Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : olcaykuş, Tarih : 14-01-2024 18:52
Merhaba, bir belgesel filmi nedeniyle röportaj yapılan kişiler için kvkk düzenlemesi yapmam gerekiyor. Bu düzenlemelerin açık rıza metni ve aydınlatma metni olmasının yeterli olacağı düşüncesindeyim sizce doğru mudur? Bir de veri sorumlusu yönetmen mi yoksa yapımcı mı olur sizce? Cevaplarsanız çok sevinirim, iyi günler..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :978, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 13-01-2024 22:42
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkilimin 4 yıldır evinde oturan bir kiracısı var.Öncelikle belirtmek isterim ki ev sahibi ile aralarında yazılı kira sözleşmesi yok.Kiracı yazılı sözleşme yapmaya da yanaşmamakta.En üst katta kiracı, alt katında ev sahibi olan müvekkilim oturuyor .Kiracı müvekkilimin balkonuna devamlı olarak su atıyor.Apartmana girip çıkarken ev sahibine hakaret ediyor.Balkonda ve apartmanın merdivenlerinde odun kırıyor.Son olarakta müvekkilim apartmanı boyatmak istemiş.Kendi katının boyanmasına sıra gelince burası benim evim, benim katımı boyayamazsınız demiş ve kendi katının boyanmasına izin vermemiş.Boya da yarım kalmış .Bu ve bunun gibi bir çok şey yapıyormuş . Bu durumların bir kısmına tanık olarak sunabileceğimiz,bahsetmiş olduğum kişinin karşı komşusu var.Onun dışında şuan için elimizde bir şey yok.Müvekkilim,hakaret ederken vs videoya almaya çalışacak.Çünkü başka bir şekilde durumu ispatlaması mümkün görünmüyor.
Daha önce benzer bir dosyası olan meslektaşlarım olduysa tahliye davası açıldığında delil konusunda bir komşunun ve ev sahibinin beyanı yeterli oluyor mu?
Delil toplama konusunda nasıl bir yol izlenmeli?Yardımcı olabilecek olursa çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1047, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Karadağlı, Tarih : 13-01-2024 21:45
Değerli meslektaşlarım,
Davacı vekili olduğum bir kadastro tapu iptali davasında dosya istinaf aşamasında iken davalı taraf vefat etti.
Bu durumda davalı tarafın mirasçılarının davaya dahil edilmesi için istinaftan mı yetki talep etmeliyim?
Kıymetli görüşleriniz için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1143, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Oğulcan Aydın, Tarih : 11-01-2024 23:41
Müvekkilin arkadaşı Ahmetin icra borcu bulunmaktadır .

Bu sebeple Ahmet , müvekkile rıcada bulunarak yeni alacağı Tır vasıtasını borçları bitene kadar onun üzerine alıp daha sonra borçları bitince kendi üzerine satış alacağını söyledi .

Bu işlemleri kabul eden müvekkil olayın üzerinden yıllar geçmesiyle bu durumu unuttu. Tırın MTV borcu gelince adeta aklina dank etti . Ahmeti aradığı zaman ise ben o arabayı başkasına sattım nerde olduğunu bilmiyorum demiştir .

Kısacası müvekkilin üzerinde gözüken Tır kayıp .

Bu durumda nasıl bir yol izlenmesi gerek şimdiden teşekkürler .
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1187, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.yavuz selim, Tarih : 11-01-2024 02:25
Merhabalar.
Ağır Ceza Mahkemesinin gün içerisinde 150 den fazla duruşmasının olduğu bir günde hüküm tesis etmesinin doğru olmadığı düşüncesindeyim. Bu konu hakkında elinde Yargıtay kararı, AİHM kararları veyahut başkaca İçtihat kararları olan varsa yardımcı olursa sevinirim.
İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1229, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Oğulcan Aydın, Tarih : 10-01-2024 15:53
Merhaba , Limited şirketde ki ortaklar kendi aralarında dolandırıcılık sebebiyle soruşturma yürütülmektedir .

