Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ölümlü Trafik Kazası - Tazminat Konusu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-04-2011, 15:49   #1
cgdm

 
Varsayılan Ölümlü Trafik Kazası - Tazminat Konusu

Herkese iyi çalışmalar,

Müvekkilin eşi 2005 yılında minibüs şoförlüğü yaptığı kazada %80 kusurlu olarak hayatını kaybediyor. Diğer aracın sürücüsü de hayatını kaybediyor. Müvekkilin eşi minibüs şöforlük yapmakta fakat ssk primleri ödenmemiş, yapılan kaza da sgk ya bildirilmemiş.
Şu anda minibüs sahibi olan işverene hangi yollarla hangi davaları açarak gidilebilir? Olan kazayı iş kazası olarak tespit ettirerek işverenin sorumluluğuna gitmeyi düşünüyorum. Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Old 15-04-2011, 23:09   #2
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Olayı SGK. bildirin, hak sahiplerine muhtemelen aylık bağlanacaktır. Diğer yandan işveren ve karşı aracın işletenine, sürücü mirasçılarına, trafik sigortasına iş mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açabilirsiniz. İş kazasının tespiti zaten dava içinde yapılacaktır.
Old 16-04-2011, 10:35   #3
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan d-karaca
... karşı aracın işletenine, sürücü mirasçılarına, trafik sigortasına iş mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açabilirsiniz. İş kazasının tespiti zaten dava içinde yapılacaktır.

Sayın Meslektaşım,

Karşı aracın işletenine neden iş mahkemesinde dava açılması gerektiğini anlayamadım. Bu konuda gerekçelerinizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olacaktır. Bu kaza işveren açısından bir iş-trafik kazasıdır ama kanaatimce %20 kusuru ile kazaya sebep olan karşı araç işleteni ve sürücüsüne iş mahkemesinde değil genel mahkemede dava açılmalıdır.

Saygılarımla
Av. Fatih KARACA
Old 16-04-2011, 18:13   #4
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2004/9-261
Karar: 2004/254
Tarih: 05.05.2004

ÖZET: 1-Davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu durumlarda, bunlar hakkında birlikte açılan davalar, birbirlerinden bağımsız olduğundan, görevli mahkeme her bir dava bakımından ayrı ayrı belirlenmelidir. İhtiyari dava arkadaşı durumundaki davalılardan biri (veya birkaçı) hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri (veya diğerleri) hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, davaların aynı dava dilekçesiyle özel mahkemede açılması gerekir.

2-İş Kanununda işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıklar, İş Mahkemelerinde çözüleceği açıklanmıştır. Davalılar ile davacı Banka arasında hizmet akdi bulunduğundan 5521 S. Yasanın 1. maddesi hükmünde ön görülen bütün koşulların mevcut olup, eldeki davaya bakma görevinin İş Mahkemesine ilişkin bulunduğu açıktır.

(5521 sayılı İMK. m. 1) (1086 sayılı HUMK. m. 1) (6762 sayılı TTK. m. 320, 336)

KARAR METNİ:
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.İş Mahkemenin görevsizliğine dair verilen, 29.05.2003 tarih ve 2002/145-2003/360 s. kararın tetkiki davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 22.09.2003 tarih ve 2003/15845-15130 s. ilamı ile; (...Davacı Banka Genel Müdürü olduğu anlaşılan davalılardan Nazım Dörtbudak hakkında daha önce yargılaması yapılan bir dava sebebiyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 05.02.2003 tarih 2003/9-82-65 s. karar gereği, adı geçenle ilgili görevsizlik kararı doğru ise de, sair davalılarla davacı arasındaki ilişkinin hizmet akdi olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığından, bu şahıslarla ilgili davanın 5521 S. Özel Kanun gereği iş mahkemelerinde görülmesi gerekir. Bu sebeplerle Genel müdür davalı Nazım Dörtbudak hakkındaki dava tefrik edilerek Ticaret Mahkemesine gönderilmeli, sair davalılar hakkındaki dava ise iş mahkemesinde görülmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, davacı Bankada hizmet akdi çeşitli görevlerde bulunan davalıların, Alsancak Şubesi'nin müşterisi durumundaki iki şirkete usulsüz ve mevzuata aykırı kredi kullandırmak suretiyle davacı Bankayı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı, tazminat istemine ilişkindir.

