme alacağının önüne geçeceği, öncelikle rehinli alacaklının alacağının ödeneceği ve kalan tutarın alacaklı tahsil dairesince tahsil edilebileceği belirtilmişse de, ileride doğması muhtemel alacaklar üzerinde rehin hakkının korunmasına izin veren bir düzenleme yapılmamıştır. Bir başka ifadeyle, riski henüz gerçekleşmeyen alacaklar için konulan rehin, amme alacağının öncelikli haczine engel teşkil etmemektedir. Diğer taraftan, 625 Sayılı Medeni Kanun'un 946, 950 ve 954'ncü maddeleri ile 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 10'ncu maddesi ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 76'ncı maddelerinde konuyla ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Bahsi geçen açıklamalara göre; bankaların müşterilerinin kredi sözleşmesini ihlal ederek temerrüde düşmesi ve/veya karşılıksız çek düzenlemesi durumunda uygulanacak bir kısım müeyyidelerin sadece muaccel hale gelmiş ve dolayısıyla takip işlemine başlamış alacakları hakkında uygulanması mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan; 6183 sayılı A.A.T.U.H. Kanunda, mevcut alacakların yanı sıra ileride doğması muhtemel alacaklar için de rehin hakkının korunduğuna dair her hangi bir belirleme yapılmamıştır. Bu durumda, bankaların henüz muaccel olmayan veya tutarı belli olmayan bir alacak için mevduatın tamamı üzerinde hapis hakkını muhafaza ederek, rehin hakkını, müşterisi ile kurduğu alacak-borç ilişkisinin sona erinceye kadar devam ettirmesi, amme alacağının tahsiline engel olma sonucunu doğurmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; Başkanlığımıza bağlı vergi dairesi müdürlüklerince amme borçlusu mükellefler için ilgili bankalara gönderilen haciz bildirilerine ilişkin yapılacak işlemlerde aşağıdaki hususlara özel bir önem verilmesi gerekmektedir. 1- Haciz bildirisi tebliğ edilen banka müdürlüğünce bu bildiriye 7 (Yedi) gün içinde cevap verilmelidir. Vergi dairesi müdürlüklerince bu durum titizlikle izlenecektir. 2- Banka ile müşterisi arasında süreklilik arz eden alacak - borç ilişkisi (maaş, ücret, kira, istihkak alacakları, POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasındaki sözleşmeye dayalı devamlılık arz eden muhtemel alacakların doğmasına müsait hesaplar gibi) bulunması halinde ileriye dönük haciz yapılacaktır. 3- Yukarıda açıklandığı üzere, banka müdürlükleri; hak ve alacağı için haciz bildirisi düzenlenen borçlunun bankadaki mevduatları üzerinde, banka ile imzalanan sözleşmelerden kaynaklanan nakdi - gayrı nakdi rehin hakkını, ileride doğması muhtemel alacaklar veya riskleri için kullanamayacaklardır. Aksine bir uygulamanın 6183 sayılı Kanun hükümlerini ihlal sonucunu doğuracağı tabidir. Başkanlığımıza bağlı tüm birimlerce borçlu mükelleflerin banka hesapları üzerine yapılacak haciz işlemlerinde yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işlem tesis ettirilmesi ve bankalar tarafından yapılan işlemlerde bu açıklamalara uyulması gerekmektedir. Bilgilerinize rica ederim. Harun KAYNAK Vergi Dairesi Başkanı |
10-04-2008, 12:20 | #53 |
|
Hesabın olması değil de burada tartışılacak husus bankanın o hesap üzerinde ne kadar rehin hakkının olduğu.Taşınr rehni resmi şekle bağlı değil. Para da bankanın uhdesinde ve müşterisinin/borçlunun kullandığı kredilere teminat olması bakımından tutuluyorsa haczedilememeli.Ya da haciz hakkı sonra gelmeli.Ama sorudaki gibi kişi hesabına sürekli para yatırıyor çekiyorsa, belki rehinle bankanın garantiye aldığı hesap dışında bir varlıktır.Çünkü çek karnesi için veya teminat mektubu için ya da mesela mal alımı için kredi kullanmak istediğinde müşterisi, belli bir nakdi teminat alıyor banka ve müşterisi de o riski tasfiye edene kadar o paraya dokundurtturmuyor. Bu noktanın ayrılması gerekir. Biz de dışarıdan olayı net anlayamıyoruz. Aynı hesap numarası üzerinde bankanın 01 veya 1001 gibi kodları var. hesap no aynı olsa bile kredili-kredisiz-vadeli- vadesiz ayrı ayrı hesapları tutulabiliyor bildiğim kadarı ile.Hesap cüzdanlarımızda görüyoruz bu kodları. Bu durum ayrıştırıldığında haczi mümkün olan kısım ortaya çıkabilir ve de haczi mümkün olabilir. Bu durumun da belki delil tespiti ile belirlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Yukarıdaki kararla birlikte değerlendirildiğinde de mantıklı gibi.
