Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : Gülbahar Akyol, Tarih : 24-06-2024 08:42
Merhabalar,

haftalardır çözüm aradığım bir konu hakkında sizlere çözüm bulmak umuduyla sormak istediğim sorum şudur:

6 Şubat 2023 depremlerinin ardından DASK'a karşı 25 Kasım 2022 tarihli tebliğin uygulanması ve bu tarihten önce poliçe yaptıranlara da güncel tarife üzerinden teminat ödemesi yapılması için başvurularımız oldu. Başvurularımız neticesinde Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından kesin kabul kararları verildi. Ödeme talebiyle DASK'a başvurduk ancak DASK başvurulara cevap vermiyor ve ödeme yapmıyor. İcra takibi başlatmakta hukuki bir yarar göremedik zira DASK'ın mallarına ve alacaklarına haciz eklenmiyor, icra yolu DASK için bir yaptırım aracı değil. Kısacası bizzat başlattığımız ve aylardır takip ettiğimiz başvurular olumlu sonuçlandı ancak tahsil için nasıl bir yol izlememiz gerekir veya başka bir yol var mıdır, sormak istedim. Bu arada Sigorta Tahkim Komisyonunun miktar itibarıyla kesin kararlarına karşı DASK vekilleri temyize başvuruyor Yargıtay'ın "temyize başvurulamaz" kararlarına rağmen. DASK'ta bu süreç nasıl ele alınıyor gerçekten merak ediyor ve gözümden kaçan bir husus mu var diye düşünmeden edemiyorum.

Biraz uzun oldu, şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :8299, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ecem98, Tarih : 23-06-2024 13:07
Merhaba meslektaşlarım, Hattuşa devre tatil sözleşmesinden cayma işe ilgili dava süreci veya THH süreci olan meslektaş oldu mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :8312, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : buraki, Tarih : 20-06-2024 23:07
Sayın meslektaşlarım merhabalar.

Döviz üzerinden başlatılan bir icra takibine dayalı mal kaçırma gerekçesiyle açtığımız bir tasarrufun iptali davası ile ilgili bir sorum olacaktı. Şöyle ki; İcra dosyası 2018 yılında başlatıldı, itirazın iptali davası süreci olduğu için takibin kesinleşmesi 6 yılı buldu. Geçen süreçte döviz de ciddi oranda artış gösterdi, takip talebinde döviz kuru tahsil tarihindeki döviz kuru olarak talep edildi. Tasarrufun iptali davasında kapak hesabı örneğin 100.000 TL olarak göründüğünden dava değeri olarak bu tutar üzerinden dava açtık ve davada karar aşamasına gelindi. Döviz üzerinden dosya alacağı 100.000 TL den çok daha fazla ve kur arttıkça da artış gösteriyor. Nihayetinde karar olarak icra dosyası üzerinden kapak hesabı ile sınırlı olacak şekilde haciz yetkisi veriliyor. Fakat dava değeri olarak gösterdiğimiz 100.000 TL dava değerini güncel kapak hesabına göre ıslah ile arttırmamız gerekiyor mu diye tereddüt yaşıyorum. Bu konuda değerli görüşlerinizi paylaşmanızı temenni ederim. İyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :8738, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : merdogan, Tarih : 17-06-2024 18:55
Sayın meslektaşlarım merhaba sorum şu şekilde;
08.06.2021 tarihinde vefat etmiş olan murisin mirasçılarından olan bir kişi müvekkilim oldu.Bu müvekkilin davacı olarak yer aldığı bir terekenin Tespiti davası açtık.Dava sonucunda murise ait sadece hisseli bir taşinmazın olduğunu ve başkaca malvarlığının bulunmadığı şeklinde karar çıktı... Bilirkişi raporunda ise murise ait 5-6 taşınmazın rayiç bedelin altında başkaca kişilere devredildiğini tapudan öğrendim.Bu husus bilirkişi raporunda da yer aldı fakat halihazırda muristen kalan 1 taşınmaz var .Sormak istedigim önceden murisin sağlığında devrettigi sonrasında da birden çok kez eldeğiştiren taşınmazlarla ilgil Tapu iptali ve tescil davası açabilir miyim?Sonraki devirlerde kişiler taşınmazların bedellerinden çok daha düşük miktarla bu taşınmazları iktisap etmişler.Yoksa murisin sağlığında devrettigi taşınmazlarla ilgili bir hak iddia edilemez mi?Sadece mahkemenin belirlediği tek taşınmaz üzerinde mi hak sahibidirler.Bu durumda tapu iptali ve tescil davası şartları oluşmuşmudur?Muvazzaya dayalı tapu iptali ve tescil davası açılabilir mi? Nasıl bir yol izlemem gerekiyor? Şimdiden cevap veren tüm meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.iyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9020, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AvBatuhanSafaGungor, Tarih : 16-06-2024 17:48
Meslektaşlarım herkese iyi bayramlar diliyorum.

