23-02-2007, 22:30 | #1 |
|
Lazca Dava Dilekçesi ve dilekçenin geçerliliği
Dava dilekçeleri çok önemlidir. O nedenle bu konuda kafama takılan bazı hususları paylaşmak istiyorum:
Diyelim ki;Lazca bir dava dilekçesi hazırladık ve mahkemeye verdik.Bu lazca hazırlanan dava dilekçesinde, a) Davacının Adı soyadı var,Ancak;Adresi yok, Vekilinin ise adresi var. b) Davalı ise gösterilmemiş,ancak, açıklamalar kısmında hem kime dava açıldığı belli hemde adresleri açıkça yazılmış c) Dava konusu ise sadece bu bir alacak davası denmiş d) açıklamalar kısmında ise: Şu adreste oturan (b), benden 1000ytl aldı ama geri vermedi,geri vermesini istiyorum,dendi,sadece,başka hiçbir ifade yok, neticei talep kısmında 1000ytlnin davalıdan alınarak tarfıma verilmesini talep ederim denmiş,başkaca bir ifade yok e) Hukuki sebep kısmı yok f) deliller ise; her türlü delil denmiş g) ve davacı vekili imza atmayı unutmuş. h) Cevap süresi 5 gün denmiş Bu dava dilekçesini bütün unsurlarıyla değerlendirebilir misiniz? Türkçe yazılmak zorundamıdır? adres olmak zorunda mıdır? Davalı gösterilmezse ne olur?gibi Bütün bunları ilk itiraz olarak mı ileri sürecek yoksa mahkeme re'sen mi dikkate alacak? Bu hususları tartışabiliriz,ne dersiniz? |
24-02-2007, 01:22 | #2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Esasen kanun gereği, hem davacı ve hem de vekilinin ad-soyad ve adresinin açık bir şekilde yer alması gereklidir. "Dava dilekçesinde, davacının adresi yoksa; davalı, dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlık buluduğunu bildirerek ilk itirazda bulunabilir.(m.187/7) Bunun üzerine, mahkeme, dava dilekçesinin iptaline karar verir.(m.193) Fakat davacı ek bir dilekçe ile adresini mahkemeye bildirirse, bununla dava dilekçesindeki noksanlık tamamlanmış olur ve artık dava dilekçesinin iptaline karar verilemez. Davacı, davasını vekil (avukat) vasıtasıyla açmakta ise, dava dilekçesinde ayrıca vekilin adı, soyadı ve adresinin de gösterilmesi gerekir.(m.179/1)" BAKİ KURU
Dava dilekçesinin belli bir formatının olmadığını; illaki davalı taraf:ad-soyad ve adres şeklinde yazılmasının şart olmadığını, arz-ı hal'de; karşı tarafın ve adresinin net bir şekilde anlaşılır olmasının yeterli olduğunu düşünüyorum. Ancak vekil eliyle yürütülen bir davada, hakimin başkaca bir müeyyide uygulayamasa bile serzenişe haklı olacağını da. "Dava dilekçesinde, davalının (ve varsa kanuni temsilcisinin) adı, soyadı ve adresinin yazılı olması gerekir. Davalının adresi bilinmiyor ise, davacı, dava dilekçesine davalının adresini yazamaz. Bu halde, dava dilekçesi davalıya ilanen tebligat yolu ile tebliğ edilir. (Teb.K. m.28-30 Teb.Tüz. md46-50)" BAKİ KURU
