| Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba Meslektaşlarım, Ceza Mahkemesi hüküm kurarken artırım ve indirimleri ne şekilde uyguluyor? Özellikle bir suçun birden fazla nitelikli hali varsa ve bu hallerden bazıları da aynı maddede farklı bentlerde düzenlenmişse, örneğin TCK 87/1.a.d. bentleri için ayrı ayrı mı bir kat artırım yapıyor yoksa her ikisi için bir kere mi artırım yapıyor?
|
|
|
|
|
|
|
|
Sayın meslekştaşlarım kira bedelinin tespiti davası açtık fakat müvekkil çıplak mülkiyet sahibi, intifa hakkı bir başkasında(dava aşamasında intifa hakkını terkin ettirdik). Çıplak mülkiyeti edinince kiracıya ihtar çekiyor kira parasının kendisine ödenmesine dair. Kiracı da ödemeleri çıplak mülkiyet sahibine yapıyor. Sayın hakim çıplak mülkiyet sahibinin kira sözleşmesine taraf olamayacağını söylüyor. Bende kendisine kiralayanın illa malik olması gerekmediği herkesin kiraya veren sıfatını taşıyabileceğini kendisine belirttim. Bununla alakalı elinde bir karar olan meslektaşım var mıdır?
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım. Ortaklığın giderilmesi davasında satışa çıkan bir taşınmaz ihalede müvekkil tarafından satın alınmış. Müvekkil, taşınmazın niteliklerinde esaslı hataya düşmüş, ihalenin feshi davası açtık ihale feshedildi. Paydaşlara yatan paralar için ilamsız icra takibi yaptım. Kimisi itiraz etti. İtirazın iptali davası açmayı düşünüyorum ancak sonradan aklıma geldi. Dava açmadan ya da takip yapmadan önce İİK 361 gereği satış memurluğundan muhtıra göndermesini mi talep etme zorunluluğum var mı? Yoksa sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde takibi ya da davamı açıp sürdürebilir miyim ?
|
|
|
|
|
|
|
|
Sayın meslektaşlarım kolay gelsin. Yeni malikin ihtiyacı sebebiyle tahliye davası açacağım sürelere uygun şekilde noter ihtarı çekilip 6 ay süre verildi. Süre doldu dava açacağız fakat kira sözleşmesi kayıp nasıl bir yol izlemek gerekiyor. Şimdiden teşekkürler iyi çalışmalar.
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar, tecrübem olmadığı icin soruyorum.
Bakirkoy adliyesindeki icra dosyasinda hacze çıkmak için talepte bulunacağım.Bulundugum şehir icra dairesinde mi talepte bulunup yolluğu yatirmam gerek.Yoksa bakirkoy adliyesinde sabah adliye açılır açılmaz talepte bulunarak masrafı orda yaptırsam da olur mu.Tesekkurler
|
|
|
|
|
Yazan : Zamane,
Tarih : 12-12-2025 15:26
|
Merhaba meslektaşlarım,
Yerel Mahkeme, TCK 51/7 uyarınca ertelenen hapis cezasının ‘tamamen infaz kurumunda çektirilmesine’ karar verirse, bu karar denetimli serbestlik hakkını ortadan kaldırır mı? İnfaz hakimi Bu kararı nasıl uygular?
|
|
|
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba,
3 aracın karıştığı Ölümlü trafik kazası nedeniyle müvekkillerimiz adına maddi ve manevi tazminat davası açmıştık. İşbu dava sigorta şirketleri dahil 7 davalıya karşı müştereken ve müteselsilen tahsil talepli olarak açılmıştı.
