Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
İyi çalışmalar herkese. Yüzde yüz kamu sermayeli KİT olan bir anonim şirket için idareye başvurmadan icra takibi başlatmış bulunduk. Takip başlatmadan önceki idareye başvuru şartı bu şirketler için de geçerli midir?
|
|
|
|
Merhabalar ev sahibi müvekkilim taşınnmazının satılması için evini emlakçıya veriyor. Emlakçı taşınmaz aracılık ve hizmet bedeli sözleşmesi ahzırlıyor. Alıcı taraf taşınmazı almaktan vagzeçiyor. Ev sahibi müvekkilim, cayma bedelini alıcıdan talep edebilir mi?
|
|
|
|
İyi günler meslektaşlarım, mesleğe yeni başladım bir sorum olacaktı sizlere, şimdiden teşekkürler...
Müvekkilim bir mobilya firmasında çalışmaktaydı, 3 aylık çalışması mevcut olup 2 aydır maaşı yatırılmıyor. Akabinde müvekkil işi bırakıyor. Daha sonrasında maaş alacağı için muhatabı belirlemek açısından, hizmet cetvelini incelediğim vakit müvekkilin sigorta primi ve girişi farklı bir şirket üzerinden yapılmış. Şirket sahibi olarak gözüken kişi ile fiilen çalışılan yerdeki kişinin soyadları tutuyor. Fiilen çalışılan yerdeki firma ismini Ticaret Sicil Gazetesinde sorguladığım zaman çıkmıyor. Sigorta primlerini yatıran şirkete icra takibi başlattım ancak gelinen noktada şirket üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmamakta dolayısıyla bu aşamada nasıl bir yol izlemeliyim? Ceza anlamında bu durumda herhangi bir suç teşkil eder mi ? Ederse nasıl bir suç duyurusunda bulunabilirim? Özellikle müvekkilimin alacağını nasıl tahsil edebilirim? Zira fiilen çalışılan mobilya firması halen faal bir şekilde işlemektedir.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, bir değer kaybı dosyasında karşı tarafın sigortası 45 bin tl hasar ödemesi, 150 bin tl de değer kaybı ödemesi yaptı ilk başlangıçta. Karşı tarafın kasko poliçesi de var, kalan kısımlar için kaskoyu deneyeceğim. Ancak şu anda gerçek zarar limiti 200 bin tl zorunlu sigorta için, bizim ilk aldığımız ödeme 195 bin, 5 bin tl daha limit kalmış. Kaskodan itiraz almamak için nasıl bir yol izleyebiliriz, teşekkürler.
|
|
|
|
İhtiyaç sebebiyle tahliye davası açılmış olup daha sonrasında davacı taraf ıslah ederek eşinin işi için ihtiyacının olduğunu kirada oturduğunu beyan etmiştir. Ancak eşi daha önce de aynı şekilde kira vererek ayrı bir meslek ifa etmekteydi. Yeni bir vakaya dayanmadan eski şartlardan birini ihtiyaç sebebi olarak öne sürerek davayı ıslah etmek hukuka uygun mudur davanın reddedilme ihtimali var mıdır?
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, çek alacağına dayalı ihtiyati haciz kararı almış ve devamında keşideci ve ciranta aleyhine icra takibi açmış bulunmaktayım. Ciranta takip kesinleşmeden, keşideci ise takibin kendileri adına kesinleşmesinin ardından KONKORDATO kararı alıp dosyaya sundular. Bu durumda İhtiyati Haciz Kararı alırken yatırmış olduğum teminatın iadesini nasıl alabilirim? Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : gbahsi,
Tarih : 29-05-2024 14:31
|
Merhabalar meslektaşlarım. Müvekkilin boşanma ve ziynet alacağı talebi ile açmış olduğu davada ziynet yönünden ayırma kararı verildi. Ziynet dosyasında alacağımızı açıklamamız ve harcını yatırmamız için süre vermeden doğrudan davalı lehine maktu vekalet ücreti çıkması sebebiyle istinaf mahkemesi kararı kaldırarak yerel mahkemeye gönderdi. Sorum şu, mahkeme bize süre verdiğinde alacağımızı 10,00 TL gibi düşük bir miktarda gösterip harcını yatırdığımız takdirde davalı lehine vekalet ücreti 10,00 TL mi çıkar yoksa yine maktu vekalet ücreti mi çıkacaktır?
|
|
|
Yazan : Av.tmy,
Tarih : 28-05-2024 15:37
|
Merhabalar,
Müvekkil kuyumcudan 225 gram altın almak üzere parasını ödüyor. Sözlü olarak 2023 Aralık ayında altınların teslim edileceği söyleniyor. Kuyumcu yalnızca kartvizitin arkasına müvekkilin adı soyadını ve aldığı altın miktarını yazıyor. Emanet alındı ve parası ödendi ibaresi de yazıda mevcut. Kuyumcu bizzat el yazısı ile yazıp müvekkile kartviziti teslim ediyor. Ancak aylar geçmesine rağmen henüz altınlar teslim edilmemiş.
