Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hekim hatasından kaynaklanan tam yargı davalarında uzamış ceza zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-02-2016, 23:36   #1
Av.Demir71

 
Varsayılan Hekim hatasından kaynaklanan tam yargı davalarında uzamış ceza zamanaşımı

Sayın meslektaşlarım;
Devlet hastanesinde görevli olan hekimin hatasından kaynaklanan zarardan dolayı idari yargıda kamu hastaneleri kurumuna karşı tam yargı davası açmak istiyorum. Somut olayda tam yargı davası açma süresi zamanaşımına uğradı. acaba doktorun eyleminden kaynaklanan cezai sorumluluğu için uzamış ceza zamanaşımı süresini kamu hastaneleri kurumu için de kullanabilir miyim?. kamu hastaneleri kurumunun cezai anlamda bi sorumluluğu bulunmasa da sonuçta zarar doktorun eyleminden kaynaklanmakta. değerli görüşlerinizi bekliyorum..
Old 24-02-2016, 23:14   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Anayasanın 129/5. maddesinde, kamu görevlilerinin görev ve yetkilerini kullanırken işledikleri hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat davalarının idare aleyhine açılması gerektiği düzenlenmiştir. Kamu görevlilerinin kişisel kusur oluşturan işlemleri Anayasanın 129. maddesi kapsamında değildir.Dolayısıyla İdare aleyhine zamanaşımı süresi dolmuşsa kişisel kusur sebebiyle açılacak davada İdarenin taraf olması mümkün değidir.
Old 29-02-2016, 17:18   #3
Av. Koç

 
Varsayılan

Doğrudan tam yargı davalarında 1 ve 5 yıllık sürelerde (İYUK 13) idareye başvuru sonucunu takiben idari dava açma süresinde dava açılabiliyor. Beyanınıza göre bu süre geçirilmiş.

Kanımca ceza zamanaşımının idari yargıda tam yargı davalrında da uygulanmasının yolu açılmalıdır, zira uzamış zamanaşımın amacı fiilin sahibi ceza kovuşturmasına uğrayabiliyor hatta bu fiilinden dolayı mahkum olabiliyorken mağdurun zararın tazminini isteyememesinin önüne geçmektir. Gerçekten daha ağır sonuçları olan ceza davası yoluyla devletin takip edebildiği kişinin, zarara uğrayan kişiden zamanaşımı dolayısıyla korunmasının manası yoktur. Bu anlamda tam yargı davasına uzamış ceza zamanaşımının uygulanması gerekmekte kanaatindeyim.
Ancak idari yargıda açacağınız davanın davalısı doktor olmayacağından devlete ceza davası zamanaşımı uygulanmayacaktır diye de düşünülebilir. Zira bu zamanaşımı kime karşı işliyorsa ona karşı kullanılabilir denilebilir. Sonuç olarak mevcut durumda uzamış zamanaşımının tam yargı davasında uygulanması mümkün görünmemekte. Mahkemelerin (idari yargı hakimleri şekilci meklektaşlarımız) İYUK sürelerinden dolayı red vermesi kanımca kuvvetle muhtemel.

A- Tam yargı davası süresinin gerçekten geçirilip geçirilmediğini araştırabilirsiniz:Örneğin Anayasa Mahkemesi 05.11.2015 tarih ve 2013/7400 sayılı bireysel başvuru kararında İYUK m.13’teki 5 yıllık zamanaşımının olay tarihinden itibaren değil, ‘mağdurların "yaşadığı zararı gerçekte değerlendirebildiği’ tarihten itibaren hesaplanması gerektiği’ yolunda saptamada bulunmuştur.Somut olayınıza göre bu sürenin geçirilmediği iddiasına dayanabilirsiniz. 1 yıllık süre idari eylemi öğrendiğiniz süre ile başlayacağından eylemin idari niteliğini öğrendiğinizden itibaren 1 yıl geçmediğini somut olaya göre değerlendirebilirsiniz.