Davacı Milli Aydın Bankası Tarişbank A.Ş. vekili, davacı Bankada çeşitli görevlerde bulunan davalıların, Alsancak Şubesi müşterisi olan iki şirkete, istihbarat raporlarıyla tesbit edilen olumsuz durumlarına rağmen, limitlerin üzerinde ve riskli krediler kullandırdıklarını, firmaların başka bankalardan kullandığı kredilerin teminatı olarak, teminat mektubu ve aval kredisi vererek zararın artmasına sebep olduklarını; gerek kredinin ilk tahsisi ve gerekse işleyişi sırasında alınması gerekli müşteri çek ve senedinin alınmaması, Yönetim Kurulunun kredi tahsis koşulu olarak öngördüğü devlet tahvili rehninin yetki alınmadan çözülerek firmaların tasarrufuna bırakılması, kredinin ödenmesi için alınmış senetlerin firmaya iade edilmesi suretiyle banka riskinin büyümesini kolaylaştırdıklarını; kullandırılan bu kredilerin geri ödenmediğini, kredi borçlularının başka banka ve alacaklılarca da takip edilmekte olması sebebiyle alacağın tamamının tahsiline olanak bulunmadığını, davalıların bu usulsüz ve mevzuata aykırı işlemleri sebebiyle davacının zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ait hak saklı kalmak kaydıyla, toplam 15.433.593.054.861.TL.nin, faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar Nazım Dörtbudak, Esen Özgün, Atilla Özdemir ve Fuat Gündüz vekilleri davanın reddini istemişler, davalı Nazım Dörtbudak vekili ayrıca davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ilişkin olduğunu savunmuştur.

Yerel Mahkeme, Nazım Dörtbudak hakkındaki davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ilişkin olduğu; bu davalı ile sair davalılar arasında benzer dava sebebi ve ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, bu bağlantı sebebiyle sair davalılar hakkındaki davanın da Ticaret Mahkemesinde görülmesinin uygun bulunduğu gerekçesiyle bütün davalılar yönünden görevsizlik kararı vermiş; davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş, Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarla önceki kararında direnmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, davacı Bankanın eski Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olan davalı Nazım Dörtbudak hakkındaki davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ilişkin bulunduğu konusunda, Yerel Mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasında uyuşmazlık yoktur.

Bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Nazım Dörtbudak dışındaki sair davalılar Esen Özgün, Atilla Özdemir, Fuat Gündüz, Ayhan Aydın ve B.Cahit Karadağ haklarındaki davaya bakma görevinin İş Mahkemesine mi, yoksa Asliye Ticaret Mahkemesine mi ilişkin olduğu noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, anılan davalıların davacı bankadaki görevlerinin ve statülerinin belirtilmesi gerekmektedir. Davalı Esen Özgün'ün davacı Bankanın Kredilerden Sorumlu Eski Genel Müdür Yardımcısı, davalı Atilla Özdemir'in Krediler Eski Müdürü, davalı Ayhan Aydın'ın Alsancak Şubesi Eski Müdürü, davalı Fuat Gündüz'ün Alsancak Şube Müdürü, davalı B.Cahit Karadağ'ın ise Alsancak Şubesi Eski ikinci Müdürü olduğu ve bütün davalıların, davacı Bankada hizmet sözleşmesi ile görev yaptıkları çekişmesizdir.

5521 s. İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1.maddesi ve 29/6/1960 tarih 1960/13-15 s. Y.İ.B.K.da, işçi sayılan kimselerle (İş Yasasının değiştirilen 2'nci maddesinin C, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkların, İş Mahkemelerinde çözüleceği açıklanmıştır. Bu mahkemeler ayrıca, 5018 s. Yasanın 4/E fıkrasına göre sendikaların açacakları ve bu sıfatla aleyhlerine açılacak hukuk davalarına, İşçi Sigortaları Kurumu ile Sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakacaktır. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, özel Kanunlardaki düzenlemeler sebebiyle 2821 s. Sendikalar Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu, 506 s. Sosyal Sigortalar Kanunu, 2926 s. Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, 854 s. Deniz İş Kanunu, 1479 s. Bağ-Kur Kanunundan doğan uyuşmazlıklar da, yine İş Mahkemelerinin görev alanı içerisindedir.

