Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : avukat.fks, Tarih : Dün 23:44
Merhaba meslektaşlarım;

Müvekkil adayı (A)'nın 1960 yılından beri zilyetliğinde bulunan ve içerisine çeşitli ağaçlar dikmiş olduğu parsel, 2018 yılında 3402/22-a kapsamında kadastro yenileme çalışması yapılması neticesinde hazine üzerine tescil ediliyor.

Bir başka meslektaşımıza tespitin iptali, tapu iptal ve tescil dava dilekçesi yazdırıp dava açıyor. Fakat dava dilekçesinde (A)'nın gerçek iradesine aykırı olarak parselin tamamı yerine 150 metrekarelik küçük bir bölümü için talepte bulunuluyor.

Dava (A) tarafından açıldıktan sonra avukat tarafından takip ediliyor. Davanın kabulüne karar veriliyor, davalı maliye talebi ile istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek onanarak 2022 de kesinleşiyor.

(A) tüm parselin kendi üzerine tescil edildiğini zannederken aslında öyle olmadığını 150 metrekarelik alanın kendi üzerine geçtiğini geriye kalan büyük bölümünün hazineye devredildiğini öğreniyor.

Bu durumda yapılabilecek bir şey var mıdır? Dava dilekçesinde talep edilmeyen kısım için tekrar dava açılabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :12, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : Dün 18:05
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil üç kardeş. Babası vefat etmeden önce müvekkilin diğer kardeşlerinden birine oturduğu daireyi miras bırakmak için noterde vasiyetname düzenletiyor. Daha önce de murisin 4.000 metrekarelik taşınmazını diğer kardeşleri satıp parasını paylaşıyor. Müvekkil de hem babasının hem de kendisinin ikamet ettiği apartmanın da içinde olduğu taşınmazı satın alıp tapuda kendi adına tescil ettiriyor.

Vasiyete konu bu bağımsız bölümün tapusu yok, imarı olmayan bir yer. Taşınmazın tapusu müvekkilde, müvekkil bu apartman için yapı kayıt belgesi çıkartmış. Elektrik su abonelikleri kendi üzerine. sadece vasiyete konu muris babanın dairesinin abonelikleri muris baba üzerine.

Müvekkil vasiyetten vasiyetin açılması davasıyla haberdar oluyor ve kararı istinaf ediyor.

Öncelikle terekenin tespiti davası açıp ardından vasiyetin iptali, iptal olmadığı takdirde tenkisi davası açsak olumlu bir sonuç elde edemediğimiz takdirde muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açmayı değerlendirsek olur mu?

Yoksa hepsini aynı anda mı açmalıyız, ya da hangi sırayla açmalıyız?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :52, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : Dün 17:05
Merhaba meslektaşlarım,
Muhatabımız dükkanı kiralayan kiracı, Örnek 13- tahliye talepli icra takibi başlatmayı düşünmekteyim. Ancak ödeme emrinin yapılacağı adres konusunda kararsızım .Ödeme emrini dükkana tebliğ ettirmeyi düşünüyorum. Ancak kira sözleşmesinde kiracının ikametgah adresi başka bir adres görünmektedir. Muhtemelen tebligat kiracıya ulaşmayacaktır. Devamında da 21/2 den tebligat talep etmeyi düşünmekteyim. Tebligatı dükkana çıkartmam durumunda tahliye davası aşamasına gelindiğinde tebligat dükkana çıkartılmış olduğu için usulsüz sayılır mı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :59, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.CagatayT, Tarih : Dün 15:47
Sayın meslektaşlarım;
Sizlerden bir konuda yardım ve görüş bildirmenizi talep ediyorum. Şimdiden yanıtlayan her meslektaşıma teşekkür ettiğimi bildiririm. Uyuşmazlık şu şekilde;

Müvekkil kendine ait araçla kaza yapıyor ve bu kaza sonucu araç hurda (pert) oluyor. Sigorta şirketinden bir miktar para aldıktan sonra aracı hurda haliyle bir otomotiv şirketine satıyor. bu satışa ilişkin de fatura düzenliyor. Ancak müvekkil satıştan kaynaklı alacağını tahsil edemiyor. Borçlu otomotiv şirketi aleyhine başlattığımız takip de itiraz sonucu duruyor.

İkame edeceğimiz itirazın iptali davasında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri midir yoksa Tüketici Mahkemeleri mi ?

(Araç hurda haliyle satıldığı, kullanıma uygun olmadığı ve satışa ilişkin bir fatura düzenlenip icra takibine dayanak belgenin de işbu fatura olarak belirlendiği için Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu düşünüyorum)

Değerli üstat ve meslektaşlarımdan bilgi ve önerilerini bekliyorum. İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :90, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Fazladanödemeyeçözüm, Tarih : 01-05-2024 09:10
Meslektaşlarım, lehimize tahliye kararı aldık, kiracı taraf kararı istinaf etti, sulh hukuk mahkemesinden aldığımız tahliye ilamını icraya koyduk, tahliye emri ve icra emrini tebliğ ettik. İcra emrine konu borç süresinde ödendi. Tahliye emri 7 gün geçtikten sonra kesinleşti. Örnek no:2'de 7 gün içinde tahliye veya aynı süre içinde icranın geri bırakılması kararı getir şeklinde kiracı ihtar edildi. Kiracı evi tahliye etmedi, 3 aylık kira bedelini yatırarak icranın geri bırakılması kararı da almadı, bu aşamada icra dairesinden tahliye harcını yatırarak tahliye günü alsak en erken 3-5 güne tahliye günü veriyorlar, biz tahliye hazırlıklarını yaparken pat diye kiracı icra mahkemesinden 3 aylık kirayı ödeyerek tehiri icra kararı alabilir mi?İcra müdürü icranın geri bırakılması kararı ne zaman alınırsa alınsın hemen tahliyeyi durdururum süre yok diyor, uygulamada örnek no:2 ile tahliye yapan meslektaşların bilgi ve desteklerini bekliyoruz. Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :227, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : tufankoc, Tarih : 30-04-2024 20:44
Merhaba meslektaşlarım
DMKya göre meslekten ihraç kararına karşı idare mahkemesinde dava açılmış.
Dava devam ederken 375 Sayılı KHK’NIN Geçiçi 35. Maddesi uyarınca rütbelerin alınması kararı verilmiş ve bu kararı DMK işlemine iptal davasına bakan mahkemeye dilekçe ile bildirmişler.
Mahkeme DMK işlemini iptal etmiş ancak KHK hakkında hiçbir karar vermemiş.
İstinaf süresi geçmiş ama davalı idare istinafa başvurmuş.
İstinafa cevap verip khknın da iptalini BİM'den istemek mantıklı olur mu? yoksa ne yapılabilir?

Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :281, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Carsambali.av, Tarih : 30-04-2024 11:10
Merhabalar Meslektaşlarım,

Davalı olduğumuz bir davada aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu

"Dava konusu ....... 'adlı malın davacı tarafından davalıya iadesi ile 25.000,00 TL'nin iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"

ardından karşı taraf malları iade etmeden ilamlı icra takibine geçti söz konusu icra takibine karşı ödeme icra emrinin iptali talepli dava açıldı fakat ilgili dava da icra hukuk söz konusu paranın istenmesi için malların iade edilmesine gerek olmadığı sıranın bulunmadığını söyleyerek söz konusu davayı reddetti.