Ortaklardan birisi Limited şirkete kayyum ataması istemektedir. Bu atama mümkün mudur ? Savcılık makamından talep edilebilir mi ? Hukuk mahkemesinde dava mı açılması gerek ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1140, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avhanim, Tarih : 10-01-2024 12:43
Merhabalar değerli meslektaşlarım,
İş kazasından kaynaklı ve işveren vekili olduğum davanın bilirkişi raporunda işçinin kaza geçirdiği alanda ve işkolunda çalışması için işverence hazırlanmış yazılı bir çalışma talimatı bulunmadığı ayrıca da işçinin yine kaza geçirdiği alanda çalışmasının tehlikeli olduğunu bildirir yazılı bir talimat da bulunmadığı gerekçesiyle aleyhimize değerlendirme yapılmış. Yazılı çalışma talimatı iş güvenliği açısından zorunlu mudur? Kaldı ki, işçi kendi iş alanına girmeyen bir iş yaparken kaza geçiriyor, işçinin iş yerindeki hangi alana girip neler yapabileceğini işveren önceden nasıl kestirip her konuda talimat yazabilir? Bu hususta değerli fikirlerinizi alabilir miyim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1115, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Kevinlomax, Tarih : 10-01-2024 10:29
Meslektaşlarım merhaba,

6292 sayılı kanun sebebiyle satışı yapılan araziler hakkında tapulama öncesi nedenlere dayanarak tapu iptali ve tescil davası açılması Yargıtay'ca kabul görmüyor bu hususta Yargıtay'ın birçok içtihadı bulunmakta.

Bildiğiniz üzere 2B arazisindeki haklar 6292 sayılı kanun uyarınca 3. kişilere satış öncesinde muvafakatname ile devredilebiliyor. Somut olayda da bu muvafakatname ile devir işlemi hile ile yaptırılmış.

Sorum kısaca şu: Bu durumda tapu iptali ve tescil davası açamıyorsak da sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davası açmamıza bir engel var mıdır ? Mahkemeler bu durumu da mülkiyet hakkına karşı mülkiyet öncesi dönemdeki zilyetlik hakkına dayalı açılan bir dava olarak değerlendirebilir mi ?

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1048, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.zeynep97, Tarih : 09-01-2024 18:32
Merhabalar, bir konuda yardımınıza ihtiyacım var.
Davayı kazandık, karşı vekaleti icraya koydum. İcra dosyasına ödeme yapıldıktan sonra karşı taraf istinaf kanun yoluna başvurdu. İstinafın kararı bozması halinde karşı vekaleti iade etmem gerektiğini biliyorum ancak benim anlamadığım ben bu vekalet ücretini almakla makbuz kesip vergisini ödemekle yükümlü değil miyim, iade etmem halinde ödemiş olduğum vergi ne olacak?
Kıymetli fikirleriniz için şimdiden çok teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1078, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 08-01-2024 19:24
Merhaba meslektaşlarım,

Miras nedeniyle ortaklığın giderilmesi davası açılırken ihtiyati tedbir talebinde bulunulmamış. Gerekçeli karar yazılmış, davalılardan bir tanesi istinaf başvurmuş.

Şu aşamada davacı taraf davaya konu aracı istinaf başvuran davalının kullandığını ve kullanmasını istemediklerini aracın zarar görebileceğini söylüyor.

İstinaf aşamasındaki bu dosyada yerel mahkemeden tedbir talep edebilir miyiz?

İstinaf cevap dilekçesi ile istinaf mahkemesinden mi istenmeli?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1150, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avserdar, Tarih : 08-01-2024 19:09
Aynı kira sözleşmesinden kaynaklı iki adet örnek 13 icra takip dosyası itirazına tek dava açmak mümkünmü?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1035, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Ozge Palabiyik, Tarih : 05-01-2024 15:49
Sayın meslektaşlarım merhabalar,

İdare mahkemesi nezdinde açtığım iptal davasında dilekçenin reddine karar verilmiştir. Kararla ilgili sizlere danışmak istediğim konular var;

Dava, subay olan müvekkilimin görevden çıkarıldığı süreçteki OYAK emsal farkının ödenmesi talebinin reddi nedeniyle iptal davasıdır. Ret işleminin iptal edilerek emsal nema farkının OYAK'a ödenmesi talep edilmiştir.

