Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

eser mi iş davası mı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-05-2015, 10:36   #1
Av. Ezgi Olça

 
Varsayılan eser mi iş davası mı?

iyi günler;
Bir sorum olacak. Limited Şirketi bi müteahitle bir inşaat için anlaşıyor. Müteahit de müvekkilimle bu inşaatların alçı işi için anlaşıyor. Müvekkilim anlaşma gereği yanında yaklaşık on kişi getiriyor. İşe başlıyorlar. Ama ortada aralarında yazılı bir sözleşme mevcut değil. İş yaklaşık 6 ay sürüyor ve bitiyor. Müteahit de 6 ay boyunca müvekkilim dahil bu on kişinin sigortasını yatırıyor fakat ücret olarak parça parça olmak üzere 37,000 Tl vererek makbuz kesiyor müvekkilim adına son olarak da 25.000 TL senet veriyor. Müvekkilim de bu paraları iş arkadaşlarına dağıtıyor. İş bitimi için lafzi olarak anlaşılmış fakat müvekkilim alacaklarının çok daha fazla olması gerektiğini savunuyor anlaşmaları gereği. Dava açmamı istiyor lakin bu iş götürü iş olabilir mi? Daha doğrusu bu eser sözleşmesi midir yoksa iş sözleşmesi mi? Zira açacağım mahkeme ve usul değişeceği için bana sıkıntı veriyor. Müvekkilim müteahidi SGK ya şikayet etmiş ve müteahide SGK tarafından ceza kesilmiş. Nedenini bilmiyorum sanırım maaşlarını bankaya yatırmamış diye olabilir. Bu sigorta olayı iş davası açmam için bir karine oluşturabilir mi?
saygılarımla..
Old 07-05-2015, 11:18   #2
Av.CKaran

 
Varsayılan

Sayın Ezgi,
Konu ücret alacağı davasıdır ve iş mahkemesinde açılmalıdır. Müvekkillerinizin ücretini ispatlamanız gerekecektir.
Old 08-05-2015, 12:33   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Ezgi Olça
...Limited Şirketi bi müteahitle bir inşaat için anlaşıyor. Müteahit de müvekkilimle bu inşaatların alçı işi için anlaşıyor. Müvekkilim anlaşma gereği yanında yaklaşık on kişi getiriyor. İşe başlıyorlar. Ama ortada aralarında yazılı bir sözleşme mevcut değil. İş yaklaşık 6 ay sürüyor ve bitiyor. Müteahit de 6 ay boyunca müvekkilim dahil bu on kişinin sigortasını yatırıyor fakat ücret olarak parça parça olmak üzere 37,000 Tl vererek makbuz kesiyor müvekkilim adına son olarak da 25.000 TL senet veriyor. Müvekkilim de bu paraları iş arkadaşlarına dağıtıyor. İş bitimi için lafzi olarak anlaşılmış fakat müvekkilim alacaklarının çok daha fazla olması gerektiğini savunuyor anlaşmaları gereği. Dava açmamı istiyor lakin bu iş götürü iş olabilir mi? Daha doğrusu bu eser sözleşmesi midir yoksa iş sözleşmesi mi? Zira açacağım mahkeme ve usul değişeceği için bana sıkıntı veriyor. Müvekkilim müteahidi SGK ya şikayet etmiş ve müteahide SGK tarafından ceza kesilmiş. Nedenini bilmiyorum sanırım maaşlarını bankaya yatırmamış diye olabilir. Bu sigorta olayı iş davası açmam için bir karine oluşturabilir mi? ...
Şirket tarafından müvekkiliniz ve diğer 10 kişinin sigortalarının yapılmış olması -tek başına- aradaki ilişkinin hizmet akdi olarak kabulüne yeterli değildir. Örn:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=2613

Müvekkilinizin vergi kaydı var mı; kendisine ait işyeri ve buna bağlı sigortalılığı söz konusu mu v.b. durumlarla birlikte diğer hususlar da değerlendirilerek aradaki ilişkinin hizmet akdi mi eser sözleşmesi mi olduğuna karar verilerek yargılama buna göre yapılacaktır.