Şu an usuli aşamaları tamamladık dava açma sürecindeyiz. Tüketici mi asliye hukuk mu ikileminde tüketici mahkemelerinin görevli olacağını düşündüm. Arabuluculuk görüşmesine karşı taraf katılmadı. Şimdi Tüketici mahkemesinde kısmi olarak aynen ifa talebiyle dava açmakta herhangi bir dezavantaj var mıdır? Belirsiz olarak açabilir miyiz?
|
|
|
Yazan : dejure,
Tarih : 28-05-2024 14:32
|
Merhaba meslektaşlarım,
Tahliye taahhütnamesinde, "maliki olduğu" kısma müvekkilin babasının ismi ki tapu sahibi yazılmıştır. Kira sözleşmesi ise müvekkil ile imza edilmiştir. Ben bunun tahliye iradesine bir halel getirmeyeceği kanaatindeyim ama görüşlerinizi de almak isterim.
Yine ayn taahhütnamede ceza-i şart kararlaştırılmış bunu normal örnek 7 ile icra takibine konu ediyoruz değil mi?
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Muris baba hazineye ait 5.000 metrekarelik taşınmazı 30 yıllığına kiralıyor. Vefatı ile taşınmazın zilyetliği 3 çocuğuna kalıyor. Kardeşler kendi hisselerine düşen ecri misil bedellerini ödüyor.
En büyük kardeş ben büyüğünüz olarak imar barışı işlemlerini halledeyim diyor ve taşınmaz içerisinde bulunan iki adet yapının yapı kayıt belgelerini alıyor, elektrik su aboneliklerini alıyor.
Müvekkilin miras hissesine tecavüz ediyor, ağaçlar dikiyor. müvekkilin kaymakamlığa buna dair müracaatları mevcut.
Şimdi de açmış olduğu dava ile diğer mirasçılar hak iddia etmesin diye hisse paylarına düşen bedeli ödediğini iddia ederek taşınmazın tamamı üzerinde muhdesat aidiyetinin tespiti, hak sahipliği ve zilyetliğin tespitini talep ediyor.
Asli müdahale dilekçesi sunarken dava değerini miras hissesi oranında gösterip ona göre mi harç yatırmalıyız, yoksa asıl dava değeri üzerinden mi yatırmalıyız?
Karşı taraf taşınmaz üzerindeki yapılar için imar barışından faydalanmışken bizim şansımız nedir, hisse paylarına düşen bedeli ödediği iddiasını ispatlayamıyor oluşu yeterli olur mu?
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil hakkında hakaret suçundan 11 ay hapis cezası veriliyor ve 2 yıl denetim süresi belirleniyor. Denetim süresi içerisinde tekrar suç işlediğinden erteli 11 aylık cezanın aynen infazına karar veriliyor.
Ancak hakaret suçundan verilen 11 aylık hapis cezasına ilişkin gerekçeli kararın usulsüz tebliğ edildiği, kararın kesinleşmediği, esas kararın kesinleşmesinden söz edilemeyeceğinden denetim süresinin de başlamayacağı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde işlenmiş kasıtlı bir suçtan da söz edilemeyeceğinden kasıtlı suç işlendiği gerekçesiyle aynen infaz kararı da verilemeyeceği anlaşılıyor. İnfazın durdurulmasına ve sonucunda da kanun yararına bozma kararı veriliyor.
Bu arada 320 gün kapalı cezaevinde haksız yere kalıyor. Kanun yararına bozma kararı 7 ay önce tebliğ ediliyor. Bunun için hangi kanun maddesine dayanarak tazminat davası açabiliriz, süre yönünden sorun yaşar mıyız?