Dilekçenin reddi kararında mahkeme tarafından "emsal nema farkının OYAK'a ödenmesi talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine işlemin hukuki denetiminin yapılabileceği, ancak söz konusu emsal nema farkının işbu davanın tarafı olmayan OYAK'a doğrudan ödenmesine karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşıldığından" gerekçesiyle dilekçenin reddine karar verilmiştir.

Yenileme dilekçesi ile dava açarken bu talebimi nasıl belirtebilirim? OYAK kurumuna ödenmesini talep ettiğim bir meblağ var ve yasal olarak bu kurumu taraf göstermem de mümkün değil.

Ayrıca idarenin reddettiği talepte de OYAK'a bu bedelin ödenmesini talep ettik. İdare tarafından talebimiz reddedildi ve bu reddin iptalini istiyoruz. Dolayısıyla bu bedelin direkt müvekkile ödenmesini talep edersem de, idareye başvurudaki taleple uyumsuzluk gündeme gelecek.

Bilgilerinizi, fikirlerinizi paylaşmanızı merakla bekliyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1206, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ŞenolFurkan, Tarih : 05-01-2024 11:37
Meslektaşlarım merhabalar,
Bir müvekkil için değil de kendim için görüşlerinizi merak etmekteyim. Bir avukat olarak yaşadığım mağduriyet sebebiyle siz değerli meslektaşlarımın da görüşlerini de almak istiyorum.

Kısaca özet geçmek gerekirse ocak ayı sonunda nişan merasimim için bir mekan ile anlaşmaya vardık. Ekim 2023'te anlaşma bedelinin yarısını mekan işletmecisi şirketin hesabına kapora açıklamasıyla gönderdik. Kasım 2023 tarihinde yazılı sözleşme imzaladık.

Nişan merasimine üç hafta kala, ilgili mekanın işletmecisi whatsapp üzerinden tarafımıza mesaj atarak kalan ödemenin sözleşme uyarınca cumartesi günü yapılması gerektiğini belirten bir mesaj iletti. Nişanlımın sınavları olması sebebiyle hafta sonu gelmemizin zor olduğunu pazartesi ödeme yapıp yapamayacağımızı sorduk. Öncesinde pazartesi kapalıyız salı müsait misiniz dendi ve bizde kabul ettik. Ancak hemen ardından ödemeyi banka hesabıma gönderin ilaveten %10 KDV bedelini de gönderin dendi. Bu duruma sitem ederek, 2 gün için böyle bir tutuma gerek olmadığını söyledik.
İlgili işletmeci siz ödemeyi yapmayacağınızı belirttiniz, sözleşmeyi bu sebeple fesih ediyoruz, dedi. Ödeme yapmayacağımıza dair en ufak ibare bulunmamakta mesajlarda. Keza fesih tarihinde henüz bahse konu alacağın vadesi gelmemişti. Halen daha gelmemiş durumda.

İlk sorum şu;
İşletmeci söz konusu sohbeti, nişanlım ile whatsapp üzerinden yaptı. Akabinde bana sözleşmeyi yukarıda açıkladığım sebeple fesih ettiğini bildirdi. Bende kendisine ödeme yapılmayacak denmedi, fesih işleminiz haksız, ödenen bedeli faiziyle iade edin dedim.
İşletmeci nişanlım ile olan whatsapp konuşmalarını ekran görüntüsü alarak bana iletti. İlgili mesajların içeriğinde nişanlıma ait TC Kimlik Numarası, Öğrenci Numarası, Fotoğraf gibi bir çok kişisel veri bulunmakta. Bu durumda özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verileri koruma kurumu nezdinde ihlal başvurusunda bulunulabilir mi ? Şahsen savcılık nezdinde özel hayatın gizliliğini ihlalden şikayette bulunabileceğimi ayrıca KVKK nezdinde ihlal başvurusunda bulunabileceğimi düşünüyorum. Ancak olayın mağduru olarak objektifliği yitirmiş olmam ihtimaline karşılık görüşlerinizi merak ediyorum.