Yerel mahkemede alınan kusur bilirkişi raporunda kazaya karışan araçlardan birisinin sürücüsü ve malikinin kusuru bulunmadığı tespit edildi. yine bilirkişi raporundaki zarar miktarına göre tüm davalılar (kusursuz araç sürücüsü ve maliki dahil) hakkında talep artırımında bulunduk. Mahkeme yargılama neticesinde davalılardan ikisini sorumlu tutmadı ve davayı bu iki kişi yönünden reddedip diğer 5 davalı yönünden kabul etti. Davanın reddedildiği iki davalının vekili yoktu. Karara en yakın asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği için dosyayı istinaf ettik. BAM taleplerimizi haklı bularak kararı bozdu ve dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Yerel mahkemede yeniden bir hesaplama yapıldı. Red kararı verilen iki davalı için dosyaya vekalet sunuldu. Biz yeniden yapılan hesaplamaya göre davamızı ıslah edeceğiz. Ancak red kararı verilen iki davalının vekiline vekalet ücretine hükmedilme durumu var. Biz sadece bir kısım davalılar yönünden (5 davalı) ıslah yapabilir miyiz? Bu konu hakkında bilgisi olan elinde Yargıtay kararları olan bir meslektaşımız varsa ve görüşlerinizi paylaşırsanız minnettar oluruz
|
|
|
|
|
Yazan : gbahsi,
Tarih : 12-12-2025 11:13
|
|
Meslektaşlarım merhabalar. Tüketici mutfağında kullanılan mermerlerin ayıplı olduğundan bahisle heyete başvuruyor, heyet tüketiciyi haklı bulup ''ürünün firmaya iadesine, bedelin tüketiciye ödenmesine'' şeklinde karar kuruyor. Daha sonra satıcı tüketici mahkemesinde kararın iptali talepli dava açıyor, dava reddediliyor. Tüketici mermerleri iade etmeden bedeli ilamlı icra takibine konu ediliyor. Bu durumda nasıl bir yol izlenebilir? İcra hukuk mahkemesinde takibin iptali talep edilebilir mi? Şimdiden teşekkürler
|
|
|
|
|
|
|
|
tahliye taahhütnamesi ilk önce taşınmaz sahibi adına açtık daha sonra kira sözleşmesini taşınmaz sahibinin babası tarafından imzalandığını fark ettik ve diğer icra takibinden feragat etmeden kira sözleşmesini imzalayan adına tekrardan icra takibi açtık ve icra takibine itiraz ettiler fakat ilk açtığımız icra takibi halen açık ve itiraz nedeniyle durdurulduğu için meslektaşlarım nasıl bir yol izleyebilirim.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba, müvekkil 2024 yılı başlangıç tarihli 1 yıl süreli ve yıllık peşin 100bin tl olarak dükkan kiralıyor. Kira sözleşmesi yapılırken 50bin tl peşinat veriyor ve peşinatın ödendiği kira sözleşmesinin içerisinde de yazılıdır. Ayrıca kira sözleşmesine konulan ek madde ile kira artışları 3 yıl süre ile yıllık %20 olacak diye kararlaştırılmış. Müvekkil kalan kirayı elden ödemiştir.
Kiracı 2025 yılı için banka üzerinden 14bintl ödeme yapmıştır. Kiraya veren 2025 yılı için on aylık 139 bin tl kira alacağı icraya koymuş müvekkil tahliye edileceği korkusu ile tutarı ödemiştir. Şimdi ise kiraya veren 2024 yılı için 1 yıllık kira bedeli 100bin tl ve işlemiş faizini icra koymuştur.
1- Öncelikle 2024 yılı için sözleşme yapılırken verilen ve sözleşme içerisinde yazılı 50bin tl peşinat kira bedelinden düşülebilir mi?
2- Kira artış %20 olarak kararlaştırılmasına rağmen müvekkilin tek seferlik 14 bin tl olarak ödediği miktar aylık kira ödemesi olarak kabul edilip artış oranının çok üzerindeki miktar yıllık olarak talep edilebilir mi?
3- Müvekkilin 2025 yılı için artış oranından fazla ödemiş olduğu miktarın iadesi için istirdat davası açılarak talep edilebilir mi?