|
08-09-2008, 22:31 | #54 | |||||||||||||||||||||||
|
şu an ,borçlunun bir banka şubesinde '' mevduat hesaplarının bulunduğu ,ancak .............YTL kredi borcu nedeniyle bankaya rehinli olduğu, bu nedenle borçlunun mevduat hesaplarına haciz uygulanamadığı '' şeklinde , 3.şahıs bankanın cevabı ile karşı karşıyayım. ben banka şubesine 89/1 haciz ihbarı gönderdim.( şubenin cevabi yazısında mevduattaki miktar bildirilmemiş,ancak para bulunduğu belli) acil yardım bekliyorum.cevap verecek arkadaşlara teşekkürlerimi iletirim. ( banka şubesinin cevabı şöyledir: ''.... ilgi yazıız gereği şubemiz kayıtları incelenmiş olup, yazınızda ismi geçen ............A.Ş. ile bankamız arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereği ilgilinin bankamızdan kullanmış olduğu krediye karşılık (6.8.2008 tarihi itibariyle kredi borcu 100.000,00 YTL) nezdimizdeki mevzuat,hak ve alacağının bankamıza rehinli olması nedeniyle üzerine haciz tatbik edilememiştir. '' şeklinde icra dosyasına cevap verilmiştir. Sn.mntopcu, biraz önce konuyu Talih Uyar'dan inceledim.şimdi bankaya İİK 89/4 e göre tazminat davası açmam gerekiyor,(takibin yapıldığı yer İTM de) bu davada miktar belirtilecek herhalde. fakat bankanın cevabında mevduatta nekadar mevcut olduğu bildirilmemiş. müzekkere ile haciz tarihi itibariyle miktarı ve hesap hareketlerini banka Şb.nden istemelimiyim sizin yazılarınızı da okumuş durumdayım,sizin yolunuz genel haciz yolu ile olmuş, ne dersiniz bu konuda, sevgi ve saygılar |
09-09-2008, 16:30 | #55 |
|
Benım olayımda bankaya normal hacız tezkeresı yolladık,banka ıtıraz ettı bende ıcra dosyasına talep açarak rehin iddiasının istihkak ıddıası olduğunu mercıye resen gönderilmesi gerektiği şeklinde talep açtım yani İİK 96-97 prosedürü(fıkrı veren sayın mntopçudur)
İcra mahkemesi beni haklı buldu ve takıbın devamına karar verdi ve bankaya 7 günlük süre verdi istihkak davası açması için, banka davayı açtı ve mahkeme kısmı kabul kısmı red kararı verdi dosya Yargıtayda.. Bence siz banakaya icra dosyasından bir tezkere göndererek üzerinde rehin vb. hak iddia edilen miktarın ne kadar olduğunu sorun..Bu arada İİK 89/4 de dava açma ve ispat yükü sizde tabi ki dava harcını yatırmak size düşüyor.Harç miktarı borçlunun bankadaki mevcudu olacaktır.kolay gelsın.. |
10-09-2008, 09:29 | #56 |
|
bu arada ,89/1 haciz ihbarnamesine rağmen banka, mevcut hesaplara bloke koymamış,haciz koymamış,sıraya kaydetmemiş.haciz tatbik etmediğini beyan etmiş .bu husus tarafımıza ve banka aleyhine olarak birtakım avantaj sağlarmı.pratik bilgilerini paylaşacak arkadaşlara teşekkürler.