|
|
|
|
Saygıdeğer meslektaşlarım iyi geceler diliyorum. 35/A kapsamında uzlaşma yetkimiz olmakla birlikte bu şekilde uzlaşabilmek için karşı taraf vekilinin olması gerekiyor. Benim sorum şu yönde; Karşı tarafın avukatı olmadan da asılın onayıyla şikayette bulunmadan ya da dava açılmadan uzlaşmakta hukuka aykırı bir yön bulunmakta mıdır? Uzlaşma tutanağının ilam niteliği taşıması vs gibi meselelerin dışında soruyorum
|
|
|
|
Meslektaşlarım icra dosyasına 3. kişi müvekkilim tarafından sehven yatırılan paranın iadesini nasıl talep edebiliriz? Yüksek yargı kararları sebepsiz zenginleşme/istirdat açılabileceğini vurguluyor fakat söz konusu kararların ilgili dosyalarında icra dairesi reddiyat gerçekleştiriyor. Benim dosyamda ise asla reddiyat da yapmıyor karşı tarafa icra dairesi talebe rağmen. Herkese iyi çalışmalar dilerim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım Merhabalar,
İcra hukuktan alınmış tahliye kararı sonrası kesinleşmeden tehri icra kararı getirilemediğinden kiracı tahliye edilmiştir. Kiracının tahliyesi sonrası taşınmaz 3.kişiye kiralanmıştır. İstinaf kararı ile tahliye kararı kaldırılmıştır. Bu meyanda Yerel Mahkeme tahliye gerçekleştiğinden davanın konusuz kaldığı hususunu dinler mi veyahut bizim mecuru kiracıya teslim borcumuz doğar mı? Şimdiden teşekkürler.
|
|
|
|
Herkese merhaba,
Araç değer kaybı için asliye ticaret mahkemesinde dava açtıktan sonra ilgili sigorta şirketi tarafımıza ödeme yaptı. Dosyayı bilirkişiye yolladık ve hesaplanan değer kaybı yapılan ödeme tutarından az hesaplandı..
Rapora itiraz ettik fakat muhtemelen itiraz reddedilecek.
1-Bu aşamada nasıl bir yol izlemeliyiz ?
2-Dava açıldıktan sonra yapılan ödemenin vekalet ücreti ve yargılama giderlerine nasıl bir etkisi olur ?
Tecrübeleriniz ve yorumlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim..
|
|
|
Yazan : Avukatbd,
Tarih : 23-05-2024 10:17
|
Meslektaşlarım merhaba, yediemin vekili olarak yediemin otopark ücretlerinin tahsili konusunda nasıl bir yol izlemem gerekiyor İİK 88.A'nın uygulaması nasıl , hacizli mallar ve hacizli olmayan mallar için ?
|
|
|
Yazan : thanatos,
Tarih : 21-05-2024 16:44
|
6292 sayılı yasa uyarınca müvekkilin adına 2B hakkı çıkmış ve tebligattan itibaren 3 aylık süre içerisinde yapması gereken başvuru süresini tebligatın usulsüz olması nedeniyle kaçırmış.
tebligatın usulsüz olduğunun dolayısıyla sürenin işlemediğini tespiti için hangi mahkemede hangi davayı açmak gerekir?
ya da süreyi kaçırmış olmasına rağmen süre uzatım veya gecikmiş başvuru için bir yol var mı?
|
|
|
|
müvekkil şirket ortağı ve müdürü konumunda fakat 2019 yılında şirket vergi dairesi tarafından resen terk işlemi yapılmış daha sonra müvekkil emeklilik için başvurduğunda şirketten dolayı bağkur borcu çıkması nedeniyle emeklilik işlemlerini devam edemiyor. bu gibi durum ile karşılaştık nasıl bir yol izlememiz lazım
|
|
|
Yazan : slnn,
Tarih : 17-05-2024 08:59
|
Merhaba meslektaşlarım,
Bir şirketteki departman müdürünün prim alabileceğine ve bilirkişi raporuna itiraz aşamasında prime ilişkin delil sunulabileceğine ilişkin karar varsa paylaşırsanız sevinirim.
Teşekkürler
|
|
|
Yazan : avhanim,
Tarih : 16-05-2024 15:25
|
Merhabalar meslektaşlarım,
Uzun zamandır aklımı kurcalayan ve bu yüzden strese girdiğim bir konuyu açıklığa kavuşturmak için yazıyorum.
İdare mahkemelerinde zannediyorum yoğunluktan ötürü davalı tarafın ilk savunma dilekçesi tarafımıza tebliğ edilmedi. Davaya müdahil olması gerekenler olduğu için mahkemeye uyap üzerinden görüntülediğimiz ilk savunma dilekçesinin tarafımıza tebliği talebini de içeren müdahillik talepli dilekçeyi yine uyap üzerinden gönderdim. İlk savunmaya karşı cevap verme sürem bu dilekçeyi yazdığım tarihten itibaren başlamıyor değil mi? Tebligat gerçekleştiğinde başlıyor diye tahmin ediyorum. Sonuçta kanunda sürelerde hep "tebliğden itibaren" ibaresi geçiyor. Bu hususta net bilgisi olan var mı? Herhangi bir hak kaybı yaşamayız değil mi?
Ayrıca bu husus tüm mahkemelerde bu şekilde mi? Yanlış değilsem icralarda bir problem olabiliyor sisteme girilip bakıldığında ama bu hususta da net bilgim yok. Engin fikirlerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum... Şimdiden çok çok teşekkür ediyorum hepinize.
|
|
|