Anlatımınızdaki donelere göre (sadece alçı işinin yapılacağı süre boyunca çalışılmış olması, ücretin senetle ödenmesi v.b.) taraflar arasındaki ilişkinin; hizmet akdi değil de eser sözleşmesi olduğu izlenimi uyandırmaktadır.
Old 08-05-2015, 13:16   #4
Av. Ezgi Olça

 
Varsayılan

Müvekkilimin herhangi bir vergi kaydı mevcut değil. Bende aralarındaki ilişkinin -emin olmamakla birlikte- eser sözleşmesi olduğunu düşünmekteyim. Fakat eser sözleşmesi olduğu takdirde HMK gereğince yazılı delille ispat etmek durumunda kalacağım ki ortada yazılı bir sözleşme mevcut değil. Ücret ödenmesi aşamasında verilen makbuz ve senet dışında herhangi bir emare de yok. Fakat alacağını eksik aldığını düşünen müvekkilimin alacağının hangi yolla alınabileceği konusunda sıkıntı yaşıyorum. Hangi yolu tavsiye edersiniz?
Old 08-05-2015, 17:07   #5
gunermeric

 
Varsayılan

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E: 2006/1084 K: 2006/121 T: 29.03.2006

HİZMET AKDİ � İSTİSNA AKDİ � İŞ KAZASI KOŞULLARI

(506 SK. m. 11; BK. M. 313*354)

Özet: Hizmet akdini karekterize eden unsurlar; �ücret�, �bağımlılık� ve �zaman� olarak sıralanabilir. İstisna akdinde ise zaman belirleyici olmayıp çalışma neticesinde ortaya çıkan sonuç ön planda tutulur.

Binanın dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışma değil, bir sonucun meydana getirilmesi amaçlandığından, ortada hizmet akdinin bulunduğu kabul edilemez.(*)

Taraflar arasındaki "Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun l. İş Mahkemesince davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 13.09.2004 gün ve 2001/53*2004/786 sayılı kararın incelenmesi davalılar (karşı davacı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 24.03.2005 gün ve 2004/12320 * 2005/3188 sayılı ilamı ile;

(...Uyuşmazlık, davacıların murisi H.K. ile Y.K. arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinde toplanmaktadır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu�nun 2. maddesinde "bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacakları" hükmü yer almaktadır.

Borçlar Kanunu'nun 313. maddesinde hizmet akdi, "Hizmet akti bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hiz*met görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder" şeklinde tarif edilmiştir. Hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmek*tedir.

Borçlar Kanunu'nun 355 ve 356. Maddelerinde düzenlenen istisna akdinde ise "belirli bir işin belirlenen bedel mukabilinde işverenin mesai kısıt*lamasına tabi olmadan yapılıp veya başkalarına yaptırılıp teslim edilmesi" söz konusudur. Hizmet akdinde sürdürülen ve devam eden hizmet, istisna akdinde ise, işten hasıl olacak sonuç önemlidir.

Bu ilkeler doğrultusunda somut olay irdelendiğinde; Y.K. oturduğu iki katlı ahşap evin dış cephesinin boyanması için boyacı H.K. ile anlaşmıştır.

Her ne kadar mahkemece taraflar arasındaki hukuki ilişkilerin hizmet akdinden kaynaklandığı belirtilmiş ise de, tüm deliller birlikte değerlendi*rildiğinde; davacıların murisi H.K. ile davalı Y.K. arasında günün belirle*nen bir saatinde iş başı yapılıp belirlenen zamanda işin bırakılacağı bu me*sai karşılığında günlük ücret ödeneceği yönünde bir anlaşma olmadığı, müteveffa H.K. ile davalı Y.K. arasında istisna akdine dayalı olarak işin yürütüldüğü sırada meydana gelen kazada H.K.'nin öldüğü, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil istisna akdine dayandığı anlaşılmıştır.