sevgi ve saygılar |
10-09-2008, 10:36 | #57 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, Bankaya gönderilen haciz ihbarnamesinde, "doğacak hak ve alacakların haczi" de istenmiş miydi? |
10-09-2008, 10:45 | #58 | |||||||||||||||||||||||
|
saygılar.. Sn.sailor'un da dediği gibi şu anda bankaya müzekkere ile mevduatların içeriğini,miktarını,kredi sözleşmesinin mahiyet ve tarihini, ve 2008/ağustos ve eylül aylarına ait hesap hareketlerinin bildirilmesini istemeyi düşünüyorum. ayrıca, haciz konulmadığı için 89/1 i terk edip, Sn.mntopçu'nun yolu olan normal haciz talebinde bulunmak bir diğer imkan. bu durumda da arada geçen sürede mevduatlar neoldu bilemiyorum. --89/1 haciz ihbarnamesine uymamak, diğer ifadeyle icra haciz emrine bankanın uymaması, cezai yoldan sıkıştırılmasına da imkan verecekmi....89/4 dışında... --bu durum bankanın kusurunu doğurmazmı ... |
10-09-2008, 12:15 | #59 | |||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım,
Alıntı:Yazan Av. Hakan EREN Sayın meslektaşım, Bankaya gönderilen haciz ihbarnamesinde, "doğacak hak ve alacakların haczi" de istenmiş miydi?
"Doğacak hak ve alacakların haczinin kabul görmemesini", icra müdürlüğünün böyle bir talebi reddetmesi manasında mı söylüyorsunuz yoksa kastettiğiniz ihbarnameye yanıt veren 3. şahsın doğacak hak ve alacakları dikkate almaması mıdır? |
10-09-2008, 14:50 | #60 |
|
geleceğe yönelik haciz yapılamayacağı,Yrg.kararlarının da bu yönde olmaları , haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle bankada mevcut duruma göre sonuç doğurması nedeniyle bu talebi yazmıyorum. aksi durum varsa elbette lehimize olur.
( bazı yönlerden istisnalar varsa da banka mevduatı vs. gibi durumda bu yönde olduğunu zannediyorum.) benim olayda, banka mevduatlara da haciz koymamış oysa hesapları bloke etmesi gerekirdi.kaldıki genel uygulama dışına da çıkmış ve kendi rehin hakkından sonra gelmek üzere dahi haciz koymamış. budurumda oluşacak alacaklının zararlarına karşı sorumlu duruma düşmelidir diye düşünüyorum(borçlunun hesaplarını çekmesi gibi) bu konuda ne düşünürsünüz.. saygılar |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
derdestlik itirazı ve karşı vekil ücreti | avukat erdoğan | Meslektaşların Soruları | 2 | 21-04-2010 16:53 |
ihtiyati haciz , icra takibi, yetki itirazı | av.naim | Meslektaşların Soruları | 13 | 18-12-2008 23:27 |
gm teminatlı bir borcun müt. kefiline karşı iht. haciz kararı alınır mı? | Av. Bonus Pater Familias | Meslektaşların Soruları | 9 | 20-06-2007 02:01 |
İhtiyati Haciz Nedeniyle Hazineye Karşı Tazminat | saime erdoğan | Meslektaşların Soruları | 1 | 15-03-2002 00:46 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |