Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
Herkese merhabalar, tek sanığın ve dört müştekinin olduğu dosyada ben iki kişinin vekilliğini yaparsam ve sanık ceza alırsa bana iki ayrı vekalet ücretine mi hükmediliyor yoksa tek vekalet ücretine mi hükmediliyor?
|
|
|
Yazan : osmmdr,
Tarih : 22-11-2023 09:36
|
sayın meslektaşlar,
çoğunlukla sigorta tahkim hakemliği kararları icraya koyuyorum. ödeme emri vs işlemleri çabuk halleden aradığımızda telefonu açan bir icra dairesi varsa paylaşmanızı rica ederim.
|
|
|
|
Merhabalar,
Müvekkil yaklaşık 6-7 sene önce döviz cinsinden mal satıyor ancak faturayı düzenlerken ödenecek miktarı TL ye çeviriyor. Yine borçlu tarafından da müvekkile ödemeye ilişkin verilen çekler de TL üzerinden oluşturuluyor. Geçen süreçte borç ödenmiyor. Şu an dövizin geldiği nokta malumunuz. Her ne kadar fatura ve çek TL üzerinden düzenlenmiş olsa da, döviz üzerinden ilgili borcu tahsil etme imkanımız var mıdır? Veya (borçlu şu an o günkü TL üzerinden sadece anaparayı ödeme istiyor) borcu TL üzerinden ödemek istedikleri şekilde alıp, geriye kalan zararımızı (dövizden dolayı) bir şekilde tahsil etmemiz mümkün müdür?
Şimdiden teşekkürler.
|
|
|
|
ÖNEMLİ VE ACİL- Herkese merhabalar,
Meslektaşlarım, senetteki kefile icra takibi başlatmak istiyorum. Borçlu cezaevinde olduğu için müvekkilim borçluya icra takibi başlatılmasını istemiyor. Kefilin taşınmazları olduğu için direkt kefile icra takibi başlatalım diyor. Direkt kefile icra takibi başlatmak mümkün müdür?
Bir diğer sorum borçlu ve kefilin adresleri yazılmamış. Düzenleme yeri şeklinde bir ibarede yok. Borçluya ve kefile ait bir adres yazılsa yeterli olur mu?
Bir de naklen ve malen yazılması gereken kısım da boş, ne şekilde doldurulursa bizim için daha sağlıklı olur?
Sorumun aciliyeti var şimdiden teşekkür ediyorum
|
|
|
|
Merhabalar, müvekkilim güvenlik görevlisi olarak hizmet ifa ederken ekip sorumlusu olarak hizmet ifa etmesi istenmiş ek olarak gerektiğinde şoförlükte yapmıştır. Müvekkilim maaş bordrosunu imzalamamış ancak işverenin talimatlarına da uyup hizmet ifa etmiştir. İş yeri dışında işlediği suçtan dolayı iş akdini feshetmiş ve alacak davası açtık. Sonucunda kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti alacağımızın olduğu hususunda haklı çıktık. Ancak yerel mahkeme kararında ücreet alacağı talebimizi reddetti. Ücret alacağı bakımından iş bu kararı istinaf etsek lehimize bir durumla sonuçlanır mı? İsitnaf talebimizi redderse karşı taraf lehne vekalet ücretine hükmedilir mi
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım. Yazılı tahliye taahhüdü nedeniyle örnek 14 icra takibine kiracının itirazı üzerine sulh hukuk mahkemesinde "itirazın iptali ve tahliye" davası açtık. Yerel mahkeme davayı kabul etti ve hakim duruşmada istinaf başvurusu olursa reddedeceğim dedi (nedenini açıklamadı sanırım kesin olduğunu düşünerek bunu söyledi ama kararın sonunda istinaf yasa yolu açık olarak karar verdi, kesin olarak da vermedi). Aylık ödenen kira bedeli 2.000 lira. Sulh hukuk mahkemesinde görülen tahliye davaları (ve itirazın iptali) davasında istinaf kesinlik sınırı neye göre belirlenecek acaba? Veya başka hangi nedenler çerçevesinde bu kararın istinaf başvurusu reddedilebilir? Teşekkürler.
