Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

soybağının reddi konusunda ispat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-04-2014, 22:31   #1
elmas

 
Varsayılan soybağının reddi konusunda ispat

Soybağının reddi konulu başlıkların çoğunu okudum ama tam cevap bulamadım.YArdımcı olucak meslektaşlara şimdiden tşk ederim.
Müvekkil ve eşi 2 yıl önce boşanıyorlar ve 30 lu yaşlarda iki adet çocukları var. Çocuklarından biri müvekkili bir kaç ay evvel arayıp, annem babamızın sen olmadığını başkası olduğunu söyledi artık bizi arayıp sorma kardeşimi de arama diyor. Bunun üzerine müvekkil araştırmaya girişiyor ve çocukların başkasından olma ihtimali güçleniyor. Sorum şu nesebin reddi davası açıp dna testi istiycem fakat babanın bu olayı yeni öğrendiğini ve annenin başka erkeklerle ilişkisi bulunduğunu tanıkla nasıl ispat edicem. Fikir aldığım bir hakim tanık beyanı olmadan olmaz dedi. KAfam karıştı,telefonda oğlundan bu bilgiyi alan baba bu bilgiyi nasıl ve nezaman aldığını nasıl kanıtlayacak.Tanık bulmak imkansız gibi,sizce sadece dna testi istemek yeterli değil mi?
Old 09-04-2014, 09:56   #2
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Esasla usûl arasındaki farkı karıştırıyorsunuz . Dna testi istemek ; esasa ilişkin dayanağınız olacaktır ; ancak öncelikle , davanın hak düşürücü süre yönünden reddine engel olmanız gerekir . Bahsettiğiniz 30'lu yaşlardaki çocuklar , 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini göstermektedir ve durumda dava açmaktaki gecikmenizin haklılığını DNA ile değil tanıkla ispat edebilirsiniz .Fakat burada çocuğun tanıklığı mutlak şart değildir.Babanın araştırma yaptığını ve iddianın , gerçek olma ihtimalinin güçlendiğini belirtmişsiniz ,ki mezkûr araştırma başka kişiler nezdinde yapılmıştır ve o kişilerin şahitliğine başvurulabilinir.
Old 09-04-2014, 10:11   #3
Ahmet Merve Argun

 
Varsayılan 5 yıllık hak düşürücü süre yargıtayın kararı gereği kamu düzenine aykırılıktan uygula

Değerli meslektaşlarım
Soybağının reddi davasında öncelikle tanık dinletme zorunluluğu yoktur.
Ayrıca 5 yıllık hak düşürücü süre yargıtay kararları gereği kamu düzenine aykırı olduğundan dolayı uygulanmamaktadır.
Ayrıca okuduğumuz bir yargıtay kararında hakimin DNA testi yaptırmadan hüküm kurmuş olmasından dolayı yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
NOT: Bilgiler geçen ay açtığımız bir soybağının reddi davası dolayısıyla günceldir.
Saygılarımla...
Old 09-04-2014, 10:30   #4
arif sadi

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan arguns
Değerli meslektaşlarım
Soybağının reddi davasında öncelikle tanık dinletme zorunluluğu yoktur.
Ayrıca 5 yıllık hak düşürücü süre yargıtay kararları gereği kamu düzenine aykırı olduğundan dolayı uygulanmamaktadır.
Ayrıca okuduğumuz bir yargıtay kararında hakimin DNA testi yaptırmadan hüküm kurmuş olmasından dolayı yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
NOT: Bilgiler geçen ay açtığımız bir soybağının reddi davası dolayısıyla günceldir.
Saygılarımla...
Merhabalar.. Söz konusu yargıtay kararlarının esas karar vs numaralarını yazabilir misiniz ?
Şimdiden teşekkürler..
Old 09-04-2014, 12:43   #5
elmas

 
Varsayılan

5 yıllık hak düşürücü süre Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildi bundan haberdarım. Fakat durumu öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl geçip geçmediğini ispat etmek te gerekiyor. Tanık bunun için gerekli olur mu acaba.Sayın argunus,benim de çekincem aynen o, tanık bulamıyoruz ve mahkeme süreyi kanıtlayamadığımız için davanın esasına girmez ve DNA testi yaptırmazsa diye düşünüyorum. Ama elinizde böyle bir karar varsa mümkünse numarasını verebilirmisiniz. Bir de siz davanızda delil olarak ne sundunuz,davayı baba mı açtı?
Old 09-04-2014, 13:00   #6
Ahmet Merve Argun