Dava konusunun yani ihtilafın hukuki tavsifini yapmak görevi, hakime ait olduğundan; bu konuda açıklama yapılmamış olmasının veya yanlış tasvirin önemli olmadığını, sadece mamelek hukukundan doğan davalarda müddeabihin değerinin gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. "..anlaşılır biçimde kısaca dava konusunun yazılması gerekir. (HUMK. M.179/2) mesela, '550.000 liralık alacak davasıdır' gibi.", "... mamelek hukukundan doğan davalarda, davacının dava dilekçesinde müddeabihin değerini (para olarak) göstermek zorunda olduğu...", "Davacı, dava dilekçesinde hukuki sebeplerin (kanun hükümlerinin) özetini bildimelidir. (m.179/4) Fakat, bu dava dilekçesinin zorunlu bir unsuru değildir. Yani, dava dilekçesinde hukuki sebeplerin gösterilmemiş olmasının bir müeyyidesi yoktur. Çünkü:Hakim, Türk kanunlarını kendiliğinden uygulamakla hükümlüdür. (m.76)" BAKİ KURU
"Dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde, davacı, neye karar verilmesini istiyorsa (davalının neye mahkum edilmesini) istiyorsa onu (açık bir şekilde) yazar." "Esasen, talep sonucu daa dilekçesinin en önemli bir unsurudur ve talep sonucu içermeyen bir dilekçe, dava dilekçesi olarak nitelenemez" "Talep sonucu çok açık bir şekilde yazılmalıdır. (m.179/5)" "Talep sonucu açık değilse, mahkeme davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır (m75/II)"
"Dava dilekçesinin altı, davacı veya vekili tarafından imza olunur. (m.179/7)" BAKİ KURU
"... cevap süresinin dava dilekçesinde gösterilmemiş olması, bir kanuni noksanlık sayılmaz ve dava dilekçesinin iptalini gerektirmez." BAKİ KURU
Sanırım asıl murad olan soru bu:Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçe'dir. Resmi kurum ve kuruluşlarda geçerli olan resmi yazışma dili de Türkçe'dir. Dilekçeniz de, kanaatimce işbu nedenle reddolunmalıdır.
Tüm bu cihetler davalı yanca ilk itiraz olarak ileri sürülebilecektir. Mahkeme dava dilekçesindeki eksiklikleri tamamlaması için tarafınıza süre verecektir. Verilen süreye rağmen usuli eksiklikler tamamlanmazsa; dava dilekçenizin bu nedenle iptaline karar verilecektir. ".. bu kayıtlardan hukuki sebepler ile cevap süresi, kanunda yazılı olmasına rağmen, dava dilekçesinin zorunlu unsurlarından değildir. Bu nedenle, dava dilekçesinde hukuki sebepler ile cevap süresinin yazılı olmaması halinde, davalı, dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlıklar olduğu gerekçesiyle ilk itirazda bulunamaz ve mahkeme dava dilekçesinin iptaline karar veremez. Bunlar dışındaki kayıtlar dava dilekçesinin zorunlu unsurlarıdır. Bu nedenle, dava dilekçesinde bu kayıtlardan birinin noksan olması halinde, davalı, dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlık bulunduğu ilk itirazını yapabilir ve bunun üzerine mahkeme dava dilekçesinin iptaline karar verebilir." BAKİ KURU Saygılarımla. Doktrinel açıklamalar sonradan eklenmiştir. Baki Kuru-Medeni Usul Hukuku-Syf.278-289 |
24-02-2007, 01:37 | #3 |
|
Peki ilk itiraz olarak ileri sürülmezse, hakim cevap süresi geçtikten sonra re'sen eksiklikleri tamamlatabilir mi?
|
24-02-2007, 02:06 | #4 |
|
Re'sen yapabilir hatta yapmalıdır kanaatindeyim, ancak şu an gerekçelendirem. Bilahare ekleme yapmak hakkım mahfuzdur.