Belirtildiği üzere, davalılar ile davacı Banka arasında hizmet akdi bulunduğu çekişmesizdir. Bu yön ve uyuşmazlığın hukuki niteliği birlikte değerlendirildiğinde, olayda 5521 S. Yasanın yukarda değinilen 1. maddesi hükmünde ön görülen bütün koşulların mevcut olduğu, dolayısıyla, eldeki davaya bakma görevinin İş Mahkemesine ilişkin bulunduğu açıktır. Ancak, davalılardan Nazım Dörtbudak'ın, davacı Bankada yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış olması ve sorumluluğunun T.T.K.nun 320. ve 336.maddelerine göre belirlenmesinin gerekmesi nedeniyle, bu davalı hakkındaki davaya bakma görevi, İş Mahkemesine değil, Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Nitekim, daha önce bu davalı hakkında başka çalışanlarla birlikte açılıp, tefrik edilen bir başka sorumluluk davasında, İş Mahkemesinin verdiği (görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesine dayalı) görevsizlik kararında direnilmesine ait hüküm, Hukuk Genel Kurulu'nun (eldeki davada da direnme hükmünde dayanılan) 05.02.2003 tarih ve 2003/9-82-2003/65 s. kararıyla onanmıştır. Esasen, yukarda belirtildiği üzere, davalı Nazım Dörtbudak hakkındaki davanın Asliye Ticaret, sair davalılar hakkındaki davanın ise İş Mahkemesinin görev alanında bulunduğu, Yerel Mahkemenin de kabulündedir.

Yerel Mahkemenin görevsizlik gerekçesi; sadece, Nazım Dörtbudak ile sair davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı, dolayısıyla haklarındaki davalar arasında bağlantı bulunduğu; bu sebeple davaların tümünün aynı mahkemede görülmesinin usulen mümkün ve gerekli olduğudur.

Öncelikle belirtilmelidir ki; Mahkemelerin görevlerini belirleyen ait usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkindir; görev itirazı yargılamanın her aşamasında, usul hukukuna ait hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın taraflarca ileri sürülebileceği gibi, davayı gören mahkeme de, bu yönde bir itiraz olmasa bile, görevli olup olmadığını kendiliğinden değerlendirmekle yükümlüdür. Her dava, usul hukukunun kamu düzenine ait kurallarının gösterdiği görevli mahkeme hangisi ise, onda görülmelidir.

Yeri gelmişken, hukukumuzda mahkemeler ve görevleri konusunda genel bir açıklamanın yapılmasında yarar vardır.

İlk derece (Hüküm-bidayet) mahkemeleri, genel ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Bakacakları davalar belli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmayan, Yasa tersini öngörmedikçe Medeni Usul Hukuku alanındaki her türlü işe bakan mahkemelere genel mahkemeler denir. Hukukumuzda genel mahkemeler sulh ve asliye hukuk mahkemeleridir.

Buna karşılık, belli kişiler arasında çıkan veya belli türdeki uyuşmazlıkları çözmek üzere özel kanunlarla kurulan mahkemelere özel mahkemeler denir. Örneğin iş mahkemeleri, bu anlamda özel mahkemelerdir. Özel bir mahkemede görüleceğine ait özel bir yasa hükümü bulunmayan her dava, genel mahkemelerde görülür. İstisnai nitelikteki özel mahkemelerin hangi tür davalara bakacakları, özel kanunlarınca belirlenir (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, Demir Yayınları, İstanbul 2001, C:1, Sh:51 ve devamı).

Asliye Ticaret Mahkemeleri, bulundukları yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinin daireleri durumundadırlar. Dolayısıyla, yukarıdaki ayırım çerçevesinde özel değil, genel mahkemeler arasında yer alırlar.

Somut olayda Yerel Mahkeme, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu sonucuna varmış ve gerek önceki kararını, gerekse direnme hükmünü bu gerekçe üzerine kurmuştur.

Mahkemenin bu gerekçesi çerçevesinde değerlendirme yapıldığında:

Davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu durumlarda, bunlar hakkında birlikte açılan davalar, birbirlerinden bağımsız olduğundan, görevli mahkeme her bir dava bakımından ayrı ayrı belirlenmelidir. İhtiyari dava arkadaşı durumundaki davalılardan biri (veya birkaçı) hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri (veya diğerleri) hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, davaların aynı dava dilekçesiyle özel mahkemede açılması gerekir.