 
Varsayılan Soybağinin Reddi

Davamızda müvekkilimiz davacı babaydı.Delil olarak herhangi bir tanık göstermedik fakat daha önce çocuğun gerçek babasının başka bir mahkeme önünde çocuğun kendisinden olduğunu ikrar ettiği bir tutanak sunduk.
1 Yıllık süre konusuna gelince; çocuk babanın nüfusuna kaydedilmişti, biz babanın son 1 yıl içerisinde nüfus kayıtlarını incelemesi sonucu öğrendiğini bildirdik.
Sizin olayınızda (kamu düzeni ile de ilgili olduğunu düşünerek) babanın bizimkinde olduğu gibi herhangi bir şekilde resmi belgelerden öğrenme ihtimali olmadığını varsayarsak DNA testinden başka bir ispat aracı yokmuş gibi gözüküyor.Sanırım hakim bu hususu da göz önüne alacaktır.
Ayrıca gerçek baba olmadığını öğrenmesinin üzerinden 1 yıldan fazla bir süre geçtiğinin aksini de karşı tarafın ispatlaması zor olacaktır kanısındayım.
Saygılarımla
Old 09-04-2014, 13:08   #7
Ahmet Merve Argun

 
Varsayılan Yargitay Kararlari Soybağinin Reddi Ile Ilgili

HGK 2004/2554 E., 2004/742 K., 22.12.2004 T.
2.HD.2010/8060 E., 2010/20946 K., 13.12.2010 T.
2.HD.2008/13514 E.,2009/17075 K., 12.10.2009 T

Elmas ve Askisla arkadaşlar bu kararlarişinize yarayabilir.
Saygılarımla
Old 09-04-2014, 14:33   #8
elmas

 
Varsayılan

"Soybağının reddi istenen davalı Sevgi 22.07.1983 doğumludur. Davacı, Sevgi'nin kendi çocuğu olmadığını, diğer çocuğu Emel'in ölümünden sonra öğrendiğini iddia etmiş ve bu husus dosyadaki delillerle kanıtlanmıştır. Emel 12.09.2006 tarihinde ölmüştür. Dava ise 18.07.2007 tarihinde açılmıştır. Buna göre dava, öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık süre içinde açılmış olup, süresindedir."

bu kararı görmüştüm,ama dediğim gibi dosyadaki delillerle kanıtlanmıştır diyor sanırım davacı iddiasını ispat etmeli kuralı uygulanıyor,karşı tarafın aksini ispat etmesi aranmıyor gibime geldi.
Old 09-04-2014, 14:41   #9
elmas

 
Varsayılan

argunus diğer iki kararı bulamadım maalesef,sizde kararlar var mı ,ispata ilişkin işimize yarayacak bir husus varsa çok sevinirim,bu yüzden davayı dahi açmaya elim gitmiyor.
Old 09-04-2014, 15:06   #10
Ahmet Merve Argun

 
Varsayılan Soybağinin Reddi

Sayın ELMAS
Geçen ay açtığımız davada biz de 1 yıllık hak düşürücü süre konusunda sıkıntı yaşamıştık, şöyle ki;
Bizim müvekkil de (davacı baba) aslında çocuğun kendi nüfusuna kaydolduğunu son 1 senelik zaman zarfından daha uzun bir sürede öğrenmiştir. Fakat dava açmakta geciktiği için biz son 1 sene içerisinde öğrendiğinden bahisle davamızı açtık ve takdiri hakime bıraktık.Delil olarak da mezkur süre içerisinde alınmış bir nüfus kaydı örneğini ve bundan 5 sene önce yukarıda bahsettiğim mahkemede verilen ikrarın bulunduğu duruşma tutanağını ekledik.
Siz de son 1 yıl içerisinde öğrenilmiş olarak bir dayanak gösterebilirseniz (ki bahsettiğiniz telefon konuşması olabilir)davanızı açabilirsiniz kanısındayım. Yine diğer taraftan anladığım kadarıyla babaya çocuğundan gelen telefon olmasaydı babanın gerçek baba olmadığını anlaması hemen hemen imkansızdı.
Davamızın ilk duruşması Haziran ayında olacak gelişmelerden haberdar edebilirim. Yargıtay kararlarını da ekleyeceğim.
Old 09-04-2014, 15:10   #11
elmas