İkinci husus ise;
Sözleşmede, satıcının sözleşmeden cayması halinde tahsil ettiği bedeli, cayma tarihinden itibaren bir ay içerisinde iade eder denilmektedir. Sözleşmeyi imzalarken ilgili maddenin geçersiz olduğu kanaatindeydim. Keza tüketici aleyhine düzenlenen ilgili maddenin şablon sözleşme üzerinden tarafımıza dayatılmış olması geçersiz olması için yeterliydi.

Aynı işletmeci söz konusu maddeyi işaret ederek ödemeyi bir ay içinde istediği zaman yapacağını ve ödeme yapılması için kendisine iade faturası kesilmesi gerektiğini dile getiriyor. Son tüketici olarak satıcıya iade faturası kesmemiz gibi zorunluluğumuz bulunmamakta, bunu biliyorum. Ancak ilgili maddenin geçersizliği konusunda sizler de benimle hemfikir misiniz merak etmekteyim. Bu doğrultuda Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunacağım. Ayrıca söz konusu eylem güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1124, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : stjav10, Tarih : 04-01-2024 15:20
Merhaba,
Müvekkil şirket, bilgisayarlarla ilgili teknik destek aldığı firmayla bir gizlilik sözleşmesi imzalamak istiyor ancak bu sözleşme verilerin karşılıklı olarak gizli tutulması şeklinde değil. Daha çok bir güvenlik duvarı oluşturulması ve herhangi bir bilgi sızıntısı halinde sorumluluğun destek sağlayan firmaya ait olması şeklinde bir sözleşme. Buna ilişkin örneklere nereden ulaşabiliriz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1167, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Mehmet_Ali, Tarih : 04-01-2024 01:16
Merhabalar, 1982 yılında müvekkilin köyünde kadastro çalışması yapılmış müteveffa babasının mülkiyetinde olduğu evinin önü, yaklaşık 300 m2, tescil harici, tapulama dışı, yer olarak bırakılmıştır. Müvekkilin müteveffa babası tarafından ilgili yer asliye hukuk mahkemesinde “tescil davası” açılmış, açılan dava kabul edilmiş, temyiz yolundan geçmiş 1984 yılında kesinleşmiştir.
Tapu müdürlüğü mahkeme kararını bilirkişi raporundaki krokinin zemine uygun olmadığı gerekçesi ile kararı tapuya işlememiş ve öylece kalmıştır. Taşınmazın ½ hissesi halihazırda müvekkil tarafından kullanılmaktadır.
2023 yılı sonunda müvekkil ilgili mahkeme kararı ile tapuya başvurmuş, mahkeme kararı doğrultusunda ilgili taşınmazın önündeki 300 m2lik arsanın payı oranında ½’sinin kendi adına tapuya işlenmesini talep etmiştir. Tapu müdürlüğü şifaen karardaki bilirkişi raporunun uygun olmamasından işlem yapamayacağını beyan etmiştir. Bu aşamada;
1-1982 yılına ait tescil konulu kesinleşmiş mahkeme kararındaki bilirkişi raporunu düzeltmek için yeniden dava mı açmak mı gerek? Dava açılırsa kesin hükümden reddedilir mi? Bilirkişi raporundaki hatalı olan kroki nasıl düzeltilebilir?
2-Tapuya mahkeme kararının uygulanması için yazılı başvuruda bulunup alınacak red kararı ile idari yargıda iptal davası açıp sonuç alınabilir mi?
Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1172, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 03-01-2024 16:25
Herkese merhabalar; müvekkilimin hakaret ve tehdit suçundan yaqrgılandığı bir dosyada basit yargılama usulüne göre karar verilerek müvekkilim hakaret suçundan beraat etmişse de tehdit suçundan cezalandırılmıştır. Müvekkilimin, tanığı arayarak müşteki hakkında ["onun aracına zarar vereceğim, iş yerine zarar vereceğim" diyerek tehdit ettiğini beyan etmiştir. Tanıkta bu durumu doğrulamış ve müvekkilimin ceza almasına sebebiyet vermişlerdir. Hakaret söylemleri için iletme kastı yokluğundan ve en üç kişiyle ihtilaf olmaması sebebiyle beraat etmiştir. Ancak gıyapta tehdit suçunun oluşması içinde iletme kastı varlığı olması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda bilgisi olan meslektaşlarım varsa sorumu cevaplarsa çok sevinirim. Bu arada tanıkla müşteki her ne kadar şuan arkadaşız dese de geçmişte birbrlerini darp etmişler şikayetçi olmuşlar ancak sonradan şikayetlerinden vazgeçmişlerdir. Müvekkilim, iki şahsın arasında husumet olduğunu bilmektedir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1179, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ilayda şen, Tarih : 02-01-2024 16:46
Merhaba, değişik iş dosyası ile bir tasınmaz üzerine ihtiyati tedbir konmasını atlep ettim. talebim kabul gördü ve lehe vekalet ücretine hükmedildi. ben vekalet ücretini icraya konu ettim. daha sonrasında süresi içerisinde de esas dava olan tapu iptal tescil davasını açtım. bu esnada karşı taraf ihtiyati tedbir tapu iptal tescil davasının ferisi niteliğindedir esas dava kesinleşmeden ferisi de icra edilemez sebebiyle takibin iptalini şikayet yoluyla talep etti. ben kesinleşmeden icra edilebileceğini düşnüüyorum. bu konudaki düşünceleriniz ve tecrübeleriniz nelerdir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1256, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : kaanktug, Tarih : 02-01-2024 16:30
Meslektaşlarım Merhaba,