Müvekkilim 12.05.2016 tarihinde 2/B arazisi kapsamında hissesine düşen payın devri konusunda diğer 2 yasal mirasçısına muvafakatname veriyor. 14.05.2024 tarihinde ise söz konusu taşınmaz tapuda diğer 2 yasal mirasçısı tarafından ortak arkadaşlarına bağışlanıyor.

1) Burada söz konusu muvafakatnamede okudum anladım ibaresinin olmaması, ilgili muvafakatnamenin geçersizliği sonucunu doğurur kanaatindeyim.

2) Burada tenkis, muris muvazaası gibi davalar açılamıyor. Genel hükümlere göre muvazaa açılması gerektiğini düşünüyorum.

Siz ne düşünüyorsunuz bu 2 hususta?

Herkese iyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9063, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Metrdotel, Tarih : 14-06-2024 13:15
Merhaba değerli meslektaşlarım.
Müvekkil tren garına yolcu bırakmak isterken gece karanlığında arabaların park etmesi gereken bölgeye konulan inşaat demirlerini göremeyip kaza yapıyor. Olayda sadece maddi hasar mevcut ancak savcılığa yaptığı şikayette mala zarar verme suçunun sadece kasti olarak işlenebileceği gerekçesiyle savcılık tarafından SYOK verildi. Müvekkilin tek amacı kaza giderlerini karşı taraftan tazmin etmek iken bu aşamada nasıl bir yol izlenmelidir ?

Şimdiden teşekkür ederim. Herkese iyi günler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9234, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.BuğraHazarKESER, Tarih : 13-06-2024 17:32
Merhaba sevgili meslektaşlarım,

Müvekkile ait aracın pert olması sonucunda sigorta şirketi teklifte bulunmuş ancak anlaşılıp ibra verilen tutarın yarısını ödemiştir. Biz kalan tutar için icra takibi yoluna gitsek uygun olur mu ? ne yapmalıyız ?

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9395, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Sedanur Öztürk Aslan, Tarih : 11-06-2024 18:24
Merhabalar,
Bir sorum olacaktı. Müvekkil iki ortaklı bir limited şirkette ortak idi. sonrasında hissesini diğer ortağa devredip şirketten ayrıldı. Ayrıldıktan sonra kendisine kar payından eksik pay verildiğini fark etti.( Diğer ortak tek imza yetkilisi şirket müdürü idi.)
Bu durumu öğrendikten sonra müvekkil şirkete yahut müdüre karşı tazminat davası açabilir mi?
Şimdiden teşekkürler 🙏🏼
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9598, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.BuğraHazarKESER, Tarih : 11-06-2024 18:16
Değerli Meslektaşlarım,

Müvekkilimiz Almanya merkezli bir şirkette tur satışı alanında rehberlik yapmaktadır. Almanya'daki şirket Alman Federal Mahkemesine iflasını bildirmiş, bunun akabinde Türkiye'deki şirket müvekkilimizin faaliyet alanındaki işi fiilen bitirmiş ve şirket araçlarını da toplatmıştır.

Müvekkilimizin 1 Temmuz'da muaccel hale gelecek alacağı bulunmaktadır, müvekkilimizin üzerinde de şirkete ait nakit tur satışlarından kalan belli miktarda para vardır. Müvekkilimiz alacağını garanti altına almak için TMK m.950 gereği hapis hakkı kullanabilir mi ?