|
24-02-2007, 13:21 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Bu durumda ilk itirazın bir anlamı var mı? Yani re'sen tamamlatılabiliyorsa; ilk itiraz olarak ileri sürülebilir,hükmünün bir anlamı yoktur,diye düşünüyorum.Acaba kanun koyucu neyi amaçlamış olabilir? |
24-02-2007, 14:53 | #6 |
|
Aynı olayı bir ingilizin İngilizce verdiği dilekçe bakımından değerlendirelim:
Hakim dilekçelerdeki eksikliği gidermesi için (adres ve türkçe tercüme gibi) süre vermelidir diye düşünüyorum. Eksiklikler giderilebilecek niteliktedir. Buna rağmen usulü eksiklik giderilmezse dava bu nedenle reddedilir düşüncesindeyim. |
24-02-2007, 16:28 | #7 |
|
Sayın jan dark,
Yaptığınız eklemeler için teşekkür ederim. Burada krtik soru şu: İlk itiraz süresi geçerse mahkeme re'sen incelemeyeceği için lazca yazılmış imzasız ve davalısı olmayan bir dilekçe geçerlidir midir? Sayın Tikici, Lazca değil de ingilizce olunca cevap değişiyor mu? Yoksa lazca diye bir dil mi yok? Ayrıca, hakim eksiklikleri gidermesi için re'sen mi yoksa itiraz üzerine mi süre verir?Yani Humk.m.187-7nin bir anlamı var mı? |
24-02-2007, 16:59 | #8 |
|
Bir İngiltere vatandaşının, Türkiye'de açacağı davada, Türkçe bilmediği için İngilizce dille vereceği dilekçeyi anlayabilirim. Burada mütekabiliyet, devletler arası uygulamalar, anlaşmalar vesair de işin içine girebilir çünkü ve daha geniş bir zaviyeden bakmayı icap ettirebilir. Türkçe'ye tercüme edilmesi için süre verilmeli ve gereği ona göre yapılmalıdır kanaatimce.
Ancak Lazca'ya aynı statüyü tanırsam; olmayan ülkelerin hatta artık olmayan kavimlerin dillerine de aynı statüyü tanımam gerekir ki; bu işin sonu yok. İş Latince'ye, Hiyeroglife kadar gider. Dolayısıyla Lazca dilekçe kesinlikle reddetmelidir. İlk itiraza da gerek yoktur. Resmi dilin Türkçe olması gereğince olması gerekenin bu olması bir yana hem hakim, hem davalı Türkçe'den başka dil bilmiyorsa yargılama nasıl devam edecek? Tercüme külfetini adalet teşkilatına veya davalıya mı yükleceğiz? Şimdi dava dilekçesindeki bu tip noksanlıklardan bazılarının zorunlu olmadığını gördük. Bunlar bakımından soruyu incelemeye gerek yok. Ancak zorunlu olan cihetler bakımından ise; bazılarını hakim kendiliğinden de yani re'sen de tamamlatmak zorundadır. "Örneğin talep sonucu açık değilse, mahkeme, davacıya talep sonucunu açıklatmalıdır. (m.75/II) Bu hükümde, hakim müphem ve çelişik gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebilir denmekte ise de, bunu sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir ödev olarak anlamak gerekir." BAKİ KURU-A.g.e Sayın korayad, Sorunuzun son hali ile cevabım; kesinlikle geçerli değildir. Davada davalı taraftır. Taraf ise dava şartlarındandır ve hakimin re'sen gözeteceği bir cihettir. Buradaki noksanlık varsa zaten bunu ilk itiraz olarak ileri sürecek kişi de ortada yoktur ki; bu ilk itiraz hakkını nasıl kullansın! İmza da bağlayıcı iradenin ifşası anlamında zaruridir, kanaatimce. Dahası 75/II gereği talep ile dahi ilişkilendirilerek, hakim tarafından her daim ikmali talep edilebilir. Dil konusunda zaten girizgahta açıklama yapmıştım. Özetle bence de İngilizce ile Lazca arasında durum değişir. Bir devletin diline daha müsamahakar olunabilirken diğerine (herhangi bir devletin dili olmayan dile) aynı toleransa gerek yoktur ve nihayetinde İngilizce olan dahi Türkçeleştirildikten sonra işleme konulacaktır. Aksi halde o da reddolunmalıdır. HUMK. 187/7'nin 75 ile birlikte anlamı vardır kanaatimce. Saygılarımla. |
24-02-2007, 17:08 | #9 |
|
iyi ki,kürtçe dememişim ya değilse siyasi bir tartışmaya dönüşebilirdi.