Karşılaştığımız bir olayla ilgili olarak görüşünüzü rica etmekteyim. Hukuki durum şu şekildedir;

03.10.2006 tarihinde borçlu X aleyhine kambiyo senedine mahsus takip yapılıyor. Borçlu şirket yetkilisi tarafından 2009 senesinde icra borcuna kefil olunuyor. 25.11.2013 tarihine kadar çeşitli şekillerde alacağın tahsili için işlem yapılıyor ancak son işlem tarihi 25.11.2013. Borçlu ve icra kefili takip içi zamanaşımına uğradığı için icranın geri bırakılması kararı alıyor. İstinaf süresi kaçırıldığından karar istinaf edilemiyor.

Bu noktada sizlerden ricam şu şekildedir;

Takip konusu çek kambiyo vasfını kaybetmiş ancak borç ilişkisi devam etmektedir. Borçlu ve icra kefili şirket yetkilisi aleyhine ilamsız takip yapılmıştır. Süresi içerisinde borçlular takibe itiraz etmiş, arabuluculuk sürecinde de anlaşılamamıştır.

İtirazın iptali davası açılacak olup, açılacak davada borçlu şirket yetkilisi(icra kefili)nin de taraf gösterilmesi mümkün müdür? Yoksa icra kefaleti sadece icra dosyasına mahsus bir düzenleme midir?

Değerlendirmenizi rica ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1089, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : zeygu, Tarih : 02-01-2024 13:32
Merhaba değerli meslektaşlarım,
Müvekkil samsun terme de otoyolda ilerlerken önüne aniden çıkan köpek neticesinde kaza yapıyor ve aracında 60.000 tl lik hasar meydana geliyor. KTK 7. madde gereği Karayolları Genel müdürlüğü Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak ile sorumludur. Akabında 110. maddede “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde hüküm bulunmaktadır. Aynı zamanda uuşmazlık mahkemesinde 2016 / 54 E.2016 / 89 K. sayılı bir karar da bulunmaktadır
Dava idari yargıda mı yoksa adli yargıda mı çözüleceği konusunda kesin bir karar veremedim çünkü bazı kaynaklarda kötü hizmetten idari yargının görevli olduğu yazılmış bana bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1160, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 02-01-2024 11:48
Merhaba meslektaşlarım. Emlakçılık sözleşmesinde, emlakçı saf dışı bırakılarak satış gerçekleşirse, emlakçı komisyonu ödenecektir diye madde var ve bu sebeple alıcı hakkında icra takibi başlatacağız çünkü başka emlakçıyla anlaşıp aynı daireyi satın aldılar. Ancak emlakçılık sözleşmesini hem alıcı hem de kardeşi iki kişi imzalamış. Bu durumda müteselsil borçlu mu olurlar? Veya komisyonu yarı yarı oranında mı icra takibine konu etmeliyim? Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1047, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05147696 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.