Şimdiden teşekkür ederim, iyi çalışmalar dilerim.
|
|
|
|
|
|
|
Meslektaşlarım Merhabalar;
Müvekkilim hakkında çok sayıda devam eden Dolandırıcılık dosyası bulunuyor. Zarar giderimi yapraak HAGB almaya gayret ediyoruz. Ancak davalar devam ederken bir kısım HAGB kararı kesnileşti. HAGB takdiri yapılırken suç tarihindeki adli sicil kaydının temiz olması yeterli midir? Çok teşekkürler
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım. Bir sorum olacaktı.İİK 121 uyarınca açılan ortaklığın giderilmesi davasında üç taşınmaz bulunuyor. Paydaşlardan ikisinin toplam pay değeri diğer borçlu paydaşa göre daha yüksek. Dosyada yapılan değer tespitine göre, küçük nitelikteki iki taşınmazın toplam değeri, borçlu olan paydaşa özgülendiğinde bu paydaşın pay değerine oldukça yakın bir denge sağlıyor. Buna karşılık, büyük taşınmazın da 2 paydaşlara tahsisi halinde, taşınmazların tümünün satışına gerek kalmadan fiilî taksim yapılması ve yalnızca özgülenemeyen taşınmazların satışa çıkarılması ihtimali doğuyor.
Bu çerçevede; TMK m.699 uyarınca paydaşlar arasındaki menfaat dengesi dikkate alınarak küçük taşınmazların borçlu paydaşa özgülenmesi, büyük taşınmazın diğer iki paydaşa tahsisi ve böylece sadece bazı borçluya düşen 2 taşınmaz yönünden satış kararı verilmesi hukuken mümkün müdür?
Zira tüm taşınmazların satışa çıkarılması halinde dosya borcunun fazlasıyla üzerinde bir meblağ oluşmakta; oysa iki küçük taşınmazın borçlu paydaşa özgülenmesi halinde dahi borç tamamen karşılanabilmektedir. Tüm paydaşların da buna rızası bulunuyor.Bilirkişi raporunda bu husus incelenmemiş, ortaklığın yalnızca satış yoluyla giderileceği tespit edilmiş.
|
|
|
|
|
Yazan : sydkyv,
Tarih : 05-12-2025 22:42
|
Zincirleme nitelikte tek bir trafik kazasında 5 araç yer alıyor. Kaza tek bir tutanak ve tek bir olay örgüsünden oluşmakta. İlk araç bir araca çarpıyor, durmayıp diğerine çarpıyor; çarpılan araç savrulup başka araca çarpıyor ve bu şekilde zincir devam ediyor.
STK kusur dağılımını tüm kazayı bir bütün kabul ederek şu şekilde yapmış:
İlk çarpan araç: %75 kusurlu
Ara zincirdeki bir araç: %25 kusurlu
Diğer üç araç: kusursuz
Benim aracımın zararının ve değer kaybının %25'lik kısmı, STK raporunda %25 kusurlu bulunan araç tarafından karşılandı. Kalan %75'lik kısım için ise kusur oranı %75 olan aracın sigortasına dava açtım.
Ancak karşı taraf sigortası cevap dilekçesinde, dosyadaki ekspertiz raporuna dayanarak şu iddiada bulundu:
Ekspertiz raporunda, benim aracıma çarpan (STK açısından %25 kusurlu olan) aracın, “benim aracıma yönelik olarak %100 kusurlu” olduğu belirtilmiş. Bu nedenle “…her ne kadar bu kazada %100 kusurlu olsam da davacının zararından sorumlu değilim” şeklinde bir savunma yapmışlar.
Yani ekspertiz raporundaki “sana karşı %100” ibaresini esas alıp, STK’nın belirlediği genel kusur dağılımını yok sayıyorlar.
Benim değerlendirmem şu şekilde:
Bu olay tek kazadır, zincirleme niteliktedir, illiyet bağı bölünemez. STK bu nedenle kazayı bütün olarak değerlendirip %75–%25 oranlarını vermiştir. Ekspertiz raporundaki “iki araç arasındaki temas bakımından %100 kusur” değerlendirmesi ise dar kapsamlıdır ve kazanın bütünüyle ilgili hukuki kusur tespiti değildir.