(Ayrıca,Davalı gösterilmemiş derken ilk soru kapsamında davalı olmazsa,yani davalı diye gösterilmeyip;açıklamalar kısmında davalı olduğu anlaşılması durumunda..) |
24-02-2007, 17:13 | #10 |
|
Sayın korayad,
Evet iyi ki dememişsiniz! Ancak en azından benim açımdan siyasi tartışmaya dönüşmezdi. Çünkü tamamen hukuk mantığım ile cevap veriyorum. Ve niye ısrar ediyorsunuz ki; davalı cihetinde. Eğer dava dilekçesi içeriğinden anlaşılıyorsa; davalı gösterilmiştir, bu anlamda eksiklik yoktur demektir bu. Adrese dahi gerek yoktur dava dilekçesinde. Tamamlanacak bir husus da yoktur o zaman. Saygılarımla. |
24-02-2007, 17:29 | #11 |
|
Sayın jan Dark,
Dil konusundaki yorumlarınıza katılamıyorum ve bu konudaki yorumlarınızı üzülerek okuduğumu itiraf etmeliyim.(ikinci itirafım oldu.) Bence dava dilekçesinin dili ingilizce olmuş, lazca olmuş, kürtçe olmuş, farketmez. Sonuç üçünde de aynıdır. Yani mahkeme türkçeye çevirmesi için davacıya süre verir. Şimdi ingilizce yazılırsa bilmem ama lazca kesinlikle olmaz, demek hukuktan uzaklaşmak demektir.Bir takım hasasasiyetlerimiz olabilir(ki inanın benim çok fazladır bu konuda) ama bu hukuktan uzaklaşmamızı gerekli kılmaz. Eğer bir ayrıcalık olacaksa da kendi topraklarımızda konuşulan dillere bu ayrıcalığa tanımamız lazım,elin ingilizine değil... |
24-02-2007, 17:45 | #12 |
|
Sayın korayad,
Ben o üstünlüğü elalem veya toprağımın insanı anlayışına göre değil, devlet kurumuna göre tanıdım. Devlet de hukuktan çok uzağa düşmez kanaatimce. Ayrıca elin İngilizi ne bilsin buradaki adli uygulamayı ama kendi toprağımda yaşayıp farklı konuşan kişi zaten muhtemeldir ki hem Türkçe'yi ve hem de adli usülü bilmektedir. Sonuçta kurduğum mantık hakkaniyet duygumla da çelişmiyor o vakit. Sonuçta dilekçenin Türkçe'ye çevrilmesinde mutabık kaldığımız kaldığımıza göre; öyleyse sonucu belli bir duruma rağmen, Lazca dilekçe vermenin mantığı/amacı nedir ki? Bir cevap verebilir mi toprağımda yaşayanlar? Saygılarımla. |
24-02-2007, 18:18 | #13 | |||||||||||||||||||
|
Bu topraklarda yaşayan herkesin resmi dil türkçeyi bildiğini mi sanıyorsunuz.Yaşadığım bu şehirde türkçe bilmeyen bir yığın insan var: davalarda tercüman bilirkişi aracılığı ile dinlenmekte. Sadece devleti muhatap oamak, doğru bir yaklaşım olmasa gerek,en azından bir hukukçu açısından... Yok olmaya yüz tutmuş bir hindu kavminin dilinini bile herhangi bir devletin resmi dilinden farklı görmemek gerekir,kanaatimce. Saygılarımla |
24-02-2007, 18:48 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Sayın korayad,
Eğer böyle düşünüyorsanız; o zaman, farklı bir dilde verilen dilekçenin tercüme edilmesini, hiçbir şekilde kabul etmemeniz ve bu nazardan dava dilekçesinin iptal edilmesi sonucuna da karşı çıkmanız gerekmez mi? Bir tahvil durumu var ve bunu kabul ediyorsanız; devletin resmi dili söylemine zaten zımni onay ve dahası resmi dile üstünlük vermiş oluyorsunuz demektir bu. Ayrıca yurdum topraklarında yaşayan ve ancak Türkçe bilmeyenler, bu halde Türkçe bilmedikleri için farklı dille dilekçe versinler, sonra dönüp onun yeminli tercümesi ile uğraşsınlar, hem zaman ve hem de masraf kaybını göze alsınlar diyorsunuz ya; bu dolambaçlı yola gerek ne? Kendi meramını anlatabilecekleri biri tarafından başlangıçta tercüme yapılması ve dilekçenin olması gerektiği gibi verilmesi mantık yönünden daha pratik olmaz mı? Ayrıca formun devamı usül hukukundan öte; hukukçuluk anlayışı, hukuk felsefesi -ki; onların sitede ayrı alanları var- ve dahası siyasete -ki; sitede yasak- dönüşeceğinden; burada bir es vermeyi teklif ediyorum. Ne dersiniz? Saygılarımla. |
24-02-2007, 21:44 | #15 |
|
Ben dilekçenin dili konusunda Anayasamızın 3. maddesindeki remi dilin Türkçe olduğu yolundaki hükme değinmek istiyorum. Resmi dilin Türkçe olmasının anlamı devlet organları önünde konuşulan ve yazılan dilin Türkçe olması demektir. Mshkeme de devletin yargı organını oluşturduğuna göre dilekçenin dili mutlaka Türkçe olmalıdır. Ayrıca davacının, davalının adının belirtilmediği bir dilekçe kabul edilemez.