Muaccel olmayan alacaklar için istisnai olarak TMK m. 192/1 uyarınca borçlunun acze düşmüş olması gerekçe gösterilebilir mi ?

İş yerindeki faaliyet bitmesine rağmen halen çıkışı verilmeyen müvekkilimiz Zorlayıcı Sebepler nedeniyle haklı fesih yapabilir mi ?

Müvekkilimizin üzerinde nakit para olmasından dolayı hapis hakkı bakımından bir engel teşkil eder mi ?

Cezai anlamda değil ancak hukuki anlamda bu sorulara yanıt aramaktayız, cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.

İyi çalışmalar...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9597, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 10-06-2024 21:17
Merhaba meslektaşlarım. Bononun hamili olarak icra takibi başlattık düzenleyene. Düzenleyen ise menfi tespit davası açtı, ben bonoya ait borcu lehtara ödedim şeklinde iddia ve dekont sundu mahkemeye. Son hamil olarak müvekkilim bonoyu ciro yoluyla lehtardan almıştı. Düzenleyen taraf bono bedelini lehtara ödediği için son hamil olan müvekkile karşı bonodan dolayı sorumluluğu söz konusu olmayacak mı? Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9428, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Karadağlı, Tarih : 10-06-2024 17:51
Merhaba,
Arşiv kaydındaki kayıtların silinmesinden önce memnu hakların iadesi kararı almak zorunlu mu?
Diğer sorum da Adli Sicil Kanunu madde 12 de yer alan 5 ve 15 yıllık sürelerden hangisini esas almamız gerektiği hususunda.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9489, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avsenayilmz, Tarih : 10-06-2024 10:45
Herkese merhaba meslektaşlar,

Ehliyetsizlik nedeni ile ikame ettiğimiz tapu iptal ve tescil davasında karar aşamasına geldik, davalı yan müvekkile kendileri tarafından ödenen bedelin mahkemeye depo edilmesini talep etmiş. Konu ile alakalı Yargıtay kararı bulamıyorum.

Tapu iptal ve tescil davalarında karar için depo kararı verilmesi bir zorunluluk mu? Hangi hallerde veriliyor?

Kıymetli cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9356, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : yusufyıldırım, Tarih : 07-06-2024 00:52
Meslektaşlarım merhaba, iki tane sorum olacak kusura bakmayın
1- Müvekkilin şehir içinde ve meskun mahalde olan tarla vasıflı arsasına 1979 yılında hayırseverler tarafından cami yapılıyor ve 1980 yılında diyanete bağışlanıyor. Cami ruhsatsız. Bu fiili el atma gerçekleştiği tarihte de belediyenin Büyükşehir statüsü yok, il belediyesi kontrolünde sayılıyor ancak dediğim gibi ruhsat olayı yok. Daha sonra 94 yıllarında caminin olduğu bölge ilçe belediyesi kontrolüne giriyor, il belediyesi de Büyükşehir oluyor. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası, Büyükşehir belediyesine ve ilçe belediyesine, diyanete karşı açılmış. Diyanet ve ilçe belediyeleri yönünden husumet sebebiyle davanın reddine, Büyükşehir yönünden de uzlaşma dava şartı gerçekleşmedigi için davanın usulden reddine karar verilmiş ve yerel mahkemede kesinleşmiş. 13 Mayıs 2023 tarihinde Büyükşehir belediyesine uzlaşma için başvuru yapılmış 1 yıl geçmiş ancak bir dönüş alınamamış. Ben ilk mahkeme kararını göz önüne alarak sadece Büyükşehir belediyesine husumet yöneltmeyi düşünüyorum. Sizce uygun bir yol mu?
2- Müvekkilin taşınmazı şehir içinde ve oldukça işlek bir yerde olmasına rağmen tarla olarak görünüyor ve çevresindeki taşınmazlar da aynı şekilde, bu taşınmazların üzerinde binalar var. Hal böyle olunca bilirkişi ve mahkeme değerlendirme yaparken tarlaya göre fiyat biçiyor. Müvekkilin taşınmaza 1956 ile 1983 arasında el atıldığı için kanunen o tarihteki vasfına göre değerlendirilecek ancak ben o yıllarda da belediye hizmetlerinden yararlandığını, üzerinde cami olduğunu, meskun mahalde olduğunu dolayısıyla arsa vasfında değerleme yapılması gerektiğini isteyeceğim daha yüksek bedel çıksın diye. Arsa vasfına sokmanın başka bir yolu var mı? Cins değişikliğini de düşünüyorum ama bilemedim, el atma tarihinden dolayı bir şey çıkmaz gibi görünüyor
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9840, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Yalçın Berk AKGÜNEŞ, Tarih : 07-06-2024 00:06
Merhaba iyi günler meslektaşlarım. Takip talebinde belli bir miktar üzerinden fatura alacağı şeklinde takip talebinde bulunuldu. Nitekim karşı taraf itiraz etti. Şimdi ticaret mahkemesinde yargılama devam etmekte. Ancak davalı taraf cevap dilekçesinde takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu için belirtilmemiştir dese de öninceleme yapılarak bilirkişi ve defter incelemesi hususunda tahkikat aşamasına geçildi. Bu süreçte vergi dairesinden ba-bs bildirimlerini de talep ettik. Ayrıca mahkeme faturalara dayanak hizmetlerin yapıldığına ilişkin yan belgeleri bizlerden talep etti. Borçlu takip konusu miktardan daha fazla borçlu bunu a belirteyim