Dolayısıyla tarafların sorumluluğu zincirleme kazalarda Yargıtay uygulamalarına göre müteselsil niteliktedir. Ben de zararın %25’lik kısmı karşılandıktan sonra kalan %75 için doğru tarafa yönelmiş oldum.
Meslektaşlara sormak istediğim husus şu:
📌 Bu durumda, zincirleme kazanın tek bir illiyet bağı oluşturduğu kabul edilerek STK'nın belirlediği %75–%25 genel kusur dağılımı mı esas alınmalıdır, yoksa ekspertiz raporundaki “iki araç arasındaki dar çerçevede %100 kusur” ibaresi ayrı bir kazaymış gibi değerlendirilip sorumluluk buna göre mi belirlenmelidir?
📌 Bu olayda müteselsil sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiği ve zararın kusur oranına göre %75’lik kısmının ilk çarpan aracın sigortasından talep edilmesinin hukuken doğru çözüm olduğu kanaatine katılır mısınız?
|
|
|
|
|
|
|
|
Herkese merhabalar, davacı müvekkil ile davalı taraf anlaşmalı olarak boşanmıştır. Davalı adına kayıtlı bir araç bulunmaktadır ve aracın üzerinde tarafımızca konulmuş ihtiyati tedbir mevcuttur(dava çekişmeli açılmıştı). Ancak bu tedbirden sonra üçüncü kişiler tarafından araca hacizler konulmuştur. Boşanma protokolüne göre araç müvekkile devredilecektir. Müvekkil aracı hacizli olarak devralmak istememektedir. Tedbir koymuş olmamız haczin önüne geçer mi? Başka bir deyişle böyle bir durumda aracın hacizlerden arındırılarak müvekkile devri için nasıl bir yol izleyebilirim? Fikir ve görüşlerinizi bekliyorum. Cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım, reddedilen bir davam ile ilgili soru sormak istiyorum. Cevap verenlere şimdiden teşekkürler.
Dava arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddedildi. Davamız ise kooperatif üyeliğinin sonlandırılması nedeniyle alacak davası. İlk başta davalı aleyhine icra takibi başlatmıştık. Davalı kooperatif icraya itiraz etti. Bizler de arabuluculuğa başvurduk. Arabuluculuk süreci sonunda davayı itirazın iptali değilde normal dava olarak açtık.
Arabuluculuk son tutanağında üst kısımda;
"Konu:Kooperatif üyeliğinin sona ermesi nedeniyle alacak talebi"
şeklinde yazmakta. Son tutanağın açıklama kısmında ise şöyle yazmakta "... icra müdürlüğü ... e. sayılı dosya ile başlatılan ve karşı tarafın takibe itiraz ile duran kooperatif üyeliğinin sona ermesi nedeniyle alacak" .
1-Arabuluculuk son tutanağın açıklama kısmında her ne kadar itirazın iptali yazsa da kooperatif üyeliğinin sona ermesi nedeniyle oluşan alacak asıl konudur. Dolayısıyla dava şartı yokluğundan reddedilmesi yerinde midir?
2-İstinaf ile hiç uğraşmadan yeniden arabuluculuğa başvurup dava mı açsam daha mantıklı olur? Davalı avukatı olmadığından karşı vekalet çıkmadı.
3-Munzam zarar için de dava açmayı düşünüyordum. Munzam zarar davasını bekleteyim mi açayım mı?
Görüşlerinizi bekliyorum.
|
|
|
|
|
Yazan : measfuyu,
Tarih : 03-12-2025 15:02
|
Meslektaşlarım merhaba, bir konuda görüşünüze başvurmak istedim.
-Ankara İcra Müdürlüklerinde örnek 14 tahliye emri ile icra takibi başlatıyoruz ve imzaya itiraz geliyor
-Sulh hukuk mahkemesinde itirazın iptaline, takibin devamına ve tahliyeye karar veriliyor. Karar henüz taraflara tebliğ edilmedi.