|
|
|
|
Herkese selamlar, iyi çalışmalar dilerim…
Müvekkil, kule tipi baz istasyonu kurulması amacıyla GSM operatörü ile yaptığı kira sözleşmesinin fesih bildiriminde bulunmuş ancak tahliye noktasında sonuç alamayınca bize danıştı. Şöyle ki;
1) Kiraya veren müvekkil ile kiracı GSM operatörü arasında müvekkile ait tarla vasıflı taşınmaz üzerine kule tipi baz istasyonu kurulması amacıyla 14.05.2008 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli, kira ödemesi yıllık-TL olan kira sözleşmesi yapılıyor,
2) 11.01.2013 tarihinde müvekkil, “...kira sözleşmesinin sona erecek olduğunu ve sözleşmeye devam edilip edilmeyeceğini…” bildiren bir ihtarname çekiyor,
3) 13.05.2013 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli kira yenileme sözleşmesi imzalanıyor,
4) 30.11.2017 tarihinde müvekkil, “…kira sözleşmesinin sona erecek olduğunu ve sözleşmeye devam edilip edilmeyeceğini…” bildiren bir ihtarname çekiyor,
5) Bu ihtarnameden sonra taraflar, yeni bir sözleşme imzalamıyorlar ancak kira ilişkisi devam ediyor,
6) Tarla vasfındaki kiralanan taşınmaz, 18.03.2021 tarihinde arsa vasfı alıyor,
7) 26.12.2022 tarihinde müvekkil, “…13.05.2023 tarihinde on seneyi dolduracak olan kira kontratını devam ettirmek istemediğini ve kira kontratını feshettiğini…” bildirir ihtarnameyi noter kanalı ile kiracıya iletiyor, (not: ihtarnamede tahliye talebi yok, sadece fesih bildirimi var.)
8) Kiracı, müvekkil ile hiçbir şekilde iletişime geçmediği gibi taşınmazı tahliye etmeyip kira bedeli de ödemeyerek kiralananı kullanmaya devam ediyor,
9) Müvekkil, 26.09.2023 tarihinde arabulucuya başvuruyor, 06.10.2023 tarihinde anlaşmama şeklinde son tutanak düzenleniyor ve bu tarihten sonra müvekkil tahliye ve kira alacağı talepleriyle bize danışıyor.
Müvekkilin yan parselde evi olduğundan buraya çocukları için ev yapmak istiyor. Bu nedenle öncelikle tahliye talep ediyor. Ayrıca alamadığı yıllık kira bedeli de var.
Benim burada kanaatim; kira sözleşmesinin 30.11.2022 tarihinde belirsiz süreliye döndüğüdür. Bu nedenle çok yapacak bir şey göremedim. Sizlerin yorumu nedir, daha önce buna benzer olayda tahliye edebilen var mıdır?
Vakit ayıran herkese şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim…
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, icra takibinin kesinleşmesinden sonra vefat eden bir muris var. Mirasçıları mirasın gerçek reddine ilişkin süresinde karar almışlar ancak vefattan sonra kendilerine yöneltilen takibe (kambiyo senetlerine özgü) itiraz süresini kaçırmışlar. Bu durumda, menfi tespit mi önerirsiniz, icra hukukta şikayet*yolu*mu?
Birbirinin aksi yönde yargıtay kararları mevcut. Süresiz şikayete tabi olduğuna ilişkin kararlara da rast geldim. Bu konuda fikri bulunan meslektaşım tecrübesini paylaşabilirse çok sevinirim...
İyi çalışmalar, iyi forumlar.
|
|
|
|
Müvekkil kadın, boşanma davası devam ederken sevgilisiyle yaşamakta ve ondan hamile kalmıştır. Boşanma davası Ekim ayında kesinleşmiş ve taraflar boşanmıştır. Ancak geçtiğimiz günlerde doğan çocuk müvekkilin eski eşinin üzerine yazılmıştır. Müvekkilin eski eşi, soybağının reddi davası açmaya yanaşmamaktadır. Çocuk da yeni doğmuştur. Bu durumda çocuğa kayyım atanıp soybağının reddi davası mı açılmalı yoksa başka bir yol var mıdır? Bilgisi olan meslektaşların görüşlerini bekliyorum. İyi çalışmalar.
|
|
|
|
Değerli meslekteşlarım, ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına karşı itiraz halinde itiraz kabul edilirse borçlu lehine vekalet ücretine hükmediliyor. Ancak ihtiyati haciz talebinin reddi halinde borçlu lehine vekalet ücretine hükmediliyor mu, hükmediliyorsa maktu mu, nisbi mi hükmediliyor? İhtiyati haciz talebimiz reddedilirse alacaklı müvekkili zor duruma sokacak bir durum olur mu? Bu konuda içtihat veya makale bulamadım, yardımcı olursanız sevinirim, teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhabalar, bir boşanma davamız var, diğer eş aile konutunu 3. kişilere devredemediği için bankalara borçlanmış. Bankalar cebri icra ile satış yapınca, davalının üzerine başka bir malvarlığı olmadığından müvekkil alacaklarını tahsil edemeyecek.
Biz bu icra dosyalarına konu borcu ödersek, ödeme yaptığımız miktarlar üzerinden diğer eşe alacak davası açabilir miyiz? Müvekkilin eşine rücu hakkı doğar mı? boşanma davası henüz kesinleşmedi. mal rejimi davasındaki tedbir de haliyle cebri icraya engel olmuyor.
|
|
|