Şimdi sormam gereken husus takip konusu dava da yan belgelerimiz, vergi dairesine bildirimlerimiz ve her türlü yan delile sahip olmamıza rağmen dava acep kaybedilir mi? Hüsnü kuruntu gibi mi yoksa temelde takip konusu borcunun olduğunu bilirkişi raporu, defter ve yan belgelerle ispat etmemiz yeterli sayılır mı? İlaveten davalı tarafın sadece salt itirazı vardır. Herhangi bir delil sunmamış olup ticari defterlerine sadece bakılacaktır.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9770, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : yorgun savaşçı, Tarih : 06-06-2024 20:44
Merhaba değerli meslektaşlarım.
Bir para borcundan ötürü borçluya karşı ilamsız icra takibi başlattık. Ödeme emrinde borçluya tebliğden itibaren 7 gün içerisinde senet veya borca itiraz etmediği takdirde mal beyanında bulunma zorunluluğu doğacağı ihtar edildi. Mal beyanında bulunmamanın yaptırımı İİK uyarınca şikayet üzerine borçlunun tazyik hapsiyle cezalandırılması olarak düzenlenmiş. Ancak borçlu ödeme emrindeki ihtara rağmen takibe itiraz etmediği gibi mal beyanında da bulunmadı.
Konuyla ilgili ikilemde kaldığımız husus mal beyanında bulunma zorunluluğunun sadece senetle yapılan ilamsız icra takibine özgü olup olmadığıdır. Faturaya dayalı başlatılan takiplerde bir istisna söz konusu olabilir mi? Bu husustaki görüşlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9795, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.metehanaydın, Tarih : 06-06-2024 17:03
Merhaba Meslektaşlarım,

Müvekkil birkaç yıl önce bir arkadaşına birkaç kez borç vermiş fakat karşı taraf borcunu ödememiştir. 3 yıl evvel borçlara istinaden 2 farklı senet düzenlenerek müvekkile teslim edilmiş senedin biri geçerli fakat birinde iki farklı vade tarihi yazılmış, bu nedenle geçersiz. Geçersiz senedi dayanak belge olarak göstermeden aynı tutarda ilamsız bir takip başlattık, borçlu takibe itiraz etti şuanda itirazın iptali davası açacağız. Çift vade tarihi olan senet geçersiz olsa da delil başlangıcı olarak dosyaya sunmayı düşünüyorum fakat açacağım itirazın iptali davası ticari veya tüketici işlemi nedeniyle olmadığı için zorunlu arabuluculuğa tabi değil diye düşünüyorum daha önce benzer bir dosya açan meslektaş varsa yardım edebilirse çok sevinirim. Birde Uyapta Dava türü olarak Sebepsiz zenginleşmeye dayalı itirazın iptali davası şeklinde açmamız gerekiyor yanılmıyorsam. yanlış düşünüyorsam cevaplarsanız çok sevinirim.
İyi çalışmalar
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9751, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuna, Tarih : 06-06-2024 14:21
Merhabalar herkese.