Somut olayda davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunun benimsenmesi durumunda; yukarda açıklandığı gibi, Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk mahkemelerinin daireleri ve dolayısıyla bu ayırım çerçevesinde genel mahkeme niteliğinde olduklarından; bütün davalılar hakkındaki davaların, özel mahkemede (iş mahkemesinde) görülmesi gerektiği kabul edilecektir. Özel Mahkeme niteliğindeki Yerel Mahkemenin görevsizlik kararındaki gerekçe, öncelikle bu sebeple yerinde değildir.

Kaldı ki, somut olayda davalı Nazım Dörtbudak ile sair davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu değildir.

Zira, her ne kadar, sair davalılar gibi, davalı Nazım Dörtbudak ile davacı Banka arasında dahi başlangıçta hizmet akdi kurulmuş ise de, Yönetim Kurulu üyeliği göreviyle birlikte hizmet akdi ilişkisi sona ermiş olacağından, artık bu davalının sorumluluğunun hukuksal temeli hizmet akdine değil; T.T.K.nun 320. ve 336. maddelerinde ve Bankalar Kanunundaki düzenlemeler çerçevesinde, "yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna" dayandırılmalıdır (Bu konuda geniş açıklama için: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, 05.02.2003 tarih ve 2003/9-82-65 s. kararı). Dolayısıyla bu davalı hakkındaki dava, T.T.K. nun 5. maddesi anlamında mutlak ticari davalardandır ve ticaret mahkemesinin görev alanı içerisindedir. Böylesi bir davanın iş mahkemesinin görev alanı içinde bulunmadığı da açıktır. Zira, yukarda değinilmiş olan 5521 s. Yasa uyarınca bir uyuşmazlığın İş mahkemesinde görülebilmesi için, ortada işçi sayılan kişilerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlığın bulunması gerekir.

Davacı bankanın günlük (cari) işlerini gören ve hizmet akdi ile çalışan sair davalılar hakkındaki davanın hukuksal temelini ise, hizmet sözleşmesinin oluşturduğunda ve bunlar hakkında T.T.K.nun anılan hükümlerinin uygulanamayacağında kuşku yoktur.

O halde, statülerindeki farklılıktan dolayı, davacıya karşı sorumlulukları farklı hukuksal sebeplere dayalı bulunan davalı Nazım Dörtbudak ile sair davalılar arasında, ihtiyari dava arkadaşlığının varlığından söz edilemez. Bir an için, tersi kabul edilse dahi, yukarda değinildiği gibi, davanın açıldığı İş Mahkemesinin özel mahkeme; direnme kararında görevli olduğu benimsenen Ticaret Mahkemesinin ise, genel mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemesinin bir dairesi ve dolayısıyla genel mahkeme statüsünde olması karşısında, görevsizlik kararı yine de hukuksal dayanaktan yoksundur.

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece aynı yöndeki Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak direnme kararı verilmesi usule ve kanuna aykırıdır. Direnme kararı bu sebeple bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı, H.U.M.K.nun 429.maddesi uyarınca BOZULMASINA, istem halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.05.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak: Corpus

[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]
Old 17-04-2011, 11:00   #5
cgdm

 
Varsayılan

Bi iki detay daha vermeliydim sanırım; karşı taraf otomobıl sürücü de kaza sonucu olay yerinde ölüyor. Kazadan sonra ölen kişinin eşi olan müvekkilim başkası ile evleniyor. Bu durumda da sigortadan aylık baglanabılır mı kendısıne?Ayrıca iş mahkemesinde açılacak dava da iş kazası tespiti yapılır mi bilemiyorum, öncelikle sgk ya göndereceğim dilekçede bunu iş kazası olarak tespitini talep edeceğim. Yapılacak işlemler için fikirlerinizi paylaşın lütfen.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ölümlü trafik/iş kazası nedeniyle maddi -manevi tazminat AV.ARZU KILIÇ Meslektaşların Soruları 2 25-03-2011 00:50
ölümlü trafik kazası maddi manevi tazminat avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 1 07-02-2011 12:16
Ölümlü Trafik Kazası Maddi Manevi Tazminat Davası Av_Bhr Meslektaşların Soruları 11 23-01-2011 23:44
Ölümlü Trafik Kazası,8/8 KUsur,Tazminat İstemi Veli KARATAŞ Meslektaşların Soruları 2 17-08-2009 16:34
Ölümlü trafik kazası ve tazminat -betül- Meslektaşların Soruları 4 31-12-2008 15:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04161906 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.