 
Varsayılan

Çok tşk ederim, valla sıkıntıya soktu bu dosya beni, müvekkile dedimki tanık bulmak zorundayız,yoksa davamız reddedilebilir,müvekkil de yazık vazgeçelim açmayalım diyo adam davadan vazgeçecek benim pimpiriğim yüzünden,yardımlarınız için tşk ederim.
Old 09-04-2014, 15:20   #12
Ahmet Merve Argun

 
Varsayılan Soybağinin Reddi Yargitay Kararlari

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/8060
K. 2010/20946
T. 13.12.2010
• SOYBAĞININ REDDİ İSTEMİ ( Koca Davayı Doğumu ve Baba Olmadığını veya Ananın Gebe Kaldığı Sırada Başka Bir Erkek İle Cinsel İlişkide Bulunduğunu Öğrendiği Tarihten Başlayarak Bir Yıl İçinde Açmak Zorunda Olduğu )
• DAVA AÇMA SÜRESİ ( Soybağının Reddi İstemi - Koca Davayı Doğumu ve Baba Olmadığını veya Ananın Gebe Kaldığı Sırada Başka Bir Erkek İle Cinsel İlişkide Bulunduğunu Öğrendiği Tarihten Başlayarak Bir Yıl İçinde Açmak Zorunda Olduğu )
• HAKLI NEDEN ( Soybağının Reddi İstemi - Gecikme Haklı Bir Nedene Dayanıyorsa Soybağının Reddiİle İlgili Bir Yıllık Süre Bu Sebebin Ortadan Kalktığı Tarihten Başlayacağı )
4721/m.289
ÖZET : Dava, soybağının reddi istemine ilişkindir. Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır.
Gecikme haklı bir nedene dayanıyorsa soybağının reddi ile ilgili bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten başlar. Taraflardan gecikmenin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı konusundaki delilleri sorulup, gösterdikleri takdirde toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih ve numarası gösterilen hüküm davalı Nazife tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; duruşma giderlerinin yatırılmadığı dosya içerisinde bulunan 30.4.2010 tarihli tutanaktan anlaşılmakla, duruşma istemininreddine ( HUMK.md.438/1 ) karar verilip, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava 05.5.1987 doğumlu Habibe'nin soybağının reddi istemine ilişkin olup 03.5.2001 tarihinde açılmıştır.
Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır ( TMK.md.289/1 ).
Gecikme haklı bir nedene dayanıyorsa soybağının reddi ile ilgili bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten başlar. ( TMK.md.289 /son ) Taraflardan gecikmenin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı konusundaki delilleri sorulup, gösterdikleri takdirde toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Taraflar delil listesinde tanık deliline de dayanmışlardır. Bu tanıkların dinlenilmelerinden açıkça vazgeçilmemiştir. Tarafların gösterdikleri tanıkların usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenilmeleri gerekirken, bu yön gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/10902
K. 2011/11543
T. 5.7.2011
• SOYBAĞININ REDDİ DAVASI ( Uzun Seneler Önce Tarafların Kadının Zinasına Dayalı Olarak Boşandıkları/Bu Davayı Açmadan Kısa Bir Süre Önce Dedikoduların Artması Sonucu Davacının Baba Olmadığını Öğrendiği İddiası - Davanın Kabul Edileceği )
• BOŞANMANIN ZİNA SEBEBİNE DAYANMASI ( Uzun Yıllar Önce Tarafların Boşandıkları - SoybağınınReddi Davası Açan Babanın Baba Olmadığını Yeni Öğrendiği )
• BABA OLMADIĞINI UZUN SENELER SONRA ÖĞRENME ( Soybağının Reddi Davası/Uzun Seneler Önce Tarafların Kadının Zinasına Dayalı Olarak Boşandıkları - Davacının Dedikoduların Sonucu Baba Olmadığını Öğrendiği/Soybağının Reddine Karar Verileceği )
• UZUN SENELER SONRA SOYBAĞININ REDDİ DAVASI AÇILMASI ( Tarafların 31 Yıl Önce Zina Sebebiyle Boşandıkları - Davacının Baba Olmadığını Dava Açmadan Kısa Bir Süre Önce Dedikoduların Artması Sonucu Öğrendiği )
4721/m. 289
743/m.129
ÖZET : Dava, soybağının reddine ilişkindir. Dava, kadının zinasına dayalı boşanma kararının kesinleştiği tarihten yaklaşık otuz bir yıl sonra açılmıştır. Davacı, durumu dava açmadan kısa bir süre önce dedikoduların artması sonucu öğrendiğini açıklamıştır. Soybağının reddi kararı hukuka uygundur.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre,