Müvekkil içinde kiracı olan evi 2022 senedinde satın alıyor, ancak kiracıya IBAN bildirmiyor ne noterden ne de adi yazılı şekilde. Ancak whatsapp mesajları var aralarında. Ama kiracı m
müvekkile hiç kira ödemiyor, bu hususta tevdii mahalli tayini talep edebilirdi. Mayıs ayında ihtar çekerek IBAN no bildirip ödemeleri bu hesaba yapmasını, evin satın alındığını bildiriyoruz usulsüz tebliğ ediliyor. Geçmişe dönük kira bedellerini tahsil etmek, aksi halde temerrüt nedeniyle kiracıyı tahliye etmek istiyoruz. Yargıtay kararlarına göre ihtarname tebliğ edilen ve satış arasındaki sürede eski kiracı kirayı eski malike ödediğini kanıtlamalıymış aksi halde itirazın kaldırılması ve tahliye sebebiymiş. Aşağıda kararın ilgili kısmına yer vereceğim. Bu hususta sorum şu;

1-) evi satın aldığına dair bildirim resmi yoldan yapılmak zorunda mı? (ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açmayacağım),

2-) benim IBAN bildirim ihtarım usulsüz tebliğ edildiği için aşağıda yer verilen Yargıtay kararı somut olaya uygulanamaz mı?


Bu iki hususta görüşlerini bildirecek meslektaşlara şimdiden teşekkür ederim. Ayrıca başka izlenebilecek yollar var mıdır?

Yargıtay 6. H.D. 6. HD., E. 2015/8141 K. 2015/10757 T. 7.12.2015;

''TBK.'nun 245.maddesi uyarınca kiralananın satılması halinde tescilden sonraki yarar ve hasar alıcıya geçer. Kiracı satış tarihinden sonraki kira bedellerini yeni malike ödemek zorundadır. Kiralanan davacı tarafından satın alındıktan sonra davalıya gönderilen ve usulüne uygun olarak tebliğ edilen ihtarname ile yeni malik olduğu bildirilmiş olup, davalı ihtar tebliği ile satış tarihi arasındaki kira borcunu eski malike ödediğini kanıtlamadıkça bu süreye ilişkin kira bedellerini ve ihtarın tebliğinden sonraki kira bedellerini yeni malik olarak davacıya ödemekle yükümlüdür.

Ne var ki önceki malike ödediği iddiası ispat edilemediğine göre satış tarihinden sonra işlemiş kiraların yeni malike ödenmesi gerektiğinden bu aylar yönünden de itirazın kaldırılmasına karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.''


Bölge Adliye Mahkemesi Kararı - Konya BAM, 7. HD., E. 2021/1357 K. 2021/1481 T. 2.11.2021;

''TBK.'nun 245. maddesi uyarınca kiralananın satılması halinde tescilden sonraki yarar ve hasar alıcıya geçer. Kiracı satış tarihinden sonraki kira bedellerini yeni malike ödemek zorundadır. Kiralanan davacı tarafından satın alındıktan sonra davalıya gönderilen ve usulüne uygun olarak tebliğ edilen ihtarname ile yeni malik olduğu bildirilmiş olup, davalı ihtar tebliği ile satış tarihi arasındaki kira borcunu eski malike ödediğini kanıtlamadıkça bu süreye ilişkin kira bedellerini ve ihtarın tebliğinden sonraki kira bedellerini yeni malik olarak davacıya ödemekle yükümlüdür.

Davadaki uyuşmazlık icra takibine konu edilen aylara ilişkin kiranın ödenip ödenmediği noktasındadır. Borçlu talep edilen aylara ait kira bedellerinin ödendiğini İİK'nun 269/c maddesi mucibince ispat etmek zorunda olduğundan; ödeme iddiasının tanıkla ispatı mümkün değildir.