Bir kazanın iş kazası sayılıp sayılmaması kişinin, kazanın olduğu tarihte hizmet akdine dayanarak çalıştığının saptanmasına bağlıdır. Binanın dış cephesinin boyanması için getirilen ustanın yaptığı iş hizmet akdi değil istisna akdi olduğundan, dolayısıyla kazanın iş kazası sayılmayacağı düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Y.K.'nin ve Sosyal Sigortalar Kurumu�nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece. önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalılar (karşı davacı) Y.K. ve SSK. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra ge*reği görüşüldü; Dava, davacılar miras bırakanın ölümünün iş kazası so*nucu olduğunun, birleştirilen dava ise, anılan zararlandırıcı olayının iş kazası olmadığının tespiti ile buna aykırı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

Yerel mahkeme, davaya konu olayın iş kazası olduğunun tespiti ile birleştirilen davanın reddine karar vermiştir.

Davalılar (karşı davacı) Y.K. ve SSK vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıda metni yazılı gerekçe ile hükmün bozulmasına karar ver*miş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davaya konu zararlandırıcı olay; davacılar murisi H.K.'nin, davalıya ait evin dış cephesini boyaması sırasında, boya fırçasının metal sapının yüksek gerilim hattına temas etmesi sonucu meydana gelmiştir.

Uyuşmazlık; davalı Y.K. ile davacıların murisi arasındaki iş görme ilişkisinin hizmet akdine mi, istisna akdine mi dayandığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesinde iş kazasını oluşturan haller sınırlı olarak belirtilmiştir. Anılan maddeden yola çıkıla*rak iş kazası; maddede belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen ve sonradan bedence ve ruhça arızaya uğratan olay olarak tanımlanabilir.

506 Sayılı Kanunun "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 2. maddesinde ise, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılmaktadırlar.

Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdine dayanması, gerek sigortalılık olgusunun varlığında, gerekse meydana gelen zararlandırıcı olayın iş kazası sayılmasında ön koşul oluşturmaktadır.

Hizmet akdi Borçlar Kanununun 313�354. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, ayrıca İş Kanunlarında da hizmet akdini düzenleyen çe*şitli hükümler yer almaktadır.

İstisna akdi Borçlar Kanununun 353. maddesinde "İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taah*hüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder." şeklinde ta*nımlanmaktadır.

İstisna akdinde müteahhit eser meydana getirmekten ibaret bir iş görme edimini borçlanmaktadır. Bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla beraber, burada önemli olan, çalışmanın kendisinden ziyade, bu çalışma neticesi ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabil sonuçtur (Cem Baygın. Türk Hukukuna göre istisna sözleşmesinde ücret ve tabi olduğu hükümle S.8) Müteahhit, iş sahibi ile akdi ilişkiye, girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Kuşkusuz bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimler de eser kavramına dahil sayılır ve istisna sözleşmesinin konusunu oluştururlar. Ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. Müteahhidin, kararlaştırılan zamandan önce taahhüdünü yerine getirmesi, ücret üzerinde herhangi bir etki meydana getirmeyecektir. İstisna akdinde ekonomik risk müteahhit tarafından yüklenirken, hizmet akdinde işveren tarafından karşılanacaktır.

Hizmet akdini karakterize eden unsurlar; "ücret", "bağımlılık"'ve "zaman" olarak sıralanabilir. Hizmet akdinde zaman belirli bir süre çalışmak ön planda iken, istisna akdinde zaman belirleyici olmayıp, sonuç ön planda tutulmaktadır. Hizmet akdinde, işçinin işi ifa, özen gösterme, sadakat borcuna karşılık, işverenin ücret ödeme, ihtimam ve yardım gibi borçları bulunmaktadır.

