Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tazminat Davasında İhtiyati Haciz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-08-2012, 09:32   #1
nesrintat

 
Karar Tazminat Davasında İhtiyati Haciz

Devam eden tazminat davasında ihtiyati haciz kararı verilebileceğine ilişkin Yargıtay kararı olan meslektaşlarımdan yardım bekliyorum.Teşekkürler...
Old 01-08-2012, 09:54   #3
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

4.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/13999
Karar: 2007/13413
Karar Tarihi: 01.11.2007


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - DANIŞIKLI İŞLEM - DAVANIN DİNLENEBİLMESİ İÇİN ÖNCEDEN BİR ALACAĞININ BULUNMASI LÜZUMU - DAVALI ALEYHİNE AÇILAN TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVASININ İNCELENMESİNDEN SONRA MUVAZAANIN İNCELENMESİ GEREĞİ

ÖZET: Davanın dinlenebilmesi için önceden bir alacağının bulunması gerekir. Bu da ancak açılan tazminat davası ile belirlenebilecektir. Bu bakımdan davacı tarafından davalı aleyhine açılan trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası celp edilip incelenmeli, davanın sonucu beklenerek, davanın davacı yararına sonuçlanması durumunda, muvazaalı işlem incelenmelidir.

(2004 S. K. m. 277, 278, 279, 281, 282, 283) (818 S. K. m. 18)

Dava: Dava, <danışıklı işlem nedeniyle tapu iptal ve tescil> istemine ilişkindir. Mahkemece <davanın reddine> karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Davacı, davalılardan Hatice Yücedağ'ın malik olduğu aracı kullanan eşi Metin Yücedağ'ın asli kusurlu olarak karıştığı trafik kazasında eşini ve kızını kaybetmiş olup, bu kaza sebebi ile araç işleteni olan davalı Hatice Yücedağ aleyhine 55.000 YTL. tazminat istemi ile dava açmıştır. Davalı Hatice Yücedağ kazadan iki gün sonra adına kayıtlı taşınmazı diğer davalıya devretmiştir. Davacı, <danışıklı işleme dayalı olarak tapu iptali ve tescil> isteminde bulunmuştur. Borçlar Kanununun 18. maddesine dayalı olarak açılan bu davanın dinlenebilmesi için önceden bir alacağının bulunması gerekir. Bu da ancak açılan tazminat davası ile belirlenebilecektir. Bu bakımdan davacı tarafından davalı Hatice Yücedağ aleyhine açılan trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası celp edilip incelenmeli, davanın sonucu beklenerek, davanın davacı yararına sonuçlanması durumunda, muvazaalı işlem incelenmelidir.

Mahkemece bu yön gözetilmeden karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 01.11.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

Dava, açılmış veya açılacak alacak veya tazminat davasını sonuçsuz (karşılıksız) bırakmak amacı ile kötü niyetli (borçlu) davalı ile 3. kişi arasındaki muvazaalı mal kaçırmaya ilişkin hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali davasıdır.

Söz konusu muvazaalı mal kaçırmaya ilişkin işlemlerin (tasarrufların) iptali davalarında yasa koyucu alacaklıların alacaklarını tahsil edebilmesi için kötü niyetli borçlular ile 3. kişiler arasındaki işlemlerin (tasarrufların) iptali için (kesinleşmiş bir alacağın olması, borçlunun borcunu ödemekten acze düşmesi nedeniyle aciz vesikasının verilmesi, vs.) gibi koşulların bulunması kaydı ile İİK nun 277 ve devamı maddelerinde düzenleme yapmış olmasına rağmen, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin sayın çoğunluğu alacak veya tazminat isteği ile açılmış bir davanın varlığını yeterli görerek, İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde ön görülen koşulların varlığının araştırılmasına gerek görmeyerek açılan davada borçlu (davalı) olduğu iddia edilen kişinin alacak veya tazminatın doğumu tarihine yakın tarihte 3. kişilerle yaptığı hukuki işlemlerin (tasarrufların) B.K. nun muvazaayı düzenleyen 18. maddesi gereğince iptal edilmesi görüş ve düşüncesindedir.

Açılan her davanın yasal dayanağının bulunması ve davanın açıldığı anda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartlarındandır. Usul ekonomisi de nazara alınarak dava şartlarının bulunup bulunulmadığının mahkemece davanın başında re'sen araştırılıp değerlendirilmesi gerekir.

Bu anlamda dairesinin sayın çoğunluğunun görüş ve düşüncesine göre açılan, İİK'nun 277 ve davamı maddelerindeki koşulları taşımamasına rağmen sadece B.K.nun muvazaayı düzenleyen 18. maddesine göre kabul edilen, borçlu olduğu iddia edilen kişi ile 3. kişi arasındaki mal kaçırmaya ilişkin hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali davalarında davaların yasal dayanağı, davacının dava açmakta hukuki yararı ve verilen kararın uygulanma (infaz) kabiliyeti yoktur.

Şöyle ki,

1- İİK'nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulları taşımayan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali davalarında dairemizin sayın çoğunluğunun yasal dayanak olarak kabul ettiği B.K.nun 18. maddesi, tüm muvazaalı işlemlerde uygulanan genel ve işlemlerin yorumlanması ile ilgili bir madde olup, tek başına bu davaların yasal dayanağını oluşturmaz.

Yargıtay 4. Hukuk dairemizin sayın çoğunluğu dahi, B.K. nun 18. maddesine dayanılarak hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptaline ilişkin kararlarda İİK nun 283. maddesine uygun hüküm kurulmasını aramaktadır. Bu uygulama dahi, B.K. nun 18. maddesinin açılan hukuki işlemlerin (tasarufların) iptali davalarının tek başına yeterli ve yasal dayanağı göstermektedir. Ayrıca, hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili taleplerde İİK. nun 277-282. maddelerinde düzenlenen ön koşullar açılan davalarda aranmazken İİK nun 283. maddesine uygun hüküm kurulmasını aramak kanaatimizce çelişkidir.

Yine, Dairemizin sayın çoğunluğunun kabul ettiği görüş ve uygulama doğru kabul edildiği takdirde İİK. nun 277 ve devamı maddelerinin uygulanma alanı kalmaz. Zira, herkes alacak ve tazminat talepleri, ile ilgili açtığı davalarda alacak veya tazminatın kesinleşmesini, borçlu (davalının)acze düşmesi nedeniyle aciz vesikası alınması gibi alacağın takibini zorlaştıran koşulları gerçekleştirmeden bu yolla amacına ulaşabilir. Bunun sonucu olarak da İİK nun 277 ve devamı maddelerinde ki düzenlemenin, yasa koyucu tarafından uygulanmamak üzere düzenlendiğini kabul etmemiz gerekir ki bu durum, yargının görevinin yasaları uygulamak olduğuna ilişkin prensibe uygun düşmez.

2- Diğer yandan (alacak veya tazminatın kesinleşmediği, aciz belgesinin alınmadığı, diğer bir deyişle İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulların oluşmadığı haller nazara alındığında davacının dava açmakta hukuki yararı da bulunmamaktadır. Halbuki hukuki yarar davanın açıldığı anda var olmalıdır. İleri de hukuki yararın var olabilme ihtimali dava açmak için yeterli değildir.

Zira, hukuki işlemin iptali davasının asıl dayanağı olacak olan <alacak veya tazminat> davasının davacı lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağı sonuçlansa dahi borçlu (davalı) nun hukuki işleminin (tasarrufunun) konusu olan mal veya hak haricinde başka mal ve hakkının olup olmadığı, bunların davacı (alacaklı)nın alacağını karşılayıp karşılamayacağı belli değildir. Bu belirsizlik hukuki işlemin (tasarrufun) iptali davasının açılması anında davacı lehine davada hukuki yararın henüz mevcut olmadığını gösterir.