SONUÇ : Yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY : Boşanma kararı, davalı Hatice'nin zinasına ( TMK. md. 129 ) dayanmaktadır. Bu durumda davacı, davalı ananın gebe kaldığı dönemde bir başka erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu en geç boşanma kararıyla öğrenmiş demektir. Koca soybağının reddi davasını, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. ( TMK.md.289/1 ) Bu süre hakdüşürücü süre olup, hakim tarafından resen dikkate alınır. Dava boşanma kararının kesinleştiği tarihten yaklaşık otuz bir yıl sonra açılmıştır. Gecikmenin haklı sebebe dayandığı da ispatlanamadığına göre davanın hak düşürücü süre ( TMK. md.289 ) geçtiğinden reddigerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple değerli çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY : Soybağının reddi davası açabilmek için Türk Medeni Kanunu'nun 289. maddesinde bir yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür.Yasada bu bir yıllık sürenin geçirilmiş olması ve gecikmenin haklı bir sebebe dayanması halinde; bu sebebin ortadan kalkmasından itibaren bir yıl içinde dava açılmasına da olanak tanınmıştır.Yasadaki “gecikmedeki haklı sebep”; geç öğrenmek olgusu olmayıp, öğrenmeye olanaksız kılacak savaş, deprem, yurt dışında bulunma gibi bir olağanüstü olaydır. Kayden çocukların babası gözüken davacı eşinin Hilmi adlı kişiyle ilişki kurduğunu 1977 yılında açtığı ve boşanmayla sonuçlanan davada ileri sürmüştür. Aradan 31 yıl geçtikten sonra soybağının reddi davasını açmıştır. Davacı, yukarıda açıklandığı şekilde gecikmeyi haklı kılan bir sebebin varlığını ileri sürmüş değildir. Davacı, durumu dava açmadan kısa bir süre önce dedikoduların artması sonucu öğrendiğini açıklamıştır. Diğer yandan, yasa koyucunun bir yıllık kısa bir hak düşürücü süre öngörmesi karşısında; 31 yıl sonra açılan soybağının reddi davasının dinlenirliği; yasa koyucunun kısa süre öngörme amacıyla bağdaşmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle reddin ve bu yüzden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/2-554
K. 2004/742
T. 22.12.2004
• NESEBİN REDDİ DAVASI ( Hak Düşürücü Süre - Hak Düşürücü Süreden Sonra Haklı Sebebe Dayanarak Dava Açılıp Açılamayacağı - Davacının Çocuğun Babası Olmadığını Öğrenmesine Boşandığı Eşinin Engel Olduğu İddiası )
• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Nesebin Reddi Davasında - 5 Yıllık Azami Sürenin Dolmasından Sonra Haklı Nedene Dayanarak Dava Açılıp Açılamayacağı )
• HAKLI NEDENLE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE DOLDUKTAN SONRA DAVA AÇILMASI ( Nesebin ReddiDavasında - Davacının Çocuğun Babası Olmadığını Öğrenmesinin Boşandığı Eşinin Davranışları Nedeniyle Geciktiği İddiası )
• ÇOCUĞUN BABASI OLMADIĞINI BOŞANDIĞI EŞİNİN DAVRANIŞLARI NEDENİYLE GEÇ ÖĞRENDİĞİNİ İDDİA EDEN DAVACI ( Nesebin Reddi Davasını Hak Düşürücü Süre Geçtikten Sonra Açıp Açamayacağı )
• SOYBAĞININ REDDİ DAVASI ( Hak Düşürücü Süre - Hak Düşürücü Süreden Sonra Haklı Sebebe Dayanarak Dava Açılıp Açılamayacağı - Davacının Çocuğun Babası Olmadığını Öğrenmesine Boşandığı Eşinin Engel Olduğu İddiası )
• DOĞUMDAN BAŞLAYARAK 5 YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İÇİNDE AÇILMAYAN NESEBİN REDDİDAVASI ( Davacının Hak Düşürücü Süreden Sonra Haklı Sebebe Dayanarak Dava Açabileceği )
743/m.242,246
4721/m.289
ÖZET : Dava, soybağının reddi istemine ilişkindir. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 289. maddesinin soybağının reddi davasında öngördüğü bir ve beş yıllık hak düşürücü sürelerin gerçekleşmesinden sonra haklı bir sebebe dayanılmak suretiyle dava açılabilmesinin olanaklı olup olmadığı noktasındadır. Yerel mahkeme, her halde beş yıllık sürenin geçmesinden sonra dava açılamayacağını öngörmekte; Özel Daire ise, 289. maddenin son fıkrası uyarınca, haklı nedene dayanıldığı iddiası ileri sürüldüğünde, şartların tahakkuk etmesi halinde işin esasına beş yıldan sonra da girilebileceğini kabul etmektedir. Baba nesebin reddi davasını, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkekle cinsi ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, her halde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açmak zorundadır. Dava açmadaki gecikme haklı bir nedene dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olaya bakıldığında; taraflar 28.2.1996 tarihinde evlenmişler, küçük İrem Nur 4.8.1998 tarihinde doğmuş olup, yanlar 4.5.1999 tarihinde boşanmışlardır. Boşanma ilamında çocuk anneye bırakılmış, davacı baba, uzun süre tüm uğraşlarına rağmen çocukla görüştürülmediğini, açtığı velayetin kendisine verilmesi davasının reddedildiğini, daha sonra ortaya çıkan dedikodular nedeniyle icra aracılığıyla çocuğu teslim alıp, hemen DNA testi yaptırdığını ve baba olma olasılığının % 0 olduğunu yeni öğrendiğini, gecikmesinin haklı nedene dayandığını ileri sürmüş, yerel mahkeme, davacının gecikmesinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığını irdelemeye gerek görmeksizin, salt beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması yüzünden, davanın esasına girmeyerek redde karar vermiştir. Özel Daire ise, davacının davayı açmakta haklı nedene dayandığı iddiası yönünden delillerin toplanıp 289. madde şartlarının tahakkuku halinde işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Yerel mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki ""nesebin reddi"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Hatay Üçüncü Asliye Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 10.10.2003 gün ve 474-543 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.2.2004 gün ve 879-1869 sayılı ilamı ile,
( ...1- Dava 4.8.1998 doğumlu İrem'in soybağının reddi davası olup mahkemece 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 289. maddesi uyarınca çocuğun doğumundan dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 289. maddesi gereğince davalı tarafından haklı bir sebebe dayanarak küçüğün kendi çocuğu olmadığını 15.7.2003 tarihli Acıbadem Merkez Laboratuarından aldığı raporla öğrendiğini iddia edip davayı öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 14.8.2003 tarihinde açmıştır. Şu halde, davacının dava açmak konusunda haklı sebebe dayandığı iddiası yönünden taraf delillerinin toplanıp 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 289. maddesi şartlarının tahakkuk etmesi halinde işin esas yönünden inceleme yapılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süreden davanın reddi doğru bulunmamıştır.
2- 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur... )
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, soybağının reddi istemine ilişkindir.
A- Davacının isteminin özeti; davacı, 14.8.2003 tarihli dava dilekçesi ile, davalı ile 28.2.1996 tarihinde evlendiklerini, 4.8.1998 tarihinde müşterek çocukları İrem'in dünyaya geldiğini, 4.5.1999 tarihinde boşandıklarını, çocuğun velayetinin anneye bırakıldığını, davalının yıllarca çocuğu kendisinden kaçırıp göstermediğini, çocuğun nesebinden şüphelenmesi nedeniyle bir fırsatını bulup, onu İstanbul'a götürüp DNA testi yaptırdığını ve çocuğun kendisinden olmadığını öğrendiğini ileri sürerek, küçük İrem'in soybağınınreddine, baba hanesindeki nüfus kaydının silinerek, anne hanesine nüfusa kaydedilmesine karar verilmesini istemiştir.
B- Davalının cevabının özeti; davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
C- Yerel mahkemenin ilk kararının özeti; Yerel mahkeme, ""Dava Türk Medeni Kanunu'nun 289. maddesinde yer alan nesebin reddi davası olup, davanın ( ...her halde doğumdan başlayarak 5 yıl içerisinde açılması ) gereklidir. Bu süre hak düşürücü süredir. Küçük İrem'in doğum tarihi 4.8.1998 olmasına göre davanın 5 yıl dolduktan sonra açıldığı anlaşılmıştır. Açılan davanın hak düşürücü süre geçmiş olması şekliyle reddine"" karar vermiştir.