Davalı borçlunun önceki malike kira parasının yıllık ödediği iddiası ispat edilemediğine göre kiralanan taşınmazın satış tarihinden sonra işlemiş kiraların yeni malike ödenmesi gerektiğinden, davacının davaya konu ettiği her bir icra takibi yönünden ayrı ayrı HMK'nun 26. maddesine göre taleple bağlı kalınarak itirazın kaldırılmasına karar vermek gerekir.

Somut olayda, Afyonkarahisar İcra Müdürlüğünün 2020/10225 Esas sayılı takip dosyasında 2020 Temmuz ayına ilişkin kira bedeli talep edilmiş olup, davalı borçlu, 7226 Sayılı Kanun kapsamı dışında kalan 2020 yılı Temmuz ayı kirasını ödenmemiştir. Davalı borçlu tarafından 2020 yılı Temmuz ayı kira bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belge sunulmadığından, dava tarihinden sonra 05/10/2020 tarihinde yapılan ödemenin ise icra dairesince dikkate alınması gerektiğinden, alacaklının bu takip dosyası ile ilgili tahliye talebinin kabulü gerekir.''
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9921, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : milatsu, Tarih : 05-06-2024 15:43
Meraba arkadaşlar,
Müvekkil sahibi olduğu 1/2 paylı evdeki hissesini para ödeyeceği inancıyla satıyor ve para ödenmiyor haliyle

ihtirazi kayıt yok tapuda, dava açtık henüz gerekçeli karar yazılmadı ama reddine karar verildi.

Senede bağlı işlemlerde davacının iddiasını senetle ispat külfetini yerine getirememiş olduk. İhtirazi kayıt yok ama davalının da ödeme yaptığına ilişkin yazılı kanıtı yok. sözlü olarak ödedim diyor ve tanıkları da ödedim diyor.
Yine davanın konusu ve niteliği gereği tanık dinlenmesini gerektirmediği tanık dinlenmesine muvafakatimizin olmadığını da söyledik ama hakim hem tanıkları dinledi hem de davayı reddetti.
İStinafa gideceğim. Karar, istisna teşkil eden kurallar yardımcı olacak herhangi bir bilgi rica ediyorum. Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9854, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Eren Şimşek, Tarih : 05-06-2024 12:37
Meslektaşlarım merhaba mesleğe yeni başlayan bir kardeşiniz olarak bir konuda desteğe ihtiyacım var. Vakit Ayırdığınız için teşekkür ederim.
Müvekkil ve mirasçılar, arsa vasfındaki taşınmazların satımı için bir mirasçıya vekalet veriyorlar, mirasçı ise söz konusu 7 adet taşınmazı satıp müvekkile düşen bedeli ödemiyor buna mütakip icra başlattık itiraz ettiler itirazın iptali davası açtık, tapuda ki satış sözleşmesinde ki bedeller muvazaalı düşük gösterilmiş buna ilişkin hakimden nispi muvazaa sebebi ile dava açmak için süre istedik hakim muvazaa nedeni ile tapu iptal ve tescil davası açmak için süre verdi benim sorum işe şu şekilde biz tapu iptal ve tescil istemeyip tapuda gerçek bedelin belirlenmesini istemekteyiz. Buna ilişkin alacaklı tarafı asıl mahkemede(itirazın iptali davasında) tanık olarak dinletip gerçek bedeli söylettirdim. Bunu da açtığım davada delil olarak ekledim burada dava sonucunda tapu bedellerinin gerçek bedeller üzerinden düzeltilmesi talepli dava açabilir miyim yoksa tapu iptali ve tesciline mi karar verilmesini istememiz gerekir. Teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9908, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Kaygusuz1, Tarih : 05-06-2024 11:12
İyi çalışmalar herkese. Yüzde yüz kamu sermayeli KİT olan bir anonim şirket için idareye başvurmadan icra takibi başlatmış bulunduk. Takip başlatmadan önceki idareye başvuru şartı bu şirketler için de geçerli midir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :9816, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03659606 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.