Zaman ve bağımlılık unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan, Borçlar Kanununun 313. maddesinin öngördüğü çerçeve içinde, zaman ve bağımlılık unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa, aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği üzere zaman unsuru, çalışmanın, işgücünün belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmayı kapsamaktadır. Hiç kuşkusuz çalışan, bu süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında, çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir çalışmadır. Eğer ki çalışan, işgücünü belirli ya da belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir.

Davada somut olayın özelliklerine bakarak çözüme ulaşılmalıdır. Çalışma ilişkisinin istisna akdine dayanması halinde iş sahibinin, iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü bulunmayacağı gibi meydana gelen ölüm olayı da 506 Sayılı Kanunun kapsamında iş kazası olarak adlandırılamayacaktır.

Binanın dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin yukarıda tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmaması karşısında, meydana gelen ölümlü zararlandırıcı olayın iş kazası olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK�un 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının davalı Y.K.'ye geri verilmesine, 29.03.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Old 11-05-2015, 09:30   #6
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Ezgi Olça
Müvekkilimin herhangi bir vergi kaydı mevcut değil. Bende aralarındaki ilişkinin -emin olmamakla birlikte- eser sözleşmesi olduğunu düşünmekteyim. Fakat eser sözleşmesi olduğu takdirde HMK gereğince yazılı delille ispat etmek durumunda kalacağım ki ortada yazılı bir sözleşme mevcut değil. Ücret ödenmesi aşamasında verilen makbuz ve senet dışında herhangi bir emare de yok. Fakat alacağını eksik aldığını düşünen müvekkilimin alacağının hangi yolla alınabileceği konusunda sıkıntı yaşıyorum. Hangi yolu tavsiye edersiniz?
İş sahibi şirket ile müvekkiliniz arasında bir hukuki ilişki olduğu bellidir. Müvekkiliniz sigortalatılmış; kendisine ödeme yapılarak makbuz verilmiş, senetle ödeme yapılmış v.s. Bu sebeple siz eser sözleşmesine mesnetle dava açtığınızda karşı taraf şirket, arada bir hukuki ilişkinin varlığını inkar edecek durumda değildir, sadece hukuki ilişkinin nitelendirilmesine dair itirazda bulunabilir. Takdir edersiniz ki aynı husus, iş mahkemesinde dava açılması halinde de geçerlidir. Yani siz hizmet akti olduğundan bahisle iş mahkemesinde dava açtığınızda karşı taraf şirket aradaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olduğuna dair itirazda bulunabilir. Neticeten her halükarda arada bir hukuki ilişkinin var olduğu belli olmakla mahkemenin yapacağı şey, delilleri değerlendirerek hukuki ilişkinin nev'ini belirlemek olacak ve buna göre yargılamayı yapacak veya görevsizlik kararı verecektir.

Aradaki ilişki eser sözleşmesi kabul edilirse (ki bence öyle); taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi kurulmuş olmakla; karşı tarafın iddia ettiğiniz sözleşme bedelini inkarı halinde, bilirkişi marifetiyle TBK m. 481'e göre sözleşme bedeli hesaplanır ve ödemeler düşülerek kalan alacağa hükmedilir.

P.S: Müvekkilinize yapılan ödeme (makbuz+senet): 62.000 TL; yani aylık: 10.333 TL. Alçı işinde çalışan bir işçiye 10.333 TL verilmesi pek mümkün olmasa gerek
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Eser sözleşmesinde bedelin çekle ödenmesi ve menfi tesbit davası AV.İ.YILDIZ Meslektaşların Soruları 1 07-04-2010 22:57
Eser Av. Hulusi Metin Hukuk ve Felsefe 0 27-01-2010 12:26
tarihi eser Şimal Yıldızı Meslektaşların Soruları 1 01-02-2009 22:16
FSEK anlamında"eser"; "Mezdeke"oryantal grup adı ve oluşturdukları karakter eser mi? Aslı Hukuk Soruları Arşivi 6 27-12-2006 01:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04731798 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.