3- Mahkemece kararlarının yerine getirilmesi (infazı) bilindiği gibi ancak icra takibi yolu ile olur. İİK'nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan tasarrufların iptaline ilişkin verilecek kararlar ortada bir icra takibi olmadan nasıl, ne şekilde ve kimin tarafından uygulanacaktır? İcra hukuku yönünden bu sorulara cevap vermek mümkün değildir. Anılan kararların uygulanabilmesi için öncelikle bir alacağın olması, bu alacakla ilgili icra takibinin yapılması, takibin kesinleşmesi, borçlunun borcunu karşılayacak parası veya haciz konulacak malının olmaması diğer bir deyişle aciz vesikasının alınmış olması gerekir. Aksi halde, aciz vesikası alınana kadar verilen kararın uygulanması (infazı) icra hukuku ve icra müdürü yönünden mümkün değildir. Kısaca, alt yapısı olmayan böyle bir tasarrufun iptaline ilişkin kararın uygulanması, yerine getirilmesi mümkün değildir. Uygulanması mümkün olmayacak bir davanın açılmasının ve verilecek kararın bir anlamı ve faydası da yoktur.

İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulların gerçekleşmesine kadar, kötü niyetli borçlu ile 3. kişi ve diğer 3. kişiler arasında iptale konu mal veya hakkın el değiştirmesi ve son hak sahibinin iyi niyetli kabul edilmesi halinde alacaklının alacağını elde edememe gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalabileceği iddiası ve bu yönde açılan davalarda davacının hukuki yararı vardır şeklindeki gerekçede kanaatimizce doğru değildir. Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 263/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortada kaldırılabilir.

Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?

Sonuç olarak, İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar oluşmadan açılacak alacak veya tazminat davalarına dayanılarak borçlu (davalı) olduğu iddia edilen kişilerin alacak veya tazminat hakkının doğum tarihine yakın tarihlerde 3. kişilerle yaptıkları hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptaline ilişkin açılan davaların yasal dayanağı yoktur. B.K. nun 18. maddesi yeterli ve bu davaların yasal dayanağı değildir. Ayrıca, davacının iptal davasını açtığı anda dava açmakta hukuki yararı oluşmamıştır. Alt yapısı olmadan bu yönde verilecek kararın icra takibi yönünden uygulanması ve yerine getirilmesi de mümkün değildir. Bu şekilde açılmış bir davanın kabulü, borçlu ile 3. kişinin zararına yol açabileceğinden davanın reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğundan sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. (¤¤)
Old 07-11-2012, 13:03   #4
nesrintat

 
Karar

İyi çalışmalar Sayın Meslektaşlarım

Takip etmekte olduğumuz tazminat davasında mahkeme davalının birkaç malına ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir koymuştur.Davalı tarafça konulan ihtiyati hacze itiraz edilmiş,mahkeme tarafından da bu itiraz reddedilmiştir. Davalı taraf mahkemenin kararını bu nedenle temyiz etmiştir. Mahkemece ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin olarak verilen kararı destekleyen Yargıtay Kararına ihtiyacım vardır.Şimdiden teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Talep edilen İhtiyati Tedbir yerine re'sen İhtiyati haciz kararı verilebilir mi? guyar Meslektaşların Soruları 5 01-10-2019 20:15
Vekalet ücreti için İhtiyati haciz ve İhtiyati tedbir Av.Mustafa yağan Meslektaşların Soruları 6 23-12-2011 09:19
İhtiyati haciz/haciz konularında verilen İdare/Vergi MAhkemesi Kararları irfan AYDIN Hukuk Sohbetleri 3 03-12-2010 23:23
Teminatsız İhtiyati Haciz ve İhtiyati Tedbir Mümkün mü? turbo Meslektaşların Soruları 1 31-12-2008 16:50
İhtiyati Haciz Nedeniyle Hazineye Karşı Tazminat saime erdoğan Meslektaşların Soruları 1 15-03-2002 00:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03223300 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.