Güncel uygulamanın icra müdürlüğüne göre dahi değiştiğini gördüm.
Sorum şu ki;
1- Tahliye için icra dosyasına mı başvurulmalı yoksa yeni bir takip mi yapılmalı ?
2- İtirazın iptali davasında hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama gideri için ayrı bir ilamlı icra takibi mi yapılmalı ?
Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar.
Müvekkillerin bir kısım davalı olduğu kamulaştırma davasında ilk derece mahkemesi kararı müvekkiller tarafından istinaf edilmemiş ve Bölge Adliye Mahkemesi'nin bozma ilamı neticesinde yeniden inceleme yapılan dosyada kamulaştırma bedeli daha yüksek çıkmıştır. Bu durumunda ek tazminat bedelinin tahsili için nasıl bir yol izlenebilir?
Müvekkillerin davalı konumunda olması, ek dava açılmasını engeller mi? Ya da kalan kısım için ilamlı takip yapılabilir mi?
|
|
|
|
|
Yazan : tutkamun,
Tarih : 01-12-2025 14:54
|
|
Meslektaşlarım, üstadlarım merhaba,bir kira tespit davası açtım fakat davaya konu kira sözleşmesinin başlangıç tarihi eylül ayı, kira artış ayı haziran ayı olarak düzenlenmiş. Karşı tarafın bir itirazı olmamasına rağmen kira başlangıcıyla ilgili açıklama yapmak için hakim süre verdi. Ben davayı sözleşme başlangıç tarihine göre açtım. Kira başlangıcını haziran olarak kabul edip davayı reddetmesinden ya da bir sonraki sene için tespit yapmasıyla ilgili çekincelerim var. Tespitin, artış ayından itibaren değil sözleşme tarihinden itibaren olması gerektiğiyle ilgili elinde karar olan veya daha önce böyle bir durumla karşılaşmış olan var mı? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
|
|
|
|
|
|
|
Sayın meslektaşlarım;
Dava muris muvazaası nedeni ile tapu iptali. Müvekkilin babası oğluna tapuda satış yoluyla birkaç parsel tarla satmış, Baba ölmüş kardeşleri dava açıyor. Davalılar ; müvekkil (x) ve müvekkilin çocukları. Müvekkil satın aldığı parsellerden iki tanesini çocuklarına satmış. Müvekkilin çocukları da bana vekalet vermek istedi. Hem davalı x in hem de x den tarla satın alan x in çocukları y ve z nin vekili olabilirmiyim . Menfaat çatışması var mı?.
Acele bir iş müsait olanlar cevap verebilir mi?
Teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba.
Tüketici tarafından noterden düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesi ile satın alınmış taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle tüketici mahkemesinde müteahhittin taşınmazı teslim ve tescil etmediği iddiasıyla dava ikame ediliyor, dava süresince taşınmaz kaydına da ihtiyati tedbir şerhi tesisi talep ediliyor, taşınmazda kat irtifakı tesis edilmediğinden dolayı da tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi tesis edilemiyor. Akabinde ödenen tutar miktarı kadar ihtiyati haciz talep ediliyor ve mahkeme tarafından ihtiyati haciz kararı kabul ediliyor, icraya konu edilip icra dosyasına müteahhit tarafından teminat depo edilmiştir. Yargılama sonunda tapu iptali tescil talebinin reddine sözleşmeden dönme nedeniyle taşınmazın güncel değerinin tahsiline karar veriliyor.
Tüketici tarafından ilama dayalı yeni bir icra takibimi yapılması gerekmektedir. İhtiyati haciz dosyasından ek takip talebiyle icra emrimi çıkarılmalıdır?
İhtiyati haciz dosyasından ek takip talebi ile icra emri düzenlettirilmesi durumunda icra emrinin iptali ile karşı karşıya kalınır mı?
Görüşlerinize ihtiyacım bulunmaktadır.
|
|
|
|