Söz konusu kararın verildiği tarihten itibaren 2 yıl geçti yani mal iade edilmediği gibi şuan iade edilse de bir işe yaramayacak kullanamayacağız. Bu durumda ne yapmak gerekir icra takibi duruyor ve karşı taraf haciz işlemeye devam ediyor.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :338, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Muharrem Kürşat, Tarih : 29-04-2024 22:32
Kıymetli Meslektaşlara selamlar,

A Firması tarafından müvekkil adına düzenlenen çek, Müvekkil tarafından ciro edilerek B kişisine akabinde B kişisinden C kişisine , c kişisinden d kişisine geçiyor akabinde d kişisi bankaya ibraz sonrası karşılıksızdır kaşesi alıyor. Daha sonra müvekkil d kişisine çek bedelini ödeyip çeki teslim alıp kaşe sonrasına ciro yaparak B ve A firmasına kambiyo yolu ile takip başlatıyor. Buna müteakip A firması imzaya itiraz b kişisi ise ciro silsilesinden kaynaklı olarak borca itiraz ediyor.

Bu durumda ciro silsilesinde kopukluk söz konusu olabilir mi ayrıca sadeceye b ye yönelmesi başlı başına bir kötü niyet tazminatına konu edilir mi ?

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :390, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukat9444, Tarih : 25-04-2024 17:54
Merhabalar,

Müvekkile ait ve içinde kiracılar olan yan yana iki taşınmazın birleştirilerek, müvekkilin yazlık ihtiyacı nedeniyle tahliye davası açmam mümkün olur mu? Her bir taşınmaz çok küçük ve yazlık yeri olarak uygun bir yerdeler. Ancak bu durumda iki ayrı ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açacağım ve bu iki dairenin birleştirilmesi ve yazlık olarak kullanılması gerekçem kabul görür mü?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1245, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 25-04-2024 17:05
Komiser yardımcı müvekkilime görevini ifa ettiği sırada vatandaş tarafından hakaret edilmiştir. Karşı taraf ceza almıştır. Manevi tazminat davası açmak istiyoruz. Görevli mahkeme neresidir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1227, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 24-04-2024 21:47
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkil kiraya veren adına örnek 14 icra takibi yapılmıştır. Karşı tarafa 01.03.2024 tarihinde bu ödeme emri tebliğ edilmiştir. Kiracı ise 05.03.2024 tarihinde imzaya itiraz etmiştir. Neticesinde 06.03.2024 tarihinde arabuluculuk sürecini başlattık. Anlaşmama gerçekleşti ve dava açtık.
Karşı tarafın vekili tarafından Müvekkile 01.03.2024 tarihi itibari ile tebliğ edilen tahliye emrinde "işbu tahliye emrinin tebliği tarihinden itibaren (15) gün içinde tahliye ve teslim etmeniz" demek sureti ile 15 gün süre verilmiş olup DAVA ŞARTI OLAN zorunlu arabuluculuk başvurusu 06.03.2024 tarihinde başlatılmıştır. Davacının tahliye davasının açma süresi 16.03.2024 tarihinde başlayacaktır. demiştir.

İtirazın iptali davasında sürenin başlangıcı itirazdan başlamasından dolayı başlatmış olduğumuz arabuluculuk süreci doğrudur diye düşünüyorum. Fakat yorumlarınızı merak ediyorum.

Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1360, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 24-04-2024 16:09
Merhaba meslektaşlarım haciz sırasında geride olan bir alacaklı kendisinden önceki alacaklılardan önce hacizli malı satışa çıkartabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1320, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ogrenenavukat, Tarih : 22-04-2024 15:07
Sayın meslektaşlarıma ve üstadlarıma iyi günler diliyorum.

Müteahhit Firma ve Arsa Sahipleri arasında bir Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapılıyor.

Arsa Sahipleri üç kişiler. Bunlardan birisi baba, diğer ikisi çocukları. Anne vefat ettiği için baba yasal temsilcileri sıfatıyla sözleşmeyi adlarına velayeten ve kendi adına da asaleten imza ediyor. Arsa payı da anneden intikal etmiş olan pay. TMK hükümleri doğrultusunda ve miras payları oranında intikal var. Mirasçılık belgesi de sözleşme ekinde var.