|
24-02-2007, 21:55 | #16 |
|
dıkkat dıkkat ....es e haddım olmayarak mudahale edıyorummm...
mahkemelerde kullanılan dil resmi dil olann Türkçedir.((Anayasa m 3 galıba))..durusma Türkçe olarak yapılr....dilekce ve lahiyalar Türkce olarak verilir...Türkceden baska bır dılle yazılmıs olan dılekce ve lahıyalar kabul edılemez...saygılar... |
24-02-2007, 22:14 | #17 |
|
Sayın Ayşe Erolal,
Estağfirullah ve değerli katkınız için teşekkürler! Ancak belirtmem gerekirse; forumun geldiği nokta itibariyle, tartışmanın artık olan üzerinden değil de -belki herkesin kendi zaviyesinden- olması gereken cihetine yöneleceğini düşündüğümden; verdiğim es tamamen bu vehime ilişkindir. Saygılarımla. |
24-02-2007, 22:21 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Jeanne Dar'c.... |
24-02-2007, 22:22 | #19 |
|
Söylesem tesiri yok, sussam gönlüm razı değil;ama susacam.
|
24-02-2007, 22:33 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Korayad... |
24-02-2007, 22:41 | #21 |
|
Sayın Eroral,
Bir sitem söz konusu değil; sadece Usul hukukunu tartışayım derken, dil konusuna fazla kaptırdık.Eğer usul hukuku yönünden tartışmaya devam etmek isterseniz, büyük bir memmunluk duyarım. Ayrıca,Alıntı yazı derken neyi kastettiğinizi anlamadım. Saygılarımla |
24-02-2007, 22:53 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Korayad zaten bastan berı usul hukukunu tartısmıyormuyuz... |
24-02-2007, 23:02 | #23 |
|
Sayın Av.Ayşe Eroral,
benim anlatmaya çalıştığım husus şu: Eğer bir hususu mahkeme re'sen ve yargılamanın heraşamasında talep olmadan dahi,inceleyebiliyorsa; ilk itiraz dememizin bir anlamı YOK! Çünkü ilk itirazlar yargılamanın her aşamasında (hatta ıslahla dahi) ileri sürülemeyecek hususlardır. cevap birinden biri: İlk itiraz mı?Re'sen mi? Saygılarımla |
24-02-2007, 23:12 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
kanımca...
dıl konusunda Anayasa maddesı geregınce resen... dıger eksıklıkler konusunda HMUK geregı ılk ıtıraz... ortaya bır karısık gb oldu ama kanımca boyle...ıyı calısmalr
|
24-02-2007, 23:22 | #25 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Lazca diye bir dil olabilir ve kanımca fiilen vardır. Fakat, Devletimizin resmen tanımadığı bir dilin, dil olma kabiliyeti (bence ve hatta Devletimizce) yoktur. Bu anlamda, lazca yahut süryaniceye yahut birçok kimse tarafından örtülü olarak ısrar edilen Kürtçeye girmek istemedim.