D ) Temyiz Evresi, Bozma ve Direnme: Davacının temyizi nedeniyle hükmün Özel Dairece, yukarıya aynen alınan kararda belirtildiği gibi, davanın haklı nedenini ortaya çıkmasından itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığından, davacının davayı açmakta haklı nedene dayandığı iddiası yönünden taraf delillerinin toplanıp TMK'nın 289. maddesi şartlarının tahakkuk etmesi halinde işin esası yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekçesiyle bozulması üzerine yerel mahkeme davanın kanunda öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra açıldığına ilişkin gerekçesini tekrarlayarak ilk hükmünde direnmiştir.
Direnme kararı davacı tarafça temyiz edilmiştir.
E ) Gerekçe:
a- Türk Medeni Kanunu'nun ilgili 289. maddesi ve gerekçesi:
- Türk Medeni Kanunu'nun hükme dayanak yapılan ilgili maddesi başlığıyla birlikte aynen şöyledir:
""III. Hak düşürücü süreler
""Madde 289- Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, her halde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açmak zorundadır.
""Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.
""Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.""
Maddenin gerekçesinde ise ""Madde soybağının reddi davasının tabi olduğu süreyi, yürürlükteki Kanundan tamamen farklı bir şekilde yeniden düzenlemekte ve kısmen yürürlükteki Kanunun 242 ve 246 ncı maddelerini karşılamaktadır. Maddede İsviçre Medeni Kanununun 256 c maddesi hükmüne paralel bir düzenleme getirilmiştir.
Birinci fıkrada, yürürlükteki Kanunun 242 nci maddesinde yer alan ve davanın dokunduğu menfaatler açısından çok kısa bir süre olan bir aylık süre yerine ve 1984 tarihli Ön tasarının 224 üncü maddesindeki altı aylık süreden de farklı olarak, bir ve beş yıllık iki süre düzenlenmiştir. Bir yıllık süre kocanın, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır. Beş yıllık süre ise, her halde doğumdan itibaren işlemeye başlayacak olan bir süredir. Böylece koca, beş yıllık süre geçtikten sonra, bir yıllık süre henüz dolmamış yahut işlemeye başlamamış olsa bile, soybağının reddi davası açamayacaktır.
İkinci fıkrada, çocuğun dava hakkının tabi olduğu süre, çocuğa dava hakkı tanıyan 1984 tarihli Öntasarının 227 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünden de farklı bir şekilde hükme bağlanmıştır. Buna göre çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl dava açmak zorundadır.
Hem birinci ve hem de ikinci fıkrada düzenlenen süreler, hak düşürücü sürelerdir.
Üçüncü fıkrada ise, dava açmadaki gecikmenin haklı bir sebebe dayanması halinde, bir yıllık hak düşürücü sürenin bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağı hükme bağlanmıştır. Haklı sebebin neler olabileceği fıkrada belirtilmemiş, herhangi bir olayın haklı sebep oluşturup oluşturmadığını belirleme konusunda hakime takdir yetkisi verilmiştir."" denilmiştir.
b- Maddedeki sürelerin niteliği:
TMK'nın 289. maddesinin öngördüğü sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu, başlığından ve gerekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere tartışmasızdır. Bu niteliği itibariyle de re'sen gözetilmesi gerekir. Bir başka anlatımla itirazdır, hakim tarafından doğrudan doğruya göz önünde bulundurulması zorunludur.
c- Uyuşmazlık:
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 289. maddesininsoybağının reddi davasında öngördüğü bir ve beş yıllık hak düşürücü sürelerin gerçekleşmesinden sonra haklı bir sebebe dayanılmak suretiyle dava açılabilmesinin olanaklı olup olmadığı noktasındadır.
Bir başka ifadeyle yerel mahkeme her halde beş yıllık sürenin geçmesinden sonra dava açılamayacağını öngörmekte; Özel Daire ise 289. maddenin son fıkrası uyarınca, haklı nedene dayanıldığı iddiası ileri sürüldüğünde, şartların tahakkuk etmesi halinde işin esasına beş yıldan sonra da girilebileceğini kabul etmektedir.
d- Tartışma ve değerlendirme:
Konunun çözümü için öncelikle, önceki Medeni Kanunun ilgili hükmüne ve onun yanı sıra öğretiye bakmakta yarar vardır.
Türk Medeni Kanunu'nun yürürlükten kaldırdığı 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 242. maddesi kocanın nesebin reddini, çocuğun doğduğunda muttali olduğu günden itibaren bir ay içinde isteyebileceğini amirdi ve yine Türk Kanunu Medenisi'nin 246. maddesi uyarınca ""Koca, sarahatan veya delaleten çocuğu tanıdıktan yahut bu babta muayyen müddet geçtikten sonra, red davası"" açamayacağını hükme bağlamıştı.
Yeni Medeni Kanunumuz ise bu konuda 289. madde ile değişik bir kural getirmiş, ilk fıkrasında kocanınsoybağının reddi davasını, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, her halde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açmak zorunda olduğunu kabul etmiştir.
Öğretide ilk fıkranın Öngördüğü bu bir ve beş yıllık iki sürenin ilki nispi, ikincisi ise mutlak süre olarak tanımlanmaktadır ( Prof. Dr. Bilge Öztan, Aile Hukuku, 5. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara 2004, sh. 530; Prof. Dr. Gökhan Antalya, Soybağının Reddine İlişkin Dava Sürelerini Haklı Sebeplerle Uzaması İsimli Makale ).
Ancak maddenin son fıkrası, yukarıda da belirtildiği üzere, gecikmenin haklı bir sebebe dayanması halinde bir yıllık sürenin bu sebebin ortadan kalktığı tarihten başlayacağı şeklinde bir başka kural daha getirmiştir.
Genel Kurul görüşmelerinde çoğunluk düşüncesi bu hükmün; bir ve beş yıllık sürelerin geçirilmesinden sonra da, bir başka deyişle ilk fıkradaki nispi ve mutlak sürelerin haklı bir nedenle, örneğin babanın ağır hastalığı, ayırtım gücünü belli bir dönem için yitirmesi, hapiste bulunması, çocuğunun olmasının olanaksızlığını daha sonra öğrenmesi, savaş nedeniyle esir kalması, uzun süreli yolculuğa çıkması ve bunun gibi sebeplerle kaçırılmış olması durumunda da uygulanabileceği, kanun koyucunun bunu amaçladığı son fıkranın konuluş gayesinin bu olduğu yolunda olmuştur.
Nitekim öğreti de bu hükmün böyle anlaşılması gerektiği yolundadır ( Öztan, age sh. 530; Yrd. Doç. Dr. Mehmet Besir Acabey, Soybağı, Güncel Hukuk Yayınları, İzmir 2002 sh: 151 vd. ).
Hangi sebeplerin gecikmeyi haklı kıldığı hususu ise, madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere, hakimin takdir yetkisine mevdudur.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; taraflar 28.2.1996 tarihinde evlenmişler, küçük İrem Nur 4.8.1998 tarihinde doğmuş olup, yanlar 4.5.1999 tarihinde boşanmışlardır. Boşanma ilamında çocuk anneye bırakılmış, davacı baba, uzun süre tüm uğraşlarına rağmen çocukla görüştürülmediğini, açtığı velayetin kendisine verilmesi davasının reddedildiğini, daha sonra ortaya çıkan dedikodular nedeniyle icra aracılığıyla çocuğu teslim alıp, hemen DNA testi yaptırdığını ve baba olma olasılığının % 0 olduğunu yeni öğrendiğini, gecikmesinin haklı nedene dayandığını ileri sürmüş, yerel mahkeme, davacının gecikmesinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığını irdelemeye gerek görmeksizin, salt beş yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması yüzünden, davanın esasına girmeyerek redde karar vermiştir.
Özel Daire ise, davacının davayı açmakta haklı nedene dayandığı iddiası yönünden delillerin toplanıp 289. madde şartlarının tahakkuku halinde işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Yerel mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk oylamada çoğunluk sağlanamadığından 22.12.2004 gününde ikinci oylamada oyçokluğu ile karar verildi.

Sayın ELMAS

Yukarıdaki Yargıtay Kararlarında 1 yıllık hak düşürücü sürenin haklı sebeple geçirilmesi halinde, haklı sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren sürenin başlaması gerektiği hususunda içtihat var.Belki işinize yarayabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Soybağının Reddi Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 7 30-01-2019 10:39
soybağının reddi kayyım av.23 Meslektaşların Soruları 4 11-04-2012 08:51
Soybağının reddi lawyer1502 Meslektaşların Soruları 2 15-09-2011 18:27
soybağının reddi advocat63 Meslektaşların Soruları 2 03-03-2008 20:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05127811 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.