Baba, sözleşmedeki hüküm gereğince kendisini temsil ettirmek üzere temsilciler kurulu olarak adlandırılan heyete vekâlet veriyor. Aynı şekilde velayeten çocukları adına da vekâlet veriyor. Birer gün arayla.

Bu üç arsa sahibinin arsa payına bir adet daire isabet ediyor. Lakin müteahhit firmaya isabet eden daireyi firma kat irtifakını kurarken devralamıyor. Sadece ufak bir hisse kaydı düşebiliyor. Dairesi belli olsun diye.

Sorularıma gelecek olursam;
1- Baba, velayeten çocuklarının arsa payını devredebilir mi?
(sözleşmede payın arsa sahibi tarafından devredileceği yönünde ayrıca hüküm var.)

2- Babanın velayeten verdiği vekaletnameye istinaden temsilciler arsa payını devredebilir mi?

Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1454, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : nerminn, Tarih : 20-04-2024 12:56
Merhaba, idari yargıda bir dava açılışı hazırlığındayım. Fikirlerinizi paylaşabilirseniz sevinirim. İbadethane inşaatı amacıyla kurulan derneğe, inşaat esnasında çalışanlardan birinin yüksekten düşmesi sebebiyle vefatı sonucu iş yeri bildirgesinin verilmemesi ve iş kazasının bildirilmemesinden kaynaklı idari para cezası veriliyor. Kuruma yazılı olarak itiraz ettik zira inşaat işlemi, gönüllü çalışma esasına dayanmaktaydı, köy halkından kim ne kadar isterse o kadar çalışıyordu, işçi işveren ilişkisi bulunmamaktaydı. Sormak istediklerim ise şunlar:

1-İdari para cezasının iptali istemine dayalı idare mahkemesinde açacağım davada yürütmenin durdurulması istemeli miyim?

2-İbadethane inşaatı yapılan yerde sigortalı işçi çalışmadığının tespitini idari yargıda mı istemeliyim yoksa iş mahkemesinde ayrıca tespit davası mı açmalıyım? İki adet karar gördüm. birinde idare mahkemesinde açılmış, diğerinde iş mahkemesinde ayrı dava olarak açılmış ve bekletici mesele yapılmış.

3-İptal davası sonucu olumlu olabilir mi? Derdimiz tüm köy halkının da kabulü dahilinde olduğu üzere işçi-işveren-iş yeri kavramları somut olayımızda yer almamaktadır.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1511, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 19-04-2024 00:40
Merhaba Sayın Meslektaşlarım
Müteveffa 04.01.2024 tarihinde cezaevinde ölüyor. Ölüm belgesi düzenleniyor ve 04.01.2024 tarihi kayıt altına alınıyor. Sonrasında mirasçıları veraset ilamı çıkartıyorlar. Veraset ilamında ölüm tarihi 04.01.2023 yazıyor. Mirasçılar bu durumu dikkat etmiyorlar ve mirasçılardan bazıları mirasın gerçek reddine ilişkin dava açıyorlar. Mahkemede uyap üzerinden nüfus kayıt örneğini dosya arasına alıyor. Nüfus kayıt örneğinde tabi 04.01.2023 yazıldığından 3 aylık sürenin geçtiğine dayanarak davayı reddediyor. Şu an istinaf edebilmemiz için süremiz var. Fakat izlemem gereken yoldan tam emin değilim, yardımcı olursanız memnun olurum.

1- Nüfus kaydının düzeltilmesi için Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmayı düşünüyorum. Nüfus müdürlüğüne başvuru halinde bu maddi hatayı dava açmadan çözebilir miyiz ?
2- İstinaf dilekçemin ekinde ölüm belgesini sunmayı ve Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğum davanın bekletici mesele yapılmasını talep etmeyi düşünüyorum. Fakat bu dosyayı BAM bekletici mesele yapabilir mi ?

Teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1876, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Fahri, Tarih : 17-04-2024 17:56
Öncelikle herkese merhabalar,
Kamulaştırma bedel tespiti ve tescili davasında ilk derece mahkemesi 2024 Mart ayı içerisinde vermiş olduğu kararda ''dava tarihinden karar tarihi arasına kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz ''in uygulanmasına karar verdi. Bu karar elbette ki lehimize ve ben faiz talebinde bulunacağım ilgili idareden. Ancak sorum şu: Anayasa Mahkemesi yakın tarihte faiz ile ilgili hükmü iptal etti ve yerel mahkemeler faiz türü olarak ''kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz '' yönünde karar veriyor. Üst derece mahkemesi kararlarını araştırdım ama faizin türüne yönelik güncel kararlar bulamadım. Elinde hangi faiz türünün uygulanacağına yönelik üst derece mahkemesi kararı olan var mı ya da siz hangi faiz türünün uygulanacağını düşünüyorsunuz. Şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1263, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : umutlaw, Tarih : 17-04-2024 01:05
Sayın meslekdaşlarım,
X borçludur, X in bir Ana ikametgah adresi iki ek adresi merniste kayıtlıdır, ilamsız icra emrinde ve veya 7201 Sayılı Yasanın 21/1 maddesine göre esas adres ilk ikametgah adresi mı yoksa diğer ek adreslerde esas mı tutulur? Buna göre bir yargıtay kararı var mı?
Teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2220, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Ramazan ŞAHİN, Tarih : 16-04-2024 23:31
Mrb

Bonoda bir borçlunun adresi

Aksan mah. Can sitesi no:5 şeklindedir.

borçlu A. B. nin adresinde il ilçe senette bulunmuyor.ancak hangi il ilçe olduğu takibin yapıldığı yerde bilinebilecek durumdadir.

takipte a.b. nin adresinde o ilçedeki bir mahalle ve bir site ismi olmasi ve bir kapı numarası olduğundan, il ve ilçesinin de net yazılmadıgından bahisle mernis adresine tebligat yapılmıştır.

Bilinen senetteki eksik adres yani bilinen son adrese tebligat cikarilmadan mersine çıkarıldığından bahisle tebliğ usulsüz müdür ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2098, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 16-04-2024 12:29
Kaybolan bono için senet iptal davası açacağız. Alacaklı ve borçlu arasında sorun yok, alacaklı taraf ödeme yapacak sadece senedin iptal edilmesini istiyor haklı olarak.

Bulunduğumuz ilçede Asliye Ticaret Mahkemesi yok. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açabilir miyiz yoksa en yakın yargı çevresindeki Asliye Ticaret Mahkemesine mi başvurmamız gerekiyor.

Kayıp senet için ödeme yasağı talep edebilir miyiz, senedin getirilmesine ilişkin ilan masrafları ortalama ne kadardır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2150, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatik, Tarih : 15-04-2024 17:01
Meslektaşlarım merhaba,

Bir itirazın kaldırılması dosyasında. Tahliye taahhüdüne dayalı yapılan takibe davalı kiracı itiraz ediyor. İtirazın kaldırılması davasını kazanıyoruz. Karar kesin karar. Zira aylık kira 4.450 TL yıllık 66.000 TL istinaf sınırının altında. Ancak verilen kesin karardan sonra davalı kirayı kafasına göre artırıyor ve 5.500 TL olduğunu ileri sürerek tavzih talebinde bulunuyor. Mahkeme bir hukuk garabatine imza atarak davalının mahkemenin verdiği karardan 1 hafta sunduğu dekontu dikkate alıyor ve kesin kararın gerekçesinin altına tashih şerhi düşüyor ve bu şerhle istinaf kanun yolunu açıyor. Davalı taraf kararı istinafa taşıyor.

Sormak istiyorum kesin kararın tavzih ve tashihleri de kesin değil midir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2359, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04467893 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.