B- Adli yargıda eylemin "kişisel kusur" oluşturduğunu, AY m.129'un uygulanamayacağını öne sürerek dava açabilirsiniz.Ancak bunun için doktorun açıkça görevinden ayrılabilir hatası olmalıdır, aksi halde Yargıtay bu davalarda idari yargıyı görevli görmeye meyilli.

Meslektaşların alternatif bir çözüm yolu var mı doğrusu merak etmekteyim ve takipteyim.
Old 29-02-2016, 23:31   #4
halit pamuk

 
Varsayılan

Danıştay 1 ve 5 yıllık süreleri hiç bir surette gözönünde bulundurmamaktadır. Bu süreler geçse bile eylemin idariliğinden itibaren 1 yıllık sürede dava açılmasını aramaktadır.

Danıştay bir kararında, Yasa hükmüne göre başvurma süresinin işlemeye başlayabilmesi için ilgilinin sadece eylemi öğrenmesi yeterli olmayıp; eylem nedeniyle uğranılan zararın da tam olarak ortaya çıkmasının gerektiği ve idari eylemlerin neden olabileceği bedensel zararların genellikle kesin sağlık raporuyla öğrenilebileceği görüşüne yer verilmiştir.Danıştay 10. Dairesi’nin 23.12.1997 tarih ve E:1996/5305 K:1997/6120 sayılı kararı,

başka bir kararında eylemin idariliğinin öğrenildiği tarih demiştir.
Dava konusu olayda tazmini istenen zarar,kötü muamele sonucu uğranılan zarar olduğuna göre,davacının zararın kötü muamele nedeniyle meydana gelip gelmediğinin,kötü muamele eylemini idarenin personelinin resmi görev ve yetkisini kullanarak gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenmesine bağlıdır.Bu itibarla olayda,eylemin idariliği,kötü muamelede bulunduğu iddia edilen sanık polislerin yargılanması sonucu ceza mahkemesi kararının sonucunda ortaya çıkmıştır.Dolayısıyla,olayda eylemin idariliğinin ortaya çıktığı tarih olan sanık polislerin yargılandığı ceza mahkemesi kararının sonucunun,davaya müdahil olan davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğinin veya davacı tarafından öğrenildiğinin tespiti gerekmekte olup;davacının 11.2.2002 tarihli başvurusunun, ceza mahkemesi kararının tebliği veya söz konusu kararı öğrendiği tarihten itibaren 2577 sayılı yasanın 13.maddesi uyarınca bir yıl içerisinde yapılıp yapılmadığının araştırılarak, dava süresinde ise uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekmektedir…” Danıştay 10. Dairesi’nin 21.04.2006 gün E:2004/9784 K:2006/2598 sayılı kararı

Aynı yönde yeni tarihli danıştay kararı,

idareye başvuru süresinin, idari eylemlerden zarar gören kişilerin eylemi öğrendiği tarihten itibaren başlayacağı saptanmış olmaktadır. Bu haliyle başvurma süresine başlangıcı yalnızca eylem tarihi ve zararlı sonucun doğduğu tarihi esas almanın, zararın henüz ortaya çıkmadığı veya çıksa bile zararın çıkış sebebinin öğrenilemediği durumlarda dava açma süresinin çok kısalmasına yol açacağı yada dava açma hakkını ortadan kaldıracağı ve hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır. Bundan dolayı zararın doğmasına sebeb olan eylemin idariliğinin öğrenildiği tarihi esas almak gerekmektedir.Eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar ise, bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir. 15. Daire 2014/2951 E. , 2014/4699 K

Aynı yönde 10.D, 2011/9557 e, 2014/1362 K

Aynı yönde 10. D, 2013/2115 E, 2015/1755 K
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ceza uzamış zamanaşımı avukat1980 Meslektaşların Soruları 8 01-07-2012 15:21
tazminat davalarında uzamış zamanaşımı bilvekale Meslektaşların Soruları 1 27-01-2011 14:45
manevi tazminatta uzamış ceza zamanaşımı av.mustafa akıncı Meslektaşların Soruları 6 16-03-2010 10:14
Trafik kazalarında uzamış ceza zamanaşımı Noyan Yiğit Meslektaşların Soruları 5 20-03-2007 18:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05042195 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.