Hakim her halukarda hukuku re'sen uygular. Resmi dil niteliği olmayan bir dilin resmi dairelerde dikkate alınamayacağı hususu da (en azından mevcut hukuk sistemimiz bakımından) açıktır. Bu anlamda ilk itirazı beklemek doğru değildir. Zira varsayalım ki lazca dilekçe verildi hakim re'sen müdahale etmedi. Böyle bir durumda karşı tarafta ilk itirazda bulunmadı. Mahkeme lazca mı devam edecektir? Mahkeme kendiliğinden dilekçeyi tercüme ettiremeyeceğine göre muhakkak surette re'sen bu aksaklığın giderilmesi için süre verilmesi icap edecektir. |
25-02-2007, 01:38 | #26 |
|
Bir davanın ilk duruşmasında ben davacının dilekçede adresi yok demiştim hakimde vekilin adresi var yeterli demeişti hatta Yargıtay kararından bashetti bende davacının adresinin yetki itirazı için önemli olduğunu belirtmiştim yinede itirazımız kabul olmadı.Temyizde artık tekrar yazıcağız bunları
|
25-02-2007, 01:50 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet Türkçe bilmeyen,yurdumun insanı %100 okuma va yazmağıda bilmiyor demektir. Bu sebeple vereceği dilekçeyi yazdıracağı her kimse Türkçe biliyordur.Ayrıca,eğer vekalet verecekse; Türkiye'de Türkçe eğitim vermeğen bir hukuk fakültesi bilmiyorum dolayısı ile vekalet verilen avukat mecburen Türkçe bilecektir yani kısaca başka bir dilde dilekçe vermenin siyasi bir zihniyetten öte hiç bir gerçekliliği yoktur. Şunu da bilmekte fayda var ülkemizde hiç bir zaman,ülke içinde hali hazırda konuşulan, her hangi bir dili konuşmak yasaklanmamıştır,eğer yasak olsaydı mahkemelerimiz, Türkçe bilmeyen yurdumun insanlarına yüzyıllardır tercüman sağlamaz , aksine yasak olan bir dili konuştukları ve bundan dolayı yasayı çiğnedikleri için tutuklarlardı. Bu zamana kadar başka bir dil konuştuğu için tutuklanan kimse yoktur. Saygılarımla |
25-02-2007, 01:51 | #28 |
|
Sayın Zekiözsoy
Yargıtay içtihatlarına göre,Eğer vekaletnamede, davacının adresi varsa dava dilekçesinde davacının adresinin gösterilmemesi ilk itiraza neden olacak bir sebep olarak görülmüyor. Saygılarımla |
25-02-2007, 02:02 | #29 |
|
Evet o kararı bende gördüm ama vekaletnameyi görme sansımız olmuyor her zaman ilk duruşmadan önce özellikle şehir dışında süren bir davada
|
23-03-2007, 16:30 | #30 |
|
Bir Laz olarak diyorum ki;
1- Dava dilekçeleri mahkemeye sunulduğu andan itibaren resmi belge hükmündedir. Bu nedenle dili Türkçe olmak zorundadır. Türkçe dilinde yazılmayan her dilekçe redde mahkûmdur. 2- Türkiye'nin her yerinde olabildiği gibi bizlerde de usul hukukunu bilmeyen insanlarımız var. Dolayısıyla ingiliz ya da laz ayrımına girmenin manası yok. 3- Mahkemede dava açan insan sorununun çözülmesini ister. Hakimin anlamadığı bir dilde hangi akıllı insan dava açar ? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
idari davada dilekçenin reddi | rojda | Meslektaşların Soruları | 6 | 30-07-2013 16:00 |
dava dilekçesi örneği nerde bulabilirim | ismailincel | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 16 | 17-12-2010 12:51 |
İdare Mahkemesinde Dilekçenin Reddi | jeny3435 | Meslektaşların Soruları | 3 | 09-02-2007 16:53 |
Müracaat Dilekçesi | smilen | Hukuk Soruları Arşivi | 6 | 26-12-2006 17:57 |
Ölü Kimseye Dava Dilekçesi Tebliği | Ap_aydın | Meslektaşların Soruları | 1 | 04-11-2004 10:25 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |